14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
S-AYFA CUMHURtYET 28HAZİRAN1992PAZAR 8 PAZAR YAZILARI Avustralya ne Uzakdoğu, ne Uzakbatı Uzakdoğu'yu Doğu'dan ve Batı'dan ayıran özelliİder. kuşkusuz onun kendi kültürü, yaşam biçimidir: Uzakdoğulu, düşünmesinden davranışına, yiyeceğinden içeceğine, inanandan öğretisine, gelene- ğinden töre ve törenlerine değin kendınden obnayanlarla farklıdır. İşte bu farklıhklar içinde doyasıya yaşarken Uzakdoğu'ya ol- dukça yakın Avustralya'ya gitmeyi aklı- nızdan hiç geçirmez, orayı sıze yabancı ol- mayan Amerika'nın ya da Avrupa"nın bir parçası sarursınız. Oysa ne büyük bır yanılgı... Yarulgının korkunçluğunu oraya gjdip gördüğünüzde anlıyorsunuz. Bura- da, ne Amerikah zenci saldırganbğı ve gü- vensizliği ne de Avrupa'nın akıl erdirilmez kimi çirkinlikleri var. Evet, Avustralya ne Uzakdoğu ne de Uzakbaü. Ayn bir kıta, ayn bir gÜ2ellik. ayn bir bolluk ve de temizlik ülkesi. Gele- ceğin en sağbklı, en güleryüzlü, en saygılı ve de tertemiz insanlanrun yaşayacağı bir üJke olmaya aday. Bir otobüs, tren ya da vapur yolu sormayasınız: Elinize ücretsiz ALİRIZA BALAMAN • Evet, Avustralya ayn bir kıta, ayn bır güzellik, ayn bır bolluk ve S ^ ^ ^ ^ ^ S f S İ Î de temizlik ulkesı. Geleceğın en sağlıklı, en guleryüzlu, en saygılı ın- zan yerei Türk gazeteienni de parasız aia- sanlannın yaşayacağı bir ülke olmaya aday. Bir otobüs, tren ya da b i l ı r s i n i i - Burada haftahk ÜC gazete yayım- j Y J c J j ' J lanıyor: Yorum, Yenı Vatan ve Yenı yOİU SOrmayaSlIllZ: Elinize UCretSlZ UÇ ayn kltapÇlk tUtUŞtU- Dünya. Gazetelerin gebrleri özel ve biraz ki i i d l k iiklik il p y y y p ruluyor ki içinde üç ay sonra yapılacak değişiklikler bile var.üç ayn kitapçık tutuşturuluyor ki içinde üç ay sonra yapılacak değişiklikler bile var. Ancak böyle bir kentte kolay yaşamak için herkese, her soruyu her yerde sormayacak; soruyu doğru olarak, doğru adama ve doğ- ru yerde soracak; en azından da okuryazar olacaksınız. Birlikte yolculuk yapüğım bi- risı, durakta havaalanına gidecek 310 nolu Otobüse bindiğinizde günlük makyajını yapmış, beyaz eldivenli, güleryüzlü bayan süriicü, size büetinizi verip paranıa bozar- ken nerede inmek istediğinizi, özenle ve sabırla dinhyor, arkadaki yolcu da sizi ite- lemiyor. Yanhşhkla ön sıraya oturmuşsa- nız uygun bir zamanda sürücü. sizin bu ku bedava dağıtılıyor- ve temizliği beslenmeyi bir sıkıntı olmaktan çıkarmış. Bu güzel ülkede sayılan ortalama 60. 000'i bulan Avustralya vatandaşı TürkJe- rin çoğu, Sydney'in bir dlş mahallesi sayı- lan -trenle merkeze 20 dakıka- Auburn'de yaşıyorlar. 1968-69-70 yıllannda üç küme halinde anlaşmab göçmen işçı olarak gel-ralı bilmediğinizi hoşgörüyle karşılayıp bu otobüsü beklerken durağa gelen her oto- sıranın yaşlı ve sakat yokrulara aynldığını mişler. Önce gelenler, daha sonra yakınla- büs sürücüsüne "Hava alanı mı" diye soru- haürlatarak yerinizi değiştirmenizi rica edi- nnı da aldırtmışlar. Auburn, tam bir Türk yor. Sydney'de yaşayan insanlann, alt ve üst- geçitli, iki katlı metro trenleri ve iyi örgüt- lenmiş otobüs sistemleri nedeniyle ulaşım sorunlan yok. Hava kirliliği en az düzeyde: yiyecek ve içecek bolluğu -üretim fazlası yor, sürücüden de anlaşılır bir İngüLzce ile 310 numaralı otobüsü beklemesi gerektiği cevabını alıyordu, ama o yine de her gelen otobüsün sürücüsüne aynı soruyu soruyor ve benzer cevabı alıyordu ki bana dönüp "Sen sonnaya mı utanıyorsun?" demişti. mahallesi: Oldukça büyük bir cami, Istan- bul Pazan, Canb Market. Gıda Pazan, Merkez Kahvesi, dönerciler. Türkçe alış- veriş ve sokaklar dopdolu Türkçe... Rakı- dan pastırmaya, leblebiden bulgura. pey- nirden sucuğa her aranaru bulmak. müm- da resmi ilanJara dayah: aralannda resmi ilan paylaşımı açısından gizli-açık az da ol- sa çekişme var. Doğal olarak Türk mahallesınin en il- ginçmekânı Ankaralı polisemeklisi Çelebi'- nin Merkez Kahvesi: Selam verin, Türki- ye'den geldiğinizi söyleyin ve masalardan birinin ucuna üişin. Türk insanının sımsıcak havası hemen sizi sanyor. Ardı ardına sunulan demli çaylar. ayranlar, kahveler... Dilerseniz pişti partisine katıla- bilir, bir el tavla atabilir dostlarla sohbete koyulabilirsiniz. Bu dostlarla geri kalmışhk ve geüşmişlik üzerine konuşacak çok şeyler vardı, ama zamanım da sınırbydı; vedalaşıp aynldım ve dünyanın bir ucundaki Avustralya'dan Auburn'a dopdolu, bir Türk günü yaşadım... saray veSırça kaybolaıı izler • Singapur banndırdığı 1500 banka ile sermayenin amansızca bekçiliğini yapar- ken dev alışveriş merkezleriyle de tüketimi körüklüyor.Burada aklınıza gelen her şe- yin bir şubesini bulmanız mümkün; ünlü markalann butikleri, Hard Rock Cafe'ler, hatta Paris'le bütünleşmiş La Fayette... Singapur bir sırça saray... Bitki örtüsü, ağaçlan, yollan trafıği, her şeyi elle yapılmış bir minyatür Amerika. Ülke- de çoğunluğu Çinli olan. Ma- lezyalı, Hintli ve diğer etnik gruplar "Tek halk, tek ulus, tek Singapur" sloganı etrafın- da kenetlenmeyi başarmı- şlardır. Singapur banndırdığı 1500 banka ile sermayenin aman- sızca bekçiliğini yaparken dev ahşveriş merkezleriyle de tü- ketimi körüklüyor. Burada aklınıza gelen her şeyin bir şubesini bulmanız mümkün; ünlü markalann butikleri, Hard Rock Cafe'ler, hatta Paris'le bütünleşmiş La Fayette... Meyve Bahçesi Bulvan'nın iki yanı tropik ağaçlar ve ma- ğazalarla dolu. Burası aslında bir abşveriş bahçesi ve bu bul- varda herkes piyasaya sürül- müş bir piyon gibi. Delifrance kafedekiler paketleriyle mutlu bir şekilde kekleriyle kahvele- rini yudumlamakta. ' Çinli kadınlar Etraf permah ve kestane boyalı saçlanyla prototiplerini yumuşatmaya çalışan Çinli kadınlarla dolu. Caddelerin keşmekeşine girmeden önce bir kahve içip kendime gel- meliyim. Belkı o zamana ka- dar alışveriş rüzgân da dinmiş olur. Singapur sokaklannda So- merset Mougham'ın ayak izle- rini arayacağım. Bulmak da zor olmayacak; Somerset adı • ya bir caz bar ya da bir mey- dan olarak çıkar karşınıza. Ama onu en çok Rafîles'da bulursunuz. I987'de açılan RafTles Oteli Singapur'un gu- rurlandığı az sayıdaki tarihi yapılardan biri. 1920'lerdeko- loniyen yazarlann gözde mekânı olarak otobiyografileri- ne ve romanlarına da geçmiş. SîNCiAPl'R ŞANSIN DURAK Mougham'ın dışında Noel Covvard, J. Conrad ve R. Kip- ling de otelin devamh müşteri- leri arasında bulunuyormuş. RafTles Otel'in restorasyonu için tam yüz akmış milyon do- lar harcandıktan sonra Sin- gapurlu enteller âdet olduğu üzere burun kıvınp "Eski haü daha iyiydi!" demişler. Biz es- ki halini görmediğimiz için be- ğendik. Anılar kaldınlmış Bembeyaz boyası, yüksek oval pencereleri, parmaklıkb şık verandası ile bahçesindeki palmıyelerin arasından beyaz smokinli, rugan ayakkabıb Ingiliz centilmenlen görür gibi olduk! Ancak Yazarlar Ban'na gir- diğimizde Singapurlu entellere hak verdik. Tüm edebi anılar tavanarasına tıkılan oyuncaklar gibi otel müzesine kaldınlmış, bar acımasızca lo- kantaya çevrilmiş ve anı ola- rak yalnızca Somerset Moug- ham'ın duvarda unutulan bir fotoğrafı kalmış. Bu durumda en iyisi Raflf- les'da doğan Singapur Sbng'i bir başka barda içmek! Ta- vandaki göstermebk vanti- latörlerin arkasına saklanan air conditionun caydıncı se- rinb'ği bile vız geliyor. Westin Stamford Oteli'nin yetmişinci katlanndan birin- deki barda içiyoruz içkimizi. Sıngapurışıktan olma birdüşe dönüşerek sırça fanusun ardı- na gizleniyor. Biı ahaııe de kalmadı Lincke de BL-RLÎN SEVGÜL ZÜNGÜR Büyük bir kent olan Sydney'de yaşayan insanlann, alt ve üst gecitli, iki katlı metro trenleri ve iyförgütlenmiş otobüs sistemleri nedemyl n yok. Hava kirliliği en az düzeyde. Yiyecek ve içecek bolluğu, beslenmeyi sorun olmaktan çıkarmış. Fazlası bedava dağıtılıyor. Lüks çayevleri, halka açık birahaneler, high-life bir yaşamın izlerini taşıyan sa- lonlar ve çekici revü tiyatrolan... Tüm bunlar Berlin'i simgeh'yordu bir zamanlar. özellikle birahaneler. Bir de elbette ki unutulmaz Paul Lincke. Paul Lincke, Al- man pop müziğinin yaraücısı olarak yeri- ni her zaman korudu. Evet, birahaneler ve Paul Lincke dedik. Asıl Berbn'i, daha doğrusu asıl Berbnli'yi anlatabibnek için bu ikisini unutmamak gerekir. Bunun dışında, yukanda saydı- klanmızdan çok aa Berbnbler'e aittir. Çünkü Berbnbler, Alman küçük burju- vazisinın -üstelik oldukça özgün- bir ör- neğidir. Birçoklanmn sevimlibkten uzak bulduklan, fakat asbnda kötücül olma- yan mizah anlayışlan üe soğukkanb ve tutkudan uzak bir yapıyı atasözleri gele- neğine dayanan doğal bir mizah yetene- ğiyle nasıl bir araya getirdikleri, her za- man merak konusu, bazen de "düş- manlık" konusu obnuştur. Paris, New York, Roma gibi "dünya başkentlerTyle karşılaştınldığında Ber- lin'in dıkkati çeken özellikierinden biri de sokak kahvelerinin bulunmamasıydı. Bu, Berlinb'ler'in kendilerini sergilemekten hoşlanmamalanndan kaynaklanıyordu. Bu kentin insanlan, kapab mekânlarda oturup kendı aralannda eğlenmekten, sohbet etmekten hoşlanıyorlardı çünkü. Bu, entelektüel kesim için olduğu kadar, halk için de böyleydi. Berlin, Berlin olalı beri kendini ya- banalardan kurtaramadı. Pomeranyalı- lar, Doğu Prusyalılar, Silezyalılar, Hüg- nolar, Renanyablar, Polonyablar ve Bo- hemyalılar'dan oluşan bu kent, bu özelli- ğine rağmen kendini her zaman yabancı- lara karşı koruma eğibmi gösterdi. Bu "kendini koruma" eğüimi süredur- sun, biz Paul Lincke'ye dönelim, yani Al- man "şlager"ınin babasma. Lincke, Al- manlarca da kabul edildiği gibi, Alman "ruhu"nu yansıtan ve bu arada onun oluşmasına da katkıda bulunan simalar- dan biri. . Onun başansı, Alman halkının ruhun- daki tempoyu yakalamasındaydı. Coşku- lu, ama içerikten yoksun sözler, bol gü- rültü ve bol nakarat. Berlin'in kalbi bu şarkılarda atıyordu. Banalliğe varabilen şakacüığı, duygululuğu, saygısızbğı, laha- na ve parfüm kokuian içindeki küçük burjuvabhğına rağmen dünya karşısında iddiablığmı koruyordu dünkü Berlin. Ya bugün... 6 Göçmencelladı 9 Lazermany akalandıİsveç'te "Göçmen Celladı" Lazerman'ın ele geçişi, İngiltere'de Maxwell'inoğullanmn soruş- turulması, tam anlamıyla yaz tatüi humması vurgunu yedi. UEFA '92 hooliganlan da dur- gun kuzeye alışıknamış canlıhk getirince, diğer yakıcı haberler, beklenen geriümi yaratamadı; kaynayıp gitti. Iskandinavya'da haziran sonu kutlanan ve resmen bayram sayılan "Midsommarafton = Yazortası", perşembeden pazartesiye dek res- miyeti askıya aldığından, radyo dinlemeye sabn bulunanlar, "Polis. yaz dinlenceleri dolayısıyla Lazerman'ın sorgulanmasını bayram sonrasına bırakmıştır" açıklamasını duydular. Göçmenle- rin azıb celladıyla ilgjb bu açıklama, çoğu göç- men kanabndan duyurulamadı. Çünkü, günde birkaç dakikayla sınırb ve mantar gibi bol olan göçmen radyolannın stüdyolan bayramlarda açılmaz; banttan yayın yapılır; yanık haberler yerine, yanık havalar duyulmuş olurdu. Fransızcası, İngiUzcesi ve zaır.anı olan bir ke- sım, TV5'ten ya da CNN, ŞKY-NEWS BBC kanabndan. yani TV'den öğrendiler. Sonra, STOCKHOLM EKREM TÖS «nnıı Inıtlanan VP hav Kjzlann beklediği kumsahn fotoğrafiyla alünda , «\M-I c - ^ t ' a n a n ^e bay- •'d a h a d a fa z ıa s ı -y a z a n b r o s ü r l e rkap1 mageldi. ram sayılan Midsommarafton , perşembeden pa- cari Bildt'in kemerleri ve canlan sıkan prog- zartesiye dek resmiyeti askıya aldığından, radyo din- ramı. bu hesapiann bozulmasında ayn bir et- lemeye sabn bulunanlar, 'Tolis, yaz dinlenceleri do- ?"en - Baafirmaiar.1000 krona, Akdeniz kıyı- Iayısıyla Lazerman ın sorgulanmasını bayram son- rasına bırakmıştır" açıklamasını duydular. özelbkle Maxwell'i çok merak eden Isveç kanal- lan, çeviri yaparak verdiler; görüntüyü aktardı- klannı bebrttiler. Zaten Lazerman, eli zincirliy- ken her nasılsa kafasına geçirdiği kazakla yal- nızca örgü desenleri izletti. Kuzeyde, yaz aylannda kablolu TV'ler. bu çe- şit nüanslan iyi değerlendirirler. Ekstra olarak. yani parasız bağlanan kanallar olur. Bir iki ay sürer. Hele, Film-Net ve TV-1000 (artı, eksi SF- Succe), porno programlara getirdikleri arttınmla- nyla, en ince damarlardan bağlanmayı denerler. Zaten kuzeyin "boş gömüt bulsa uzanır" bilinen kesimi, bu •"gratis"^ çok sever. Ama her türlü eğibmi baltalayan güney sarhoşluğu, tüm ku- ponsuz ekstralan baltalar. Gazeteler de koşut yayın yürütürler. İşsizlik mi tirmanıyor; al sana bir sütun. "Çocuklanna bakarak dinlence gecirebileceğiniz ailelerin ad- resleri. kıyıya uzakbklan". Bu yazortası bay ra- mı üç güne çıkmış da ne olmuş, diye küçümse- yenler yarubrlar. Yaklaşık birer milyon net okurlan bulunan Dagens Nyheter'le Svenska Dagbladet'in yaz başından beridir gezi ilanlan, ortalama birer buçuk sayfadan aşağı düşmüyor. Denizler soğuyuncaya dek böyle sürer. Üç gün- de Paris. iki günde Venedik... "Bu kadar kısa za- manda ne yapıiır?" diye telefon edin; yani. kızlar mı bekbyor, erkekler mi, diyecek oldum. reklamı yapıyor. Caygın ki- şi, yanya indırdiği biletine paralı ilan verse, üste borçlu çıkacak. Işte küçük ve parasız ilan be- nimseyen, tıpkı Türkiye'de üç yıl önce yayı- mlanmış bit pazan gazeteleri gibi bir furya im- dada yetişiyor. Güneşb günleri, tatillerle festivallerle geçen kuzeyb. Lazerman'la hak ettiğince ilgilenemedi. Oysa, eylemlerinin yaygınlaşüğı ocak-şubatta, ele geçtiğinde linç edilmesi olasıbklan söz ko- nusuydu. Şimdi o, ta Güney Afrika'daki ak- yamyam ağalannın kampından uzakta, sömest- rini içeride geçirirken Maxwell'in mahdum- lannın bir puan ileride olduklan görülüyor. Eğer İngib'z savasının istemine uyulur da Tene- riffe açıklannda uygulamab araştırma yapıhrsa Kanarya Adalan'nı kuşbakışı görmüş olabüe- cekler. ITBA 13Temmuz'da yaz dönemi Ingilizce kurslarımız başlıyor. Kayıtlarımız başlamıştır. • NİŞANTAŞI Süleyman Nazif Sok. 68 Nişantaşı, İstanbul Tel: 232 82 00 (4 Hat) D U Y U R U Kuruluşumuzca, aşağıda dökümü yapılan işler fryat ve teklif alma yolu ile yaptırıla- cak ve satın alınacaktır. 2. Bu alımla ilgıli şartnameler Toros Sokak No: 12 Sıhhıye/ANKARA adresindeki Ik- mal Inşaat ve Tesıs Daıresi Başkanlığı Ticaret Mûdürlûğünden ücretli olarak temın edılebilir. 3. Ihaleye ıştirak edecekierin şartnamesine göre hazırlayacakları tekliflenn 15.7.1992 tarihinde en geç saat 14.00'de aynı adresdeki Idari İşler Daıresi Baş- kanlığı Genel Evrak Şefliğıne getirmeten veya anılan saane olacak şekilde gönder- meleri şarttır. 4. Kuruluşumuz 2886 sayılı Yasaya bağlı değildir. 5. Teklif edilen fıatlar hem yazı, hemde rakamla açık olarak yazılacaktır. 6. Ihateye girebilmek için; a) Isteklılerin yasal ıkametgahını gostermesi Idare dilerse yetkili yerierden onayh belge ısteyebilir. b) Gerçek kişi olması halinde, Ugisine göre, Ticaret Sanayi Odası veya Esnaf Sa- natkar siciline yılı içinde kayıtlı olduğunu gösterir belge. c) Tüzel kişi olması halinde, tüzel kişılığin siciline kayıtlı olduğu Ticaret veya Sana- yi Odasından veya Idare Merkezinin bulunduğu yer Mahkemesinden veya ben- zeri bir makamdan ıhalenin yapıldığı yıl içinde alınması, tüzel kişilığin siciline ka- yıtlı olduğuna daır belge. d) Idari ve Teknik Şartnameter imzalanacak teklif mektuplarına muttaka eklene- csktir. e) Malzemeye ait Teknik özellıkler, marka ve menşei teklif mektubunda belirtıle- cektir. f) Fiaflara KDV dahil edilmeyecektir. g) TSE veya eş değerli belgefer teklif mektubuna ekleneceka'r. h) Her dosya ıçın ayn zarfla teklif verılecektir. ı) TSE veya eşdeğerli belgesı olan malzemeler tercih edılecektir. D.N0 Cİ4Sİ İHALEŞEKU İHALEGÜNÜ UKTAR 238-9Z/ZE 1976-B1^ Model 590 HDMAN «o için kaporta, karoseri yapmı ve boyama işi yaptınlacaktır 92-ZE/8 Bilgisayarkanırotlüpersoneldevamtakip sistemi satın alınacaktır. 92-flA/10 Kızılay-Çayyolugûzergahınınönzeının etûdûnûnyapılması ışıyaptınlacaJdr FıyakTakif FıyatTeMf FıyatTeki 15 7.1992 15.7.1992 15 7.1992 50 adet 5Adet 1 ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ^ EGO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Fiyord cennetiBu pazar bütün dertlerden. kederlerden, hesaplardan, ki- taplardan sıynlıp on beş daki- kabğına olsun Norveç'e, fı- yordlara gjtmeye ne dersiniz? İlk durağımız Bergen. Çünkü Bergen. Norveç'in en güzel fı- yordlannın bulunduğu bölge- nin başkenti, aynı zamanda Nor- veç'in 2. büyük şehri. Bergen'e havadan, karadan ve denizden ulaşım mümkün. Kuruluşu 11. yüzyıla kadar giden bu güzel kentin nüfusu sadece 270.000. Her yıl kenti ziyaret eden çok sayıda turist sadece fıyordlan değil kenti de geztnekten zevk alıyor. Çünkü Bergen, deniz ke- nannda kurulmuş. yat b'manı, bmanda demirli nefıs yelkenb- leri, eski, tipik Norveç evleri ile şirin bir kent. Yat ümanında her gün kurulan pazardan Nor- veç'in ünlü somonlannı ve di- ğer deniz mahsullerini alabilir- siniz. Ama bunun için yüklüce bir para ödemek gerekiyor. Şimdi fiyord turuna başlaya- biliriz. ama dilerseniz önce fi- yordlann oluşumundan kısaca bahsedeyim. Norveç'te fiyord- lar milyonlarca yıl önce oluş- muş. Fiyordlann oluşumu için sıradağlar. nehır yataklan ve buzullann olması gerekiyor. Bu üç öğe bir araya gelerek fiyord- lan oluşturuyor. Deniz kıyılan- nda ince olan buzullar geri çe- BtRGCN TİJEN MANAS î 2 kibneye başhyor ve deniz suyu büyük havzalan su seviyesine gelene kadar dolduruyor. Bu- nunla birlikte buzullar tama- men gözden kaybolmuyor ve Norveç'e döviz getirmek için varbklannı sürdürüyorlar. Her yıl bahar-yaz aylannda birçok turist bu buzullan geziyor. Norveç bir fiyord cenneti. Ülkenin her tarafında fıyord- lan görmek mümkün. Fiyord- lan gezerken gördüğünüz her şey sizi büyülüyor. Dediklerine göre fiyordlar her mevsim baş- ka güzel. Baharda dağlardan akan şelaleler, zümrüt rengi bir su ve yemyeşil bir doğa sizi ku- cakbyor. Sonbaharda dağlar tüm sonbahar renklerini taşı- yor. kışın ise her yer beyazlara bürünüyor. Norveç'in en ilgj çe- kici fiyordu 'Hardangerfjordl, yüzyıllardır turistler için bir ta- til beldesi olmuş. Özelhkle ba- har aylannda çiçek açmış ağaç- lar ve şelaleler bu fiyorda daha da bir güzellik katıyor. Bu böl- ge, 78 kılometre karelik bir bu- zul ve Norveç'in en büyük Ta- biat Parkı'nı da kapsıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear