23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21TEMMUZ1992SAU 8 DIŞHABERLER Biı % zamanlar Bosna-Hersek vardı Dört aydır süren kanlı iç savaşta, Sırplarla Hırvatlar ülkenin %85'inden fazlasını ele geçirdi Dış Haberter Servisi - Bosna-Hersek'te öncekı akşam saat 19.00'da başlayan ateşkes bır saat sürdü. Bir saatlık sessizliğin ardından top ve ağır makineli tûfekkr gece boyunca tekrar ateş kustu. Başkent Saraybosna'da çatışmalar önce Başkanhk Sarayı ve Bosna savunma güçlenrun karargahının bulunduğu semtlerde yoğunlaştı. Gece yansından sonra da kent merkezınden banliyölere kaydı. Bu arada, Brüksel'de toplanan AT Dışişleri Bakanlan dün Yugoslavya'tun BM ve dığer uluslararası kuruluşlardan atılması çağnstnda bulundular. Devlet Tutuklulan Değiştinne Komisyonu Başkanı FilipVukoviç, Bosna-Heı sek'tekı tutuklama kamplannda 10 bini çocuk, 58 bin kişi bulunduğunu bıldırdi. Vukoviç, Saraybosna televizyonuna yapüğı açıklamada, bu kamplardaki tutuklulann yüzde 90'ının avil olduğunu ve yalnızca başkenün 60 km. güneyindeki Kalinovik kampında l -5 yaşlan arasında 52 çocuk bulunduğunu beurtti. Ashnda ateşkesin devamı sağlansa bile Bosna-Hersek fiilen ortadan kalkmış durumda. Sırplar ülkenin büyük bölümünü ele geçirdiler. Geri kalanını da Hırvatlar sessizce denetim aluna aldılar. Ülkenin yaklaşık % 85'inden fazlası Sırp ve Hırvatlar tarafından denetim alüna alındı. Nüfusun % 46'sıyla bu büyük toplumu oluşturan Müslümanlannelinde ise ülkenin % 15'inden az bir parçası kaldı. Dört aydır devam eden kanlı çatışmalarda en az 8 bin kişi yaşamını yitirdı. 1.3 milyon kişi de evini yurdunu tcrkederek göcmen durumuna düştü. Sırplarla Hırvatlar arasında geçenyıl yapılan pazarlıkta Müslüman halka ülkenin % 5'i dolayında toprak bırakılacağına ilişkın haberler çıkmıştı. Bosna-Hersek'in şimdiki dunımu bu haberleri doğrular nitelikte. Batı Avrupa ve ABD'ninyapüğı baskılar ise Bosna-Hersek'in kanlı paylaşımını ön- leyemedi. Finlandiya'nın başkenü Hel- sinki'de önceki hafta yapılan AGİK (Av- rupa Güvenlik ve tşbirliğj Konferansı) zirvesinde Sırbistan'a karşı BM yaptınm- lannın uygulanmasını denetlemek amacıy- la NATO ve BAB'm (Baü Avrupa Birliği) Adriyaük'te Sırbistan'a karşı abluka uygu- laması kararlaştınldı. Ne var kı The Econo- mist dergısının de belirttiği gibi ablukarun bir gövde göstensi olmaktan ötede anlamı yok. Abmkaya katılan savaş gemilerinın, ticaret gemilerini durdurup arama yetkileri yok. Baühlar, ticaret gemilerinin taşıdıkla- n yükü ancak radyo aracılığı ile soruştura- bılecekler. Gerçek şu ki Batılılann Sırbistan'a bir as- keri müdahalede bulunmaya niyetleri yok. ABD ve Baü Avrupa, Vietnam ya da Afga- nistan'ı andıran yeni bir batağa saplan- maktan korkuyorlar. Bosna-Hersek'e yapılacak birmüdahalenin, Körfez Sa- vaşı'nda çölde Saddam Hüseyin'in ordula- nna karşı düzenlenen saldından çok daha çetin ve kanlı olacağının büincindeler. Ay- nca Kuveyt'tepetrol vardı. Bosna-Her- sek'te ise petrol bulunmuyor. Uyum içinde değiller Siyasal alanda ise Baülılar birbirleri ile uyum içinde değiller. Avrupa, bunahmın başlangıcından bu yana görüş birliğine vanp kararmekanizmasını tek merkezde toplayamadı. ABD ise başlangıçta bunahmın çözümünü Avrupa'ya bırakıp seyirci kalmayı yeğledi. Ancak Avnıpa'nın bir şey yapamadığını görünce soruna müdahale etti. Ne var ki seçim yıünda olması nedeniyle Başkan Bush Bosna-Hersek'te bir serüvene aülmaktan çekiniyor. Aynca ABD ile Fransa arasında giderek ürmanan gerginlik de Atlantik'in iki yakası arasında işbirliğini engelliyor. Fransa, Avnıpa'daki bunalımlarda, AT ülkelerinin ağırlıkh rol oynamasını istiyor. Washington ise Fransa'nın ABD'yi devre dışı bırakmak istedığinden kuşkulanıyor. Fransa, Bosna-Hersek'te diplomatik çabalann, BM aracıhğı ile yürütülmesini savunuyor. ABD ile tngiltere ise BM'nin zaten Hırvatistan'da ateşkesi sağlamak ye Saraybosna'ya insani yardım yapmak gjbi görevleri üstlendiğini, bunlann yanı sıra bir de Bosna-Hersek'te banşı kurma görevini yerine getiremeyeceğinı öne sürüyorlar Baühlar birbirleri ile çekişırken, Bosna-Hersek de haritadan siliniyor. Cunüuıriyetmuhabirleri Bosna-Hersek bunalımını çeşiüı ülkeler açısından irdelediler. TüRKÎYE AT, krizde çîfte standart uyguluyor• Ankara'ya göre ATnin eski Yugoslavya cumhuriyetlerinden bir kısmını ta- nıyıp, bir kısmını tanımama politikası Sırplann saldırganhğını artürdı. HALUKGERAY ANKARA - Türkiye, Bosna- Hersek'teki olaylann, Avrupa Topluluğu'nun(AT), Balkanlar'da uyguladığı "çifte standardın" sonucu olduğuna inanıyor. Yetkililer, Bosna- Hersek'te son ateşkese uyuhnadığı takdirde kan dö- külmesinin önlenmesı için as- keri müdahale dışında yol gözükmediğini, ancak müda- hale yapılmasının "zor oldu- ğunu" belirtiyorlar. Ankara, siyasi bır çozüm için BM tarafından konan yaptın- mlann uygulanmasına devam edilmesini ve müdahale için uy- gun zamanın kollanması gerektiğini behrtiyor. Ankara, bu nedenle, yapünmın kontro- lu için Adriyatik'e güç gönderil- mesini olumlu karşıhyor. Dışişleri çevreleri, ATnin eski Yugoslav cumhuriyetle- rinden bir kısmını tanıyıp, bir kısmını tanımama politikası- nın, Sırplann saldırganhğını arürdığını belirtiyorlar. Tür- kiye'nin en başından beri, eski Yugoslav cumhunyetlerinin tamamırun ayınm yapılmadan tanınması gerektiği görüşünü savunduğunu behrten yetkiüler, bu görüşün doğru- luğunun, olaylarla kanıüandı- ğını savunuvorlar. Balkanlar'da etkinligin ABD ve Türkiye'ye geçtiğini gören ATnin, sonradan devreye gir- diğine dikkat çeken dışişleri kaynaklan, gelinen son aşama- da, ATnin de kuvvet kullanı- hnası gerektiğini kabul ettiğini, ancak çaüşmalann ulaşüğı b o yuüar nedeniyle, böyle bir mü- dahalenin zor olduğunu belirti- yorlar. Dışişleri çevreleri, sokak so- kak, mahalle mahalle çaüş- malann sürdüğü bir ortamda, askeri müdahale yapılmasının zor olduğunu belirterek, kimin sivil, kimin milis, kimin Boşnak, kimin Sırp olduğunun ayırdedilmesinin zor olduğu bir ortamda, ülkelerin risk almak istemediklerini söylüyorlar. Yetkililer, bununla bırlikte, askeri müdahale seceneğirun her zaman canlı tutuhnası ge- rektiğini söylüyorlar. Ankara'daki Baüh diplo- matlar, Türkiye'nin Bosna- Hersek'e ilişkin olarak. ulus- lararası toplumu harekete ge- çiren bir güç olarak ortaya çıküğını belirterek, Türkiye'nin aktif politikası sonucu, kendisini Balkanlar'da mutla- ka hesaba kaülması gereken bir unsur olarak kabul ettirdiğini söylüyorlar. Türkiye, başta ABD olmak üzere Baüh ülkeler, Birleşmiş Mületler ye Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı nez- dinde şimdiye kadar çeşiüi gj- rişimlerde bulunarak, müda- hale yapıhnası için çağnda bu- lundu. AGİK nezdinde yapüğı giri- şimlerde, Sırbistan'ın AGİK ta- ahhütlerine uymadığı yolunda kararlar çıkanlmasında etkili okJu. ALMANYA Iııisiyatifi çle alımyor DtLEK ZAFTÇ1OĞLU BERLİN -Yugoslavya parçalanırken Hırvaüstan'ı ve Slovenya'yı herkesten önce tanımakta acele eden Almanya, Bos- na-Hersek'teki dram karşısında inisiyatifi eline almıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand'dan sonra tngiltere Dışişleri Bakanı Hurd de Saraybosna'ya gjderken hiçbir Ahnan politikacı Balkanlara avdet etmedi. Bunda kuşkusuz Almanya'nm as- keri müdahalede çekimser davranan ABD ile atak Fransa arasında kalması kadar iç politik nedenler de rol oynuyor. Hırvatistan ve Slovenya'nın bağımsız- hğını tanımak, diplomatik bir adımdı ve moda slogan "uluslann kendi kaderini ta- yin hakkı" çerçevesinde demokraük bir karar olarak görünüyordu. Almanya'nın Sırp çetelerinin Bosna'da böylesine terör estireceğini önceden kesüremediğini söyle- mek, sanınz yanhş ohnaz. Balkanlarda patlak veren iç savaşın diplomasiyle, "te- miz" yöntemlerle durdurulamayaca& an- laşıldıktan sonra "kırlı" adımlara Ahnan- ya kolay kolay yanaşamıyor. Bosna-Hersek'ten gelen bûtün kara ha- berlere karşın Abnanya şu sırada tek bir konuyu tartışıyor: Ahnan ordusu askeri müdahaleye kaülmah mı? Anayasa orduya "sadeçe NATO bağlamında ve yurt savun- ması için" davranma yetkisi veriyor. BM Banş Gücü'ne kaühin bile anayasanın sırurlannı zorlarken Adriyatik'e savaş ge- misi yollamak, hatta olası bir askeri ope- rasyona kaübnak anayasaya resmen aykın. Hükümet, "Bayyera" adh kruvazö- rü Adriyaük'e gönderirken bunu göze aldı; ama ilk Ahnan askerlerinin tabutlarla geri dönmesi Almanya'da hükümetin düşme- siyle sonuçlanır. "Vietnam sendromu" adı verilen bu etkiden Kohl hükümeti çok kor- kuyor. ( Muhalefettekisosyaldemokratlar,"Bav- yera" knıvazörünün gönderihnesi yüzün- den zaten anayasa mahkemesine baş- vurdular. Yugoslavya'run parçalanması- nda ve bugün Bosna'da yasananlarda Al- manya'nın da katkısı düşünülünce. o ka- rarlara kaülan Sosyal Demokratlar Parti'- nin bugün konuyu iç poliükaya malzeme yapması anlaşıhr gjbi değil. Saraybosna bir zamanhr Yugodavya'nBi en hareketli, en sevünli kentierinden biriydL Şimdikrde Bosna-Hersek'inbaşkentinde ölüm kolgeziyor. BELÇÎKA Batı, ic savasa bıılasıııak istemiyor SABETAYVAROL J ^ 3 J Arnerikan savaş gernikriyleBAB'aaitdenizgüçleri, deniz'de sürekK olarak üstlenmış olan ıttifak jar- B.M. Güvenlik Konseyi'nin 713 ve 757 sayıh gonunda "Stanavformed" adı verilen deniz gü- karaıiarmdan aldıklan yetkiye dayanarak ve cunden savaş gemilentahsıs etti. "gözetleme" görevi için tarihte ikinci kez yan yana Bihndiği gih NATO'nun Akdeniz'de daimi de-BRÜKSEL - Olası bir nrmanıştan çekindikleri için şimdiki aşamada kara ve hava kuvvetkrini Yugoslavya'dald içsavaşa bulaşürmaya nryetü ohnayan Baüh ülkeler, ekonomik ambargonun uy- gulanışını deniz güçleriyle "'gözeüeme görevi" üe yetinmeyı uygun bukiu. Bunun için hem NATO hem de Baü Avrupa RrMği'ne (BAB) ait savaş gemileri, bir gözetleme operasyonunu yürürlüğe koydular. Söz konusu operasyon, Yugoslav içsavaşma son vermektençok, bu iki askeri kuruluş arasındakj üişküıin geleceğe dönük bicirranı somutlaşürmaya yönelik gerçek büyükhıkte bır deniz tatbıkannı andınyor. Harekât, geçen perşembe günü sabahtan itibaren Adnyauk denizinde başladı. Başka bir deyişle, saf tuttular. Buna karşüık Baü dünyasının, kimi varsayımlara göre birbuterini "tamamlayıa", kimi varsayımlara göreisebirbirieriyte "rekabet" haHnde olan iki kuruluşu, ilk kez resmen B.M. Güvenlik Konseyi kararlanna dayanarak ortak operasyona kaülmış oluyor. NATO'nun Körfez Savaşı'na kaühmıdolayb kahnışü. Harekât sahasının, Avrupa'ya, Basra Körfezi'ne oranla coğrafi açıdan çok daha yakın oluşu ve do- layısıyla BAB'ın siyasi rolünün bu kez daha önemli oluşu, NATO'nun ise ilk kez resmen böyksi bir operasyona kaühşı her iki kuruluş açısından tarihı önem taşıyor. İki kuruhıştan NATO, bu operasyon için, Ak- niz gücü bulundurmasının birkaç aylık bir geçmişi var. Ne var ki 'Navacformed" olarak adlandınlan eski Akdeniz "Çagn Kuvyeti"nin süreklilik kaza- nmasından oluşan bu yeni güç, hem Çağn Kuvve- ti'nin ortak harekât deneyimlerine hem de NATO'- dan gden sofistike bir alt yapıya sahip. Buna karşıhk Bati Avrupa Birliği'ne mensup gemiler, sa- dece bu operasyon için bir araya gebnış. Lojisük, haberleşme, havadan gözeum ve gereksınimlerin karşılanması gibi konularda her türlü ön hazırlıktan yoksun. özeüe üpkı Körfez savaşı'nda olduğu gibi ope- rasyonun altyapısını yüzde yüze yakın bir oranda NATO, bu özel durumda NATO'ya bağh "Stana- vformed" karşdayaca^BAB gemileri ise daha çok bandıra taşıyacak. Bu koşuIİarda Baü Avrupa Birliği'nın NATO'- nun yanında neden operasyona kaüldığı sorusu sorulabilir. Bu sorunun yanıü daha çok politik içerik taşıyor. Birinaa, NATO'nun asken kana- dında yer abnayan amaAkdeniz'in askeri açıdanen güçlü ülkesi olan Fransa'nın ortak operasyona kaü- hnası ancak BAB kanabyla mümkün olabiüyor. Baü Avrupa Birliği'ne, NATO'nun dışında bir kimlik kazandırma görüşünde olan Paris, bir anlamda bu firsattan yararlanmış oluyor. Bir yandan AvrupaTopluluğu'nun konüolün- deki BAB'a "savunma kirnhğı" kazandırma eğilı- minin halen revaçta bir görüş olduğu, diğer yandan Yugoslav krizuıin başından beri Avrupa Topluluğu'nun aktif bır siyasi rol üstlenmış oluşu. harekâtta BAB'ın kaukmınınıvaz geçümez kilıyor. YUNANİSTAN Atiııa, Belgrad9 a destek verdi STELYO BERBERAKİS ATtNA - Yunanistan, eski Yugoslavya'run bölünmesine başından karşı çıkan ülkeler- den bıriydi. Üyesi olduğu Av- rupa Topluluğu(AT) içinde Sı- rbistan ile iyi ilişkilerini sürdü- ren tek ülke durumundaki Yu- nanistan, Bosna-Hersek gibi diğer cumhuriyetlerin de bağımsızlıklannın tanınması- na karşı çıkıyordu. Yunanistan hükümetınının bu tutumu diğer muhalefet paıtileri tarafından da destek- îendı. Öyle kı hükümet, Bosna- Hersek'i diğer AT ülkeleri gibi tanımak zorunda kaldığında, muhalefet parülennın şıddeth tepkileriyle karşüaşü. Yuna- nistan, başından beri, yeni Yu- goslavya Federasyonu'nun bölünmesiyle şiddet olay- lannın aıtacağı ve bu bölün- menin genel olarak Balkan ül- kelerinin zaranna olacağı gö- rüşünü savundu. Almanya başta olmak üzere bazı AT ülkelerinin Bosna- Harsek ve Slovenya gibi bağımsızhklannı ilan eden cumhunyetlerı tanımaya baş- lamalanna ; Yunanistan res- men karşı çıkü. Ancak geçen arahk ayında yapılan AT do- ruk toplanüsında Yunanistan bu tutumundan vazgeçmek zorunda kaldı ve diğer AT ül- keleri tarafından tanınan cum- huriyetlerin bağımsıziıklannı kabul etti. Ancak Yunanistan, bağımsızhğını isteyen Make- donya Cumhuriyeti'nin bu adla tanınmasına şiddetle karşı çıkü. Gösterdiği bu tepkilerin so- nucunu geçen ay Lizbon'da yapılan AT donik toplanüsı- nda alan Yunanistan , adını değişürdiği andan iübaren bu cumhuriyeü de taruyacağıru açıkladı. Sırbıstan ile hala iyi ılışkıler içinde bulunan Yuna- nistan. daha sonra Sırbistan ve Karadağ'dan oluşan yeni ve küçük Yugoslavya'yı destekk- meye başladı. Bu bağlamda yeni Yugoslavya Federasyo- nu'nun AT ülkeleri tarafından tanınması için faaliyeüer gös- terdı Hatta Makedonya Cumhuriyetinin de bu yeni Yugoslavya sınırlan içine alı- nması için cahşü. Ama bu yön- deki faahyetleri sonuçsuz kaldı. INGILTERE Londra 9 mn derdi Paris'in çelnu EDtPEMtLÖYMEN Londra - Bosna Hersek bu- nalımmın başından beri etkin olan Ingiltere, çarpışan üîraf- lan iki hafta süreyle bır ateşke- se ikna etu. Bu olumlu adımda arü puan, Avrupa Topluluğu adına arabuluculuk ile görev- lendirilen Lord Carrington'm. Ateşkese, bir de "ağır silah- lann Birleşmiş Milletler dene- timine bırakıtaıası" karan eş- lik ediyor. Bunun hangi tür si- lahlan nasıl kapsadığı, taraf- lann bunu ne ölçüde kabul edeceği henüz belh değilse de ateşkese uyulmasına bir an- lamda BM'in de mraf ohnası önemli bir adım. Bosna konusunda ilk kez yetkin ve saygın bır uluslara- rası nitelikte devlet adarnı arandığında herkes eski İngihz dışişleri bakanı ve NATO eski genel sekreten Lord Carring- ton üzerinde fıkir birliğine varmıştı. Lord Carnngton"ın uzun aylardır sonuçsuz kalan arabuluculuk girişimleri üzeri- ne Fransa, bu misyondan vaz- geçıhnesini, konunun BM gibi daha genış bir forumda ele ah- nmasını önermeye başlamışü. G-7 Doruk Bildirisi'ne Ingjlte- re, "Yugoslavya bunahmında Lord Carrington'ın çabalan, esas forumdur" ifadesini eklet- meyi başardı. Daha sonra da çarpışan taraflar, acele Lond- ra'ya davet edikfa. Eğer Lond- ra'daki görüşmelerde hiç bir olumlu adını aülamasaydı, tngiltere'nin prestiji sarala- cakü. tngiltere, bir yandan Bos- na'da banş sağlanması kaygısı ile hareket ederken, bir yandan da Fransa'nın diplomatik çel- melerine üikıhnamaya çah- şmak zorundaydı. Mitter- rand'ın Saraybosna'ya yapüğı "şövalyece" ziyaret, asker ve helikopter gönderme karan, sorunda ABD'yi dışlamaya yöneük ve Baü Avrupa Bir- üği'ni öne çıkartan tutumu sü- rekli olarak İngiltere'de huzur- suzluk yaratü. tngiltere, ABD'yi Bosna konusunda da Avnıpa'nın yanında tutmaya özen gösterdi. FRANSA Uluslararası konferans zorunlu MIŞELPERLMAN PARİS - Bosna-Hersek ko- nusunda Fransa'nın bilinen tutumu, Cumhurbaşkanı François Mitterrand üıra- fından, hiçbir tereddüde yer bırakmayan biçimde yınelen- miş bulunuyor. Geçen 14 temmuzda, başlıca 3 TV kurumunun gazetecile- riyle yapüğı uzun bir söyleşide, Mitterrand, özelhkle 2 noku üstünde durdu: 1) Kendisinin ıstediğı ve "ister ıstemez" ger- çekleşeceği görüşünde olduğu uluslararası konferans, 2) Pa- ris'in, sadece kendi gırişimiyle Balkanlar'da savaşmayacağı ve Fransa'nın, BM kararlannı uygulayacağı. Mitterrand, aynca, Elyse Sarayı'nda kabul ettiği yeni Yugoslavya'run Başbakanı Milan Panıc'e de tutumunu iyice vurguladı. 80 dakikahk görüşme sırasında. Yugoslav devlet adamının, Mitterrand'- ın, uluslararası konferans öne- risini "kayıtsız şartsız" destek- lediği öğrenikli. Fransa'nın Yugoslavya'da, BM üniforması alündaki aske- ri personeli, yeni üikviyelerle, bu ay sonunda 2 bin 900 kişilik bir kuvvet oluşturacak. Aynı zamanda, Mitterrand geçen- lerde Saraybosna'ya yapüğı göze çarpıcı kîsa ziyaretiyle kendisinin ve ülkesinin Bosna- Hersek konusunda kesin tavnnı ortaya koydu. Tarihi bağlar açısından, Yugoslavya sorununun başında Sırplardan yana çıkan Fransa'nın sonra- dan tutumunu nasıl değişürdi- ği biliniyor. Bu arada, dikkat çeken di- ğer bir husus da, Fransa'nın banşı koruma gücü olarak Baü Avrupa Birliği (BAB) askeri birliklerini ön plana çıkan- rken, ABD'nin. NATO'yu da devreye sokmayı başardığıdır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear