25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17MAYIS1992PAZAR 12 DIZI-YAZI L İçerde iktidar sorunu, dışarda Ermenistan problemi Azerbaycan'ın başını ağntıyor Azerbaycan'ıncam yamyor Türk sermayesi İpek Yolu'nda ABDURRAHMAN YILDIRIM ve BÜLENT KIZANLIK araştıpdı —4— Azerbaycan, Türk cumhuri- yetleri araanda hem coğrafı açıdan hem dil bakınundan Türkiye'ye en yakın olanı. Ilk lelefon bağlanüsının, ilk büyü- kelçinin, ilk turist kafilelerinin gidip geldiği, ilk uçak seferleri- nin vapıldığı ülke Azerbaycan. Türkiye Odalar Birüğj'nin bu cumhuriyetlere düzenlediği 10 günlük geziden sonra 150 işa- Onerilen başlıca ortak yatırım konuları ve malıyetlerı: MaMyttl f y — •Syntez kanchuk şirketi ıle ortak polypropylene üreten büyükçaplı kompleks inşaatı. • Aynı şırketle ortak polybutylene üreten bırteşeb- büsün kurulması • lyot ve bromıne'in yeniden kazammı için tesis ku- rulması ve Bakü iyot Fabrikası'nda işleme tesisleri yapımı • Şampuan ve diğer tüketim maddeleri üreten or- tak teşebbüslerin kurulması • Khlaproa Endüstr i Şirketi'nde sodyum hıdroksit ve klorin üretim tesisi kurulması • Akrilıktabakavemermeratıklarındansıhhimal- zeme (lavabo, küvet) üreten teşebbüs kurulması • Karadağ Çimento Fabrıkası'nda çimento üreten ortak teşebbüs • Şarap ve konyak şışelenmesi ve satışı konusun- da ortak teşebbüs •Yılda4-€ bin ton bükülmüş pamuk iplık kapasıtelı pamuk ıplığı fabrıkası ınşası • Bakü Klıma Cihazları fabrıkasının yeniden ınşası • Bakü Buzdolabıfabrikasının yeniden inşası • Kaspa Orneftegas ile ortak eski petrol yatakları- nın restorasyonu, tesıslerin bakım onarım ve ınşssı •Yabancı şirketler, TicaretOdası ve Azerbaycan Inturıst kuruluşunun ıştirakiyle "ış merkezı" inşaatı •Yabancı şırketlerin iştiraki ile hoteller kompleksi inşası • Halı üretmetesıslerinın modernızasyonu danu, bürokrat ve gazetecı arasında yapılan anket de kısa vadede iş yapma kolayhğı açı- sından Azerbaycan'ı birinci sıraya çıkanyor. Atna burada anket yapılan grubun orta bü- yüklükte işadanüan olduğunu belirtelim. Ardından gelen ülke ise Özbekistan. Büyük serma- yenin merkezlenmesi açısından Özbekistan daha elverişli. Orta Asya'nın göbeğinde sanki. PORTRE Azerbaycan ise daha çpk coğrafı yakınlıktan ve dil ya- kınhğı bakınundan küçük ve orta büyüklükteki işadamlan için cazip. 7 Müyonluk nüfusu oldukça homojen bir yapıya sa- hip. Büyûk çoğunluk Azeri ve milliyetçilik akımı güçlü. tcerde iküdar kavgasını, dışanda Er- meni sorununu aüatabilirse gelecek yıllarda siyasi istikran- ru koruma açısından diğer cumhuriyetlere göre avantajU. yine Azerbaycan'ın yeralü zen- ginliklerinden Alüminyum, bakır, çinko, kurşun, kobalt, kömür, nitrumyum sülfat gibi madenleri de bu zenginliklere eklemek gerekiyor. Tabii bu yer alü zenginliklerini yer üstüne çı- karmak ve işlemek gerekiyor. Petrol sahalannın da rehabilite sdilmesi gerekiyor. Bunun için Azerbaycan' ın yabancı yaü- nmcılara önerdiği toplam 28 ortak yatınm projesinde bu alanlar ağjrhk taşıyor. 170 100 26 25 - 2.5 - - - 30-100 60-70 200 20 60-80 10 Kredi Kredi — — Malkarşılığı ödeme - Bedelini ödeme Bedelini ödeme Ham pamuk karşılığı Kredi veya bedelini ödeme Kredi veya bedelini ödeme Kredi Kredi Ortak teşebbüs Bedelini ödeme AZERBAYCAN Ekonominin bel kenüği Petro-kimyasanayi Yüzölçümü: 86 bin km 2 Nüfusu: 7. l milyon Başkent: Bakü Çalışan nüfus: 2.5 milyon Kişi başına gelin 1.565 ruble Başlıca ürünleri: Petrol, elekt- rik, doğalgaz, demir cevheri. pamuk, üzüm, şarap. Toplam ithalat: 5.7 milyar ruble Toplam ihracat: 6.8 milyon ruble Ortalama aylık ücret: 185 rub- le Kenüeşme oram: Yüzde 54 Azerbaycan ekonomisinin belkemiği yüksek kaliteli pet- rol. Yılhk üreüm 13.3 milyon ton. Ama Azeriler, petrol çıkar- ma kapasıtelerinın çok daha yüksek ve rezervlerinin çok zen- gin olduğunu anlatıyorlar. Eski sistemde Sovyetkr Birüği'ne kapürmamak için üreumlerini düşük tuttuklanru belirtiyor- lar. Ama petrol rezervi konu- sunda kesin bir veri yok. Doğalgaz ve demir cevheri RUSYA TifiZAR TU8KIYE Ülkenin başlıca sanayisi de petro-kimya sektörüne dayanı- yor. Enerji santralleri ımalatı, elektronik ve metal işleme diğer önemli sanayi dallannı oluştu- ruyor. Makina inşa, gemi inşa, lastik, tekstil, halı ve konserve fabrikalan da bulunan Azer- baycan'ın bu tesislerinin bazısı teknolojik açıdan geri veya hammadde yetersizliğinden do- layı çalışamaz durumda. Bu nedenle yabancı yatırımcıları fabrikalan yeniden üretime ge- çirmeye davet ediyorlar. Özel sektörün bu ülkedeki kayda değer yatınmlan arasın- da Pet Holding'in Tekstil Fabrikası, Medsan'm 9 fabri- kanın yeniden üretime geçiril- mesi, eski Moskova Oteli'nin inşası ve işletmesinin ANBA şirkeünce üstlenilmesi sayılabi- lir. Kamu kesimi nden ise Tekel bir sigara fabrikasını üretime açtı. SCRECEK ANKARA NOTLARI Sovyeüer Birliği'ne 17yıl b'nce giren işadamı Gültekin Köksal'dan yatınmcıya öneri: Cumhurbaşkanıyla işbitirmekgerekiyorSovyeüer Birliği'ne, bundan 17 yıl önce giren ve bu ülkede giriştiği önem- li yaünmlar nedeniyle 'Kızal milyar- der' olarak ün yapan Pet Holding Yönetim Kurulu Başkanı Gültekin Köksal, Türk cumhuriyetleriyle iş bağ- lanülannın tepeden yapılması gerekti- ğini vurguladı. Ulusal petrol kuruluşu Azneft ile ortak olarak Azerbaycan'da yabancı sermayeli ilk petrol şirketini kuran ve iki önemli tekstil yatınmını hayata geçırmeye haarlanan Gültekin Köksal, "Buraİarda devlet yok. Cum- hurbaşkanı 'bu iş yapılsın' derse oluyor" dedi. Pet Holding Yönetim Kurulu Baş- karu Gültekin Köksal, Türk cumhuri- yetlerinde iş yapmanın zorluklannı şöyle sıraladı: "Bu ülkelerde en mühim hadise dev- letin olmaması. Karayollan yok, denizyollan, havayollan yok. Bizde yabancı yatınmcı izin için DPTye başvurur, oradan HDTM'ye, Sanayi Bakankğı'na gider. Orada devletin her nevi müessesesi yok. Muhataplar çok sık değişiyor. Cumhurbaşkanı, başba- kan ve bakanlar toplanmış devletçilik oynuyorlar. Bir iş yapmak için bakan- lara, cumhurbaşkanına başvurulu- yor. Pet Holding'in Peteks şirketi, Azer- baycan ulusal petrol şirketi ile ortak olarak kurduğu AzerPetOil adh şir- ketle, mart ayından bu yana petrol ve doğalgaz arama, işleme, taşıma, ant- ma ve bu alandaki her türlü ürünün ticaretini gerçekleştiriyor. Bu alandaki yabancı sermayeli ilk şirket olma özel- liğini taşıyan AzerPetOil'in 10 milyon dolarhk sermayesinde Pet Holding'in yüzde 50 payı bulunuyor. Pet Holding, Azerbaycan Tüketici- ler Birliği Azerittifak ile ortaklaşa kurduğu PetAzer adlı şirketle de iki önemli tekstil yaünmı gerçekleştiri- yor. Tauz Kasabası'ndaki deri işleme tesisinde tek vardiyada yılda 300 bin ham koyun derisı işlenebilecek, bu deriler de Bakü'deki konfeksiyon fab- rikasında yüksek kaliteli giyim eşyası- na dönüştürülecek. Gültekin Köksal, sermaye, know- how ve teknolojinin Pet Holding'çe karşılandığını ve yatınm tutannın 7.5 milyon dolar olduğunu söyledi. Pet Holding aynca özbekistan'ın ilk 4 yıl- dızlı otelini de inşa etmeye haarlanı- yor. Son bulunan petrol ve doğal eazla birlikte yabancı yatınmcılann Ozbe- kistan'a ilgjsınin daha da arttığını ve batılı zengin konuklan ağırlamak için turistik tesislere ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Gültekin Köksal projenin gelişmesini şöyle anlattı: "Sayın Başbakan Demirel'in ziyare- ti arasında özbek yetkililer, gelip bizimkileri bulmuş ve bu konuda ta- leplerini iletmişler. Karşılıklı proto- koller imzalandı ve niyet mektuplan verildi. Presedür hızla yürüyor. Ön tekliflerimizi kendilerine ilettik. Ya- kında bir heyet Türkiye'ye gelecek ve bu teklifler üzerinde yeniden görüşece- ğizA " Ozbekistan'da lüks otel bir yana, kalınacak otel bile bulunmadığmı, tüm eski Sovyet cumhuriyetlerindeki yıldızlı otellerin sayısının ise 10'u geç- mediğini anlatan Gültekin Köksal, özbekler'in de 5 yıldızlı otel yerine 4 yıldızlı iki oteli tercih ettiğini kaydetü. iki yıl sonra tamamlanması plaıianan 300 yataklı otel için arsanın ve inşaat maliyetinin özbekistan'ca karşılan- masının öngörüldüğünü söyleyen Köksal, 30-40 milyon dolara ulaşacak otel maliyetini Özbekler'in pamuk ve bez gibi mallarla ödeyebileceğini ifade etti. Bakü'deki Moskova Oteü'ni birTörk şirketi restote ederek işktmeye acacak UZAK AKRABALAR PEMİRTAŞ CEYHUM Türki cumhuriyetlerincaddeleri doktorve avukattabelasındangeçilmeyecek OrtaAsyaTabela Cumhuriyetleri —4— Sıtma yeniden hortlamış. Verem ye- niden hortlamış. Ortalık şöyle, biraz durulur gibi olunca, 1960'lara geldığı- mizde, bir de ne görsek! Neredeyse bütün kentlerimizin, irice kasabalan- mızın belli başlı caddelerine bakan bütün binalannın yüzlerini avukat ve doktor tabelalan sanvermiş... Taşra- da, kısa sürede eşrafın bile yerini alrruş bu doktor ve avukatlar. Artık, Ana- dolu halkını, parlamentoda da dok- torlar ve avukatlar temsil eder olmuş. Ve ilginçtir, 40 yıldır avukatlar, avu- kathkla, hukukla bunca içlidışlı olmamıza karşın, bunca avukatımız olmasına karşın, artık her ne hikmet- se. hâlâ kavuşmamışız demokrasiye... Türkiyelilerin görevi Burada hemen bir kez daha belirt- mek isteriz ki. bizTürkijelilerin, Orta Asya'daki soydaşlanmızla, onlann bağımsızlığı ve geleceğiyle ilgili son de- rece önemli özel görev ve sorumluluk- lanmız bulunduğunu bir an bile aklımızdan çıkarmaya hakkımız yok- tur; kesinlikle. Bu nedenle, örneğin bu soydaş cumhuriyetlerin, salt bir za- manlar Sov'yetler Birliği üyeleri olma- lanna ve bu yüzden de halen Bağımsız De\ letler Topluluğu üyesi bulunmala- nna bakılarak, öteki Hıristiyan ve Sla\ cumhuriyetlerle aynı kefeye ko- nularak değerlendirilmelerine şiddetle karşı çıkmamız gerektir öncelikle. Çünkü bu cumhuriyetler, bilindiği gi- bi, çok farklı toplumsal ve ekonomik yapılara sahiptirler. Yapı farklılıklan- nın bir toplumun başına ne gibi sorun- lar çıkaracağını da, galiba en iyi bilenlerden bin bızler olsak gerektir. En önemli fark Bu Orta Asya cumhuriyetlerini Ba- ğımsız Devletler Topluluğu'nun öteki üyelerinden ayıran en önemli fark da bilindiği gibi, göçebelik ilişkilerinin bu soydaş toplumlarda hâlâ belirgin ve belirleyici nitelikte oluşudur. Aynca unutmayalım ki. bu soydaşlanmız atalannın, hatta hâlâ kendilerinin gö- çebe oluşundan. galiba tarihlerinin hiçbir döneminde bizler gibi bir eziklik fılan duymamışlardır ve göçebelikleri- ni saklamaya kalkmamışlardır. Tam tersine, bu özelliklerini sanki kimlikle- rinin belirleyici bir öğesiymişçesine değerlendirerek bir gizli kişilik sorunu haline getirip, özellikle korumaya ve hatta tarutmaya çahşmışlardır. Yanı bu soydaş cumhuriyetlerin göçebeliğı bizimle de oranlanamayacak denlı gözler önünde ve belirgindir. Galiba. hâlâ ada çok etkin ve belirleyicidir. Bu cumhuriyetlerin sosyo-ekono- mik yapılannı sağlıklı bir biçimde tanıyabilmemiz için gözardı edileme- yecek bir başka özellikleri de bizce. neredeyse yüz yıldır sürekli Ruslann yönetiminde olmalandır. Her ne ka- dar Ekim Devrimi'yle Rus egemenli- ğinden çıkılrruş gibi görünüyorsa da, galiba bu kez de cumhuriyetlerin uy- ruğuna gırmiş Rus azınlıklar araalı- ğıyla, aynı egemenlik biraz dolaylı bir biçimde gene sürdürülmüştür. Yani, en azından son bir yüzyıldır, bu cum- huriyetler için bağımsızhk, gizli veya önemli sorunlardan biri olsa gerekür. 18"inci yüzyıl öncesi ise bilindiği gi- bi, genellikle göçebe bozkır beylikleri, göçebe devletler ve göçebe imparator- luklar tarihidir. Görüldüğü gibi, Ekim Devrimi'ne dek, her ne kadar son yanm yüzyılı Rus işgali altında geçirmişlerse de, ge- nellikle göçebe yaşamlannı sürdürmüş bu toplumlar, Ekim Devrimi'yle Sov- yetler Birliği'ne katılıp göreceli de olsa sosyalist düzene geçmişlerdir. Yani, bu insanlar ıster Ekim Devrimı öncesi. ister sonrası olsun. tarihlerinin hiçbir dönemlerinde. galiba gayri menkul mülkiyet hakkı kavramıyla bir kez ol- sun karşılaşmamışlardır, Dolayısıyla da, bireylerde olsun. loplumda olsun gayri menkul mülkiyet hakkı kavra- Türkmenistan'ın başkenti Aşkabad'da Mollanepes Akademik Tiyatrosu. mının oluşması veya bir bilinçleme, elbette söz konusu bile değildir. Hangi model? İşte. bu yapısal özellikleri nedeniyle, acaba bu ülkelere. ekonomik kalkın- malan için nasıl bir model önerilmeli- dir? Serbest piyasa ekonomisi denilen modelin. henüz daha gayri menkul mülkiyet hakkı kavramıyla bile tanış- mamış bu toplumlara metazori u> gu- latmaya kalkışılmasının, son 50 yıllık deneyimlerimizden iyi bildiğimiz gibi. oralarda hızla bir ekonomik anarşi- nin, sonra da kaçınılmaz biçimde bir siyasal anarşinin doğmasına yol açma- sı. bizce kaçırulmazdır. Unutmayalım ki, toplumda yalnız- ca menkul mülkiyet hakkı kavramı var olduğundan, hemen kendiliğınden bir gayri menkul yağması başlayacak- tır. Çünkü ülkede zaten gayri menkul- lerle ilgili ne bir mülkiyet söz konusudur ne de hukuku vardır. Sos- valıst düzende bütün gayri menkullere sahıp çıkan dev let de artık olmadığına göre, bu hak, doğalhkla kendiliğınden herkese dağılmış olsa gerektir. Hemen şunu da belirtelim ki gerek yeni partilerin yönetiminde ve iktidar- da hâlâ eski otoriter parti yöneticileri- nin bulunuyor olmasından ve gerekse kapatılmış da olsa, eski otoriter parti- nin psikolojik etkisinin bilinç altında sürmesinden doğacak bir çekingenlik ile belki yağma ilk sıralar kendiliğin- den bir oranda frenlenecekür. Ama gene unutulmamalıdır kı kısa bir süre sonra bu yeni paıtiler de aşi- retler arasında parsellenecek ve aşiret reislerinin yönetimine girecektir. Aşiretlerarası kavga Bugüne kadarki deneyimlerimizden çok iyi bildiğimiz gibi de, siyasal parti- leri aşıretler yönlendirmeye başlayaca- ğından, artık kavga bir aşıretler arası kavga görünümüne bürünecek ve gj- derek bir kan davası haline dönüşe- cektir, büyük bir olasılıkla. Yağmanın türlü yöntemlerle körüklenmesi ıle aşi- retler arasındakı bu sürtüşme ve kavgalann kolayca bir içsavaş haline dönüştürülebileceği gerçeği de doğru- su gözden ırak tutulmamalıdır. Bizce, kötü niyetli odaklar, hâlâ aşiret yaşa- mı sürdüren bu toplumlarda, istedik- leri anda kolayca içsavaşlar çıkarabi- lecekleri için, bu genç cumhuriyetleri de istedikleri anda bölme olanaklanna sahiptirler. Uzun yıllar sürecek bu gayri menkul (üretim aracı) yağmasının doğal sonu- cu ise önce toplumdaki bütün değer yargılannın tahribidir. Sonra. karga- şadır, ekonomik anarşidir, enflasyon- dur. işsizliktir, açlıktır. sefalettir. gecekondulaşmadır... Üstelik yağma kavgası. bir süre sonra kendiliğınden de yasallaşacaktır. İşte o aşamada. bir- birleriyle yağma kavgasına tutuşmuş insanlar. sonuçta polise ve adliyeye de düşeceklerinden, caresiz kendilerine bir avukat arayacaklardır hemen. İş- sizlik, açlık ve gecekondulaşma yüzünden de hastalıklar ardı ardına hortlayacak ve insanlar doktor doktor dolaşmaya başlayacaklardır. Şayet, kendi deneyimlerimize de bakarak bu insanlara, toplumsal yapı- lanna uygun ekonomik kalkınma modellen önermek yerine. Batılı para babalannın yönergeleri doğrultusun- da serbest piyasa ekonomisinin uygu- lanmasına kalkışırsak, hiç kuşkunuz olmasın ki. tıpkı bizde 30-40 yıl önce olduğu gibi, kısa bir süre sonra Aşka- bad'ın da. Alma-Ata'nın da. Taşkent'- in de, Bişkek'in de. Bakü'nün de anacaddelerine bakan binalannın yüzleri bir anda doktor ve avukat ta- belalan ile pıtrak gibi donanacaktır. Doktor, avukat göçû Gene, oraya gidecek tüccar ve sana- yicilerimiz, belki bir süre sonra. bü>ük bir olasılıkla kös kös geri dönecekler- dir de, açıkgöz doktor ve avukatlan- mızın oralara hemen yerleşeceklerin- den, galiba kuşku bile duymak olanaksız olsa gerektir. BİTTİ MUSTAFA EKMEKÇİ İşte Demokrasi!27 Mayıs Devrimi'nin öncülerinden Cemal Madanoğlu, 1960'ta Kıbrıs'a gitmişti. Londra-Zürih anlaşmaları sonu- cu, Kıbrıs devleti oluşmuştu. Makarios cumhurbaşkanı, Dr. Fazıl Küçük de cumhurbaşkanı yardımcısıydı. Mada- noğlu, oradaki izlenimlerini şöyle anlatıyordu: - Orada, bir hafta on gün kaldım; bir gün konuşurken söz Makarios'tan açıldı. Raui Denktaş, Makarios'u övdü, dedi ki: "Yahu, ne olursa olsun, bir Türk kendisine şikayete gel- di mi, oturur onu dinler; sonra Rum'u çağırır, basar sopa- yı.. 11 Denktaş, örneklerle övüyordu Makarios'u. Sonra, sözü General Grivas'a getirdi, şöyle dedi: - Grivas'a gelince, onun her köşe başına bir heykelini yapmalı! (Elini öne doğru uzattı) Bu yükseklikte olmalı hey- kei. Köpekler gecerken, ayaklarını kaldınp siğsinler, diye! Kıbrıs'ta, bir otelde kaldı Madanoğlu, orada onunla gö- rüşmek isteyen Kıbrıslılar otdu, gelip anlatyorlar, yakını- yorlardı. Ancak Madanoğlu, Kıbrıs'ın iç işlerine karışmak istemediğinden, konuşmaları 'omuz arkasından' dinliyor- du. 1960ın ilk yarısında, Denktaş bir Ankara'ya gelişinde Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'le görüştü. Denktaş, "Ce- mal Aga" üzerinde hiç de iyi izlenim bırakmayacaktı. Gür- sel bir yakınına Dr. Fazıl Küçük ile Rauf Denktaş konusun- da "ikisi de on para etmez!" diyecekti. Yazar Şevket Süreyya Aydemir, 1974 Kıbrıs olayından sonra, yakın arkadaşı Aysel Bayramoğlu'na yazdığı bir mektupta, "Kıbrıs konusunu Menderes'in Dramı'ndayete- rince yazdım. Onun dışında, bu konunun uluorta konuşul- masmdan yana değilim. Dilerim ki bu çıkmaz bir labirent haline gelmesin..." diyecekti. Şevket Süreyya, özel konuş- malarında da Denktaş'a güvenmediğini soylüyor, Ecevit'i de suçlayarak, bu konunun sıcağı sıcağına çözümü gerek- tiğini belirterek "Geç kalınıyor, bunun başlıca sorumlusu Ecevit'tir!" biçiminde konuşuyordu. 1974 olayından sonra Kıbrıs sorunu bir türlü masaya getirilememişti. Şevket Sü- reyya, "Bu ülke için çok önemliydi, Kıbrıs sorununun ma- saya gelmesindeki gecikmenin büyük vebalini Ecevit taşı- yacaktır" demekte haklı değil miydi? İşte, Kıbrıs sorunu, içinden çıkılmaz bir 'tabirent'e dönüşüyordu. Turan Gü- neş, bir gün: - Ekmekçi, keşke Kıbrıs'a çıkmasaydık, dedi. - Neden? - Biz orada Ecevit'i kaybettik! 1975te CHP-MSP ortaklığı bozulacak, Demokratik Parti'yle ortaklık umut edilecek, o da olmayınca erken se- çim' düşleri kurulacak, o da suya düşerek, ulusun başına 'MC hükümetleri çökecek, kan gövdeyi götürecekti. Araş- tırmacı Hikmetözdemir, 27 Ağustos 1988günlü Cumhuri- yet'te Kıbrıs konusunun iç politika aracı yapılmasını sert biçimde eleştirecekti. Hikmet özdemir, yazısının sonunda şöyle diyordu: "Savaşın askerlere bırakılamayacak kadar önemli bir siyaset aracı olduğu söylenir. Fakat, iç politikadaki müca- delede komşu ülkelerle olan kimi sorunlardan ve bunalım- lardan yararlanmayı uman çevreler, her dönemde ve tüm ülkelerde bulunabiliyorlar. Böylelerine halklar arasındaki barışın yeminli düşmanları denilmelidir. Bunların Yunanlı ya daTürk oluşlari, günahlarını azaltmayacaktır." Türkiye'ye gelip, kısa süre burada görüşmeler yapan Cumhuriyetçi Türk Partisi Başkanı özker Özgür, Türkiye'- ye 'izinle' gelip giden, tek Kıbrıslı parti lideri. Bir de Kıbrıslı ozan var, MehmetYaşin, oda vize'yebağlı! Hani Türkiye'- de 12 Eylül sona ermiş 'demokratiklesme' başlamışta, ne oldu? özker özgür, Türkiye'deki konuşmalarında şöyle di- yordu: "-Yeni demokratik kurumları oluşturmakkolayolmuyor. Bugün, KKTC'de, 12Eylül 1980den beri, seçim kaybettiği halde, zorla başta tutulan Ulusal Birlik Partisi iktidardadır. Kendini ANAP'ın uzantısı, ANAP'ın ikiz kardeşi olarak ilan eden Ulusal Birlik Partisi, zorla iktidarda tutulmaktadır. Bugün iktidarda olan onlardır. O dönem kapandı sayabili- riz ama, etkisi, olumsuzlukları devam etmektedir. Şunu da söylemek istiyorum; biz Kıbrtslı Türkler olarak Türkiye'nin insanına çok şey borçluyuz. Eğer Türkiye olmasaydı, Kıb- rıs Türkleri çoktan yok olduydu..." Özker özgür, insan haklarının ve demokratik hakların Kuzey Kıbrıs'ta uzun yıllar 'ihlal' edildiğini söyledi. özker özgür, şöyle dedi: "-... Olmayan demokrasiyi, varmış gibi gostermek para- doksal bir durum yaratıyor. İşte, KKTC böyle bir ülkedir; demokrasi yoktur, fakat var gibi gösterilmeye çalışılmak- tadır. İnsan hakları ihlal edilmektedir, fakat insan hakları- na harfiyen uyuluyor izlenimi yaratılmak istenmektedir." özker özgür, 1973 yılında, Türk kesiminde yapılan cum- hurbaşkanı yardımcılığı seçimlerinden örnekler verdi: "Doktor Küçük aday, CTP'den Ahmet Mithat Berberoğlu aday, Denktaş aday. Ferit Melen Türkiye'ye Başbakan, 12 Mart'ın başbakanı. Dr. Küçük Ankara'ya çağnlıyor, gene- raller oturuyorlar, Dr. Küçük'e, "Sen çekil!" diyorlar. "Sen yaşlandın, falan... Denktaş bu göreve gelecek!" Dr. Küçük'ü ikna ediyorlar." özgür, daha sonra Ahmet Mithat Berberoğlu'nun anılanndan parçalar okudu. TC Büyükel- çisi Asaf Inhan'ın, adaylığını geri alması için baskı yaptiğı- nı açıkladı. Berberoğlu'na, "Adaylığını geri çekmezsen, kaybolabilirsin!" demişlerdi. "Evine dönemeyebilirsin!" Berberoğlu, anılarında şöyle yazıyor: "Ertesi gün, evimin etrafını beş polis sardı ve göz hapsine alındım... Adaylığı- mı geri almasaydım, başına neler geleceğini ancak tann bilebilir." Sonunda, tek aday olan Denktaş, cumhurbaşkanı yar- dımcısı seçilir. BULMACA 1 2 3 1 2 3 4 5 6 1 7 8 1 J 9 H SOLDAN SAĞA: 1/ Üzerinden geç- tiği insanlara mut- luluk ve zenginlik getireceğine inanı- lan mitolojik kuş... Kınk kemikleri bir arada tutmak ama- cıyla kullanılan tahta gibi düz nes- ne. 2/ Çocuk... Ya- rarlı, kazançlı. 3/ Bir fotoğraf, desen ya da karikatürün gösterdiği ya da temsil ettigi şeyi belirten yazı... Bir sayı. 4/ Eski dilde kansere verilen ad... Küçük su kanalı. 5/ Tarlayı sü- rerek dinlenmeye bırakma. 6/ Yu- nan rakısı... Banndırma. 7/ Bir no- ta... Nişasuyı parçalayarak şekere çeviren bir enzim. 8/ Osmanlılar döneminde Romanya halkına veri- len ad... Eğik yerey. 9/ Kar fırtına- sı... Kültür. YUKARroAN AŞAĞIYA: 1/ Ge- leneksel Hawaii dansı... VUmaı Gü- ney'in önemli bir filmi. 2/ Vaşak denilen hayvanın ufak bir türü... Kilime benzer, renkli ve motifli uzun yolluk. 3/ 1927-1936 yılları arasında Fransa'nın kuzeydoğu sınınna ya- pılan ünlü savunma hattı... Eski bir siyasal partinin simgesi. 4/ Bir pamuk türü... Fütüvvet şeyhi. 5/ Büyük makamdaki kimseleri hoş sözlerle, fıkra ve öykülerle eğlendiren kimse. 6/ Güney Amerika'daki dağ sırası... Şık, lüks ve gösterişü giyim tarzı. 7/ Tantalın simgesi... Başkalannın sırtından gecinen kim- se. 8/ Zihin ve bedenin enerjik hareketi... Oniki İmam'ın do- kuzuncusu. 9/ Atın eşkin yürüyüşü... Namaz çağnsı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear