22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 ÖZELEK1 70.YIL Cumhuriyet 29 Ekim 1993 HASAN ALİ YÜCEL Dil Bayramından Esintilep "Arapça değil mi; uydur uydur söyle!.." Bu atasözünü de Atatürk dilcileri uydurmadı ya!.. Ben onu çocukluğumdan beri işitirim; aynı sözü benim ba- bam ve dedem de. sizin babalarınız ve dedeleriniz gibi çocukluklarından beri işitmişlerdir. Halk dehasının bu hükmü doğrudur. Bizim uydurma "Lisaniyat mütehassı- slan'ndan çok daha iyi gören sözlerle Türk halkı, bu lin- guistique gerçeğı ortaya koymuştur. (Linguistique, Li- saniyat sözlerini mahsus kullandım. Bazılarına göre bi- lim dılı.ya arapça. yafrenkçeolurda onun için!.. Birtürlü Türçeye hürriyet tanıyamıyanlar, bir nevi alçaltıcı anlam sezdıren bu atalar sözünde. bilakis arapçanın en kuv- vetli tarafına yapılmış bir işaret olduğunu bir türlü anlı- yamamışlardır. Hala da anlıyamıyorlar. Muhakkaktır ki. arapçayı arapça yapan ondaki uydurmalardır. Arapça, bu uyduruş kudretiledir ki, başkadillerden ve medeniyetlerden gelmiş kavramların dil unsurlarını kendi kalıplarma dökmüş; bir İran, bir Yunan, bir Türk kelimesini. bu yoldan, başına ageli, sırtına meşlahı koyarak Arap yapmasını bilmiş; Araplar, dillerini daha asırlar önce ve böylece bağımsız, milli bir dil haline ge- tirmişlerdir Mısırda arabacınm, şoförün, polisin söyle- dığı 'tuğri" sözünün bızim "doğru" olduğunu zor farke- deceksiniz Yunanca Sofia kelimesi tefa'ül babına girin- ce tasavvuf oluvermış. Bızim "enfiye" dediğimiz şey bazı Arap ülkelerınde "El-Burnuti"dir. Yani "burun otu!.." "Enf'ın burun olduğunu kaç Turk bılir. Dillerdeki kaıde dışı tasarruflar da onların benimseme kuvvetini gösterir. Arapçanın mühim bir kısmı "gayr-ı kıyasF'dir: bu sebeple! Bırçok garp ve şark dillerindeki bu hali, o dillerin zayıf tarafı sanmak, hatadır. Dillerdeki sindirme, hazmetme. bu yoldan sağlanır. Onu dil bilginleri değil, halk yapar ve halk yapmıştır. Dil bilginleri bunları dü- zene sokar, kurala bağlar. Uydurmacı, halktır, uydurma- ları bılim kisvesıne sokan. bilginlerdir. Halkın bilgi düze- yi üstünde olan kavramları da doğrudan doğruya aydı- nlar uydururlar Cünkü uydurma, dillerin yaratıcı kudret- lerınden doğar Uyduramıyan dil ölu dildir. O dili konu- şanlar da kultür bakımından ölmüş, fakat öldüğünü fark edememiş ınsanlardır. Yaşıyan her dilde uydurma vardır ve bu durmadan devam eder Yalnız Turkçe için yaratma ve yenilenme yasaktır. Benimseme, sindirme, yalnız Türkçe için ha- ramdır Bu yasağı kesinleştirmek için az kalsın sıkı ted- bırlere gıdecektik. On yaşındakı Türk çocuğu, "anaya- sa" dememeli. ille "Teşkilat-ı Esasiye" demelidir!.. Hem de "esasiye" sözunu "kayısı ye!" gibi söyleye- rek!.. Sindirmeye, bir misal vereyim: Türk halkı, asırlardan beri, dininın tapınağı olan Allah evine "cami" der; "cami' 'dıyerek arapçanın "aynını" çatlatmaz. Böyle deyince de onu başka bir kelimeye taktığı vakit şöyle seslendırir Beyazıt camisi. Sultanahmet camisi... Hal- buki aydınlarımızın pek çoğu onu Beyazıt Camii, Sulta- nahmet Camii şeklinde yazarlar. Yazarlar, fakat söyler- ken halk gibi söyıerler. Nitekim ne aydımlarımız. ne karalarımız hiçbir zaman "Beyazıt camiine gittim" de- mezler. "Beyazıt camisine gittim" derler. Hatta "ca- mie" diye telaffuz etmezler, "camiye" derler. O halde rahat rahat söyledıkleri 'camisi" dururken "camii" de- mek ne oluyor? Bu kadar açık bir kuralsızlığı ve mantıksızlığı anlata- mazsınız. Çunkü bu yanhşlıkta "doğrudur!" diye ayak direyenler. ana dillennın dehasına inanmamışlardır. Bi- zim bazı okumuş yazmışlarımız kadar ana dilini sev- miyen bir ulus aydını yeryüzünde var mıdır. şüphede- yim. (Cumhuriyet -7 Ekim 1957) 15-16 Haziran'a neden olan sendikal yasakJan Anayasa Mahkemesi iptal etti. Bugün benzer y asaklar 12 Eylül hukukuna karşı 'Anayasa- ya aykınlık' davası açdamadığı ve Meclis değiştiremediği için aynen yürürlükte. düşmanı politikalar ve sendikalar üzerindeki yoğun baskılargelişir. Bazı önemli grevleryaşa- nır. Çağdaş anlamda sendikal haklar ve gelişme 27 Mayıs, 1961 Anayasası ve 1963 yasalan ıle Türkiye işçi sırufının yaşamına girecektir. İlk sendikal haklar için görkemlı işçi mıtingi 31 Aralık 1961'de Istanbul Saraçhanebaşı'nda gerçekleşır. 31 Ocak 1963 Kavel grevi ıse yine aynı ölçüler ıçindeki ilk ciddi grev örneâdır. 1961 Anayasası ve 1963 274-275 sayilı sendi- kal yasalann özgur ortamında. Türk sendikacı- lık hareketi hızla gelışti. Sendikal haklara yöne- lik toplumsal ilgi. kamunun kapılannın sendı- kalaşma hareketine özgürce açılması, öncelikle kamuda sendikal düzenin yerleşmesi sonucunu getirdi. Sistemin örgütlenme ve toplu sözleşme ile sağlanan haklar arasında doğrudan ilişkı kunması. ücret artışlanndan, sendikal haklar- dan yararlanmak üzere kamuda çalışma ile bağlaniılı doğrudan sendika üyelik ilişkisini de getirdi. Sendika enflasyonu ve yetki savaşı Özel sektörde işverenlerden gelen sendıkalaş- maya karşı direnme ise 13 Şubat 1967"de kuru- lan DİSK'in. daha dinamik ve militan sendika- cılık anlayışı ile önemli ölçülerde aşıldı. Sonuç olarak örgütlü işçilerin toplu pazarlık düzeni içinde gerçekleştirilen ücretlerindeki iyileşme. çalışma koşullarınddki olumlu düzenİemeler. belirli ölçülerde sendıkasizlar \e bütun çalışan- lara yansıdı. 12 Mart 1970 dönemindekı genle- me dışında. 196O'lı ve 7O'lı yıllar ı^çıler ve çalı- şanlann ücreı ve çalışma koşullannda süreklı birıyıleşmenin yaşandığı bırdönem oldu. Türkiye dinamik bir sendikal vaşam ıle bır- lıkte. sorunlannı da vaşadı Sendika cnflasyo- nu, yetkı sorunları. işçi çıkarmalan ile sendikal hakîardan kaçış. bunlara karşı ışçı dıreniş ve ey- lemlen. yaygıngrevler. doneme damgasını vur- du. 12 Eylul 1980"e kadar yaşanan 17 yıl gibi Cumhuriyet, işçi sınıfını yarattı ŞÜKRAN KETENCİ 70 yıllık sendikal haklar mücadelesınde. işçı- ler hcnüz hedeflerinden çok uzakta gözüküyor- lar. Batı'da işçi sınıfını yaratan sanayileşme süreci, Osmanlı'da yaşanmamışu. Çoğu ya- bancı işletmelerde. çalışan işçücnn ilk cy lemleri, tersane. tramvay ve feshane işçılerının grevlc- n... İşçi sınıfı tanhımize yazılan ilk gelişmejer. Cumhuriyet'in çok gerisine uzanamıvor. İşçi sınıfı. bir anlamda Cumhunyet'le birlıkıe. KİTlenn kurulması ve onlann desteğındekı kapiialıstleşme süreci ile yaratılıyor. Cumhuny et anayasası ıle bırlikiedernek kur- ma hakkı guvenceye alınıyor. Sanavileşrnenın geiışmesi, işçi sınıfının oluşması ıle bırlikte de 1923 yılında Amele Birlıgi ve İşçi Tesanüd ve Tea\ün Cemıyeti örgütlen kuruluyor. 17 Şubat 1923'te toplanan İzmir İktısat Kongresı'nde. güçlü bir işçi grubunun varlığından söz edıle- mese de geleceğe yönelik umut \erici gelişmele- rin olabileceği ızlenımini veren, demokratık bir ortam oluşmuştur. Amele yerine "işçi" sözcü- ğünün kullanılması karan ile birlıkte. işçilerin sınıfniteliğinin ve 1 Mayıs'ınbenimsenmesisöz konusudur. Daha sonraki yıllarda bireysel iş hukuku ala- nında bazı adımlar atılır. Çalışma koşullanna 12 Eylül her şeyi ters-yüz etti. Anarşi ve terörü önleme gerekçesine karşın siyasi partiler kapatılırken, ilk iş grev ve her tür sendikal faaliyetin yasaklanması oldu. DİSK'in faaliyeti durdurulur; yönetimi önce gözetim. sonra işkence ve 4 yıl süren hapishane, idamla yargılanma sürecinden geçirilirken, açık kalan Türk-İş için de grev ve toplusözleşme yasağı, 1984 yılına kadar sürdü. ılışkın vıllar içinde yapılan çeşitli düzenlemeler. çağdaş bir ış yasası düzenlemesinin de yolunu açmıştır. Ancak Takrir-i Sükun Kanunu'nunçı- kanlması ıle bırlikte. örgütlenme hakkında bir baskı dönemının başlatılması ve diğer siyasi der- nekler ıle bırlikte ışçı dcrneklerınin de kapa- tılması söz konusu olmuştur 1925'ıen 1933'e ka- dar 35"e yakın ış bırakma ey lemi yaşanır. 1927"de liman işçılennin ücret alamama ile bağlantılı iş bırakma eylemleri ıle aynı yıl Adana-ÎSusaybin demıryolu hattında Fransız şirketinde çalışan iş- çilerin grevi en dikkat çekenler arasında sayılabi- lir. 1936"da grev ve lokavı yasaklanır. Ancak 10 Hazıran 1946'da sınıf esasına davalı dernek kur- ma yasağı kaldınlır. Sendikalaşmanın önünün açılması ve hızla sendikalann kurulması bu yı- llarda yaşanır. ^vnı dönemde demokratikleş- me ve sol orgütlenmeler. partiler de gün- demdedır. Temmuz 1946'da Türkiye İşçiler Derneği kurulurken. 8 ekimde İzmir liman iş- çileri greve çıkarlar. Ancak 16 aralıkta da bir sıkıyönetim bıldınsi ile bütün sendikalar ve si- yasi partıler kapatılır. 20 Şubat 1947'de ıse sendikalar yasası çıkanlacak. sendika kur- manın yasallaşması ıle birlikte 1948"de CHP'- nin güdümündeki İşçi Sendikalan Birliği ku- rulur. Bır yandan da Demokrat Parti çizgısm- de sendikalaşma hareketi gelişir. 1950"ler. Demokrat Paninin iktidanndan sonra DP'nin aksine vaatlerine rağmen. işçi haklan yenıden askıyaalınır. Yinede 1951'de Tekstil İşçileri Federasyonu. Temmuz 1952'- de de Türk-İş kurulur. Ancak vıllar içinde işçi Cumhuriyet anayasalarının siyasi felsefesi ATİLLA COŞKUN Anavasa kavramı. tarihte ilk kez. Aris- toteles'in 'Politika' adlı yapıtında yer almıştır. Ama çağdaş anlamıyla "modern anayasacüık' anlayışının ya da akımının tarihı çok eskı değıldır: bu anlayış. ancak onsekızinci yüzyılın sonlanna doğru ger- çekleşmiştır... Modern anayasa anlayışı. aydınlanma hareketınin ürünüdür: toplum sözleşmesi* düşüncesinde somutlanmıştır.. 'Akılcılık. bilimsellik. laiklik". bu gelişmenın temel değerlerıni olusiurmaktadır. Aydınlanma hareketi ve doğal olarak modern anayasacılık akımı. burjuva de- mokratık ya da liberal eğılımli bırçok poli- tık düsüncevı kapsjmaktadır. İngjltere'de. 'Habes Corpus' ya da 'Bil Of Rights' ıle Fransa'da. "İnsanve Yurttaş Haklan Bildirisi (1789)" aydınlanma dü- şüncesının ıjığmdd oluşmuş ilk siyasi bel- gelerdır: modern anayasa anlayışının te- mel kavnaklan arasında yeralmaktadı- rlar Bu dönemde. modern anayasa anlayışı. 'ulusal egemenlik". 'ulusal devlet', 'kuvvet- ler avrılığY. 'doğal hak', 'özgürlük'. 'eşit- lik", 'adalet' \e 'laiklik' gibi kavram ve de- ğerler sistemıni ieermektedir. Onsekiz \e ondokuzuncu yüzyıllar bo- yunca yaşanan sanayı devnmı. yaygınla- şan ışçı hareketlen. 1848 devrımi. modern anayasa akımının yeni boyutlar kazan- masına yol açtı . 'Çalışma hakkı', 'sendika ve toplusözleşme hakkı' gıbı 'ekonomik >e sosyal haklar'ile'geneloy hakkı" ve 'sosyal devlet ilkesi' ka\ ram ve değerleri. modern anavasa akımını zenginleştirdı. İnsanlığın ortak değerleri Yınnıncı vüzyıldaki gelişmelenn mo- dern anay asa düşüncesi üzenndeki etkıleri çok daha büy ük oldu... 1917 devrimi. "Bir- leşmiş Milletler Örgiitü'nün kuruluşu: 'tıtsan Haklan Evrenşel Bildirisi', Avrupa Birliei'ne vönelış ve 'İnsan Haklan >e Te- mel Özgürlükleri Korumaya Dair Sözleş- me', 'AvTupa Topluluğu'nun oluşumu. Av- rupa Güvenlığı Işbırliğı Sözleşmelen ve nı- hayet 'Paris ŞartT; tüm bunlar. modem anay asa akımının günümüzdeki ilkelerinin kaynaklarını oluşturdu. Ö/ellikle de ulasla- rarası ekonomik. sosyal, siyasal ve kültürel işbirlikleri ile tüm diinya ölçeğinde yaşanan köklii entegrasv on süreci, anayasa anlay ışı- nda şaşılası etkiler > arattı. 'İnsan haklan'. 'banş hakkı', 'çevre hakkı' gibi yenı kavramlarla zenginleşerek 'insanlığın ortak değerieri' bağlamında bir anlama dönüştü 'Hukukun üstünlüğü' ıl- kesi uluslarüstü bır etkınlık ve değer ka- zanırken hukukun ulusal sınırlan da gide- rek silikleşme sürecine girdi. 'Katılımcı de- mokrasi'. yenı bır demokrasi anlayışı ola- rak. uluslararası insan haklan bclgelenn- de yeraldı. Bu dönemin anayasa anlayışı- ndaki en önemli gelişme ıse dünya ölçeğın- Tarık Zafer Tunaya'nın söykdiği gibi Türlder, Batılı otanak için Baü ile savaştılar. de kurulan *uluslariistü' yargısal kurum ve kuruluşlann otoritelerinin çeşitli devletler- ce kabul edılmesi idi... Avrupa'da onyedi ve onsekızinci yüzyı- llarda yükselen aydınlanma hareketi vc 1789 Devnmi'nin etkilen. Osmanlı toplu- munda, yazyıllık birgecikmeyle. ondoku- zuncu yüzyılın ıkinci yansından sonra go- rüldü. Samık Kemal, Ziya Paşa, PrensSa- bahattin ve Ziya Gökalp gibi Osmanlı- Türk aydınlan. "Genç Osmanlılar'\ "Jön Türk" ve "İrrihadı Osmam" ya da "Ittihat Terakki" hareketleri. bu fikirlerin çeşitli düzeylerdekı taşıyıcılan oldular... İmparatorluğun artık çözülmeye ve uluslaşma hareketlerinin yaşanmaya baş- ladığı onsekizıncı yüzyıl Osmanlı toplu- munda anayasacılik akımı: öncelen. çö- ken devletı kurtarma çarelen anlamında ele alındı... Anayasaalık hareketınin. aydınlanma felsefesine dayalı olarak ger- çek anlamda ayaklan üzerine oturtulması. ancak yirmıncı yüzyılın başlannda ger- çekleşebıldı. Mustafa Kemal ve arkadaşlan. 1789 Fransız Devnmi'nin ilkeleri ışığında bir mucadele ıçine girmişlerdir; 'ulusalcı", 'laik' ve 'anasasacı" düşüncelere sahiptir- ler. teokratik Osmanlı monarşisı yenne ulusal-devlet' yapısına dayalı. laik parle- menter bır cumhunyet rejmıni kurmak. temel amaçlandır. Bırıncı paylaşım savaşı sonucunda Os- manlı toprakları emperyalist ordularca iş- gal edilmıştir; saltanat ve İstanbul hükü- metı, emperyalist devletlerle tam bir uzlaş- ma ıçıne girmiştir . Bu koşullar. 'Anadolu İhtilali'nın. yalnızca demokratık değil aynı zamanda ulusal kurtuluşçu. antı- emperyalıst bır nitelık kazanmasına yol açmaktadır. Prof. Dr Tarık Zafer Tuna- ja'nınvecızbir%ekıldesövlediğigıbı"Türk- İer. Batılı olmak için Batı ile sa\aşmı- şlardır.." Laisızmin mucıdı, demokrasi kültürünün önderi Batılı devletler. laik ve demokratik bır kültürü Anadolu'da yer- leştirmeye çalışan Mustafa Kemal ve ar- kadaşlanna karşı teokratik bir iktidar odağı ile uzlaşmakta duraksamamışlardır. Tüm olumsuz koşullara karşın. 'Anado- lu İhtilali". 1789 Devnmi'nin ışığında oluş- muş vegelışmıştir. Büyük Mıllet Meclısi'- nin 23 Nısan 1920 tarihinde toplanmasıy- la birlıkte oluşan yasama hareketi. genel çizgisı ıtıbariyle bu özelliğı taşımaktadır.. Bu. aydınlanma hareketinın. Anadolu toprağında kök >almaya başlaması de- mektir 1789 bildinsinın 'ulusal egemenlik' an- layışı (Bildiri: md. 3). Büvük Millet \1ecli- si'nce kabul edilen 20 Öcak 1921 tarihli 'Teşkilatı Esasiye Kanunu'îida ımd. 1) ıle 20 Nisan 1924 tarihli 'Teşkilatı Esasiye Kanunu'nda ve cumhuriyet anayasa- larının tümünde yer almıştır. 1921 Anayasası. asıl olarak 'ulusal dev- let' yapiMnın Anadolu'da örgütlenmesine ilişkin özgün düzenlemeler içermektedir 'Vilayet' ölçeğinde 'özerk' verel yönetim anlayışınadayalı bırdevletörgutlenmesinı kabul etmektedırlmd. 11-23). Budüzenle- me. olası ki; imparatorluğun cözülme sü- recinde oluşan özerk siyasal yapılanmalar gerçeğınin gereğı olarak benimsenmış. an- cak daha sonraki anayasalarda yer al- mamıştır.. Türkiye"de. Batı ölçülerindeki gerçck bir anayasanm ilk kez 1924 yılında yapıldığı söylenebilir. Beş kez değişen bu anayasa. 1"?89 Bildirisi'nin tüm temel ilke- lerinı ıçerir bir nıteliğe ulaşmışlır 1789 Bıldırisı'nin 'özgürlük' anlayışı. (md. 1. 2, 4. 6. 7). 1924 Anayasası'nın 'Türklerin hukuku ammesi" başlıklı bölü- münde (md 68-88) ayrıntılı olarak veaynı ruhla yer almaktadır.. Aydınlanma hareketinin temel değerle- nndenolanve 1789 Bildirisi'ninginşbölü- müne y ansıy an 'kuvvetler avrılığı' anlayışı. 1924 Anayasası'nda ayn ve bağımsız başlıklar aîtında düzenlenmi|tin 'Vazifei Teşriye' (md. 9-30), 'Vazifei Icraiye' (md. 31-52) ve 'Ku\>ei Kazaiye' (md. 53-67). Hak ve özgürlükler ile kuvvetler aynlığına ilişkin aydınlanmacı modern anayasa anlayışının. üstelik daha sonraki dönemlerdekı değerlerinı de kapsayan il- keleri. özellikle Î961 Anayasası'nda ol- mak üzere. tüm cumhuriyet dönemi ana- yasalannda yer almıştır. En zor gerçekleşen ilke: Laisizm Cumhunyet dönemının ilk anayasalan- nda 'ulusal egemenlik' kavramının bcnım- senmesı. egemenliğin kaynağının 'tanrısal" olmaktan çıkanldığı anlamına gelmckte- dir. Ancak, 1921 Anayasası'nın tnaddei münferide'sınin yollama yaptığı 5 Eylül 1920 tarihli '\isab-i Müzakere Kanunu', Büyük Mıllet Meclısi'nin önüne 'Hilafet ve Saltanatın' kurtanlması amacını koy- maktaydı. 1922 yılında saltanat kaldınlmış. ama hilafete dokunulmamıştır. 29 Ekim 1923 yılında anayasd değişıkli- ğı getiren 364 numaralı yasa. bir yandan cumhunyeti ılan ederken. öte yandan. 'Türkiye devletinin dini, dini İslamdır' hük- münü anayasa metnine dahil etmiştır. Bu hüküm. 1924 Anayasası'nın ilk ha- linde korunmuştur Bu yönü ıtıbanyle te- okratik bır anayasa olarak görünmekte. ama 'ulusal egemenlik' hukmü ıle de çelış- kisıni sürdurmektedır. Ancak uygulama- da teokratik bır yönetim hıçbır bıçımde görülmemektcdır. Anayasadakı 'devletin dini' hükmü. an- cak 10 Nısan 1928 tanhınde çıkanlan bır değışıklık yasası ile kaldınlabilmı^tır. Laiklik kuralı. 1924 Anavasası'na. 1937 yılında yapılan değışiklikle gırebılmiştır (Anayasa md. 2). Laisizm. Cumhuriyet döneminın dığer tüm anayasalannın temel kuralı olmuş- tur. . 1961 Men 1982 Anayasası'na Yetmiş yıllık cumhuriyet tarihi ve bu süre- cın temel belgeleri olan anayasalar. taşıdı- kları siyasi felsefe çizgisınde çeşitli gel-git- ler yaşamışlardır Yaşanan tüm sosyal si- yasal değişimler. bu anayasalarda çok net olarak yansımaktadır. Fakat tam bu noktada bır gerçeğin altını çızmek gerekıyor: Aydınlanma felse- fesine dayalı modern anayasacılık anlayışı Cumhuriyet dönemi anayasa hareketınin. özellikle de 1961 Anayasasfnın kılavuzu olmuştur. Elbette. toplumsal yapının ve siyasal ge- lişmelenn kimi etkileriyle. gerek laisizmin yaşama geçişinde, gerek yürütmenin kımi yapılanmalannda. bu çizgiden sapmalar olmuştur. Ancak. bu tür özellikler. bu sürecin ge- nel çizgisıni gölgede bırakacak düzeyde değildır. Î2 Eylül 1980 tanhinden sonraki dö- nem. Cumhuriyet"in altmış yıllık gelişme eğnsinden köklü bir aynlışı. cıddi bır geri- ye dönüşü ifade etmektedır. 1982 Anaya- sası. devletı 'kutsal' sayan ve onu militari- zeeden. hak veözgürlüklen kısıtlama reji- minı benimseyen. yürütme gücünü otori- tarizme yatkın hale getiren düzenleme- leriyle. çağdaş anayasaalık ılkelerinden köklü bır kopuşu gerçekleştirmişür. Türkiye'nin gündeminde bulunan yeni anayasa gereksinimi. kuşkusuz, modern anayasaalık anlayışının çağdaş ıkelerine yenıden dönülmesı tanhi görevinı. toplu- mumuzun önüne koymuş bulunmak- tadır.. Cumhuriyetin siyasi felsefesınin aydınlanma temelinde oluştuğu unutul- maksızın... toplumsal yaşam için çok kısa süreç. Türkiye'- de sendikal haklann yaygınlaşıp. kökleşmesi için yeterli oldu. 12 Eylül her şeyı ters-yüzettı. Anarşi ve terö- rü önleme gehş gerekçesine karşın ilk iş olanak siyasi partiler kapatılırken. grev ve her tür sen- dikal faaliyetin yasaklanması oldu. DİSK'in fa- aliyeti durdurulur: yönetimi önce gözetim. son- ra işkence ve 4 yıl süren hapishane. idamla yargılanma sürecinden geçirilirken. açık kalan Türk-İş için de grev ve toplusözleşme yasağı. 1984 yılına kadar sürdü En sıradan toplantı \e eğitım. organ çalışması faalıyeti dahı sıkıyöne- tim komutanhklannın ızın ve denetımine bağ- lanırken. yaratılan suskun ortamda. özgür sen- dikal düzeni ortddan kaldıran anayasa ve yasa yasaklan getırıldi Büyük madenci direnişi 1982 Anayasası ve 2821-2822 sayilı 1983 yılı- nın sendikal yasalan ve ilgili birçok yasa ile ge- len ağır yasakh sendikal düzen bugün halen yü- rürlükte. 12 Eylül ile gelen yasakh düzenin iş- çılenn yaşamına yansıması ıle ücretlerin genle- mesi. çalışma koşullannın olumsuzlaşması. ge- lır dağılımında bütün çalışanlar aleyhıne çok önemli bır bozulma oldu. İşçiler veonlara para- lel olarak bütün çalışanlann gerçek ücretlerinde 1980"li yıllarda çok önemli gerilemeler yaşandı. 5-8 vıl içinde gerçek ücretlerdeki genleme ° o50- 70'lere varan çok yüksek oranlı bır yoksullaş- mayı getirdi. 1984 sonrası DİSK'ın fıilen kapalı kalması olgusu sürdürülerek. ağırlıklı Türk-İş çatısı altında yapılan sivıl sendikacılık. toplu- sözleşme düzeninde. işçi cephesının ağırlığı ya- şanamadı. Yasalardan gelen vasaklar ile 12 Ey- lül sürecinin örgütlenme üzennde yarattığı tah- ribat. dönem içinde işv eren cephesinin güçlü ör- gütlenmesı. toplu pazarlık masasındaki dengeyi işçiler aleyhine ve işverenler lehine tamamen bozmuştu. Ancak yine de dönem içinde önce 1982 Ana- yasası ve yasaklan getıren sendikal yasalara karşı. sonra seçımler ve referandum kampanya- lanna. işçilerin sürekli hak kaybetmesıne karşı işçiler ve sendikalardan önemli tepkıler geldi. Pek çok grev. mıting. evlem. dıreniş türlen ger- çekleştinldi. Kamu ışçılerinın 1989bahanndaki kitlesel ve aylar süren pasif dırenişlen. yasakh yasal düzen içinde. grev hakkını kullanarak hakkını alamavan ışçının. değişik evlem türlen ile varlığını kanıtlaması. ağırlığını koyabılmesı- ninsımgesi oldu. Bahar eylemleri. 1990 büyük madenci direnişi. 1991 yaz eylemleri: süreklıliği. kitleselliğı ve etkılı. güçlü katılımı ile sadece Türkive işçi sınıfının değil. dünya işçi sınıfı tari- hinde de önemli yer alacak etkinlikte gerçekleş- tirildi. İşçi ücretlennde 12 Eylül düzeni ıle gel- miş ağır yoksullaşma. önemli kayıplar büyük ölçüde gıderildı. İşçilerin yasakh sendikal düzene rağmen üc- retlerinde gerçekleştirdiklen kazanımlara karşı önlem. vaygın işçi çıkarmalan. taşeronlaştırma. sendikasızlaştırma uygulamaları oldu. DİSK'- ın yöneticılen 4 yıla varan hapis sürecinin ar- dından. yargılamadan ancak 10 yıl sonra gelen afla kurtulabıldiler. DİSK'in venıden faaliyete açılabilmesi ise 1991'ı buldu Bu kezde venıden örgütlenebilme. toplusözleşme hakkına barajla konulanengeliaşma.mal varlığını geridlabılme sorunlan yıllan aldı ve DİSK'ı gerçek sendikal faalıyetten uzak tuttu. Sınırlı orgütlcncbılen Hak-İş yanında. işçi hareketını tek başına ku- caklamış görünen Türk- İş ise yasaklı düzen içinde. sendikalizmi gerileten uygulamalara karşı duramadı 12 Ey lül'e gırerken Turkıy e'de 2.5 milyon sigorıalı işçiye karşın sendikal hak- lan kullanabilen işçi sayısı 1.5 milyona ulaşabil- mişti. Bugün 3.8 milyon sigortah işçiye. 1.3 mil- yonluk önemli işçi artışına karşılık. sendikal haklannı kullanabilen işçi sayısı gerilemış. 1.2 milyona düşmüştür. Ccretlenni kısmen ıyileşti- rebilmiş kamu işçileri gerçek ücret olarak halen 12 Eylül öncesı ücret düzeylenne ulaşamamı- şken. özel sektördekı gerilemenın daha fazla ol- ması nedeni ile mutlu azınlık konumuna düş- müşlerdır Asgari ücret. sendikasız çoğunluk ışçı kitlesinin ücretlen. memuraylıklan ve diğer çalışanlann aylık gelirleri çok daha gerilerde kalmıştır. Çalışanlar ve haklan aleyhindeki olumsuz tablo düzeltılemeyınce. yenıden bır sendikal hakîardan kaçış sürecine girilmiştir. Sendikal hareket yaklaşık 2 milyon 900 bin si- gortah ışçinin çalıştırıldığı özel sektörde sadece 300 bin üyeye sahiptir. Türkıyede işçi hareketi, sadece sendikal haklann anayasa ve yasalarda- ki yasaklanndan değil. asıl sendikal örgütlülü- ğün moral çöküşü ve sendikalizme karşı oluşan örgütlü ideolojik cephenın gücüne karşı dura- mamaktan kaynaklanan. sancılı, sorunlu bir dönemi yaşamaktadır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear