18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 HAZİRAN 1991 CUMHURÎYET/17 HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN DevletlMeleorotoji tşlen Genel Mü- dürlüğü'nderı alınan bılgıye göre ymdun kuzeydoğu kesimien çok bu- tutlu, Orta ve Doğu Karadenız, iç Anadolu'nun kuzeydoğusu ile Doğu Anadohj'nun kuzeyi sağanak yağışlı, ûtekı yerter az bulutlu ve açık ge- çecek H/WA SICAKUĞI: ftjtş alan yerierde biraz aabrten öteki ierierde artacak RÛZGÂR: KiEey yönlenten hafif, ara sıra orta kuvvette esecek Denizlerde: Doğu Akdenız'de gün- bateı ve bdos.Karadenc ve Batı Ak- denız'de günbaösı ve karayel, ötetd denizlerde yıldız ve poyrazdan 3-5, Karadeniz'de 6 kuvvetınde saatte A 32°20°Diyart»tar A 22° 12° Ediro A 33° 17» Ercincaı A 22° 8° Erzurum Y 22» 7°Es«şet\ır B 23° 8°Ga2antep A 31° 19° Gmsun A 30° 16° Gûrraflhane Y 5 ° H * U B 10-21, Karadenız'de 27 denc mılı nızta esecek. DaJga yûk- seklıjı 0.5-1.5 Karadenız'de 2-3.5 m. dolayında t>u lunacak. Van Gölû'nde hava. Pançalı ve az buluttu geçecek. Rüzgâr, kuzey ve batı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Göl küçûk dalgalı olacak. « BaHfcesr BMcık Bıngtl Brtts Balu ' Burea Canakfcüe Çonım İ Y 24°15°H*Un A 31° 16° tsparta A 22° 11° isttnbul A 21° 12° tzmır B 29°13°kare B 22°WKasamo™ A A 20° VVa/aen A 22° 13° KırUmk A 21°1^Kbrça Y 20°K)°KüWya A 27" 15° Matatya 34°1S°Mansa 20°t3°K.Maraş 24°t3°Metan 20° 5°Mu0la 23» 9°Muş 33° 16° Nijde 19° 14° Oriu 23°10°RBS 26» 11" Samsun 23°WSift 23°M°Sînop 29°14°Sıws 20° 5°»irtJaj 19° 7°lfataon 23» 9°Tünc«» 24° 9° Van 22° 9°¥ug* 28° 17° ZonguMak A 30° 14° A 31° 16° A 29°21° A 25° 14° B 27°t1° 8 23° 9» Y 19° 14° Y 21° 14° Y 20° 14° A 32° 19° A 21° 12° Y 21° 7° A 19° 13° Y 19° 14° A 2 3 ° W B 23° 11° 8 20° 6° A 21° 12° ı bulutlu A-açık B-Dulullu G-jüneşlı K-tart S-sat Y-yaJmutiu BULMACA SOLDAN "ŞAĞA: 1/ Insan bilgisinin, teknik, ekonomik ve sosyal alanlardaki iletişimin otomatik makinelerde akılcı olarak işlenmesini konu alan bilim. 2/ Binicüikte atın baya- ğı yürüyüşüne veri- len ad... Lezzet. 3/ Palamut, torik gibi halıklardan dilim di- lim kesilerek yapılan salamura. 4/ Şarkı, türkü... Şöhret... llaç. 5/ Bağış olarak verme, iyilik... Uluslararası Tiyatro Enstitüsü'nün simgesi. 6/ Lahana, turp, şalgam gibi bitkilerde hastalık yapan bir tür mantar. 7/ Soy... De- nizaytsı da denilen bir fok türü. 8/ İçine çeşitii katıklaı konarak hazır- lanan ve bayramda konuklara ikram edilen bir tür kokulu çörek... Borsa- da belli miktardaki hisse sertedini be- lirtmekte kuBanılan işlem birimi. 9/ Soğurma, emme... Karabatağa ben- zeyen bir av kuşu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Deniz kıyılannda yaşayan uzun- ca gagalı ve çatal kuymklu bir kuş. 2/ Yönetim... Sert bir içki. 3/ Arnavutluk'un para birimi... Eski dilde büyücü. 4/ Piston... Akıl. 5/ Karayoilannın kenannda, yol düzeyinden aşağıda ka- lan bölüm. 6/ Bir Avnıpa ülkesinin parasını simgeleyen harf- ler... Satrançta bir taş. 7/ Madencilikle ilgili bir kumluşumu- zun kısa yazılışı... Akıtma. 8/ Mısır'ın plaka işareti... Satrançta özel bir hareket. 9/ Alıcı ve satıcıların fiyatlan tek başlarına etkileyemeyecek kadar çok sayıda oldukları piyasa sistemi. 60 YIL ONCE Cumhuhyet Tayyare postalan Bl'Z M\MNKLERi 11 HAZİRAN 1931 Posta müdiriyeti dünden itibaren tayyare posta saferlerine beş yeni Avnıpa seferi daha ilave etmiştir. Şimdiye kadar şehrimiz ilc Fransa, Almanya, ttalya arasında posta tayyareleri işlemekte ve bu seferler Sidna ve Luft Henza tayyareleri ile temin edilmekte idi. Dünden itibaren Fransa ile Ispanya, Belçika ve Almanya'ain tavassutile Danimarka, lngiltere ve Felemenk postaları da temin edümiştİT. Posta idaresi bu beş merkeze mektup kabul etmektedir. 30 YIL ONCE Cumhuriyet 'Beşinci istifası' 111 HAZİRAN 1961 Devlet ve Hükümet Başkanı Cemal Gürsel, bugün Başbakanlıktan çıkarken etrafını saran gazetecüerle hasbihal ederek sorduklan sualleri cevaplandırmıştır. Basın mensuplannın "Son durum hakkmda bir şey söylemek ister I misiniz" sorusunu, "Durumda ne var?" şeklinde cevaplandıran I Başkan Gürsel ile basın mensupian arasında şu konuşma cereyan etmiştir: Sual: Cemal Madanoğlu'nun istifası hakkında ne dersiniz? Cevap: Yorgunluğundan. Kaç defa istifa etti. Bu, bir değil ki. Beşi buldu. Sual: Hava Kuvvetlerinde bazı subaylann emekliye aynldığı veya mecburi izin verildiğı söyleniyor. Cevap: Bunlar nenke lazım, ne olmuşsa olmuş. Başkan Gürsel'i geçirmek üzere asağıya gelmiş bulunan Devlet Bakanı Sıtkı Ulay ile basın mensupian arasında şu konuşma cereyan etmiştir: Sual: Hava Kuvvetlerindeki aynlmalar hakkında sizin fıkriniz nedir? Cevap:Biz, hükümet olarak Hava Kuvvetlerinin hiçbir işine karışmayız. Hava Kuvvetleri kendi bünyesi içinde salahiyetleri dahilinde her şeyi yapar, istediği şekilde hareket eder. Sadece biz kumandanını tayin ederiz. Sual: Bu son olaylar referandumun ve seçimlerin gecikmesine tesir edebilir mi? Cevap: Asla, asla, asla. Sual: Madanoğlu, bugün verdiği beyanat ile istifasmda ısrar ettiğini söylüyor, ne dersiniz? Cevap: Biz kabul etmiyeceğiz. GECEN YIL BUGLHN Cumhuriyet Soydaş umutlu 11 HAZtRAN 1990 Bulgaristan'da dün yapılan genel seçimlerde iktidardaki komünistlerin (Bulgaristan Sosyalist Partisi) önde gittiği bildiriliyor. Bugün tamamlanması beklenen seçim sonuçlanyla ilgili ilk eğitirn hesaplanna göre sosyalistler birinci parti durumunda. Muhalefetin en güçlü bloku 'Demokratik Güç Birliği' ikinci, Türklerin örgütlediği 'Halk ve Özgürlük Hareketi' ise üçüncü sırada yer alıyor. DÜZELTME • Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun 9 Haziran 1991 Pazar günü çıkan yazısının başlığındaki III rakamı IV olacaktır. III sayılı yazının gelecek pazar günü çıkacağını duyurur, düzeltiriz. EÂN 1990/21 Davaa Mütnin Tayfun vekili tarafından davalılar llhan GOr ve 21 arkadaşı aleyhine mahkememize açılan ortaklığın giderilrnesi dava- sında; Bodrum ilçesi Gökçebel köyü Kıztlburun mevkünde kain, pafta: 8-9, cilt: 6, sahife: 544, parsel: 545'te kayıtlı taşınmazda hissedar bu- lunan davalılardan Halit özarabacı, M.Rahmı İmnkçi, Osman Nail Oğan, Cevahir Bıçkıa, Tülin Tüfekçioğlu, Fatma Selma özaktaş, lsmet özaomaz'ın adresleri tesbit edilememis olduğundan dava di- lekçesi ve durusma günü tebBğ edilememis olup ilanen tebliğine ka- rar verilmiş olmakla; Iş bu davanın duruşraa gunü 16.7.1991 günü saat 14 olup adı ge- çenlerin gösterilen tarihde mahkememizde hazır bulunraalan veya ken- dilerini vekille temsil ettirmeleri aksi takdirde HMUK.nun 509-510 maddeleri uyannca davaya gıyaplarmda devam olunacağı ve dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 16.5.1991 Kahire» DÜNYA'DA BUGÜN Amstertanı Y 16° Amnan A 35° Aöna A 27° BaOdat Y 32° Baratonj B 23° Bdgrad Bertn Bom Baıtoei Budapeştt Cennre Cezayr C4dd« Dubaı Franldbi Glme Kıhire Kopeftog KNn B 23° Y 19° Y 17» Y 17° Y 21° B 21° A 29° A 33° A «1° Y 17» A 30» Y 13° A 35° Y 14° Y 17» A 33° Leraırçrad Lonka Madnd Muano Montreıl Moskma Mûnıh N » Vtofk Osio Pans Prag ftyad Roma Sofya Sam lel Am lunus Vtrşoa Vened* Vıyana Zürih Y 15» Y 17° B 33° B 25» B 21° Y 19° Y 13° Y 18° Y 19° A 42° B 20° A 29° A 32° Y 19° B 23° B 16 B 19° TAKTISMA Taksim-Teşvikiye Dohnuş t eretî Kadar? Taksim-Teşvikiye arası yakın mesafe tarifeye girdiğinden gerçek ücret 1000 TL değil, 800 TL idi. 200 TL'nin geri verilmesinde bazı güçlükler çıktığı için daha o zaman şoförler, 1000 TL almaya başlamışlardı. Taksi, dohnuş ve minibüs ücretlerine ya- pılan zam, kamuoyunda tepkiyle karşılanır- ken bu kez Taksiın-Teşviki>e dolmuş şoför- leri, kendi kendilerıne bir zam daha yaptı- lar: Yeni zamla 1500 TL olrnası gereken Taksim-Teşviktye arasında şoförler, keyfi bir tutumla 2000 TL almaktadırlar. Istan- bni Anakent Beiediyesi, yeni fiyat tarifele- rini belediyenin değil, Istanbul Otomobil- cfler Esıutf Dernefi'nin belirlediğini, zam uygulamasının kendilerini ügüendirmediği- ni söylemektedirler. Dernek yetkilileri, Taksim-Teşvikiye arası dolmuş iicretinin 1500 TL. oldugunu, daha fazla para alın- maması gerektiğini, fakat kendilerine 2000 TL ahndığuu hatırlatınca acil bir çözüm ge- tiremeyeceklerini ifade ediyorlar. O halde ruzca zam yapıldığını (miktannı belirtme- dernek zam tarifelerini açıklayacağma, yal- den) söylesin ve her dohnuş duragı kendi ücretini kendisi belirlesin! Dolmuşa bindiğjnizde itiraz edecek olur- sanız, şoför hemen size derneğin yeni tari- fesini gösteriyor ve burada gerçekten daha önce 1000 TL olan güzergâhm bu kez yeni zamla 2000 TL olduğu görülüyor. Fakat Taksim-Teşvikiye arası yakın mesafe tari- feye girdiğinden gerçek ücret 1000 TL de- ğil, 800 TL idi. 200 TL'nin geri verilmesin- de bazı güçlükler çıktığı için daha o zaman şoförler, 1000 TL. almaya başlamışlardı. Şimdi ise tarifelerini uygularken gerçek üc- retlerini (800 TL) unutup, "Biz zaten 1000 TL alıyorduk, o halde yeni tarifeyi de 1000 TL'ye yapüan zammı alarak uygulayaca- gn" diyerek her bir yolcudan 500 TL faz- la para almaktadırlar. Bu vurdumduymaz- lığa ve -yeni zamma ilaveten- fazla ücret ahnmasına kim dur diyecek, İstanbul Be- iediyesi mi yoksa İstanbul OtomobilcUer Esnaf Dernefi mi? DR. OĞUZ TEKİN İstanbul Cinselliğin doğalbğımn öğretilmemesi, tersine bir tutumla gençlerin içlerinden gelen istekleri bastırmalannın sağlanması, uzmanların belirttiklerine göre pek çok psikolojik soruna da yol açmaktadır. Ülkemizde dinsel eğitim anayasa gereği- dir (madde 24). Taze beyinler, daha ilko- kul sıralannda, hiç anlayamadıklan dinsel bilgilerle doldurulmaktadır. Buna karşıhk, son derece önemli bir konu, cinsel eğitim, ana-babalara, sayılan ve nitelikleri yeter- siz kitaplara ve erkek-erkeğe ya da kız-kıza yapılan söyleşilere bırakılmıştır. Ana- babaların verdiği (daha doğmsu vermedi- ği) eğitim ortadadır. Onlann tek yaptığı, toplumda yerleşik ahlak ölcütlerinin de yar- dımıyla, çocuğun ya da gencin cinsel arzu- lannı baskılamak, bunlann bilinçaltına itil- mesini sağlamaktır. Arkadaşlardan edini- len bilgüer de çoğu kez yanhş ya da eksiktir. Sonuç; "cinsel ilişkiyi doğal, oiması ge- reken bir şey, bir gereksinim olarak göre- medigini, hatta insanlann (bu arada kendi ana-babasmın da) bu işi nasü yaptıklanna saştıgını" söyleyen; cinsel edimi, iğrenç, aşağılık bir şey olarak algılayan genç kız- lar; sövgülerde cinsel etkinliği, "sövülene yapılmış/yapılacak en köttt şey" anlamın- da kullanan, sevişmeyi erkekliklerini kanıt- lama aran sanan, kadım da "erkegin tariası" olarak algılayan genç erkekler. Cinselliğin doğalhğının öğretilmemesi, tersine bir tutumla gençlerin içlerinden ge- len istekleri bastırmalannın sağlanması, uz- manlann belirttiklerine göre pek çok psi- kolojik soruna da yol açmaktadır. Konunun bir de başka yönü var. Cinsel PTT ve DDVden Yakınıım İkinci Dtinya Savaşı'ndan sonra halk çıkarını gözeten KtT'lerin yönetimlerini bu işlerin uzmanlarma bırakacak yerde, seçim kazanamayan iktidar partisi adaylanyla parti mensuplannın deposu haline getirdiler. Yakın geçmişte, 1950'lerden sonra, özel teşebbüsçülük sözlerini yetkili yöneticilerin ağızlanndan duyar olmuştuk. özalizmde baş ilke özelleştirme oldu. Geçmiş yıllarda iktisadi devlet teşebbüsleri içinde, özellikle DDY, postaneler, Batı ülkelerindeki benzer- lerine yakın, çağdaş bir yapıda işlerdi. Bun- lann özelleştirilmesi söz konusu olduktan sonra, çalışmalanndaki düzenlemeyi prog- ramlayan yetkililer, özel sektör çıkarİanm gözetir oldular: * DDY, örneğin Ankara-tzmir seferini ya- pan saat, sabah 07.20'de hareket eden tren akşama ahndı. Böylece gündüz yolculuk yapmak isteyen yolculan otobüs yolculuğu yapmak zorunda bıraktüar. Otobüs fiyat- lan da yaşamımızdaki her maddenin fiyaü gibi, yılda bir iki kez yerine ayda, haftada yükselir oldu. özel sektördeki keyfüik da- yanıhr gibi değil. • tkînci Dunya Savaşı'ndan sonra halk çı- kanru gözeten KlTlerin yönetimlerini bu iş- lerin uzmanlarma bırakacak yerde, seçim kazanamayan iktidar partisi adaylanyla parti mensuplannın deposu haline getirdi- ler. Devletçilik ilkesinin yasama geçirilme- ye çahşıldığı yülarda, özel sektörcülerin il- kesinin yasama geçirilmeye çahşıldığı yıllar- da, özel sektörcülerin oyunlanyla yaratüan yapma kuyruklar yerine nüfus arüşı gözardı edildiğinden günümüzde işyerlerinde, dev- let dairelerüıde, bankalarda, PTT ve kuy- Beklenliler ve SHP SHP, yaklaşmakta olan kurultay sonrasında, halkm isteklerine yanıt verebilecek bir parti görünümünü tekrar elde etmiş, olumsuzluklardan, hizipçilikten arınnuş olarak güçlü, iktidar adayı bir parti haline gehnek zorundadır. Türkiye'nin siyasi platformuna baktığı- mızda sağda yer alan iki güçlü parti DYP ve ANAP ve solda anamuhalefet konumun- daki SHP'yi görmekteyiz. Bunun yanı sıra (özellikle bazı çevrelerin) ön plana çıkart- tıklan küçük partiler (DSP, RP) yer almak- tadır. Ulusumuzun siyasi-ekonomik konularda hoşnutsuzluğunu gidermek amacıyla bek- lentilerine yanıt verecek bir partiye yönel- meleri, alternatif pohtikalar aramalan ka- çınıhnaz omıuştur. Bu yüzden halkımızın gelecek seçimlerde sandıktan çıkaracağı iktidar partisi, özgürlükçü, sosyal adaletçi, katüımcı, dayanışmaa, banşçı, hukuka uy- gun hareket eden, Atatürk ilke ve devrim- lerine saygıh bir parti olmak zorunluluğun- dadif. Avrnpa'da başanlı uygulamalanyla dik- kat çeken sosyal demokrat iktidarlar gös- tennektedirler ki gelecek, sosyal demokra- sinindir. Sosyal demokrasinin görevi, top- lumun kendi kendisini ifade etmesi ve ya- raücıhğını göstennesine karşı dikilen bütün engeüeri kaldırmakür. O halde yaklaşmakta olan genel secimden sonra iktidarda görme- miz gereken, özgürlükçü, eşitlikçi, katüım- cı, dayanışmaa, ahlakcı, reformcu, banş- çı, bir sosyal demokrat partisidir. Yıllardan beri ulke yönetimini elinde tu- tan sağ partilerin yanhş ekonomik ve siya- sal uygulamalan ve birçok sorunu berabe- rinde taşımak zorunda bıraküan halkımız; ülkeyi tanıyan, halkımıza inmiş, sorunlan bilen ve sorunlan çözebilecek yöntemleri, programlan var olan bir iktidan görmek, bu iktidann emekten yana olan nimetlerin- den yararlanmak hakkına sahip olmahdır. Türkiye'de alternatif programlara baktı- ğınuzda solda iktidar adayı anamuhalefet partisi SHP'yi gönnekteyiz. SHP, halkın bu beklentilerine yanıt verebilecek bir kadro- ya sahip görünümündedir. Her alanda ras- yonaüst, ussal, ve günün koşuUaniia uygun politikayı üretebilen bir yapıdadır. Bunun ilk mesajını 1989 yerel secimleriyle iktidara gelerek veren SHP, belediyelerin ya- rattığı ban olumsuzluklann etkisiyle kamu- oyunda izlediğimiz kadarıyla belirli bir oy kaybına ujbamıstır. eğitim almayan gençler, şu ya da bu biçim- de evlenmekte; bilinçsiz çocuk sevgileri, ana-babalanmn "tonın istemeleri" ya da "çevre ne der" kaygısıyla çocuk sahibi ol- maktadırlar. Doğalhkla kendi çocuklanna da kendilerine uygulanan baskıyı uygula- makta ve sonuçta bu toplumsal sorun ken- disini yeniden üretmektedir. Ülkemizde bugüne dek, cinstllik sözcü- ğü bile rahathkla söylenememiştir. Genç- lerin cinsel sorunlan aile ve toplum tarafın- dan yaratümış, sonra da, bu konulann do- ğalhkla dile getirilemeyişi yüzünden genç- ler sorunlanyla baş başa bırakılmıştır. On- lara, "evlenince hepsi çözümlenir" denil- miş, evlendikten sonra ise pek çok açıdan geç kahndığı ortaya çıkmıştır. Ciddi, kapsamh ve yaygm bir cinsel eği- tim, dinsel eğitimden de okuma-yazma se- ferberliklerinden de daha fazla yararlar sağ- layacaktır. CENGİZ ALADAC Bandırma ruklarda zaman öldürüyoruz. Burada aakh bir örneği ilgililerin dikkatine sunuyonım: Başkentin Yüzttncii Yü adını taşıyanyer- leşim yerinde bir tek odada bir memur, PTT mzmeti vermektedir. Yağmurda karda, so- ğuk, sıcak günlerde telefon parasının yatı- nldıgı aybaşlannda, bayram arifelerinde, kuyruklar birkaç yılamn kuyruğundan da uzun oluyor, odanın dışına taşıp gelip gi- dişi engeUiyor. Yüzüncü Yıl postanesinin çevresinde yerleşen kooperatifler: ODTÜ Kooperatin L U, Karakusunlar köyü, Dttn- yabir Kooperatifi, Çukuranbar ve buraya yazmadığım yerleşim yerlerinde altmış bi- nin üstünde insan yaşamaktadu-. Bu durum karşısında tek kişiyle güvenliği de sağlan- mamış PTT hizmetleri yürütülememektedir. Sorumlulann, ilgililerin, çahşan insanlann bu çilesine tezinden bir care buhnalannı beküyonız. OĞUZ TANSEL Ankara Yerel yönetimlerde kıt kaynaklarla sosyal demokrat modellere uygun hareket etme ça- basında olan sosyal demokratlar, iktidar partisinin partizanca tutum içerisinde yap- mış olduklan kesintilerle karşılaşmaktadır- lar. Bütün bu olumsuzluklara rağmen elin- deki kaynaklan en iyi şekilde değerlendir- melerinin yanı sıra 12 Eylül 1980'den beri unuttuğu kültürel ve sanatsal eylemlerin en küçük yörelere dek taşınmasına ön ayak ol- muşlardır. Halkımızın sanata olan doyum- suzluklarını bir parça olsun sosyal demok- rat belediyeleT ile karşılama yoluna gjdilmiş- tir. Finansman sorunu ile karşı karşıya bıra- kılan belediyeler seçim öncesi iktidar par- tisi ANAP'ın söylediği eli kolu bağlı bele- diyeler durumuna düşürülmüştür. Bunun bilincinde olan halkımız objektif bir gözle baküğında, 1989 öncesi ve sonra- sı dunımu karşüaştuabilecektir. SHP, yak- laşmakta olan kurultay sonrasında, halkın isteklerine yanıt verebilecek bir parti görü- nümünü tekrar elde etmiş, olumsuzluklar- dan, hizipçilikten annmış olarak güçlü, ik- tidar adayı bir parti haline gehnek zorun- dadır. Halkın nabzını tutmayı amaçlayan büyük bir katılımcıhkla demokratik bir yöntemi Türk insanma getirmek zorunlu- luğundadır. E. BURAK EKMEKÇtOĞLU Anadohı ÜnJversitesi ttBF Öğrencisi İLAN DtVRÎĞİ ASLİYE HUKUK HÂKÎMLİĞİ'NDEN 1991/48 Höbek K.'den Zöhre Yıldırım'ın hayatta olmadıgı halde nüfusda sag gözüktüğünden, Divrigi Mal Müdürlüğü'nce 11.3.1991 tarihlidi- lekçe ve Zöhre Yıldırımın gaipliğine karaı verilmesini talep etmiştir. Davalı Zöhre Yıldırım aramalara rağmen bulunamamıştır. Davaa Mal Müdürlügü'nün 11.3.1991 tarihli dilekçenin Zöhre Yü- dırun ilanen tebliğine karar verilmiş olduğundan: lş bu ilanın herhangi bir gazetede yayınlandığı tarihde maliyenin 1K3.1991 tarihli dilekçesi Zöhre Yüdırıma tebliğ edilmiş sayılır. Adı geçenin davaya karşı bir itirazı bulunduğu ve hayatu olduğu takdirde mahkememizin 991 /48 sayılı dosyanın 11.6.1991 tarihli cel- sede duruşmaya gelmesi lüzunıu ilanen duyrulur. Basın: 47584 İLAN GERMENCİK ASLİYE HUKUK HÂKÎMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1989/112 Esas 1991/132 Karar Davaa Hüsnü öztürk vekili Av. Mustafa Ünal tarafından davalı- lar Gürkan Körpe vs. aleyhine açılan sahte saüş ve tescilin iptali, tesbit aynen iade ve teslim davasının yapılan duruşması sonunda: Açılnuş olan davanın kabülüne, vekâletnamenin geçersizliğine, saüş sözleşmesinin iptaline, 09 KF 645 plaka sayılı 1988 model Renault marka aracın mülkiyetinin davacı Hüsnü Öztürk adına tesbitine ve Hüsnü özıürk adına tescüine. aracm yediemin olarak Hüsnü Öztürk"e teslimine karar verilmiş olmakla, davalılar Ahmet Sırataş ile Nıyazi Sırataş bulunamadıklarından tebliğ yerine geçerli olmak üzere iş bu uanın yapıldığı tarihden itibaren bir ay içinde hâkimliğimize raüra- caat etmediklerinde işbu karann kesinleşeceği ilan olunur. 29.5.1991 ANKARA NOTLARI MUST4FA EKMEKg Boyalı Kuşlar... Cahit Sıtkı Tarancı (4 Ekim 1910 -12 Ekim 1956), Nazım Hikmet'le ilgili 'Bir Şey' başlıklı şiirini 1947*de yazar. Şiir iki bölümdür. İlk yayımlandığında, yayımcı, kuşkusuz korkudan ikinci bölümü yayımlayamaz. Tümü sonra, 1950'de Orhan Vfe- li'nin 'Yaprak' dergisinde çıkar. Şiirin iki bölümü de şöyle: "I—Bir şey ki hava gibi ekmek gibi su gibi / Lazım insana lazım onsuz yaşanılmıyor / Ana baba gibi dost gibi yavuklu gibi / Kalp titremeden göz yaşarmadan anılmıyor. Bir şey ki gözümüzde memleket kadar aziz / Aşk ettiğimiz kendimize dert ettiğimiz / Adını çocuklarımıza bellettiğimiz / Bir şey ki artık hasretine dayanılmıyor. II—Bir şey daha var yürekler acısı / Utandırır insanı dü- şündürür / Oylesine başka bir kalp ağnsı / Alır beni ta Bur- sa'ya götürür. Yeşil Bursa'da konuk bir garip kuş / Otur denmiş oracıkta oturmuş / Ta yüreğinden bir türkü tutturmuş / Ne güzel şey dünyada hür olmak hür. Bcnerci Jakond Varan Üç Bedrettin / Hey kahpe felek ne oyunlar ettin / En yavuz evladı bu memleketin / Nâzım ağa- bey hapislerde çürür." (Cahit Sıtkı Tarancı, 'Bütün Şiirleri', 'Can Yayınlan' Derteyen ve düzenleyen Asım Bezirci, s. 121-122) İlk yazıldığında, Nâzım şiirin tümünü okumuş olmalı ki Ca- hit Sıtkı'ya, 'Sevdalınız Komünisttir' şiiriyle karşıhk verir. "Sevdalınız komünisttir / On yıldan beri hapistir / yatar Bur- sa kalesinde. Yatar ama zincırını kırmış yatar, / en âlâ bir mertebeye er- miş yatar, / yatar Bursa kalesinde. Memleket toprağındadır kökü, / Bedrettin gibi taşır yükü, / yatar Bursa kalesinde. Türküsü tükenip bitmeden, / cennetini kaybetmeden / ya- tar Bursa kalesinde." (1947) Nâzım Hikmet, komünistlikten değil, orduyu isyana kışkırtmaktan' mahkûm olmuştu. En ağırcezayı vermek için öyle yapmışlardı. Komünistlik, o denli ağır cezalık değildı. Da- ha önceleri, daha da hafifti cezası. Ama kamuoyunda, kara- lanmak için yeterliydi komünist düşünceleri taşımak. Komünistler. solcular, boyalı kuştular. Nice gençler, solcu, ko- münist diye asılmadı mı? Sabahattin Ali de nice aydınlar gibi cyle süründürülmedi mi? Öyle öldürülmedi mi Istranca Dağlan'nda? Trakyalı ay- dınlar, haziranın ortasında, Sabahattin Ali'nin öldürüldüğü yerde, Sabahattin Ali için toplantılar düzenleyecekler; Istranca Dağlan'nın adını 'Sabahattin Ali Dağlan' olarak değiştirecek- ler. Ne güzel olur, 'Dağlar ve Rüzgâdar' ozanına ne güzel yaraşır. Bu airişimin öncülüğünü Kırklareli Köy-Koop Başkanı - Erdogan Kantürer yapıyor... Ahmed Arif öldüğünde, örtülen ak çarşafın üstüne bir bı- çak kondu; gelenekler öyleydi, hançer konurdu. Yatağından götürüldüğünde de boş kalan yatağına taş kondu. Diyarba- kır gelenekleri böyleydi. Sonra gömütlükte helva dağıtıldı ge- lenekleri gereği. Aynur Hanım, her bir şeylere uydu Kürt geleneklerini yerine getirdi... Canip Yıldırım'dan dinledim bir kez daha, Ahmed Arifin 'Komünistlik' öyküsünü! Daha önceleri Ahmed Arif'ten, Sel- çuk Altan'dan da dinlemiştim. Canip Yıldırım'a, yanılmaya- yım diye, bir daha sordum. Ahmed Arifler, 'Şıh Matar' mahallesinde otururlar Oiyarbakır'da. İlkokula burada gider. Buraya 'Balıkçılar Mahallesi' de denir. Burada dört ayaklı mi- nare vardır. Orası Ahmed Arif için çok önemlidir. Canip Yıldı- nm, her Diyarbakır'a gidişinde Ahmed Arif ona; —Dört ayaklı minarenin dört ayağını da öp, benden yana! der. Canip Yıldınm anlatıyor '—Toprağına, memleketin suyuna, duvarlanna hayrandı. Zaten şiirterinde hep bunları işler. Şiirleri bunun için canlt- dır. —Ahmed Arif'in bir 'komünistlik' olayı var, kendisinden de dinlemiştim, anlatır mısınız Canip Bey?.. —Ahmed Arif, gözaltına alınıp tutuklanınca, kız kardeşle- ri tasalanıyorlar Ağamız komünistmiş, diye duyuyorlar. Kız- kardeşleri daha ilkokulda filan okuyorlar. Fiskos ediyortar, ama söylemiyoriar. Ahmed Arif'in analığı Arife Hanım, kuş- kulanıyor. Ne ola ki bu komünistlik? Onun aklına kötü şeyler geliyor. Mahallenin bakkalı Mehmet Efendi'ye gidiyor sorma- ya. O, askerliğinde onbaşı olduğu için her şeyi biliyor. —Onbaşı, diyor, sana bir şey soracağım; komünistlik nedir? 'Onbaşı', bir gözünü kapayıp birini açıyor, kaşını kaldırıyor. Düşünüyor yani. Düşünüyor, düşünüyor, dûşünüyor: —valla, diyor, komünistlik gizli kapaklı bir şeydir, aynen ka- çakçılık gibidir! Bunu öğrenen Arife Ana, koşa koşâ eve dönüyor; çok ke- yiflenmiştir. Kaçakçılık, Doğuda kötü bir iş değildir; rahatla- mış bir biçimde —Baka, kızlar! diyor, ne üzüliysiniz, ağanız ekmeğini taş- tan çıkariy!" Ahmed Ariflere başsağlığına gittiğimde, kız kardeşlerini ta- nıdım. Ablası Sabriye (Demirkol), küçükleri Nuran (Pratik) ile Nezihe (Erdoğan). Son ikisi emekli öğretmen. Nuran ile Ne- zihe, 1950'lerin başlarında, Trakya'da öğretmenlik yapariar. Ağabeylerinin durumundan haber almak için çırpınmaktadır- lar. Sonunda Harbiye'de tutuklu oldugunu öğrenirler. Trak- ya'nın tatlısı 'devayi misk' alarak giderler. Nöbetçi, gelen tatlıyı actırır, içine bakar, Sonra gidip ağabeyterini görürler.. Ahmed Arif, tatlıyı kimin açıp kanştırdığını sorar: —Kapıdaki yüzbaşı açtı, "Ben Ahmed Arif'in şiirlerini çok severim!" dedi. —Çok severmiş; bana en çok işkenceyi o yaptı! Ahmed Arif, aort patlamasından öldü! Sağın, öyle rapor verdi... Kanada'dan Engin Aşkın'dan mektup akjım. 3 Haziran 1991 günlü mektubunda Engin Aşkın, bir yerde şöyle diyor: "Sana bu satırları yazarken, televizyon ekranında Polon- ya asıllı romancı Jerzy Kozinski'nin intihar haberi okundu. Toronto'da Greg Gatenby adlı sanat tutkununcın 13 yıldır sür- dürdüğü şiir ve edebiyat gecelerinin başkonuğu olan bu seç- kin yazar, sürgündekilerin en acılı adlarından biriydi. 23 yıl önce tek bir sözcük İngilizce bilmeden ayak bastığı New York'ta İngilizcenin en güzel romanlannı yazan bu sanat eri, dostluğu, şakacılığı ve canlılığıyla herkesin dostiuğunu ka- zanmıştı. Başına bir plastik torba geçirerek can veren romancı Ko- zinski, her bölümü zulümle örgülü bir yaşamı kaldırmayan sayrı yüreğinin derdini çekiyordu. Tüm ailesini Nazilerin yok ettiği romancı, Türkçeye 'Boyalı Kuş' adıyla kazandırılan ya- pıtında acımasızlığın ve zulmün anatomisini çizmişti. Toron- to'ya geldiğinde, New York'u, Toronto'yu anlatacak küçük öykülere girişeceğini söyler, 'ama, ah yüreğim!' diye yakınır dururdu." AA'nın haberine göre Jerzi Kozinsky, yüreğindeki saynlık nedeniyle, son günlerde yazamamanın acısını çekiyormuş; kimseye yük olmamak için de canına kıymış! T.C. İLAN BATMAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1988/334 Hâkim: Adil Giray Hancılar 29193 ** Z.Katibi: Sabahattin Üneşi 161 Davaa Abdülaziz Acet vekili tarafından davalı tapu sicil raüdür- lüğü aleyhine mahkememizde acmış olduğu mesaha tashihi davası nedeniyle; Davaya konu Batman Ui Tilmerç Köyü'nde kain 509 parsel nolu taşınmaza komşu taşınmaz malikleri adına çıkarılan davetiyelerden Mustafa Bulut adına çıkarılan davetiyenin bila tebliğ iade edildiği ve adresinin tesbiti de mümkün bulunmadığmdan ilanen tebligat yapü- masına karar verilmiştir. Karar gereğince davaya konu Batman Ui Tilmerç köyünde kain 509 parsel nolu taşınmazın 1500 m 2 olan miktarının haritasına göre 2000 m1 olarak mesahası talep edildiğinden, komşu taşınmaz raalıki Mus- tafa Bulut duruşmanın atılı bulunduğu 20.6.1991 gününe kadar di- yeceklerinizi bildirmeniz veya duruşmaya gelmeniz, aksi takdirde yokluğunuzda karar verileceğinden iş bu ilanın davetiye yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 9.4.1991 Basın: 47578
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear