Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhunytl Malbaacılık ve Gazcttcıtık Türk \nonım Şırkctı aaına
Nadir Nadi £ Genel Ya>ın Mudunj Huan G*mal, \1u«5«e M'jduru
EaiK Işafclıgıi. Yazı Işlen Muduru Ok«y Gonensln, 0 Haber Merkea
Mıiduru Yjjçın BtytT. Sayfa Duztnı Vönetmenı AIi \ar 0 Temsıkıler
ANKARA Afanet Tın, IZMtR Hiknut Çetinkıyı. ADANA Ç«in Yıjenoglu
I. Polıij.j Crttl Itatlum. !s[»nbul Hjbstkn Şon; Kalk». t.onoır,. Mtnl Tuıtr. Dı; Haberta Lr,.. IUCI Is Scndıka
Şakıu Kemcı. İUiltür Ofe] (Jslcr, Ejıllm GCKI} Şsylaa. YWl Haberien Nccdet Dotsa. Spot Danîman AMaJfcMlır
. Dızı Yaislar Kerc* ÇtlışfcM, Arastırm* Şabtıı Atp«r. Dmef
ım< ^bdnlMı Vıocı 0 Kocütnitor MHncf
0 Malı Işler E/ol Erfcoı 0 Muhaıtbe Bttfett Vtw 0 Buıçe Plan.ıma s«*j* OoniBbeıccftte # Reklam
Vîj< T m ı 0 Idaıt H o ı ı ı G m 0 Islcme Öırttr Çrtik 0 Bıljvlskm u Inl 0 Pmo-d
Kıvwıtfwi//&Bajlcarı Natfr Ntdl
0*1» Aktal. Yllea k n t H u u
Omal. HftıoM Çnkbyı <*•>
Gomjbı L|ır Mıncı İBan
Srf<ak. An Sima. t t a ı ı T..
Scso/ı * Ysfcn. Cumbunyel Maıbaacılık »c Cazeualık TA Ş TtrkocUı Cad. 39'41 Cataktfiıı
«3)4 Isl PK : « Isıanbuı Itl «|J 05 05 IX luu) Tsfc» 22İ46, Ft» (1> 5 * » 1 #
Sümtor A«kara Zıj« Gokjlp Bh lnkılap S No 19-4, TtL 133 11 <l-l-
Teta «344, Ru (4) 133
05 65 0 Umir. H Z:ya Blv 1352 S. 2/3 T«i 13 12 30. Ttia 52359 Fa». (51) I» » »
0 Ad«.t Irenlı Cad It9 5. Nr I Kaı 1 Td 19 3^ 52 14 hall TMcı 6215! Fax (71) 19 25 7»
TAKVİM: 9 AĞUSTOS 1991 lmsak: 4.19 Güneş: 6.00 Oğle: 13.14 tkindi: 17.06 Akşam: 20.19 Yata: 21.52
GtZLİ TEHIİKE
'Sarılık
virüsü
ciddiye
aknmah'Prof. Salih Çolakoğlu,
hepatit-B sarıhk virüsü
taşıyanların gıda işinde
çalıştınlmaması
gerektiğine dikkat çekti.
Genelev kadınlannda
sarılık virüsü oranı yüzde
25 dolayında.
ADANA (AA) — Siroz ve
karaciğer kanserine yol açan
tehlikeli ve bulaşıcı hepatit-B
sarılık virüsü taşıyanlann, gı-
da işkolunda ve çok kişiyle te-
mas gerektiren işyerlerinde ça-
kştınlmaması gerektiği bildiril-
di.
Çukurova Üniversitesi Tip
Fakıiltesi Gastroentroloji Bi-
lim Daü Başkanı Prof. Dr. Sa-
lih Çolakofclu, Turkiye'de yak-
laşık 7 miJyon kişinin (B) tipi
sanlık virüsü taşıdığını belirte-
rek çok daha tehlikeli olması-
na karşın bu hastalığa AIDS
kadar önem verümediğini söy-
iedi.
Turkiye'de bulaşıcı sarılığın
AIDS'ten daha tehlikeli oldu-
ğunu kaydeden Çolakoglu, bu
nedenle öncelikle sanlık has-
talığına el atmak gerektiğini
büdirdi.
Prof. Dr. Çolakoğlu, sanlık
hastalığına yol açan 3 tip virils
bulunduğunu ve bunlardan en
sık görülen (A) tipi virüsün yol
açtığı sanlığın fazla tehlikeli
olmadığını ifade ederek "Çok
tehlikeli olan (Q üpi yiriisün
yot açtıfı sanlıfa çok >z rast-
İanıyor. Ası) tehlike, iilkeıniz-
de her yttz kişiden 10'nnda gö-
riilen (B) tipi sanlıktır" diye
konuştu.
Hepatit-B virüsü alan hasta-
lann tedavisinin çok güç oldu-
gunu anlatan Prof. Dr. Çola-
koğlu şöyle konuştu:
"Bu nedenle koruyucn ted-
birler önem kazanmaktadır.
(B) virüsünden korunmak için
aşı yapdması gerekir. Ancak
aşı çok pahalı olduguodan faz-
la kişiye uygulanamıvor.
Hepatit-B viriisü toplu yaşa-
nan ve çok kişiyle teraas edi-
len yerlerde daha fazla gorii-
liiyor.
Yaptığınuz araştınnalarda
doktoıiarda, genelev kadınla-
nnda ve mahkûmJarda taşıyı-
cdık oranının daha fazla oldo-
ğunu tespit ettik. Mahkûmlar-
da yüzde 22, doktoıiarda yüz-
de 20, genelev kadınlannda ise
yüzde 25 oranında taşıyıcı ol-
dugunu gördnk."
Şanlıurfa
BalıkhGöl
kutsal ıııı
değilmi?
MEHMET FARAÇ
ŞANLIURFA — Su seviye-
sinin önemli ölçüde düştüğü
Balıklı Göl'e şehir içme suyu-
nun akıtılması "Balıklı Göl
kutsal mı, degU mi?" tartışma-
sına yol açtı. Şanüurfa'da dınci
gruplar, belediyeyi "kutsal gö-
lü bozmakla" suçlarken ll
Müftüsü Hakkı Özer, "Zem-
zeme içme suyu katarsanız
zemzemliği bozulmaz" diyerek
tartışmanın gereksiz olduğunu
söyledi.
tbranim pe>-gamberin ateşe
atılmasından oluştuğu rivayet
edilen ve halk arasında "kut-
sal" olarak bilinen Balıklı
Göl'deki su seviyesinin önem-
li ölçüde düşmesi, bir süre ön-
ce toplu bahk ölürnlerine yol
açmıştı. Yurttaşlar, bahk
ölümlerinin gölden kente içme
suyu veribnesinden kaynaklan-
dığ
t
nı beürterek belediyeye tep-
ki göstermişlerdi.
Milli Görüş Vakfı yetkilile-
ri, kutsal göle su ithal edilme-
sinin "kntsaüıgi bozdugunu"
öne sürerek "Burayı Miıslii-
man âlemi kutsal biliyor. Her
yıl on binlerce insan bu kutsal
gölü ziyarete geliyor. Belediye,
göl kaynagındaki kurumanın
nedenlerini araştıracağına, gö-
le içme suyu boşaltıyor. Bu bir
kandırmacadır. Uygulama,
kutsal bir mekânın kutsallığı-
na saldındır. Uygulamadan bir
an önce vazgeçilınelidir" dedi-
ler.
Şanlıurfa Müftüsü H. Hak-
kı Özer ıse Hazreti lbrahim
peygamberin ateşe atıldığına
ilişkin hadisler bulunduğunu,
ancak Balıklı Göl'un kutsallı-
ğımn halk arasında bir rivayet
olduğunu söyledi. Muftu özer,
göle su verilrnesinin baüklann
kurtarümasına yönelik oldu-
ğunu beürterek "Göl gerçekten
kutsalsa bu uygulamayla kut-
sailığı bozulmaz. Zemzeme
nasıl kî su katıldığında zem-
zemligi bozulmuyorsa bu da
aynıdır" diye konuştu.
RP'li Belediye Başkanı t.
Halil Çelik, gösterilen tepkile-
rin haksız olduğunu savundu.
Hayvanlan Koruma Derneği'nden EvaAksoy, avcılann doğayayaklaşımını sertşekilde eleştiriyor
4
Avcılarbarbarlığa spordiyor'tstaabul Haber Servisi —
"Avcıhk çevrecilikle bağdaşır
mı?" tartışması taraflann bu
konuda gazetemize gönderdiği
açıklamalarla sürüyor. 7.8.1991
günü gazetemizde yayımlanan
avcı Hasan Karaca'nm mektu-
bunda, Hayvan Haklan Koru-
yucusu Eva Aksoy'un Gala Gö-
lü'nttn ava açılması taraşması sı-
rasında sustuğu öne sürülüyor
ve çevrecilerin "et yemekten
razgeçmesi" isteniyordu.
Bu kez Hayvan Haklan Ko-
ruma Derneği Başkanı Eva Ak-
*oy, gazetemize bir açıklama
göndererek kendisinin söz konu-
su toplantıda, Gala Gölü'nün
ava açılmasına itiraz ettiğini be-
lirtti ve avcılan "barbarca bir işi
spor diyc göstenneye" çauşmak-
la suçladı.
Eva Aksoy'un açıklamasını
da aynen yayımlıyoruz:
"19 Haziran 1991 günü saat
14.00*te Merkez Av Komisyonu
toplantısına Hayvanlann Yaşam
Haklannı Koruma Derneği adı-
na müşahit olarak katıldım, 7
Ağustos 1991 tarihli gazeteniz-
de yer alan şahsımla ilgili asıl-
sız iddialar, avcı Hasan Karaca-
Hayvan korumacı Eva Aksoy, ^ ^
avcı Hasan Karaca'nın ^
açıklamasını yanıtlarken
kendisinin komisyon
toplantısında Gala Gölü'nün «•
ava açılmasına itiraz ettiğini, •
oysa toplantıya katılan M
avcılann susarak kabul r
ettiklerini belirtiyor.
^ ^ ^ Aksoy, avlanan hayvanlarla
P ^ B mezbahada kesilen
^ ^ B hayvanlann yenmesinin çok
^ B farklı olduğu görüşünde.
; ^ V Ancak Batı'da giderek et
| ^ L / yerine sebze yemenin
| H H ^ yaygınlaştığına da dikkat
[ • 1 çekerek "Gelecekte et yiyene
IM
4
* ilkel diye bakılacak" diyor.
nın toplantı sırasında zihni bu
yıl nasıl avlanacağı hayallerinin
heyecanjyla meşgul olsa gerek,
toplantıdaki konuşmalan doğ-
ru dürüst izlememesinden kay-
naklanmıştır.
Toplantıdaki kendisi gibi pek
çok avcının bu konudaki sus-
kunluğunu mazur göstermek
için ise beni ve kuruluşumuzu
yalan beyanatta bulunmakla
suçlama yolunu seçmiş gibidir.
Bakanhğın elinde toplantıyla il-
gili ses kayıtlan bulunuyorsa,
dinleyip atladıgı kısımlar hak-
kında bilgi edinmelidir kanı-
sındayım.
Toplantı başladıktan bir bu-
çuk saat kadar sonra avcı Ömer
Borovalı tarafından Gala GölU
ve çevresinin ava yeniden açıl-
ması teklifi getirildi.
O tarihte 1. derecede bir SİT
alanı olan Gala ve yöresini
olumsuz yönde etkileyen çeltik
ve DSl'nin kurutma çalışmala-
nnın nasıl önleneceği ve yörenin
gerçek anlamıyla nasıl koruna-
cağı görüşulecek yerde, bütün
bunlara rağmen varhğını sürdür-
meyi başaran birkaç hayvanı da
yok etmek uzere yapılan bu öne-
riye 'doğa korumacı' oldukla-
rını iddia eden tüm avcılar sus-
kunluklanm koruyarak destek
venniş oldular.
Yalnızca ben, böylesı önemli
bir bölgenin basit bir teklifle ava
açılmamasmın gerektiğini, yö-
reyle ilgili pek çok kişinin eme-
ğinin çiğnenemeyeceğini söyle-
dim.
Ava ömer Borovah, çok ahn-
mış olmalı ki yerinden fırlaya-
rak 'klmin emek verdigini' son
derece asabi bir eda ile sordu.
Aralannda Orman Fakültesi
mensuplanndan baaları da ol-
mak üzere pek çok çevre ve do-
ğa dostumuzun emeği olduğu-
nu, bu konuda benimle tartış-
maması gerektiğini söyledim.
Orada hazır bulunanlardan hiç-
biri, herhangi bir açıklama yap-
madılar, istemedıler de.
Ülkemizde korumacı bilinci-
nin gelişmeye başlaması kendi-
lerinı urkütmüş olmalı. Çünkü
Küçük Gala ve Pamuklu, bütün
tahripkâr çabalara rağmen ge-
çen hafta Bakanlar Kurulu ka-
ranyla tabiatı koruma alanı'
ilan edilerek avcılara ve avlan-
maya kapatıldı.
Aynı komisyonda, ikinci itira-
zım, yine avcı ömer Borovalı
1
nın bir isteğiyle ilgiliydi. Boro-
valı, özel avlağında ürettiği hay-
vanlan zaman zaman çevreden
gelen diğer hayvanlann yemesi
üzerüıe kendisinin az da olsa za-
rara uğradığını, bu zararın ken-
Doğa korumacılarm elele vermesini isteyen dernek, zayıflaîıcı tartışmadan kaçınma görüşünde
DHKD bilînçsiz avcılıga karşı
Doğal Hayatı Koruma
Derneği (DHKD),
doğayı korumak
isteyen avcılann
bulunduğuna dikkat
çekiyor.
tstanbnl Haber Servisi —
3.8.1991 günü gazetemizde ya-
yımlanan "Hem Avcıyım Hem
YfeşiT başlıklı haberde ele alınan
"avcılıkla çevrecilik bağdaşır
mı?" tartışması çok yönlü bir
sekilde sünıyor. Avcı ve çevreci-
lerin yanısıra tartışmada adı ge-
çen Doğal Hayatı Koruma Der-
neği de gazetemize bir açıklama
gönderdi.
Haberde yer alan "çeşitli yan-
lış ve haksız suçlamalar ve var-
sayımlardan üzüntii
duydugunu" belirten DHKD
Genel Mudürü Nergis Yazgan-
ın açıklamasını aynen yayım-
lıyoruz:
"• Doğal Hayatı Koruma
Demeği'nin başhca hedefı, ulke-
mizdeki her kesimden insanı do-
ğa koruma prensiplerine yaklaş-
tırmak ve doğa koruma bilinci-
ni aşılamak olduğuna göre, her
şeyden önce her türlü düşünce
ve her gruptan insana açık ol-
mamız gerektiğini düşünmekte-
yiz. Eğer radikal çevreci ve ye-
şillerin söylediği gibi, insanlan
"ava", "turizmd", "sanajici"
diyerek, ülkemizde henüz yeşer-
meye başlayan çevre hareketle-
rinden "tecrit ve teşhir" edecek-
sek, bu çok önemli potansiyel
kitieleri sonsuza dek kaybetmiş
ve "çevre düşmam" olmaya
mahkûm etmiş olacağımıza
inanmaktayız.
• Bütün dünyada birçok çev-
re koruma kuruluşu avcılar ta-
rafından kurulmuş olup, bunla-
nn üyelerinin arasında birçok
ava vardır ve bu kuruluşlar do-
ğa korumacıhk konulannda av-
cılarla birlikte çalışmaktadırlar.
Biz "avcıdan doga korumacı
olmaz" görüşüne kesinlikle ka-
tıunıyoruz.
Nitekim 7 ağustos tarihli
Cumhuriyet gazetesinde görüş-
lerini belirten Sayın Hasan Ka-
raca da bir avcıdır, ancak bir za-
manlar Yakındoğu'nun en
önemli sulak alanı olan ve bu-
gün neredeyse tamamen yok
edilmiş olan Amik Gölü'nün
tekrar eski haline getirilmesi
için, yülardır eşi görülmemiş bir
şekilde tek başına uğraş veren
bir çevrecidir.
Çevre konusunda bugüne ka-
dar yayınlanmış ve önemli araş-
tırma olan ve ekonomi ve eko-
loji ilişkisinin geleceğini tartışan
"Ortak Gelecegimiz" kitabmda
da savunulan ve 2000'li yıllann
sloganı olan "Sürdürülebilir
Kullanım" kavramı, avcıhk için
de geçerlidir. Buna karşılık ra-
dikal ve slogancı yaklaşımlann,
bu konuda gerek kısa, gerek
uzun vadede hiçbir yarar sağla-
yamayacağını görüyor ve duşü-
nüyoruz.
• Ancak, bugün avcıhk, bir-
çok Akdeniz ülkesinde olduğu
gibi, maalesef ülkemizde de
"kattiam" boyutlanna ulaşmak-
ta ve bilinçsiz ve kaçak avcıhk
büyük tahribat yapmaktadır.
Bunu önlemenin çaresi, kökten-
ci yaklaşım yerine, ciddi ve yay-
gın eğitim programları uygula-
yarak, avcılan bilinçlendirerek,
kaçak avcılığı ve ava kapatılmış
alan ve zamanlarda avlanmayı
engelleyerek ve yaban hayatı yö-
netim çalışmalannı geliştirerek
gehşmiş birçok ulkedeki gibi av-
cının hem kullanan hem de ko-
ruyan vatandaş haline getirilme-
sidir. Turkiye, bu konularda
DHKD kadar uğraş veren (Sa-
yısı 10.000'leri bulan ava eğitim
materyalleri, posterler, araştır-
ma ve raporlar) ikinci bir kuru-
A Y m e v s i m i ı s
»8«s<ost« açü«cak- Türkiye'dekı aM:ılar tüfeklerini yağlayıp kurşunlannı
s a ç m a ] a n n ı hazırlayıp, fişekliklerini.çantalarını.ıfizmelerini av düzeninesokmaya başladı-
lar. Türkiye'nin hızla azalan yeşil ve ormanlık alanlannda kalan son hayvanlar için ölüra çanlan çalıyor. Kimyasal ve diger çeşitli
atıklarla gittikçe özeüiklerini yitiren sulak alanlarda, göçmen ve yerli kuşlar havada, suda, çahlıkiarda ölumcül saçmalarla yan-
şacaklar. Toroslarda ve uzantılannda yaşayan yaban dağ keçisi de Turkiye'de sayısı gittikçe azalan av bayvanlan arasında. Koru-
ma altında olmasına rağmen Antalya yoresinde Düzlerçamı'nda av izni veriliyor. Avnıpalı avcılar için turlar dttzenleniyor.
luş olmadığına inanıyoruz.
DHKD, Turkiye'de bu konuda
geniş çaph bir araştırma yapmış
olup, sonuçlan 1990 yıhnda bir
rapor halinde yayınlamıştır ve
avcüığın yarattığı problemlerin
çözümii için öneriJer sunmuştur.
• Cumhuriyet gazetesindeki 3
ağustos tarihli yazı önemli bir
yanlışla başlamaktadır: TOKB
Milli Parklar Dairesi'nce "Tabi-
atı Koruma Alam" ilan edilen
Gala Gölü'nü ava açtıran avcı-
nın, DHKD kurucu üyelerinden
olduğunun anlaşılması.. Biz
daha önce Cumhuriyet gazetesi
muhabirine konu ile ilgili göriiş-
lerimizi bildirirken, defalarca
söz konusu alanın o zaman he-
nüz "Tabiatı Koruma Alanı"
ilan edilmemiş olduğunu ve ko-
nunun Bakanlar Kurulu'nda
beklediğini belirtmiştik. 17 ha-
ziran tarihli Merkez Av Komis-
yonu toplantısında Ömer Boro-
valı, Birleşik Avahk Merkezi
adına, Küçük Gala ve Pamuklu
Gölleri'nde daha önce Edirne ll
Av Komisyonu karanyla alınan
bir yıllık av yasağuun yenilen-
memesini istemişti. Dolayısıyla
ortada son derece sıkı bir koru-
ma anlayışı getiren bir "Tabiatı
Koruma Alanı" karannın delin-
mesi diye bir şey söz konusu de-
ğildi. Nitekim yazının sonunda
belirtildiği gibi Küçük Gala ve
Pamuklu Gölleri (Gala gölleri-
nin doğal açıdan en zengin olan-
lan) ancak geçen hafta Bakan-
lar Kurulu karanyla "TKA" ilan
edilmiştir ve avcüık bu göllerde
tamamen yasaklanmıştır.
• Yaanm büyük bir bölümü,
"Avcıhk-Çevre Korumacıhk"
ilişkisini sorgulamak yerine, bi-
ze ve diğer birçok çevre koruma
grubuna göre yanhş bir davra-
nışta bulunmuş olan bir avcının,
bu nedenle dernek üyeliğinden
tecrit edilip edilmeyeceğinde ve
(Arkası 17. Sayfada)
disini etkilemediğini, yurtdışın-
dan çok daha fazlasını getirdi-
ğini, bununla beraber, üretimi-
ni korumak için yasak avlanma
usul ve şekilleriyle (6. madde)
dışandan (arazisi dışından) ge-
len hayvanlan öldurdüğunü, bu-
na izinli olmayı talep etti.
Ben de özel avlak sahiplerinin
maddi dununlannm son derece
iyi kişiler olmalan nedeniyle bü-
tün dünyada uygulandığı gibi
kendisinin de elektronik sistem-
ler kurarak istemediği hayvanla-
nn arazisine girmesini engelle-
yebüeceğini, bunun dışında ül-
kemizin doğal zenginliklerinden
ve hepimizin mah olan hayvan-
lan, daha fazla para kazanması
için öldürmesine izin verilmeme-
si gerektiğini söyledim.
Doldunılmuş hayvan
Bunlann dışında, bir de öne-
rim oldu. Komisyon kararlann-
da, hayvan tahnitleriyle ilgili 29.
maddeden 'koruma albndaki'
ibaresinin kaldınunasım iste-
dim. Borovah, yine yerinden fır-
layarak çok yakın arkadaşı Ali
Üstay'ı dava ettiğinıiz için bunu
istediğimi iddia etti. Açıkladını.
Derneğimizin yasalara karşı gel-
dikleri için yaptığı pek çok baş-
vuru üzerine açıhnış kamu da-
valan trofelerle ilgilidir. Bu baş-
vurularımızdan biri Av'90 fua-
nyla ilgiliydi.
Tfespite giden emniyet men-
suplan, konuya yabana olduk-
lanndan en çok göze çarpan Ali
Üstay'a ait standı suç unsuru
bulunan yer olarak görmüşler,
ancak bu arada gözlerinden baş-
ka standlardaki trofe ve hileli
avlanma aletleri kaçmıştı.
Savahklar, bu gibi durumlar-
da emniyet teşkilatıyla koordi-
neli çahsmak zorundadırlar.
Emniyet mensuplanmn ise ko-
nuya yabana olmalan nedeniyle
koruma altındaki hayvanı teshis
edebiuneleri imkânsızdır. Yasa-
ya karşı gelen, suç unsurunu
saklayarak veya kaçırarak 'ko-
ruma altında degfl' i öne sürerek
temize çıkmakta ve deül yok ol-
maktadır.
Bu nedenle 29. madde koru-
mayı amaçlamaktadır.
İnsan nüfusunun yoğunluk
ka^bnmasıyla diğer ihtiyaçlar
için olduğu gibi beslenmeyle il-
gili kurumlar da oluşturulmuş-
tur.
Bunlardan biri mezbahalar-
dır. Mezbaha gelişli satın alınan
et, insanlar tarafından diğer gı-
da maddeleri gibi bir meta ola-
rak görülmektedir. Duygulan
olan, aa çeken bir hayvanın ölü-
sünden bir parca olduğu düşü-
nühnemektedir.
Barbarca iş
Eti satın alanlar, bizzat hay-
vanı öldürmüş değiller, buna
zorlansalar et yemezler. Avcılar
gibi bu barbarca işin adına
'spor' diyerek aklanmaya çahş-
tna endişeleri de yoktur. Zaten
ragHaç spor tannıunda öldürmc-
nin yeri yoktur, spor ölümle so-
nuçlandığında adı 'spor' değil,
'cinayet' oiur. Mezbahalar ve et
yeme alışkanlığı, aynca tartışıl-
ması gereken farkh konulardır.
Avcılar, kendilerini savunmak
için bunlan öne sürerek bir baş-
ka insanlık suçunu mazur gös-
termeyç çalışmaktadırlar. Günü-
müz avcısının et yemek ve bes-
lenmek için avlanma ihtiyaa
kalmamıştır. Kaldı ki avcılann
öldürdüğü pek çok hayvanın eti
yenmedigi gibi -trofeler bunu
acıkça göstermektedir- serçe ka-
dar kuşun etini ava yese ne ohır,
yemese ne olur.
Çağın uygar insanı için et ye-
me, ahşümış bir damak zevkidir.
Etin insan sağlıgındaki önemi,
zararlan bilimsel olarak kanıt-
lanmaya başlamış, yeryüzünde
bu bilgilere sahip pek çok insan,
hayvani proteinleri etin dışında
sağlama yolunu seçmiş, bazı ül-
kelerde suni protein üretimi baş-
latılmıştır.
Belki birkaç yüzyıl sonra in-
sanlar geri baktıklannda, bizle-
rin insan yiyen ilkellere baktığı-
mız gözle günümüz et yiyenine
yadırgayarak bakacaklardırf'
Avcıhk veAtıcılık thtisasKulübü Yönetim Kurulu üyesiMahmut Kulein'in açıklaması
'Gala'da yasakBulgar avcıya yarar'Istanbul Haber Servisi —
Avcıhk-çevrecilik tartışmasına
bir tepki de Y.Mim.Müh. Mah-
mut Kulein'den geldi. Avcılık ve
Atıalık Ihtisas Kulübü Yönetim
Kurulu üyesi ve DMP Istanbul
tl Çevre Komisyonu Başkanı
Kulein, 'Avcılann doga
korumacı' olduğunu belirtirken
"bilinçsiz avcılığa" karşı çıkı-
yor. Kulein'in açıklaması şöyle:
"Ülkemizde 4.5 milyon tez-
kereli avcının varhğını reddet-
mek imkânsız. Bu sayıya eğitim-
siz bir gelişmeyle ulaşıldığı da
bir gerçek. (Birleşik Almanya'-
da tezkereli avcı sayısı 450.000).
Sonuç, bilinçsiz avcı sayısında
artış, bilinçsiz uygulamalar ve
büinçsiz denetim.
Ancak ekolojik dengeyi bo-
zan avcılar değildir. Dünyada-
ki hızlı nüfus artışı ve bu para-
leldeki sanayileşme ekolojik
dengeyi altüst etmiştir. insanlık
tarihinin 2 milyon yıl bir geçmişi
olduğu varsayümaktadır. İnsan-
lar, bu sürecin büyük bir bölü-
münde topladıkları besinler ve
avladıklan yabani hayvanlardan
olusan doğal kaynaklarla yaşa-
mışlar ve doğal dengeyi bozma-
mışiardır. Doğa kendi dengesi-
ni kendisi sağlayabilmiştir. An-
cak şimdi dünyada avahk spo-
runu yasaklasanız da artık dün-
ya kendi dengesini sağlayamaz
duruma gelmiştir.
Tarımda ve sanayideki kim-
yasal kirlenme, sulak alanlann
kurutulmaları veya zehirli atık-
larla doldurulmalan, ormanla-
rın tahribi, tarlalann yakılma-
lan, doğal denge kurahru bozan
önemli etkenlerdir. Yani doğa-
nın kalbini kıran, avcılar de-
ğildir.
Gerçek avcı, doğa korumacı-
dır. Doğa âşığıdır ve doğayı ma-
sa başından değil, doğanın için-
de korur.
• Çevre duyarlılığının gelişmiş
Batı Avrupa ülkelerinde yoğun-
luk kazandığı 1970'li yıllarda,
bazı çevre ve doğa koruma der-
neklerinin, şimdi günümüzde
olduğu gibi suçlu ararken avcı-
lan çevre düşmanı olarak gös-
termişlerdir.
Ancak bilimsel araştırmalar
sonucunda, ne bu ülkelerde av-
cılık kesin olarak yasaklanmış
ve ne de avcüığın doğa koruma-
cılığı ile bağdaşamayacağı şek-
linde bir düşünce kanıtlanmış-
tır. Bilakis avcılar ve onlann
dernekleriyle doğa lehine işbir-
liği gerçekleştirilmiştir.
örneğin çevre hudut tanıma-
dığı gibi, göçmen av kuşları da
ülkeler arası hudutlan tanımaz-
lar. Göç halindeki yaban hay-
vanlannuı korunması, uluslara-
rası anlaşmalarla sağlanır.
Şayet siz Gala, Küçük Gala
ve Pamuklu göUerini Batı hudu-
tumuzda ördek kaz gibi göçmen
kuşlann avını yasaklarsanız, bu
yörede komşu huduttaki Yunan
ve Bulgar avcılan sevindirirsi-
niz. Biri atar, diğeri bakar, kı-
yamet bundan kopar, örneği gi-
bi.
Meriç Nehri'nden gelen atık-
larla kirlenen bu göller veya SE-
KA'nın atıklarıyla kirlenen Ka-
ramuk Gölü veya diğerferi için
ne tedbir ahyoruz? Tarım ilaç-
lanyla ve anız yakarak telef edi-
len av hayvanlarımızın sayıla-
rından haberimiz var mı?
Avı bütün yıl serbest olan do-
muz avıyla, ne tur bir milli za-
rar yarattığımızın farkında mı-
yız? Av tezkerelerini aynı za-
manda av silahı bulundurma
nıhsatı şekline dönüştürerek ne
kadar bilinçsiz ava yarattığımı-
zın farkında mıyız?
Tüm Batı ülkelerinde avcılar
için sigorta zorunluluğu varken
ülkemizde eline ateşli silah kul-
lanma izni verdiğimiz vatanda-
şımızı sigorta güvencesine alma-
mışızdır.
Bir av tezkeresinin ancak Batı
standartlarında bir imtihanla
alınması gerektiğini savunuyor
ve bunun bilinçli avahğın ilk
adımı olduğuna inanıyoruz. Ay-
nca itiraf edelim ki avcılar ara-
sında çok vurmayı meziyet ka-
bul eden avcılar da olabilir, on-
lara da tavsiyemiz, yetenekleri-
ni atış poligonlarında trap ve
skeet spor atışlanyla ispat ede-
bilmeleridir. Avcılığın palavra-
sı çoktur denir, atıcılıgın ise
yoktur."
Kapalıçarşı'da
yangın pani^i
• tSTANBUL (AA) —
Kapalıçarşı'da tutuşan
elektrik trafosu, çevrede
heyecan ve paniğe yol açtı.
Çarşınm Nuruosmaniye
girişindeki Sandal Bedesteni
Sokak'ta bulunan trafoda,
aşın elektrik yükü sonucu
yangın çıktı. Yangın
sırasmda Kapahçarşı'yı
saran dumanlar yüzünden
çevredekiler fenalık geçirdi
ve dükkânlarda çahşanlar
mahsur kaldı. Olay yerine
gelen itfaiye ekipleri,
yangını daha fazla
büyümeden söndürdüler.
Bu arada çevredeki esnaf ve
turistler, paniğe kapılarak
çarşı dışına kaçtılar.
Nükleer sızıntı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — Bulgaristan'daki
Kozlodoy Nükleer
Santralı'nda çıkan yangınla
birlikte nükleer sızıntının
Türkiye'ye ulaşabileceği
kaydedildi. Atom Enerjisi
Kurumu yetkilüeri,
"Çemobil olayındaki gibi
bir tehlike
beklemediklerini"
belirterek, TYakya'da
radyasyon ölçümü
yaptıklannı söylediler.
Yetkililer, "sızıntı
miktarının" insanlara ve
çevreye zarar açısından
önemli bir faktör olduğunu
kaydettiler.
Asırlık ağaç
korumada
• TORÜL (AA) —
Gümüşhane'nin Torul ilçesi
yakınlannda örümcek
onnanında bulunan bin
yılhk dokuz ladin ağacı
korumaya ahndı.
Gümüşhane Valisi Erdinç
Büyükakalın, korumaya
alınan ağaçların
kesilmemesi için gereken
tum önlemleri aldıklannı
belirterek şunları söyledi:
"örümcek onnanında
bulunan bu ağaçların,
valilik tarafından anıt ağaç
olarak tescilleri yapılmıştır-'
Kriton Curi,
danışman
• ISTANBUL (AA) —
Katı Atık Türk Milli
Komitesi Başkanı ve
Boğaziçi Üniversitesi
Mühendislik Fakültesi
Öğretim üyesi Prof. Dr.
Kriton Curi, çevre ve
gelişme için Uluslararası
Adalet Organizasyonu'na
teknik danışman seçildi.
Prof. Dr. Kriton Curi,
"International Juridikal
Organization for
Environment and
Development" adıyla
bilinen organizasyonun,
çevre konusunda yapılan
haksızlıklan engellemek
için görev yaptığını büdirdi.
Ders geçmeye
olumlu bakış
• ANKARA (ANKA) —
Öğrenci Seçme ve
Yerleştirme Merkezi
(ÖSYM) Başkanı Dr. Fethi
Toker, liselerde gelecek
yıldan itibaren
uygulanmaya başlanacak
olan ders geçme ve kredi
sisteminin "lise
öğrencilerinin kendi
geleceklerini
yönlendirmeleri" açısından
olumlu sonuçlar vereceğini
büdirdi. ÖSYM Başkanı
Dr. Toker, sistemin
öğrencinin yeteneklerine,
arzusuna göre eğitimini
beUrlemesi olanağı
tanıdığını ifade etti.
Gtirültüye
\\ özel cüıazkarşı
• NEW YORK (ANKA)
— Bilim adamları, özcllikle
büyük şehüierde başh
başına bir sorun haline
gelen gürültüden kurtulmak
için araştırmalan
yoğunlaştırdılar. Populer
Mechanist dergisinde yer
alan habere göre yeni
bulunan bir cihaz,
gürültüyü bir dereceye
kadar önlüyor. "Marsona
1200'a" adıyla üretilen
cihaz, elektronik sentez
yoluyla, duymak
istenilmeyen gürültüyü
bastıracak şiddette doğa
sesleri yaratıyor.
HassuniVle
yeni buluntu
• DtYARBAKIR (AA) —
Diyarbakır'ın Silvan Dçesi
yakınlanndaki Hassuni
mağaralannda yapılan
kazılarda, Roma ve Br -ıns
dönemine ait yerleşim yeri
Ue çok sayıda çanak-çömlek
ve seramik parçalan
bulundu. Yetkililerden
alınan bilgiye göre müze
müdürlüğü başkanlığındaki
4 kişüik bir ekibin yaptığı
kazılarda Mö 1001 ile MS
400 arasındaki dönemlere
ait tarihi eserlere rastlandı.