23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
OCAK 1992 HABERLER CUMHURİYET/S Sektöıdeki çokbaşlılıktan yakınan TÜRSAB Genel Başkanı, ulusal bir turizm politikasının belirlenmesini istedi Tıırizm, rehberîni bekliyory A P R A K ÖZER Türkiye Seyahat Acenteleri Biıliği (TÜRSAB), 1992 turizm sezonu için SOS venneye başla- '«Pazar dışı" kalma korkusu- nun turizmin uzerinde Damok- lcs'in kılıcı gibi sallandığına, ön- lemler alınmazsa, güçlükle ya- kalanan "moda ülke" imajının da yitirilebileceğine dikkat çe- ken TÜRSAB Genel Başkanı Başaran Ulusoy, sektördeki ba- şıbozukluktan yakınarak, "milli tarizm politikaa" oluşturulma- sııu istedi. Ulusoy, "Devlet, milli egitim koıısanda nasd bir milli poli- tika oluşturuyorsa turizm için de bir milli politika oluşturul- mah, turizm tek eMen plantenıp aygulanmalı. Biri dag turizmi derkea, digeri güneş turizmi, öbürii kiUtfir turizmüıden söz etmetndr dedi. Ekim, kasım, araiık ayından TÜRSAB Genel Başkanı Başaran Ulusoy Turizm tek elden planlanıp uygulanmalı. Biri dağ turizmi derken diğeri güneş turizmi, öbürü kültür turizminden söz etmemeli. Bakıyorsunuz Kültür Bakanlığı aklı estiği zaman müze fiyatı veriyor. Oysa ben fiyatlarımı çoktan Avrupa'ya vermişim. Avrupalı yapacağı seyahate altı ay önceden karar veriyor. Bizim artık turizmle ilgili meseleleri madde madde ortaya koyup devlet politikası haline getirmemiz lazım. beri "hükümet degişti degişe- cek._ Yeni hiikömetin yaklaşımı nc olacak... Hükümet otordu otaracak~" yaklaşımıyla bekle- diklerini, ancak turizm treninin beklemeye sabn olmadığını be- lirten Ulusoy, Ankara'dan önce kredi, ardından milli politika, son olarak da turizme gönül ver- mek gibi, kendi ifadesiyle "ma- kul şeyler" istediğini beürtti. Ulusoy şunlan söyledi: "Biz karşüıksız yardım istemi- yoruz. Bir alacagız, dört vence- gız. Camiamıza toptu olarak ya- pdmasını bckledigimiz takviye 150-200 milyar Türk lirası. Bu miktan, kredi olarak geri öde- mek koşuluyia istiyonız. Böyle- ce getirdigimiz dövizi iki kabna çıkannz. Fazia zamanımız kal- madı. Ocak ayınm soouna ka- dar harekete gecmemiz gereki- yor. Turizmciler 467 milyar liralık duşük faizü kredi aldı deniyor. Ben seyahat acenteleriyim. 1991'in kasım ayına kadar alı- nan hiç bir kredi yoktur. Kredi- yi yatınmcılar, oteller aldı. Me- snt Ydmaz 50 milyariık söz ver- di. O para da geimedi. Sıkıntı- lanmızı aolatamazsak, destek alamazsak 1992 zor geçer." TÜRSAB'ın yeni başkanı, sektörün içine girdikçe yeni so- runlann çıktığını, derdini anla- tacak, sorunlan çözebilecek ye- ni bir yapüanma istediğini söyle- di. Ulusoy, TÜRSAB'ın, Turizm BakanlığYnın uydusu olmadığı- nı, birliğin evrak memurluğu da yapamayacağını beürtti. Ulusoy şöyle konuştu: "Öyle şeyler oluyor ki, karayoluyla hacca gitmek yasak deniyor, bir bakıyorsunuz ki kapilardan ara- balar çıkıyor. Dtşişleri Bakanlı- ğı'na gktiyorsunnz, baberim yok diyor, digerine gidiyorsunuz, ben bflmiyonun diyor. Bizün ar- tık, turizmle ilgili meseleleri madde madde ortaya koyup devlet politikası haline getiril- nesini sağlamamız gereldyor. Bakıyorsunuz Kültür Bakanlıgı aklı estigı zaman müze fiyaö ve- riyor. Oysa ben fiyatlanmı çok- tan Avrupa'ya vermişim. Avru- palı, yapacağı seyahate altı ay önceden karar veriyor. Bu ka- darla da kalmıyor. Bakıyorsu- nuz birisi kalkmış, turizmle il- gili bir panel düzenliyor. Özel bir şirket tanıtım atağına kalkı- yor. İstanbul, Ankara, tzmir'de aynı konu özerine degiştk şirket- lerin düzenkdiği seminerler ya- püıyor. CNN'e reklam veriliyor. Ve biitün banlann hiçbirinden TÜRSAB'ın haberi olmnyor. 25 milyar dolariık reklamdan son- ra kaç kişi ABD'den kalkıp ge- liyor? Londra'da, Antalya'nıu neresinin tanıtılması gerektigini ben bilirim, Paris'to göbeğiiK bangi Türk müzesi afişinin ko- nacaftuu yine ben bilirim." TÜRSAB'ın yeni turizm po- litikası oluşturulurken Uzerinde durduğu konulann başında ta- nıtım geliyor. Ulusoy, turizm fir- malarının yüksek maliyetler ne- deniyle tanıtım yapamadıklan- m, bin tane broşür gönderecek- ken, ancak 200 adet gönderebil- dikJerini, PTT masrafı alünda ezildiklerini söyledi. Yeni tuzim politikası içinde, özel havayolu şirketlerinin, Ulaştırma Bakanlığı tarafından uluslararası emniyet kurallanna uyup uymadıklannın denetlen- mesi gerektiğini belirten Ulusoy "Uçak kazslan trafik kazalan- na benzemez. Dttnya kamno- yunda etki yaratır. Benim kor- kum, güçfökk kazandıguııız ba- n seykri de dikkat^rllk ya da umnrsamazlık yüzünden kaybetmek" dedi Yavuz Çizmeci: Sultan Air Hazin^den 12 milyar alacaldıEkonomi Şervisi- HAVAŞ Genel Müdürlüğü ile Sultan Air arasındaki "haciz" tar- tışması, Sultan Air'in Ha- zine'den 12 milyar lira alaca- ğı olduğunun belirlenmesi üzerine yeni bir boyut ka- zandı. Sultan Air'in sahibi Yavuz Çizmeci, kendilerine hizmeti kesen HAVAŞ'ı, "aynı hizmeti veren" başka şirketlere baskı yapmakla suçladı. Çizmeci."Bugûn ar- tık sonın, Sultan Air ile HAVAŞ arasındaki ricari ilişkiler olrnaktan çıkmış, Ulaştırma Bakanlığı'nın Sul- tan Air'i yaşatmama mücade- lesine dönüşmiiştör" dedi. Yavuz Çizmeci, dün yaptı- ğı yazılı bir açıklama ile Sul- tan Air'in HAVAŞ'a 7 mil- yar borcu olduğunu, ancak Hazine'den de 12 milyar ala-' cağı bulunduğunu biidirdi. Çizmeci, Körfez savaşı nede- niyle geçen dönem YPK'nın aldığı karar uyannca Sultan Air'in "indirimli akaryakıt" uygulamasından doğan ala- cağırun, Sivil Havacılık Ge- nel Müdürlüğü tarafından Hazine ve Dış Ticaret Müs- teşarlığı Kamu Finansmanı Genel Müdürlügü'ne bildi- rildiğini ifadeettı. Açıklamasında bugüne kadar HAyAŞ'a olan borç- lannı inkâr etmediklerini belirten Yavuz Çizmeci, borçlanna karşılık devletten olan alacaklanna el konula- bileceğini söyledi. Bu yıl Sul- tan Air'in 500 bin yolcu taşı- yacağına dikkat çeken Çizmeci, "Havaalanı servis- leri tam bir keşmekeş içinde. Bavullar taşınmıyor, gereken hizmet verilmiyor. Sultan Air'in personeli canını dişine takarak gece gündüz çalışı- yor. Türkiye havaalanlarında binlerce turistin kalması Türk turizmi üstûnde çok kö- tü etki yapacaktır. Türk ru- rizmini baltalamanın kime faydasıvar?"dedi. HAVAŞ'ın artık Sultan Air'e hizmet vermediğini de belirten Çizmeci, aynı hiz- meti veren diğer bir kuruluş olan Çelebi AŞ'nin de aynı şekilde davranmasını '*bas- kı" olarak niteledi. Yeni hükümetin.'Mnsan haklan, demokrasi ve hukukun üstün- lüp"nü programına aldığını hatırlatan Yavuz Çizmeci açıklamasında şu görüşlere de yer verdi: "Ulaştırma Bakanlığı'nın tutumunun hangi programla bağdaştığmı anlamakta zor- luk çekiyoruz. " Tüpgazcının ihmali, belediyenin sorumsuzlugu, kırılan camlar ve bir dahaki sefere dek Allah korudu' tesellileri.(Fotograf: VEDAT YENERER) Tüpkonducu' Ortaköyü yakıyordutstanbul Haber Servisi — lstanbul'da yangın- ların ardı arkası kesiüniyor. Ortakoy'de bir tüp- çü dükkânında dün çıkan yangın sırasında ölen ya da yaralanan olmadı, ama çevrede büyük mad- di hasar meydana geldi. Ardı ardına patlayan tüp- ler halk arasında paniğe yol açarken itfaiye ekip- leri, zamanında müdahale ederek dükkândaki di- ğer tüplerin patlamasını engelledi. Ortaköy Cibinlik Sokak, 23 No'Iu binanın yan tarafından bulunan küçük bir arsada duran ve Rı- fat Çakar adh kişiye ait konteyner içinde satış ya- pan Mutfakgaz bayisine dün saat 13.10 sıraların- da gelen bir müşteri, tüpünde gaz kaçağı olup ol- madığını kontrol ettirmek istedi. O sırada dükkânda bulunan bir çalışan, elin- deki çakmakla tüpteki kaçağı kontroi etmek is- tedi. Tupün alev alması üzerine bir süre tüpu sön- dürmeye çalıştılar. O anda dışarıdan geçerken ola- ya tanık olan bir kişi de paniğe kapılarak içeri- dekileri dışarı çıkarttı. Ardından tüpler birer bi- rer patlamaya başladı, yaklaşık 15 tüpün patla- dığı yangın sırasında çevrede bulunan tüm evle- rin camları kırıldı. İtfaiye ekiplerinin olaya erken müdahale etmesiyle içeride bulunan yaklaşık 135 tüp patlamadan yangın söndürüldü. Çevre sakinlerinden Ceyhun Celt, tüm şikâyet- lerine karşın tüpçünün küçük bir konteyner için- de satışa devam ettiğini belirterek şöyle konuştu: "İki kez mahalle sakinleri olarak belediyeye başvurup şikâyet ettik. Mahalle için çok büyük bir tehlike oluşturuyordu. Arsa üzerine konulmuş bir kutu içinde tüp satmak ne zamandan beri ya- sal oldu. Tüpcü bize ber seferinde 'Rralı gelse beni buradan çıkaramaz' diye konuşuyor. Bu insanlar devletten de mi güçlü? Sonunda olan oldu ve ma- hallenin ortasında 15 tane tüp patladı, verilmiş sadakamız varmış, kimseye bir şey olmadı. Ama bu tür tehlikelere karşı belediye hâlâ duyarsız dav- ranıyor."MahallesakinlerindenNur Gül de elin- deki tüp parçasını göstererek şunlan diyor: "Bu tüp parcası çocuğumozan başına da gele- bilirdi. Tüpler patladığı zaman ne yapacağımızı şaşırdık. Evler temelinden sarsümaya başladı. Suç tamamen beledivenindir. Burada bomba satısı- na izin vermemeliydi." DEVLET BAKANI^NDAN ^AĞLAR^IN ŞİRKETİ DAMPİNGCİ ÇIKTP HABERİNE AÇIKLAMA: Çağlar: Şirketim dampîngci değil Haber Merkezi — Gazetemi- zin dünkü sayısında yer alan "Çaglar ın şirketi dampingci çıktı" haberine iüşkin olarak Devlet Bakanı Cavit Çaglar ile Nergis Tekstil Genel Müdürü B- ker Yegin ile şirket yönetim ku- rulu başkanı Şiikrü Şankaya bi- rer açıklama gönderdiler. Devlet Bakanı Cavit Çağlar açıklamasında şöyle dedi: "Nergis Tekstil A.Ş.'nin Yö- netim Kurulu BaşkanlığVndan ve fiili idaresinden, hükümete katılmamla birlikte çekildiğim cihetle, Nergis A.Ş.'nin ithala- tı konusunda bir beyanda bu- lunmak istemiyorum. Ancak haberinizde, Nergis A.Ş.'nin Pakistan'dan ithal et- tiği pamuk ipliği ile ilgili olarak verdiği teminat mektuplan bu- lunduğu, bunlann tutanmn 2 milyar 250 milyon liraya ulaştı- ğı ve nakde dönüştürülmesi ge- rektiği halde usulsüz bir biçim- de benim takibim sonucu nak- de dönüştürülmediği kanısını uyandıracak ifadeler yer almak- tadır. Oysa, şirket yetkililerinin ba- na yaptığı açıklamalardan, Ner- gis A.Ş.'nin 25.9.1991 tarihin- den bu yana Pakistan'dan pa- muk ipliği ithalatı ve bu neden- le de verilmiş, nakde dönüştü- rülmesi gereken bir teminat mektubu bulunmadığını kesin olarak öğrenmiş bulunuyorum. Bu nedenle de "Çaglar'ın şir- keti dampingci çıktı" şeklinde- ki başhk ve haber gerçeğe aykı- ndır." Nergis Tekstil Genel Müdürü tlker Yeğin de açıklamasında şu görüşleri belirtiyor: "Bilindiği gibi antidamping uygulaması sonucu 91/18 sayı- h tebliğ ile 25.9.1991 'den itiba- ren Pakistan'dan yapılan pa- muk ipliği ithalatında % 20 te- minat alınması öngörülmüştür. Şirketimiz 25.9.1991'den bu yana, yani 91/18 sayüı tebliğin yürürlük süresi içinde Pakis- tan'dan pamuk ipliği ithalatı yapmamıştır. Bu nedenle de herhangi bir teminat mektubu verilmemiştir. Verilmemiş bir mektubun nakde dönüştürül- mesi ya da bu konuda şirket olarak bir bekJentimizin bulun- ması söz konusu olamaz. Bu ne- denle haberinizin bir yanlış an- lama veya değerlendirme sonu- cu olduğu hususunu bilgilerini- ze sunanm. Aynı konuda Nergis Tekstil Sanayii'nin Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Şankaya da şu görüşlere yer veriyor: "Şirketimiz, ihtryacı olan pa- muk ipliğini zaman zaman itha- lat yolu ile karşdanmaktadır. Pamuk ipliğini ithal ettigimiz ülkder arasında Pakistan da vardır. ttbalatta haksu rekabetin ön- lenmesi hakkında 3577 sayüı ka- nun geregince, 25.9.1991 tarih- li resmi gazetede yayımlanan 91/18 sayüı tebliğ ile Pakistan menşeiü pamuk ipliği ithalatın- da CtF bedel üzerinden 7o 20 geçici teminat ahnmast öngörül- müştür. 10 Araiık 1991 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 91/21 sa- yüı tebtig ile de, 91/18 saym teb- liğ ile getirilen geçici önlemin (ft 20 teminat) kesin olarak tahsil edilmesi gerektiği karar- laştmlmiftır. özeöe, Pakistan'dan pamuk ipliği ithal eden firmalar, 25.9.1991 tarihine kadar hiçbir teminat vermek zornnda değil- lerdir ve vermemişlerdir. Şirketimiz, 25.9.1991 tarihin- den bugüne kadar Pakistan'dan pamuk ipliği ithalatı yapmamış- tır. Dolayısıyia da hiçbir temi- nat vennemiştir. Bir başka de- yişie de nakde dönüştürülecek bir teminatımız yoktur. Eski yönetim kurulu başkanı- mız, Devlet Bakanı Saym Cavit Çaglar'ın adının da kullanıldı- ğı haberiniz gerçege ve mevzn- ata uygun degildk." GUNUN NOTLARI OSMAN ULAGAY Bu ay yolun sağında 1. km'yî göreceksiniz. ırmayın! Yalnız sağında değil! Bundan böyle, otomobilli yaşama uzanan yolun hem sağında hem solunda her ay yeni bir km olacak. km, otomobilli yaşamı olan, otomobilli yaşama ilgi duyan herkesin dergisi. Otomobil, -estetiği, kültürü, teknolojisi, haberleri - tüm yönleriyle, Otomobilli Yaşam Dergisi km'de. İlk Kilometre bayiinizde. Hemen bugün ilk Kilometre yi alın... oto- mobilli yaşama ulaşın! Kurtar 'Pakefi Baba...Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri çok yakından izle- yen bir kuruluşta görevli değerli bir uzmanın ifadesi ay- nen şöyle: "Önümüzdeki hafta yapılacağı söylenen Yük- sek Planlama Kurulu toplantısında Demirel ağırlığını ko- yup olaya hâkim olmazsa bu ekonomik paket çalışmala- rından umut kesilebilir." Bu sözler hangi ortamda söyleniyor? Ekonomik önlemler paketi çalışmalarının sürüp gittiği ve her gün yeni bir söylentinin yayıldığı bir ortamda söy- leniyor. Yok efendir,^ Harvardlı beyinler çağnlıp onlara danışı- lacakmış. Yok efendim Dünya Bankası heyetiyle "Arjantin modeli" tartışılacakmış. Yok efendim bürokrasinin kilit noktalarındaki tepe yö- neticiler birbiriyle uyumlu çalışamıyormuş. Yok efendim üst düzey bürokratlardan bazılan paket ha- zırlanırken uygulanan yaklaşımı ve yöntemi benimsemi- yormuş. Yok efendim SHP kanadı, kurultayı düşünerek paketin açıklanmasının geciktirilmesini istiyormuş. • - Bunlann ve bunlara benzer söylentilerin hangileri ne kadar gerçeğe yakın, ne kadar "uçurma" söylentiler, tar- tışılabilir. Ancak önemli olan, bu tür söylentileri hızla üre- ten bir mekanizmanın harekete geçmiş olması ve bu tür: söylentilerin ortaya konacak önlemler paketinin inandın-r cılığını yaralaması. Oysa inandırıcılık bu tür paketlerin ba-, şarısı için birinci koşul. Bir an için bu söylentilerin gerçek payı taşıdığını düşü- nelim, bakalım ortada inandırıcılık falan kalır mı? iktkiara hazırlıklı geldiğini söyleyen heyetlerin, kendi be-, yanlanna göre şimdi çalışmalarının sonuçlanma aşama-. sına gelmiş olmalan gerekirken nereye varacağı nenüz belirsiz bir "Arjantin modeli"n\ Dünya Bankası heyetiyle tartışmaya başlamasını düşünebiliyor musunuz? ; Çalışmaların bu aşamasında ekonomi bürokrasisinın tej - pe noktasındaki insanların, "ben oynamıyorum" havasııv- da olmasını düşünebiliyor musunuz? Piyasalar günlerdir "pakefl beklerken SHP'nin, "aman' şunu biraz oyalayın, biz önce kuruftay işini halledelim'* cid-;' diyetsizliği içine girmiş ofmasını düşünebiliyor musunuz?"' Umarız bütün bunlar söylentilerden ibarettir ve bunun böyle olduğunu Saym Demirel çıkar, söyler, tereddütlerr' ortadan kaldırır. Benimsenen ana modelin çoktan belli ol- ' duğunu, uygulama planıyla ilgili ayrıntıtarın bürokratların ' uyumlu katkısıyla belirienmekte bulunduğunu açıklar, ekb-_ nomik önlemler paketiyle SHP kurultayı arasında hiçbk • bağ bulunmadığını belirtir ve paketten umut kesmeye baş-/ layanları utandırır. Yoksa yazık olacak gibi geliyor bunca umuda ve bun- ca çalışmaya. Zenginlere ek vergî mi? Yılbaşı-yılsonu, gece-gündüz demeden yoğun birtempo içinde çalıştıklarını söyleyen Devlet Bakanı Tansu Çiller- in umudu, ekonomik önlemler paketini 16 ocaktaki Ba- kanlar Kurulu toplantısına yetiştirmek. "Ama kesin tarih vermek istemiyorum" diyor Tansu Hanım. Benim edindi- ğim izlenime göre, çeşitli kesimlerin görüşlerini almak ça- bası ve bürokrasiyle uyumlu bir çalışma düzeni kurulma- sının biraz gecikmesi de çalışmaların uzamasına yol açı- yor. : Bu arada istikrar programı çalışmalarına yönlendtricl olarak katılıp Cenevre ve New York'taki görevlerine dö- nen Salih Neftçi'nin gazetemize yazdığı bir yazıda yer alan, "üst gelir gruplarından bir kez alınacak ek kaynak" önerisiyle ne demek istediği özellikle iş âlemınde merak ve kaygı konusu oldu. New York'ta bulunan Neftçi'yle yap- tığım telefon görüşmesinde, kendisi bu ifadeyle üst gelir gruplarından bir kez alınacak bir ek vergiyi ("tax surcharge" ya da "surtax"i) kastettiğini söyledi. Tansu Çiller'in bu espride bir öneriye soğuk bakmadı- ğı izlenimini edindim. Ekonomiyi biraz da can yakıcı ön- lemlerle dengelemeye çalışırken yalnızca işçiye, memu- ra, bordrolu kesime yüklenmenin doğru olmadığını belir- ten Tansu Hanım, Maliye Bakanlığı'nın hukuk düzenimi- ze ve serbest piyasa ekonomisi anlayışına ters düşme- yecek vergi düzenlemeleri uzerinde çalıştığınf söyledi. Değerli dostum Prof. İzzettin Önder'den edindiğim bil- giye göre "surtax" 2. Dünya Savaşı sonrasında İngiltere^ de uygulanmış bir vergi. Yanlış hatırlamıyorsam son yıl- larda ABD'de de tartışıldı. 1980'lerde adeta vergiden muaf tutulmaya alışmış bir kesime şimdi böyle bir ek vergiyi ödetmek herhalde kolay bir iş değil. Daha önce çeşitli ve- silelerle, "Kimsenin yapamadığını biz yapacağız" demiş olan Tansu Hanım bakalım sözünü tutabilecek mi? 1992 dünya spor takvimi Pazar pazar gene ekonomiye ve "pakef'e takıldık kai- dık. Biraz da spor dünyasıyla ilgilenenleri düşünerek 1992 yılının önemli spor olaylarının tarihlerini verelim. Bu olay- ları yerinde izlemek olanağını pek azımız bulacağız her halde ama meraklıları televizyonlarının başına geçmek için aşağıdaki tarihleri not edebilirler. • Kış Olimpiyatları, 8-23 şubat, Fransa. • Yaz Olimpiyatları, 25 temmuz-9 ağustos, İspanya. • Atletizm Dünya Kupası, 25-27 eylül, Küba. • Avrupa Futbol Şampiyonası finalleri, 10-26 haziran, İsveç. • Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finali, 20 mayıs, İngiltere. • Avrupa Kupa Galipleri Ku- pası finali, 6 mayıs, Portekiz. • UEFA Kupası finalleri, 29 nisan ve 13 mayıs. • Avustralya Açık Tenis Tur- nuvası, 13-26 ocak. • Fransa Açık Tenis Turnuva- sı, 25 mayıs-9 haziran. • VVımbledon (İngiltere) Açık Tenis Turnuvası, 22 haziran-5 temmuz. • ABD Açık Tenis Turnuvası, 31 ağustos-13 eylül. ; • Formula-1 Grand Prix ya-: rışları: 1 mart (G.Afrika), 22! mart (Meksika), 5 nisan (Brezil-: ya), 3 mayıs (İspanya), 17 ma-; yıs (S.Marino), 31 mayıs (Mo-^ nako), 14 haziran (Kanada), ^ temmuz (Fransa), 12 temmuzl (İngiltere), 2S temmuz (Almarç'I ya), 16 ağustos (Macaristanfc 30 ağustos (Belçika), 13 Eylufc (İtalya), 27 eylül (Portekiz), 4; ekim (Avrupa), 25 ekim (Japon-; ya), 8 kasım (Avustralya). : KİRALIK DAİRE Şehremini'de 127 metre kare sobalı ev kiralıktır. Tel: 356 74 52
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear