22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8MART1992PAZAR 10 PAZAR YAZILARI Amerikan solıı Kennedy ile bölündüDoğunun en önemli entelektüel merkezi 3Slew York için önsmli akşamlardan bıri. Town Hall. Amenkan liberallcn, Holly- *vood'un sol eğılimlı ünlüleri, yazarlar, ^gazeteciler ve diğer siyasetçiler ve sanatçı- larla hınca hmç dolu. Sahnede ABD'nin en çok tartışılan fılm yönetmeni, eski taksi şo- tförü ve Vietnam gazisi Oliver Stone. Wa- «ergate skandahnı ortaya çıkaran gazeteci- Aerden Carlbernsein'in eski' eşi feminist ya- 2 a r Nora Ephron, sapına kadar demokrat .araştırmacı yazar Edvvard Jay Epstein ve fcir zamaniar en soku Amenkaü yazar ola- «-ak bilinen ve Amerikan gizli istihbarat teş- Jcilatı CIA hakkmda 1300 sayfalık "Har- lot'un Hayaleti" kitabını yazıp yıllarca CTIA'nın demokrası için en büyük tehlike olduğunu savunan, ancak geçenlerde CIA rnerkezine yaptıgı ziyaretten sonra fikrini cdeğıştiren, yeni dünya düzeninde daha güçlü bır CIA ihtiyacı olduğunu ilan eden INİorman Maıler, Nation adlı soicu haftalık derginin düzenlediği toplantıda JFK fiimi- rıi tartışıyor. Oliver Ştone, John F. Kennedy'nin öl- dürülmesinde Amerikan resmi istihbarat teşkilatlannın rol aldığını iddia ettığı şüp- hecifilmiylesadece sağdan değil, özellıkle soldan büyük eleştiriler toplamaya devam ediyor. JFK üzerine yıgıniarla makale ya- zıldı. Yıgıniarla toplanüda fılm tarüşıldı. Bütün tartışmalar Stone'un fılminin artıs- tik yanlannda değil, siyasi mesajı ve içeri- ğinde yoğunlaştı. Town Hall'daki gecede de aynı şey yaşandı. Stone'un kendisi başta olmak üzere, tartışılan konu, yönetmenin bir paranoyası mı yoksa gerçeği mi yansıt- uğı idi. Filme soldan ve liberallerden gelen eleş- tiriler, Türkiye'de uzun süre yasaklanan ve Batı'da son 20 yıldır Türkıye'nin imajını belirleyen "Geceyansı Ekspres"ine bir Türk'ün duyduğu tepki ile paralellik taşı- yor. Gece Yarısı Ekspresı'nın metin yazan Oliver Stone, o gün bugündür hemen her fîlminde değışik seyirciden benzer kızgınlık lepkisi görmekte. Temelde bir devlet baş- kanının istihbarat örgütünce ya da başkan yardımasının darbesiyle öldürülebileceği şüphesini güçlendirmek, Amerikan de- mokrasisine derinden ve içten içe inanan Amerikan solu ve kamuoyu için kolay haz- ŞEBNEM ATİYAS medilemeyecek bir iddia. Nitekim Tovvn Hall'daki toplantıda Norman Mailer bu derinden inancı, İstih- barat örgütü'nün 'nükleer silahlara sahıp Üçüncü Dünya'nın yaratacağı canavarla- ra karşı savaşmak için yeniden soğuk sa- vaştakinden çok daha güçlii bir şekilde dü- zenlenmesi' talebıyle bağıra bağıra dile ge- tirdi. CIA'nın yok edilmesini istediği yıllar- da şikâyet ettiği anti komünizm parano yasının şimdiki duygulanyla benzerliğine hiç dikkat etmeden, Mailer,Stone'un fllmini •çılgınca bir paranoya' olarak nitelendirdi. Mailer. bu paranoyanın Amerikan toplu- munda her zaman var olduğuna ve sosyo- lojik bir özellikte olduğuna dikkat çekti. Toplantının bitişinde Norman Mailer'a, bugün CIA'nın güçiendirilmesini talep ederken içinde olduğu paranoya ile geymiş- te dünyaya fesatı yayarken anti-komünizm bahanesine sığınan sağci paranoyanın ben- zerlik taşıyıp taşımadığını sordum: "Bu soru, çok geniş bir soru, şimdi kısa sürede cevap verilebilecek gibi bir şey değü" diye- rek yanıtlamaktan kaçındı. . Ştone, Norman Mailer'ın paranoya eleş- tiriterini fazla umursamadı. Film yönetme- ni Kennedy'i ABD'nin "en son liberal cumhurbaşkaru" olarak nitelendirdikten sonra, tarihin "'tek bakıştan öğretildiğini" vurguladı. Okullarda çeşitli görüşlerin yer aldığı tarih kitaplannın okutulması gerek- tiğjni öne sürdü. Oliver Stonefilmiyletari- he şüpheyle bakmak gerektigjni anlatmaya çalıştıgını belirtti. Stone Tılmın beş amacı vardı. Birincisi JFK'ın katıli olarak nite- lendırilen Lee Harvey Oswald yalnız değil- di. Sınırlı merrni teonsi yalandır. Lyndon Johnson ülkeyi sağa kaydırmıştır. Ken- nedy ise ülkeyi sola çekmeye çalışıyordu. CIA ya da askeri istihbarat teşkilatlan sui- kasta kanşmıştır. Mafya dünyayı yöneten bir gizli örgüt değildir, çapulculardan olu- şur, basın suıkastın örtbasedilmesinde kilit rol oynamıştır" diyerek filmi açıklıyor. Stone'un iddiası, Kennedy'nin ülkeyi sola kaydırmasından çekinen sağ kurumlar bu- na engel oldular. Stone bu konuyu Yargıç Jim Garrison'- un sorguladığmı, bu nedenle Garrison'm bir kahraman olduğunu düşündüğünü de sözlerineekledi. Epstein, Gamson'ın kahraman olmadı- ğını, aksine soruşturma sırasında yargının adaletine ters düşerek gazetecilen tutuklat- tığını. anti demokratik yöntemlerle iddia- lannı kanıtlamaya uğraşuğını belirtti. Nora Ephron ise, basına karşı Oliver Sto- ne'un yanında; basını yere batıran, gazete- cilerin bir çuval skandal avcısı olduğunu, bunun dışında yönetimi sorgulayacak so- rumluiuğa sahip olmadıklannı ağzreleştiri- lerle ortaya seren bir konuşma yaptı. Stone konuşmayı içten alkışladı. Kürsüye gelen her konuşmacı "iyi geçirdim mi" edasıyla kürsüden aynldıkça salonda izleyenler ba- zen ıslıklarla yuhalayarak bazen alkışlarla destekleyerek tartışmaya katıldılar. Türkîye özlemiKarlı bir şubat sabahı Türklerin yoğun olarak yaşadığı Tırgoviç bölgesıne gıriyo- ruz. Tırgoviç, Kuzey Bulgaristan'da Etelı- ormanlar'a yakın yılın büyük bir bölümü karlarla kapb bır bölge. Otobüsümüz Osmanpazar köyüne giri- yor. Karyağışı ve tipi köyü bizden saklıyor adeta. Köy muhtarlığınm önünde duruyo- riLz. Otobüsten ınen gazeteci grubunu şaş- kııı ve ürkek izliyor köy sakinleri. Köy muhtan bizi kapıda karşılıyor. Tür- kiye'den geldiğimizi öğrenen muhtar bizi hetnen içen alıyor. Küçük bir salon, küçük bir soba, 10 kışılık dikdörtgen bir masa. Masanın etrafına oturuyoruz. Muhtar bize ör»ce bir hoşgeldıniz dıyor. Sonra başbyor arüatmaya. Köyde en büyük sorunun işsız- lik olduğunu söylüyormuhtar YusufMus- tafa. Gençlenn artık tarlada çahşmayı be- ğenmediğini söylüyor. İhtiyarlar ise buğ- day ve mısır yetiştiriyor. Köy halkı muhtarlığjn etrafına toplanı- yor. fçeride konuşulanlan merak ediyor- lar. Çocuklar salonun camlannda bıriken karlan silip ıçende olup biteni izliyorlar. Dışan çıktığımızda bir grup da kapı önün- de bekliyor. Gazeteci arkadaşlarla aralan- na giriyoruz. Önce bizimle konuşmaya çe- kiniyorlar. Ama uzun sürmüyor, hemen kaynaşıyoruz. Bız köy halkı ile konuşur- ken çocuklar da omzumuzdaki fotoğraf makinelenru kurcalıyorlar. Konuştuğu- muz kışıler Türkıye hasretiyle yanıp tutu- şuyor. Bazılan 1989 göçüyle dilinin yan- masına karşın "Türke Türkiye'de yaşamak yakışır" diyor. Voğun bir tipi altında etrafımızda biri- ken yaklaşık 25 kişilik grupla teker teker konuşuyoruz. Grubun içinde 60 yaşlannda biri konuş- masıyla diğerlerinı bastınyor. Adı Hasan Mustafa Mahmutov. 1989 yılında Tür- kiye'ye göç eden Hasan Dede. o günlerde yaşadığı sıkınüyı anımsayınca önce gözleri doluyor. Karlar Hasan Dede'nin gözyaşla- nnda eriyor. Hasan Dede Kapıkule'den girdiğinde. bir süre Soydaşkent'teki çadır- lara 7 kişilik ailesiyle sığıruyor. Yaklaşık bir hafta burada kaldıktan sonra ailesiyle birlfkte İstanbul'a geliyor. REMZt GÖKDAĞ Topkapı otobüs garajına ındiğinde orada yaşadığı karmaşayı unutamıyor. önce ba- nnacak bir yer anyorlar. Esenyurt'ta yaşa- yan tanıdıklan kirahk bir ev buluyor. Yer- leşıyorlar. Oğlu ve gelini bir iş bulup çabş- maya başlıyor. Kazandıklan ile kira pa- rasıru ödeyebilıyorlar. Üç çocuklan ile anne babası çalışamıyor. 4 ay istanbul'da gecen kötü günlerden sonra Hasan Dede veeşı birtrenle Bulganstan'ageridönüyor. Mustafa Ahmet Yolaşan da 1989'da İstan- bul'a gelenlerden. 4 kişi geliyorlar İstan- bul'a, Güneşliköy'e yerleşiyorlar. Hanımı bır çorap fabnkasında iş buluyor. Kendi de bır kaynakçının yanında işe başhyor. Fa- kat uzun süre çalışamıyor. Bir süre sonra hastalanınca işten aynlıyor. İstanbul'da bannamayacağını anlayınca Mustafa Ah- met Yolaşan da ailesiyle birlikte Bulgaris- tan'a geri dönüyor. Osmanpazar köylüleri. özellikle gençler bizden adres istiyor. İstanbul'a gelmeyi düşlüyor hepsi. Birlikte bir hatıra fotoğ- rafı çektirdıkten sonra otobüsümüze bini- yoruz. Köy halkının dalgın bakışlan içinde Osmanpazar köyünü geride bırakıyoruz. Otobüsümüz Omurtak kasabasına giri- yor. Tekrar meraklı gözler bizi izliyor. Bele- diye binasının önünde otobüsten iniyoruz. Omurtak kasabasının Türk Belediye Baş- kanı Necdet İsmail Mollov bizi kapıda karşılıyor. Mollov'la odasında bir süre ko- nuşuyoruz. Sorulanmızı şöyle yanıtlıyor: "Türkçe eğitımın başlamasına çok sevi- niyoruz. Haftada 4 saat dilbılgisi öğretili- yor. Şu anda en büyük sorunumuz işsizük. 18 bin nüfusun yaklaşık 5 bini işsiz. Her şe- ye rağmen sistemin değişmesine seviniyo- rum. Fakat eski rejime alışanlar yeni rejimc uyum sağlayamıyor. Kuzey Buigaristan'daki Tırgoviç Deliormanlar'a yakın ve yıim büyük bölümü karlarla kaplı bir bölge. Atîna'da grev ve kirliliğe rağmen karnavalYunanıstan'da bu yıl kutlanan karnaval yortulanna, grevlerin ve hava kirliliğinin gölgesi düştü. Her yıl olduğu gibi bu yıl da görkemli bir biçimde kutlanan karnaval yortulan, Yunanlann zaten hareketli olan gece hayatını daha da renklendirdi. Gece hayatı renklenmiş olabilir, ancak gündüz hayatı felce girdi Atina'nın. Halk otobüslerinin sabah saatlerinde başlayan uzatmalı grevlerine, "dayanış- ma" göstermek için metro ve troleybüsle- rin başlatuklan "kontak kapatma eylem- leri"nin eklenmesı yetmiyormuş gibi irili ufaklı işyerlerinde ilan edilen grevlerini yol ortasında yaptıklan yüriiyüşlerle gösteren- ler trafîğı de altüst ettiler. Ama Atina'nın trafiği gecen haftadan itibaren altüst olma- ya başlamıştı bile. Atina caddelerinde halk otobüsleri için yapılan özel şentler, zaten yoğun olan trafiği daha da sıkıştınrken 2 km'lik bir yol şimdi bir saatte kat ediliyor. Üstüne üstlük havalann açmasıyla bir- likte Atina'nın semalannda yeniden beli- ren hava kirliliği, yüzlerce yaşlıyı ve kalp hastasını hastanelere gönderdi. Her şeye karşın Atinalılar karnaval denince ve özel- likle gece vakitleri her şeyi unuturcasına karnaval maskelerini takıp maskara giysi- ATINA STELYO BERBERAKİS lerini giydıkleri gibi yollara fırlıyorlar O gece kulübü senin, bu gece kulübü benim, tavernalar. pub ve discolan dolduranlar. sabahın ancak erken saatlerinde yataklan- na girebiliyorlar. Evlerde düzenlenen mas- kara partileri ile kıyafet balolannm ise bu- günlerde ardı kesilmiyor. Gece trafiği nere- deyse sabah trafiğinı aratacak kadar yo- ğun. Yunanistan'daki karnaval yortulan bu- gün doruklaşıyor. Yann ise tatil günü. Yu- nanistan'daki en görkemli karnaval şölen- leri Atina'nın 200 km batısındaki Patras kentinde düzenleniyor. Fener alaylan, ren- gârenk maskaraiann geçitleri. bol müzik. dans ve eğlence karnaval şölenlerinin kaçı- nılmaz simgeleri. Bu geçitlerde yalnız ın- sanlar değil arabalar da süslenıp maskara- lanıyor. Maskaraiann göstenlennde daha çok güncel konular işlenip eleştirilıyor. Ör- neğin önümüzdeki günlerde daha da yo- ğunlaşması beklenen grev dalgalanna ne- den olan hükümetin yeni gelir sıyasetini be- lirleyen Maliye Bakanı Yannis Paleokras- sas ya da Yunanistan'ın dış ilişkilerinde çıban başı oluşturan Makedonya Cumhu- riyetı Başkanı Gügorof gibi "'ünlülerin" karikatürize edilmiş mumyalan ile taşlama dolu mizah türünde sloganlar yaalı pan- kartlar "maskeli otolan" süslüyor. Yann- dan itibaren tam kjrk gün sonra da Orta- dokslann Paskalya yortusu kutlanacak. IsveçK gençlenn alkolseferi KOPENHAG FERRUH YILMAZ Cuma akşamlan Malmö'den gelen de- niz otobüslerinin yanaşüğı nhtım birden şenlenir, hafta sonunu Kopenhag'da ge- çirmeye gelen İsveçli gençlerle dolar. Bu gençlerin bir özelliği, 40 dakikalık yolcu- luk boyunca alkol derecesi yüksek Dani- marka biralanndan mümkün olduğunca çok içerek bu kadar süre içinde sarhoş olmayı becerebilmeleridir. Pazar günü öğleden sonra bu gençlerin pek sesi solu- ğu çıkmaz artık, ya sızmış arkadaşlannı deniz otobüsüne taşımakla meşguldürler ya da kendilerini sürümeye çalışmakta- dırlar. Danimarka polisi de sarhoş topla- ma arabalanyla bölgede dolasıp, kapı aralıklannda sızmış Isveçlileri toplar ve deniz otobüsüne bindirip Malmö'ye geri gönderir. Yalanım varsa İsveç birası çarpsın! İs- veçlılere bir garezim de yok. Danimar- ka"nm ünlü biralanndan Carlsberg'in si- nemalarda gösterilen reklamında bile İsveçli genç, Kopenhag sokaklanna işe- meyeceğine, kızlara sarkınülık yap- mayacağına ve de son deniz otobüsüyle eve geri dönecegine yemin etükten sonra barmenden birayı alabiliyordu. İsveçliler nasıl böyle davranmasınJar ki? Malmö'de yeni açılan kafelerden bi- rinde şöyle oturup bir bardak bira içmek için cüzdana esaslı bir şekilde güvenmek laam. Zaten normal alkollü biralar sü- permarketlerde falan da satılmaz, dükkânlann açık olduğu zamanlarda bir gören var mı dıye etraf kolaçan edıldik- ten sonra gjrilen ve yıne büyük bır suç iş- lemiş ınsan haleti ruhiyesiyle sağa sola hakmadan hızbca olay yerinden kaçar gibi uzaklaşılan özel devlet dükkânlanndan alınır. Süpermarketler- satılan ve "halk birası" olarak tabir edi- len kutu biralar, zaten ağza sürülür nite- likte değildir. Danimarka'nın skandal gazetesi Ekstra Bladet, yediği yemekle- rin parasını ödemediği için sık sık Dani- marka'dan sınırdışı edilen bir İsveçli için, •"İsveçliye ilüca hakkı tanınmahdır. İsveçli de olsa hcrhangi birini İsveç'in halk birasına geri göndermek insanhk suçu sayılmalıdır" diye başlık atmış, o günkü başyaasını da buna ayırmıştı. Malmö'yle Kopenhag'm ilişkisı sade- ce birayla sınırlı değildir. Malmö'de otu- rup Kopenhag'da çalışan yüzlerce çile- keş, her gün deniz otobüslerinin cefasını çekmek zorundadır. Malmö, aynı zamanda Kopenhag'm yaşam tehlikesidir. Açık havalarda Ko- penhag kıyılanndan görülen Malmö'- nün hemen yanıbaşındakı Barseback nükleer enerji santraîı, Kopenhaglılann bılinçaltındakı gelecek korkusudur. Ama artık Malmö, Kopenhaglılar için sadece sarhoş gençler ve nükleer santral kenti değil. Son zamanlarda Malmö, Kopenhaglılar için cazip bir kültür mer- kezi olmaya başladı. Malmö'deki müze- ler birbiri ardma ilginç sergiler düzenle- yip. trafik akınını hafta sonlannda da olsa tersine cevirmeyi başardılar. Daha geçenlerde Paul Klee'nin yüzlerce resmi- ni seyretmek için deniz otobüslerini dol- duran Kopenhaglıiar. bugünlerde, lava- lar altından el dokunulmamış haliyle çı- kanlan anük Roma kenti Pompei'yi ge- ziyorlar. "Pompei'yi yeniden keşfet- mek" adıyla düzenlenen ve Amerika'da yanm milyondan fazla kişinin gezdiği sergi, daha önce sergilenmemiş parçalan da içermesine rağmen daha çok bilgisa- yar ağırlıkh. Sergideki her bölümün ya- nına yerieşürilen ekranlardan, Pompei'- deki yaşam üzerine, yedikleri yemeğin tarifine kadar her türlü bilgiyi. ekran üzerine parmak basarak elde etmek mümkün. Malmö, kültür kenti olmasına kültür kenti oldu da halen sergiden sonra bir kafeye oturup bir bardak bira içmek için Kopenhag'a dönmeyi beklemek lazım. Fotokop>i teknolojisinin tümustün özellikleri bir araya gelirse ne olur ? FOTOKOPİ DÜNYASININ CARL LEVVIS'i In Tonch \vith Tomorrovv TOSHIBA U En yeni Toshiba Fotokopileri tüm dünya ile aynı anda TOSHIBA SHOWROOMda sergileniyor. ----- • Dakikada 50 kopyaya kadar çekirn • 9650 - %2O0 araa zoom • 1 - 999 seri çekim • Aynı anda arkalı önlü çekim • Sorter, Feeder takılabilme • Önden bedemeli kaset sistemi • Fhoto - Mode ve maskeleme özelliği • 17 yıllık Toshiba ve Eeklromak servis güvenoesiyle Türtfyv Ostnbutöru ELEKTROMAKA.}. SHOVVFOOM: Buyûkdere Cad Basman Han No 4 Kat 2 J^lıJstsnbul Te) 233 01 00/4 Hat fax 240 73 09 Adaıu B64g«si: 1461 17-1461 18Ankara Bölg«si: 439 19 10/4Hat Antalya Bolgesi: 1834 50 BurSJ BolçMİ- 15 14 60/3 Hat Ç<rukkate B6lg«ji: U 807 Enurum Solgası 23446 Izmir Bölg«i: 21 62 19-21 24 07Konya Bolgssi: 17 05 93-17 01 96 Trabton Bülgesi: 23 500 Saıımın Bölgcsi: 107080/81 Alantar'ın dans melekleri ZÜRİH ADEM SAĞLAM Yaşamının büyük bir bölümünü, antik zamanın kültür kenti sayılan Fransa'da ge- çirmiş Erdal Alantar. Sanat iksirini, Paris so- kaklannı arşmlayarak yudumlayan ustanın bir dizi yapıtı Zürih'te bir galeride sergilendi. ^~~~~""•""~^~^~" Aytunç Altındaî'm Zürih'teki Modus Vivendi Sanat Galerisi'nde sergi kapsamında verilen kokteylde, Alantar ustanın soyut yapıtlan ilgi odağı oluverdi. Türk ve İsviçre basınının da hazır bulunduğu kokteyle yaklaşık 120 kişi katıldı. Eşi * yetenekll mizisyn Sanatçıyı onurlandıran Zürih'teki Turizm ataşelerimız Pekin Yazgan, Bılge Tamer ve Nebi Turuttan, kokteyle renk kattı. Alantar us- tayı onurlandıran bir başka konuk da THY Zürih Müdürü Uçal Dalgıç ve sayın eşi oldu. Kokteyl çok yoğun geçti. Zaman zaman salon- da dolaşmak güçleşti. Kokteylde, çok sayıda Türk akademisyeni boy gösterdi. Kokteyle katılan tüm konuklar, entel bir Türk havası es- mesinden çok hoşnut kaldı. Büyük usta Alan- tar'ın, yaklaşık otuz kadar yapıtının yer aldığı sergide fiyatlar 1.800 sfr. ile 7.000 sfr. arasında seyrediyor. Zürih Modus Vivendi'deki sergi 21 şubat ile 21 mart tarihleri arasında sürecek. Alantar'ın eşi de yetenekli bir müzisyen. Paris'te bir sanat akademisinde birisi resim, di- ğenyse müzik öğretmenliği yapıyor. Eşinin atölyede piyano başında çaldığj klasik müziğin izdüşümleri, Alantar ho- canın salladığı fırçaya yansımış. Yapıtlanndaki renk armonisinden mo- tiflerin can cekiciliğine dek uzanıyor bu tut- ku. Çoğu yapıünda, dur- ^"~^""~"^~~™ 1 ~ gun deniz dalgasmın şa- lap-şalap kumsala vuruşu gjzli. Renkarmonisi- nin sıcaklığı, insarun içini rahatlatıyor. Alantar hoca dınç kalışını. sanatla iç içe olmaya bağlı- yor. Yıllann verdiği birikimle, saçlan iyice ağarmış. Altmış yaşının verdiği çevikJikle her- kese laf yetiştiriyor. Ben de fırsatını bulup yanı- na yaklaşıyorum. Gözlüğünü çıkartıp başlıyor anlatmaya. Oldukca ilginç öyküsü içimize su serpiyor. Alantar'ın yapıtlannda eşinin etkisi olduğu açık. Çoğunda Schubert'in ezgileri gizli. Soyut calişma tekniği sayesinde yapıtlan çok canlı. Hepsi bir müzik armonisi kokuyor. Bir bakıyorsunuz, Bach'm dans eden melekleri. Bir de bakıyorsunuz, Rubens'in fırçasırun büyüsü sizi abp durgun deniz dalgasına bırakıyor. Dur- gun deniz dalgasmın derinlikjerini anımsatan tavırlanndaki renk armonisi, büyük ustanın hünerli ellerinın bir özelliği. BffinnNiktfâfterlinyası O hep, bilinmedik düşlerdünyasında tablolar sunuyor. Ustanın yapıtlannın çoğunda, dışa- vurumculuğunun ilginç öyküleri yatıyor. Baa- Iannda da mekanik danslargizli. Büyük birhü- nerle yaptığı tablolann çoğunda, rakkaselerin raks edişi saklı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear