25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
iMk.YIS1992PAZARTESI * * • • CUMHURİYET SAYFA 17 sezon 92^elken sezonu âmceci gün yapılan yat yardan ile açıldı. İvalamıs koyunda y apılın \ artşlarda alırcn sonuçlar şöy le: Optinist: 1-Deniz Fıçı <İYh>,2-Baran A.tasıj(GS),3-Keınal Mu*ubaş(FB),Finn: 1-HiiukBabacan (FB) 2-LcventÖzgen <FB)3-HalimKalkış (İVh>,Laser:l-Alp GSA p 5 ( ) , 2-Tı4berkLça(İVK), 3-AlferTek(İYK), Lectner: I-İbrahim Kalktş(İYK),2-Denİ7 Şahiı(IYK),3-GüI Avbtrk(İYK). (Fotcğraf:LEVENT YLCELMAN) Her khaba inanmayın ANKARA (AA) - Milli Eği- tim Bakanlıgı tarafındajı yılük müfredatta okutulmak üzere basılan kitaplar, bazı çelişkili bilgileri içeriyor. Türk StandartlanEnstitüsü'n- de uzman olarak çalışan Sami Kahraman, kişisel olarak yaptı- ğı araştırmaiar sonucu, kitapla- rın birinde Türkiye'nin eninin yaklaşık 680 kilometre, diğerin- de 650 kilometre, boyunun da Milli Coğrafya kitabında 1565 kilometre, uzman; ünitede ise 1600 kilometre olarak gösteril- diğini saptadığını bildirdi. Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı'nda ve Kızılır- mak'ın uzunluğunda da aynı ra- kam çelişkisine raslanıyor. Kurtuluş Büyük Atlas'ta Ağ- rı Dağı'nın yüksekliği 5 bin 165 rnetre iken, bu rakamı "Bizim Ünite Derğisi" 5 bin 137 metre olarak bildiriyor. Sıra futboldafi^ftsrcasffffî renörlüğttnii yaptıgı Kabinespor'un, Moskova'nın resmi yö- neticileriyle yaptıgı dostluk maçından sonra sabaya inerek hatıra fotoğrafı çektirdi. (Fotograf: REUTER) NASAJda ilk Türk ANKARA (AA) - Bir Türk bilim adamı, NASA'da görev ya- pan "ilk Türk" ve "en genç" profesör unvanına sahip oldu. 41 yaşındaki Prof. Nurcan Baç, haziran başında uzaya gön- derilecek uzay mekiği Colum- bia'da gerçekleştiriJecek "Uzay- da Zeolit Kristalleri Sentezi" ko- nulu kimya deneyinde kullanıla- cak aygıtı geliştirdi. Prof. Baç, uçuş öncesinde deney aygıtlan- nın mekiğe yüklenmesinde son kontrolleri ve uçuş sonrası de- ğerlendirmeleri yapmak üzere yarın ABD'deki Kennedy Uzay Merkezi'ne gidecek. Halen ODTÜ Kimya Mühen- disliği Bölümü'nde Proses ve Reaktör Tasanmı Anabilim Dalı Başkanı olan Prof. Baç, "Insan- lığın uzaya acılışında bir Türk olarak pay sahibi olmaktan gu- rur duyuyorum" dedi. HABERLERİN DEVAMI OLAYLARIN Avrasya ile yakın ilişki ARDINDAKI GERCEK • Baştarafi I. Sayjada kara'dan bekliyorlar. Batı'mn olayı yakından izle- diği, Rusya Federasyonu'nun da birinci derecede ilgili olarak ge- lişmderi takip ettiği kesindir. Ancak öyle görünüyor ki Türkiye Cumhuriyeti de Orta Asya'ya dönük sorumluluğun- dan kaçınamayacak bir durum- dadır. Ankara, bu alanda hesa- bı kitabı yerinde, dengeleri du- yarhkla ayarlanmış, gerçeklere dayalı bir siyasetle yürüyebilir- se; Türkiye'nin uluslararast iliş- kilerdekiyeri, bugünkünden çok daha önemli bir noktaya erişe- bilir. Dil, kültür ve inanç birliğini çağdaş uygarlığm koşullan üze- rinde değerlendirebilecek bir bü- tûnlüğûn Orta Asya'dan Ana- dolu'ya kadar çeşitli Orgütlen- melerle somutlaşması gerekiyor ki bu her şeyden çok ciddi ça- lışmalarla sağlanabilecek bir so- nuçtur. Ve coşkudan uzak bir yaklaşımm ürünü olabilir. Bu bakımdan Sayın Başba- kan'ın Türklük coğrafyasma so- ru işaretlerini de koyarak yak- laşmasım anlayışla karşılamak gerekiyor. OzaTın • Baştarafi I. Sayfada Cumhurbaşkaru'nın ameliyat- tan 10 saat sonra programa göre ayağa kaldınlıp, oturtul- duğunu bildirdi. Aslan şöyle devam etti: " Yorulunca tekrar yatırdılar. bugün 30 metre kadar yürüdü. tekrar 10 dakika kadar oturtu- lup yatağına yatınldı. Bu şekil- de hem hareket ettirmeye çalışı- yorlar hem de bunun ateşi düşürmeye yardımcı olacağıru düşünüyorlar. Genel durumu iyi. Sadece bir şişe kan aldı. E>r. Cengjz Aslan. Cumhur- bakaru Özal'ın ağnlanru din- dirmek içın kendisine sürekli olarak lokal anestea yapıldıgı- nı bu nedenle de hiç ağn hisset- mediğini söyledi. Özal'ın günde ortalama bir buçuk litre ağız- dan yavaş yavaş sulu gıda aldı- ğını. katı gıda alamadığını be- lirten Aslan, daha sonra alına- cak patoloji raporunun Özal'- dan ahnan tümör ile ilgili sonuçlarda bir değişiklik yap- mayacağını kaydetti. Özal'ın öğleden sonra kendi- sini ziyarete gelenleri kabul etmeye başladığını ve ziyaretine gelenlerle sohbet edip şakalaştı- ğını kaydeden Aslan, Özal'ın aile yakınlanyla, kardeşleriyle, çocuklanyla da görüştüğünü belirtti. Cumhurbaşkanı Özal'- ın akşam üzeri Cumhurbaşkan- lığı Genel Sekreteri Kemal Yamak ile bir görüşme yaptıgı ve Türkiye'deki gelişmelerle il- gili bilgi aldığı öğrenildi. Cumhurbaşkanı Danışmaru Can Pulak'ın verdiği bilgiye gö- re, Başbakan Süleyman Demi- rd, önceki gün Azerbaycan'ın başkenti Bakü'den telefon ede- rek özal ile görüştü. Göriişme- de, Başbakan Demirel, Özal'- dan sağbk durumu hakkında bilgi aldı ve acil şifalar diledi. Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin de Bakü'den Cumhurbaşkanı Özal'ı telefonla aradı. Ege'de petrol • Baştarafi 1. Sayfada ruma Bakanlığı'ndan yapılan anons lara göre, denize dökülen ham petrolün Sikrat Takımadalan'- nı tehdit altında bulunduruyor. Olay dün geceki TV ve radyo haberîerinin ilk sırasında yer al- dı. Olay yerine gönderilen TV ekipleri de denize yayılan ham petrolün izlerini görüntülediler. Sikrat Takımadalan Yuna- nistan'da en çok yabancı turisti toplayan adalan oluşturduğu için turizm otoriteleri ham pet- rolün bu yaz verebileceği zarar- lar üzerinde duruyorlar. İzmir Sahil Güvenlik yetkiliieri ise ya- yılan ham petrolün bizim sahil- lerîmizde etkıli olmayacağını sö>lediler. • Baştarafi l. Sayfada ve Azerbaycan1 ! kapsayan yedi günlük maratonunun son gü- nünde Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de düzenlediği basın top- lantısında geasinin değerlendir- mesini yaptı. Sovyetler Birliği'- nin dağılmasından sonra çok düşündürücü bir manzaranın ortaya çıktığını ve henüz bu du- rumun tahlilinin yapılmadığını aktaran Demirel, Adriyatik'ten Çin'e degın bir Türk dünyasının kimsenin aleyhine olmayacağı- nı söyledi. Demirel, "Biz karde- şiz deyince, niye rahatsız olu- yorlar? Rahatsız olunacak bir şey yoktur. Bu, Pantürkizm de- ğildir. Hiçkimse ırkçı, şoven an- lamasın bu sözleri. Benim gibi düşünen, yiyen, içen insanlara, 'bunlar benim kardeşim' der- sek, bunun neresi şoven olur" dedi. Demirel, Türkiye ile Türkiler arasındaki ilişkilerin Moskova'yı rahatsız edip etme- diğine ilişkin bir soruyu "Mos- kova, Pantürkizmden oldum olası rahatsız olmuştur. Ama ben, Pantürkist değilim" diye yanıtladı. Türki cumhuriyetle- riyle işbirliğine gitmek gerekti- ğine işaret eden Demirel, Lond- ra'dan Pekin'e uzanan Transav- rasya demiryolunun önemine değindi. Demirel, gezisinin son dura- ğı olan Azerbaycan'a özel bir önem verdi. Bu önemin nedeni, Azerbaycan'da çok yakında Cumhurbaşkanlığı seçimi yapı- lacak olmasıydı. Demirel, Ba- kü'deki temasları sırasında, özellikle istikrar üzerinde durdu ve dürüst-demokratik bir seçf- min gerektiğini vurguladı. De- mirel, tartışmalı bir seçim son- rası oluşacak iktidann, Karabağ olayı dahil, hiçbir soruna çözüm bulamayacağına dikkat çekti. Demirel, Türkiye'nin Bakü Büyükelçiliği binasını açarken, kalabalık bir grup Azeri'ye hi- taben konuştu. Demirel'in söz- leri, "Baba", "Türkiye" slo- ganlanyla kesildi. Demirel, mi- tingde de Azerbaycan'da dürüst ve halkın iradesini yansıtan bir seçim yapılmasını düediğini söy- ledi. "Bunlar, Türkiye'deki devleti tartışıhr hale getirdi. Milli Gü- venlik Kurulu'na gider karan alırsınız. Alamazsanız, çıkarsı- nız halka, '50 yıl sonrasını gö- remiyorsunuz, ben iki gün son- rasını görüyorum' dersiniz. Bir şeyi kaçınyorsunuz. Bu ülkenin anayasası yok mu? Ba- na ne soruyorsunuz. Her şeyi bana neden yüklüyorsunuz" özal'ın açıklamayı ameliyat- tan önce mi sonra mı yaptığını soran Demirel, Cumhurbaşka- nı'nın ameliyatıyla ilgili bir so- nıya, "Adamın tamirata ihtiya- a varsa ne yapsın" karşıhğını verdi. Demirel, özal'ı, dün ara- dığıru, ancak ameliyat nedeniyle bulamadığını, geçmiş olsun di- leklerini sunmak için telefonla ulaşmaya çalışacağını da sözle- rine ekledi. Bakanlar Kurulu dün akşam Başbakan Süleyman Demirel'- in başkanlığında toplandı. De- mirel, Bakanlar Kurulu'na Or- ta Asya ve Kafkasya'daki Türki cumhuriyetlere yaptıgı gezi hak- kında bilgi verdi. Türkeş: Tîırarfın gerçekleşeceği kesiıi BAKÜ (Cumhuriyet) - MÇP Genel Başkanı Alparslan Türkeş. Başbakan Süleyman Demirel ile bırlikte Orta Asya'- daki 5 Türki cumhuriyete yap- tıgı geziyi değerlendirirken, "Turan" ıdealinin er geç ger- çekleşeceğınin kesin olduğunu belirterek. bundan kimsenin şüphe duymamasını istedi. - Sizin yıllardır savunageldiği- niz fikirler açısından son beş ûl- kede yaptığınız geziyi değerlen- direbilir misiniz? TÜRKEŞ - Beş ülke, beşi de tarih, soy, kültür bakımından birbirinin aynı ojan ülkelerdir. Bugün bağımsızlıklanna ka- vuşmuşlardır. Totaliter Mark- sist rejimden, piyasa ekonomi- sine geçme, demokrasiyi kurma güçlüğüyle karşı karşıyadırlar. Baştarafi 1. Sayfada Atlar daha sonrajokeyleriyle bir tur atıyor 'padok'ta. Demek biraz sonra yanş başlayacak. ^_ Ve kalabalık büyük bir kitle SÖKÜSÜ Akın"GÖnen.'Baka^'İar halirıcle tribünleri dolduruyor. Kurulu toplantısından sonra Tnbunlere s.gmayanlar p.st ke- nannda. İşte koşu başhyor. Yanm sa- atlik hazırlık heyecanının son demi: Bütün hepsi bir dakika, 48 saniye, 56 salise... İki dakikaya yakın bu süre içinde heyecan son donıkta: -Yürü oğlum, atım be... Rüzgâr spikerin sesini uçum- yor. Bir şey anlamak rnümkün değil. İki dakikalık bir bağnş- çığınş... -Tek yazmıştım, işte geldi... -Çıktığı gibi geldi koçum... Ardmdan yanm saat sürecek bir sessizlik. Başka bir koşuya kadar... __ Bu arada 'borsa' • açılıyor. Üç-dört genç ilk koşuda kaza- nan atın adı yaalı kartlan yere sermiş bağınyorlar: -Dört tane üç at on bin... Yanş sayısı arttıkça borsanın da fiyatı artacak. Altılı oynamaktan vazgeçi- yorum. Çıkarsa ne yapanm bu Bu ülkelerin bir kısmında hâlâ kadar parayı? Hem yanımda eski komünist yöneticiler idare- bültenim de yok, hangisini, na- dedir. Yönetimi onlar ellerinde sıl yazacağım? bulundurmaktadır. Bu da ayn bir problem teşkil etmektedir. Ama hepsinde de birbirlerine yakın olma, birbirleriyle dost- luk içinde sıkı ekohomik kültü- rel ve siyasi işbirliği kurma şuuru uyanmıştır. Umut, 6.5 milyara koştu Doğalgazda ilk sızıntı 'rakı'lanm yudumlu- m Baştarafi I. Sayfada Devlet Bakanı ve Hükümet kanlar sonra yaptıgı acıklamada, Başbakan'- uı Türki cumhuriyetleri gezisi ve Bosna-Hersek sorununun görü- şüldüğünü bildirdi. Gönen şöyle dedi: "Sayın Başbakan, gezi hak- kında Bakanlar Kurulu üyeleri- ne bilgi verdi. Gezinin bir değer- lendirmesi yapıldı. Yapılan an- laşmaların bir an önce yürürlü- ğe konulması ve reaüze edilebil- mesi için elden gelen her çaba süratle gerçekleştirilecek. Özel- likle haberleşme, iletişim ve ıılu- şım alanlarında süratli bir faa- liyet olacağı kanaatindeyim. THY, bu cumhuriyetlere sürat- le sefer düzenleyecek. " - Siz, yıllardır "Turan'ideali- ni savuıidıınuz. Bugün bu ideal gerçekleşebilir mi? TÜRKEŞ - Bugün degil, ama ileride gerçekleşebilir ve gerçek- leşecektir. Bunu hiçbir güç, hiç- bir engel önleyemeyecektir. - Turan idealinin er ya da geç gerçekleşeceğiııi mi söyiüyorsu- nuz? TÜRKEŞ - O kesin, kimse- nin şühphesi olmasın. Yanda "piknik' alanına geçi- yorum. Bir tabela: 'Piknik alanında top oyna- mak, ağaç diplerinde ateş yak- mak, sahncak kurmak, alkollü içki içmek yasaktır." Top oynamaya kimsenin za- manı yok, herkes atlann peşin- de çünkü. Ama tabelada ne yaayorsa tam tersini yapmada herkes. Ya 6.5 milyann sahibi burada olanlann biriyse? Çocuklar "Midilli' atlanyla geziniyor. Genç bir anne iki ağacın arasına kurduğu salın- cakta küçük bebesini salhyor. arada da yanı başındaki man- galda ellerini ısıtıyor. Babalar yerlere kilimleri, bat- taniyeleri sermiş, çay bardakla- Yunanistan''da Türkiye şoku ™ Baştarafi I. Sayfada mışti. Bılındığı gıbı Makedon- Başbakan Demirel, dün cum- nuda sürtüşmekten kaçınmasına yakültürünün^Eİenkültürünün . _ ! 1 _j ı 1 ıt_li_ Unil 1.1 r . . _ . . . hurbaşkanı adaylanndan Halk bağladılar. Cephesi lideri Ebul Feyz Elçi- bey'le bir görüşme yaptı. Gö- riişmede Demirel Elçibey'e, dü- rüst ve kansız bir seçim ile de- mokrasinin rayına oturtulması ve ülkenin istikrara kavuşturul- ması tavsiyesinde bulundu. Geziye Demirel'in özel dave- tiyle katılan MÇP lideri Alpars- lan Türkeş, Bakü'de bir dizi si- yasi temasta bulundu. Adaylar- dan Halk Cephesi Başkanı Ebul Feyz Elçibey tarafından havaa- lanında bizzat karşılanan Türk- eş, Elçibey'in isteği üzerine Halk Cephesi Genel Merkezi'n- de kalabalık bir grup Azeri'ye hitaben konuşma yaptı. Demi- rel, Türkeş'in Bakü'de yaptıgı temaslaıa ilişkin bir soruya ya- nıt verirken, "Ben resmi kişi- yim. Onlann yaptıgı temaslar, hükümeti ve devleti bağlamaz" dedi. Başbakan Süleyman Demirel, 10 mayısta Türkmenistan'ın başkenti Aşkabat'ta düzenlene- cek olan ve Türki cumhuriyet- leri ile Türkiye ve Iran'ın da ka- tılacağı zirveye Pakistan'ı da davet etmek üzere girişimlerde bulundu. Pakistan'ın da bu zir- veye katılması bekleniyor. 4 haziranda 3. İzmir Iktisat Kongresi'nin toplanacağını, temmuz ayında da Atatürk Ba- rajı'nın açılacağmı bildiren De- mirel, her iki olaya da Türki cumhuriyetlerin yöneticilerinin çağrılacağım açıkladı. Başbakan Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'- ın, Türkiye'nin "Kürtlerin ha- misi olması" yolundaki önerisi- ne "Sekiz yıldır hükümetteydi- niz. Şimdi bunlar doğru ise se- kiz yılda yapsaydınız" dedi. Demirel, Özal'ın canı ile bo- ğuştuğunu, kendisinin de yurt- dışında olduğunu anımsatarak, "Ben bu tartışmayı, Türkiye sı- nırlanna girinceye kadar açmak istemiyorum" dedi. Demirel, ayru konuda cumhurbaşkarumn başka, başbakanın başka ko- nuşmasının garabet olarak de- ğerlendirilebileceğini ifade etti. Demirel sözlerine şöyle de- vam etti: Mitsotakis toplantı sırasında Türkiye'nin Avrupa'ya yönlen- mesinin teşvik edilmesi gerekti- ğini ve ülkesinin daima Türkiye ile diyalogdan yana olduğunu söylemişti. Vunan Başbakanı, Türkiye'- nin bölgede siyasi öneminin bulunduğunu da ifade ederek Türkiye ile AT arasında yapıcı ilişkiler olması gerektiğini kay- detmişti. "Yunan dışişlerinde Ingjl- tere'nin AT dönem başkanhğı sırasında Türkiye-AT ilişkile- rinde gelışme sağjanması bekle- niyor" görüşünü belirten göz- lemciler. Hurd'ün AT Dışişleri Bakanlan Toplantısı'nda bu konuyu gündeme getırmekle Londra'nın niyetini de göster- miş olduğunu söylediler. Yunan dışişlerinin İngiltere'- nin AT dönem başkanhğı sıra- sında Türkiye-AT ilişkilerinin yanı sıra Türkiye'nin Batı Av- rupa Birliği (BAB) ile ilişkile- rinde de gelişmeler sağlanması- ru beklediğjni kaydeden göz- lemciler, "Ingiltere, geçen yıl aralık ayında Maastricht'te Türkiye'nin BAB'a asil üyeliği- ni savunmuştu" dediler. Yunan basını AT dışişleri ba- kanlan gayriresmi toplantısın- da Türkiye-AT ilişkileri konu- sunun görüşülmesirü ve bu konuda Ingiltere'nin bir rapor haarlamasının kararlaştınlma- sını tepkıyle karşıladı. Yunan gazeteleri, Guima- reas'taki gelişmeleri "İngiliz oyunu", "ATnin Türkiye'ye verdiği önem artıyor" başhkla- nyla duyurdu. Öte yandan Yunanistan Baş- bakanı Mitsotakis Guimareas1 taki toplantıda Makedonya Cumhuriyeti konusunda ahnan karar için "Oyunu yarı yanya kazandık" dedi. AT Dışişleri Bakanlan Top- lantısı'ndan sonra yayımlanan acıklamada "AT, Makedonya Cumhuriyeti'ni ilgili tüm taraf- lann kabul edebileceği bir isim altında ve mevcut sınırlannda egemen ve bağımsız bir devlet olarak tanımayı istiyor" denil- bir parçası olduğunu iddia eden Yunanistan, isminde "Make- donya" kelimesi taşıyan bir cumhuriyeti tanımayı reddedi- yor. Karan olumlu olarak nite- lendiren Mitsotakis, toplulu- ğun bu konuda kısa sürede sonuca ulaşmasını ümit ettiğini kaydetti ve "Ancak bu sonuç Yunanistan'ın arzuladığı so- nuçtan başkası olamaz" dedi. Mitsotakis, şöyle konuştu: "Toplantıda bir ara oyunu kazanıyoruz gibi göründü. Al- manya Dışişleri Bakanı. söz konusu devletin Üsküp Cum- huriyeti adı altında tanınmasını önerdi. Nihai metin haarlandı- ğında son anda Fransa ve İtal- ya dışişleri bakanlan çekincele- rini belirttiler. Sorun çözüme doğru gidiyor. Oyunu yan yan- ya kazandık." öte yandan Mitsotakis, bir günlük ziyaret için dün Tiran'a gitti. Diplomatlar ve işadamla- rının oluşturduğu kalabalık bir heyet ile Tiran'a gelen Mitsota- kis, burada Arnavutluk Cum- hurbaşkanı Sali Berişa, Başba- kan Aleksandr Meksi ve Dışiş- leri Bakanı Alfred Saneki ile görüştü. Atina'nın şansı döndü Dış Haberier Servisi - Portekiz'in Guimareas kentinde ön- ceki günü toplanan AT dışişleri bakanlan toplanüsında, sürp- riz bir gelişme ile Türkiye konusunun ele almması ve İngiltere Dışişleri Bakanı Douglas Hurd'un Avrupa Topluluğu'nun Türkiye ile ilişkileri geliştirmesini istemesi Atina'yı kaygüan- dırdı. Aslında Atina, Türkiye ile Yunanistan'ın dış politikalann- daki ters yöndeki gelişmeler nedeni ile bir süredir kaygılı idi. Guimareas toplantısı sonunda bu kaygısı büsbütün arttı. Türkiye'nin son zamanlarda Suriye ile gerginliği yumuşat- ma yoluna yönelip Fransa ve İngiltere ile ilişkilerini geliştire- rek Orta Asya cumhuriyetlerine açılmasına karşılık Mitsota- kis hükümetinin dış politikada şansı Makedonya sorunu ile dönmüştür. Mitsotakis, adını değiştirmediği sürece, Make- donya'yı tanımamakta ısrar eden Dışişleri Bakanı Andonis Samaras'ın 13 nisanda görevden ahnasına karşın kamuoyu- nun baskısı nedeni ile kendisi daha esnek bir politika izleme olanağını bulamadı ve Samaras'ın katı tuttımunu sürdürerek ATnin Makedonya'yı tanımasını engellemeye devam etti. Bu politikası ile de ABD ve Avrupa Topluluğu'nun tepkilerini üzerine çekti. Makedonya sorunu, Yunanistan'ın Bulgaristan'la ilişkileri- nin de gerginleşmesine yol açtı. Sofya'nın ocak ayında, Mitso- takis hükümetinin itiraflanna karşın Makedonya'yı tanıması Atina'da huzursuzluk yarattı. Üstelik Sofya bu davranışıyla, Makedonya"yı tanıyan Ankara ile ayru çizgide buluşmuştu. Bu, soğuk savaş yıllannda Türkiye'ye karşı Bulgaristan'a yak- laşma politikası izleyen Atina için kaygı verici bir gelişme idi. Yunanistan'ın Arnavutluk'la olan ilişkileri ise öteden beri iyi değildir. Arnavutluk Kuzey Epin diye bılinen bölgede Yu- nanistan'ın gözü olduğundan kuşkulanır. Yunanistan ise Arnavutluk'ta yaşayan Yunan asıllı azınlığa Tiran tarafından iyi muamele edilmediğinden yakjnır. Sonuç olarak Türkiye dış politikada peş*peşe atılımlar ya- pıp Avrupa ile ilişkilerini geh'ştirirken Yunanistan'ın Bulgaris- tan ve Arnavutluk'a ek olarak AT ve ABD ile de Makedonya sorunu yüzünden ilişkileri gerginleşmiştir. Bu ortamda, Guimareas toplantısındaki gelişmenin Atina'yı telaşlandırmasını normal karşılamak gerekir. nndan yorlar. Ve koşu başlayınca rakılar yanm bırakılıp doğru pist ke- nanna... Aynı heyecan, kapalı devre yayın yapan televizyon başında da... TV başında da yumruklar havaya savrulup aynı nara atılı- yor: -Yürü be kızım, yürü be atım, yakma beni... Son yanşı beklemenin bir an- lamı yok artık. Nasıl olsa ilk ikisi "yanmış.' Bundan sonrası- nı kazansan ne yazar? Umut. tükendı. Hayır, tükenmedi, bir başka güneertelendi. Hipodrom ağır ağır boşalı- yor. Şimdi konuşulan daha önceki yanşlar. -Geçen yıl Kapalıçarşı 12 milyona bütün gişeleri kapattı, ama beş milyon para aldılar... Bakjyorum umutla birlikte kokoreçler bitmiş, büfelerde kutu biralar, köfte-ekmekler bitmiş. Tezgâhlann üzerinde koşu bültenleri... Evet, dün büyük bir yanş vardı 6.5 milyara... Hangi at, hangi atın sahibi kazandı bilmiyorum, ama umut hâlâ beklemede... 1992 ydı • Baştarafi 1. Sayfada deflerini anlatuklannı açıkla- yan Kesicâ, "Program hedefleri. politıkalar ve temel büyüklük- ler uygun bulundu. Bu hedefle- re ulaşılıp ulaşılamayacağı konusunda soru işaretleri oluş- muştu. Bu sorular da üç aylık \erilerin sunulmasıyla ortadan kalktı. Bu verilerle hedeflere ula- şılacağı ortaya çıktf şeklinde konuştu. önlcmlcrini almadıklan ıçın suçlavarak şunlan söyledi: "İyi ki hafta sonuydu. Diğcr günlcr burada birçok araba bu- lunujor. O arabalar büyük bir olasılıklayanardı. Çocuklar ya- nabilırdı. Büyük bir şans cscri kimscye bir şey olmadı. Ama olsaydı bunun hcsabını kım ve- rcccktı? O zaman da ycıkililer "işle çocuklar atcş yakmışlar yangın ondan çıkmış' dıyerek ışi gecıştireceklerdi." Hanife Muhcu, çocukları sürekli izle- mcnın olanaklı olmadığını bu lür tehlikclcre karşı kululann daha cmniyetlı vapılmasını istc- dı. Mahmut Muhcu adlı yurt- taş ise gaz sızınüsı olmadan çocuklann yaktıklan kâğıtlar- dan yangının çıkmış olabilece- ğine inanmadığını belirterek olayın örtbas edilmek istendiği- ni ileri sürdü. Yurttaşlar yangı- nın bir saatten daha fazla sür- düğünü söylediler Olaj yerine cşofmanlan ile geien 1GDAŞ Anadolu Bölge Müdürü Semi- ha Eryılmaz. yangının leknik olarak nasıl çıktığı konusunda, vangına ilk müdahaleyi yapan ekiplerin raporlannı inceledik- ten sonra açıklama yapabile- ceklerini belirterek şunlan söy- ledi: "Servis kutusuyla oynayan çocuklar ateş yakmışlar. Bu yangın servis kutusunun dış kaplannı entmiş. Arkadaşlan- mız ihban ahnca olay yerine gelmişler. İtfaiye ile birlikte ola- \a müdahale etmişler, vanalan kapatmışlar. yangını söndür- müşler. Kesinlikle gaz kaçağı yoktur. Gaz kaçaklanna karşı gerckli kontroller yapılmıştır. Eğer gaz kaçağı olsa>dı yangın devam ederdi." Işçiye güvence • Baştarafi I. Sayfada İşveren temsilcileri, ilke ola- rak işsizlik sigortasına karşı çık- mamakla beraber, konunun kıdem tazminatlanyla birlikte ele alınması yönündeki ısrarla- nna devam ediyorlar. TİSK'in, "Kıdem tazminatı da bir an- lamda işsizlik sigortasıdır. Çift ödeme olmaması için. kıdem tazminatı sadece emeklilik du- rumunda verilecek bir ikrami- yeye dönüştürülmelidir" görü- şü. işçi konfederasyonlannca tepkivle karşılanıyor. Türk-İş, Hak-Iş ve DISK yetkiliieri, kı- dem tazminatının kazanılmış bir hak olduğunu belirterek, bu konuda pazarhğa girmeyecek- lennı söylüyorlar. "İşverenler. işsizlik sigortasına şarth evet di- yor" şeklinde yorumlanan bu talebe. Çalışma ve Sosyal Gü- venlik Bakanı Mehmet Moğul- tay'ın da sıcak bakmadığı kay- dediliyor. İşsizlik sigortası siste- minin kurulmasına ilişkin yasa tasansı hazırlıklanna devam eden Çalışma ve Sosyal Güven- lik Bakanlığı yetkiliieri, "İşve- renlerin bu talepte ısrar etmele- ri, konsensüsü tıkayabilir. Ancak, kıdem tazminatı hakkı- nın işsizlik sigortasıyla takası mümkün görünmüyor. Bu ko- nuda ısrarlı olsalar bile hükü- metten Meclis'e gidecek yasa tasansına bu yönde etki yapa- bileceklerini sanmıyoruz" di- yorlar. Taraflann ilke düzeyinde gö- rüş birliğine vardıklan. ancak aynntılar üzerinde tartışarak anlaşmaya çalıştıklan diğer noktalar özetle şöyle: - Devletin sigortaya katkısı hangi oranda. hangi aşamalar- da ve hangi kaynaklardan ger- çekleşecek? - İIBK yönetiminde sosyal taraflar hangi oranlarda yetkili olacaklar? - İşsizlik sigortası uygulaması il, bölge düzeyinde mi, sektörler düzeyinde mi başlamalı? İşsizlik sigortası konusunda. İİBK bünyesinde yapılan çalış- malarla oluşturulan modele göre; çalışma istek ve yeteneği- ne sahip olduğu halde, bir işte çalışırken kendi istek ve kusuru olmaksızın işsiz kalan. çalıştığı süre içinde işsizlik sigortası pri- mi ödeyen, ilgili kuruma başvu- ran, bu kurumun uygun göre- ceği kurs ve cğitimlere katılan ve kurumun önerdiği uygun işi kabul eden kişiler işsizlik sigor- tasından yararlanabilecek. Eryılmaz. "İsıanbullulan bundan böyle bu tür tchlikeler bckliyor mu" sorumuza ise şöy- le yanıt verdi. "Bunu tabii İstanbullu için başka şeyler için de sorabilirsi- niz. Sadece doğalgaz ıçın değil. Ama ben sadece teknık bir ola- yı anlatıvorum. Evdeki tüplede çocuk oy narsa faciaya yol açar. Her cnerjı kaynağını düzgün kullanmazsanız tehüke varata- bilir" Izzetbegoviç • Baştarafi 1. Sayfada ral Ordu yetkililerince tutuk- lanmıştı. Bölgedeki AT kaynaklanna göre. İzzetbegoviç. Birleşmiş Milletler(BM) BanşGücüyet- kilılcrinin arabuluculuğu sonu- cu gerçekleştirilen zirvede Bosna-Hersek yetkiliieri ve Fe- deral Ordu komutanlan arasın- da vanıan anlaşma gereğı salı- verildi. Anlaşma uyannca. Müslü- man ve Hırvatlardan oluşan Bölgesel Savunma Güçleri. Fe- deral Ordu'nun Saraybosna'- daki 2. Bölge Komutanlığı karargâhının çevresindeki ku- şatmayı kaldıracak ve federal askerlenn. komutanlan Gene- ral Milutin Kukanjaç ile birlikte karargâhı terk etmesine izin ve- recek. Bölgesel Savunma Güçleri. İzzetbegoviç'in esir almması üzenne dün sabah erken saat- lerden itibaren karargâhı ku- şatma altına almış ve binalann çevresine roketatarlar ve ağır makineli silahlar yerleştirmişti. Karargahı tahlıye edecek olan federal askerler. BM Banş Gücü tarafından sağlanacak 20 kamvondan oluşacak konvoy- la Saraybosna'dan aynlacak. Konvoya BM Banş Gücü as- kerleri eşlik edecek. Ancak fe- Kapsam dahifindeki tüm işciler deral askerlerin Saraybosna'yı için geçerli olacak işsizlik sigor- terk ettikten sonra nereye gide- tasının uygulanmasıyla; işsiz cekleri kesinlik kazanmadı. kalan sigortalıya, üzerinden prim ödediği ücretin en az yüz- de 45'i oranında ve prim ödedi- ği güne bağlı olarak bir süre ödeme yapılacak. Kurum, bu süre içinde işsiz sigortalıyı işe yerleştirmeye çahşacak, bunun 5polisin için yol parası dahil gereklı har- camalan yapacak. 657 sayılı yasaya tabii me- murlann kapsam dışı olduğu işsizlik sigortası için; işçi ve işve- renler. işçinin prime esas kazan- a üzerinden yüzde 2 oranında ayn ayn prim ödeyecekler. Ön- görülen modele göre devlet, kuruluş ve yönetim giderlerinin tümünü karşılayacak, işe yer- leştirme ve eğitim hizmetlerini sunacak, gerektiğinde de açık- lan kapatacak. İşsizlik ödeneğine hak kaza- nabilmek için; son 3 yıl içinde 20 ay sigortalı olarak çalışıp prim ödemiş ve işten aynlma- dan önceki son 6 ay içinde sü- rekli çalışmış olma asgari koşul olarak aranacak. Bu koşulu ye- rine getirenlere 6 ay işsizlik öde- neği verilecek. Son 3 yıl içinde 30 ay çahşana 7 ay, 36 ay çahşa- na 8 ay ödeme yapılacak. • Baştarafi 1. Sayfada Türk milletinin terörü tecrit et- tiğine dikkat çekcrek, "Terör şebekelen artık kandıracak adam da bulamıyorlar" dedi. Konuşmasında 5 polisin öl- dürülmesinden duyduğu üzün- tüyü dile getiren Menzir, sözle- rine şöyle devam etti: "Yıllardan beri Türk milleti- nın başına musallat olan bu te- rör belası ve bu şer güçlerle mücadelede 5 şehidi toprağa veriyoruz. Nereye giderlerse gitsinler. ne cehenneme girerler- se gırsinler cezalannı çekecek- ler" Polislere düzenlenen saldın- dan sonra yakalanan kişiyle il- gili olarak. "Dün yakalanan kişi de hapçı. uyuşturucu kulla- nan bir kişi" şeklinde konuşan Menzir. Silivrikapı'da askeri bir aracın taranması olayını gerçekleştirenlerle ilgili olarak Merter'de çatışmada ölen Ca- fer Demirel'in. hırsızlık ve yan- kesicilikten sabıkalı olduğunu sövledi. PENCERE (Baştarafi 2. Sayfada) Nazi Almanyası'nda devlet düzenine dönüşen, Amerika'da ve Afrika'da ak ile karaya oturan ırkçılığın renkji filmini tele- vizyonda izliyoruz. * Olağanüstû devlet güçierini seferber eden ABD, kargaşa ve ayaklanmanın üstesinden gelecektir; ardından alınacak önlemler ve yürürlüğe girmesi gerekli yeni yasalara sıra ge- lir; ama, yeter mi? Irk ayrımı, eskisine oranla, Amerika'da 1960'lardan bu ya- na yumuşamıştır. Holivut filmlerinde bile yumuşama sergi- leniyor; ak ile kara çelişkisini grileştirmek için harcanan ça- baları kimse küçümseyemez. Yine de savaşmak için Irak'a gönderilen Amerikan ordusunda siyahlann ağıriığı ilginç bir görüntü yaratıyordu. Yoksul zenci, Arap çöllerinde Birteşik Devletter hesabına insan avına çıkmaktan kendisi için bir ha- yır mı umuyordu? Bilinçsizlik karaderili gençlere askeri üni- forma gibi biçilmişti. Amerikan siyahları, Mezopotamya çöl- lerinde ne için savaşıyoriardı? Sözde 'Yoni Dünya DüzenF için? Peki, şimdi New York'tan Los Angeles'a kadar tüm Ameri- ka'da ne için ayaklanıyorlar? 'Yeni Dünya Düzeni'ru ırkçılık hastalığını aşamamış bir sü- per devlet mi kuracak? İnsanlığın özellikle Güney kuşağın- daki yoksul toplumların bu soruya tez elden bir yanıt arama- ları gerekmiyor mu?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear