25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 MAYİS1992 PAZAR 8 PAZAR YAZILARI Marlene Dietrich Almaııları ikiye böldü Marfene Dietrich, dün otuz yıllık aynhktan sonrs doğduğu ve sevdiği şehirde, Berlin'de toprağa verildi.ölürnünden sonra da Al- mankn iki kampa ayırdı. Bir yanda onu af- fetmeyenler, öteki yanda ona hayranlık ve sevgi duyanlar. Dtnyanın gözû dün Berlin'deydi. Alman- lar Marlene Dıetrich'in Hitler faşizmine kar- şı verdıği mücadeleyi ve savaştan sonra ce- binde Amerikan pasaportu, sırtında Ameri- kan ordusunun teğmen üniformasıyla Al- manya'yadönüşünühâlâ'vatanaihanet"ola- rak nu niteliyorîardj? Yoksa ona yaraşan şe- kilde veda edecekler miydi? 1960'lann başında Marlene Dietrich bir tumeyle Almanya'ya gelmiş: o salonda şar- kılannı söylerken Almanlar dışarda "Go home!" ve "Vatan hainlen dışan!" diye ba- ğırmışlardı. Bunun üzerine bir daha Alman- ya'ya ayak basmayı reddetmişti.Berlin ve Almanya, ölümünden sonra karşılaştığı ikinci sınavdan da başanyla geçemedi. Berlin'de, en yakınlanndan oluşan küçük bir cemaat eşliğinde annesinin yanına gö- mülmeyi vasiyet etmişti. Berlin, sanat dün- yasına armağan ettiği en ünlü "çocuğunun eve dönüşünü" karşılayacakü. Ama nasıl? önce vasiyeti yerine getirilecek; kıa Maria Riva ve torunlan \e ailelen eşliğinde toprağa verilecek, bu sade cenaze törenini 300 gaze- teci kalemlen ve kameralanyla tüm dünyaya iletecekti. Berlin Belediyesi onun anısına bü- yük bir veda töreni düzenleyecekti. Dün öğ- leden sonra yapılacak törene onun yol arka- daşlan Billy Wilder ve James Stewarl, Aud- rey Hepburn ve Ronald Reagan, Doris Day ve Zubin Mehta gelecekti. Cannes Film Fes- tivali'nden törene katılmak isteyen ünlüler özel bir uçakla birkaç saatliğine Beriin'e geti- rilecekti. Görkemli veda töreni gerçekleşmedi. Gazetelere telefon eden, mektup yazan Almanlar, "Ödediğimiz vergiler bu vatan hainine mi harcanacak? O, Almanya'ya en zor günlerinde sırt çevirmişti. Onu affetmi- yoruz" diyordu. Daha da kötüsü: Açık bek- BERLİN DİLEK ZAPTÇIOĞLU leyen mezannın önüne gelip oldu. Cenaze törenine Fransa ve Amerika, bü- yükelçisini yolladı. Alman tarafından sadece Berlin Belediye Başkanı'yla Içişleri Bakanh- ğı Sinema Bölüm Başkaru geldi. Belediyenin düzenlemeyi vaat ettiği "gör- kemli veda töreni" iptal edildi. Gerekçe ola- rak "organizasyonun zamanında bitirilerne- mesi" gösterildi. 24 mayısta Berlin'de yerel seçimler yapılacaktı. Seçmen bölünmüştü. Kıymetli vergı gelir- lerinin Marlene Dietrich için harcanması çoğu Alman seçmen tarafından hoş karşı- lanmıyordu. Belediye Başkaru. muhafazakâr • Almanlar Marlene Dietrich'in Hitler faşiz- mine karşı verdiği mücadeleyi ve savaştan sonra cebinde Amerikan pasaportu, sırtmda Amerikan ordusunun teğmen üniformasıyla Almanya'ya dönüşünü hâlâ "vatana ihanet" olarak mı niteliyorlardı? tükürenler Hıristiyan Demokrat Parti'li Eberhard Dı- epgen töreni bu yüzden mi iptal etmişti? Marlene Dietrich'i uğurlamaya Berlin Frie- denau mezarlığına geîen halkın sayısı da faz- la kabank sayılmazdı. Sevenleri ve onun Hitler faşizmine karşı, vatanında olup biten- ler yüzünden yüreği sızlayarak verdiği mü- cadeleyi "ömek bir tavır" olarak niteleyen- ler, mezanrun önünden geçip deftere düşün- celerini yazdılar. En dikkati çeken çelenkler- den biri. Alman Yeşiller Partisi'ne aitti ve Marlene Dietrich'in siyasi tavnnı öne çıkar- üyordu. Avrupa Film Akademisi ise Melek- ler ölmez yazıh bir çelenk yollamışü. Dün sabah gazetelerimi aldığım ve her za- man "sokaktaki adamın" düşüncelerini Ber- linlilere has açıklığıyla dile getiren gazete ba- yii şöyle diyordu: "Nah işte bütün gazeteler- de Marlene! Biz savaştan sonra yiyecek ek- mek bulamazken o Amerika'larda kuş sü- tüyle besleniyordu. Şimdi ödediğimiz vergi- ler onun veda törenine mi harcanmalıydı yani? Keşke Paris'te kalsaydı." Ve cenazeyi görüntükrmeye gelen Ameri- kalı meslektaşlar. Marlene Dietrich'in meza- nna tükürülmesi ve Almanya'nın ona yara- şan bir karşılama yapmamasını, hatta üst düzeyli bir hükümet temsilcisi bile yollama- masını "felaket" sözleriyle yorumluyordu. Onlara sorulursa Almanlar iflah olmazdı. Dietrich gibi efsaneleşmiş bir sanatçıyı bağnn- dan çıkarmakla övünmek yerine vergi parala- nnı düşünüyorlardı. Hâlâ akıllan başlanna gelmemışti. Almanya kötü bir sınav vermiş. sınıfta kalmışü. Bir Berlin gazetesinin yazdığı gibi "Yoksa Marlene, Almanlan son bir sınavdan geçirmek için" mi ölümünden sonra Berlin'de gömülmeyi vasiyet etmişti? Brechthayranı lıaydut fîrarda• Yunanistan'ın en popüler mahkûm durumun- daki Vangelis Rohamıs cezaevinden kaçmadan önce kendi eliyle de bir mektup yazdı. Yunanistan'ın ünlü bir hay- dutu var. Adı Vangelis Roha- mis. 1971 yıündan bu yana ömrünü duruşma<ezaevi ve fırar üçgeni arasında geciren Rohamis, geçen hafta beşinci kez fırar etmeyi başardı ve ce- zaevinden aynlmadan önce de fırar nedenlerini açıklayan bir mektup yazmaktan geri kal- madı. Sicilinde cınayet, soygun, adam kaçırma, iğfal, yasadışı sılah taşıma ve kullanma gibi adi suclan bulunan Rohamis cinayet ve iğfal suçlamalannı asla kabul etmedi. Bugüne ka- dar toplam 43 yıl ve ömür- boyu hapis cezası hükümleri giyen Rohamis, son olarak Gi- rit'in Halikamassos cezaevin- de yatıyordu. Rohamis 1971'den bu yana Yunanistan'ın çeşitü cezaev- lerinde yatmış ve en son fira- nnı 1986'da gerçekleştirmiştı. Yine bir soygun anında yakayı ele veren Rohamis'in , geçen hafta içinde Yunanistan'ın en iyi korunan cezaevi olarak ün salan Halikamassos tan da kaçmayı başarması, adalet ba- kanbğt başta olmak uzere em- niyet makamlannı ve kamuo- yunu şaşkına çevirdi. En popüler mahkum duru- mundâki Rohamis cezaevin- den kaçmadan önce kendi eliy- le de bir mektup yazdı. Roha- mis, BerthoM Brecht'in "in- sanlık ve toplum" üstüne söz- leriyle sona eren bu mektubun- da kaçış nedenlerini anlatır- ken, Yunan toplumunu "çü- rüklük", adaletini ise "acizlik- le" suçladı. Kendısıne yönelti- len cinayet ve iğfal suçlama- lannın yıllarca kanıtlanama- masına karşın ömürboyu ha- pis cezasına çarptınlmasını ve temyiz mahkemelerinin 6 yıl ATİNA STELYO BERBERAKtS boyunca ertelenmesini kına- yan Rohamis bu mektubunda "aradığı hakkı kendisinin bul- maya" çahşacağını anlatıyor. Firan nasıl gerçekleştirdiği konusunda henüz somut bir sonuca varamayan emniyet makamlan , Rohamis'in ce- zaevi gardiyanlanndan yardım gördüğü olasılığı üzerinde du- ruyor. Gerçekten de Roha- mis'in, cezaevinin ziyaret gü- nünde bir arkadaşıyla birlikte ziyaretçilerm arasma kanşa- rak elini kolunu sallaya sallaya dışan çıkuğı ve kendisini bek- leyen bir taksiye binerek ortalı- ktan kaybolduğu anlaşıldı. Yakalanan taksi şoförii iki gün süren "sorgulamadan" sonra Rohamis ve arkadaşını taksısi- ne aldığını iüraf etmek zorun- da kaldı. Adının acıklan- masınristemeyen birpobs"Ro- hamis'in kendisi istemedikçe yakalanması zordur" derken, avukatı da Rohamis'in 1 hazi- ran günü başlayacak temyiz mahkemesine geleceğinden şüphesi olmadığını açıkladı. 45 yaşındaki Rohamis'in 16 yaşında da bir kızı var. Ba- basırun yanında bulunmak amacıyla Girit'te tek başına ev kiralayan kızına "tecavüz" edildiği" haberini alan Roha- mis'in "tecavüz faillerini ce- zalandıracağından" mektu- bunda da belirttiği gibi adalete güveni olmadığı için kendi ka- nununlanyla hareket edebile- ceğinden son derece endişe du- yuluyor. FRANKFURT HATIRASI - Bugûnlerde Almanya'da ünlü Amerikan Sirki'ni ağırlamanın çoşkusu yaşanıyor. Almanya'da turneye çıkan sirk uğradığ) hetneo her kentte, düzenleyeceği gösteri öncesinde kent sokaklannı dolaşarak hem halkı selanüıyor hem de "fragrnanlar" sunuyor. Sirk topluluğunun en çok beğeni top- layan takunı hiç kuşkusuz fılier. Frankfurt ta sutlarına paljaçolan alıp izfeyen- lerin hayranlık dolu bakışları karştsında nazlı nazlı maharetlerinden ömekkr sergileyen filler bu arada opera binası önünde hep birlikte hatıra fotoğrafı çektir- raekten de geri kalmadüar. (Fotoğraf: REUTER) Thatcher 9 ın gözdesi kiraeıbekliyorAvrupa'nın en yüksek iş merkezi ki- racı bulamıyor. Kanarya Adalan'ndan getirilip yığılan bin çeşit malm bir za- manlar depolandığı tarihi noktada inşa edildiği için adını oradan alan "Canary Wharf' iş merkezinin, 240 metre yük- sekliğindeki 50 katının yansı hâlâ boş. Kimse taşınmak istemiyor. Bu yüzden, müteahhit fırma, dünyanın en büyük inşaat şirketi Kanadah "Olympia and York" iflas etti. Thatcher döneminin gözde yatınmı, özgirişimin, geniş vizyonun, gözüpekük ve aülımcıhğın simgesi "Canary Wharf', etrafındaki 22 kilometre kare- lik muazzam alanla birlikte, umulanı vermedi. Londra'run doğusunda bir za- manlar Hint'ten, Çin'den, Karajipler'- den, Güney Afrika'dan yelkenli gemile- rin mal getirip yığdığı, 1920'lerden son- ra ömrünü tüketen tarihi antrerx>-liman LüNDRA EDtPEMÎL ÖYMEN tesislerinin bulunduğu yan-yıkık ve boş alan "Docklands", Thatcherci görüşle- rin iflasıru simgeliyor. En az 50 yıl bömboş duran "Dock- lands", Thatcher döneminde milyonlar akıtılarak yeniden ayağa dikilmeye çalışıldı. Postmodern bir sürü süper- teknolojik bina yapıldı. 1997 yılına ka- dar burada 1 milyon metre karelık ofıs alanı sağlanacak, Batı Avrupa'nın en önemli mali merkezi Londra, metre kare başına en ucuz ofıs kirasının öde- neceği kent olacaktı. 80 kilometre kara- • "Canary Wharf' iş merkezinin, 240 metre yüksekliğindeki 50 katıryn yansı hâlâ boş. Kimsetaşınmak istemi- yor. Bu yüzden, müteahhit fırma, dün- yanın en büyük inşaat şirketi Kana- dah "Olympia and York" iflas etti. yolu, 20 kilometre demıryolu yapılacak, bir de küçük havaalanı olacaktı. Sadece iş merkezi olarak düşünülme- mişti "Docklands." İnsanlar da otura- caktı. Insanlara apartmanlar, evler yapıldı. "Docklands". 1980'lerde Avru- pa'run en muazzam kent-içi düzenleme, planlama ve ınşaatına sahne oldu. Bir ara 2 bin hektarbk bir alanda inşaat aynı anda sürüyordu.Son dönem Fransız cumhurbaşkanlannın, arkala- rında anıtyapılar bırakmalar: gibi, Thatcher de ardında "Docklands"ı bı- rakacaktı. Bırakü da. Yan yanya boş olarak. tnsanlar burayı sevmedikr. Sü* per-kentte u}ttşınYV>nımı büyuktn. Sö- rekli trafık tıkanıyor, saniyesi para iş adamlan otomobil telefonlanna sanlı- yor, bu kez de hatlar yetmiyordu. Vatmansız süper-metrosunun bilgı- sayar sistemi sık sık bozuluyordu. "Docklands", ruhsuzdu, insansızdı, toplumsal değildi, sahteydi. Yapı-çevre- insan ilişkisi hiç hesaba katılmamıştı. Thatcherci görüşte bu tür 'insani' fak- törlere yer yoktu. Muazzam paralar dökülerek şatafatb bir görgüsüzlükJe yapılmış şımank yapılar insanlan itti. Kimse "Docklands"e taşınmak istemez oldu. Hele "Canary Wharf' yan yanya boş kalınca, görülmemiş bir borca gjren yapıma fırma, dünyanın en büyük inşa- at şirketi de iflas etti. Thatcherci görüşü izleyerek. Bir yanşmanın ardından MALMÖ FERRUH YILMAZ "Malmö, Kopenhag'n kaışt- sı" diye başlar Malmö üzerine bütün yazılar. Ama bu sefer ni- yetim Malmö'yü anlatmak de- ğil. Malmö'de geçen hafta yapılan Eurovision Şarkı Yanşması'ndan izlenimler ak- tarmak. İyi de basını günlerce meşgul etmesine karşıük kimsenin ciddiye almadığı, ka- zanan şarkırun bir gün sonra bile haürlanmadığ! bu yanşma- dan ne anlatılır? Yine de niyet- ten dönenin kalemi kınlsın. NATO toplanüsı olsun, AGİK konferansı olsun, güreş şampiyonası olsun bu tür bü- yük çaph uluslararası bu- luşmalarda dikkati ilk çeken, genellıklc organizasyon olur. Bu yılki yanşmayı düzenleyen Isveç televizyonu da, birkaç binadan oluşan Malmö Buz Hokeyi Salonu'nu, basın mer- kezıyle, lokantasıyla, turistik eşya satılan reyonlanyla, tam anlamıyla tskandinavya ko- kan bir şekikle düzenlemişti. Böyle ticari bir organizasyon olur da ış ticarete dökülmez mi; hem basın kısmında hem de izleyicilerin bulunduğu kısımda Eurovision amblemli şemsiyeleri, tişörtleri, çakmak- lan, saatleri ve bilumum eşyayı fahiş fıyatlarla satın ahnak mümkündü. Çok değil, yanş- manın bitmesinden üç saat sonra galaya katılanlar aynı eş- yalan yan fıyatına kapatülar. Tabii bu imkândan biz basın mensuplanyla, yanşmaya katılan ülkelerin delegasyon- lan yararlandılar. Yanşmayı hep beraber ben buradan siz oradan ekranlar- dan izledik. Izleyenler izleme- yenlere anlatsın, ben de yanş- maya akredite olmamın asıl se- bebı olan galadan bahsedeyim. Hoş, bütün günün yorgunlu- ğuyla galaya kaülan ekipler, galanın yapıldığı fuar salo- nunun ortasmdaki sahnede Eurovision'a inat caz icra eyle- yen grubun ritimlerine ayak uydurmak için piste pek fırla- madılar. ama masalardaki şa- mata sabahın erken saatlerine kadar sürdü Masadan en çabuk Yunanh- lar kalktılar ve otele gitmeden önce doğru Türk ekıbinin yanına gittiler. Ekiptekilere tek tek sanbp yanaklanndan şa- pur şupur öptüler. Ben de bu arada Yunanlı şarkıadan yanş- maya katıldığı şarkının 45'- liğini kaptım, ama gönlümü Türklerin masasında oturan geçen yıbn şampiyonu İsveçli Carola'ya kaptırdım. Sonra Norveçlilerden, aslında yanş- manın manevi birincisi olduk- lannı öğrendim. Manevi birin- cibğin, yanşmayı kazanama- vanlann birinciliği olduğunu öğrendim. 12 EYLUL'ÜN ASKERİ ŞAVCISI NURETTİN SOYER ; NOKTA'YA ANIATTI ! "ASKERLER ECEVİT'İ YOK EDECEKTİ" • Sıkıyönetim Komutanı Ergun Dosya yukarıdan geldı • Genelkurmay 2 Başkanı Oztorun Ecevıt'ı ıkaz ettım • Ecevıt Darbeden once de bana tepkı vardı ASKERLER ECEWI YOK EDECEKLE nenerede • 9-35 YAŞINDAKİ "GENÇLER' İÇİN YURTIÇI VE YURTDIŞI UCUZ TATIL REHBERI • NAHÇIVAN SORUNU TARTIŞILIYOR MUDAHALE ZOR • TUSIAD IN UZLAŞMA RAPORU YENI TARTIŞMALARA GEBE • JEAN SAVAŞLARI SON HIZLA SURUYOR »EN GUZEL KOPEK YARIŞMASI HAKEMLERiNIN MESLEK SIPLARI • ILETI- ŞIM DEVRIMI NIHAYET TURKIYE'DE TURK MICRO CHIPI »GULER KAZMACI GULER KAZMACI'YI SUNARi NOKTA AFGANİSTAN'DA, ATEŞ HAniNDA • HEM KADIN, HEM DUL HEM DE PAPAZ 1 • BISIK- LET FOSIL KAYNAKLI ENERJIYE KARŞI • EKONOMIK ÇÖKUNTU AVRUPA HUKUMETLERINI SARSTI • FRAN- SA'DA TURKLER E VE KURTLER'E PKK DAN "DEVRIM VERGISI" • SALMAN RUŞDU ALLAH ARAPÇADAN BAŞKA DILLER DE BILIYORDU • haftaiık kent rehben sinema. îıyatro teievızyon vıdeo radyo muzık, sergı gezı ve etkınhkler ıkıncı dergınızde HABERCILIKTE SON NOKTA Washington '*bağımsızlık istemem, ama olursa da durduramam" havasında ABD'ııiıı Kürt politikası bulaınk • Bir yetkili şöyle konuşuyor: Birincisi Irak'ın bö- lünmesine karşıyız. İkincisi bir Kürdistan istemiyo- ruz. Üçüncüsü seçimler sonunda ortaya çıkacak tablo özerkliğin ötesine geçerse, bunu da durdur- mak için ne yapacağız bilmiyorum. UFUK GÜLDEMtR WASHINGTON - Kuzey Irak'ta yapılacak seçimler ko- ş nusunda ABD'nın ilan edibne- cümlesiyle özetlenebilir. miş tavn. "Irak'ın bölûnmesini ABD'nin resmi ve açıklanmış ve bağımsız bir Kürt devleti orta- ya çıkmasını istemiyoruz. Ama şuana kadar Irak'ta her isted®- mizi de eWe edebilmiş değiliz" poütikası, Irak'ın bölünmesine karşı nitekim Körfez savaşı sı- rasında işin Saddam Hüseyin'in yıkılacagı noktaya kadar götü- rübnemesi, Irak'ın toprak bü- tünlüğünün korunmak istendi- ğine u EmeUerinin var olan smır- lar içinde yerine getirilmesi*' doğrultusunda da açıklamalan var. Bu çizgideki son açıklama önceki gün yapıldı. Ancak eğerbu seçimler sonu- cunda Kuzey lrak"ta defakto (füb) bir Kürt yurdu ortaya <P karsa ABD'nin Irak'ın bölüa mesine karşı olması bir anla— ifade etmiyor. g1 Bu noktan dikkatine getirc § ğimiz bir yönetim mensub^ şöyle konuşuyor: Q "Madde madde söyleyeyfan Birincisi Irak'ın böhmmesij'4 - karşıyız. tkinçisi bir Kürdistaıia istemiyoruz. Üçüncüsü seçimk c sonucunda ortaya çıkacak tab "^ özerkliğin ötesine geçerse bun_ Bilgi Işlem Pazarlama A.Ş. Bilgi Teknolojisi'nde lider kuruluş Mevcut ve geliştirilecek projeterde görev alacak • Yüksek öğrenım görmüş (Bilgisayar Mühendisliği tercih nedenidir) •En az 1 yıl programcılık ve/veya analiz deneyimi olan (Bankacılık tecrübesi tercih nedenidir) •Yabancı dil bilen (ingilizce) • Askerlikle ilişkisi bulunmayan • Ekip çalışmasına yatkın genç, dinamik, yaratıcı ve kendini aşmak isteyen YAZILIM GELİŞTİRME ELEMANLARI arıyor. L0- Başvuruların bir resim ve özgeçmiş ile birlikte 1 Haziran 1992 Pazartesı gününe kadar BİLPAA.Ş. P.K. 47, 80622 LEVENT, İSTANBUL yapılmasını rica ederiz. Başvurulara yanıt verilecek ve kesinlikle gizli tutulacaktır. Müşteri Temsilciliği Deparmanımız İçin, ARADIĞIMIZ Yurtdışı ilişkilerimize • tatlı dili ile telefonda, • 10 marifetli parmaklan ile daktilo başında önemli katkılarda bulunacak düzeyde ingilizce bilen. ajansımızı benimsiyecek, günden güne yoğunlaşan reklam işlerimizin ve halkla ilişkiler faaliyetlerimizin altından başan ile kalkabilecek. deneyimine deneyim katmak isteyen, aramızda görmek istediğimiz, SEKRETER SİZ MİSİNİZ ? Içtenlikle "evet" diyorsanız. 251 <T 0-t' den Tijen Akarsu' yu arayın ve hemen görüselim. B E N AJ A N S R I K l A M C I I I K \ > da durdurmak için ne yapacağn bilmiyorum. Bir de tabii sizin özerklikten ne anladığınız da önemli." Bu sözler, ABD'nin kendi politikasında banndırdığı çeliş- kiyi gayet iyi yansıtıyor. Bu ara- da ABD kongresinde ve kong- redeki etkili Israil lobisinde, Irak'ın bölünmesinin büyük üzüntü yaratacağı yönünde de birhavayok. ortaya çıkabilecek istikrarsızlı- ğın bir deil birkaç ülkede birden istikran tehdit edebilecek potan- siyele sahıp olduğunun farkın- da. Aynca ABD, bir süper dev- let olarak, bölgede yeni bir dvle- tin ortaya çıkışının ne kadar kan ve gözyaşına mal olabileceğini geçmiş deneyimlerinden biliyor. ABD'nin şu anda Kürtlere olan kısrru ilgjsi halen Saddam Hüse- yin'in işbaşmda obnasından kaynaklanıyor. Eğer Saddam Hüseyin yann düşse ve Irak'ta yeni bir yönetim işbaşına gelse, ABD'nin ne ölçüde Kürtler ile ilgilenmeye devam edeceği bili- nemiyor. Bunlara ek olarak ABD, Hıristiyan olmayan top- luluklann davalanna da fazla canı gönülden sanlmıyor. Bos- na-Hersek olaylan bunun canlı örneği. Tüm bunlar, ABD'nin Ku- zey Irak'ta bir Kürt devleti ku- rulması konusunda fazla heye- canlı olamayacağına işaret edi- yor. Ancak ABD gibi bir süper gücün "Bağımsız bir Kürt devle- tifetemiyoruz,ama Irak'taki tüm getişmeleri de biz yönlendiremi- yoruz" gibi çekimser bir tavır içinde gözükmenin bile Kuze Irak Kürtlerine 'yeşil ışık' ola- rak algılanma olasıbğı bulu- nuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear