23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12EYLÜL1992CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 15 ©LAYLAREN ABDINDAKI Baştarafi 1. Sayfada sıcak bir tartışmaya yöî açocak tohumlanyapısında giz- letnektedir. Sonuçta Saym Baykal'ın ve arkûdaşlarmın CHP yönetimi- nc geçmeleriyle sosyal demokrat kesimde saydamlasmaya doğru yol alınabilecektir. Şimdiden şu gerçeklerin altı çizilebilir. İJ CHP, demokratik sol ke- simde üçüncüparti kimliğiyle si- yasal yaşama katüıyor. 2) Baykal'ın CHP'deki genel başkanhğıyla, SHP üe CHP'nin birleşme alanlan gündemden, hiç olmazsa bir siire için, silini- yor. 3J Içindeki hizbin bir başka partiye geçisiyle SHP, iç kavga- larından annmtş oluyor. 4) Solda üç parti arasındaki yarışın -sosyalist sol dışındaki- seçmen kitlesini yeni kararlara ya da eğilimlere sürûklemesi bekleniyor. Hiç kuşkusuz neyin ne oldu- ğunu ya da olacağını anlamak için zamana gereksinim vardır; CHP'nin programını düzenle- mesi ve örgütlenmesi de bir sü- reç işidir. Bu süreçte koalisyon hükü- metini zorlayacak gelişmeler olabilir mi? DYP ile ANAP ortaklığmı genel seçimlerden bu yana ara- yan çevreler, oldukça güçlüdür- ler; medyalan oluşturmak yo- lunda ellerindeki araçlar azım- sanamaz. Bu kesim CHP'nin oluşumunu SHP'yi iktidar or- taklığından indirmek için kul- lanmafırsatım elbette kaçırmak istemeyecektir. A/e var ki ANAP içindeki özal- Yılmaz çelişkisi, sosyal de- mokratlarm üçe bölünmesi, ik- tidarın omurgasım oluşturacak partinin DYP olduğunu bir kez daha kanttlamaktadtr. DYP, gerek sayısal açıdan, gerek De- mirel'in partideki konumu ba- kımından en istikrarlı siyasal ör- giit niteliğini korumaktadır. Si- yasal çalkantıların gelgitleri da- ha bir süre DYP ekseni çevre- sinde açılacak ve kapanacak... Ancak Türkiye'nin istikrar- sızlığa da uzun süre dayanabi- lecek bir yapısı olmadığım anımsatmakta yarar var. • • • 'Ucuzilaç'ta • Baştarafi 1. Sayfada cu vermez' görüşüyle karşı çıkı- yor. Ecza Odalan ise, gösterilen tepkinin ardında ilacın ucuzu ile pahalısı arasında etki farkı varmış görüntüsünü yaratma isteminin yattığını belirterek, genelgenin SSK bünyesi içinde bugüne kadar uygulanan en akılcı sistem olduğuna dikkat çekiyorlar. İstanbul Eczacı Odası Başka- nı Mehmet Domaç. genelgenin doğru olup olmadığının tartış- masına geçmeden önce. bu ge- nelgeden kimler şikâyetçi ve kimlcrin kârı azalacak diye bakmanın önemli olduğunu vurgulayarak şunlan söyledi: "Bu genelgeden rahalsız olanlar ofacaktır. Çünkü söz konusu genelge fıyatı ucuz olan ilacın pahalı olana tercihini ge- tirmektedir. Bu durumda SSK'da pazar payını kaybeden firmalar olacakür. Her zaman olduğu gibi ilaç üreticilerinin bir kısmı ucuz eşdeğer ilaçtan söz edilince kaliteyi öne çıkar- rruşlardır. İşin ilginç yanı söz konusu kararnameye karşı olanlann ucuz ilacı da pahalı ilacı da bulunmaktadıç. 'Karşı çıkan ilaç şirketlerine ucuz ilaç- lar kalitesiz mi?' diye sormak gerekir. Diyebüirler mi ki benim ucuz olan ilacım kalitesizdir. İlaç \e Kımya Endüstnsı İşve- renler Sendikası'nın aybk rapor dergisinde sürekli olarak "İlaç- ta yalnız bir tek kalite vardır. İlacın ikinci kalitesi yoktur. Ül- kemizdeki ilaç üreticileri dün- yada en kaliteli ilaç üreten ülke- ler arasındadır. Keza, (GMP) iyi imalat uygulaması için 500 milyar liranın üzerinde yatınm yapan fırmalann bunca mas- raftan sonra kalitesiz ilaçtan söz etmesi ucuz eşdeğer ilaç ge- nelgesinden gen dönmeyi sağ- larnak içindir." İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası yetkilileri ıse sorv ya- yınladıklan ay lık Rapor dergi- sinde "SSK genelgesinin uygu- lanabilirliği yok" başlığıyla verdikleri görüş yazılannda, ge- nelgeye sert bir şekilde karşı çıktılar. Yazıda ilaç işverenleri genelgeyle ilgili eleştirilerini özetle şöyle sıralıyorlar: "Ge- nelgede eşdeğer ilaçlardan en ucuzu kullanılacak denerek he- kimlerin hastasının tedavisi için uygun gördüğü ilacı verme yet- kisi^linden alınmış olmakta." Eczacı Odalan yeıkilileri ise genelgede hekimin ilaç şecme hakkma müdahalenin söz ko- nusu olmadığını belirterek, gö- rüşlerini şöyle açıkladılar: ilaç seçimi madem ki doktorlann yasal ve dokunulmaz hakkıdır, herşün hastanelerin içlerinde hediyeli ilaç propagandası ya- pan kişiler niye dolaşır merak edjlecck bir noktadır. Ödeme giiçniğü içinde bulunan SSK 1992 yılında 3 trilyon liralık ilaç tületecektir. Yüzde 15 tasarruf imirflnina sahiptir. Bu ise milyar lira demektir. GtNCEL CÜNEYT AKCAYÜREK U Baştarafi 1. Sayfada inancıyla politikaya atılmasından sonra SHP'nin artık "bu duyarlı konuda herhangi bir ça/ış- ma yapmayacağını" söylüyor. İki: CHP'de polittka yapmak isteyenlerin SHP'de kalma- larını siyasal ahlaka aykırı buluyor. Üç: CHP ile ortaya çıkan durumun öncelikle "hükümeti kısa vadede etkilemeyeceğini" öne sürüyor. Inönü bütünleşmeyi ön plana getirecek çabalara SHP'- nin yapacağı katkıyı yadsımıyor. öncelikli sorumluluğun Baykal ve arkadaşlarına ait olduğunu kamuoyuna duyur- maya başlıyor. Bir yerde haklı. Kurultay öncesi SHP ve DSP ile bütün- leşme olasılıklarına şiddetle karşı çıkılırken, sol partilerin "ancak ve ancak CHP'de birleşebilecekleri" savunulmuş, o kadar ileri gidilmişti ki, öteki aday Erol Tuncer CHP'yi SHP'ye "yamamaya"çalışmaklasuçlanmıştı. Inönü, şimdi bu vaatieri anımsatıyor. Beri yandan CHP'- yi SHP'ye yeğleyenlere sesleniyor. Bir insan iki partide otabilir miîYasal olarak üçyadadörtmilletvekili, belki. Ne var ki, adı gidicilere çıkmış, bir türlü kalıcılardan sayılma- dan milletvekillerinin hâlâ SHP sıralarını işgal etmeleri acaba doğru mu? SHP liderı "Herkes nerede olduğunu bilmeli, ona göre de tavrını almalı. Sürekli yer değiştirmek halkın aklını ka- nştırır" dedikten sonra bu davranışların "kimseye güven vermeyeceğini" söylüyor. Hükümetin kısa vadede etkilenmeyeceğine değinen yo- rumu oldukça kuşkulu. CHP Meclis Grubu kurulmadan, SHP'den ayrılacak milletvekili sayısı bilinmeden hükümet üzerine kısa ya da uzun vadeli varsayımlarda bulunmak çok zor. Her çevrede hükümet Hemen her çevrede olduğu gibi elbette hükümet çevre- lerinde de söz dönüp dolaşıp hükümete dayanıyor. Gider mi kalır mı? Ya da kısa vadede mi yoksa uzun bir süreçte mi düşer? Sorular birbirini kovalıyor. Baykal'ın kriz çıkmayacağını vurgulayan güvenceleri, dün için, bugün için geçerli. Baykal ve arkadaşları "evin içini" düzelttikten hemen sonra komşu partileri ve kuşku- nuz olmasın hükümeti yoklamaya başlayacaklar. Hükümet sorunu önümüzdeki günlerde de gündemin vazgeçilmez maddesi olacak. Üstelik basınımız hüküme- tin gitmesine açıktan yanlı görünmek istemiyor ama, koa- lisyonun çözülmesini dolaylı yorum ve haberlerle destek- liyor. Başbakan Demirel ise hükümet konusunda çok dikkatli. örneğin "hükümet bıçak sırtında"ymış sorusunu çeşitli olasılıkları gözardı etmeden şöyle yanıtlıyor: "226'nın üze- rinde bir fazla oy alsak, kâfi zaten." Elbette kafasındaki çeşitli konulardan belli başlısı hükü- meti etkileyecek gelişmeler... Dün S3bahki söyleşimizi "Sen sadece ihtiyatlı olarak söylüyorum" diye sürdürüyor, "Önümüzdeki günler neye gebedir, bunları ben de bilmiyorum. 30 mu olur, 40 mı, 5 tane mi, SHP'den kopacaklann sayısını bilemiyorum." Fakat koalisyonun çözülmesiyle erken seçimin derhal gündeme gireceğinden söz açanlara rastlanıyor. Demirel, "Benim söylediğim $u" divor: "Türkive istik- rarsızlığı kaldırmaz. İstikrarsızlık meydana gelirse gayet tabii varsın olsun diyemeyiz. istikrarsızlığın karşısında çe- şitli tedbirler vardır, erken seçim dahi düşünülür. Şimdi fol yok yumurta yok. Önce istikrarsızlık gelecek, sonra çaresi bulunmayacak. Erken seçim kaç şarta bağlı." Ama hükümeti "götürmeye çalışıyorlar". Başbakan, "Nereye götürecekler, neyle götürecekler" diye soruyor. Garip, ancak gerçek. "Kimse açıkça ben senden memnun değilim diyemiyor. Mesela, TÜSIAD'ın şikâyetçi olduğu şeyler bugünün şikâyetleri değil." Söylentilerle, varsayımlara dayalı senaryolar "umurun- da değil". önünde kâğıtlar, kâğıtlar... Türkiye'nin uluslara- rası rezervleri 11 milyardan 15.2 milyar dolara çıkmış, Tarih, 10 Eylül. "Kimseyi tehdit için söylemiyorum. Her şey rayına çok iyi oturtuldu. Yeni bir istikrarsızlık halinde her şey açıkta, muallakta kalır" diyor. Pek çok siyasetçi acaba böyle mi düşünüyor? PKK Bosna için BJVTye önlem çağrısı • Baştarafi 1. Sayfada san- lık dışı saldınlann kovuşturul- ması ve bir 'ceza mahkemesi' oluşturulması için Genel Sekre- ter Lalumiere'e 'zemin yokla- ma' pörevi verdi. Türkiye'nin çağnsıyla ger- çekleştirilen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Obğanüstü Toplantışı dün İstanbul'da so- na erdi. İki gün süren toplantı sonrasında biri eski Yugoslav- ya. diğeri de karar metni olarak iki ayn metin yayımlandı. Eski Yugoslavya'daki çatış- malara ılişkin olarak Konsey'in tavnnı belgeleyen altı sayfalık bildiri metninde, Konsey'in es- ki Yugoslavya'da süren çatış- malardan derin kaygı duyduğu ifade edildı. Bildiride, "BM Ge- nel Sekreteri ve Güvenlik Kon- seyi soruna çözüm bulunması için gerekli her türlü önlemi al- maya" çağnldı. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin geçen ay düzenle- nen Londra Konferansfnda kabul edilen ilkeler bildirisinin desteklendiği belirtilen bildiri- de, eski Yugoslavya'daki bütün taraflara, Londra konferansın- daki taahhütlerini yerine getir- meleri çağnsı yapıldı. BM Güvenlik Konseyi'nin, insani yardım konvoylanna as- keri koruma sağlanması ve ilgili taraflann ağır silahlannın ulus- lararası gözetim altına alınması yolundaki çabalannın olumlu karşılandığı, Bosna-Hersek'- teki BM Banş Gücü ve ulusla- rarası gözlemcilere yönelik sal- dınlann ise sert bir dille kınan- dığı ifade edilen bildiride, eski Yugoslavya cumhuriyetlerini kapsayan BM ambargosunun etkili bir biçimde uygulanması yolundaki çabalann desteklen- diği kaydedildi. Bildiride aynca, Avrupa Boğaz'da giderken aldı da bir yağmur ^ Konseyi Bakanlar Komitesi Olağanüstü Toplantışı dün Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin ve Konsey Genel Sekreteri Catherine Lalumiere'in düzenlediği ortak basın toplanhsıyla sona erdi. Çırağan Oteli'nde Çetin tafından verilen yemek ardından, konuk diplomatlar, güneşli pırıl pırıl bir havada Boğaz'da yat gezisi yapmak düşüncesiyie neşe içinde Sarayburnu gemisinin kaptanına merhaba dediler. Ancak hevesleri kursaklarında kaldı. Gezi, Konsey. Genel Sekreteri Catherine Lalu- miere'in katılmaması nedeniyle cazibesini zaten yitirmişti. İkinci darbe ise "yukandan' geldi. Sarayburnu yatını tıka basa dolduran konuktar, ilk içkilerini bitirip ikincisi için garsonun yolunu gözlemeye başlamtşlardı ki birdenbire hava kapandı, ruzgar çıktı ve yağmur indi. Konuklar, önce keyiflerini bozmak istemediler, ama baktılar olacak gibi değil çareyi kendilerini geminin kapalı böİümlerine armakta buldular. Zaten kaptan da ha> ay ı koklamış olacak ki Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nü gecip geriye çark etti. Konuklar da bu yarım Boğaz rurunu pencere arkasından izie- mekle yetindi.(Fotoğraf: ERDOĞAN KÖSEOĞLU) Demirel: Kıbrıs'ta çözüm zaman ahr • Baştarafi 1. Sayfada lerle" geldiğini. ancak bunlan şımdılik açıklamayacağını bil- dırerek. KıbnsTürk lideri Rauf Denktaş'la "baskının tanımı" konusunda görüşeceğinı kay- dettı. Ledsky. Başbakan Süleyman Demirel. Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü\e Dışışlen Bakan- lığı'nda Kıbns işlerinden so- rumlu Müsteşar Yardımcısı Tuga> Uluçevik'legörüştü. De- mirel. Ledsky'nin. Güvenlik Konseyi'nin 774 sayılı karan- nın Denktaş'ın anladığı şekilde anlaşılmaması gerektiğinı ak- tardığını bıldirerek. şöyle ko- nuştu: "Bu. Denktaş'ın dediği gibi olayı empoze eden ve mü- zakereyi ortadan kaldıran bir karar değildir 'Alın. karar bu- dur. kabul edin' zorlaması yok- tur. Ledsky'nin dediği budur." Demirel. kendisinin bu açık- lamadan tatmin olup olmadığı \olundaki bir soruyu. "Benim tatmin olmam ve\a olmamam söz konusu değil, onlar nasıl anlıyor. Yani Sa\ın Denktaş'ın dediği gıbı anlamıyor ve doğru- su da odur zaten. öyle anlaşıl- ması lazımdır" diye konuştu. Demirel. sorunun çözümü için 18 vıldır serbest görüşme orta- mı içinde çalışıldığını. bundan sonra da bövle olması gerekti- ğini. 774 sa\ıh karar ahnmamış olsaydı daha iyi olacağını söyle- di. ' Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü de Ledsky ile yaptığı gö- riişme sonrasında. kendisinin. Nev\ York görüşmelerinde Dcnktaş üzennde bir "baskı havası" yaratıldığını söylediği- ni. buna karşılık Ledsky'nin de önümüzdeki dönemde böyle bir havanın yaraülmayacağını sövlediğini bildirdi. İnönü. 26 ekime kadar olan sürede yapı- lacak olan görüşmelerin. zaten bu ha\ anın dağıtılmasına yöne- lik olduğunu kaydetti.. Lcdskv. Demirel ve İnönü ile görüşmesınden önce \e sonra gazetecilenn sorulanna yanıt \ermedi. Ledsk> bu tavnnı. Müsteşar Yardımcısı Tugay Lluçevık ile Dışişleri Bakan- BOĞAZ HER MEVSİM GÜZEL HAREM 89 Teknesi ile cumartesi-pazar: 10.30-19.00 arası Denize ve güneşe Boğaz turu (19.30-21.00) 20-30 kişilik gruplarla dolgun mönü TEKNE BAR Her gece 21.00'den sonra Kuruçeşme Divan karşısı kazıklı yol başlangıcı Tekne: 265 54 61 Ofis: 240 33 46 lığı'ndakı goruşmesı öncesınde bozdu. Ledskv. sorulara karşı- lık, kendisinin ve ABD'nin Dcnktaş'a baskı yapmadığını sövlcyerek. "baskı" kelimesinin lanımı konusunda Denktaş ile konuşacağını belirtti. Denktaş ve Rum lideri Yor- go Vasiliu'nun görüşmelerde soruna çözüm bulmalanna yar- dımcı olacak yeni fıkirler hazır- ladığını söyleyen Ledsky. bun- ları açıklamaktan kaçındı. Ledsky. Butros Gah'nin hazır- ladığı haritanın ve fıkirler dizi- sinin hiç değişmeden kabul edi- leccğı anlamına gelmediğini belirterek, haritanın ve fıkirler dızisinin sadece görüşmeler için giiçlü bir temel oluşturduğunu belirtti. Ankara. BM Genel Sekreteri Butros Gali'nin raporu ve ra- pora dayanılarak ahnan 774 savılı GK kararının zoraki bir çözüm dayatma tehlikesi yarat- tığını belirterek. bunun 26 eki- mc kadar olan sürede gideril- mesi gerektiğini savunuyor. Dcnklaş da karann zoraki çö- züm dayatan bir senaryo oluş- turduğunu belirterek. bunu kabul eımeyeceğini açıklamıştı. Denkıaş avnca. Kıbns sorunu- nunana>asal temellerinin kara- ra konulmayarak. 26 ekim görüşmelerinde Rumlann des- tekleneceğini de savunuyor. Öte yandan Demirel, görüş- meden sonra yaptığı açıklama- da bazı sözlerinin yanlışanlaşıl- dığını söyledi. Demirel, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denk- uış'ın 774 sayılı karan yanlış anladıgına ilişkin bir söz söyle- mediğini açıkladı. Konseyi'nin eski Yugoslavya'- da yaşanan insan haklan ihlal- lerine yönelik olarak uluslara- rası bir 'ceza mahkemesi' oluş- turulmasına ne gibi katkılarda bulunabileceğjnin araşünlması için Genel Sekreter'in görevlen- dınldiği belirtüdi. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplantışı karar metni olarak dağıtılan diğer metinde ise Avrupa Konseyi'nin eski Sovyetler Birliği ülkelerinin de- mokratikleşmesine katkıda bu- lunması ilkesi belirtilerek bu ülkelerin Avrupa'ya entegras- yonu için gerekli çalışmalann yapılması öngörüldü. Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan'ın Avrupa Konseyi ile daha sıkı ilişkiler geliştirmeyi istedikleri belirtilirken diğer Orta Asya cumhuriyetlerjpden Kazakistan, Kırgızistan, Özbe- kistan ve Türkmenistan'ın Konsey'le yakın ilişkiler oluş- turmaktaki kararlılığı belirtildi. Aynca Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın, Avru- pa Konseyi üyesi ülkelerin dev- İet ve hükümet başkanlannı buluşturacak bir zirve yapılma- sı önerisinini kabul cdildiğı ve zirvenin 1993 ekiminde Avus- turya'nın başkenti Viyana'da yapılması için görüş bırliğine vanldığı kaydedildi. Bakanlar Komitesi toplantışı sonrasında Konsey Dönem Başkanı ola- rak Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin ve Genel Sekreter Lalu- miere, düzenledikleri basın top- lantısında görüşmelerin bir değerlendirmesini yaptılar. Dışişleri Bakanı Hikmet Çe- tin, toplantıda kabul edilen bil- diride, "'BM Güvenlik Kon- seyi'ne gerekli bütün önlemle- rin alınması" çağnsırun yer almasını "Şimdiye kadar ahnan tüm kararlardan daha ileri bir adım" olarak niteledi. Çetin, bunun. bir müdahaleyi de içere- cek biçimde yorumlanabilece- ğini kaydetti. Genel Sekreter Lalumiere de konuşmasından önce Türkiye'- nin "fe\kalade güzel misafırper- verliği' için teşekkür ederek ""Bu denli iyi koşullarda çahş- mak büyük keyifti" dedi. Tür- kiye'nin BDT ülkeleriyle ilişki- lerde tarihsel, kültürel ve politik bağlar nedeniyle önemli bir köprü rolü oynadığını belirten Lalumiere, bu aşamada de- mokrası konusunda Türkiye'ye büyük sorumluluk düştüğünü belirtti. Yatta Bosna görüşmesi Dışişleri Bakanı Hikmet Çe- tin Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Toplantısı'na katılan konuklar için Çırağan'da veri- len öğle yemeginin ardından yapılan yatla Boğaz turu sıra- sında Bosna-Hersek Dışişleri Bakanı Haris Sıladziç'in isteği üzerine yatın küçük bir odasın- da yüz yüze yapılan görüşme 40 dakika sürdü. Görüşmenin ar- dından gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Çetin, son gelişmele- ri ele aldıklannı, aynca Bosna'- ya yapılacak insani yardıma ilişkin görüş alışverişinde bu- lunduklannı söyledi. Sıladzic de kışa iki hafta kal- dığını ve bu nedenle Türkiye'- nin yapacağı yardıma büyük gereksinim duyduklannı belirt- ti. Sıladzic. Cumhuriyet'in, "Konsey'in Yugoslavya'ya iliş- kin bildirisi sizi tatmin etti mi?"' yolundaki sorusunu yanıtlar- ken "Arkasında uygulayacak bir güç yoksa bildiri işe yara- maz" dedi. Türkiye'den bugü- ne dek büyük destek gördükle- rini söyleyen Sıladzic, bir soru üzerine Çetin'den "askeri yar- dım isteğinde bulunmadığını" söyledi. • Baştarafi 1. Sayfada belirtilen köy imamının cesedi bulundu. Mardin. Muşve Van- Ağn karayolunu kesen PKK'- lılar 15 kişiyi kaçırdı, 9 aracı da yaktı. Batman'ın Sason ilçesindeki TPAO ile Mobıl şirketlerine ait Şelmo petrol sahasına PKK militanları silahlı saldın düzen- ledi. Dün gece saat 21.00 sırala- nnda petrol üretim sahasına askeri kıyafetlerle gelen PKK militanlan. önce elektrikleri kestiler. Daha sonra görevlilere ateş açan militanlar, mühendis Mustafa Yelkenci, Hakan Yıl- maz ve stajyer mühendis Ha- kan Bayram'ı otomatik silah- larla tarayarak öldürdüler. Saldın sırasında Mustafa Uğul, Ahmet Şenyiğit, Hasan Rengin, Mehmet Şah Bilmez ve Hollandalı bir teknisyen yara- landı. PKK militanlan daha sonra tesisin içine girerek. 3 do- lum tankını ve bir petrol kulesi- ni ateşe verdiler. Yaralılardan durumu ağır olan Mustafa Uğul ile Ahmet Şenyiğit Diyar- bakır Tıp Fakültesi'ne kaldml- dı, diğer yaralılar Batman Dev- let Hastanesi'nde tedavı altına alındı. Yaralı işçi anlatıyor Teröristlerin saldınsı sonucu yaralanan ve Batman Devlet Hastanesi'nde tedavi altına ah- nan Mehmet Şah Bilmez olayı şöyle anlattı: "Sondaj kulesinde çalışıyor- duk. Asker giyimli biri. silahlı olarak yanıma geldi ve aşağı in- memi istedi. Bizler o anda son- daj masasında 7-8 kişiydik. Aşağı indiğimizde mühendisle- rimizi bizden önce çağırdıklan- nı gördük. Bizden elektrikleri kesmemizi istediler. Bu arada silah sesleri duyduk. Bızı tara- dılar" Bölgede incelemelerini sür- düren Sağlık Bakanı Yıldınm Aktuna da Batman Devlet Hastanesi'ne giderek yarahlara 'gecmiş olsun' dileğrnde bulun- du. Bu arada tesisi korumakla görevli güvenlik güçleriyle PKK militanlan çatışmaya gir- di. Çatışmanın uzaması üzerine Batman Jandarma Alay Ko- mutanlığı'na bağlı komando birükleri de olay yerine gönde- rildi. Çaüşma dün geç saatlere kadar sürdü. PKK militanlannca gerçek- leştirilen saldın sırasında çıkan ve üç dolum tesisiyle bir petrol kulesine yayılan yangın söndü- rülemedi. Yetkililer, yangınm ancak bu sabaha karşı söndü- rülebileceğinl belirttiler. Öte yandan terör eylemleri, Güneydoğu'nun yanı sıra özel- likle Agn ve Kars'ta can alma- ya devam ediyor. Ağn'nın Hamur ilçesi Musabey mezrası- na geçen çarşamba gecesi yiye- cek almak için gelen 30 kadar PKK'lı ile güvenlik güçleri ara- sında çıkan çatışmalarda ilk belirlemelere göre 27 PKK'- Unın öldürüldüğü, 5 güvenlik görevlisinin de şehit olduğu açıklandı. AA'nın haberine göre Ağn Valisi İsmet Metin. ihbar üzeri- ne köyü kuşatan güvenlik güç- leri ile teröristler arasında çıkan çatışmada bir üsteğmen, bir as- teğmen, bir uzmançavuş. bir er ve bir özel lim görevlisinin şehit olduğunu bildirdi. Vali Metin, öldürülen PKK'hlardan 4'- ünün kadın olduğunu belirte- rek "Yapılan arama çahşmala- nnda ölen teröristlere ait çok sayıda uzun namlulu silah, ro- ketatar. el bombalan ile çeşitli cephane bulundu. Teröristler fârafından atılan patlamamış bombalar, uzmanlar tarafın- dan imha edildi" dedi. Mezra- daki çatışmalann sona erdiğjni ve köy halkının evlerine dön- düklerini belirten Vali Metin, çatışmalarda bazı evlerin hasar gördüğünü, bu evlerin devlet tarafından en kısa zamanda onanlacağını söyledi. İmam işkenceyle öldüriildü Sa\ur ilçesıne bağlı Soylu kö- yüne düzenlenen baskında kaçı- nlan imam Murat Şengül'ün cesedi. köy yakınlannda bir ağa- ca asılı olarak bulundu. Yetkili- ler, Murat Şengün'ün işkence yapılarak öldürüldüğünün belir- lendiğini söylediler. Siirt'in Eruh ilçesine bağlı Bo- zatlı köyünde dün akşam meyda- na gelen olayda Selahattin Özde- mir adlı 25 yaşındaki genç, bir mayına basarak ağır yaralandı. Özdemir, hastaneye kaldınlırken yolda öldü. Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde 23 yaşındaki Muzaffer Doğrul, plakası belirlenemeyen bir oto- mobilden açılan ateş sonucu ağır yaralandı. Van'ın Çaldıran, Ağn'nın Do- ğubeyazıt ve Mardin'in Derik il- çesi arasındaki karayolu, dün akşam Tendürek Dağı'nın Som- kaya gecidinde PKK militanla- nnca kesildi. Kimtik kontrolü ve propaganda yapan PKK'lılar, üç TIR, bir otobüs ile iki otomobili ateşe verdiler, üçü 25 AU 781 pla- kalı araçtan olmak üzere 5 genci de yanlanna alarak bölgeden uzaklaştılar. Olayın haber alınması üzerine bölgeye gelen güvenlik güçlerinin PKK'lılar ile çatışmaya girdikleri kaydedildi, ancak ölen ya da ya- ralanan olmadığı belirtildi. GOZLEM UĞURMUMCU • Baştarafi 1. Sayfada Devtetçilik ilkesini koruyacak mı? Korumayacak mı? CHP, ne anlamda "devrimci" olacak ve ne anlamda "milliyetçi"? Baykal'ın liderliğindeki CHP, partinin ilkelerı olan "altı oku" bugünkü çağdaş gelişmelere göre nasıl yorumla- yacak? Ve nasıl uygulayacak? 30'lu yıllar devletçiliği, o yılların özgün koşullarından doğmuş geçici bir sistemdi. Bugün kimse, 9O'lı yılların Türkiyesi'nde 30lu yılların kendine özgü koşjllarından doğan tek partili dönemin devletçilik ilkesini ve uygula- malarını savunmuyor. Ancak, unutulmasın ki 30'lu yılların devletçiliği, o gü- nün koşulları içinde Türk ekonomisinin temellerini atmış ve hiç de azımsanmayacak büyük başarılar sağlamıştır. Geçmiş ile ilgili tartışmalarda CHP, 30'lu yılların dev- letçiliğini göğsünü gere gere savunacak mıdır, savun- mayacak mıdır? Kaldı ki bugün "ekonomilerin militarizasyonu" döne-" minde ANAP eliyle temeli atılan sözde serbest piyasa ekonomisi de bugün hâlâ 30'lu yıllardan kalan yasalar ile uygulanıyor! Büyük buluşlar gibi sunulan "köprü ve baraj hisse se- nedi" satışları 30'lu yıllarda o beğenilmeyen, o hor- görülen devletçi yıllarda da uygulanmıştı. Kimse devletin barajını ve köprüsünü satamaz, satma- mıştırda... Devletler, zaman zaman iç borçlanma yollarma başvu- rurlar. Köprü ve baraj pay senetleri birer devlet tahvilidir; devlet, Demiryolları tahvilleri ve Sümerbank hisse senet- leri ile 30'lu yıllarda da bu iç borçlanma yoluna başvur- muştu. Bugün dünyamızda devletin "müdahate"etmediği bir tek kapitalist ekonomi yoktur. Önemli olan, bu devlet mü- dahalesinin amacı ve bu müdahalede kullanılan yöntem- lerdir. "Devletçiliğin modası geçtiği ve dönemin özelleştirme dönem/" olduğu yolundaki savlar da doğru değildir. örneğin, Fransa'da Mitterrand, 1981 yılından sonra devletçi bir programı uygulamaya koymuş, 36 küçük bankayı ve bazı sanayi kuruluşlarını da millileştirmiştir. Sosyal demokrasinin en güçlü ülkelerinden biri olan Isveç'te farklı bir sistem getirilmiş ve işverenlerden kesi- len paralarla oluşan ve sendikaların, yerel yöneticilerin ve kamu görevlilerinin ortakyönetimindeki "sendika fon- lan" ekonomiyi yönlendiren yeni bir sektör otarak ortaya çıkmıştır. Devtet ve özel sektör işletmelerinde "yönetime katıl- ma" ilkesi uygulanmaktadır. Bütün bunlar, sosyal güvencelerin yerleştiği ve kökleş- tiği ülkelerde oluyor. Türkiye'de Batılı anlamda sendikacılık da yoktur. Dev- let, 12 Eylül ve ANAP döneminde "sendikalaşmayı değil sendikasızlaşmayı" destekleyen bir güç olarak kullanıl- mıştır. Toplusözleşme düzeni yasalarla ve yeni yasak- larla kısıtlanmıştır. Toplu pazarlık sistemi etkinliğini yitir- miştir. Tarım kesiminde sendikalaşma yok denecek kadar azdır. Avrupa'da bu yüzyılın başında benimsenen "Iş güven- ces/'Türkiye'de aynı yüzyılın sonunda bile kabul edilmiş değildir. Bu koşullarda piyasa ekonomisinden çeşitli kaynak ve fonlatia yararlanan sermayedir, serbest olan sermaye- dir, iş ve sermaye çevreleri de devietçe desteklenmekte- dir. Emek ise bu serbestlıkten hemen hemen hiç yararla- namamakta, sermayeye destek olan devlet gücü, emek piyasasına yasak üzerine yasak getirmektedir. Bir sosyal demokrat partinin görevi, hızlı sanayileşme ile birlikte "emek piyasası" üzerindeki engelleri, yasak- ları ve kısıtlamaları kaldırmak olmalıdır. "Serbest p/yasa "yı kurup geliştirmek sosyal demok- ratların ilk ve vazgeçilmez görevleri değildir! CHP, "serbestpiyasa"adı verilen bu, devletin koruma- sı ve kollaması altındaki sermaye gücüne karşı "emek piyasası'"n\ kuracak, işletecek ve savunacak mıdır? Kurarsa, işletirse ve savunursa, sosyal demokratlan çatısı altında toplayabilir Yoksa, "serbest piyasa ideolojisi'"n'm etkisi ve ideoto- jik bombardımanı karşısında kendi özüne yabancılaşa- rak, sağ partilerin bir sosyal demokrat makyajlı kötü kopyası ve bu partilerin muhalefette bekletilen bir paslı "stepnesi" olur... İçişleri Bakanı Sezgin Tahran'da Iraııla PKK pazarhğı TLRHANYILMAZ TAHRAN - Türkiye. PKK ile mücadelede. ilk olarak Su- riye'de başlattığı diplomatik atağını İran'ja sürdürüyor. İçiş- leri Bakanı İsmet Sezgin, ağır- lıklı olarak yasa dışı PKK'nın faaliyetlerine son verilmesi ko- nusunu görüşmek üzere dün İran'a gitti. Sezgin, İran'ın, PKK mili- tanlannın kendi topraklannda herhangi bir faaliyet gösterme- diklerine ilişkin savunmasına karşılık, bunu kanıtlayan belge ve fotoğraflan görüşme masası- na getirecek. Sezgin. İran'ın bu konudaki tüm savunmalannı çürütecek belge ve bilgilere sa- hip olduklannı da kaydetti. içişleri Bakanı İsmet Sezgin'- in, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Olağanüstü Hal Bölge Vali- liği'nden üst düzey yetkilileri de beraberinde götürdüğü İran ge- zisi 5 gün sürecek. Sezgin. Tahran'da yapacağı resmi görüşmelerde. iki ülke arasında, gerektiğinde PKK'ya yönelik sıcak takip yapılmasına da olanak tanıyacak bir güven- lik işbirliği anl'aşması imzalan- ması önerisini götürecek. Sez- gin, bugüne kadar, topraklann- da PKK militanlannın herhan- gi bir biçimde bulunmadığını ve faaliyet göstermediğini savu- nan İran'ın, böyle bir anlaşma- ya yanaşmaması halinde, İran'- dan, Türkiye'ye yönelik faali- yetlerde bulunan PKK militan- lanna engel olunması konusun- da etkin garanüler isteyecek. İran'ın da, Türkiye'den, re- jim aleyhtarlanna, Türkiye'de bannma olanağı tanınmaması- nı isteyeceği belirtildi. İçişleri Bakanlığı yetkilileri, İran'ın bu isteğine karşılık, İran'daki re- jim aleyhtarlanna Türkiye'nin herhangi bir şekilde destek ver- mediğinin görüşmelerde ilelile- ceğini kaydettiler. Yetkililer, Cumhuriyet'e, Türkiye'nin, sözkonusu kişi ve gruplara hiç- bir şekilde destek vermediğini de bildirdiler. İçişleri Bakanlığı yetkilileri, İran'ın, sıcak takip konusuna yanaşmasa bile Türkiye'njn is- tedıği garantileri verebileceğîni ifade ettiler. Görüşmelerde, iki ülke arasında sınır güvenliğinin sağlanmasına ilişkin bir proto- kolün imzalanması ve bu pro- tokol çerçevesinde. iki ülkenin sınır illerindeki valilerinin za- man zaman biraraya gelerek, sınır güvenliğiyle ilgili konulan ele almalannın sağlanması bek- leniyor.- 30 ağustos günü, İran top- raklanndan geldikleri bildirilen bir grup PKK militanımn silah- b saldınsına uğrayan Şemdinli yakmlannda Alan Sınır Jan- darma Karakolu'nda, önceki gün, Cumhurbaşkanı Turgut Ozal ile birlikte incelemelerde bulunan Jandarma Genel Ko- mutanı Orgeneral Eşref Bitlis'- in, kaçan militanlardan ele geçi- rilen ve üzerlerinde İran yapısı olduklannı gösteren yaa ve işa- retlerin bulunduğu silah ve ilaç- lardan aldığı örnekleri de İran'- da yapılacak resmi görüşmeler- de masaya getirebileceği ifade edildi. Alan karakoluna yapı- lan baskında, Türk sınınnın yakınmdaki iran karakolunun bulunduğu bölgeden ateş açıl- dığına ilişkin saptamalann da, Sezgin tarafından yine görüşme masasına getirilmesi bekleni- yor. Sezgin'in Tahran gezisi önce- sinde önceki gece Başbakan sü- leyman Demirel ile aynntıh bir görüşme yaptığı da öğrenildi. Sezgin'in, İran ziyaretinin he- men ardından Suriye tcişleri Bakanı Habba'yı Ankara'da konuk edeceği bildirildi. Habba ile Ankara'da yapılacak görüş- melerde, Sezgin'in Şam gezisin- de, özellikle PKK'ya ilişkin ele ahnan konulann gözden geçiri- leceği belirtildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear