Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞIER 12 ŞUBA T 19i
Siyasal Önderlik
Siyasada önderlerin istekli, kararh olması zorunludur. Ancak bu
istekliliğin ve kararlılığın bilinçlilik çizgisini aşarak sahibini
I karışıklıklar ortamına itmemesi gerekir. Önderleri başarılı kılan,
siyasalarının usçu olmasıdır. "Ya tutarsa" olasıhklanna dayalı
siyasacılar yenilgiyle sonuçlanmaya yazgılıdır.
Prof. Dr. SUNA KİLİ Boğaziçi Üniversitesi
Siyasal önderier ve siyasa) bilim: Siyasal bi-
lim ile uğraşanlar, uzun yiizyıllar boyu
"önderler" konusunu işlemişlerdir. Plutark,
Makyavel, CarJyJe gibi düşünürler tarihin ve
siyasanın akışııu önderlerin özellikleri ışığın-
da değerlendirmişlerdir. Siyasal biümin özerk
ve daha "bilimsel" bir disiplin olarak ortaya
çıkmasıyla siyasaJ önderlere olan ilgi geri pla-
na itilmiş ve kitleler, onları etkileyen, hare-
kete geçiren toplumsal güçler, kurumların iş-
levleri gibi konulara inceleme Önceliği tanın-
mıştır. Ancak bazı siyasal bilimciler, özellik-
le Mosca, Pareto ve Lasvvell'in etkisinde "elit-
seçkinler" üzerinde çalışmalannı yoğunlaştır-
mışlardır. Fakat, genelde, bu çalışmalar da
"önder" ve "önderlik" konulanru içermiyor-
du. 196O'lı yıllann sonlarından beri yapılan
çeşitli araştırma ve yayınlar önderlerin hem
siyasaJ seçkinler çerçevesinde, hem de yerel ve
merkezi yönetimlerdeki yer ve özelliklerini in-
celemektedir.
Önderler ve çağdaş toplum
Son aşamada, siyasetin sağlıklı değerlendi-
rilmesi, onu etkileyen, onu yönlendiren tüm
etmenleri dikkate almakla sağlanabilir. ön-
derlerin sorumluluk duygulan, özellikleri hem
iç politikada, hem de dış politikada, özellik-
le savaş ve barışta kendini gösterme olanağı-
na kavuşurlar.
önderler gelişmiş ve özellikle gelişmekte
olan ülkelerde hem yapıcı, hem de gelişme ve
çağdaşlaşmayı olumsuz yönde etkileyen nite-
iikler taşıyabilirler. Her çağdaşlaşma hareke-
tinin bir öndere ve bir örgüte gereksinimi var-
dır. örgütleşme siyasal iktidara gelmek için
ön koşullardan biridir. Siyasal örgütleşme ise
siyasal paniyi gerekli kılar. Çağdaşlaşmakta
olan toplumlarda otorite boşluklan önceler-
de önder kişilerle, ordu gücüyle giderilebilir.
Fakat önder kişilerin salt karizmalanyla, or-
du gücüyle otoriteyi sürdürmeleri olanaksız-
dır. Bunun için önderin yarunda bir siyasal ör-
güt ve örgütleşme zorunluğu vardır. Gerçek
önder, eyleminin kalıcılığını karizmasıyla de-
ğiJ, yapıcılığıyla, ulusun, halkın bu eyleme
olanaklar içinde katüma oranıyla sağlar. ör-
neğin, karizmayı önde tutan bir Kaddafi'den
sonra onun görüş ve uygulamaJarımn kalıcı-
lığı kuşkuludur. Karizmayı önde tutan bir
başka siyasal önder Nasır ölümünden sonra
yavaş yavaş unutulmaya terk edilmiştir. Oy-
sa Atatürk otoritesinin karizma yönünü hep
arka planda tutmaya çaba göstermiş, yaşamı
boyunca bir örgüt adamı olmuştur. Gerek ye-
rel örgütleşmeden ulusal örgütleşmeye gidilen
1919-1922 dönemi ve gerekse Cumhuriyet dö-
neminde Atatürk'ün bu özelliği açıkça orta-
ya konmuştur.
Siyasada önderlerin istekli, kararlı olması
zorunludur. Ancak bu istekliliğin ve kararlı-
lığın bilinçlilik çizgisini aşarak sahibini karı-
şıklıklar ortamına itmemesi gerekir. önder-
leri başarılı kılan siyasalannııı usçu olması-
dır. "Ya tutarsa" olasıhklanna dayalı siya-
sacılar yenilgiyle sonuçlanmaya yazgüıdır. Or-
tadoğu'daki savaş ortamında Türkiye'nin iz-
lemesi gereken politikanın niteliklerini düşü-
nürken, Atatürk'ün önderlik özelliklerini
içeren, bir süre önce yayımlanmış bir maka-
lemdeki görüşlerimi yinelemek gereksinimini
duydum: Büyük önderlerin başanlarında en
büyük etken akılcı oluşlandır. Başarılı, dev-
rimci önder, küne, kimlere karşı, niçin, han-
gi amaçla savaşüğını, kullanacağı savaş araç-
larını, taktiğini, stratejisini, içinde bulundu-
ğu toplumsal yapıyı, o yapıyı oluşturan eko-
nomik, kültürel, siyasal, tinsel, etnik, sınıf-
sal etkinlikleri, savaşacağı güçleri, onların çı-
kar, denge ve hesaplanru, ulusunun özellik-
lerini, kadrosunda yer alanların
karakterlerini, yeteneklerini, inançlarını, da-
yanma güçlerini en iyi tanıyan ve tüm bunla-
nn üstünde başlangıçtan amaca ulaşacağı sü-
reçte neyi, ne zaman, nasıl, ne kadar yapabi-
leceğini en iyi hesaplayan, planlayan ve tüm
savaşım boyunca ulusunun güvencesini, inan-
casını her geçen gün biraz daha önderliğinde
yoğunlaştıran kişidir. Mustafa Kemal Atatürk
böyle akılcı bir önderdir. (1)
Atatürk, devrim atıhmlannı inançlı bir kad-
royla oluşturmaya özen göstenniş, "çevre ve
kadro"nun ayru şey olmadığı gerekçesini hep
göz önünde bulundurmuş; sofrasında en ya-
kın bazı kişileri ise görevde, uzağmda tutmuş-
tur. lsmet Paşa, sofradan oldukça uzak, gö-
revde en yakıruydı. (2) lsmet İnönü'nün şu
uyarısı bugün için geçerliliğini konıduğu gi-
bi, bize o dönemin siyasal önderliğinin nite-
liği ve ilericiliği konusunda da bilgi vermek-
tedir: "Devrimin davası, başlıca ikj yönde or-
taya çıkmaktadır. Birinci ve sürekli görev yö-
nü şudur: Seçilen yollardan hiçbir sebep ve su-
retle geriye dönmemeli, hiçbir sebep ve suretle
kazandıklanmıa kayıp ve gözden çıkarmama-
lıyız. Türk Devrimi bu konuda çifte cepheli
bir dikkat ve savunmaya zorunludur. Çifte
cephe, dışandan saldın ve içeriden saldırı ola-
sıliklarma karşıdır. Bir devrim için ölüm dar-
besi, her şeyin kazanılmış ve güvenilir bulun-
duğunun sanılmasıdır." (3)
Atatürk, önderlik ve ulusal güç
Atatürk'te gerçekçilik ve idealizm iç içedir.
ıdeali Türkiye ile sınırlanmıştır. Atatürk'ün
ideali, ulusal sınırlar içinde daha ileri, daha
çağdaş, refah düzeyi daha yüksek bir Türki-
ye yaratmaktı. Anasoyculuğa dayanan ulus-
çuluğu, Osmanlıcıhgı ve Islamcıhğı Türkiye
için kurtuluş yolu görmemiştir. Keyfiliği be-
nimsememiştır. Önderliğin ulusa karşı sorum-
luluk duygusunu, "hesap verme" özelliğini
çok kere dile getirmiştir. örneğin 10. Yü Söy-
levi'nde bu niteliğine tanık oluyoruz: "Büyük
Türk ulusu, on beş yıldan beri giriştiğimiz iş-
lerde başarı vaad eden çok sözlerimi işittin.
Mutluyum ki, bu sözlerimin hiçbirinde ulu-
sumun hakkımdaki güvenini sarsacak bir isa-
betsizliğe uğramadım." (4)
Atatürk döneminde siyasal yaşamın ilerici
ve istikrarlı olmasmda en büyük etkenlerden
biri, siyasal kadronun kararulığı, dinamizmi,
tutarhlığ] ve ulusallığı idi. Kuşkusuz siyasal
istikrarın varlığı, siyasal önderliğin özellikle-
rinden başka nedenlere de dayanıyordu. O
günkü Türkiye'de henüz çağdaş bir toplumun
sınıfsal yapısı oluşmamıştı. Beklentiler konu-
sunda aşağıdan yukanya gelen geniş kapsamlı
kitle istek ve özlemleri henüz ortaya cıkma-
mıştı. Ancak, istikrarın sağlanmasında siya-
sal önderliğin üstün niteliklerinin varlığı da
yadsınamaz bir gerçektir. Işte bu nitelikler, si-
yasal sistemin kapasitesini artturıcı yönde ol-
duğu gibi siyasal önderler arasındaki temel
görüş birligi, ulusun gücune katkıda bulunan,
çağdaşlaşmayı hızlandıran bir öğeydi. Siya-
sal önderler amaçta ve aracta birlik içindey-
di. Amaç, çağdaş uygarlık düzeyine erişmeİc-
ti. Araç da ulusal güce, usa, bilime dayana-
rak cumhuriyetçi, ulusçu, halkçı, devletçi, laik
ve devrimci ilkeler doğrultusunda çalışmaktı.
Sonuç
Türkiye örneğinde olduğu gibi, ulus-
oluşturması ve çağdaşlaşma atüımlannı çeşitli
boyutlarıyla ve mantıki bir plan içinde görüp
bu atılımlan etken bir biçimde uygulayabile-
cek yüksek nitelikli siyasaJ önderlere özellik-
le gelişmekte olan ülkelerde gereksinim var-
dır. Çünkü bir ulusun gücü, özdeksel ve tin-
sel öğelerden oluşur. Özdeksel öğeler asker-
sel, ekonomik, teknolojik güç gibi ana dal-
lardan oluşur. Tinsel öğeler ise halkm özel-
likleri, moral durumu, siyasal önderliğin, yö-
netimin ve dış politikanın nitelikleri gibi
konulan kapsar. Kısacası, siyasal önderliğin
nitelikleri ulusal giicün saptanmasında önemli
bir işlev görür. Bir ülkede halkın hükümetin
yamnda olması, siyasal yönetimin ulusun ve
devletin çıkarlarını konıduğu inancının var-
lığı ve yaygınhğı, ulus ile hükümet arasında-
ki karşılıklı saygı ve güven duygusu, sorun-
lann çözümünde temel bir etkendir. Hem ge-
lişmiş ve hem de gelişmekte olan ülkelerde
sağlıklı ve tutarü iç ve dış politika güdülme-
sinde yüksek nitelikli siyasal önderler önemli
bir roî oynarlar. Yaşadığımız günlerde böy-
lesine siyasal önderliğe her zamandan daha
çok gereksinimimiz olduğu da bir gerçektir.
(1) Suna Kıiı. "19 Mayıs'ta AtatOrk Gibi Dü;anebümek",
MfBfret, 19 Mayıs 1978.
(2) Şinası Özdenoglu, "Atatürk'ün tnançlı Kadrosu", Cnn-
buriyM, 7 Ekim 1999.
O) tsma tnönü, MUUret, 21 Maut 1934.
(4) Atatirk'u Soylcv »e Dcmeflcfi, II, Ankara: Tttrk Tarih
Kununu Basımevi, 1959, S. 181.
HESAPLAŞMA
BURHANARPAD
Remarque1anMr. Buslfa...
• Sayın Başkan adımı duymuş olduğunuzu sanmıyorum. Ki-
taplanmı okumuş olduğunuzu da!
Alman edebiyat otoritelerinin 'barış savaşçtsı' diye benden
Söz ettikleri biliniyor.
Kendimi tanıtayim:
Almanya'nın Osnabrück şehrinde 1892 yılında dünyaya gel-
dim. Haziran ayının 22. günü. Fransa'da Katoliklere soykırım-
uygulandığı yıllarda! Babam Remark basımevi teknisye-
ni^i. Cittcilik de yapardı. Biz Remark'ların göç nedeni buydu!
- Sizden yana görünen kimi çevreler 'barış ve savaş'ı birbi-
rine karıştınrlar çoğu.
. Birinci Dünya Savaşı başlad»ğında, ortaokuJ öğrencisiydim.
Bürokratlara göre bizler 'gönüllû' gitmiştik askere! Aslında,
büyüklerimiz ateşli söylevlerle ve o yaşların romantik hava-
sını kötüye kullanıp marşlarla, yiğitlik marşlarıyla ateşe at-
mışlardı! Savaş bitip de okullarımıza döndüğümüzde soğuk
karşılandık. Okumamız gereken sınıflar için bizler yaşlıydık!
Kısa sürede çözüm bulundu! Özel kurslar düzenlediler. Du-
rumumuzun ne denli olumsuz olduğunu daha ilk günü kav-
radık. Yarıst boş sınıfta eski öğretmenimiz birkaç sözle du-
rumu açıklamak istedi. Oysa o, beraberinde getirdığı yığınla
defleri kürsüye btraktı ve "önce şu son ödev defterlerinizi
sahiplerine geri vereyim" diye başladı. Defterleri alıp on öğ-
rencinin adını ve numarasını okuyordu. Çoğu aramızda de-
ğildi; savaş alanında kalmışlardı ya da sakattı. Sınıf öğret-
menimiz sahipsız ödev defterlerine bakarak "Ben şimdi ne
yapayım, bunfarı sahiplerine vermeliyim" diye çırpınmıştı.
Biz yaşta cepheye sürülmüş binlerce gencin acı gerçeği-
ni sonraları benzeri olaylarda yaşadtk. Olayı bugün gibi ya-
şıyorüm. Yaşiı müdür titrek sesiyle şöyle demişti:
"Yirmi iki arkadaş aramızda değil. Yirmi iki arkadaş as-
kerce ölmenin yüceltici katına ulaştı. Yemyeşil topraklarda
sonsuzluğun yüceliğini tadıyorfar."
Konuşmanın en heyecanlı yerinde bir kahkaha yükseliyor
Salondakilerden biri sesini yükseltmişti. "Yeşil çayırlar... Ye-
şil çayırlar" diye konuştu! "Mermi çukurlarının çamurlarında
parçalanmış cesetleri duruyor! Neler de hayal ediyorsunuz.
Biz bugün buraya şarkı dersi yapmaya gelmedik. Neyin ö/üm-
süz uykusu! Küçük Hover'in nasıl can verdiğini bilmek ister
misiniz? Bütün bir gün t'el örgüde asılı kaldı ve feryat etti.
Bağırsakları makarna gibi fırlamıştı karnından! Bir mermi da-
ha yedi. iki bacağı da ucmuştu. Hâlâ ölmemişti. Akşama doğ-
ru kalbur gibi delik deşik olmuştu! Yürekliyseniz, anlatınız
anasına onun nasıl öldüğünü!"
Bütün bunlan ve daha binlercesini nasıl anlatabilirim siz-
lere? Sayın Başkan, bütün bu acıklı durumları barışı kurtar-
mak için şu sıra mûthiş şeyler planlayan ve yaptıklarını ba-
şarılı bir planlama ve uygulamayla yükümfü çok yorgun Baş-
kan Bush'a? Hemen hemen bütün Amerika başkanlannın
yapmacıklı da olsa yine de sevimli gülücüklerini bile unuttu-
nuz son haftalarda!
Barış ya da petrol!
İşte koskoca bir sorun!
Değerli arkadaşımız, öğretmen
İŞMET
DEMİRKAYA'yıkaybettik. *
Ailesine, yakınlanna ve arkadaşlarına başsağlığı
diüyoruz.
ÖĞRETMEN ARKADAŞLARI VE
KARAHAUJ SHP İLÇE ÖRGÜTÜ
Isıya Egemen Olun!
"Size en Uygun Sistemi
22 Ülkeden 200'ü Aşkın
AlternatifArasından Seçin."
4 .ULUSLARARASI
I S I T M A
5 O Ğ U T M A
H A V A L A N D I R M A
T İ C A R İ F U A R I
13-17 ŞUBÂT1991
I S T A N B U L S E R G İ S A R A Y I
T E P E B A Ş I • I S T A N B U L
'£< AFEKS
İŞÇİLER ve
Politika
* Bush ve Ortaklarının
Oyununu Bozalım!
• Kitle Grevi Zonguldaktaydı
(IKII
Askeri kimligimi kaybettim.
Hukumsuzdür.
LEVEST ŞAHİS
Sefer gorev emri \e
askerlik cuzdammı
kaybettim.
Hükümsüzdür.
HÜSEYtN KARASO Y j
İLAN
ŞtLE KADASTRO HÂKİMLİĞt'NDEN
1980/18, 1991/2
Dava konusu Şile ilçesi Ahmetli köyü Köyiçi mevkiinde kain 900
m2
miktarb 914 parsel sayılı Laşmmazın tapulaina tespiti sırasında Mus-
tafa Akıncı, Abdullah Akıncı, Nimetj - Emine - Mithat adlanoa his-
seleri oranmda tapuya tesiline karar verildiği davalılann itirazı üzerine
mahkememizde açılan dava sonucunda davanın kabulune karar ve-
rilmiş hüküm davacılar vekili tarafından temyizi ile Yargıtay 7. Hu-
kuk Dairesi'nin 26.11.1990 tarih 1990/14126 karar sayılı iJanu üe
tajınmazın 12 pay üzerinden 5, erden 10 payınuı davacı Şerafettin
ve Emin Temel adlanna, geri kaJan 2. payının da Emin ve Zehra mi-
rasçılan adma tapuya tesciüne karar verilmesi gerektiğinden karar
bozulmuştur.
V'erilen karara karşı adresleri tespit edilemeyen Abdüsselam ço-
cuklarının adresleri tespit edilemediğinden ilaneo rebligat yapüması-
na karar verilmiştir.
Davalı Abdüsselam çocukları Emine - Nimeti ve Mithat ilaniD ya-
yımlanmasından itibaren 15 gün içinde kanun yoluna başvurulabile-
ceginiz, başvurmadığımz taktirde dava dosyasının esasa almacagı ve
Yargıtay'ın belirttiği hususlar yerine getirileceginden Yargıtay ilamının
tebliği ile duruşma günü 1.3.1991 gunünde rnahkememizde kendiniz
veya bir vekille temsil ettirmeniz kaira olmak üzere ilanen tebüğ olu-
nur.
BAŞSAGUGI
Kardesimiz
LEYLA ÎT-FRİ,
genç yaşta aramızdan ayrıldı.
Sevenlerinin başı sağolsun
BtLGE-REFtK DURBAŞ
BAŞSAGUGI
Aramızdan a>nlan
LEYLA İT-ERfnin
kederli ailesine başsağlığı dileriz.
CUMHURİYET GAZETESt
DÜZELTME SERVİSİÇALIŞANLARI
PENCERE
Uygarlık ve Gaddarlık
Karanlık...
(3ece...
içinde bir sıkıntıyla gözlerini açtı. Uyku ile uyanıklık an
sındaki bulanık mağaradaydı. Işık sızmıyordu. Boğuluyor g
biydi. Kalktı. Pencereyi açtı. Soğuk havayı soludu.
Kaç günden beri tedirgindi. Yanıbaşımızda, komşumu:
da bir cinayet işleniyordu. Suçsuz bir halk yok mu edilme
isteniyordu? Taş üstünde taş bırakmayacakiar mıydı? Es^
uygarlığın yoksul beşiklerinde çocuklar durmadan ağlıyoı
du. Yüz bin tonu aşkın bomba mı atılmıştı? Yirmi beş gün
de elli bin çıkış yapan uçakların kara bulutlan, güneşi ört
müşlerdi. İkinci Dünya Savaşı'mn beş yılı, Ortadoğu'da yir
mi beş güne sığdırılmıştı. Vietnam savaşının tümünde har
canan bomba, iki haftada harcanmıştı. Tanrının cehenne
mi, Mezopotamya'da yaratılanın yanında solda sıfır kalırdı
Uygarlar, televizyon ekranlanna çıkıyorlar, göğüslerini ge-
rerek bunlan anlatıyorlar, övünüp şişiniyorlardı; görünüşle-
ri serin, konuşmaları soğukkanlıydı; gerçekte barbarlardı
bunlar; devletler hukuku adına cinayet ışliyorlar; zalim bir
diktatörü yok etmek bahanesinin ardında, petrol çıkarlarını
sürdürmek için bir ülkeyi yerle bir ediyorlardı.
Cellat uygar olsa bile, neyi değiştirir?
Hiçbir şeyi...
•
Amerika'yı keşfeden beyaz adam uygardı da Aztek ya da
Maya neyin nesiydi?
Yerliler atı, demiri, tekerleği bilmiyorlardı; ama, şirin kent-
leri. sevecen yaşamlan, çocukları, aileleri, nakışları, yontu-
ları, türküleri vardı.
Yok edildiler.
Birisi teknik, öteki kültürel iki uygarlığın karşılaşmasında
sonuç ne olur? llle de yıkım mı? Çağımızda bile bu çatışma-
nm bir katliama dönüşmesi kaçınılmaz mı?
Otadoğu'da katliam var...
Savaş eşit güçler arasında yapılır; oysa ortalıkta bir sa-
vaş görünmüyor.
Bir cinayettir işlenen...
Suç ortağı bizleriz...
Ben, sen, o...
Ortadoğu'da yaşanan olay, Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi kararını çoktan geride bırakmış, devletler hukuku-
nu aşmış, ceza, suçun karşılığı değil, intikamcı gaddarlığın
silahına dönüşmüştür. Hiçbir saygıdeğer Amerikan genera-
li, Fransız hukukçusu, İngiliz lordu veya Batı'nın ünlü yaza-
rı, Irak halkını cehennemde boğmanın gerekçesini insanlı-
ğa açıklayarnaz.
Yüzyıflardan beri iç içe, sırt sırta, omuz omuza yaşadığı-
mız; geçmişimizde hem sevişip hem dövüştüğümüz; günü-
müzde su kaynaklanmızı paylaştığımız Irak halkının tepesi-
ne gökten cehennem yağarken "Saddam'a oh olsun" diye
oturup sevinecek miyiz?
Batı, toplu bir çılgınlığı ya da ortak isteri nöbetini mi yaşı-
yor?
Tarihte ömekleri var...
Avrupa ile Amerika eskiden paylaşım kavgalarını kendi
aralarında yaparlar; ama, dünyayı da mezbahaya çevirirler-
di.
Hitler'i bunlar yarattılar, Saddam'ı besleyip palazlandırdı-
lar, kendi aralarındaki çıkar kavgalarına son verdikleri için
övünüyorlar; topraklarında zengin kaynaklan banndıran Is-
lam ülkelerıne karşı ortaklaşa savaşı, insanlığın vicdanına
kara bir leke gibi umursamadan yazmakta pervasız görünü-
yorfar.
•
Ta içimde, benliğimin saf bir köşesinde, ince bir acının sı-
/ıntısını duyumsuyorum.
Geri sayılan mazlum halklara uygarlığın tepeden inme ög-
retileceğine inanmıyorum. Batı, petrol savaşına devletler hu-
kukunun kılıfını giydirerek insanlığın gözünü bağlıyor. Oysa
dünyanın her toprağına nakışlanmış kültürlerin uygarfıkla
bağdaşması içîn mazlum halklara saygı ve sevecenlikle yak-
laşım birinci koşuldur.
Körfez«avaşındaki emperyalist gaddarlık, Saddam'ın Irak
halkına reva gördüğü zulmü bin kat aşmıştır.
VEFAT
Giritli Nuri Paşa, Demirtaş Aslan Paşa, Abidin Paşa Dino,
Gazi Turhan Celal Paşa, Mostarlı Salih Behlil Bey, Bosnalı
Salih Efendi torunlarından, Suphi Nuri 1leri, Leyla İleri,
Mehmet Ali Behlil, Emine Behlil torunu, Abidin Dino, Arif
Dino, Cemil Dino, Sabri Dino, Boris Dino, Esma Aslan,
Leyla Karan, Nilgün flksel, Sedat Nemli, Fehmi Behlil, Beyza
Behlil, Dura, Ayral, Neyzi ve Madra ailelerinin ye|eni,
Zeynep Fadıllıoğlu, Aslı Ersu, Hakan, Melis, Mehmet Ali
Behlil, Ali Haydar ve Semine 1leri ile Salih ve Sezai
Madra'nın kardeş çocuğu, Bedia fleri ve Rasih Nuri Ileri'nin
sevgili kızları, Mustafa Suphi, Mehmet Can, Mahmure
Durbaş lleri'nin kardeşi, Esin lleri'nin se\gili halası
LEYLA İLERİ
genç yajta aramızdan ayrıldı. 13 Şubat 1991 Çarşamba günü
ögle namazından sonra Bebek Camisi'nden Rumelihisarı
aile son ikametgâhına götürülecektir.
AİLESt
LEYLA ILERI'YI
KAYBETTİKOndokuz yıllık arkadaşımız Leyla lleri'nin kalbı otuzdokuz
yaşında durdu
Bedıa ve Rasıh Nuri lleri'nin kızı Mehmçt ve Suphi ilen'nın
kardeşi oıan Leyla İleri terbıyesı, aıleden aldıgı ve daha sonra
devamlı gelışen kulturu. edeb^yat. resım ve muzık bılgısı,
yabancı dıllere ııgısJ tabıat ve ınsan sevgısı ve daıma gulen
yuzuyle gunumuzde ornegıne az rastlanan iyi ınsanlardandı
Ondokuz yıldır ışıne bağlılığı ile de ornek bırçalışandı Geçen
Cuma sabahı gene ışıne gelmek ıçın hazırtanırken genç yaşta
kalbı durdu Allah Rahmet Eylesın.
Aksigorta Çabşanlan
Partimizin Genel Yönetim Kurulu üyesi
RASİH NURİ ÎLERf'nin kızı
EMESE LEYLA ILERT.
yitirdik. Cenazesi 13.2.1991 Çarşamba günü
öğle namazından sonra Bebek Camii'nden kalkacaktır.
Ailesine ve tüm dostlarına
başsağlığı dileriz.
TÜRKİYE BİRLEŞİK KOMÜNİST PARTİSt
MERKEZ YÜRÜTME KURULU
YUVAYA ELEMAN
Kocasinan'da açılacak yuva için pedagog,
psikolog, öğretmen ve hizmetli aranıyor.
9-i7arası 574 53 25