22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Imtiyaz sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönettnenı Özgen Acar •Genel Yayın Koordinatörü: Hikrael Çetinkaya •Genel Yayın Danışmam: Oriıan E>inç #Yazı-ışlen Miidürlen: Aydn Engin ı Sorumlu), Cdal Baştangıç • Haber Merkea Mudurü: İpek Çalçlar • Gorsel Yönetmen Ali Acar #Düzenleme: tbrahim YıMız • İstanbul Haberlen Cevher Kantarcı »Dış Haberler Ergun Bakı • lş - Ekonomr Dinç Tayanç • Yurt Haberlen- Mehmet Saraç • Makaleler Sami Karaören «Spor Abdölkaiür Yöcdman • Duzeltme Abdullah Yaacı Ankara Temsılcıa Mustafa Balbay • Haber Müdurii Doğan Akm AtatürkBulvan- No 125, Kat. 4. Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7 Hat). Telex- 42344. Fav (4>4195027 •İzmırTemsılcısı:SefiJarKmk,H.Zı.VdBlv 1352S 2 3Tel44l 122OTele\. 52359,F^\ 4419117 •AdanaTemsılcısı Çetin YiğenoğhıİnonûCd 119S No: 1 Kat 1. Tel 3522550-3522601-3522492. Telex. 62155. Fax: 3522570 Müessese Müdüru E»o< Erkut • Koordınatör Ahmet Korukan •Muhasebe' Büknt Yener • tdare Hüseyin Gürer • fşletme önder Çeük • Bılgı-tşlem Nail tnaJ •Bılgısayar Sıstem: Vlörii>e( Çiier •Reklam: Reha Işıtmao Yavmlayan ve Basau: Ycnı Gun Haber Ajansj, Basın ve Yayınahk A.Ş. TurkocağıCad 39,41 Cağalogluî4334 tst.PK 246 İstanbul Tel 5l2O5O5Tekx 22246. Fax (1)5138595 2EKIMI993 Imsak 4 29 Guneş: 5 54 Öâle 11 59 Ikındi 15 15 - 17 53 Yatsı 19.12 Kadehten bedene şampanya! • İstanbul Haber Servisi- Özellikle Fransızlara özgü lüks yaşam geleneğının yanı sıra neşeyle kutlanan mutluluğun da sımgesi olan şampanya. cam kadehlerden kadın vücuduna yatay geçiş yaptı! Çünkü. dünyaca ünlü Fransız modacı Yves Saınt Laurent(YSL). lOyılaradan sonra ımzasını attığı yeni parfüme, yoğun duygulann içkisi olan "Champagne" adını \ erdi. Geleneğı. cüret ve zarafetle bıçimlendiren "Champagne". YSL'nin Türkıye lemsilcilığini üstlenen Vakko"nun mağazalannda satılacak. Kredi başvupulan • ANKARA (AA)- Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURTKUR)nun verdiği yükseköğrenım ve katkj kredileri ıçın başvurular. 4 ekım pazartesi günü başlıyor. YURTKUR'danyapılan açıklamaya göre. başvurular 28,29 ve 30 ekim tarihlerinde de kabul edılecek. Ögrenım kredisi ve katkı kredisi isteyen öğrencıler, başvuru formlannı. kendilerineen yakm kuruma bağlı bölge ve yurt müdürlüklennden, kurum teşkılatmın bulunmadığj illerde ise yüksekokul müdürlüklerindeki dağılım-kabul bürolanndan sağlayabilecekler Bilim olimpiyatlarında iddialıyız • ANKARA (ANKA)- Uluslararası Enformatik (Bılgısayar) Olimpiyatı. 13-26 ekim tarihleri arasmda Arjantin'de yapılacak. Matemaük. fızik, kimya, biyoloji alanında düzenlenen bilim olimpiyatJannın enformatik bölümü için ODTL"de görev yapan yardımcısı Doç. Dr. Göktürk Üçoluk başkanhğında kursa alınan 4 kişilik öğrencı grubu. mayıs ayında yapılan sınavla ön elemeden geçirilmişti. Arjantın'de yapılacak olan olimpiyata Orkunt Özkaya. Veli Öztürk. Mehme: Serkan Apaydm ve Kürşat Aker katılacak. Kraliçe turistlerden memnun • LONDRA (AA) - İngiltere Kraliçesi, vergı vermeye başlaması uzenne y aşadığı sıkıntıvı. Buckıngrîam Saravı'nı gezen turistlerden sağladığı yüksek gelır ıle gıderdi. İkı ay önceilk kez tunstlere açılan sarayın kapılan dün akşam kapanırken. elde edilen gelirin 5 mılyon sterlini (7.5 milyon dolar) aştığı bıidirildi Hızlı İngiliz bakan • LONDRA (AA)- İngiltere'de evh ve ıkı çocuk babası Ulaştırma Bakanı Steven Morris'in iki de gazeteci metresi olduğunun" çıkması, sıyasi geleceğini tehlikeyedüşürdü. Bakanın kabinenin öndegelen bakan üyelerinden Edmıra Curne ile arkadaşhk ettiği de biliniyor. Muhafazakar Daıly Express gazetesmin bınnci sayfada mahşetten verdiği haberde. eşi Vicky'nin yanı sıra. The Tımes gazetesı siyası muhabiri Sheıla Gunn ile uzun suredir metres hayatı yaşayan bakanın, şimdi de Harpers and Queen dergısi Yaaişleri Müdurü Jennıfer Sharp ile ılîşki ıçınde olduğunun orlayaçıktığj bıldinldı Costa cavras'la "Yol" ve Yılmaz Cüney üzerine: Sansür,AZMİKARAVELİ Yılmaz Güney'in "Yol" filmi- nın Türkıye'deki ilk gösterimi dolayısıyla İstanbul'da bulu- nan, polıtik sinemanın saygın yönetmenlennden Costa Gav- ras, kendisiyleyaptığımızsöyle- şıye şöyle başladı: "'Sansür. gericiliğin ve tutu- culuğun doğasında vardır. Aşı- n sağcı diye adlandırabıleceği- miz bu insanlar, gün geliyor, yasakladıklannı kabul etmek zorunda kalıyorlar. Bundan daha saçma bir şey olamaz. Çünkü halk hareketleri, sürekli olarak özgürlüğe doğru ve her türlü müdahaleye karşı bır şe- kilde gehşıyor. Yılmaz Güney'- in eserlerini yok etmiş olsalar bile, onun bu fİlmleri çektiği ger- çeğini değiştiremezler." Gavras Usta"nın dediğı gıbı, sansürcüler ancak 11 yıl daya- nabildi. Türk seyırcisı. dün ak- şam Abdı İpekçi SporSalonu- nda Yılmaz Gühey'le yeniden buluştu. Stalin döneminde bile filmle- nn yakılmadığını, yalnızca sak- landığını vurgulayan Costa Gavras, Yılmaz Güney'le bir- likte 1982"de Cannes'da aldık- lan Altın Palmiye ödül törenini "unutulmaz bir an" olarak nite- lendınyor: "Herkes Türk- Yunan yönetmenlerin sahnede ne tür bir tepki vereceklerini me- rak ediyordu. Sahneye çıktık ve Yıhnaz beni sımsikı kucakladı. Bütiin salon ayağa kalkımştı." Costa Gavras ile "Yol"un galasından önce, Yılmaz Gü- ney"den politik sinemaya. Av- rupa sınemasının geleceğine kadar uzanan genış bir söyleşi yaptık. - Yılmaz Gfiney ile tamşmanı- zı ve dostluğunuzu anlatır mısı- nız? "Paris'te gizlı olarak yaşadığı dönemde. onunla tanışmak ıs- tedim. Öldürülme korkusuyla yaşıyordu. Benim asıl ılgımi çe- ken, Yılmaz Güney'in neden gizlendiğınin mantığını anlaya- bılmektı. Ortak arkadaşlanmız araaltğıyla küçük bir lokanta- da buluştuk. Türkıye'de yaşa- nan politik ortam üzerine uzun- ca bir süre söyleştik. Kürt sorunundan avnntılanyla söz etti. O zamana kadar bildikle- rim, basında yer alan yüzeysel bilgilerden ıbaretti." - Söyleşinizde Türk-Yunan anlaşmazlığı gündeme geliyor muydu? "Evet. bu konuyu sıkça ko- nuşuyorduk. Aydınlar olarak bir şey ler yapmamız gerektiği- ne inanıyorduk. Her iki ülke arasında gelişen garip ve tehli- keli fanatızmi ortadan nasıl kal- dırabileceğımizi düşünüyor- duk. Yılmaz bu konuda çok ınanclıydı. Bense."Biz yalnızca iki kişiviz; ne yapabiliriz ki?" dı- yordum Olağanüstü güçlü bır insan olan Yılmaz,"Herşey iki- üç kişiyle başlar, daha sonra on- lara, vüzlere. binlere ulaşılır"- derdi. Acil olarak birşeyler yapılması gerektiğine inanıyor, ancak ne yapılması gerektiğinı bılmiyorduk Ben, Yunan ay- • Gavras Usta,"Yılmaz Güney'in eserlerini yok etmiş olsalar bile, onun, bu fılmleri çektiği gerçeğini değiştiremezler" diyordu. Haksızdeğildi. Sansürcüler, ancak 11 yıl dayanabilmişti. Seyirci, dün akşam İstanbul'da, adını, Türk-Yunan dostluğuna katkılarda bulunmuş kişiden. Abdi İpekçi'den alan spor salonunda, Güney'in "Yol"uyla buluştu. dınlarla konuşmaya başlamış- tım. Ancak ne yazık ki, Yıl- maz'ın ömrü yetmedı." - Yıllardan beri "Yol"ım Yıl- maz Güney'e mi yoksa Şerif Gören'e mi ait olduğu tartişıİH yor. Siz bu konuda ne döşünü- yorsunuz? "Yol. gerçekçı bir tema üzeri- ne kurulmuştu. Öz ve bıçım. mükemmel bir uyum içinde. Yılmaz Güney birçok güzel ya- pıta el atmış olsa da, o, hep "Yol" başyapıtı ile anılacaktır. Fılmin kıme ait olduğu tartış- ması ise. bence gereksiz. Ancak "YoF'un Yılmaz Güney'e ait olduğu kuşku götürmez. Yıl- maz Güney olmasaydı, "'Yol" aynı "Yol" olur muydu?" - Daha sonra Türk-Yunan ça- ttsmasını anlatmak istediğiniz bir film girişiminiz oldu... "Evet, bu konuda James Baldvrin ile bir calışmamız var- dı. Senaryo konusunda sorun- lanmız olduğu için, bir türlü gerçekleştirebilme olanağı bu- lamadık. Mikis Teodorakis. yıl- lar sonra, iki ülke halkı arasın- da dostluk temellerini atınca. sonuna kadar arkasında oldu- ğumu belirtmiştim. Hiçbir şey için geç olmadığına inanıyo- rum." - Sinemaya başladığınız ilk yıllarda, klasik anlamda politik iceriği olmayan fılmlere imza at- tınız. Bu dönem hakkında ne düsünüyorsunuz? "Bu filmlen neden yaptım di- ye bır soruyu hiç aklıma getir- medim; politik anlamlar içer- dıklenne de ınanıvorum İnsan gerçeğini ele alan her şeyın poli- tik olduğunu düşünüyorum." - Oysa günümüzde, bir yan- dan politik sinemanın bittiği yö- nünde yoğun tartışmalar sflrü- yor. öte yand an farklı bir anla- yışla "JFK" gibi fılmler de yapılıyor... "Tüm filmlenn ve sıncmaa- lann polıtık olduğunu düşünü- yorum. Toplumla ılışki kurdu- ğunuz sürece. ıster istemez politik olmak zorundasınız. "Rambo" gibi seruven fılmleri bile. tartışmasız olarak politik anlamlar içeriyor Bılmeden &e- yirciyı yönlendıren. yaşamı çar- pık gösteren bu tür fılmler ol- dukça, politik sinemanın bıte- ceğine ınanmıyorum " - Dünvanın geldiği bugünkü agamayı dikkate alarak " Z " (Ölümsüz). "İtıraf*. "Kayıp" gibi filmleri. günümüzde aynı şe- kilde çeker miydiniz? "İtıraf için rahatlıkla. evet dı- yebilırim. Her film, belli tarihsel olaylann üzerine kuruluyor." Z" ve "Kayıp", geçmişte kalan olaylan anlatıyordu. Sinema- nın günü yakalaması gerektiği- ne ınanıyorum. "Z"i. milletve- kılı Lambrakis'in öldürülmesı özelinden yola çıkarak gerçek- leştirmiştim Bugün aynı coşku ve hevecanla bu ola\i yansıta- mam - O zaman'Z'için duygusal bir film nitelemesi yapabilir mi- yiz? (Sessızlık) "Çok ıyı bır soru bu. Aslında tutkusuz sanaün doğasındaolabileceğme ınanmıyorum." - Genellikle filmleriniz yan belgesel bir nitelik taşıyor. Va- şanan toplumsal ve tarihsel ger- çeklerin beyazperdeye ne oran- da yansıyabileceğine inanıyorsu- nuz? "Bu da oldukca temel bir so- ru. Evet, beyazperdeye yansıtı- labıleceğine inanıyorum. Ama senaryo ve hikaye çok önemlı. Asıl sorun. gerçeğe uygun ol- ması. Ancak. tüm yaşamı gös- tcremezsiniz; Lambrakıs olayı, iki yıllık bır süreçte gerçekleştı; oysa film iki saatti " - Son fllminiz "Küçük Kıya- met"te, komünizm sonrası Doğu Avrupa ülkelerinde yaşanan top- lumsal te bireysel celişkileri an- latıyorsunuz. Doğu Avrupa'da bugün > aşanan sorunlar, filmini- ze nasıi yansıdı? ""Küçük Kıyamet, komü- nizm sonrası dönemi anlattığa kadar, 68 dönemini yaşayan Fransız solculannı da anlatan bır film. Fransız solculannın ıl- ginç bir konumu var. Ortadakı demokratlarla komünistlerin arasındaki kesim. solcu olarak adlandınlıyor. Komünizm son- rası dönemi her an, hepimız yaşıyoruz. Komünızme karşı kampanyalar. yıllarca gündem- de kaldı. Bugün gelınen aşama- y\ ise. kımse açıklayamıyor." - En beğendiğiniz filminiz han- gisi? "Bu soruya yanıt vermek çok zor Çok az ınsanın bıldığı "Hanna K.", Filistin sorununu anlatıyordu. Fıhstınlılere karşı belli bir sempatıyle baksa da, ne Yahudilere ne de FihstınJılere yaranabildım. Bugün film tek- rar gündeme geldi ve herkes bana hak verdi. Medya ve bız- ler, Filıstinlilere "terörist" dam- gası vurmaya şartlandınlmış- tık. Askeri çözümlerc ınanmı- yorum." - Avrupa'da şu sıralar. sine- manın Amerika ile yapılacak olan GATT'a (gümrük birliği antiaşması) dahil edilmemesi yo- lunda yoğun çabalar var. Siz de 4 bin 400 sinemacının imzaladığı bildiriye imza attınız... "Bugün yaşanan sorun. çok boyutlu. Amenkan sınemasına karşı değılım. Ancak A\rupa sıneması, zor günler vaşıyor Bır tek Fransız sineması bugün ayakta kalabılmış durumda Amerıka sinema endüstnsı, her alanda çıkarlannı korumaya çalışıyor. Ve kapitalizm. gün geçtikçe daha vahşileşiyor. Bu- gun Alman ve İngiliz sinemala- nndan söz etmek zorlaştı. Acıl olarak önlemler alınmazsa. Av- rupa sineması pek yakında yok olacak. Tüm dünyaya bir sine- ma anlayışının egemen olması- na. zaten Amerikalı sinemacılar da karşı. Pollack. Scorsese ve dığerlen gibi " - Miizik Kutusu filminden sonra, oldukça uzun bir süre sus- kun kaldınız... "Evet; bu süreçte iki proje üzennde çalıştım, ama gerçek- leştiremedım. "Küçük Kıya- met"ı üçüncü film olarak yap- tım. İptal ettiğim projelerden biri. tüm dünvaya egemen olan çokuluslu şırketler üzenneydi."' Kirknen dimyadasafve tenrizbfrşeykahh: Çocuk Haber Merkezi - Dün, "Dünya Çocuk Günüydü... Mıi- yonlarca çocuk Güney Afrika"dakı açlık ve sefaletle iç içe geçmiş bir yaşamın pençesinde; kimı çocuklar ise Bosna- Hersek gibi birçok yerde savaşın korkunç. ölumün soğuk yüzüyle göz göze yaşamak zorunda. Yaşamlan 'an'lar üze- rine kurulmuş. Gelecek onlar için bir meçhul... Kımi ço- cuklar ise gelecek kaygısından oldukça uzak, lüks içinde yaşıyor. Kimisi birbirinden değişik, pahalı oyuncaklarla büyüyor, kimisi ise oyuncağın adını bile duymamış. Küçük yaşlarda çocuksu dünyalanndan koparak gerçek yaşama adım atıyor. Bu yoksul çocuklardan bazılan torna tezgah- lannın, boyaa sandıklannın başında alın ten döküyorlar gün boyu. Işte dün 'onlann" günüydü... Dün başlavan Dünya Çocuk Haklan Haftası nedenı>le. TBBM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, bir grup çocuğu ka- bul ettı. Cindoruk. kabulde yaptığı konuşmada. toplum hayatında çocuklann önemini vurgulayarak "Cumhuriye- tin temelini çocuklarımızın üzerine attık" dedi. Hafta dolayısıyla bır mesaj yayımlayan Başbakan Tansu Çiller de çocuklann daha mutlu. daha huzurlu bir banş ve refah dünyasında yaşamasını sağlamanın, bu neslin yük- lendiğı en kutsal sorumluluk olduğunu bildirdi. Çiller, şun- lan söyledi: "Geteceğimizin garantisi olan çocuklarnnızın daha mutlu, daha huzurlu bir banş ve refah düny asında y aşamasını sağla- mak, bu neslin yüklendiği en kutsal sorumluluktur. Onlar da kendilerinden sonra geleceklerin sorumlulukiannı yüklene- ceklerdir. Çağdaş değerierin sonsuzluğa giden kesintisiz temsilcisi olan dünya çocuklannı sevgiyle kucaklar, tüm ya- şantılannda başarılar dilerim." "I Ekim Dünya Çocuk Gunü' kapsamında gerçeklestin- len etkinlikle, dün Zevtinbumu'ndakı Kazım Özalp İlko- kulu'nun "Özürlüler Sınıffnın açıhşı yapıldı. 2£ytinburnu ve Kazlıçeşme Lıons Kulübü'nün ortaklaşa düzenledıği et- kınlıkte aynca çocuklara çeşıtlı hedıyeler ve yiyecek-içeçek malzemelen daâıtıldı. Akdeniz fokundaa çamurizî ASUMAN ABACIOĞLU İZMİR - Izmır İç Korfez'den çıkan- lacak çamurun. Urla-Foça arasında be- lırlenen bır noktaya dökülmesıne yöne- lik tartışmalar gıderek büyü>or. Urla ve Foça beledıyelennin yanı sı- ra. balıkçı kooperatıflen ve yurttaşlar tarafından dava açma hazırlıklan sürer- ken. Çevre Bakanı Rıza Akçalı ıle ÇED raporunu hazırlayan bilim adamJan, çamurun kirlıhği arttırmayacağını sa- \unu\arlar. Foça Beledıye Başkanı Ni- hat Dirim. Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilen ve Akdeniz foklannın Ko- runması Projesı'nde pılot bölge seçilen yörenın kırlenmesıne yol açacak uygu- lamanın büvuk bır çelışkı olduğunu \-urguladi îzmır Lımaru'na Yenikale geçıdınden başlavarak açılacak dört kılometre uzunluğunda ve eksı 13 metre derinlı- gindeki yanaşma kanalının oluşturul- ması sırasında açığa çıkacak 6 milyon metreküp körfez çamurunun Gediz ağzı açıklanndakı bır cukura dökülmesi. Çevre Bakanlığı'nın onayıyla kesinlik kazandı. İzrrur Lımanfnın kapasitesmın arttı- nlması ve limana büyuk tonajlı gemıle- rin yanaşabilmesi planına yönelik oluş- turulan kanal açma projesivle ilgili ÇED raporunu hazırlayan Deniz Bilim- len ve Teknolojısı Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Orhan Lshı. körfezden çıkan- lacak çamurun "kirli olduğu" görüşüne kaülmadığını söyledi. "Melez ağzındaki çamur. gerçek ten kirli. Ancak, yanaşma kanalı boyunca çıkarılacak çamur, yüz- yıllardır yaşanan jeoiojik, yani doğal ge- İişmeler sonucunda oluşmuş toprak biri- kintisidir" diven Prof. Dr. Uslu. sozleri- ni şöyle surdürdü: "Dipteki çamur, mikroplu ve kirli de- niyor. Ancak bu çamur, körfezdeki su sürekli değişim halinde olduğu için, yı- kanmaktadır. Izmir körfezi'ndeki tüm sular, yaklaşık 40 günde bir değişerek ye- nilenmektedir." Hazırlanan ÇED raporuna göre, olumlu görüş bıldirdiklerini arumsatan Çevre Bakanı Rıza Akçalı da. bunun daha önce de yapılmış bir uvgulama ol- duğunu söyledi. Radyo frekanslan insanın sinir, üreme ve dolaşım sistemleri üzerinde hasara yol açıyor Radyo vericileri, insansağlığınıtehditediyor ANKARA (ANKA) - Radyo frekanslannın sinir, üreme ve dolaşım sistemleri üzerinde tahribata yol açarak insan sağlığını olumsuz yönde etkjlediği bildirildi. Ankarapniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Rıfat Aras, Telsiz Genel Müdürlüğü tarafından yapılan araştırmalarda radyo frekanslannın insan vücudunun ısınmasına yol açarak deride yanlmalara. kan damarlannda ciddi zararlar vererek iç kanamalara neden olduğunu belirtti. Aras, aynca radyo frekansı alanlannda çahşan kişilerde sinir hastalıklan gözlemlendiğını. üreme sisteminin de olumsuz yönde etkilendiğini ifade etti. Aras. yapılan araştırmalarda • Ankara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Rıfat Aras "Radyo frekansı alanlannda çalışanlar için birtakım önlemlerin ahnması yolunda TRT Vardiyalı Çalışanlar Derneği olarak TRT'yi 950 kere dava ettik. Çalışmalarımız 82 Anayasası ile sona erdi" dedi. radyo frekansına maruz kalan hamile kadınlann çocuklannda normalden çok daha az kemikleşme görüldüğünü, aynca kan akışında artış, kan damarlannın genişlemesi. kan basıncındakj değişme ve dolaşım sistemındeki aksaklıklar nedeniy le hızlı nefes alma veya nefcs almada gecikme meydana geldiğinin saptandığını belirtti. Rıfat Aras, radyo frekansı alanlannda çalışanlar için Batı'da bazı önlemlerin alındığını da belırterek Batı'da bu alanda çalışanlann 4 saatten fazla mesai yapmasının yasak olduğunu söyledi. Aras, "Bırakın önlemlerin alınmasuu TRT lojmanlarının da radyo frekansı alanlarına kurularak çalışanlann aileleri de difüzy ona maruz bırakdıyor. Hiçbir ülkede iojmanlarla vericilerin aynı alana kunılduğu görülmemiştir" dedi. Aynca önlemler arasında topraklama yapılması, gerektığini belırten Aras, bu kişilere özel beslenme uygulanarak yoğurt, süt gibi besınlenn de venlmesinın önemi üzerinde durdu Aras. radyo frekansı alanlannda çalışanlar için birtakım önlemlerin alınması yolunda TRT Vardiyalı Çalışanlar Derneei olarak, TRTyi 950 kere dava ettiklennı hatırlatarak "Ç alışmalarımız 82 Anayasası ile sona erdi" dedi. Aras. bu konuda çabşmalar yaptıklannı söyleverek "Hollanda'da yapılan bir araştırmaya göre ortalama 20-25 > ıi 500-1000 yiov athk radyo frekansı alanında günde 8 saat çalışan bir insan erkekliğini kaybediyor"diye konuştu. Aras, aynca difüzyona maruz kalan insanlarda kireçlenmeve omunlik tahrıbatınında görüldüğunü kaydettı. Aras. "Size somut bir örnek vereyim, 600 kilo> atlık TRT Antalya Rad\ osu'nun kurulu olduğu tarımsal alanlarda bu gün pamuk yetişmiyor" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear