25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2EKİM1993CUMARTESİ CUMHURİYET2 SAYFA KULTUR Azimli, çarpıa, yetenekli, tutkulu, büyüleyici, bilinçli ve çekici! 'Cazın divası' pazartesi günü İstanbul'da Abbey lincoln yüksektenuçar...CEMVEGÜL Bessie Smith-BUIie Holiday-Abbey Lincoln soyağaanın bugüne geçmiş halkası Abbey Lincoln, Akbank 3. Uluslararası Caz Festivali'nin açıhşını Atatürk Kültür Merkezi'nde 4 ekim akşamı vereceği konserle yapacak. IŞarkıcı, bestekâr, sinema sanatçtsı, söz yazarı, stilist Aıma Marie VVooMridge, Gaby Lee, AsmaU Moseka ya da Abbey Uncoln, Hepsi, yüksekten uçan bu kuşun ha- yatını kesitleyen isimler. Anna Marie \Vooldridge adıyla 1930'da dünyaya geldi Abbey lincoln, 12çocuklu biraı- lenin lO'uncu çocuğu olarak. Yani vaftiz ismiydi Anna Marie. Los Ange- les'da Moulin Rouge'da çalışırken, Don Arden adındakı uyanık(!) pro düktör, Fransızca kokan bir ismi ol- ması için Gaby Lee olarak değiştirdi Abbey Uncota'ın ismini. Mirian Ma- keba ile Afrika'ya gittiğinde ise Afrika kökenli iki tannrun isimleri olan Ami- nata ve Moseka isımleriru aldı. Bugün kullandığı ve caz geleneğine malolmuş ismi Abbey Lincoln ise söz yazan Bob RusseTın bir armağanı kendisine. İsmini bir tarafa bırakırsak, Abbey Lincoln'ı nasıl tanıtmah? Şarkıa, bestekâr, sinema sanatçısı, söz yazan, stilist Abbey Lincoln. Ya da, azimli. çarpıcı, yetenekli, tutkulu, büyüleyici, bilinçli, çekici Abbey Lincoln. Her neyse! Abbey Lincoln İstanbul'da; caz tarihinden canh bir kesit. Yukanda da bahsettiğim gibi, Chi- cago'da 12çocuklubirailenin lO'uncu çocuğu olarak Anna Marie VVooIridge adıyla dünyaya geldi Abbey Lincoln. Çocukluk yıllannda okul ve kilisede şarkı söyledi. Billie Holiday ve Cole- man Ha*rkins'i dinieyerek caz müzi- ğiyle tanışü. 19 yaşındaki amatör bir şarkı yanşmasını kazandıktan sonra, 1951'de Anna Marie adı altında pro- fesyonel olarak şarkı söylemeye başla- dı. IMax Roachia tanışması yaşamını etkiledi İlk profesyone] şarkıcıbk yillannın ardından, foto-modellik, sinema sa- natçılığı. şarkıcıbk, politika ve kültür elçiliği gibi birçok değişik alanda faali- yet gösterdi. Yavaş yavaş caz dünya- sında da isim yapmaya başlamıştı. 1957 yılında Ebony dergisinde "TTbe Girl Can't Help It" adbfilmdekirolün- de gjydiğj Marilyn Monroe'ya ait giy- silerle kapak olan llucoln, Gaby Lee adı altında New York kulüplerinde şarkı söylemeye başladı. Yine 1957'de, hayatında çok önemli yeri olan Be- bop'ın mımarlanndan Max Roach ile tanıştı. Max Roadı'la taruşmasının ar- dından doğal olarak kendisini cazçev- relerinin ve siyah insanın özgürlük ha- sinde Gine ve Zaire hükümetlerinin temsilcileri tarafından kendisine Ani- nata Moseka adlan verildi. Bu tarih- ten itibaren bestelerini de Moseka Müzik şirketi adına yapmaya başladı. 1992 yılında çıkardığı ve içinde Stan Getz'in de olduğu "You Gotta Pay the Band" adlı çahşması ile Billboard caz listelerinde bir numaraya kadar yük- seldi. Aynı yıl içinde Shirtey Hom ile bırlıkte. lincoin Center Klasık Caz Festivali kapsamında "Two Divas of Jazz" adı altmda, Alıce Tully Hall'da sahneye çıkü. Son olarak Spike Lee'- nin önemh' fılmleriiKİen biri olan "Mo Better Blues" fıbninde de rol aldı. IEşitsizIiklere, f reketinin içinde buldu. M?x Roach. Abbey Lincoln a caz kompozisyonu üzerine çok değerii bilgiler verdi ve Thelonious Monk, John Coltrane gibi isimlerle çalışmasını sağladı. Aynı yıl, Sonny Rollins, Wyırton Ket)y, Paıd Chambers ve Kenney Doriıan ile birlik- te "That's Him" adlı ilk plak çabşma- sını gerçekleştirdir. 196O'ta Max Roach ile "We Insist. Freedon Now Soite", 1961 yılında da Eric Dolphy ve Cole- man Hawkins'le birlikte "Straight Ahead" gibi caz tarihinin iki önemli yapıtına imzasını attı. I962'de Max Roach ile olan beraberliğini evlilikle noktaladı. 1964'teIvanDixonla"Not- hing But a Vlan" ve 1968de Skfaıey Poitier ile birükte "For Love of Ivy" fılmlerinde başrol aldı. Kısa süre son- ra tekrar şarkı söylemeye başlayan Abbey Lincoln. 70'li yıllarda Max Ro- ach'la olan evliliğinin sona ermesiyle kendi yolunda yürümeye başladı. 1973 yıbnda çıktığ bir Afrika turne- haksızlıklara karşı savaş Kendi bestelerini yapması nedeniyle caz şarkıcılan arasında ayncalıklı bir konuma sahip olan Abbey Lincoln, şarkılannda hikâyeler anlatır adeta. Toplumsal adaletsizlik, eşitsizlik ve haksızlıklara karşı tüm yaşamı boyun- ca mücadele vermiş olan Abbey Lin- coln, bugün Betty Carter ile birlikte yaşayan iki caz divasından biri olarak kabul ediliyor. Abbey Lincoln hemen hemen tüm caz tarihini kapsayan eşine az rastlanır zenginlikte bir repertuara sahiptir. Abbey Lincoln en tanıdık caz stan- dartlannı bile öylesine esnetip, kendi- ne has üslubuyla onlara o kadar ola- ğandışı bir hacim katar ki iç içe geçmiş bambaşlca şarkılarla karşı karşıya bu- lursunuz kendinizi. Bütün büyük şar- krcılar ve doğaçlama sanatçılan gibi, Abbey Lincoln da standartlann sözle- rine kazandırdığı yeğınlik ve ağırlıkla, onlan bambaşka boyutlara taşır. Ab- bey Lincoln'm sesi caz tarihinin en kendi-kendine seslerinden biri olmak- la birlikte, zaman zaman efsanevi Bü- lie Holiday'i andınr ve onun Billie Ho- liday'den sonra bugüne uzanan süreç içinde en dramatik caz şarkıası oldu- ğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz. IBaşka dünyalara ait bir cazşarkıctsı Abbey Lincoln sesini bir enstrüman gibi kullanır ve sesiyle riskler almak- tan hiç kaçınmamasına rağmen, şarkı- nın temel formlanndan hiç uzaklaş- maz. Gerçekten de yaratıcılığı. ses tek- niği ve nihani düzeyi ile başka dün- yalara ait bir caz şarkıcısıdır. Billie Holiday'in Bessie Smith'ten aldığı mi- rası Abbey Lincoln'a aktardığını söy- lemek de pek o kadar yanbş olmaz. Abbey Lincoln çok nadir konser ve- ren caz müzisyenlerinden biri oldu- ğundan, sanatçının İstanbul konseri de ayn bir önem taşıyor caz tutkunlan için. Abbey Lincoln'a İstanbul konse- rinde. piyanoda Rodney Leonard Kendrick, basta Michael Bowie ve da- vulda Jordan NValker eşlik edecekler. ÜÜDÜŞÜIVCEYE SAYGI MEMET FTJAT YönlendirHen Okur "Üniversite Öğrenimi" başlıklı yazımın getirdiği iki so- rudan birincisini yanıtlamaya çalışmıştım. Ikincisi şöyle: "Gazetecilik alanmdaki yozlaşmalar dediğin ansiktopediter fitan mı?" Okuru bir gazeteye bu tür armağanlarla bağlamanın. çok önemli bir gücünü, gazeteyi değerlendirme, denet- leme gücünü elinden aldığını biliyorum, ama ansiklope- di dağıtmak yapılan kötü işlerin gene de en yararlısı de- nebilir... "Gazetecilik ölmüştür, arkadaş, sen bunu bil!.. "diyen- lere hiçbir zaman inanmadım. Basını denetiminealmak isteyenler olabilir: Para babaları, siyasa adamları; ama son söz hep okurundur. Okur alırsa gazete çıkar, dolayı- sıyla gazeteyi biçimlendiren de okurdur. Bence bu durum aslında gazeteciliğin en büyük gü- vencesi... Türlü saldırılara karşı gazeteciliği ayakta tutan güç, okurla, dolayısıyla gerçeklerle varoluşudur. Buna karşı ne yapılıyor? Okurun gazeteyi değerlen- dirme, denetleme gücü elinden alınmak isteniyor. Nasıl? Şoyle: Okur, diyelim, para vermeden bir ansiklopedi edin- mek için beğenmediği bir gazeteyi almaya başlıyor. "Saçma sapan bir gazete!" diyor, kuponunu kestikten sonra şöyle bir kanştırıp atıyor, doğru dürüst okumuyor bile, ama almayı sürdürüyor. Bu, gazeteciliğe yapılabi- lecek en büyük kötülüktür. Çünkü gazeteciler okurun de- netiminden koparılmış oluyor... Aynı konuya başka bir örnekle yaklaşalım: Gazetefer- de çıplak kadın resimleri basılıyor. Biliyorsunuz, erkek- ler bu resimlere bakmaktan hoşlanırlar, ama bu cinsel bir eğilim. Çok da yaygın. Nerdeyse bütün erkeklerde ortak. Gazetecilikle ise hiçbir ilgisi yok. Okuru bu yönüy- le kendinize bağladığınızda onun gazetenizi değerlen- dirme, denetleme olanağını elinden aimış oluyorsunuz. Dedikodu da, falcılık da, dinsel inançlar da böyle Gaze- teler insanlardaki yaygın eğilimleri gozeterek gazeteci- likle ilgisi olmayan işlere saptıklarında. okurun değer- lendirme, denetleme gücünden kaçıyorlardemektir. Böylece okur beğenmediği gazeteyi almayarak ceza- landtrmak, beğendiği gazeteyi alarak odüllendirmek gücünden soyutlanıyor. Dolayısıyla yönlendiriciliği de kalmıyor. Peki, okurun değerlendirme, denetleme gücü neden hep olumlu olsun? Gerçeklerden, yaşamdan baktığı için, denebilir. Ama gerçeklerden, yaşamdan yanlış sesler gelemez mi? Bence gelir. Önemli olan kamuoyunun oluşumunda, kuşkulanan, sorgulayan, yargılayan, değerlendiren dü- şüncenin ağır basmasıdır. Yanlış sesler o zaman duyul- maz olur. Toplumlarda, yüksek okullardan çıkan kafa iş- çilerinin yerini üniversitelerden çıkan aydınların alması işte bunun için özienir. Kafa işçilerini yönlendirmek kolaydır. Kimine bir kutu deterjan yeter, kimi biraz daha pahalıdır. bir takım ansiklopediye tavolur. Bir süre sonra da, bakarsınız, alı- ştr önceleri beğenmediği gazeteye; çıplak kızlara bakar, dedikoduları okur, magazin sayfalarına dalar, burçlara merak sarar^giderek, "Bu haberler de insanın içini ka- rartıyor,"demeye başlar. Artık yönlendiren değil, yönlendirilen okurdur. Gaze- tecilik için en büyük tehlike olan okur... Üniversitelerimizde "üniversite" adına yakışan bir eğitim verilse "gazetecilik alanında böylesine yozlaş- malaryaşanır mıydı?" sorumun arkasındaki düşünceler bunlardı... İstanbul Devlet Opera ve Balesi, yeni sezonu bu akşam Verdi'nin "Requiem" iyle açıyor 25 prodüksiyon ile 101 gösteriKüinlr Senisi-lstanbul Devlet Opera ve Balesi, 1993-1994 sezo- nunun dört ayı kapsayacak ilk dönemim bugün Verdi'nin Requ- iem'i ile açacak. İstanbul Devlet Opera ve Balesi genel sanat yö- netmeni Yekta Kara, bu yıl yelpa- zeyi geniş tuttuklannı, İcaliteden ödün vermeden her yaştan her kesimden seyirci için çok farkb prodüksiyonlar sunacaklannı söylüyor. Kuruluşundan bu yana ilk kez sahnelenecek olan Verdi'nin Re- quiem'inin yanı sıra bu dönem 7 yeni prodüksiyon var İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin prog- ramında Yeni prodüksiyonlar- dan koregrafısi Oytun Turfanda'- ya ait iki perdelik bale "Hayal YoJculan'nda balerinlerin, bale sanatçılannın iç dünyalanna tanık olacağız. Dünya prömiyeri yapılacak bu çalışmayı "değişik, ilk kez denenen bir çaİışma" ola- rak nitelendiriyor Yekta Kara. Birçok müzik türün'în bir arada yer alacağ) bu balede dansçılann aynı zamanda şarkı söyleyecek- ler. 120 yıl sonra ilk kez "Turandot" operası Programdaki yeni eserlerden biri de operet geleneğinin en bü- yük ustalanndan Franz Lebar'ın '.'Şen DuT Opereti. "Şen Dul"un İstanbul'da en son 20 yıl önce sahnelendiğini bebrten Kara, ilke olarak hiç sahnelenmemiş ya da çok önce sahnelenmiş yapıtlan repertuvarlanna aldıklannı söy- lüyor. Yeni prodüksüyonlardan airi de yine 20 yıldan bu yana ilk kez sahnelenecek olan Pocdni'- nin "Turandot" operası. İDSO normal programın dışında bu yıl baa sanatçılar için geceler düzenleye- cek ve yıldönümlerini kutlayacak. Bu et- kinükler kapsamında Türkiye'de ilk kez bir opera sanatçısma saygı gecesi düzen- lenecek. 18 ekimde yapılacak, Türk ope- rasına büyük katkılan olan "Leyla Gen- eer'e Saygı Gecea'ni Zeynep Oral ve Hatdıın Dormen sunacak. Italya'da ya- şayan opera sanatçımız Leyla Gencer de geceye katılacak. Daha sonra Aydın Gtin, Belkjs Aran için benzer gecelerin gerçekleştiribnesi planlanıyor. Türk balesinin kurucusu olarak da bi- linen Dame Ninette de Valois'nin 95. do- ğum yıldönümünü. tstanbul Devlet Opera ve Balesi, koregrafısi Valois'ye an iki baleyle. G. Gordon'un 'Hovarda'nın Sonu" (The Rake's Progress) ve Ferit "Napoliten Akşamı" gibi başlı- klar altında toplanacak. Yekta Kara. böylece AKM'nin bir me- kanıru daha değerlendirmiş ola- caklanru ve izleyicinin farkb bir müzik ctkınligıni izleme ola- nağını elde etmiş olacaklanru söylüyor. Dönemin yeniliklerinden biri de özel olarak çocuklar için ya- pılacak bir opera. Bugüne dek istanbul Devlet Opera ve Balesi'- nin çocuklar için müzikaller haa- rladığnı ama bunu devlet tiyat- rolan ya da şehir tiyatrolannın da yapabilecegini beürten Kara, devlet operası olarak farkb bir görevleri olması gerektiği düşün- cesinden yola çıkarak böyle bir opera hazırladıklannı anlatıyon "Çocuğa küçük yaşta, ilk kez *Opera nedir? Opera denflen sanat nasıl meydaıta gelir. sahnelenir', bütün bunlara dair bir ilk Lzlenim sunmamız gerekivor. Onlarda bu ilk i/lenimi uyandınnamız gereki- vor. Orara için de bizim müzikli çocuk oyunu değil ciddi çocuk operası yapmamız gerekiyor." İDSO, Mozartın "80111* Flnt"- ündcn uyarladıklan "Kuş Adam ve Prens" adlı eseri 4 aralık'tan itibaren sahnelemeye başlaya- cak. "Kuş Adam ve Prens"m öy- küsünü Fafih özgihen yazmış. Gecen yıldan "Karanffl Köy" ve " Sflıirbaz Oz" adb müzikli gös- teriler de devam edecek. Türkiye'de seviyesi yüksek bir sanat izleyicisi, tüketici» kitlesi- nin ancak çocukluk yıllanndan itibaren sanatla iç içe bir yaşamla oluşturulabileceğini savunan Kara, kurumun toplumla daha 'Andrea Cbenier' (Erol Lras, Kenan Dağaşan) bu vtf dasahneJenecek. 18 ekimde 'Leyla Gencer'e Savgı Gecesi'gerçekkştirilecek. f az'a etkileşim içersinde olabil- ^^^ • ^ ^ mesı ıçın bır de Çocuk Balesi ve Tûzün'ün "Çesmebaşı" balelerini sahne- leyerek kutlayacak. •'Hovarda'nın Sonu" da bu dönemin yeni yapıtlanndan ve İs- tanbul'da ilk kez sahnelenecek. Bu yıl, 100. ölüm yıldönümû olan ünlü besteci Çaykovski de gecen sezon sahnelenen "Yevgeni Onyegin" ve bu se- zon konser salonunda bestecınin öldügü gün olan 5 kasımda sahnelenecek "Çay- kovski'den Bir Mektup Var" adlı eserler- le anılacak. Çaykovski'nin yaşamını an- latan, yapıtlanndan kesiıler sunan bu kolaj oyunu Sevgi Sanlı yazmış. Geçen yıl da Rossini kutlamalan çer- çevesinde "Rossini'vı sever misiniz" adlı bir müzikli gösteri sunduklannı anımsa- tan Kara, bu geleneği sürdürerek her yıl bir bestecinin yıldönümjnde o bcstecile- ri gençlere tanıtacak yapımlar gerçekleş- tirmek istediklerini söylüyor. Konser salonunun daha farkb bir işle- ve sahip olduğunu düşündüklerini belir- ten Kara. dönem boyunca büyük salon- da klasik opera repertuvannın görkemli örneklerini. konser salonunda ise izleyi- ciye yakın birsahnedegençleri özendire- cek, operanın uzağında kalmış insanlara ilk opera imajmı aktaracak yapıtlar sah- nelemeyi uygun gördüklerinı anlatıyor. Bu çerçevede konser salonunda "Bir Te- nor Aramyor" adlı bir müzikal komedi sunulacak. Bu yeni 8 yapımın yanı sıra geçen yıldan ilgi gören "Nabucco". "Andrea Oıenier". "Sihirli Flüt". "Carmina Bura- na","Figaro*nun Dtiğümi" gibi yapıtlar da yer alıyor 1993-1994 sezonunda. İstanbul Devlet Opera ve Balesi ilk kez bu yıl AKM'nin dışında bir sahnede, Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezi'- nde düzenli olarak temsiller verecek. İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezi'- nde sahneleyeceği eserlcr arasında Do- nizetti'nm "Don Pasquale" adlı komik operası. Levent Çoker'in "Hayal Yolcu- lan" adlı balesi, "Çaykovski'den bir mektup var" adlı müzikli gösteri ve üç bale yer alıyor. Bu yıl. repo günlen diye bilinen pazar- tesi günlerinı de değerlendirecek olan İstanbul Devlet Opera ve Balesi Oda Ti- yatrosu'nda agklamalı konserler sunu- İacak. Bu konserler "ftalyan bestecileri", "İspanyol bestecileri •."Operet Akşamı". "Rus Halk Şarkıları'. "Müzikallerden ', Korosu kurulacağını açıkladı. Ekim başında yapılacak sınavlarla seçi- lecek çocuklara hiçbir ücret talep etmek- sizin düzenli eğitim verilecek. Son yıllarda orjinal dilde operalan oy- narnaya başladıklarına dikkat çeken Kara bu yıl da aynı uygulamanın arta- rak devam edeceğıni beh'rtıyor. Geçen yıllardan kafana "Andrea Chenier" "Na- bucco" ve "Otello'nun yanı sıra bu yıl "Turandot" özgün dilde yorumlanacak. Operanın müzik artı meün olduğunu da gözardı etmemek gerektiğini savunan Kara. gösteri anında ışıklı yaa sistemi ile söylenenlerin çevirisinin üst yazı olarak ekranda belireceğini söylüyor. Sezonun ilk döneminde 25 prodüksi- yonla tstanbullu sanatscverlerin karşısı- na çıkacak olan İstanbul Devlet Opera ve Balesi 101 gösteri gerçekleştirecek. 'Sinema Günleri'ndeyenisezon başladı TRABZON(AA)-TrabzonBelediyesi'nin "Sinema Günleri'' adı altında düzenlediği film gösterimi sezonu başladı. Özen Fılm şirketi ile belediye arasında yapılan protokola göre. 1993-1994 fılm sezonunda 40 dolayında tllmgösterilecek. Bu filmlerin arasında "Ninja Kaplumbağalar"."HotHoot-2","Chaplin"ve "Kadın lsterse" gibi ünlü filmler de yer alıyor. Bu sezon 40 bın seyirci ve 400 milyon liralık gelir hedefalınan Sinema Günleri'nde, geçen sezon biri yerli 38 fılm gösterilmiş ve bu filmlerden belediyeye 289 milyon liralık gelir sağlanmıştı. IDOB, sezonu VeraTnin 'Macbeth'iyle açıyor İZMİR (AA) - tzmir Devlet Opera ve Balesi (İDOB). 1993-94 sezonunu, G. Verdi'nin ünlü "Macbeth" operası ile açacak. Bulgaristanın Burgaz Devlet Operası da. İDOB'un konuğu olarak, 19 ve 21 ekim akşamlan Puccini'nin ünlü "La Boheme" operasını sahneleyecek. İDOB Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni Selmin Günöz. yaptığı açıklamada. yeni sezonda Verdi'nin '"La Traviata" Çaykovski'nin "Yevgeni Onyegin", Mozart'ın "Şaraydan Kız Kaçırma" operalan ile. Melikov'un "Ferhat İle Şirin" ve "Çaykovski Gecesi" balelerinin yanı sıra. Loevve'nin "My Fair Lady" müzikalini ve T. Akbaşlf nın "Sevgili Banş" adlı çocuk müzikalini sahneleyeceklerini duyıırdu. Selmin Günöz, sezonun ilk oyunu Macbeth'te. orkeslrayı şef Alexandre Samouil'in yöneteceğini. koroyu ise şef Ganer Ruhselman'ın hazırladığını kaydetti. 'tnsan Hakları Fikri veBelgeleri' KültûrServisi - Türkiye Felsefe Kurumu'nun. Uluslararası Felsefe Kurumlan Federasyonu ile ortaklaşa düzenlediği "İnsan Haklan Fikri ve Belgeleri" konulu uzmanlar toplanüsı bugün veyann Göreme'de yapılacak. İnsan haklanna ilişkin belgelerde görülen ve uygulamada insan haklannın korunmasını engelleyen çebşkilere dikkat çekmek' amacıyla yapılan toplantıda, yabancı konuklar, E. Jeann Hersch (Cenevre), T. Lindhobn (Oslo), K. Tomasevski (Kopenhag), T. Hountondji (Kotonu). M. Dragona-Monachou(Girit), K. Wiredu(Florida), Hung-Jul So (Seul) ve F. Miro (Peru) ile Türkiye'den Tekin Akıllıoğlu. Zeynep Davran, İsmail Demirdöven, Mesut Gülmez. loanna Kuçuradi, Mümtaz Soysal ve diğer bilimadamlan konuşmalar yapacak. Japon seramikleri Ankara'da ANKARA (AA) - Japonya Büyükelçilıgi. Japon Vakfı ve Sanart'ın işbirliğı sonucunda. 30 Japon seramik sanatçısının49 yapıü, 2-16ekim tarihleri arasında Devlet Güzel SanatlarGalerisi'nde sergilenecek. Sanart'tan yapılan açıklamaya göre. Japonya'da oldukça uzun bir geçmişi olan seramik sanatı. bugün de seramik dünyasındaki zengin geleneğini sürdürüyor. Önceleri gündelikeşya olarak üretilen seramıklerde kullanılan biçimlerin çoğu, uzun bir annma ve gelişme sürecinden geçti. Günümüzde ise geleneksel yöntemlerin aksine, yeni etkilenmelerle farkb eğilimler ve yeni tasanmlarortaya çıktı. Devlet Güzel SanatlarGalerisi'ndeaçılacak sergıdeki eserler. çoğunlukla daha özgür biçimleri içeriyor ve kullaruma yönelik biçimlere daha az yer veriyor. Japonya'da bu stil "seramik heykeller" olarak bilinıyor. Bu stil, geleneksel seramik ve heykel sanatınm kanşımından oluşuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear