22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 OCAK 1993ÇARŞAMBA 14 HABERLER Aktuna sözüverdi ŞEBNEMGÜNGÖR TRABZON/BfZE - Sağ- lık Bakanı Yıldınm Aktuna, Çernobil faciası sonrasında Türkiye'de insan sağlığı açı- smdan hiçbir önlem alınmadı- ğını belirterek, ANAP hükü- meıini, "olaya sadece ekono- mik yönden bakmakla" suçladı. 1992 yılında, kanser vaka- lannı takibe aldıklannı bildi- ren Aktuna, oiay sayısının her ay katlanarak artüğını belirle- rek, "Şimdi doğmamış çocuk- lanmız için gayret gösteriyo- ruz" diye konuştu. Bakan Aktuna, radyasyo- nun insıan sağlığı açısından yarattığı olumsuz etkilen ye- rinde görmek amacıyla dün Trabzon ve Rize'de inceleme- lcr yapü. Trabzon Valisi Ke- mal Esensoy, Tıp Fakültesi Dekanı Celal Bakı vc Doğum Hastanesi Başhekim Yardım- cısı Suat Erkul'dan konuyla ılgıli bilgi alan Bakan Aktuna, Çcmobil sonrasında gcrekli araştırmalann yapılmamış ol- masını eleştirdi. Konuyla ilgili olarak vali- likte. vatandaşlann da katıJdı- ğı bir toplantı düzenleyen Akluna. "J986'dan bu yana bilimsel kayıt bilc tutulmamış. Bunu bırakın Sağlık Bakanı olarak, vatandaş olarak dahi anlamam mümkün dcgil" de- di.ANAP hükümetınin insan- lann hamisi gibi görünüp, halktan bilgilen sakladığını kaydeden Aktuna, bakanlık olarak yapılacak tüm çalış- maJann sonuçlannı anında kamuoyuna duyuracaklannı söyledi. Başbakan Süleyman Demircrın direktifiyle oluştu- rulan komisyonun, Trabzon ve Edirne'de Radyasyon Araştırma Merkezi kurulma- sına karar verdiğini anımsa- tan Aktuna, aynca bir bilim- sel kurul oluşturulacağını, bu kurulun ilk toplantısını 8 ocak cuma günü gerçekleştireceğini açıkladı. Karadeniz Teknik Üniver- siftsi Tıp Fakültesi Dekanı Celal Baki de toplanüda yap- tığı konuşmada, Çernobil'den sonra Trabzon'da 40 bin 997 doğum olduğunu, bu doğum- larda'n 68*inin anomalili be- beklerin dünyaya gelmesiyle sonuçlandığını söyledi. 1986 öncesınde Trabzon'da ano- mali doğum oranının binde 1.29 olduğunu belirten Baki, buoranın 1992"de4.39"ayük- seldiğını kaydetti. TYS Radyasyon içinsuç duyurusu Istanbui Haber Servisi - Çernobil faciasından sonra radyasyonun zararlanna kar- şı halkı zamanında uyar- mayarak gerekli önlemleri almayan dönemin yetkilileri- ne gösterilen tepkiler sürüyor. Türkiye Yazarlar Sendi- kası'na üye bir grup yazar da, dün Gazeteciler Cemiyeli Lo- kali'ndc bir basın loplantısı düzenleyerek, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedilcr. Toplantıda aynca orlak bir bildiri kaleme alınarak, imza- yâ açıldı. Cengiz Bektaş, Aü'l- la Birkiye, Tomris Uyar, Enver Ercan, Alpay Kabaca- lı, Adnan Özyalçıner, Şükrarı Kurdakul, Osman Şahin, Ve- dat Günyol, Gülsüm Akyüz, Seyyit Nezir, Müştak Erenus, Müzehher Va Nu, Öner Yag- cı, Bekir Yıldız, Leyla Erbil, Fatih Özgüven, Müge Gür- so> Sökmen, Nezihe Meriç, Pınar Kür, Sennur Sezer, Fey- za Hepçilingirler. Füsun Akatlı, Mesila Gürpınar ile Mehmet Ali Aybar bildiriyi imzaladı. Ortak bîldiride şöy- ledcnildi: "Çernobil felaketi, radyas- yondan milyonlarca kişinin, doğa ve çevrenin ağır zararlar görmesine yol açmıştır. So- nuçlan yenilerde ortaya çık- maya başlayan ve uzun yıllar etkisini gösterecek olan bu fe- laketin sorumlulan insanlık suçu işlemişlerdir. Türkiye'de de gerçeği halk- tan saklayarak önlemlcr al- mayan ve alınmasını engelle- miş olan, Cumhurbaşkam Kenan Evren, Başbakan Tur- gut Özal, Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral, Atom Enerjisi Kurarnu Başkanı Ah- met Yüksel Özemre. YÖK Başkanı İhsan Doğramaci başta olmak üzere, dönemin sorumlu devlel ve bilim adamlan, ölüme neden ol- muşlar ve Türk Ceza Ka- nunu'nun 230, 24O, 251, 383, 395,455,456 ve 459. maddele- rine aykın eylemde bulun- muşlardır." Çernobil faciasının ilk sonuçlan 1989'da kanserli sayısındaki artışla ortaya çıktı KanserdeikincipatlamaGÜNDÜZİMŞİR Çernobil faciasının ardından ilk "kanscr patlamasmın" olaydan üç yıl sonra başladığı bclirtildi. İslanbul Oni- versitesi Çapa Tıp Faküllesi'nc hcr yıl ortalama 45-55 löscmili hasta başvurur- kcn bu sayının 1989'da 94'c, 1990da 70]e,yükseldiğinedikkat çekildi. İÜ Çapa Tıp Faküllesi Hematolojı Pcdiatrik Onkoloji Anabilim Daiı Baş- kanı Prof.Dr Gündüz Gcdikoğlu, mcr- kezlerine 1980-1992 yıllan arasında her yıl ortalama 45-55 lösemili hasla başv- rurkcn , bu rakamın 1989 yılında 94'c, 1990 yılında ise 72'yc yükseldiğini söy- lüyor. Prof. Dr. Gcdikoğlu açıklamala- nnı şöyle sürdürüyor: "Radyasyona bağlı olarak löscmi iki şckıldc görülüyor. Bunlardan birincisi olan erken görülcnlcr lcnfoil lipi lösemi- lcr. Bunlar 3 yıl sonra ortaya çıkmaya başlıyor ve yaygın olarak da çocuklarda görülüyor. 5 yıl sonra göriilcn ikinci tip lösemi ceşidi ise miyoleil tip olarak ad- landırdığımız lösemi çcşidi. Konuya öncelikle radyasyonun hangi şckillcrdc alınabilcccği şcklindc yaklaşmak lazım. Bunlardan birincisi patlama tarzında Çcrnobil'dc olduğu gibi alınır. İkindsi, ycnilcn, içilcn gıdalarla. üçüncüsü ise solunum yoluyla alınır." Merkczlcrinc Türkiye'de lösemiye yakalanan haslalann hemcn hcmen ya- nya yakınının gcldiğini anımsaian Prof. Gcdikoğlu, radyasyonun tesirini ülke çapında araştırmanın yaranna değine- rck şöylc diyor: V Bbdm climizdcki malcryal, lösemili hasta sayısında 1989-1990 yıllan arasın- da bir artış olduğunu ortaya koyuyor. Ancak bu artış. 1991-1992 yıllan arasın- da yine cski seyrinc dönüyor. Artışın olduğu yıllar, Çernobil faciasının ya- şandığı dönemin 3 yıl sonrasına rasllı- yor. Bunu da doğal kabul ediyoruz. Çünküiyıbiliyoruzki çocuklarda erken görülen lösemi lipi 3 yıl sonra gerçekleş- mcyc başlıyor. Ama bu artışın kcsı'n radyasyona bağlı olduğunu söylemek için Türkiye çapmdaki bülün mcrkezle- rin kcsın rakamlarını ortaya koyması lazım. Özctlcrsck, Karadcniz'dc löscmi göriilmc sıklığı hâlâ yüzdc 4. Bu oran hiç dcğışmiyor. Ama bir başka gcrçck dc 1989-1990 yıllan arasında mcrkczi- mize başvuran lösemili hasialann bü- yük bir kısmının Karadeniz Bölgesi'- ndcn; Rizc, Trabzon, Gircsun vc Ordu'- dan çıkması. Biz bu iki scnelik artışı değerlendırmeyc çalışıyoruz. Sağlık Ba- kanhğı'na da bu bilgilcri akiaracağız." İÜ İstanbul Tıp Faküllesi Radyas- yon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr Nijad Bilgc dc Çcrnobil'in ya- şandığı döncmdc cn büyük kuşkuyu ölçülcmcycn dozlar var mı sorusuna ya- nıt alamamaktan duyduğunu belirterek şunlan söyledi: "Odönemde hayli hala- lı yctkililcr var. Bunlardan birisi Türki- ye Alom Enerjisi Kurumu Başkanlığı'nı yürülcn Prof. Ahmct Yüksel Özemre. Ankara'da bizimlc yaplığı loplanlıda kcndisinc ölçülcn dozlan bizc bildirmc- sini istcdiğimiz zaman "hayır" yanıiını almıştık. Bcn kcndisini bir bilim adamı olarak hala yaptığı yolunda uyarma gc- rcği duymuşium. Çünkü sorumluluk almak islcmcycn bir bilim adamınm bu durumda yapacağı cn akıllıca iş, ölçüm- lcri konunun uzmanlanna bildirip, han- gi önlemlerin almacağı yolunda yapıla- cak açıklamaları engellem«;mekıi. Oysa dönemin Ticaret vc Sanayi Bakanı Ca- hiı Aral ilc Özemre hıç dcğilsc çocukla- nn belirli birdönem süt içmemcsi konu- sunda gcrekli uyanlan yapma ycrinc bardak dolusu çay ve sül içip, "Çay ve sülün hiç bir tehlikesi yok" demeyi tcr- cih elülcr. O dönemde YÖK Başkanı Prof.İhsan Doğramacı'nında ünivcrsitc rektörlerine göndcrdiği yazıda radyas- yon konusunda hiç bir açıklama yapıl- mamasmı islcmesi de dönemin bir baş- ka ayıbıdır." En önemli konunun o dönemde "1 REM'den daha fazla doz alınıp alınma- mış olmasının ıcspiti" olduğuna dikkalı çeken Prof. Dr. Nijad Bilge, radyasyon- dan clkilenilmcsi durumunda gorülcbi- lccck kanscr türierini ise şöylc sıraladı: "Bu dunımda görülecck hcr 100 kansc- nn 20'si löscmi olarak adlandınlan kan kanscri. Daha sonra sırasıyla 25 memc, 5 liroid, 20 akciğcr, 5 kcmik, 10 karaci- ğcr, 10 kalın bağırsak, I dcri kanscri gc- liyor. Yüzde 3'Unü de diğer kanscr çc- şitleri oluşturuyor." ABD-Türkiye Plütonyum yüklü gemi, başkent Tokyo'nun 125 km uzağındaki Tokai limanına giriyor. Rıhtımdaki küçük protestocu bir yandan kamını doyuruyor. Dünya anaüzgün:PUhonyumgenûsiJaponya'da Dtş Haberler Servisi - Fransa'nm Cherbourg limanından iki ay öncc plü- tonyum yüküyle yola çıkan Japon gc- misi Akatsuki Maru, dün Tokyo'unun 125 km. kuzeyindeki Tokai limanına ulaştı. Japonya Başbakanı Kiichi Miyaza- wa, plülonyum yüklü geminin güvenli bir şekildc gcri dönmcsindcn duyduğu mcmnuniycti dile gctirerck, geminin gü- vcnliğıni sağlama konusunda kendileri- ne yardımcı olan ABD'li ve Fransız yetkililcre leşckkür ctü. Reuterin haberinegöre, geminin bü- yük güvenlik önlemleri altında Tokai limanına girişinden sonra 600 kadar nüklccr cncrji vc nüklccr silah karşıtı çcvrcci prolcsto gösterisi düzenlcdi. Budisl rahiplerin öndcrliğinde yürü- ycn çcvreciler, üzerinde plülonyum scmbolü bulunan siyah birgcmi maketi taşıdı. Çcvreciler cllerinde "Dünya ana- yı sevin", "Dünyayı koru-plütonyuma son", "Dünya yaşayanlan dayanış- maya-Japonya'nın nüklccr silah yapı- mına son" yazılı pankanlar taşıdı. Ajanslar gösterinin olaysız gcçtiğini ve gözaltına alınanlann bulunmadığını haber vcrdi. Reutcr'e açıklama yapan bir çcvrcci "Bugün Japonya için çok ibünlülü bir gün. Geminin plülonyum yükünü gctirmcsini cngcHcycmcdik vc daha da gcürcccklcr. Hükümct bizi din- lemiyor." şcklindc konuşiu. Japonya'nın Fransa'dan yaklaşık 10 ton plütonyum daha alacağı bildirili- yor. Japonya'da nüklccr cncrji santralleri- nin yapımında kullanılmak üzcrc 7 ka- sım 1992 larihinde Fransa'nın Cherbo- urg limanında 1.7 ton yüksck radyoak- tif plülonyum maddcsini yüklcyerek iki aylık olaylı bir yolculuk sonunda Ja- ponya'ya ulaşan Akatsuki Maru gemisi Fransa'da yoğun proteslolara neden ol- muştu. Japon hükümeünin nüklccr programında plütonyum kullanması vc geminin yolculuğu sırasında izleyeccği rotayı gizli tutması ülke içinde ve dünya çapında proleslolara yol açmışlı. Dünyaca ünlü Yeşil Banş örgülü 'Grccnpeace' gemiyi Fransa'yı lerket- mesinden sonra izlemeye almış ancak daha sonra izini kaybetmişli. Japonya'- ya yolculuğu sırasında bir çok ülke ge- minin karasulanna girmesine izin ver- memişli. Radyasyonherkesebulaşb• Baştarajı I. Sayfada Aıom Enerjisi Kurumu Başka- nı Prof. Ahmet Yüksel Özemre olmak üzcrc hakkında soruş- turma açılacaklann sayısının 100'ü bulacağı belirtiliyor. Bu sayının 19 ocakia mccliste 3 partinin başvurusu sonucu gö- rüşülecek mecüs araştırmasın- dan sonra kesinleşeceği ifade cdiliyor. Suçlanan siyasilcrin başmda o dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahil Aral geliyor. Aral, altı yıl öncc mcydana gc- len kazadan sonra yaptığı açık- lamada, "Beni rakam açıkla- mamakla suçluyorsunuz. Ama bcn bu işi bilirim. 10 yıl sonra radyasyonun insan üzerindeki ctkilcri ortaya çıkarsa kcllcmin gideccğini bilirim" dcmişti. An- cak radyasyonun kurban alma- ya başlaması üzerine AraJ şu iıirafta bulundu: "Türkiyc'den özür dilerim. Çernobil'den 2.5 ay sonra Tür- kiye'de ölçümlcrc başlandı. Fc- lakcl iştc bu boşlukta oldu. Türk halkı için üzgünüm." Aral bugün başla Türk Ta- bipler Birliği olmak üzere de- mokratik kuruluşlann vc siyasi partilerin hcdefi durumunda. Ancak açılan davalarda sadece Aral'ın değil tüm bakanlar ku- rulunun sorumlu lululması is- teniyor. Dönemin bakanlar kurulu şöyleydi: Başbakan: Turgul Özal Devlel Bakani vc Başbakan Yardımcısı: Kaya Erdem Devlel Bakanı: Kazım Oksay Devlel Bakanı: Mesuı Yıl- maz Devlet Bakanı: Vehbi Din- çcrlcr Devlel Bakanı: Abdullah Tc- nekeci Devlet Bakanı: Muslafa Tı- naz Titiz Dcvlet Bakanı: Ahmct Kara- evli Adalcl Bakanı: Ncjat Eldem Milli Savunma Bakanı: Zcki Yavuzıürk İçişleri Bakanı: Yıldınm Ak- bului Dışişleri Bakanı: Vahit Halc- foğlu Maliyc vc Gümrük Bakanı: Ahmct Kurtccbc Alptemoçin Milli Eğilim Gençlik ve Spor Bakanı: Metin Emiroğlu Baymdırlık ve İskan Bakanı: Safa Giray Sağlık ve Sosyal Yardım Ba- kanrı: Mehmet Aydm Ulaşlırma Bakanı: Vcyscl Atasoy Tanm Orman ve Köyişlcri Bakanı: Hüsnü Doğan Çalışma vc Sosyal G üvcnlik Bakanı: Muslafa Kalemli Sanayi ve Ticarel Bakanı: Cahil Aral Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı: Sudi Türel Külıür ve Turizm Bakanı: Mükcrrcm Taşçıoğlu. Meclis araştırması sonucun- da o dönemin bakanlar kurulu üyclcrindcn bazılan Yücc Di- van'da yargılanabilccek. Aral, millclvekillcrine çağnda bulu- narak, "Yüce Divan'a giimcm için oy kullanın. Kendimi savu- nacağım" dcdi. Suçlanan bürokrallann ba- şında ise Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Prof. Ahmcl Yüksel Özemre geliyordu. Özemre de kazanın olduğu la- rih vc sonrasında yaptığı açık- lamalarda suçlamalan kabul elmemiş hiçbir radyasyon bulu- tunun kalmadığını bclirtmiş, ülkcdc ct, sül, su, balık vc scb- zelcrin tümünün temiz olduğu- nu, yurdun her yerindc denizc girilcbilcccğini söylcmişti. YDP Gcnel Başkanı Hasan Celal Güzel de Çernobil kaza- sında başla Başbakan olmak üzcrc lüm Bakanlar Kurulu üyclcrinin sorumlu olduğu gö- rüşünü savundu. Güzcl o döne- min Başbakanlık müstesan görcvindc bulunuyordu. YÖK Başkanı İhsan Doğramacı da Çernobil kazasından sonra bi- lim adamlannı suslurmakla suçlanıyor. Dönemin Çaykur vc Fiskobiriik Genel Müdürleri dc suçlananlar arasında ycr alı- yor. Bilimadamının sorumluluğu T.C. ŞANLIURFA2.AĞIRCEZA MAHKEMESİ İLANEN TEBLİĞ KARARI bsa;,No: 1992/4» Karar No: 1992/81 Ba^kan: Ha'siıı Tahsin hrgan 23421 Üyc: Ncyyir Aaıraır 3215.1 Üyc:blrna.-.Anıl 32153 Ya/ı işlcri mıidürü: Mahmul Aslan 4ü Taküt paralan lcdavülc koymak icin salın ajmak vc kullanmak su- çundan saııık vc Şdiılıuria Sıgorla Mahallcsi'ndc ikamct cdcr, İhsan \u Makbıık-'dcn olma 1979 D.lu, brci^ ilçcsi Çalak Dibi kö- >u niıfusuna kayıllı Mur<ıl Şahan ilc Mehmet ve Halicc'dcn olına, l<>75 D.lu. Hılvan ılçcsî Ambar koyündc kayıllı, Nccmi Paşik hakla- rında mahkcmcmi/dc yapılan 2ü. 10.1992 larihli duruşması sonunda, s.ımk Mııral Şahan'ın TCK'nın 316/,V4 59. 72, 3506sayılı kanunun hk-2 maddesi ilc 2253 SK'nın 12/1 647 sayılı kanunun 4 vc 6 maddc- leri ile TCK'nın 318 maddcleri uyannca nclicelcn 1.312.500 lira ağır para eezası, diğer sanık Nccmı Paşik'in ise yınc TCK'nın 316/3-4, 3 (X. 55 3, 59. 72 vc 3506 S.K. ilc 647 SK'nın 4 vc 6. maddcleri uyann- ca ncıiccicn 1.750.000.- TL. para cc/ası ilc cczalandınlnıalanna vc bu cc/alann crlelcnmcsinc karar vcrilmış, vcrılcn karar sanıklann u/un /iiman aranmalanna rağmcıı bulunamadıklanndan karar tcbliğ cdi- lcmcdiğindcn 7201 sayılı Tcblıgat Kanunu'nan 28 vc mütcakip mad- dtlcn gcrcğnıcc Türkiyc'nın hcr vcrindc salılan bir giinlük ga/clcdc ıliincn lcbliğıne, Karanıı muhkcmc divanhanesinde 15 gün aalı bırakılmasına, Karann gazcıcdc ilan tarihindcn ilibarcn 15 gün sonra kcsinlcşmi^ •..ıyılınasına. oybirlığıylc karar vcrildi. 15.12.1992 Basın: 17074 Kamuoyunda tartışma ko- nusu olan bir diğer konu da o dönemde "susan bilimadamla- nnın" durumu. YÖK Başkanı İhsan Doğramaeı'nın Başkan- vckili Kemal Karhan aracılı- ğıyla tüm üniversilclcre yazı yazıp, radyasyon araştırmalan- nın kamuoyuna açıklanmama- sını istcmcsinin "çifı taraflı" sorumluluk yaratlığına dikkal çekiliyor. Bazı bilimadamlan YÖK'ün "susun" uyansına karşın, bilimadamının sorum- luluğunun kamuoyunu aydın- lalmak olduğunu belirtiyorlar. Berlin Akciğcr Hasıalıklan Hastanesi Nüklccr Tıp Bölümü Direktörii Ali Savaşer bilima- damlannın polilikacıdan daha fazla sorumlu olduğunu bclirtc- rek, "Poliükacı atomdan, rad- yasyondan anlamaz. Bilimada- mının bildiğini mutiaka söyle- mcsi gcrckirdi" dcdi. İstanbul'daCumhuriyet Baş- savcılığı görcvlcrini kölüye kul- landıklan gcrckçcsiyle İslanbul Ünivcrsilcsi Profesörlcrindcn Fikret Baykul, Sacidc Bay- kut. Aykul İncc vc Ali Gök- mcn hakkında soruşturma baş- latlı. O dönemde "Araşlırma yapıp susan" lüm bilimadamla- rının soruşturma kapsamına alınması halinde "Radyasyon soruınlulannın" sayısının daha da kabaracağı belirtiliyor. SEIAiçin yenipazarlık• Ankara, ABD-Türkiye Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasrnm ycniJenmesi için Clinlon yönetimini görüşmeyeçağırdı. Ankara, iki ülke arasında ekonomik, askcri ve siyasi ilişkilerin masaya yatınlması anlamına gelen bu görüşmelerle SEİA'nın, günün gerçeklerine uydurulmasını vebirek mektupla verilen siyasi-ekonomik güvencelerin, anlaşmaya dahil edilmesıni amaçlıyor. HALUKGERAY ANKARA - Ankara, Türk- ABD ilişkilcrinin son on yılda ana ckscnini oluşturan Savun- ma vc Ekonomik İşbirliği An- laşması'nı (SEİA) yenilcmck için ycni ABD yönetimini ma- saya çağırmayı kararlaştırdı. Bu konudaki yazılı davcün, ycni ABD Başkanı Bill Oin- lon'ın, 20 ocakta görcvi dcv- ralmasından hcmen sonra yapılacağı öğrcnildi. Ankara, Türkiyc'nin clindc- ki önemli kozlardan biri ola- rak dcğcrlcndirilcn SEİA'nın, günün gcrçckJcrinc uydurul- masını vc bir ck mektupla veri- len siyasi-ekonomik güvence- lerin, SEİA mctninin içinc dahil cdilmcsini hedcfliyor. Böylccc, ABD-Türkiyc arasın- 'aki ekonomik, askeri vc siyasi işkilcr masaya yatınlmış ola- ak- Dışişlcri kaynaklan. SEİA ıükümlcrinc görc taraflardan r>ın anlaşmayı fcshctmck istcr- sc. anlaşmanın biüığı günden üç ay öncc ihbarda bulunması gcrcktiğıni bildiriyorlar. An- İaşmanın bittiği 18 Aralık 1992'dcn üç ay önce 17 Eylül 1992'de Ankara'nın, ABD'yc şu içcrikte bir mesaj göndcrdi- ği ögrenildi: "SEİA, 18 Aralık 1992'de sona ermcktedir. Türkiye, bu anlaşmanın bitmcsi için ihbar- da bulunmayacağından, an- laşma bir yıl daha uzayacaklır. Ancak, Türkiye, SEİA hü- kümleri çerçevesinde, önü- müzdeki yıl anlaşmanın göz- dcn gcçirilcrck yenilcnmesi için hazırlıklannı tamamlar la- mamlamaz, ABD tarafını müzakerclcre çağjracakür." Bu tanhtcn sonra, DışişJcri Batenlığı ve Genelkurmay Başkanlığı arasında sûrdürü- lcn çalışmalann son aşamasına gcldiği, önümüzdeki 15-20 gün içinde kcsin halini alacağı bil- diriliyor. Ankara, çalışmanın daha öncc tamamlanmış ola- bileceğinı, ancak ABD'deki başkanlık seçimlcrinden son- ra, ycni başkan Bill Clinton, 20 ocakta görcvi devralmadan herhangi birçağn yapılrnasına gcrck duyulmadığını biJdire- rck, ycni hükümelin görcvi devralrnasından hemen sonra ABD'nin masaya davet edile- ccğıni bildiriyorlar. Bir dışişleri yelkilisi, şu açık- lamayı yaptı: "Clinton hükümeli başa gcçmcdcn, ABD'yi masaya ça- ğırmak olmaz. Çalışmalan- mız, son aşamasına geldi. Yakında, ABD tarafına, bu öncriyi yapmayı düşünüyoruz. Hükümct yetkililerimiz, bülün maddelerin ıck tek ele alınma- sını istiyor. Ancak, ne sonuç SEİA Ankara'nın elindeki koz ABD'nm, Türkiye'de çcşitli tcsislcrinin çalışmasına izin sağlayan lemel mclın nitcliğindcki SEİA, 1980'li yıllarda Ankara tarafından bir ko/olarak dc|crlcndiri)di. ABD Tcmsılcilcr Mcclisi'ne 1987 yılında gelen Ermeni soykınmı ile ilgili bir lasan, SEİA'yıuzatanek mcktubun uzun süre onaylanmamasına neden oldu. Daha sonra, 24 Nısan'ın "Ermeni Soykınmında ölenleri Anma Günü" olarak kutlanmasını öngörcn karar lasansının, ABD Kongrcsindcn gcçmcsıne Bcyaz Saray'ın göz yumması halindcSEİA'da dcğişıkliğegidilmesi calışmalan başlatılmıştı. ABDyönctimininçabalan sonucu, bu (asanlar gcçmcdi. Gcçen seçimlere kadarkı dönemde ıktidarda olan ANAP, ABD ilc Türkiye arasındaki ilişkilcri asken yardım çcrçevesindcn ekonomik, ticari ve savunma sanayii alanlannda ışbırliğınc dönüştürmcyi hcdefledi. ABD Başkanı Gcorge Bush'un Ankara'ya 1991 temmuzunda yaplığı ziyarct sonrasında ABD-Türkiyc ilişkilcrinc "stratejik boyui"da kaüldı. Sıratcjik ilışkı, savunma, siyascl ve ckonomi alanlannda ikili komısyonlann oluşıurulması veiki ülkenın dışişleri bakanlığı müsteşarlan düzeyinde "Yönlendirme Komiiesi" kurulması kararlaştınldı. Builişkininycni oiuşturulmuş olması nedcniyle, SEİA, hala ilişkileri düzcnleyen önemli bir belgeözelliğini koruyor. alınabilcccği konusunda yo- rum yapmak için vakit erken." Aynı kaynaklar, anlaşma- nın gözden geçirilerek yenilcn- mesi için SEIA'da herhangi bir zaman koşulunun bulunmadı- ğını, Ankara, çağnsını yapar yapmaz ABD ve Türk hükü- metinin oluşturacağı heyetlr rin, görüşmclcre başlayacağm. bildiriyorlar. Yapılacak görüş- melerden sonra, uzlaşilacak olan yeni SEİA mclni, TBMM larafindan onaylanarak yü- rürlüğe girecek. Ankara 'Tiranve Şofya'dan askerizniistenmedi'ANKARA (Gunfeuijet Bö- rosn) — Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay kaynaklan, Türkiye'nin, Arnavutluk'a as- ker gönderilmesi, Bulgaristan- dan ise askeri müdahale için ge- çİ5 izni istendi|i yolundaki ha- berleri yalanladılar ve "tama- men hayal mahsulü" niteleme- si yapular. Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, "Böyle bir şey yok. Dışişleri Bakanlığı olarak boyle bir isteğiıniz olmadı" di- ye konustu. Dışişleri kaynaklan, Arna- vutluk'a iki zırhJj tugay gönde- rilmesi yolunda bir istekte bu- lunulmadıguıı; Bulgaristan'ın ise bölge ülkelerinin eski Yu- goslavya'daki kanşıkliga kanş- rgntnaCT yolundaki poütikasının bilinmesi nedeniyle, böyle bir isteğin yapdmasına "gerek bik olmadıgmı' bildirdiler. Kaynak- lar, uluslararası siyasi onamın uygun olmaması yanuıda, böy- le bir talebin fîziksel olarak ger- çekleşmesinin de olanaksız oludgunu vurguluyorlar. Genelkurmay'daki üst dûzey kaynaklar ise, haberin "tama- men hayal mahsuJü" olduğunu ifade ederek, "Bu haber, eski ve bayat bir haber. Daha önce baska gazetclerde de çıkmıştı. Kesinlikle gerçekie hiç ilgisi ol- mayan bir haber ve hayal mah- sulü. Bir resmi geçit töreni mi yapıbyor sanılıyor" diye ko- nuştuîar. Secim bölgesi olan Gazian- tep'de çeşitli kunıluşlan ziyarct eden Çetin, Cumhuriyet muha- birinin sorusu üzerine, "öyle bir karanmız yok. Yok olan bir- şey hakkında nasıl beyanat ve- reyün? Dışişleri Bakani» olarak böyle bir isteğimiz olma- dı"dedi. Çetin, dünya ve Birleşmiş Milletler'in Bosna Hersek'e müdahale kararı aldığında Türkiye'nin hem kara hem ha- va gücunü kullanmaya hazır ol- duğunu söyledi. Dışişleri Baka- nı Hikmet Çetin görûşlerini şöyle açıkladı: "20. yüzyıkla eşi görülmemiş bir vahşet işleniyor. Bu vahset tarihe kara leke olarak geçecek. Cinayet ve işkence ile burada 130 bin insan öldü Avmpa'r gözü önünde. Buraya askeri bu müdahale olmadan sonınun çözümünün olmayacağını söy- ledik. Ama dünya bunu bildi- rilerle, müzakere masası ile çö- zeceguıi zannetti. Bu sorun ye- ni dünya ve Avrupa için çok önemli." SEVİŞMENİN GÜDÜKIÜĞÜ VE YÜCEIİĞİ Melih CevdeC Anday 2. bası 20.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul Ödemdi gö«ferilmez.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear