25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 OCAK1993 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 11 Fotoğraflarla gençlik • GAZtANTEP(AA)- Gaziantep Amatör Fotoğraf Sanatçılan Derneği ile Şahinbey Belediyesi'nin ortaklaşa düzenledikleri "Ulusal Fotoğraf Yanşması"nda bu yıl, 'Gençlik' konulu fotoğraflann değerlendirileceğı kaydedildı. Gaaantep Amatör Fotoğraf Sanatçılan Derneği Başkanı Özalp Dündar, şunlan söyledi: "Bu yıl ikincısını düzenleyeceğimiz yanşmanın konusunu 'Gençlik' olarak belirledik. Toplumumuzun yükünü, acılannı omuzlayan gençliği, yaşamın her kesitinde, gerçekveduygusal ortamlarda yakalayan çok sayıda ve birbirinden güzel fotoğraflar bekliyonız." 'Boynuz Kulajjı Geçer'• KfihürServisi - Anadolu turnesinden yeni dönen Nejat Uygur Tiyatrosu, 1993 sezonunu genel istek üzerine yeni yorum ve parodilen ile 1500 kez oynanan 'Baba Duymasın" komedisiyle açıyor. Modası geçmeyen poütikacıyı hicveden bu oyunda Nejat Uygur her dönemde ayakta kalabilen "Hacıyatmaz" karakteri ile seçenleri ve seçilenleri uyanyor. Oyun ocak sonuna dek perşembe, cuma, cumartesı 21.00'de, pazar 15.00vel9.00'da Kocamustafapaşa Çevre .Tiyatrosu'nda sahneleniyor. Vynca Nejat Uygur'un •yönettiği ve genç oyunculann rolaldığı "Boynuz Kulağı Geçer" adlı güldürü de salı. çarşamba21.00'de, cumartesi 15 OO'de izlenebılir. Tan Oral sergisi • Kültür Servisi - Bandırma Belediyesi, her yıl düzenlediğı Kültür ve Sanat Programı içinde yer alan etkinliklen, 1993'de yeni bir uygulama ile bütün biryıla yayarak süreklilik kazandırmayı amaçhyor. Belediye Kültür ve Sanat Komıtesi. bu yüın etkinlik programına Tan Oral'ın "Çepeçevre' adb l i d i bir sergi ile başlıyor. Mnsancıl'da müzik • Kültür Servisi-Aylık kültür ve sanat dcrgısı 'İnsancıl'ın ocak sayısı çıktı. Derginin bu sayısında müzik, şiir ve felsefe konulu makalelerağırlıkta. Ferda Ereren'in, "Müziksel Yitiş', Ozan Yılmaz'ın 'Türk Hafif QCapitalist) Müziği' ve Ozkan Manav'ın 'Müzik ve Simge' başlıklı yaalannın yer aldığı dergıde bu ay Fatma Gürerin " Annemın Altın Büezikleri"adlı öyküsü okunabilir. Trabzon'da kültür sanat • TRABZON (AA)- Trabzon'da bu hafta kültür sanat etkinlikleriyle dolu günler yaşanacak. Trabzon Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'ndekı Grup-1 Sanatçılan'rnn 27 adet soyut yağlıboya tablosunun yer aldığı resim sergisi, 16 ocak tarihıne dek gezilecek. Azmi Aytekin'in insan yaşamı ve doğadan esjnlenerek yaptığı yağlıboya resim sergisi de 16 "ocak tarihinedek açık kalacak. Trabzon Devlet TiyâTrosu'nda 7-10 ocak tarihlen arasında Brezilya'lı yazarGuilhermo Figuiredo'nun yazdığı "Ezop" adlı üç perdelik oyun sahnelenecek. Trabzon Belediyesi'nin düzenlediğı Sinema Günleri'nde bugün Folks' adlı fılm gösterime girecek. Doğa resimleri sergisi • BURSA (AA)-Ahmet Vefik Paşa Devlet Tiyatrosu sanatçısı Oktay Dal ilk fotoğraf sergisini açtı. Dal'ın Devlet Tiyatrolan ve Opera ve Bale Çalışanlan Yardımlaşma Vakfı (Tobav) Bursa Şubesi'nde açtığı ?rgıde değışık konularda .enklı fotoğraflar yer alıyor. Öte yandan Bursa Büyükşehir Belediyesi Sanat Galerisi'nde Abdullah Arslan'ın"Doğa Fotoğraflan Sergisi", 15 ocakta " 1993 Uluslararası SedatSimavi 10. Karikatür Yanşması Sergisi" açılacak. 5-16 ocak tarihlen arasında Pakıstan'lı sanatçı Şerif Faruki'nin "Mulytan ve Bursa'yı konu alan resim sergisi ile 19-30 ocak tarihlerinde Taner Şekercioğlu'nun fotoğraf sergisi Osmangazı Belediyesi Sanat Galerisi'nde. Ankara'da bugün başlayan 3. Uluslararası Yeni Müzik Festivali'nde birçok yapıt dünyada ilk kez seslendirilecek Artık 'yarnı'ın müziği yapılıyor EVtN İLYASOĞLU Bugün Ankara'da 3. Ulusla- rarası Yeni Müzik Festivalı başlıyor. Nedir 'yeni müzik" 1 Kimine göre yirmind yüzyılın ilk günlerinden başlayıp dün akşam üsrüne dek yazılan mü- ziğin tümüdür. Schönberg- Berg ve Webern ile başlamıştır. Belli bir tona bağlılığı reddeden müziktir. On dokuzuncu yüzyıl romantizmine başkaldıranlann tümüdür.# Melodi çizgisini hiçe sayanlardır. Geleneksel armoni kurallanna karşı duranlardır. Kimine göre 1960'lardan sonra Webern diziselliğini izleyenler- dir; Boulez'in soyutlamasıdır; Stockhausen'in dilidir; elektro- nik seslerin egemenliğidir, gra- fık notalamanın ürünüdür; ras- lamsallığın getirdiği yeni tını birleşimleridir; calgı ve insan se- sinin yeni arayışıdır.. Kimine göre dayanılmaz bir kargaşa- dır, bir denemeler çağıdır yüzyı- Lımız, yanrun müziği yine gele- neksel yöntemlerin doğrultu- sunda olacakür, bu bir geçiştir. Yeni dil arayışı Oysa çağlar boyu sanatın her dah insan yaşamını, toplumsal olaylan, zamarunın değerlerini yansıtmıştır. Müzik de diğer sa- nat dallan gibi aynı işlevi gör- müştür. Yirminci yüzyıhn ilk kırk yılında yaşanan savaşlar, çöken değerler, gelişen teknolo- ji. bestedlenn buçağı anlatacak ı Mimaroğlu Türkiye'den llhaa; Mimaroğlu, Cen-' giz Tanç, Kemal Günüç, Italya'dan BetinelH, Kanada'- dan Weinzweig gibi sanatçılann yapı- tlannın seslendiri- leceği festival, Ankaralı müzikse- vere bazı yapıtlann dünyada ilkkezdin- leme fırsatı verecek. ı Lsmanbaş yeni bır dil arayışına neden ol- muştur. Yirminci yüzyılın özel- liklerini yansıtan bir müzik dili. Schönberg, Stravinsky, De- bussy, Hindamith, Bartok Pro- kofief gibi ilk kuşağın ardından Yarese, Cage, Messiaen; sonra Boulez. Lutoslawski, Xenakis, Ligeti. Berio, Nenze ve Stock- hausen gibi bestecilerle çeşitli akımlar içinde bugüne dek var- dı müzik sanatı. Ancak diğer sanat dallannın ürûnlen kadar (Örneğin yeni bir ressamın tab- losu gibi) hemen kabul gördü- ğü soylenemez yeni bestelerin Yine de dünyanın dört bir ya- nında çalındı. sövlcndi konu şuldu. eleştinldi. Geleneksel da- ğarcık arasına sandviç gibi yer- leştirilip sunuldu veya başlı- başına yapılan yeni müzik festi- valleriyle besteci dinleyicisi ile tanıştı. Yirminci. yüzyılın bitimine doğru ilerlediğimiz şu yıllarda ülkemizde çağdaş müzik ne ka- dar dinlenir, ne kadar çalırup bestelenir? Cumhuriyet sonrası çoksesliliğin dördüncü, beşinci kuşaklan seslerini duyurmakta artık. Hem de yalnız yurtiçinde değil, yurtdışında konser prog- ramlanna alınmakta. Öte yan- dan Usmanbaş, Tanç, Fırat, Mimaroğlu gibi öncü bestecile- nmiz de çağın yöntemlerini içe- ren yapıtlar bestelemeyi sürdü- rüyorlar. Yeni Müzik-2 Besteci Ahmet Yürür'ün ön- cülüğü ile Ankara Belediyesi'- nin üç yıldır düzenlediğı Yeni Müzik Festivali gerektiği kadar sesini duyurabildı mi bilemeyiz. Gerek genç bestecilere çağn açısından, gerekse uluslararası daha geniş bir yelpazeye sahip olmak açısından, eldeki koşul- lara göre yürütülmekte. Ahmet Yürür, bu yıl Moskova Yeni Müzik DemeğTnin müzik top- luluğunu davet etmış. Kurtulu- şu 1920'ye dayanan bu dernek 1989'da ünlü çağdaş Rus beste- cisi Edison Denisov tarafından yenilenmiş. Topluluk kendi da- ğarcığındaki yapıtlan getiriyor. Bu arada 24 Türk yapıtının no- talan da Dış İlişkiler Kültür Dairesi Başkanı İsmet Birsel yardımı ile önceden Moskova'- ya gönderilmiş. Üç hafta bo- yunca Ankara'nın değışik sa- lonlannda konserler yapılacak: Cumhurbaşkanlığı Senfoni Or- kestrası Şalonu; Farabi Salonu; Bilkent Üniversitesi; Gazi Üni- versitesi; Askeri Mızıka Okulu, gibi. Üç hafta boyunca tüm et- kinliklere giriş serbest. Ahmet Yürür, "CSO konserlerinin programlannın saptanmasında dinleyicinin tanıyıp sevdiği ya- pıtlara öncelik verilmesine kar- şın, Yeni Müzik Festivali An- karahlar'a kimsenin bugüne dek tanık olmadığı, özgün mü- zik olaylan sunmaktadır" di- yor. Aslında dünyanın her ye- rinde bu tür festivallerin ve yep- yeni bestelerin izleyicisî, dinle- yicisi sınırlı. Geniş kitlelere ses- lenmek yerine özgün arayışlan dar çevrelerde geliştiriyor gü- nümüz bestecisi. Programlarda yer alan Türk besteciler, Mimaroğlu, Usman- baş, Ertuğrul Oğuz Fırat, Ah- met Yürür, Hasan Uçarsu, Kamran İnce, Mehmet Nemut- lu, Özkan Manav. Cengiz Tanç, Kemal Günüç, Semih Korucu ve Melina Doğuduyal. Uluslararası sanatçılan da şöy- leözetleyebiliriz: Rusya'dan Karayev, Deni- sov, Kasparov, Shoot; Dani- marka'dan Braem, Hollanda'- dan Lövendie, ftalya'dan Betı- nelli, Kanada'dan Weinzweig, İsvıçre'den Holliger. Bu festı- \alde çalınacak yapıtlann yüz- de yetmışi Türkiye'de ilk kez. >üzde kırkı da dünyada ilk kez seslendırilmişolacak. Birdeyo- rumcu ve bestecilerle konser öncesi veya sonrası konuşma- lar, tartışmalar yer alabilecek. 3.uluslararası YeniMüzik Festivali 6 ocak - Bilkent Üniversite- si 'nde açılış saaı 16.30. Bilgi- sa\ ar, s\ ntıviizer vegeleneksel çalgılarCanıbo'sundan Hap- penıng' Kemal Günüç 'ün pro- düksiyonu. 9 ocak - Askeri Mızıka Okulu Eçe İdil-Meral Beşeli şan piyano ikilisi. Berio-Brıt- ten-Usmanbaş ve Kemal Gü- nüç prodûksiyommun tekrarı. 10 ocak - CSO Salonu, saat 18.00 Yuri Kasparov-Bit- mevecek Barış Üzerine: Theo Zöwendie-Altı Türk Halk Türküsü; Kamran İnce- Antalya'da Dalgalar; Ahmet Yürür- Yarı Demir Yarı Çıplak; İlhan Usmanbas-Ras- lumsal I-II-1II. 13 ocak - Bilkent Üniversi- tesi Salonu saaı 15.00 Viktor Ekimovsky-İkili Oda Çeşitle- melen; Meinz Molliger-Söz- suz Şarkılar; Bruno Betmelli- Sunat, A.Yürür-Karanlık, Semih Korucu-Piyano Par- çast Meliha Doğuduyal-Küflü Yasam; İlhan Usmanbas- Raslamsal (Çello-Piyano) III. 14 ocak - DTCF Farabi Salonu saat 15.30 V.Shoout- Dört Değişık Anlatı: A.Gentı- lucci-Şilı. 1973. Ertuğrul Oğuz Fırat- Yaylı Çalgdar Dörtlüsü No: 4; Usmanbaş- Keman ve çello ıçın ikiparça. 15 ocak - Gazı Üniversitesi Salonu, saat 17.00 Tarnopols- ki-Geçmiş Bir Günün Yankı- lurı. Adnan Saygun ölümünün ikinci yıldönümünde bugün anılıyor Saygun 'compact disc'te yaşıyor Türk çoksesli müziğinın öncüsü, besteci, etnomüzikolog ve öğretmen Ahmet Ad- nan Saygun (1907-1991), ölümünün ikinci yılında Istanbul'da anılıyor. Sabah Zincir- likuyu mezarlığındaki törenden sonra saat 15.00'te bestecinin yapıtlanndan oluşan bir konser Mimar Sinan Üniversitesi'nde yer alacak. Konserde Nuri İyicil. Hülya Ardıç, Mesut iktu, Ayhan Baran, Erol Uras ve Meral Manizade şan, keman ve piyano yapıtlannı seslendirecekler. Her türde, her çeşit çalgı topluluğu solo, büyük orkestra, şan ve opera için yetmiş- beş eser' vermiştı Saygun. Yunus Emre Oratoryosu ile dünyanın dört bir yanında Türk adını duyuran bestecimiz oldu. Bu- gün orkestralanmızın programlannda Saygun'un yapıtlanna pek rastlamasa da onun plak haline getirilmiş, compact disc olarak kaydedilmiş eserleri giderek artma- ya başladı. Özellikle yabana orkestralann bu CD'lerde yer alması yurt dışında Say- gun'un öneminı pekişürmekte. Doğal kı, bir başka sorun da bu tür CD'lerin bazı fir- malar, bakanlıklar veya bankalar tarafı- ndan desteklenmesı, armağan amacıyla bastınlıp piyasaya sürülmemesi. CD'ler böylece çe|itli raflarda bioJprken dinlcyici^ plak meraklısı, onlara nasıl ulaşsak, bil- mem hangi bankadan bir tanıdık bulup nasıl alabilsek kaygısı içinde. Belki bir gün bu CD'lerin sayısı arttınbp satışa da sunu- lur. Özel kuruluşlann özel armağanlan olarak bestecilerimizin yapıtlannı plağa aldırmalan çok güzel bir girişim, ancak bir sonrak adım olan halka, piyasaya sürme iş- 'Iemini de gözetmeleri gereİciyor. Bir beste- cinin anısına yapılacak en güzel hizmet, kuşkusuz onun müağini plaklarda canlı tutmaktır. Saygun'un bugüne dek çıkan uzunçalar plaklannı değil de şimdilerde Cikan compact dısclennı sırala^alım: Ahmet Adnan Saygun'un compact disc'lerdeki yapıtlan: 1. tnsan üzerine deyişler op. 60- Işın Güyer. Budapeşte Sen- foni, H.Şimşek, Hungaraton. 2. Yunus Emre Oratorvosu op.26- M.Özgüç, C.Ktyıci, P. Kırgız, B.Ateşoğht, H.Şimşek, Ankara Devlet Opera Korosu ve Orkestrası. 3. Koro için çeşitlemeler- Kültür Bakanlığı Çoksesli Ko- rosu, H.Şimşek, Hungaraton. 4. Beş Türkü op.41- Ayhan Baran, Budapeşte FilarmoniOr- kestrası, H.Şimşek, Hungara- ton. 5. Yaylı Çalgılar Dörtlüsü op.27, nö.l- Anadolu Kuarteti, Hungaraton. 6. Aksak tartüar üzerine 12 prelüd, op.45, Sonatine op.15- Gülsın Onay, Ritmo / Aulos. 7. Vıyola Kontertosu, op.59 - Ruşen Güneş, Londra Filar- moni Orkestrası, Gürer Aykal, Koch / Schwann. 8. Yunus Emre'den seçmeler, op23 ve op.41 Türkülerden Seç- meler- Atilla Manizade, Sofya Radyo Senfoni Orkestrası, Erol Erdinç, ÜPR Classics. 9. Piyano Konçertolan : Bi- rinci konçerto, op.34; ikinci konçerto op.72, Gülsin Onay, NDR Hannover Orkestrası, Gürer Aykal, Schvvann- Koch. Tuba Inal'ın sergisi dün Vakko Sanat Galerisi'nde açıldı Bronza saklı duvgularKüttür Servisi - Heykel sanat- çısı Tuba Inal'ın yeni sergisi. Izmir'den sonra dün İstanbul- da Vakko Beyoğlu Sanat Gale- risi'nde açıldı. Bronz heykelle- rinde genelde insanı ele alan înal'ın sergisi, ay sonuna dek iz- lenebilecek. 1982 yılında Tatbiki Ğüzel Sanatlar Yüksek Okulu Sera- mik Bölümü'nden mezun olan Tuba İnal, çahşmalannı heykel dalında sürdürmeye öğrencilik yjllannda karar vermiş. 1980-87 yıllan arasında mer- rner, torrta ve döküm atötyeîe- rinde cahşarak tekniğini gelişü- ren sanatçı, mezun olduktan sonra da üç yıl İsmaıl Hakkı Öcal ile çahşmış. İlk kişisel sergisini 1983 yılın- da açan sanatçı. 1985'te Galata Sanat Galerisi'nde, 1990 yılında Vakko Beyoğlu Sanat Galerisi ve Ankara Galeri Nev'de, 1991 yıhnda İstanbul Galeri Nev'de, gecen yıl da Vakko İzmir Sanat Galerisi- nde kişisel sergiler açtı. Otuzu aşkın karma sergiye katılan Tuba İnal'ın yapıtlan, 2. İstan- bul Sanat Fuan çerçevesinde Vakko Sanat Galerileri karma heykel sergisinde yer aldı. Heykel çalışmalannı insan fi- gürü üzerinde yoğunlaşuran Tuba İnal'ın ana teması insanın Tuba İnal'ın bronz hejkelleri ay sonuna dek görülebOecek. yaşadığı duygular. İnal korku, kaygı ve sevinç gibi duygulan mermere veya bronza aktan- rken ele aldığı duyguyu yoğun biçimde yaşadığını söylüyor. Sanatçı, "Bu süreç içinde za- man zaman hazırladığım eskiz- den tamamen uzaklaşarak yeni bir fcrma ulaşıyorum. Figürle- rimde aynnüdan çok formun bütününe önem veriyorum. Aynca kullandığım malzeme- lerde doğal yapıyı da kaybet- memeye özen gösteriyorum" diyor. Yapıtlan yurtiçi ve dışında çeşitli özel koleksiyonlarda bu- lunan Tuba İnal, son olarak Ankara Büyükşehir Belediyesi Seyrnenler Parkı için dört tarafı derin rölyefli fıgüratif bir h kel yapmıştı. On yıl sonrayine Tartuffe'ü sahneleyen ünlü Fransızyönetmen Jean Louis Martin Barbaz: E)ininpolitikaya dönüşmesi, büyük tehlike FATMA ORAN Türk tiyatrosunun varolması için büyük çaba gösteren değer- li tiyatro adamımız Muhsin Er- tuğrul'un adına yakışacak bi- çimde yenilenerek çağdaş bir görünüm kazandınlan istanbul Şehir Tiyatrolan'nın Muhsin Ertuğrul Sahnesi; Fransız Kül- tür Merkezı'nin desteğı ve Jean- Louis Martin-Barbaz'ın yoru- muyla gerçekleştirilen Tartuf- fe'ü, tiyatroya gönül veren İstanbullulann karşısmaçıkan- yor. Tartuffe, Moliere'in 'gerçeği gülerek söylediğT' bır oyun... Moliere, Tartuffe'te yalancı, rezil, jurnalci, casus, ikiyüzlü, sefıh ve kadın-kız düşkünü, al- çak mı alçak bir 'tip'i betimli- yor. Çevresindeki insanlar için açık bir tehlike oluşturan bu 'tip". bir din adamı. Bütün ko- nuşmalan sofu ve tatlı sözcük- lerle süslü olup, en aşağıhk eyle- mini kutsal kitaptan yaptığı alınülarla destekleyen bu ada- mın adı, Tartuffe... Tartuffe'ü, Orhan Veli'nin çevirisi üzerinde üç ay süren bir ekip çalışması sonucu yenileşti- rerek -ama yine Orhan Veli adıyla- yorumlayan tiyatro ve edebiyat adamı Jean-Louis Martin-Barbaz'a yorumunun klasik bir yaklaşım mı, yoksa çağdaş çizgiler mi içerdiğini so- ruyorum: "Klasik ya da çağ- daştan neyi kastettiğınize bağlı bu" diyor Barbaz. Klasik bir metni sahnelediği zaman çağ- daş kostüm kullanmayı sevme- diğinı söylüyor. örneğın. '"Çün- kü" diyor, "işin modernliği o kostümde yatmıyor. Modern- lik eski, arkaik bir metne bakış açısında vatabilır ancak ve ü- Barbaz, piyesteki tüm siyasi ve dini koşuilann kendisini UgilendirdiğİBİ belirtiyor. Şehir Tiyatrolan'nda sahneye koyduğu oyunda 17. yiizv ıl ortamuıa ihriyaç duyduklarıru söylüyor. yatroda da bazı arkaik işaretle- re ihtiyacımız var; özelükle de çeviri bir metin söz konusu olunca. Biz bu yeni metinde Moliere dilinin zenginliğine olabildiğınce yakın olmaya ça- lıştık." Moliere'in alemınin bugün sanki Çin'e gitmek gibi bir şey olduğunu söylüyor Barbaz. Ta- mamen bambaşka bir yaşam tarzı keşfettiğimiz ve bu değişik yaşam tarzının hem o dönem hakkında bize tanıkhk ettiğini hem de günümüze koşut olan yanlanyla bıze ders verdiğini de ekliyor sözlerine. Burada, Bar- baz'ı ılgılendiren "1993'te Fransa'da değil. Türkiye'de Moliere gibi bir yazara nasıl ba- kanz? Piyes, çağımızın seyircisi- ne ne anlaüyor?.." İşte Tartuf- fe'te göstermeye çalışüklan da bu olacak... - Gerçekçi, ama aynı zaman- da da dönemimize oturtobnıış bir biçimde, öyte mi? "Evet. Çünkü tiyatro, hiçbir zaman tam anlamıyla gerçekçi olamaz. Tiyatro her halükarda bır kurmaca, bir yapıtür. Bir çağ hakkında gösterdiğiniz şey- ler konusunda seçim yapmak zorundasınız. Biz de çok klasik bir metni son derece gündelik bir alemde sunuyoruz, piyesin ortarnı bunu gerektiriyor." - Ömeğin. bu ortamda 'çev- re'den neler talep edıyorsunuz? "Resim sanatından çok ya- rarlanıyoruz. Dekonimuzun esin kaynağını oluşturan res- sam, Vermeer. Çünkü 17. yüz- yılın iç mekanlannı çok iyi res- metmiş. Aynı zamanda de- korun kendi içinde de 17. yüzyı- lın tablolannı kullamyoruz; çünkü bu tablolarda o döneme özgü olan bir düşünce ve algıla- ma tarzının ipuçlan var. Tablo- lar bize hem dinden hem mito- lojiden hem de poüukadan söz ediyor." - Moliere de piyeste politika ve dinden söz ediyor. Sizi bu pi- yeste en çok ilgilendiren şey bu mu? "Beni bu piyeste en çok ilgi- lendiren şey, dinin politikaya dönüşmesi ve toplum için bü- yük Oyle bir tehlike oluşturması. Oe saruyorum ki bu sorun Batı Avrupa dünyasını olduğu kadar Türkiye'yi de ilgilendiri- yor." - Tartuffe'ü ülkemizde on yıl sonra yeniden sahneiemenizin özel bir nedeni var mı? "Tartuffe'ü Türkiye'de bir kez daha sahnelemeyi kabul et- tiysem, bu, Moliere'e, özelhkle de Tartuffe oyununa olan hay- ranlığımdan ileri geliyor ve on yılda da yaşlanmış olduğumu düşünüyorum. Dünya da yaş- landı. Herkes yaşlandı. Demek ki piyeşe bakışım da 'değişik' oldu. Örneğin, bundan on yıl önce bu kahramanın diru yanı- na pek fazla eğilmemiştim." -Klasik bir eserin her döneme «şık tuttuğu düşünülürse, günü- müzdeki yansunalan nedir Tar- tuffe'ün? "İster İrlanda'da, ister Yu- goslavya'da, ister Fransa'da, Cezayir'de ya da Türkiye'de ol- sun dini sorunlar çok daha gün- cel bir boyut kazandılar ve bu sorunlar en vahşi, en korkunç, en dehşetengiz olaylara nere- deyse 'gerekçe' oluşturmakta- lar. Biz sadece tiyatro yapmak- la yetiniyoruz, siyasetçi değiliz tabii ki. Bu yüzden elimizdeki güç son derece kısıtlı. Ama al- çak gönüllülüğümüzün büyük- lüğüne sahibiz ve biz de kendi düzeyimizde bu 'vahim' sorun konusunda düşünmeye calışı- yoruz." - Otuz yıldır Moliere ve Tar- tufTe üzerine çalıştığınHi biliyo- nız. Bu konuda son olarak neler söylemek isterseniz? "Tartuffe'ü ilk kez 1962'de çahştım ve inanın Moliere beni hala sıkmıyor, her defasmda yeni şeyler keşfediyorum. Tar- tuffe'ün bu yeni çevirisine kaül- dığım için Fransızca metni de bir kez daha keşfettim. Sanıyo- rum ki biz, oyuncular, yönet- menler, hepimiz tiyatroda bazı şeylerin tohumlannı ekiyoruz. Bu tohumlann yeşermesini sağ- lamak da seyircinin elinde. Bü- tün bunlann günün birinde hiç el değmemiş, bakir bir ormana dönüşmesini umuyorum. Yö- netmen olarak bir başka umu- dum da, seyirciye keyif vermek. Bence tiyatronun birinci unsu- ru bu: Tiyatro her şeyden önce bir zevk, bir keyif olmalı. Ben popüler diye nitelendirilen ti- ya.troya da inanan bir kişiyim ve Moliere'i tanımayan seyirci- ye bile Moliere'in büyük bir ke- yif vereceğine inariiyorum..." Mick Jagger 50 yaşında Küitür Servisi-İnanılması güç ama Mick Jagger, bu yıj_ 50. yaşgününü kutluyor. Ünlü rock grubu Rolling Stones'un solisti, Observer gazetesinin magazin ekine yaptığı açıkla- mada. 'Diğer rock müzisyenleri gibi bir rock fosili olmaya hiç nıyetim yok" dedi. Özelbkle ekonomi dalında dünyanın çok iyi eğitim veren okullan arasın- da belli bir üne sahip London School of Economics'te orta hallı bir öğrenciyken Rolling Stones'un kurulmasına yar- dımcı olan Jagger. daha sonra grubun en ünlü üyesi oldu. Bir anlamda bohern, hatta poütik mesajlar da ileten topluluk, Amerikan Zena müziğiyle çı- kış yaptı. Topluluk, günden güne gelişen ve yaygınlaşan ününü, imaj yaratmada ve medyalan yönlendirmede usta -geçmişinden de gelen akade- mik bilgi birikimiyle olsa gerek- Mıck Jagger'a borçlu. Birçdk filmde rol alan. bir ara Nikarp- gualı bir anstokratla evlilik yp- şayan Mick Jagger, şu sıralar dünyanın en ünlü mankenleriiı- den Jerry Hall'le beraber.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear