25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 MAYIS1992 PAZARTESİ 12 DIZI-YAZI Çabşmaktaa sürmenaj olan Nail Vahdet dinlenmek için gittiği Akkaya'da da boş durmaz Çakırhan'aAğa HaııOdülü HPfimünlenKestdep NAİLVAHDET ÇAKIRHAN: AĞA HAN ÖDÜLLÜESKİ TÜFEK Hazırlayan: ALPAY KABACALI Nail Çakırhan, bir zorurıluluk yü- zûnden, müteahhidin ortadan kaybol- ması dolayısıyla yapı sanatıyla ilişkiye geçmişti... Ilginçtir, Türkiye'de ilk çıplak beton uygıılamasını da o gerçekleştiriyor. Sonralan da o işleri değil, işler onu bulacak... Yıl, 1%3. Ankara"da Türk Tarih Kurumu binası yapıhrken, çıplak be- tonu onun gerçekleştirebileceğini dü- şünmüşler, "Kontrol olarak gelir mi- sin?" diyorlar. "Gelirim, dedim. önce bir müteah- hide vermişlerdi, sonradan emaneten yürûtülmesini uygun gördöler. 1963- 67'de ben yürütüp sonuçlandırdım." Yine o sıralarda, Alman Elçiliği'ne bağlı lise binası yapılacak. Dûrüstçaltşmanın ödûlfi "Tarih Kurumu binasından başka çıplak beton kuUanılan bina yok. Beni buldular, lise binasını yapmamı istedi- ler. 'Aylıkla olursa yapanm' dedira. 'K.anunlanmıza göre müteahhide yaptırmak zorundayız' dediler. 'Ne param var ne de bugüne kadar müte- ahhitlik yapüm' dedim. 'Biz yardım ederiz' dediler. Bir arkadaşla birlikte hesapladık, fıyat verdik. Aynca bir al- tematif teklif daha aldılar. İhaleye iki müteahhit daha katılmış. Sonunda be- nim verdiğim alternatif teklif kabul edildi. Her malzeme alımında parasını ödüyorlardı. Bir yıl içinde bitti. So- nunda hesaplar görüşülürken, 'O ka- dar titiz davrandınız ki' dediler, zarar edip inşaatı yanm bırakacaksınız diye korktuk. Gerçekten kazandınız mı?' '200-250 bin lira kazandım' dedim. Kazanmamış olsaydım başka bir fasıl- dan aktardıklan parayı vereceklerdi. İstemedim. Müteahhit olarak çalıştı- ğım tek yer orasıdır. 1968'de tamam- landı." O yıl eşi Halet Çambel, Chicago Üniversitesi'nin işbirliğiyle Ergani'de kaaya başlar. Nail Çakırhan'dan kaa evi yapınunı ûstlenmesini isterler. Onu da yapıp bitirir. Bu çalışmalar onu çok yormuştur. Doktor, "Sûrmenaj olmuşsun" der. "Birsüreçalışma." Dinlenmek için Ula'ya gider. Ama boş da duramaz. Akyaka bucağında satın aldığı iki dönüm araziye kendile- ri için küçük bir ev yapar. Yıl, 1970... ~Nafl V'abdet Çakırhan'ın 1983'te Ağa Han Mimarlık Odülü kazanan Akkaya Evi'nin verandası. ödülü'nü alan Bugünkü çarpık yapılaşma üzerine Nail Çakırhan'ın düşüncesi şöyle: Artık bütün şehirleri yakıp yıkıp yeniden kuramazsınız. İstanbul, geleneksel mimarinin önemli merkezlerinden biriydi. Bursa da öyleydi. Bu geleneksel mimari olduğu gibi bırakılıp şehir bunun dışındaki başka alanlarda, sözgelimi Topkapı'nın dışında geliştirilebilirdi. Ağa Haa Mimarhk ev... "O dolaylar bomboştu" diye anlatı- yor. "Bır yan ormanhk, öte yanda ar- pa tarlalan... Aşağıdakı balıkçı lokan- tasından başka bina yoktu." Dünyaca tanınan mimari Daha sonra Akyaka"da, Bodrum'- da pek çok ev yapıyor Nail Çakırhan. "Ummadığım bir şeydi bu" diyor. "Büyûk bir istek olacağı, ödül alaca- ğım aküma hiç gelmemişti. Zaten mimardeğilim." Ona göre ödül almasının asıl nede- ni, bunun bir çığır açması ya da çığır açmaya aday bir hareket olması. Şoyle anlaüyor: "Çarpık yapılaşmayı önleyeyim ya da çarpık yapılaşmanın karşısma yeni bir mimari çıkarayım diye başlama- Ama bu mimari o kadar tutuldu ki, büyük bir tatil köyü yaptlacak ka- dar ileri gitti. Bence Doğu ülkelerinin mimarisi, bütün dünyaca kabul edil- miş fevkalâde bir mimari. İbadet yer- lerinden tutun da, evlere kadar... Ahşap, geleneksel, kendine göre bir üslubu var. Bu üslup kayboluyor. Ağa Han, "Bu üslup niçin kayboldu, bunu yeniden diriltmek mümkün mü, gele- cek nesillere maletmenin yollan ne- dir?' gibi sorulann cevabını anyor. Ödülü bunun için koyuyor. 'Yann ço- cuklanmız ne gibi mekânlarda otura- caklar. eski mimarimizin geleceği ne olacak?' diye giriyor işin içine..." Nail Çakırhan'a göre, bu kadar tu- tulunca sürdürmek gerekiyor, her mımann yardımcı olması gerekiyor "Arük o hale geldi ki, Gökova'ya, Dalyan'a, Bodrum'a, bütün Muğla yöresine kim gelirse gelsin, önce bu mimariye bakıyor. Ne yapacağına on- dan sonra karar veriyor. Yalnız Tür- kiye'de değil, bütün dünyada tanınan bir mıman haline geldi. Aynca çok önemii bir aülım olarak görmeye baş- ladılar. Ben de bunu sevınerek kabul ettim. Camiye kadar, sağlık merkezine kadar gıden bır mimari..." Bugünkü çarpık yapılaşma üzerine ne düşünüyor Nail Çakırhan? "Artık bütün şehırlen yakıp yıkıp yeniden kuramazsınız" diyor. "İstan- bul. geleneksel mimarinin önemli mer- kezlerinden biriydi. Bursa da öyleydi. Bu geleneksel mimari olduğu gibi bı- rakılıp şehir bunun dışındaki başka alanlarda, sözgelimi Topkapı'nın dı- şında geliştirilebilirdi. Sur içinde eski geleneksel üslup, mimarlık sanatı de- vam etürilebilirdi. Bunun örnekleri Uzakdoğu'da, Avrupa'da var." • Saatler süren konuşmadan sonra Nail Çakırhan'a gönül dolusu teşek- kür ederken, seksen iki yıllık ömrüne sığdırdığı nice uğraş, bir kitabın "İçin- dekiler" sayfasını okurmuşum gibi, gözümün önünden geçiyor: Şair, dava vekili, muhasebeci, gazeteci, sol hare- ket içinde siyasetçi ve hapishaneci; ayn bir sayfa: Moskova, inşaatçı, mimar ve 1983 Ağa Han Uluslararaa Mimar- bk Ödülü sahibı... BİTTİ Nail Çakırhan Evi'nin orta mekânı. Yapı saııatı yaşaımııda 35 yıl Nail V. Çakırhan'ın 1957'den bu yana (uygulama, restorasyon, pro- je, proje-tasanm ve uygulama) ger- çekleştirdiği yapılardan örnekler: Karatepe Açıkhava Müzesi ve Site- si,Kadirlı, 1957-62 Çambel Yaiısı, İstanbul, 1965-67 Çakırhan Baba Evi, Ula, 1968-69 Nail Çakırhan Evi, Akyaka, 1970-71 Anday Evi, Akyaka, 1975 Şemin Evi, Akyaka, 1979-81 AlbekErc, Akyaka. 1979-82 Şahil Lokantası, Datça, 1979 Özden Evi, Bodrum, 1978-79 Letonya Tatil Köyü (1500 yataklı: 110 villa, 250 yataklı otel, 700-800 yataklı moteller grubu, vb.) Fethiye Montane Tatil Köyü (150-200 ya- taklı, yüzme havuzu vb.), Fethiye Ahşap Camii. Günlükbaşı Kooperatif evleri grubu, Akyaka Birleşik ya da aynşık tatil evleri, 65-70 adet. Akyaka Muğla Belediyesi Kûltûr Merkezi (Ağa Han Ödülü parasal katkısıy- la), Muğla Motel (4er odalı 11 birim, vb.) Dal- yan POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Galata Köprüsü'nü Geçtim...Eskiden köprü dendi mi Galata Köprüsü gelirdi akla, ötekilerin 'esamisi' okunmazdı. Zaten köprü olarak bir de Unkapanı vardı. Şimdi İstanbul'da köprüden geçilmiyor, yenilerinin yapılması da gerekiyor. Galata Köprüsü yandı dedikleri zaman doğrusu çok şa- şırdım. Suyun üstünde bir demir köprü, yanar mı? Yanıyor işte!.. Bir de Karaköy iskelesi yanmışn, yıllar önce... 1960'lar- daydı sanıyorum. Ruhi Su, Osmanbey'de bir gece kulü- bünde türkü söylüyordu. O yıllarda Ruhi Su'nun kulüplerin birinde türkü söylemesi bir sorundu. Hatta sorunların en büyüğüydü. Ruhi Su, türkülerinin ortasına doğru gelmişti ki biri ortaya "Karaköy iskelesi yanıyor!.." diye laf atü. Tür- küyü bırakan Karaköy'e doğru koşmaya başladı. Ben Is- met Ay'la beraberdim. Yüzüme baktı, "Haydi, biz de gidelim" dedi. Bir koşu, bir arabaya bindik, soluğu Karaköy'de aldık. Köprü üstünden iskelenin çjra gibi yanışını izledik. İstan- bul burası; köprü de yanar, iskele de... Yenisinin yanında bir hayvan leşi gibi uzanan köprü sa- baha karşı yanmıştı. Kaç yıldır iki köprü de istanbullunun başına bela kesilmişti. Bir belediye başkanı gelmişti ki Is- tanbul'a bir köprüyü değil, iki köprüyü birden halkın başına bela etmişti. Gereksiz bir tartışmaya girmiş, "Yok benim görevim değil de Karayolları'nın görevi... Yok Karayol- ları'nın görevi de benım üstüme atıyorlar..." "Kimin görevi olursa olsun yap şu köprüyü de kurtul" diyen çıkmadı. Bu da Istanbul'un başka yazgısı... Gençliğim Ankara'da geçti. İstanbul, bizim gençliğimiz için Paris sayılırdı. istanbul'a bir ülkeden ötekine geçer gi- bi gelirdik. Derler ki eskiler, "Biri Anadolu'dan İstanbul'a gider de köprüden geç- mezse gitmemiş sayılır." Bundan olacak köprüden geç- meden edemezdik. Orhan Veli'nin Galata Köprüsü' diye bir şiirivardır. Diki- lir köprü üstüne seyre koyulur. Kimi kürekçeker, kimi mid- ye çıkarır dubalardan, kimi dümen tutar mavnalarda, kimi çımacıdır halat başında, kimi kuştur, uçar şairane... Sait Faik de iki adam diker köprü üstüne, onları konuştu- rur. Köprünün üstünden insanlar geçer, altından tekneler, takalar... Biri ötekine der ki, "Üsküdar'da bir halam var, yıllardır görmüyorum." "Gidip görsene, bak Üsküdar karşıda..." "Elim değmiyor." İki adam öyküde, köprü üstünde akşama kadar seyre- derler. Ayrılacakları zaman, biri ötekine "Üsküdar'da bir halam var, bir türlü gidip göremiyorum " der. öykü biter. Son günlerde bereketli çeviriler yapan, Nelson Man- dela'nın "Irk Ayırımı" ile Charlotte Delbo'nun "Hiçbirimiz Geri Dönmeyecek" adlı yapıtlarını dilimize kazandıran Muammer Tuncer geçenlerde şöyle dedi: "Şu köprü yıkılacak nasıl olsa, havalar düzelsin de se- ninle bir öğle rakısı içelim." Bendetakıldım. "Bir de fotoğraf çektirelim." "Benim makineyi alınz, bir de fotoğraf çektiririz." "Behzat Ay'ı da alalım mı?" "Kanbersiz düğün olmaz, alalım." Havalar doğru dürüst açmadı, biz de köprü altında bir öğle rakısı içemedik. Sabahleyin gazeteyi açtım, "Galata Köprüsü yandı..." diye yazıyordu. Eh, kısmet değilmiş. Bırakın bir öğle rakısı içmeyi, köprüsüz kaldık. Gazeteye yazıları götürdüm. Toz toprak içinde yeni köprü- yü geçerek Eminönü'ne ulaştım. Görenler "Bu ne toz?" dediler. Ben de bir savaştan çıkmışcasına, "Köprüyü geç- tim..." dedim BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 1/ Arkadaş, yol- daş. 2/ Yalnız iki geniş yüzü testere ile düzeltilmiş tah- ta... Dava. 3/ Cen- net ile cehennem arasında bulundu- ğuna inanılan yer... ılenme. 4/ Tarlayı sürerek dinlenmeye bırakma... Memeli- lerin vücudunda asalak olarak yaşa- yan ufak böcek. 5/ Ocak, soba gibi ısınma araa. 6/ ll- kel bir silah... BaJık yakalama ara- cı... Argoda karnı aç ya da parasız kimse. 7/ Davranışı kaba ve sert olan... Adları sıfat yapmakta kul- lanılan bir yapım «ki. 8/ Cinsiyet... Mızrak uclanna takılan küçük bay- rak. 9/ Toprakta biriken fazla su- ların çeşitli yollarla boşaltılması. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Boksta dövuşemeyecek duruma ge- len sporcunun karşılaşmayı bırak- ması. 2/ Dik yokuş... Çift, eş, ikiz. 3/ "Ivedi, çabuk" anla- mında kullanılan yerel bir sözcük... Futbolda bir mevki. 4/ Argoda boş ve anlamsız söz. 5/ Uzakhk işareti... Kapasite. 6/ Mesafe... Hizmet hayvanlannın ayağına takılan demir. 7/ Çe- vik ve becerikli... Lantan elementinin simgesi. 8/ tnsanı, is- tenmeyen seçeneklerden birini izlemeye zorlayan durum. 9/ Al- kolsüz içki, meşrubat... Osmanlı ordusunda iki alaydan olu- şan birlik. Insan üişkileri size çekici geliyorsa: Plastik sanatlara ûgi duyuyorsanız: bu arada Türkçeyi de iyi kullanıyorsanız, tanışmamız için iyi birfırsat. Kûltûr alanmda uzmanlaşmış bir Reklam ve Halkla İlişkiler Jirmasında olarak çalışmak isterseniz bizi araym. İşiniz hizmet verdiğirniz sûreli yayınlar için reklam üişkileri kurmakla başlayacak. Suıırlan ıse. yarattcılığınızın sınvları.... 230 21 87 240 84 74 Randevu için Nurşen Demir' i arayımz. MÜŞTERİ TEMSİLCİSİ Cumhuriyet Kitap Kulübü Galatasaray Lisesi 9. Kültür Şenliği'nde 25 Mayıs-5 Haziran • YENİ KİTAPLAR • ÇOK SATAN YAPITLAR • İMZA VE SÖYLESİ GÜNLERİ Tüm kitaplarda % 15, üyelere % 20 İ N D İ R İ M 9. Kültür Şenlığı, Galatasaray Lısesı, Beyoğlu (Pazar harıç her gün 10.00-18.00) A D E 0 R I C R T R T S (RfcPHO) REPRD RDOAM AİANSl A S YOU- r TEy.1KIYE 8UJ00 ISTA^ÖU. TEL 232 5310 FAX 231 «9+6 IOBEY Novo Nordisk (headquartered in Denmark with operating companies and offices in 33 countries) is a world leader in biotechnology. It is a major force in insulin manufacture and diabetes treatment and the vvorld's largest producerof industrial enzymes. As consultants to Novo Nordisk we are now looking for an open-minded professional to join our İstanbul team as MEDICAL MANAGER We expect the Medical Manager to be a medical doctor, a biologist, a pharmacist or a pharmacologist with minimum two years of proven track record in the Turkish pharmaceutical industry and experience in registration work and clinical trials. Please enclose yoor CV, photo and telephone number(s) with your application that should reach us no later than June 2,1992 Tuesday. All will be treated in strict confidence and be ansvvered individually. OBEY MANAGEMENT CONSULTANTS INCORPORATED Selcuklar Sok. No.51/3 Levent 80630 İSTANBUL Fax: 279 24 75
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear