18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 75 EYLÜL 1991 \ araıın Iktidaraıa Bağlanan Uımrt Anayasasında yazılı diye bir ülke hukuk devleti olmaz. O devletin temel hukuk düzenine, yönetiminin zihniyetine ve uygulamalarına bakılır. Gelecek iktidar bunu gerçekten amaçlıyorsa; yasalar, tüm kural düzenlemeler ciddi ve yapıcı ellerde incelenmeli; insan hak ve özgürlükleriyle, çağın anlayış ve uygulamalarıyla bağdaşmayan hükümler geciktirilmeden ayıklanmalıdır. KAZIM YENİCE Hukukçu 1989 yerel seçimlerinden bu yana, milletve- kili genel seçiminin yenilenmesi için sürdürü- len siyasal savaşım noktalandı. Politik çevre- ler, bu aşamada "erken seçim" nitelemesinin yerinde olup olmadığını seçim süresi boyun- ca tartışacaklardır. Biz vatandaş olarak, ya- nnın iktidanndan -hemen akla gelen- bekkn- tilerin neler olabileceğine bakalım. Halk ve iktidar: Demokratik bir düzende iktidarların, salt devlet anlamına geldiği, her şeyin ondan kaynaklandığı ve onun tutumu- na bağlı olduğu elbet de söylenemez. Yine de halk çok şeyi iktidarlardan bekler. lyi olarak niteledikleri yanında, kötüye gidişleri de ona yorar. Ama herhalde iktidarlar, kaçınamaya- cakları görevlerin ve halkın, her olanaktan ya- rarlanarak açıkladıklan beklentilerinin bilin- cinde olmalı; bunun sorumluluğunu unutma- malıdırlar. Dayanağı bir siyasal parti de olsa, iktidar- lar aynm yapmadan insanlan sevmeli; sıra- dan kimselerin hak ve özgürlükleri için ken- di hak ve özgürlükleri gibi duyarlık gösterme- lidirler. Çünkü demokratik iktidarlarda aris- tokratik ya da oligarşik zümre çıkarlannın de- ğil, toplum çıkarlannın gözetilmesi amaçla- nır. Insanlık onur ve inancı, iktidarları halk- la bütünleştirebilir. Ulusun gönenci ve mutluluğu iktidarın -daha geniş anlamda- si- yasal kuruluşların içtenlikli ereği ise bunun için çaba harcanıyorsa, o zaman ters esintile- rin hızı kesilir, yurt düzeyinde güven meltem- leri eser. Günün iktidarının böyle bir felsefesi olmuş mudur? Dünde bunun yanıtı açıkça görülür: En üst düzeyde yetkili ağızların zengini sev- diğini söylediği; anayasamn tarafsız kalmayı emrettiği yuce hizmet yerinde buna uyulma- dığı; yasal haklannı kullanmanm "edepsiz- lik" olarak kınandığı bir siyasal ortamda han- gi güvenden, eşitlikten, hak ve özgürlüklere saygıdan söz edilebilir ki... O halde toplumda, her şeyden önce anaya- saya ve hukuka saygılı; duygusal ve haksız bir yaklaşımla "zengin-fakir", "emekçi-işveren" ayınrru yapmayan, dengeli bir iktidar özlemi olmalıdır. Yeni bir anayasa 1961 ve 1982 anayasalarını, çıkanlmaları- na egemen zihniyet ve demokrasiye olumlu- olumsuz etki ve katkıları yönünden burada tartışmayacağım. Şu kadanru söylemeliyim ki bu anayasaların başta gelen ortak yönü, ola- ğanüstü dönemlerdeki askeri rejimlerin ürü- nü olmalandır. Halkın serbest istençle seçtik- leri temsilcilerinin değil; iktidan elinde tutan- ların istedikleri, bu anayasalarda getirilmiş- tir. Yapılacak seçimden hemen sonra siyasal partiler bir araya gelmeli, sivil yönetimden beklenen yetkin anayasayı Türk toplumuna kazandırnialıdırlar. Herhalde bu anayasa, in- san onunına yakışır, hak ve özgürlüklerde gü- venceli, toplumun her kesimine güven, umut ve huzur veren kurum ve kuruluşlarla dona- tılmış, ayakları yerde bir anayasa olacaktır. Parlamenter sistemin isterleri: Daha önce Cumhuriyet'te yayımlanan iki yazımda, ya- rının anayasasına ılişkin görüşlerımı açıkla- mıştım (*). Ancak devlet sistemimizle bağdaş- mayan, uzun süredir yaşadığımız önemli bir anayasa ihlaline burada bir kez daha değin- mek zorundayım. Türkiye'de başkanlık değil; parlamenter sistem geçerli olduğuna göre Cumhurbaşkanının sorumsuzluğu yanında ta- rafsızlığı kuralı da işlemelidir. "Seçici organ" olan TBMM, seçimini yaptığı makamda, sis- teme ve anayasaya açıkça aykırı bir uygula- maya göz yumamaz. Parlamenter sisteme iş- lerlik kazandırmakla yükümlü bir organ, - Yüce Divan'a sevkte olduğu gibi- böyle bir halde de, yüksek oranda bir oy çokluğu ile o makanun "boşalmış sayılmasına" ve yeni cumhurbaşkanının seçimine karar verebil- melidir. Hukuk devleti inancı: Anayasasında yazılı diye bir ülke hukuk devleti olmaz. O devle- tin temel hukuk düzenine, yönetiminin zihni- yetine ve uygulamalarına bakılır. Gelecek ik- tidar bunu gerçekten amaçlıyorsa, yasalar, tüm kural düzenlemeler ciddi ve yapıcı eller- de incelenmeli; insan hak ve özgürlükleriyle, çağın anlayış ve uygulamalarıyla bağdaşma- yan hükümler geciktirilmeden ayıklanmalıdır. Hukuk devletinde şunları arıyorum: Böyle bir ülkede, yasal düzenlemeler ve yürütmenin her yönetsel tasarmfu (karar, işlem ve eyle- mi) yargı denetimine bağlıdır. Yargı kararla- rı bekletilmeden, savsaklanmadan uygulanır. Yasama organı, yetkilerinin büincinde ve o yetkileri doğrudan kullanmakta titizdir. Bu- gün yaşandığı biçimde, ülkenin yasa gücün- de kararnamelerle yönetilmesine kesinlikle izin vermez. Hükümet, iç ve dış her önemli kararında, haklı ve inandırıcı gerekçelere dayanır. Yap- tıklarının TBMM'de savunulabilirliğini dü- şünmüştür. Bakan, ancak, tartıştığı ve içeri- ğinı bildiği kararnameleri imzalar. İktidarlar gelip geçici, kamu yönetimleri sü- rekli ve etkindir. Kamu görevlileri, hukuka bağlı olmayı başta gelen meslek ahlakı say- mahdırlar. Görevlerinin gereğini yaptıklan, partizarüıktan uzak, başanlı ve durüst kaldık- ları sürece geleceklerinden kaygı duymama- lıdırlar. İşkence, uygar bir ülkede insanlığın yüz ka- rasıdır. Hangi nedenle olursa olsun insanın in- sana acı vermesi, onu aşağılaması bağışlana- maz. Hukuk devletinde hiçbir yöneticinin yü- reği, bu büyük ayıbı üstlenmeye katlanamaz. Haksızhk, yolsuzluklar Basında yer alan ya da kulaktan kulağa ak- tarılan haksız mal edinme, görevini kötüye kullanma, keyfı karar ve işlem, yiyicilik gibi yaygın söylentiler; buna karşın yetkililerin ye- terince duyarlı olmaması, toplumun büyük kesimini tedirgin eden ve geleceğe güvenini sarsan nedenlerin başında gelmektedir. Karar- lılıkla üzerine gidilmeyen her kötülük, yeni- sine çağn anlamınadır. Muhalefet partileri- nin, yolsuzlukların hesabını soracaklan vaat- lerine doğrusu inanmak isterim. Halkımız, basınımız, aydmlarımız bu korkunç yarayı deşmeli; meydanlarda parti temsilcilerinden, yannın milletvekili olmak isteyenlerden bu sa- vaşım için açıkça söz alınmalıdır. İşbitiricilerin, köşe dönücülerin, vurguncu- ların, avantacıların sosyal yapımızdan ayık- lanması, dürüst, özverili ve onurlu iktidarla- rın işidir. İktidardan daha neler beklenir? İktidar, hiçbir kişinin ya da zümrenin par- lamenter sisteme ve demokratik düzenin te- melini oluşturan laikliğe ve Ataturk ilkeleri- ne gölge düşürmesine göz yummamalıdır. Türkiye her zaman uluslararası saygınlığını düzeyli ve onurlu politikalarda aramıştır. İki ülke liderleri arasındaki yüzeysel ve kurgusal ilişkiler belki kişileri böburlendirir; ama bun- dan iilkeye sürekli bir yarar beklenemez. Kamuya yararh her hizmette, bilinçli bir öz- veri gizlidir. Önemli devlet hizmetlerine soyu- nanlar, almadan da vermesini bilmelidirler. Milletvekilliği, maddi olanaklarına ve forsu- na göz dikilen yer olmaktan çıkmahdır. Siya- sal partiler ve seçmen, ancak kişiliği ve ilke- leri ile Meclis'te saygın bir hizmete yönelece- ğine inandıklannı kendisini temsile layık gör- melidir. Toplumun huzuru, önünde sonunda seçimdeki tutarlıhklannda düğümlenir. Halkımızın gelecek demokratik iktidardan: Vergi reformuna; yoz bir politikadan arındı- nlrruş, bilimsel ve teknik kurallarla çahşan, yetenekli kadrolardan oluşmuş KtT'lere; ciddi bir tasfiye ve düzenli bir denetim bekleyen yü- zü aşkın gizli-açık fona; inançsızlığın ve ba- şıbozukluğun körüklediği enflasyona; işsizh- ğe, yetersiz üretime, bütçe açıkları yanında sa- vurganlığa, bölgeler arası dengesizliğe ve da- ha nelere çözümler beklediğini; işinin hiç de kolay olmadığını söylemeden edemeyiz. Sonuç Yürürlükteki seçim sisteminin adil ve yete- rince demokratik olmadığı bilinmektedir. Si- yasal partilerimizce "istikrar" yanında de- mokratik temsile de gerektiği kadar yer veren bir seçim yasası çıkarılarak seçimlere gidile- bilirdi; olmadı. Anketler, tek partinin iktidar olmasım amaçladığı söylenen sistemin bu so- nucu vereceğini doğrulamamaktadır. öyle gö- rünüyor ki kararsız seçmenler çoğunluğunun sandık başındaki bilinci ve istenci ülkenin dört ya da beş yıllık iktidarlarını belirleyecektir. Türk toplumu her uygar ülke gibi hakça- insanca yaşamak istemektedir. Dileğimiz, -tek partiden olsun ya da koalisyonla oluşsun- ya- nnın iktidarının, bu sorunlan çözmeye inançlı ve kararlı olmasıdır. Not: Velidedeoğln Hoca'mız, kendisinin de geçen haftaki y»zısının sonunda beiintifti gibi ekim ayı baş- lanna dek dinJenmek amacıyla yazılanna a n vcrdi. (*) "Yeni Anayasa Beklentisi" 4 Haziran 1991; "Yeni Ana- yasada Organlar Kurumlar" 16 Temmuz 19°1. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Önseçim Gününde... Bugün önseçımler yapılıyor. Demokrasinin önkoşulu par- ti içinde eşitliğin sağlanmasıdır. Ülkeyi yönetecek kışilerın be- lirli çevrelerin, belirli insanlann temsilcileri olmamasıdır. Parti liderlerınin 'tayın 1 ettiği kişilerin parlamentoda çoğunluğu elde etmemesidir. Bir Ikler, liste başlarına önce kendisini sonra kendisine bağ- lı insanlan koyar da seçmen bu kişilere oy verir partamento- ya getirirse bunun demokrasi ile bir ilgisi yar olur mu? Tek parti zamanında böyleydi. Parti üst yöneticileri, daha doğru- su parti genel başkanıydı aday listesini hazırlayan. O zaman biie partinin bir önseçmenler kurulu vardı. Adaytar bu önseç- menler kurulunda oylanırdı. Gerçi bu kurula sunulan aday- lar çoğunlukla milletvekili sayısı kadardı, ama hiç değilse par- tinin önseçmenler kurulu göstermelik de olsa milletvekilleri- ni oylayarak benimsemiş olurdu. SHP bütün Türkiye'de önseçimlerle aday listesine girecek adayları saptayacak, sıralayacak DYP de bazı yerlerde ön- seçim yapıyor. Ama daha önce de yazdığım gibi öteki parti- lerin adaylarını yajnızca liderleri saptıyor. Atama kişiler par- tilennin liderine köru körüne bağlı olmak zorundadır. Nite- kim Özal'ın atadığı kişılerden ANAP grubu 4 yılda bir varlık gösterememış, liderin izinden, sözünden ayrılmamıştır. SHP içindeki 'Demokratik Birlik' grubu -ki bu adı taşıyan dergide bir araya gelmişlerdir- önseçim öncesi bir duyuru ya- yımladı. Bu duyuruda SHP'nin önseçimlere giren milletve- kili aday adaylarında bulunması gereken nitelikler bir bir sı- ralanıyor. 'Demokratik Bırlik'e göre milletvekili adaylarında bulunması gereken nitelikler şunlardır: "SHP'li milletvekili aday adayı; tüm politik ve kişisel yaşa- mında hep onurtu, namuslu, inançlı ve bilinçli kalmış olma- lıdır. Hep demokrasiden, barıştan, özgürlükten, toplumsal da- yanışmadan, hakça bölüşmeden yana olmuş olmalıdır. Bir siyasi partıde belirli konularda farklı düşünen kişi ya da grup- ların doğal, hatta kaçınılmaz olduğunu; bunun katılmacılık ve çoğulculuğun doğal sonucundan başka bir şey olmadığı- nı savunmakla beraber; çok sesliliğe değil, çok başlılığa karşı çıkmış olmalıdır. Görüşlerini, inanç ve değerlerini hep açık açık. dobra dobra ortaya koymuş olmalıdır. Tüm politik yaşamı boyunca politik oyunlara karşı çıkmış; hep özgür ve bilinçli kalmış; hep özgür ve bilinçli SHP'li üye- ye, özgür ve bilinçli SHP'li delegeye seslenmiş olmalıdır. il- kel, çağdışı yöntemlere değil; hep ilkeli birliğe, parti kardeş- liğine; bilinçli, özgür ve sorumlu parti üyelığine sahip çıkmış olmalıdır. Tüm politik yaşamı boyunca bölücü değil birleşti- rici; ayırımcı değil bütünleştirici; düşmanlık yaratıcı değil ku- caklaştırıcı olmuş olmalıdır. Kişilerin ya da grupların değil; sosyal demokratların, SHP'nin iktidar olması için savaşım ver- miş olmalıdır. Tüm politik yaşamında demokrasiyi, özgüıiüğü ve adaleti savunan tüm siyasi partilerle, demokratik kitle örgütleriyle, sendıkalarla, barolarla, meslek odalarıyla etkin, ilkeli ve üret- ken bir diyaloğu, işbirliği ve dayanışmayı sürdürmüş olmalı- dır. Demokratik-mesleki hakları ve özgürlükleri kısrtlanan, hat- ta yok edilenlerin; baskı, zulüm ve işkenceye uğrayanların; maddi ve manevi açıdan sömürülenlerin bir kelimeyle emekçi halkımızın, kadınlarımızın, yurtsever aydınlarımızın ve yurt- sever gençliğimizin yanında yer almış, onların haklı davala- rına sahip çıkmış, bu haklı davalar için sürdürülen savaşıma aktif katkıda bulunmuş olmalıdır. 'Serbest piyasa ekonomi- sinin faziletlerü' masalına kanmamış: kamuculuğu, sosyal adaletçi planlamayı savunmuş olmalıdır. Tüm politik yaşamı boyunca SHP program ve tüzüğünü, bu program ve tüzüğün temelinde yer alan CHP gelenekle- rini, CHP birikimini ve deneyimini, CHP'ye Gazi Mustafa Ke- mal Atatürk'ten intikal etmiş inanç ve değerleri, özümsemiş ve savunmuş olmalıdır. Aday adayı tüm politik yaşamı boyunca 'ahval ve şerait ne olursa olsun', gaflet. dalalet ve hatta hıyanet içinde olanlar karşısında 'Çığnense de hakkı tutup kaldırmalı'; Gazi Mus- tafa Kemal Atatürk gibi 'Özgürlük ve bağımsızlık benim ka- rakterimdir; yani insanın, insanımızın, insanlığın karakteridir', 'Hak kuvvetin üstündedir', 'Biz istibdat fikrini yok etmek için yola çıktık' şiarlarına sonuna kadar sahip çıkmış olmalıdır." Bugün önseçmenler karşılanna aday adayı olarak çıkan kiçüiıae yukarıda sayılan nitelikleri arayacaklardır. Oy verir- ken, kişileri değerlendirirken Demokratik Birlik'in saptadığı nitelikler elberte ağır basacaktır. Ülkemızin demokrasiye, demokratik uygulamaya bağlı tek siyasal partisinın bütün aday adaylarına başarılar dilemek bir görevdir. En başta da SHP'nin İzmir aday adayı Erdal İnö- nü'ye... Kendini önemli ve vazgeçilmez gören bütün siyasa adamlarına, bütün liderlere, liderciklere, kontenjan adayı ol- mayı bekleyenlere. demokrasi dersi veren aday adayı Erdal İnönü'ye... Turizme Hazır Hepimizin tanık olduğu binlerce olumsuz örneğe dayanarak "Ülkemizde bir turizm patlaması olsa buna hazır mıyız" sorusuna gerçekçi bir yanıt bulmamız gerektiğine inanıyorum. Türizmin bu durgun yıllarını kendimizi toparlamak üzere akıllıca kullanmazsak, bugüne kadar gelenleri de kaybedeceğimizden ciddi biçimde endişe duyarım. Prof. Dr. AYSEL EKŞİ Psikiyatr T* •. r % : / Bu yıl ülkemize az sayıda yabancı turist gelmiş. Nedenleri ve alınması gereken ön- lemlerle ilgili çok şey sayılabilir. Ama tu- rizm konusuna gerçekten önem veriyorsak, gelecek yabancılar kadar, bu ülkede doğup yaşayan biz Türk insanlarmı da rahatsız eden bazı toplumsal tutum ve davranışlan- mızı artık hızla değiştirmemiz gerektiğini kabul etmeliyiz. Ben bu yazıda, yaşanmış bazı sonut örnekleri aktararak yabancı gö- züyle kendimize bakmaya çalışacağım. şın tuvalet olduğunu kokusundan anladık, ama deligin etrefında insan kakalan vardı ve bu kakalara uşüşmüş, fosforlu kanatla- n olan kocaman siyah sinekler midemizi çok bulandırdı" diyordu. Türkiye ile ilgili anılar arasında kızları seyreden erkeklerimizin ve tuvaletlerimizin resimleri elden ele dolaşıyor olabilir. Yabancı gözüyle bir küçük anı da birkaç hafta öncesine ait... Amerika Birleşik Dev- letleri'nden iki bilim insanı Istanbul'a gel- diler. Bize ilk soruları "Burada neden bize herkes zoria bir şeyter satmaya çalışıyor" ol- . . . . du. Esnafın kollarına yapışmasını, yaban- bir şey tçmemelen konusunda uyarıMıMa-' -£ l l a r ı a p t a l y e î m e koymasını bir türlü akıl- rını öğrenıyorduk; suları sterılize etmek ve l a r l almıyordu. Sabah hoparlörlerden bir- den odalannda patlayıveren ezan sesiyle çok erkenden uyandırılmışlardı. Meydanlarda satılan kurbanlık koyunların ve sığırların pisliği, araba bagajlanna yığılı kesilmiş et- İer kendilerini çok saşırtmıştı. Daha nelere tanık olmuvoruz ki... Rezil bir müzik Geçen yaz uluslararası değişün (mübade- le) programı ile Istanbul'a 15 İngiliz izci kızı geldi ve çocuklannın İngilizcesini ilerletrnek isıeyen Türk ailelerinin yanına yerleştirildi. Biz de 18 yaşında yaşam dolu bir kızı ko- nuk ettik. Ancak bu konuk kızımızın İstan- bul'daki ilk deneyimi, sabah saat dörtlere kadar bir türlü uyu>"amamak oldu. Yeniköy Şamdan adlı gece kulübunün, tüm uyarılara karşın dışa da çevirdiği hoparlörlerinden ge- len yüksek perde disko müzik sesi ve ardın- da vahşi sesler bırakarak vınlayıp bu kulü- be giden özel arabaların gürültüleriyle, ya- tağında döndü durdu. Böyle lüks bir gece kulübunün bile müziği ile tüm çevreyi şen- lendirme göre\ini üstlendiğini, gece araba kullanmanın son sürat gazla fırlama ve ani frene basma marifeti demek olduğunu, bu Batı'dan gelen kıza anlatama-lık. Neyse ki dördüncü geceden itibaren bizler gibi o da kaderine razı olmayı ve delik deşik uyuma- yı öğrendi. Konuştukça ülkemize gelecek izcilere, öbür ülkelere gideceklerden farklı olarak ti- fo ve kolera aşısı yapıldığını, asla meyve ve salata yememeleri, İcapalı şişe suyu dışında sivrisinek kovmak için yanlanna yığınla ilaç almışlardı. Programa göre ayn evlerde kalan kızlar, on gün kadar sonra ilk kez Buyükada'da bir araya geldiler. Bizim konuk oradan keyifli döndü. Çünkü kol ve bacaklanndaki bizim balkonda edindiği sivrisinek yaralannın her- kesten daha az olduğunu görmüştü; üste- lik îstanbul'un genellikle iyi bölgelerinde kalmalanna karşın kızlann çoğu susuzluk nedeniyle geldiklerinden beri banyo bile ya- pamamışlar ve kızımız onları bize banyo yapmaya davet etmişti. Bizimki gece gürül- tüden uyuyamamaktan yakınmışsa da bu derdin her yerde bulunduğuna ve gene de kendisinin içlerinde en şansh olduğuna ka- rar verilmişti. Grubun İstanbul ile ilgili ortak izlenim- leri yıllardır yakındığımız konularda topla- nıyordu. Kendilerini konuk eden insanlar Sonuç Sonuç olarak şunu vurgulamak isterim: Hepimizin tanık olduğu binlerce olum- suz örneğe dayanarak "Ülkemizde bir tu- rizm patlaması olsa, buna hazır mıyız" so- rusuna gerçekçi bir yanıt bulmamız gerek- tiğine inanıyorum. Türizmin bu durgun yıl- lannı kendimizi toparlamak üzere akıllıca kulanmazsak, bugüne kadar gelenleri de kaybedeceğimizden ciddi biçimde endişe duyarım. Üstelik, bütün bunlar sadece ülkemizdeki yabancılan değil, bu ülkeyi seven bizleri de ülkelerindeki insanlardan pek farklı değil- gerçekten rahatsız etmiyor mu? Özel bal- di, ama dışarıdaki erkeklerin neden yiyecek konlarımızdan deniz kıyısına, aile çay bah- gibi baktığını, laf attığını, arkalanna takıl- çelerinden aylığı iki bin dolara e%r kiralanan dığını, sıkıştırmaya çahştığını bir türlü an- Alkent Sitesi'nin diskosuna kadar, ülkemi- layamıyorlardı. zin hemen her köşesinde insanlarımızın ço- Vapura binmek için iskelede bir araya gel- ğu için müzik demek, başkasının kulağın- dikleri zaman kendi deyişi ile şok geçirmiş- dan içeri bazı sesleri zorla sokmaya çalış- lerdi. "Bıyıklı birçok erkek. bize öylece ba- mak demek. Buna nasıl 'dur' diyeceğiz? İn- karken kendimizi hayvanat bahçesindeki di- san sesinin okuduğu ezanlann bir güzelliği şi maymunlar gibi hissettik" diyordu. Son- ra içlerinden biri, "Gelin biz de şunlann res- mini çekelim de kim daha maymuna ben- ziyor görelim" demiş, böylece resim çekme- ye başlamışlar. Bu iş, en iğrenç resmi çekme yanşına dönmüş ve bunu da vapurda ala- turka tuvaletin içini çekebilen kazanmış. "Ortasında kocaman bir delik bulunan ta- vardı; şimdi bütün minarelerin hoparlörle- rinden birdenbire patlayan ve birbirine ka- rışan mekanik gürültülerin güzel olduğunu savunabilmek mümkün müdür? Daha uygar bir Türkiye'de yasamayı öz- leyen her Türk insanını, baa toplumsal dav- ranışlarımızın artık değiştirilmesi konusu- na eğilmeye çağınyorum. ÇOK ACELE SATILIK DAİRE Baksrköy İncirli Cad. İhsan Kalmaz Sokak No: 4/A'da yarı bodrum 75 m 2 . net kullanım 2 oda 1 salon salonmajeli, kaloriferli, hidroforlu daire 60 milyon son fiyat Telefon: 561 27 70 MÖBLELI, TAM KONFORLU DAİRE Sahibinden Göztepe Cengiz Han sokakta 160 m 2 möbleli, beyaz eşyalı tam konforlu daire satılıktır. Tel: 337 77 88 ANMA İRFAN aramızdan ayrılışının 1. yılında seninle, anılannla ve tatlılığınla dopdoluyuz. Seni seviyoruz. ANNEN, BABAJV, ANNEAMSEN, KARDEŞtN: HÜLYA, DAYILARIN: FAZIL, HAŞİM, YENGELERfcV: FİLİZ ve MEHTAP BAHADIR KÂR DAĞITIMI GORBON IŞIL SERAMİK ANONİM ŞİRKETİ YÖNETİM KURULU'NDAN Şirketimizin 29 Nisan 1991 tarihli genel kurulunda dağıtımına karşı verilen kâr, 27 Eylül 1991 gününden itibaren dağıtıtacaktır. Bu tarihten itibaren hisse senetlerinin 4 No.lu kuponlarının ibrazı mukabilinde beher 1.000— TL'lik hisseye %50 kâr karşılığı 500^ TL (beşyüz TL) ödeneceğini bildirir, sayın hissedarlarımızın yukarıda belirtilen tarihten itibaren T. Emlak Kredi Bankası 166. Konut Sitesi A 1 Blok 4/18 Levent-İstanbul adresine başvurmalarını rica ederiz. 4. Sayıyı Aldınız mı? Alevi - Bektaşi Kültür ve Düşüncesinin Sesi CemBÜTUN BAYİLERDE EMEGIN BAYRAGI Devrimd Blok'un BURJUVA PARTİLERİNE OY TOK1 n Duntm Imankn 8amnayı 8<ffdürtiyor • Pancar If İ i Tnran Şaltcr 7 ş ç y • SadmlanmsdcVanı • Bedınler Te b d BarOeÜ KOTA»H»I s*^4tn ifanemıı • ı«fa» Hunkunda Kârt Ajnmı • Etiyopym Oeçid ffiikümeü Karoh^ Bfldirki 4«). S A Y I C I K T I B A Y I L E R D E Pıyertotı Cad. Dosliukvurdu Sk. 1H1 Cembarlıias/İST. Tel: 516 06 64 ADANA 1. SULH CEZA MAHKEMESİ Esas No: 1987/3140 Karar No: 1988/1029 Hâkim: Doğan Ertan - 15223 Katip: Ahmet Tfımkan Davacı: K.H. Sanık: Ali Atlı - Nızayi ve Hanife'den olraa 1942 DJu Seyhan Uçesi Kunuluş Mah. nufusuna ka>ıth Adana ilı Seyhan ilçesi doşeme Ma- hallesi 154 Sokak no: 27'de oıurur. Mucahitler Caddesi Kurttepe Yo- lu uzeri 256/A da Fatıh şekerlemecilik yapar. Evli 4 çocuklu, okur yazar, Türk ve Islam. Suç: Gıda Maddelen Tuzüğfl'ne muhaJefet. Suç tarihi: 26.5.1987 " ' ' Karar tarihi: 16.3.1988 HÜKlfM: Yukanda kımhği yazüı sanıgın sübut bulan eylemine uyan TCK'mn 396 maddesi uyarınca 3 ay hapis ve 5000 lira ağır para ceza- sı ile tecziyesıne, Sanığa verilen hapis cezası kısa sureli hürriyeti bağlayıcı cezalar- dan olduğundan 64T sayılı kanunun 4/1 maddesi uyarınca bir günlü- ğü 300 liradan olmak üzere ağır para cezasına çevrilmesine, sanık Ali Ath'nm neticeten ve toplam olarak 26.666 lira ağır para cezası ile tec- ziyesine, TCK'run 402 maddesi uyarınca sanık Ali Ath'nun mahkûm oldu- ğu hapis cezası muddetine müsavi olarak iki ay onbeş gün sure ile meslek ve sanatının tatiline ve yedi gün süre ile işyerinin kapatılması- na. verılip kesinleşen karar özetinin büyük harflerle yazılmak sureti ile ve kapatma süresi kadar kalmak uzere kapatılan ijyerinin göze çar- pan bir yerine yapışurılmasına, ayrıca karar özelinin masrafı bilaha- re hukumlüden alınrnak uzere İstanbul ve lzmir'de yayınlanan ve ti- rajı yılzbinin üzerinde bulunan bir gazetede ve aynca suç yerinde Ada- na'da yayımlanan mahalli bir gazetede derhal ilan ettirilmesine dair verilen huküm kesirüeşmiş olup TCK'mn 402. maddesi gereğince ilan olunur. 11.800 lira mahkeme masrafının sanıktan alınmasına, İş bu hukum özeti mahkememizin 16.3.1988 gun ve 1987/3140esas ve 1988/1029 sayılı kararından çıkartılmıştır. 3.7.1991 Basın: 35293 T.C SİVRİHİSAR SULH CEZA MAHKEMESİ (KARAR ÖZETİ) Esas No Karar No C.M.U. Hâkim Kâtip Davacı Sanık 1990/66 1990/138 1990/69 AYŞEN YILMAZ 25216 ERCAN YOLKESEN 603 K.H. NEŞET BABACAN - Alioğlu Raziye'den olma 1946 doğumlu Sivrihısar ilçesi Kaymaz kasabası Fatih Mahallesi nufusuna kayıth olup halen aynı yerde otunır. Evli, 2 çocuklu, okuryazar, sabıkasız, T.C. Islam. Gıda maddeleri tüzüğüne muhalefet 20.3.1990 23.11.1990 Yukanda açık kimliği yazılı sanık hakkında yapılan açık yargıla- ma sonunda mahkememizin 1990/66 Esas 1990/138 Karar sayılı ila- mı ile taklit ve tağşiş edilmis sucuk imal etmek suçundan sanık Neset BABACAN'a TCK'mn 398, 647 Sk. 4., TCK'mn 72, 402. maddeleri geregince 490.000^- TL. ağır para cezası ve 3 ay süreyle cürme vası- ta kıldjğı meslek, sanat ve ticaretinin tatiline, 7 gün süre ile işyerinin kapatılmasına karar verilmiştir. Suç Suç Tarihi Karar Tarihi yeni izyonla gırmeyı uşunuyorsamz Beko taksit dünyasındaki bu seçeneğe dikkat! Bu seçenek tam size göre. Dilediğınız televizyonu şimdi seçin... Kasım, Aralık ya da Ocak'ta teslım alın. Taksitlerinizi rahat rahat ödeyin .. ÜRÜN-MOOEL TELFVİ7VnilLAR ••• 37E-Beko S M «E-Bekc S M FST 51E-BekcSM 56E-Bekc S M 51E-Bekc Sıesta Ieleıexflı 55E-Bekc Mult ple FST 55E-Beka Sıesta FST Teletext'lı 53E-Beko Sıesta FS T Teietext'lı KASIM-ARAUK TESLİM 11tt»H 236000 295 300 328 W 320 300 355 » 3 Î93 M 443 30' (11 AY) KJ.V.drtUI *tm ttr* 232CÛCO- 3216000 3540000 3936 000 334C000- 4260000- •İ66C0C0 5 28C0OO ARAUK-OCAK TESLİM 11MUM MMUHI 206 300 237 DOC 260 D00 295 30C 283 00C 31600C 345 OOC 390 OOC (13 AV) KAV.lMil 2884 000 3316000 3 64C00O •ÎI3C0OO 3962000 J424 000 4 SJCI COO : 46C 000 Bo tab o '5 8 1991 ranhnde oaşlayan 'TaKSt Dunyasında Beko Kapıs< Aç ıc ' kampanyasm n televızyon a ıigılı boiumudur Katılma koşjllan -çın BeKo Yetkılı Satıcınızı arayın BEKO TICARET A.Ş İSTANBUL Venej Te' 1 ^2 49 00, 7 ha! Şıjl Ua^azası Tel 146 2-49 146 64 06 ANKARA BÜROSU T"ı 11 7 31 25/6 na- IZMİR ŞUBESİTeı 18 20 00 - 18 M 30 ADANA ŞUBESİ Te 28 0265/3 ha! Her Beko alana, bir Casio saat bedava! 3J karparyan za KSÎ anla-a şıKvegjze oır arTağanımız ı'ar Beda 1 .a b--'adır ^eya er^ek - CASİO o l saat BekoBirdünyamarkasıdır
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear