02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 ^ ŞLJ»AT 1992 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 19 Imdda zafer bekliyor Filipnler'in eski diktatörü Ferdinaod Marcos'un eşi Imel- da Marcos, deviet başkanlığ] se- çimleri için yoğun bir kampan- ya sttrdüriıyor. Eski ftrst lady, ülkenin her yerini kapsayan kampaırya maratonunda gördü- ğü ilgicien memnun. Destekçile- riyle birlikte zafer işareti yapa- rak gazetecilere poz veren Imel- da Marcos, 11 mayısta yapuacak seçimlerden galip çıkacağını sa- vunuyor. Eğer Imelda seçilirse Filipinler'de yeni bir Marcos dö- nemi açılacak. (Fotoğraf: RELJTER) Açlık veölüm Somali'de iktidar ile muhalefet güçleri arasındaki savaştan kaçanlar açhk ve ölümle yüz yüze. Kenya'daki kampa sığmabilmek için haftalarca yürüyen Somalili kadının çocuğu, açbktan ötürü öİümün eşiğine gelmiş durumda. (Fotoğraf: AP) Dinçer, AGİK konferansında AA (Brflksel) -Türkçe konu- şan BDT cumhuriyetlerinin AGlK üyeliğinin, bu forumun önemini ve sorumluluğunu arttırdığı belirtildi. Kuzey At- lantik Assamblesi (KAAM) ta- rafmdan düzenlentn "Avrupa Güvenliği ve AGİK" konulu konferansta Türkiye'yi temsil eden SHP Milletvekili Aü Din- çer, Assamble'de yaptığı ko- nuşmada, ekonomik ve politik açıdan zayıf olan Türk cum- huriyetlerinin radikal Islamcı- lık tehlikesi ile karşı karşıya ol- duklarını belirtti. "Islami radikal akımlar, iç- te ve dışta bu cumhuriyetleri etkilemeye calışıyor" diyen Dinçer, AGİK ile Batı'ya bağ- lanmalannın bu tehlikenin ön- lenmesi açısından önemine dikkat çekti. Moskova'da kar heykeli Moskova'da, Kremlin Sarayı'nın önündeki meydanda yapılan kardan heykeller ilginç bir görüntü oluştu- ruyor. Kış Festivali kapsammda dü- zenlenen 6. Kar Heykelleri Dünya Şampiyonası için yapılan bu heykel- ler, çocuklar için eğlence kaynağı. Moskovalı küçük bu heykellerden bi- rini kayak olarak kullanırken. (Fo- toğraf: REUTER) • Baştarafi I. Sayfada lardır. Biz politik bir çözüme her zaman destek vereceğiz, ancak zorlama bir çözüm de fevkala- de yanlıstır" dedi. Demirel, BM Genel Sekreteri ile dörtlü zirve üzerinde konuşmadıklannı da bildirdi. BM'de sorunlann üzerine git- mekle tamnmaya başlayan BM Genel S«kreteri Butros Gali, De- mirel'e; Kıbns sorununda iyi ni- yet çabaları için Türkiye"ye gü- venmek ıstediğini, çözüm bulun- ması yolunda Ankara'nın deste- ğine ihtiyaç olduğunu ifade et- ti. Butros Gali, "Şu an iyi bir za- man, o nedenle ivmemizi kaybetmeden görüşmelerin sür- dürülmesi için somut adımlar atılması gerekir" dedi. Demirel Butros Gali'nin bu sözlerini so- mut sinyaller vermeksizin, ge- nelde onaylayarak geçiştirdi. Demirel, görüşmede Butros Gali'ye, BM'de Kıbns'tan da so- rumlu Avrupa Bölümü Genel Sekreter Yardımcılığı asistanlığı- na Yunan diplomat Sortirios Mousouris'in getirilmesi konu- sunda duyduklan rahatsızlığı iletti. Butros Gali ise Demirel- in bu eleştirisine katıldığını ifa- de etti. Demirel, Gali'yle görüşmesin- de Orta Asya cumhuriyetlerinin bir an önce tanınması için Türkiye'nin isteğini de gündeme getirdi. BM Genel Sekreteri de üyelik işlemleri başlayan bu cumhuriyetlerin kısa sürede BM şemsiyesi altına girmelerinin ka- bul edilmesinin beklendiğini söyledi. Başbakan Demirel, görüşme- de Kıbns sorununun yanısıra ye- ni Genel Sekreterle BM'nin ye- ni rolü ve dünya sonınlan üze- rine de ufuk turu yaptı. önü- müzdeki günlerde Pakistan ve Iran'a yapacağı ziyaretlerden bahseden Demirel, Butros Gali- ye Afganistan konusunda BM çabalanna destek olma önerisi yaptı. Demirel, "Afganistan bir an öııce banşa kavuşursa sanı- nm belgedeki sorunlar da bü- yük ölçüde çözümlenecektir" dedi. Demirel, üst düzeyde bir zirvedüzenlenmesi durumunda Türkiye'nin ev sahipü'ği yapma- ya hızır olduğunu da Gali'ye bildiıdi. Gali ise Demirel'in öne- risini not aldı. TÜRKSAT projesinin iptali gündemde HALUK GERAY (Ankara) - Yolsuzluk id- dialan nedeniyle dava konusu olan TÜRK- SAT iletişim uydulan projesinin ekonomik açıdan fizıbl bulunmadığı ve iptalinin söz konusu olabileceği bildiriliyor. Projenin de- vamı için tek gerekçe olarak gösterilen Türki cumhuriyetlere ve yakın bölgelere te- levizyon yayınlannın olabilirliğini araştıran PTT ekibinin raporunu değerlendirecek olan hükümet, mart ayında kararını vere- cek. Hükümetin de 315 milyon dolara malolacak TÜRKSAT projesinin fizıbl olmadığı görüşün- de olduğu, ancak bölgedeki siyasi ve ekonomik belirsizlik içinde "Türkiye'nin etkinJiğinin azal- ması riski"nin bu konuda karar verilmesini ge- ciktirdiği belirtiliyor. Bölgeye yapılabilecek yayınların olabilirliğini araştıran PTT ekibinin raporunun kararda etkili olacağı öğrenildi. Pro- jenin iptali durumunda üretici fırma olan Fran- sız Aerospatiale'ye ödenmesi gereken 50 milyon dolar ödenmeyecek. TÜRKSAT projesi telefon, televizyon, bilgi- sayar amaçlı iletisim hizmeti vermek üzere iki uydunun üretilmesini ve yörüngeye yerleştiril- rnesini öngörüyor. Sözleşme gereği oluşturulan takvime göre birinci uydu ocak 1993'te, ikin- cisi ise ocak 1994'te fırlatılacak. Uydular saye- sinde yedi yıl süreyle 22 televizyon kanahna denk iletisim kapasitesi yaratılacak. Projenin ekonomik fizibilitesinin olup olma- ması ise bütün kapasitenin kullanılmasını sağ- layacak müşterilerin bulunmasına bağlı. Eğer kapasitelerin tamamı doldurulabilirse, 315 mil- yon dolarlık harcama ile 600 milyon dolarlık hizmet saglanmış oluyor. Ancak, kanallann ta- mamının doldurulup doldunılamayacağı, henüz yanıtlanmamış bir soru olarak önemini koruyor. Konuya yakın kaynaklar, özel sektörün, arala- nnda üniversitelerin de bulunduğu kamu kuru- luşlannın ve TRT'nin "talep edeceği varsayılan" telekomünikasyon hizmetleri ve TRT yayınları çıkarıldığında, en azından altı adet özel televiz- yon kanalının "iyi fiyatlarla" satılması gerek- tiğini ortaya koyuyor. Ancak yetkililer bu konuda iyimser değiller: "özel televizyon firmalan birer birer yaban- cı uydu kanallarıyla sözleşme imzalıyorlar. TÜRKSAT'ın fırlatılacağı 1993'e kadar kimse beklemek istemiyor. Herkes bir an önce köşe kapma peşinde. Bir de şu var. PTT, Intelsat uy- dusunu kullanıyor ve bunun için 1996'ya kadar parasını ödedi. TÜRKSAT'ın atılması sonrasın- da 3 yıl kaynaklar boşa harcanmış olacak." Konuyla ilgili bir kaynak, şu yorumu yapı- yor: "Hükümet projenin fizıbl olmadığırun farkın- da. Şu anda TÜRKSAT ile yapılabilecek işle- rin tamammı uydu kanalı kiralayarak yılda 15 milyon dolar gibi ucuz bir fiyata yapıhyor. TÜRKSAT ile yaratılacak ek kapasite kime ki- ralanapak? Projeyi fizıbl hale getirmek için ba- zı fiktif taleplerin olacağı varsayılıyor. Ûstelik dünyada o kadar çok uydu fırlatıhyor ki, artan rekabet uydu üretmek yerine kiralamayı daha ucuza getiriyor." Fiktif olduğu öne sürülen hizmetlerin başın- da "kaşık anten" olarak nitelendirilen VSAT (Very Small Aperture Terminal) teknolojisi ge- liyor. Kuruluşlann birbirine uzak mesafelerde- ki birimlerini birbirine bağlayarak özel uygulamalara olanak sağlayan sistemin, PTT ta- rafından işletilmesinin personel ve finansman yetersizliği nedeniyle zor olduğu bildiriliyor. Ay- nca PTT kaynaklarınca talep konusunun belir- sizJiğini koruduğuna da dikkat çekiliyor. Projeyle ilgili ekonomik fizibilite ve yolsuz- luk tartışmalan sürerken, konunun siyasi yönü, verilecek olan karann yönünü belirleyecek. tran, Mısır ve Suudi Arabistan'ın bölgede siyasi ve kültürel etki kurma çabalarına karşılık Türki- ye'nin Türki cumhuriyetler ve yakın bölgesin- de siyasi, kültürel, ekonomik etkinlik elde etmesinde TÜRKSAT'ın önemli bir yer tutma- sı bekleniyordu. Dışişleri Bakanhğı 1990 yılı so- nunda TÜRKSAT uydusunun kapsadığı alanın Orta Asya'ya doğru genişletilmesi için hükümete başvurmuş, PTT de en son ihale şartnamesini buna uygun olarak hazırlamıştı. Ayrıca Iran, Türkiye'nin TÜRKSAT'ı almaması durumunda kendisinin talip olduğunu açıklamıştı. Ancak, yayınların bu bölgelere ulaşması ko- nusunda bazı sorunlar ortaya çıktı. Bir yetkili, bu konuda şunları söyledi: "Mevcut şartnamesine göre projenin belli noktaları kapsayıp kapsamayacağı belli değil. teorik olarak kapsayabilir. Ancak pratikte na- sıl işleyeceği tam biÜnmiyor. Aynca, iş yayımn oralardan alınmasıyla bitmiyor. Bunlar tekrar ev- lere aktanlmak için mevcut altyapıyı kullanmak zorunda. Rusya'mn telekomünikasyon altyap^ı ise bizim kullandığımız Batı sisteminden çok farklı. Büyük ölçüde birbirine uymuyor." Yetkililer, Azerbaycan'a ilişkin olarak bir so- run olmadığını, şimdiki kanallarla ulaşılabile- ceğini, sorunun Özbekistan, Kazakistan gibi bölgelerde ortaya çıktığıru belirtiyorlar. PTT'nin oluşturduğu bir teknik ekip, yayınların alınabil- me durumu konusunda araştırma yapmak ama- cıyla bölge ülkelerine gönderildi. Bu ekibin hazırlayacağı rapor, hükümötin son karara var- masında etkili olacak. Hükümetin kararını mart ayında kesinleştir- mesi gerekiyor. İmzalanan sözleşmede, mart ayında firmaya 50 milyon dolar ödenmesi ön- görüldüğünden, hükümetin son karannı mart ayında vermesi gerekiyor. Hükümetin iptal ka- rarı alması durumunda bu paranın ödenmeye- ceği bildiriliyor. Hayali ihracata komisyon • Bıştarafi 1. Sayfada ne v< bir de Başbakanlık Teftiş kunıu müfettişinin yer aldığı öğrenldi. Söz konusu komisyon önceikle hayali ihracat yolsuz- luğu le ilgili tüm inceleme dos- yalamı elden geçirdi. Ancak bu dosydann büyük bölümünün zamaı aşımına uğradığı ortaya çıktıKomisyonun henüz zaman aşımna uğramamış dosyaları ivedikle inceleyip son biçimini vererk ilgili savcılıklara gönde- recej bildirildi. Denlefflesine inceleme Bı arada hayali ihracatla il- gili Druşturmanın sadece mü- fetti raporlanmn savcılıklara gönerilmesi ile sınırlı kalmaya- cağıla belirtilerek olayın kap- samla ilgili çok yönlü yürütü- lece: kaydedildi. I-Jyali ihracat yolsuzluğuna baz: luşturan tüm karar ve uy- gulaıalann gözden geçirileceğ|, yolızluğa göz yuman tüm ilgi- lile-rakkında suç duyurusu ya- belirtildi. ve 1987 yıllarmda işba- şıı»< bulunan Başbakan ve Ba- kaanr Kumlu'nca yürürlüğe koılan bazı karar ve tebliğle- rir».: inceleme kapsammda bu- lUEiığu öğrenildi. lyali ihracat yolsuzluğu ile ' incelemede üzerinde başlıca konular şöyle sı- raiıyor: Bakanlar Kurulu Kararla- rır racatla ilgili olarak 1 Ara- hl«z»86 ve 25 Şubat 1987 tarih- leMrie çıkarılan iki ayrı karar- namaân hukuksal yapısı ve ha- ya»iracat yolsuzluklan üzerin- d^setkisi incelemeye alındı. ıralık 1986 tarihli kararna- mn^üıracat işlemlerinde ibraz ec^fcesi zorunlu belgeler"de d^=ikük yapılmasını öngörü- yc=ı. O dönemde çok sayıda ı ihracat olayı fatura ince- lemeleri sonucunda ortaya çıka- rıunış ve ilgili hayali ihracatçı- lann vergi iadesi ödemeleri dur- durulmuştu. 1 Arahk 1986 ta- rihli kararname ihracatta mal alış faturasım "ibrazı zorunlu belge" niteliğinden çıkarmış bu nedenle vergi iadesi ve diğer teş- vik primleri durdurulan çok sa- yıda hayali ihracatçıya yüz mil- yarlarca lira tutarında haksız ödeme yapılmıştı. 25 Şubat 1987'de, 1 Ocak 1987'den itibaren yürürlüğe gir- mek üzere çıkarılan ikinci ka- rarname ise Hazine, Maliye ve, Gümrük müfettişlerince hazır- lanan hayali ihracat dosyaları- nm işleme konulmasını önlüyor- du. Sözkonusu kararname, ha- zırlanan dosyalarm ancak Dev- let Planlama Teşkilatı Müste- şarlığı (DPT) tarafından işleme konulabileceğini öngörmektey- di. Bu kararnamenin de "yol- suzluk dosyalannın işleme ko- nulmasını geciktirdiği ve dene- tim elemanlanıun yetkilerini ya- salar aykun biçimde smırladığı" için dönemin Bakanlar Kurulu üyelerini sorumluluk altına so- kabileceği ifade ediliyor. 12 Kasım 1987 tarihli ve altı.n- da "Başbakan Turgut Özal" imzası bulunan bir genelge de "hayali ihracat yolsuzluğuna baz oluşturan belgeler" arasın- da sayılıyor. Çeşitli bakanhk ve kuruluşlardaki denetim ve tef- tiş bırimleri ile emriîyet genel müdürlüğü kaçakplık daire baş- kanlığına gönderilen söz konu- su genelgeyle tamamlanmış ve- ya sürdurülen hayali ihracat in- celemesi ile ilgili tüm dosyalann savahklar yerine DPT'ye gön- derilmesi istenmişti. "Aykırı davrananlar hakkında yasal iş- lem yapılacaktır" cümlesi ile bi- ten bu talimat üzerine Hazine, Maliye ve Gümrük denetim bi- rimlerinin elindeki yüzlerce ha- yali ihracat dosyası ve belgeler, DPT arşivine kaldırıldı. Hayali ihracat tartışmalannın yoğunlaşması ve Turgut Özal imzalı genelgenin Cumhuriyet'- te yayımlanması üzerine özal, Başbakanhk Teftiş Kurulu Baş- kanüğı'na emir vererek konu hakkında bir inceleme raporu hazırlattı. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş inceleme raporunu 10 Nisan 1989 tarihin- de Özal'a sundu. Özal, Kutlu Savaş'ın kendisine sunduğu in- celerrie raporundan bir süre son- ra Deviet Planlama Teşkilatı'na "bekletilen tamamlanmış veya yarıda kalmış tüm hayali ihra- cat dosyalannın yasal gereği ya- pılmak üzere ilgili denetim bi- rimlerine gönderilmesi" konu- sunda yazılı bir talimat gönder- di. Böylelikle uzun süre DPT'de bekleyen dosyalar soruşturma- ların tamamlanması için ilgili denetim birimlerine geri gönde- rildi. Ancak geçen süre içerisin- de çok sayıda dosya zaman aşı- mına uğradığı için sorumlular; cezadan kurtuldu. Emlakbank'ta 500 milyarlık yeni • Baştarafi 1. Sayfada göstermeieri öngörüldü. Ancak hisse oramnda kâr bölüşümü il- kesine göre kurulan bu ortaklık- lann "haksız çıkar dağıtımımn bir aracı olarak kullanıldığı" saptandı. Yapılan inceleme sonucunda, bankanın Batıköy projesi için ortaklık kurduğu Yonca Inşaat firması ile UTTM projesi için ortaklık kurduğu ESKA'ya, 1991 yıbnın ilk altı ayı boyunca toplam 500 milyar lira verdiği belirlendi. Avans olarak verilen bu paramn krediler hesabı yeri- ne başka bir hesapta izlendiği, mal ve hizmet temini için önce- den verilen avanslarla da bir il- gisi bulunmadığı ve tamamıyla kredi niteliği taşıdığı anlaşıldı. Batıköy I projesinde kullanıl- mak üzere verilen krediye faiz tahakkuk ettirilmesine ilişkin bir hükmün sözleşmeye konul- madığı, sözleşmesinde hüküm olmasına rağmen Bahçeşehir projesi için verilen paraya ağus- tos ayına kadar faiz uygulanma- dığı, Batıköy II ve UTTM için verilen paralara ise öteki kredi- lere uygulanandan çok daha dü- şük faiz tahakkuk ettirildiği saptandı. Aynca, bu projelere verilen krediler için firmalardan yetcıiı lciiiıııat alınmadlğı ve bankanın aktif değerlerinin kar- şılıksız bırakıldığı da kesinleşti- rildi. Bu uygulamaların genel ka- bul görmüş muhasebe prensip- lerine ve Bankalar Kanunu'nun 51. maddesine aykırı olduğu, aynca yönetimin Bankalar Ka- nunu'nun kredi acma yetkileri- ni düzenleyen 44. maddesini de ihlal ettiği sonucuna varıldı. Bu gerekçelerin yanı sıra bankanın zarara uğratılmış olması nede- niyle de yöneticiler hakkında dava açılması istemiyle savcılı- ğa başvurma yoluna gidileceği bildirildi. Öte yandan, banka yönetici- leriyle birlikte müfettişler için de soruşturma açıldığı öğrenildi. Beyaz balina • Baştarafi 1. Sayfada ekim ayında yapılmıştı. Buzul- lar arasına sıkışan 3 balinadan biri ölmüş, diğer ikisi de milyon- larca dolar harcanarak ABD ve SSCB'nin işbirliğiyle kurtanl- mıştı. Dünya TV'lerinin naklen yayımladıklan kurtarma operas- yonu büyük ilgiyle izlenmişti. Bu iki balınanın buzullardan kurtarılmaları için Amiral Ma- karov ve Vladimir Arseniev ad- h Sovyet buzkıran gemileri 320 kilometre uzunluğunda kanal açmıştı. Karadeniz'deki balinanın kur- tanhnası için Alo Bilgi Teleko- münikasyon Hizmetleri A.Ş. ile doğal kozmetik üreten uluslara- rası Nektar firması, çahşmalar için tümfinansmamsağlayacak- lannı açıkladılar. Sevimli davramşlanyla yöre halkının sempatisini kazanan beyaz balina, günün belirli saat- lerinde Gerze iskelesi ile Yaka- net limanlannda gösteri yapıyor. Bu arada Sahil Güvenlik Komu- tanlığı da yörede avlanan bahk- çılar ile zıpkmla balıkavı yapan- ları uyardı. Çevre Bakanlığı müşavirlerin- den Ediz Hun, Karadeniz'deki balinanın Beluga olarak isimlen- dirilmiş yunus ailesine yakın bir balina türü olduğunu söyledi. Latince isminin "Delphinapte- rus Ieucas" olduğunu belirten Hun, bu balina türünde sırt yüz- gecinin bulurımadığını kaydetti. Hun, Çevre Bakanı Doğancan Akyürek'e balinanın kurtarıl- masına ilişkin şu önerilerde bu- lundu: "Rus makamlanyla temasa geçilip çözümler araştırılabilir. Çok uzaklardan verilecek erkek ve dişi balina sinyalleriyle hay- van o yöne çekilebilir. Seyyar yüzer havuzlar içine alınarak tekrar kaçtığı istasyona döndü- rülebilir;' Hun, "Bu konulan araştır- mak, insani yönden hem halkı- mızda hem de dünya kamuo- yunda çok müspet hislerin oluş- masına vesile olacaktır" dedi. Bu arada Alo Bilgi, konuya il- gi duyanlara bilgi aktarmak hem de biraz olsun yardım sağ- layabilmek amacıyla "Alo Balina" servisi açacak. Buradan sağlanacak tüm gelir çahşmalar- da kullanılacak. Yurtdışındân gelen ilk uzman heyetin önerileri doğrultusunda uluslararası örgütlerle ilişkiye geçilerek ikinci bir balina ope- rasyonunun gerçekleşmesi bek- leniyor. Sinop'da bulunan Sualtı Araştu-malan Enstitüsü'nün bi- lim adamları şu anda balinayı tekneleriyle izliyorlar. Yurtdışın- dân gelen uzmanların da çalış- malannı bu teknede yapacaklan bildirildi. Ray Gravener ile bir- likte Alo Bilgi'den de 3 dalgıcın dalarak balinanın muayenesine yardımcı olacaklan ve sualtı re- simlerini çekecekleri belirtildi. Sevgililer • Baştarafi 1. Sayfada Klassis ve Çırağan Palace Hotel hem geceleme fiyatlarında indi- rim yaptılar hem de akşam ye- meklerinde özel mönülü prog- ramlar sundular. Sevgililer şam- panyayla karşılandı, sevgiiisiy- le gelen kadınlara kırmızı gül ya da kırmızı karanfil armağan edildi. Gün boyunca çiçekçüer sevgi- lilerin birbirlenne gönderdikle- ri mesajlı buketleri adreslerine ulaştırdılar. New York'tan... • Baştarafi I. Sayfada lenimler nedir? Hava, Demirel'in deyişiyle şöyle özetle- nebilir: "Icraata bakacağız." Henüz işin başındaolan bir iktidarın, eko- nomi politikalarıyla ilgili tam bir yargıya varabilmek için bir süre bekleyeceği an- laşılıyor. Kâğıt üstündeki hedefler genel olarak uy- gun bulunuyor. Ama bu hedeflerin ne kadar gerçekçi olduğu, öngörülen hedeflere ne ölçüde varılabileceği gibi konularda soru işaretleri var. örneğin: 32 trilyonluk bütçe açığının tutturulup tut- turulamayacağı... Vergi gelirlerinde 22 tril- yonluk ek artışın sağlanıp sağlanamayaca- ğı... Bu yıl içinde toplam 1 milyar dolarlık özelleştirmenin gerçekleşip gerçekleşme- yeceği... Kamu açığının ne kadar indirilebi- leceği... Ve tabii bu hedeflerle ilintili olarak enflasyonla mücadelede bir mesafe alınıp alınamayacağı... Bu açılardan VVashington'daki ilgili çev- relerde, 1992 için pek o kadar iyimser bek- lentilerin olduğu söylenemez. VVashington'dan New York'a uçarken De- mirel bir sorumuz üzerine şöyle dedi: "Enflasyonu indirmek için diyorlar ki masrafları kıs, vergi gelirlerini arttır, kamu açığını azalt! İyi güzel. Ama hangi süre için- de? Mesela masrafları kısalım da, 100 tril- yonluk memur maaşmı nasıl keselim?.. Bu yıl, bizden önceki iktidardan devraldığımız yükler, taahhütler var. 0nun için 1992 bir geçişyılıdır. 1993 daha iyiolşcak." Bu sözler, Demirel'in ekonomideki sıkı- şıklığını gösteriyor. Yapılabileceklerin sını- rını anlatmaya çatışıyor. Var olan koşullar- da pek o kadar radikal gidilemeyeceğini belirtme çabasında Başbakan. Ama bu arada zaman hızla akıp gitmekte. Demirel acaba ekonomide vakit yitiriyor mu? Bu soruda gerçek payı var. Örneğin te- rör, Demirel'in kafasını öylesine meşgul ediyor ki, belki de bu yüzden ekonomiye yeterince eğilemiyor. Ama şurası çok açık: Enflasyonla savaşım, zamanında atılmış radikal adımları gerektiriyor. • Dünkü The Wall Street Journal'de Asya Türk cumhuriyetleri ve Türkiye konusunda ilginç bir haber vardı. Gazetenin ABD Dışiş- leri Bakanı James Baker'ın bu bölgedeki gezisini izleyen muhabirinin Tacikistan'- dan yazdığı haberinde şu satırlar dikkati çekiyordu: "Amerikan yatırımlarına paralel olarak Türkiye ve Batı ile ilişkilerinin kendilerini kurtuluşa götüreceğine inanıyorlar. Muhte- melen Türkiye, Amerikan iş çevrelerinin bölgeyle ekonomik ilişki kurmalarında ara- cı rolü oynayacak. Sovyet sisteminin 70 yıl- lık ekonomik başarısızlığını paylaşmış ve son 10 yıl da Iran 'daki ekonomik başansızlı- ğı görmüş olan Orta Asyalılar, bir Islam ül- kesi olmakla birlikte laik olan Türkiye'yi kendilerine örnek almak istiyorlar." Evet, Türkiye ön planda... Asya Türk cumhuriyetleriyle ilişkiler ko- nusunda Türkiye'nin gerçekten inisiyatifi ele almış olduğu söylenebilir. Ankara'da Batılı büyükelçilerin, özellikle Batı Avrupa- lıların bu açıdan Dışişleri Bakanlığı'nın ilgili birimlerine yönelik yoğun trafiği de bunun bir göstergesi sayılabilir. Nitekim Başbakan Demirel, Beyaz Saray görüşmelerinde Başkan Bush'a Asya Türk cumhuriyetlerine dönük işbirliğinin nasıl yürütüleceğine ilişkin somut bir öneri pake- ti verdi. Bir muhtıra niteliğindeki belgede, yalnız ABD'nin değil, Avrupa ve Japonya'- nın da katılımıyla işbirliğinin kurumsallaştı- rılması öngörülüyor. Çok taraflı ortak giri- şimlerin hangi alanlarda yoğunlaşabilece- ği, ulaşımda, iletişimde, eğitimde ne tür yardım modelleri oluşturulabileceğine iliş- kin somut öneriler, Bush yönetimine veri- len belgede yer almakta... Bu konularla ilgili bir Dışişleri yetkilisinin deyişiyle, Asya Türk cumhuriyetleri henüz "keşfedilme" aşamasındalar; ama Tür- kiye'nin bu açıdan "ön aldığı" da bir ger- çek. Ama Demirel'in haklı bir kaygısı var, "Bizden çok şey bekliyorlar. Kısa zamanda somut bir şeyler yapılamazsa, büyük bir düş kınklığına yolaçarız"diyor. . _ . • ABD ile ekonomik ve ticari ilişkilerin ge- liştirilmesine büyük önem veriyor Demirel. Sohbet sırasında bir ara şöyle dedi: "Ticari ve ekonomik ilişkiler bakımından Türkiye sadece Avrupa 'nın yanında kalma- malı. Amerika'yı iyice devreye sokmak la- zım. Yoksa işin dengesi kalmaz. Avrupa da bize her istediğiniyaptırır o zaman." Bir başka deyişle, Türkiye'nin ABD ile ilişkileri Avrupa'yla ilişkileri dengeler, da-' ha diplomatik bir deyişle de tamamlar. Denge meselesi... Türkiye gibi son derece duyarlı bir coğ- rafyaya sahip bir ülke açısından bu konu dış politikada öteden beri çok önem taşır. Onun için, ekonomı ve ticari ilişkilerde Avrupa'yı dengelerken, siyasal bakımdan da benzer özeni, dünya sahnesinde tek süper güç ola- rak kalmış ABD'ye karşı da göstermekten başka çare yoktur. Özal: Militan dolduracaklar • Baştarafi 1. Sayfada rokratlarla ilgili yolsuzluk iddi- alan büyük boyutlara ulaştı. Siz bu iddialan nasıl değerlendiri- yorsunuz" sorusunu, Cumhur- başkanlığı Sözcüsü Kaya Tope- ri aracılığıyla cevaplandırdı. Cumhurbaşkanı özal'm. söz- cüsü Kaya Toperi aracılığıyla verdiği cevap şöyle: "Son zamanlarda sık sık ba- sın ve yaym organlannda çeşit- Nüfus kâğıdımı kaybettim, hükümsüzdür. Ayşe Yazır Ozre'de • Baştarafi l. Sayfada ğü ve bazı resmi daireleri hedef alan saldınya güvenlik güçlerin- ce karşılık verildi. Çatışma yak- laşık bir saat sürdü. Bir süredir bölgede inceleme- lerde bulunan HEP kökenli SHP milletvekillerinden Orhan Doğan ve Mahmut Almak, Di- yarbakır üzerinden Ankara'ya döndüler. Doğan ve Alınak'ın bölgede ve özellikle Cizre'de ya- sanan olaylan konu alan bir ba- sın toplantısı düzenlemeleri bek- leniyor. li yolsuzluk iddialannın yer al- makta olduğu ve bazı makam ve şahıslann bu iddialan âdeta bir reklam vasıtası olarak kullan- dıklan görülmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı, devle- tin her kademesinde bulunan görevlilerin; bulduğu, gördüğü ve tespit ettiği yolsuzluk olayla- nnın üstüne gitmek, varsa orta- ya çıkarmak ve gerekli hazırhk- lan yaparak belgeleriyle konu- yu adli mercilere iletmek yetki ve sorumluluğu olduğu görü- şündedir. Filhakika, bütün kayıt ve dosyalar yetkililerin elinde bu- lunmaktadır. Endişe ve şüphe ettikleri her şeyi inceleme, ince- letme yetkisi de kendilerine ait- tir. Hukukun üstünlüğüne ve insan haklanna saygı, önyargı- larla insanlan, hatta müessese- leri suçlu ilan etmeden, tespit edilen bu tür olayların, belgele- ri ile birlikte yasal yol ve yön- temlere uyularak ilgili mercile- re iletilmesi gerekmektedir. Son günlerde görüldüğü gibi, suçu kanıtlanmamış insanlan suçlu gibi kabul ederek kamu- oyuna böyle tanıtmanın, anaya- samızın 38. maddesinde yer alan "suçluluğu hükmen sabit olun- caya kadar kimse suçlu sayılamaz" hükmüne aykın bir davramş olduğunu, aynca adli mercilere yayınlann da önyargılı ve maksath olabileceği için yasa larla sınırlandığını belirten Sa- yın Cumhurbaşkanı bu gibi ko- • nulann önyargılarla ve maksatlı olarak bir propaganda vasıtası yapılmasını, siyasi istismar va- sıtası olarak kullanılmasını ve- ya ilgi toplamayı düşünerek bir flaş olay gibi kamuoyuna sunul- masını doğru bir tutum olarak görmemekte, isnat ve iddialann gerçek yüzü ne ise tespit edile- rek adli mercilere intikalinin sağlanmasını daha sağhklı bir yöntem olarak değerlendirmek- tedir. Kanun hâkimiyetine inanan, yargı organlarunıza güvenen, manevi değerlere saygı duyan herkesin, isnatlara hedef olan kişi ve kuruluşlarda meydana gelebilecek iş yapma arzusu ile inisiyatif kullanma konusunda yapacağı tahribatı dikkate alan her sorumlu ve görevlinin tuta- cağı yol olmahdır!' İLAN IĞDIR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Davaa Ejder Ta$ vekili Av. Ibrahim Bozyel tarafından davalılar Rair Yılmaz, Hazineyi Maliye ve Küllük Köy Muhtarhğı aleyhine açıian tapu iptali ve tescil davasının yapılan açık yargılaması sonunda: Iğdır Küllük köyünde kain 2302, 1087, 2300 ve 2256 Darseller ile ügili dava hâkimliğimizin 988/732 esas, 990/925 karar ve 12.11.990 tarihli karan ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar ve davaa ve- küinin 25.12.990 tarihli temyiz dilekçesi örneği davalılardan adresi bi- linmeyen Rair Yılmaz'a tebliğ edilememiştir. Bu ilanın tebliğinden itibaren gazetede yayımlandığı tarihin sayılabileceği ilan tarihinden itibaren 30 gün içerisinde karan temyiz etmedigi takdirde hükmün kesinleşeceği ilanen tebliğ olunur. Basm: 45512 KULIS • Baştarafi I. Sayfada sistemine uygun hale getirilerek ikinci kez kopya edildi. Bu şekilde hazırlanan video kasetler. Trans World Havayollan'nın (TWA) her gün saat 07.30'da Frankfurt üzerinden Istanbul- New York seferini yapan uçaklanna verilerek Amerika*>a gönderildi. Haber bantları, New York saatiyle 13.20. Türkiye saati>le 20.30 sıralarında 13-14 saatlik yolculuktan sonra Demirel'in heyetine ulaşmış oldu. Başbakan Demirel ve beraberindekiler de böylece, Türkiye'deki gelişmeleri \e haberleri yarım günliik bir gecıkmeyle ama, "daha detayiı " izleme şansını yakaladılar. Ancak, heyetteki bazı yetkililer, vıdeo banttaki haber bültenlerinin ardından gelen "Hava durumu"nu görünce, "Ne gerek vardı buna" demekten de geri kalmadılar. Önceki gün İstanbul'dan aynı yolla gönderilen haber kasetinin kaybolmasına da kızdılar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear