25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 PMAYIS 1992 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER CUMHURIYETTEN OKURLARA ÖZGENACAR AsbveKopyası ile Ozürier••• Gönümüzde "Menem modeli" tartışılıyor. Arjantin Cumhurbaşkanı Carlos Menem, enflasyonu önce yüz- de 3 binlere çıkarmış Sonra iki yılda yüzde 70'lere düşıjrmüş. Böylece büyük başarı sağlamış. Deniliyor ki: "Menem modelini uygularsak enflasyonu önleriz." Türkiye'de fiyat artışını yüzde 3 binlerin üzerine çıkar- tıp tîirden yüzde 70e düşürmenin anlamı ne? Enflas- yon zaten yüzde 70... Genelde Türkiye'deki aydınların ortak yanıigısı bu. Bir zamanlar sağda modaydı "Küçük Amerika" mode- li... Sonra Japon ve Kore modellerine övgü yağdırıldı. Soldta ise Çin ve Moskova modellerinin üstünlüğünün yanı sıra Arnavutluk modeli dahi tartışıldı. Oysa, Türkiye'nin kendine özgü koşullarının ve o ül- kelerin farklı sorun ve olanaklarının varlığı her neden- se gözardı edildi. Bir zamanlar "Bab-ı Âli"de "Cumhuriyet" modellik yapıyordu gazetelere. 'Cumhuriyet gibi ciddi bir gaze- te çıkarmak" amacıyla bazı gazete sahipleri kasalarını açtılar, dev kadrolar kollarını sıvadılar. Ama hiçbiri tut- madı, hiçbiri "Cumhuriyet" olmadı. Hiç unutmam, Cumhuriyet'in değerli yazı işleri mü- dürlerinden Erol Dallı ve rahmetli Kayhan Sağlamer, 1968'de gazeteden ayrılıp "Yeni istanbul'u yonetme- ye başlamışlardı. Düşkırıklığını daha sonra Dallı, bana şöyle anlatmıştı: "Cumhuriyet'i yıllardır biz çıkarmıştık. Cumhuriyet'i biz yönetmiştik. O halde Cumhuriyet'ten daha iyisini, ancak biz yapabilirdik. Para vardı. Kadro bizdik. Ama beceremedik. Iş işten geçtikten sonra anladık ki biz bir gazete yapmıştık. Ama "Cumhuriyet" yapamamıştık. Çünkü ona Cumhuriyet'in ruhunu ve okurunu vereme- miştik." Yeni Gazete, Yeni Istanbul, Ortam, Yeni Ortam, Hür Gün ve Söz gibi gazeteler de "Cumhuriyet gibi ciddi olmak" iddiası ile ortaya çıkmışlardı. Ama olmamıştı, hiçbiri tutmamıştı. Tutunamamışlardı... Işin ilginç yanı, benzeri bir durum 5 kasımda "Cum- huriyet" içinde de yasandı. özünden ve okurundan koparılan bu gazete "Cumhuriyet" dahi olsa, kendisi- ne yapılmak istenen aşıyı kabul etmemişti. Kopyacılık ne kadar yanlışsa, özünden uzakiaşmak da o kadar yanlıştı. • • • Biz, "Cumhuriyet"in Türkiye'nin gündemini belirle- diğini iddia edecek değiliz. Son on gün içinde "kiracı- ların bildirim verme zorunda olduklarına" ilişkin habe- rimiz, önce "Sabah" ve sonra "Milliyet'te sekiz sütu- naçıkarıldı. "Nahcıvan ' başlığımızın ardından bazı yazarlar "paniğe gerek yok" derken, Dış Haberler Servisimiz ilk kaynak olarak Haydar Aliyev'in özel demeci ile olayların ciddiyetini kanıtladı. Işte Cumhuriyet'i gazete yapan öğelerden biri de bu ciddiyetti. Nitekim "Milli- yet", Nahcıvan olayının üzerine sekiz sütunluk başlıkla gitme gereğini üç gün sonra duydu. "Gençler sevişmek istiyor" başlıklı ve araştırmaya dayalı haberimiz, birinci sayfada, "Öldüren bekâret" haberi ile acı bir biçimde doğrulandı. Gazetelerimiz Bosna-Hersek çatışmalarını ya da Al- manya'daki havaalanı grevlerini, dış haberler sayfala- rında bölük pörçük işlediler. Hersek olayının Avrupa- daki Türk gurbetçi işçileri ve yakınları, kendi özel araçları ile Avrupa'ya tatile gidecek Türkler ile ulusla- rarası karayolu filomuz üzerindeki etkileri de araştırıl- mıştı. Almanya'daki grevlerin Türk turizm ve hava taşı- macılığı üzerindeki etkileri de sadece "gazete"mize yansımıştı. Bu güzel örneklerle övünecek değiliz. Çünkü bu ara- da çok büyük hatalar da yaptık. Devlet Bakanı Tansu Çiller'in ABD dönüşünde açık- ladığı "bir milyar liralık kaynak" haberini, VVashington Büromuz ile yazı işlerimiz yanlış algılayınca Dünya Bankası'nın kredi kaynakları ile Çiller'in tahvilleri bir- birine karıştı. Geçen hafta "hatalarımızın sabırla karşılanıp, bağış- lanması dileğinde" bulunmuştuk. Bu haftaki hataları- mız bağışlanmayacak kadar büyüktü. Bir başlığımız şöyleydi: "Dış borç stokumuz azalıyor." Bu başlığı ko- yan arkadaşımız herhalde, "döviz ve altın stokumuzun azaldığını" sanmış olmalıydı, günlük telaşı içinde. "Sözlü" anlamına gelen "şifahi" kelimesi bir başlı- ğa "şifayi" olarak yansımıştı. Israrlı düzeltilere karşın sabah elinize aldığınız gazete yine "şifayi" kapmış olarak çıktı. Hiç kuşkusuz, yanlışlarımızın önemli bölümü dikkat- sizliğin yanı sıra gazeteyi yetiştirmenin telaşı ve henüz biigisayara tam alışamamış olmamızdan doğuyor. Sadece bizde değil, öteki gazetelerdeki hataların, genelde Türkçe bilmezliğimizden, Türkçeye gereken önemi vermeyişimizden kaynaklandığını da söylemek isterim. "Sözlü" kelimesi dururken, özünü ve dilbilgisini bil- mediği bir başka dilin sözcüğü olan "şifahi" elbette kullanılmamalıydı. Bugünkü kuşak, ortaokul ve liselerde dahi Türkçeyi ve dil bilgisini ögrenemiyor. Hatta gazetecilik eğitimi veren üntversitelerin mezunları da "Türkçesiz" katılı- yor aramıza. Bir yanda Osmanlıcanın, bir yanda Batı dillerinin dü- men suyundan gidince ortaya bir bocalama çıkıyor. "Şifahi" kelimesini "şifayi" diye başlığa çıkaran sek- reter arkadaşımız, öteki meslektaşları gibi hiç yadsı- madan "bypass yasası" diye de başlık atabiliyor. Ingilizce "piknik" kelimesi, Fransızcaya girdiği için Fransız aydını ingilizceden uyarlanmış bir Fransızca- ya "Franglese" diye şiddetle tepki gösteriyor. Oysa başta Türkiye Cumhurbaşkanı olmak üzere Türk aydı- nı, Türkçenin "TURK-EBESK-ELESE" oluşumuna övü- nerek katkıda bulunuyor. Türk basını bugün kendi okuruna, "bypass, kaos, kriz, derby" gibi kelimelerin ne anlama geldiğini sorsa nasıl bir sonuç ortaya çıkar? "Bypass yasası"na "te- ğet yasası" ve "kaos"a karmaşa, "kriz"e bunalım demek varken, neden acaba bu yabancı kelimeler özenle seçilir ve Türkçe dışlanır? Şimdi de kalkmış Or- ta Asya Türklerine Istanbul Türkçesi öğretecekmişiz!.. Haydi hayırlısı... Yanlışlarımızdan dolayı özür diliyor, daha bir süre sabır ve anlayışınıza sığınıyoruz. • • • Yuvaya dönüş sürecinin sürdüğünden söz etmiştim. Değerli yazar Uğur Mumcu'nun "Gözlem"leri 7 ma- yısta yeniden başladı. Mumcu'nun önemli yanı, yazar- lıktan öte mesleğe yeni başlamış bir "muhabir" gibi haber üretmesidir. Son örneğini de "Apo'ya devlet bursu" haberinde gördük. Hukuk eğitiminin yarattığı kılı kırk yaran bir araştırmacılığının ürünü olan yeni di- zileri kendisinden beklemeye herhalde okurun hakkı olsa gerek. Cüneyt Arcayürek, Ankara'yı "Güncel" çizgide yaz- mak için yuvaya döndü. Her saniye haber soluduğunu ve kokladığını bildiğim Arcayürek'in aynı zamanda An- mArkasıSa.l6,Sü.7'de Ula'da intihar atmosferi sokaklara yayıldı; bekâret testi heveslisi müdür, yasaya aykın olduğu için konuşmuyor 'Hepimiz Güzide'nîn atladığı yerdeyiz' • UlaAtatürkLisesi'nde, 15 gün kadar önce Güliz Gökçeoğlu'nundaintihar girişiminde bulunduğu or- taya çıktı. Hayata karşı ya- pılan kababklar artarken, bekâret testi önerisinin sa- hibi MüdürTuran Kabasa- kal, konuylailgili sorulara yasayı korumak kaygısıyla cevap vermiyor; 657 sayılı Devlet Memurlan Yasası'- nı gerekçe gösteriyor. ÖZCANÖZGÜR ULA - "Bekâret kontrolü" sözünün ölümle sonuçlandığ, 15 yaşındaki genç kıan artık havasmı soluyamadığı özsoy ailesinin evinde acı, sokağa taşı- yor... Çok değil, 4 gün önce don- durmacı baba Ersin Özsoy'un evinde Ula Atatürk Lisesi bi- rinci sınıf öğrencisi Güzide'nin varlığı, hayatın bir parçasıydı. Ta ki o güne okul müdürü Tu- ran Kabasakal'ın baba Öz- soy'u çağınp "Kızına dikkat et. Erkeklerle dolaşıyor. En iyisi bakireliğini kontrol ettir" dedi- ği ve Güzide'nin bu sözleri du- yup yaşamına son verdiği güne kadar. Güzide Özsoy'un ölümü adli kayıtlara "intihar" diye geçti. Ölümünden sonra yapılan otopsı sonucu alınan "bakire- dir" raporu da adliyenin tozlu raflannın arasına yerleştirildi. Şavcılık dosyayı kapatü. ama Özsoy ailesinin evinden Ula so- kaklanna taşan acı, henüz kül- lenmedi. Dipsiz bir uçurumun dibinde bitip giden hayatın sonrasında Özsoy ailesinin evindeyiz. Ula- lılar, Güzide'nin arkadaşlan başsağlığına geliyor. Baba Er- sin özsoy ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisi ağabey Yal- Kendisini 150 metrelik > ardan atan Güzide'nin anncsi Sunay Özso> .babaannesi Fatma Özso> * e akrabaları çaresi/.kcndi acıları- na bakıvor. hayatları acıları olmuş. Babası >e kardeşi ise konuşmak ve insan >üzü görmek istemi\or. cın, âdeta evden kaçmışlar. Aa- lannı dindirecek sözlere bile dayanacak halleri kalmamış. Her gelen ziyaretçiyle acısı yenilenen anne Sunay Özsoy, kalabahkta bizi fark ettiğinde yüzündeki isyanla haykınyor: "Yazdıklannız, çektiğiniz re- simler ne zaman işe yarayacak. Yavruma nasıl kıydılar. Ahhhh. ne deyem... Yavrum gitti ah..." Anne Sunay, kızının en yakın arkadaşı Aylin Şenol'u görünce bizi bırakıp cığlıklannı sürdü- rüyor: "Ahh, kızım, kızım benim. Bak Aylin öğle yemeğine gel- miş. Sen de gelirdin şimdi. Gel- medin, bir daha gelmeyeceksin. Hoca, Allahım bilsin seni. Ciğe- rin yanar inşallah.." Güzide'nin sınıf arkadaşı Aylin, daha fazla dayanamayıp evden aynlırken kendisiyle ko- nuşmak istiyoruz. Önce çekini- yor, sonra gözleri yaşlı, arkada- şını bize anlatmaya çalışıyor. Kendisinden aynı sınıfta 15 gUn kadar önce bir başka kız öğren- cinin intihara teşebbüs ettiğini öğreniyoruz... Aldığı çok sayı- da hapa rağmen ailesi tarafin- dan kurtarılan genç kızın adı Güliz Gökçeoğlu. Aylin Şenol, sorulanmıza yanıt vermek iste- miyor. "O kurtuldu" demekle yetiniyor. Öğ.-endiğimiz bu yeni olay üzerine Atatürk Lisesi'ne gidip makamında olan okul müdürü Turan Kabasakal'ı ziyaret edi- yoruz. Okul müdürü Kabasa- kal, daha önce olduğu gibi "657 sayılı Devlet Memurlan Ya- sası'nı" gerekçe gösterip sorula- nmızı yanıtsız bırakıyor. Biz odasında otururken ilçe kay- makamı telefonla . anyor: "Kaymakam bey, yine gazete- ciler geldi. Soru soruyorlar" diyor. Karşı taraftan kayma- kam Sait Eker, "Hayır' diyor. Müdürün elinden telefonu alıp soruyu ilçe kaymakamına yö- neltiyoruz: "- Kaymakam bey, bu okul- da daha önce de intihar olayı olmuş. Olanlan müdür beyden değil de kimden öğreneceğiz?" "-Müdür bey açıklama yapa- maz. Biz de yapamayız. Olayla ilgili gerekli soruşturma açıl- mıştır. Sonuçlanınca sonuçtan yetkililer haber verir." Okuldan çıkıp tekrar özsoy ailesinin evine dönüyoruz. Yoî- da Ula Belediye Başkanj Ümit Karaaslan ile karşılaşıyoruz. Genç kızın cesedi 150 metre de- rinlikteki uçurumun dibinde bulunduğunda orada olan Be- lediye Başkanı Karaaslan hâlâ olayın etkisi altında, "Bu olayın üzüntüsü gececek gibi değil. Halk tedirgin. Okul müdürü- nün Ula'da kalmamasında ya- rar var" diyor. Tekrar eve geldiğiıruzde ba- ba- oğul özsoylar hâlâ yok. Bizi amca Ali Özsoy karşıladı. "Biz kana kan istemiyoruz, Ula'yı bu müdürden kurtarsın- lar" diyen Ali özsoy, bizi alıp Güzide Özsoy'un kendisini at- tığı uçuruma götürüyor. Uçu- ruma vardığımızda amca Öz- soy gözleri yaşlı şunlan söylü- yor: "Kardeşimin iki evladı vardı. Artık biri yok. Ikisi de çok ze- kiydi. Oğlumuz üpta okuyor. Onun dünyası da karardı. Sı- navlannı bırakıp geldi. Hepi- miz mahvolduk. Kızımız inti- har edecek biri değildi. Bütün kabahat müdürde. Kardeşimle ayn, kızla ayn görüşseydi bu ol- mazdı. Kardeşim müdür ile konuştuğunda kızını abp eve gelmek istemiş. Müdür 'okul- dan çıkınca geÛr' diye bırakma- mış. Bıraksaydı bu olmazdı.. Kız ortadan kaybolduğunda müdür eşiyle birlikte evimize. geldi. Durmadan kızı kötülü- yorlardı. ölüsü bulunduktan sonra eve gelip özür dilemek is- tedi. Getirir miyiz? Biz kan iste- miyoruz, ama yetkililerin yapıl-. ması gerekeni yapmasını bekli- - yoruz." Muğla'ya döndüğümüzde ilin en yetkilisi Muğla Valisi La- le Aytaman ile görüştük. Vali Aytaman olaydan duyduğu üzüntüyü dile getirirken "Şu anda kaymakamlık ve milli eği- tim gerekli bilgileri topluyor.. Hele bir bilgiler toplansın, gere-; ken yapılacaktır" diyordu. Dini vakıflar Orta Asya'ya koşuyor AYŞESAYIN ANKARA - Türkiye'deki ba- zı vakıflar, Türki cumhuriyetle- re el attı. Türk Diyanet Vakfı, Türk Dünyası Araştırmalan Vakfı, Türk Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı, bu cumhuriyetler- den öğrencilere yaklaşık son 2 yıldır, din adamı yetiştirilmek üzere burs veriyor, Türkiye'den de öğretmen ve öğrenci gönde- riyor. Kırgızistan, Özbekistan, Moğolistan. Azerbaycan, Türkmenistan gibi cumhuriyet- lerden secilen öğrencilere de Kuran kurslan ve İlahiyat fa- kültelerinde burslu eğitim olanağı sağlanıyor. Türk Diya- net Vakfı, bu cumhuriyetlere, dini kitap, Kuran, dini içerikli video kasetleri yardımının yanı- sıra, cami yapımı için kampan- ya başlattı. " Diyanet işleri Başkanlığı geçtiğimiz Ramazan ayında 72 din adamını bu cum- huriyetlere gönderdi. Türki cumhuriyetlerinde Türk vakıf- lannın yanısıra, İran ve Suudi Arabistan da faaliyet gösteri- yor. Türki cumhuriyetlere yöne- lik en yoğun faaliyeti Türk Diyanet Vakfı yürütüyor. Burs olanaklannın yanısıra, dini malzeme yardımı da yapan vakfın amacı. bu bölgelerdeki Türkilere İslamiyct bilincini aşılamak, İran ve Arabistan et- kisine karşı koruyucu rol üst- lenmek. Vakıf. bu kapsamda şimdiye kadar Azerbaycan'a bin Kuranı Kerim. Bağımsız Devlet Topluluğu (BDT) için- deki Türki cumhuriyetlere 3 bin Kuran okumaya giriş kitabı. Moğolistan'a 5'00 Kuran, 500 Kuran alfabesi. 150 alfabe kase-, ti. 10 tane de görüntülü yayın bandı gönderdi. Vakfın yardım lıstesinde aynca Gürcistan Ba- tum Camii ve Kafkasya havzası içindeki Türkilere gönderilen yaklaşık 2 bin 500 adet dini ki- tap ve kaset bulunuyor. Vakfın. eğitim faaliyetleri içinde yera- lan yardımlar şöyle sıralanıyor: • Diyanet İşleri Başkanlığı aracıhğı ile Türkiye'ye gelen ve halen İstanbul Müftülüğü'ne ait Kuran kurslannda okuyan Özbekistan. Türkistan, Çeçen, Dağıstan, İnguş. Avar, Moğo- listan. Balkar ve Çerkes uyruk- lu toplam 197 öğrenciye aylık 150 bin lira burs veriliyor. • İslam Kalkınma Ban- kasının burslusu olarak Tür- kiye'yc gelen ve çeşitli fakülte- lerde okuyan Moğolistan uyruklu 3 öğrenci Ankara'da uygun dairelere yerleştirildi. • Dağıstan dini iradesince din görevlisi yetiştirmek ama- cıyla 50. çeşitli fakültelerde okumak üzere Türkmenistan'- dan gönderilecek 40, yine Kazakistan'daki Fababi Vakfı'n- ca saptanacak ve çeşitli üni- versitelerde eğitilecek 40, Kırgızistan Kadıhğı'nca sapta- nacak ve Türkiye'deki İmam Hatip liselerine kayıt yaptıra- cak 20. fakültelere gönderilecek 70, Azerbaycan ve Kafkasya Müslümanlan Dini İdaresi'nce saptanacak ve İmam Hatip lise- leri ile İlahiyat fakültelerinde eğitiiecek öğrencilere de burs verilmesi kararlaştınldı. • Diyanet Vakfı. 1992-93 öeretim vılından itibaren de İmam Hatip liseleri ve İlahiyat fakülteleri ve çeşitli fakültelerde eğitim görecek Kırgız, Özbek. Kazak ve Türkmenistan uyruk- lu toplam 160 öğrenciye burs verecek. Vakıf. Türk dünyası ile kültürel ilişkileri artırmak amacıyla da Azerbaycan'da bir matbaa ve yayınevi kurmaya hazırlanıyor. Matbaanın kuru- luşunu, Azerbaycan Ansiklo- pedisi Neşriyat Müdürlüğü ile Diyanet Vakfı'nın kurduğu GİNTAŞ adlı şirket üstleniyor. Vakıf. yüzde 51 hissedar oldu- ğu şirkete 1 milyon dolar serma- ye koydu. 20 dolara öğretmen Türki cumhuriyetlerde, Diyanet Vakfı dışında Türk Dünyası Araştırmalan Vakfı ile Türk Ocaklan Eğitim ve Kültür Vakfı'nın sıkı ilişkileri bulunuyor. Türk Dünyası Araştırmalan Vakfı, milli ve manevi duygulan pekiştirmek ve bu cumhuriyetlerdeki genç- lere. Türkiye Türkçesini öğret- mek amacıyla, öğretmen gönderme, okul yaptırma işle- vini üstleniyor. Vakıf Başkanı Prof. Dr. Turhan Yazgan. çeşitli cumhuriyetlere şimdiye degin 12 öğretmen gönderildiğini. önü- niüzdeki yıl bu oranın artabile- ceğini' söyledr.' Yaz"garl. yfeni öğretim yılında, Kazakistan'ın Kazan. f ataristan'ın Alaboğa, Özbekistan'ın Alma-Ata ve Türkmenistan'ın Çimkent kentlerinde dört lise açacaklan- nı bildırdi. Yazgan. 20 do- Iann bu ülkede yaklaşık 2 bin ruble yaptığını, bunun da BDT standartlannda yüksek bir ra- kam olduğunu belirtiyor. Türk Dünyası Araştırmalan Vakfı faaliyetlerini Özbekistan'da İpekyolu Vakfı. Kazan'daki Pedagoji Enstitüsü. Çimkent'te Yesevi Üniversitesi Türkoloji bölümüyle ortaklaşa yürütü- yor. Türk Ocaklan Eğitim ve Kültür Vakfı'nın faaliyetleri daha çok öğrencilere yönelik. Vakıf. Türki cumhuriyetlerden gelen öğrencilcre burs veriyor. ] 'Allah'ın izniyle iddialıyız' diyen Devlet Bakanı Gönen, yetiştirecekleri öğrenci tipini açıkladı: Çağdaş, Atatürkçü, bîlgîli ve maneviyatçı The Marmara Oteli Opera Salonu'nda yapılan 10. Antika Kitap Mûzayedesi'nde, ilk kez eksik siz sattşa sunulan Paul Rycaut'un 1687-1700 tarihli üç çiltlik Osmanlı Tarihi' 20 milyon 500 bin lirayla en pahalı kitapoldu. (Fotoğraf: İBRAHİM GÜNEL) 20.5 milyon liraya 'Osmanlı Tarihi'- Kültür Senisi - Librairie de 'era'nın dün The Marmara Oteli Opera Salonu'nda düzen- lediği 10. Antika Kitap Müza- .edesi'nde ilk kezeksiksiz satışa ;unulan Paul Rycaut'un 1687- 1700 tarihli üçciltlik "Osmanlı Tarihi" 20 milyon 500 bin lira- a alıcı bulaıak müzayedenin cn pahalı eseri oldu. Yaklaşık dört saat süren 10. Antika Kitap Mûzayedesi'nde satışa sunulan en son kitap olan 15 milyon lira açılış fıyatlı "Os- manlı Tarihi'ni Serdar Sadı- koğlu satın aldı. Müzayedenin 17 milyon lira açılış fivatlı en pahalı eseri Taş- çızade El-Hac Hafız Osman Efendi tarafından yazılmış olan altın yaldızlı ve tezhipli Kuran-ı Kerim ise abcı bulamadı. Bu fi- yatı aşarak müzayedede satılan ikinci en pahalı eser ise, 8 mil- yon 500 bin lira açılış fıyatlı nadir bir kitap oldu: Leon Par- villee'nin çiniler başta olmak üzere 15. yüzyıl Türk mimari- sinde kullanılan dekoratif un- surlan renkli taşbaskısı levha- larla açıkladığı "Architecture Et Decoration Turques Au XV E. Siecle". 17 milyon 500 mil- yon liraya epey bir çekişme so- nunda Moris Hazbay tarafın- dan satın alındı. Sahaf İbrahim Manav'ın Jak Deleon eşliğinde yönettiği mü- zayedenin en eski tarihli kitabı, 6 milyon 500 bin lira açılış fıyat- lı. 1572 tarihli Giovanni Pietro Contarini'ye ait "Historia Del- le Cose Svccesse Dal Principio Della Gverra Mossa Da Selim Ottomano A Venetiani" adlı eser ise alıcı bulamadı. 19. yüzyıl başlannda Osman- lı kıyafetleri hakkında hazırlan- mış kapsamlı kitaplardan biri olarak ilgi çeken 8 milyon 500 bin lira açılış fivatlı "The Cos- tume of Turkey". müzayedede bulunmayan "meçhul birine" 17 milyon liraya satıldı. ADANA (Cumhuriyet Güney İlleri Bürosu) - Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Akın Gö- nen, Türk milli eğjtimine daha fazla kaynak ayıracaklannı be- lirterek. "Yüreği imanla car- pan. Atatürkçü. çağdaş, bilgili. manevi değerlere bağlı öğret- men ve öğrenciler yetiştirece- ğiz" dedi. Gönen, on binlerce ünivcrsite mezununun işsiz ol- duğuna dikkat çekti ve "Beyin cnflasyonunu önlemek için planlama yapacağız" diye ko- nuştu. Bir özel dershanenin düzen- lcdiği "21. Yüzyıla Girerken Türk Milli Eğitiminde Arayış- lar" konulu sempozyumda konuşan Devlet Bakanı Akın Gönen. bir toplumun ayakta kalabilmesi ve başat ülkeler arasına girebilmesi için çağın bilimini elinde tutmasının şart olduğunu vurguladı. Sempoz- yumun yapıldığı Seyhan Kül- tür Merkezi'ne. "Selamünaley- küm" diyerek giren Bakan Gönen. Fatih Sultan Mehmet- in Haliç'e boğazdan gemi indir- meyi akıl edecek teknolojiyi kullanabildiği için İstanbul'u fethctmeyi başardığına dikkat çekti. Konuşmasının bir bölü- mü, "Allahüekber" sözleriyle kesilen Devlet Bakanı Gönen. "O halde biz de bugün ne yapa- cağız" sorusunu yönelterek şöyle devametti: "Dünyada birinci güç olma- nın yolu bilim ise. bu teknoloji- yi çitfçıyc. askere yansıimaksa bizde bunun için gerekli ortamı sağlayacağız. O zaman birinci işimiz bilime. eğitime, araştır- maya önem vermektir. Bugün milli eğitime verdiğimiz kaynak az. ama bunu arttıracağız". Devlet Bakanı Gönen, milli eğitimin en temel felsefesinin öğretmen ve öğrencinin yetişti- rilmesi konusu olduğunu vur- gularken de şunlan söyledi: "Okuma yazma bilen sayısı, üniversite ve üniversite mezunu sayısı tek başma gelişmişlik öl- çüsü değil. Atatürk ilke ve inkı- laplannı bilen, yüreği imamla, memleket sevgisiyle çarpan, imanlı. manevi değerlerine sa- hip eğitim personeü ve öğrenci yetiştirmek hedefimizdir. Al- lah'ın izniyle iddialıyız. Milli eğitime aynlan kaynağa önce- lik vereceğiz. Genç kuşaklar çağdaş bilimi, çağdaş teknoloji- yi bilebilir, bunlan öğretebilirsi- niz, ama yetmez. Manevi değer- ler de gereklidir". TBMM İnsan Haklan Ko- misyonu üyesi Eyüp Aşık ile RP Milletvekili Abdüllatif Şe- ner, MÇP Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu, DYPmilletvekilleri Turgut Tekin. Mustafa Küpeli, Yalçın Öğütcan ile çok sayıda konuğun izlediği sempozyum- da. daha sonra Ç.Ü. Tıp Fakül- tesi Dekanı Prof. Dr. Tuncay Özgünen, M.Ü. İlahiyat Fakül- lesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cahit Baltaa, Erciyes Üniversi- tesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Ahmet Uğur, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Çcıin Yiğcnoğlu konuştular. Anneler Lriınu mesajlarla kutlaııdı İstanbul Haber Senisi - An- ncler Günü dün çeşitli etkinlik- lcrlc kutlandı. Cumhurbaşkanı Turgut özal, yayımladığı mesaj- da tüm Anneler Günü'nü kut- layarak, "Bu güzel günde Bal- kanlar'da, Kafkasya'da kan ağlayan anneler var. Onlann ıstırabını gönülden paylaşıyo- ruz" dedi. Başbakan Süleyman Demirel de. mesajında, Tûrk toplumu- nu güçlü yapan şeyin aile oldu- ğunu. ailenin temel diregini ise annelerin meydana getirdiğini söyledi. Demirel, "Hayata an- lam kazandıran, annenin sevgi- si ve anneye olan sevgidir. Bu güzel günde her günü sevgi sembolü olan bütün annelere üstün gayret ve fedakârlıklan nedeniyle sevgimizi, saygımızı, minnet ve şükranlanmızı suna- nm" dedi. Atatürk Çocuk Yuvası ço- cuklan, Seyranbağlan Huzure- vinde kalan yaşhlann Anneler Günü'nü kutlarken, Türk Ka- dmlar Birliği'nce de "Yılın Annesi" seçilen Şükran Da- ban'a şükran plaketi verildi. Törende konuşan Şosyal Hiz- metler ve Çocuk Esirgeme Ku- rumu Genel Müdürü Arslan Kaya, "Annelerimiz bu toplu- ma değerli evlatlar yetiştiren mimarlanmızdır. Sadece çocuk doğurup büyüten anneleri de- ğil. çocuk doğurmadığı halde bütün çocklan bağnna basan gönül dağarcığı geniş anneleri- mizin de Anneler Günü'nü kut- luyorum" dedi. Istanbul Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ile Üsküdar Beledi- yesi'nin ortaklaşa düzenlediği "Anneler Günü" yürüyüşü dün yapıldı. Yaklaşık 50 kadar anne çocuklanyla birlikte Şemsi Pa- şa Meydanfndan Harem'e ka-. dar yürüdü. İstanbul Büyükşehir Beledi-" yesi Zabıta Ekipleri, Anneler; Günü dolayısıyla 2!eynep Ka-_ mil Hastanesi. Istiklal Caddesi, Gülhane Parkı, Şişli Etfal Has- • tanesi, Bakırköy ve Süleymani-' ye Doğumevi ile Ortaköy," Kartal ve Pendik meydanlann-" da çiçek dağıttı. İstanbul Büyükşehir Beledi-, ye Başkanı Nurettin Sözen'in^ yurt dışında olması nedeniyle Başkan Vekili Yusuf Baha Gürcan, Darülaceze'de Anne-T ler Günü'nü kutladı. ; Kadıköy Belediyesi'nce An-, neler Günü nedeniyle yaptın- lan heykel de dün törenle açıldı. Göztepe Bağdat Caddesi üze-" rinde bulunan heykelin açılışın- ' da bir konuşma yapan Kadı- köy Belediye Başkanı Cengiz Özyalçın, heykeli Türk kadını- - na armağan eltiklcrini belirte- - rek. hergün annelerin yanında". olacaklannı sövledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear