18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SVMHURİYET/4 HABERLER 30 ARALIK 1991 RHUKUKÇU GOZUYLE Bİ LENT TANÖR İnsan Hakları Bakanlığı Tûrkiye'de bir İnsan Hakları Bakanlığı'na (İHB) gerçek- ten htiyaç var mıdır? Scruya, mantık kaydırıcı ve saptırıcı bir cevap belki he- menyapıştırılabilir: "Bugüne kadar insan hakları, bir ba- kanlığı olmadığı için mi ihlal edilmıştir ki bakanlığı kururv ca işierin de düzeleceği beklensin" denebilir. Ana, bu aranış ve beklenti, hükümet çevrelerinden de geldğine göre soruna daha ciddi bir yaklaşım göstermek gereniyor. İnsan hakları konusunda toplu ve kavrayıcı bir bakışa ihtiyaç olduğu açıktır. Yeniden yapılanmanın gerektirece- ği eşgüdüm de ancak bu yolla sağlanabilir. Arcak, böyle bir eşgüdüm makamının statüsünün, gö- rev VB yetkilerinin ne olabileceğı ne olamayacağı sorula- nndanetliğe ulaşmadan, "İnsan Hakları Bakanlığı'nın ku- rulması gerekır mi gerekmez mı" sorusuna da doyurucu cevaa getirilemez; bu soru hep askıda kalır ve sık sık bu- na geri dönme zorunluluğu duyulur. Böyle bir bakanlığın nelen yapabileceği, neleri ise yapmaya kalktığında işle- rin busbütün karışacağı konusunda objektif ön inceleme- lere htiyaç vardır. Bunlar yapılmadan böyle bir bakanlı- ğa gerçekten ihtiyaç olup olmadığı anlaşılamaz. Amaç her- halde, her ne pahasına olursa olsun bir İHB kurmak de- ğildit olmamalıdır. İHS'nin yarar sağlayıp sağlayamayacağı tartışmasına anahtar olabrtecek bazı sorun öbeklerı şunlardır: 1. Böyle bir bakanlık, insan haklarıyla ılgili bütün mev- zuafnnceleme ve bunlarda toplu değişiklikler önerme gö- rev ve yetkisine sahip olacak mıdır? Sahip olacaksa; öbür bakailıkların kendi alanlarında zaten yürüttükleri benze- ri faaiıyetler dedevam edeceğıne göre aynı işler iki ba- kankça yürütülmüş olmayacak mıdır? Bu ise, emek ve kaynak israfına, bunun yanı sıra da çelişki ve çatışmala- ra yd açmaz mı? MÇP kongresinde kendinifesheden DHPyuvaya döndü Bir insan Haklan Bakanlığı'nın neleri yapabileceği, neleri ise yapmaya kalktığında işlerin busbütün karışacağı konusunda objektif ön incelemelere ihtiyaç vardır. jrneğin; ceza ve cezahukuk usulü ya- salar hem Adalet Ba- kanlığı hem İHB, sen- dlkalar, grev ve toplu- sözleşme yasaları hem Çalışma Bakan- lığı hem İHB, toplantı ve gösteri yürüyüşle- ri ile derneklerle ılgılı yasaar hem Içışleri Bakartlığı hem İHB, düşünce, basın ve sanat faalıyetlerını düzenleyen yasa- lar hem Kültür Bakanlığı hem İHB tarafından ayrı ayrı ve ikişer koldan mı taranıp değişiklik önerileri hazırlana- caktır? Bakanlıkların, yetişmiş uzman kadrolarıyla ve kendi alanlarında yürüttükleri bu faaliyetlerin tümünün, yeni ku- rulacak bir bakanlıkça toptan ve daha verimli bir şekilde başarılabileceğinı sanmak aşırı iyimserlik olur. Burada bir güçlük de insan haklarını ilgilendiren ve il- gilendırmeyen mevzuatın aynlıp parçalanmasında kendini gösterecektır. " 2. İHB, ister sırf merkezden ıbaret ister taşra teşkilatlı olsun, şikâyet dinleyen ve cevaplayan^ir başvuru maka- mı da olacak mıdır? Olacaksa; hak ihlallerinin bunca yo- ğun olduğu bir ülkede, bu örgütün bir "ağlama duvarı" haline gelip şikâyetlerin altında ezilmesi nasıl önlenebi- lecektir? İHB'ye şikâyet yolu kurumsallaştırılacaksa, var olan ama iyi çalışmayan öbür başvuru yollarına (idari, si- yasal, yargısal) bir yenisinı kafmak ne kazandıracaktır? Mevcut yolların etkili hale getirilmesi ve vatandaşın da bu yolda eğıtilmesı daha ekonomik ve rasyonel olmaz mı? Endişem odur ki İHB'nin bir "zamane Marko Paşası" kim- liğı kazanması, yurttaşın, asıl etkili olabilecek olan adli ve idarı yargıya başvuru yollarından başını çevirmesine yol açabilır. 3. İHB'ye, "hak ihlali olup olmadığına karar vermek" yet- kisinin tanınması halinde, yukarıdaki sorunlar iyice kat- merlenecektir. Yargı organları ile İHB birimlerinin aynı olayda çelişik kararlara ulaşmaları durumunda, devlet ay- gıtındaki keşmekeş büyüyecek, güvensizlik de artacak- tır. 4. Bu sakıncalar, İHB'nin sürekli ve re'sen denetleme yapan bir birim haline getirilmesi oJasılığında da geçerli- dir. Örneğin; hapishaneler, hastaneler, okullar, karakollar vb. hem bağlı oldukları bakanlıkların hem de İHB'nin de- netçilerıne hesap vereceklerse, İHB öbür bakanlıklann üs- tünde bir konuma gelecektır. Oysa yürütme ya da hükü- met ıçınde böyle bir makam ancak başbakanlık olabilir; zaten öyledir. Ombudsman ya da mediateur tıpı bir denet- çilik ise Meclis kökenli olduğu takdırde daha da haklılık ve etkililik kazanır. İlk endışelerım bunlardır ve "işleri yokuşa sürmek ıçin" değil, zorluklara ışaret etmek için kaleme alınmışlardır. 1991 Bütçe Kanunu incelemede • ANKARA (AA) — Anayasa Mahkemesi, SHP'nin geçen şubat ayında yaptığı iptal istemi doğrultusunda, "1991 Mali Yılı Bütçe Kanunu"nu incelemeye başladı. Erdal tnönü'nün ana muhalefet partisi lideri olduğu dönemde, TBMM grubu adına yaptığı başvuruyu geçen hafta "esastan" görüşmeye başlayan Anayasa Mahkemesi Kurulu, incelemesıni bu hafta da surdurecek. Oldukça kapsamlı olan başvuruda, Bütçe Kanunu'nun 24. maddesinin iptali isteniyor. Çelik: Bölticülere karşı çıkalım • ANKARA (UBA) — Hak-Iş Genel Başkanı Necatı Çelik, "PKK'nın Guneydoğu ve lstanbul'da yaptığı saldırıları kınıyorum. Ülkemiz son günlerde acı olaylara şahit oldu. Terör örgütu PKK'nın Güneydoğu ve Istanbul'da yaptığı eylemleri lanetliyorum. PKK bir terör örgütüdur. Bu örgüt adına hareket edenler insan olamazlar" dedi. Öz Çelik-Iş Sendikası 1. Olağan Genel Kurulu'nda teröre ilişkin görüşlerini açıklayan Çelik, SHP Grup Başkanvekili Mahmut Almak'ın Meclis'te yaptığı konuşmaya da değinerek "Bu örgiite mensup ınsanları askerlerle bir tutmak kabul edilemez. Bu sözler talihsizliktir. Teror orgutu mensuplarını ve onlann Meclis'teki uzantılarını Güneydoğu halkı ile bir tutmuyorum Bın yıldır bu milleı doğu-batı, kuzey-guney kardeşçe yaşamıştır. Şimdi bızi bolmek, parçalamak istiyorlar. Türkiye"yi kargaşaya boğmak isteyenlere ışçi konfederasyonları olarak karşı çıkalım" diye konuştu. Meclis'e il ve ilçe teklifi • ANKARA (ANKA) — lktidar \e muhalefet milletvekilleri yeni il ve ilçe kurulması için teklif vermekte birbirleriyle yarışıyor. TBMM Içişleri Komısyonu'nda gorusulmeyi bekleyen il ve ilçe teklifi sayısı 20'yi buldu. TBMM Başkanlığı'na verılen tekliflerle il olması istenen yerler şoyle: Alanya, Bafra, Bandırma, Çorlu, Duzce, Fethiye, Gebze, Iğdır, IskenderUn, Kılıs, Nazilli, Siverek, Susehri, Şebinkarahisar, Tarsus, Luleburgaz, Divriği, Bolvadin, Zile, Doğubeyazıt, Şereflikoçhisar, Karabuk, Tavsanlı, Sungurlu, Elbistan, Sandıklı, Anamur. İlçe olması onenlen mcrkczler de şunlar: Karacadağ, Karakeçı, Gulek, Huzurkent, Yenice, Ahmetbey, Payas, Çetinkaya, Tunçbılek, Arıfgazılı, Balçova, Guzelbahçe, Tanır, Çardak, Anıtiı, Go/culer, Akçalı, Karaağac. Türkeş'e rağmen liste savaşıMuharrem Şemsek'ın, ardından Muhsin Yazıcıoğlu'nun "anahtar liste"ler açıklaması, böyle bir durumla ilk kez karşılaşan Türkeş'in keyfini kaçırdı. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — RP'den istifa eden ve aralannda MÇP'nin eski Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in de bulunduğu 19 bağımsız millet- vekilinin kurduğu Demokratik Hareket Partisi (DHP), dün MÇP ile birleşti. MÇP'nin dün yapılan kongresi, tarihinde ilk kez "liste savaşT'na sahne oldu. Kongrede Alpaslan Türkeş, yeniden genel başkan seçildi. Türkeş, 494 delegenin oy kullan- dığı seçimde 492 oyla genel baş- kanlığa getirildi. Atatürk Spor Salonu'nda dün sabah başlayan kongre, ön- ceki kongrelere oranla daha coş- kusuz geçti. Buna gerekçe ola- rak, "liste savaşuun yarattığı gerginlik ve hukümete giiveno- vn verilmesinin tabanda yarat- tığı otamsuz hava" gösterildi. Siyasi partilerin ilgi göstermedi- ği kongrenin "ünlü" konukla- n arasında; eski CKMP Genel Başkanı Osman Bölükbaşı, es- ki CHP Genel Sekreteri Kasım MÇP PROTOKOLÜ — MÇP kongresinden ilginç bir görüntü: (SoMan sağa) Türkeş'in Uderiiğini degişmez siması, Samsnnlu Nakşi Şeyhi Mustafa Bağışlayıa; partisi CKMP'yi Türkeş'e kaptınuı rağmen yaşanan liste kavgasından rahatsız olan Alparslan Türkeş. (Fotograf: AA) Gülek ile Samsunlu Nakşiben- di Şeyhi Mustafa Bağışlayıcı dikkat çekti. Liste savaşının yol açtığı gergin havanm, Türkeş'- in yüzünün sık sık asılmasına yol açtığı da gözlendi. Kongrenin açış konuşmasını, MÇP'nin "emanetçi" Genel Başkanı Mehmet Irmak yaptı. Irmak, bir kısım HEP'li millet- vekilinin dokunulmazüklaruıın kaldınlarak "vatana ifeanet'ten yargılanmalarını istedi. Irmak özetle şunlan söyledi: "Canavan besleyip büyüten- lerin şimdi şltâyette bulunma- ya haklan yoktnr. DinUn ikü- dan olduğu kadar bugünkn yö- netim de büyuk vebal altmda- dır. MiDetrekflHgi dokunulmaz- lığı bölücülük yapmaya bir im- tiyaz degildir. En kısa zamanda bu ayıptan yuce Meclis'i ve SHP'yi kurtannak, evvelce yap- yaptığı partilerin kongreierinin Osman Böiükbası ve kendisine ügı gibi bölücü ve Kürtçüleri pardsinden ihraç etmek ile bir kısım mensnpiannın yargdan- malanna imkftn sağlamak zo- runlulugu vardır. Bnnun dtşın- da ne yapıhrsa yapdsm hüküme- tin başanya ulaşacağından söz edilemez." . MçP KONGREStNDENNÖTLAR Yanm glasnost, çeyrek perestroyka TANIL BORA KEMAL CAN ANKARA — Dünkü MÇP kongresi, CKMP'nin MHP'ye dönüştüğü 1969 Adana kongresinden beri, herhalde ülkücü hareketin en gerilimli kongresiydi. O kongre de Türkçü "komandolar" ile lslamcı bir çizgiyi savunan Osman Yüksel Serdengeçti'ye bağlı olanlar ve "milliyetçi toplumcular" arasında kavgaya varan çekişmelere sahne olmuştu. Dünkü kongrede de kavgaya varmayan, ama sert tartışmalara ve liste "tezgâh'Manna yol açan bir çekişme vardı. Çekişmede üç taraftan söz edilebilir: Mnhsin Yazıcıoğlu'nun başını çektiği Türk-îslam ulkucüleri, Muharrem Şemsek'ın etrafındaki muhafazakâr parti kadroları ve MÇP'nin seçimlerden önceki Genel Sekrete'ri Devlet Bataçeli çevresi. Bir de tabii, bu zemin üzerinde denetimini olabildiğince sağlam tutacak bir hassas denge kurmaya çalışan Türkeş. Kongrenin sabahında, 70'lerin Ülkü Ocaklan kuşağından bir ülkücünün, '.'Türkeş'in danımunu, gelecek SHP kongresinde tnönü'nün durumuna benzetmesi" boşuna degildi. Türkeş'in yonetimde hâkimiyetini azaltmama arayışı ile Türk-lslam ülkücülerinin tabandaki güçlerini yönetime yansıtma isteği arasındaki gerilim, MÇP'nin pek çok "standart" yöneticisinin koltuğunu tehdit edecek boyuta ulaştı. Bu Uste rekabeti, MHP-MÇP geleneğjnin politika tarzında yenilik sayüabilecek bir olay, kürsüye gelen konuşmaaların, seçilecek yöneticilerde aradıklan özelliklerle ilgili talepte bulunma "cüretini" göstermeleri idi. Genel merkezin kongre iptal çabalanna direnerek seçilen Ankara il yönetimi temsilcisinin, listelerin "delegelere danışılarak hak eden insanlar getirilerek" belirlenmesi talebi, "parti içi demokrasi" taleplerinin en cüretlisiydi. Liste tartışmalanmn delegelerin "Bu ne biçim liste?" diye söylendiği, iki metre ilerisinde öbekleşip "göz önünde " kulis yaptığı, gazetecilere dedikodu aktardığı bir manzaraya dönüşmesine tahammül edemeyen "Başbug", "Bu ne hal!" diye ayağa fırlayarak yöneticilerin önündeki alanın boşaltılmasını istedi. Ancak, ardından tribünlerde "Ocak listesi", "Muasin Yancıoglu'nun listesi" nidalarıyla anahtar listelerin dağıülmasıyla "manzara" yine bozuldu. Muhsin Yaacıoğlu konuşmasında, "liderde, fıkirde, harekette, teşkilatta biriiği yeniden inşa ettiklerini ", "geriye değil gelecege baktıklanaı w söylerken liste tartışmalanna yansıyan "Glasnost- Perestroyka" arayışmı ima ediyordu. Ancak onun karşılaştığı büyük tezahüratın "yanlış anlaşümasım" önlemek için tribünleri fazla selamlamadan derhal yerıne otumşunda ifadesini bulan temkinliliği, liste hazırlama yetkisini "merkez"e bırakma tabusunu yıkmayı göze alamayışını getirdi. Bu "temkin", büytlk olasılıkla MÇP'nin yönetsel ve ideolojik yapısmdaki gerginliğin süreklilik kazanmasını getirecek. Irmak, tarihte Kürt diye bir millet, bir coğrafi alan bulun- madığını, Kürtlerin ilmen, soy- ca, kültür itibanyla Türklerin öz kardeşi olduğunu belirterek, "Lehçe farklılığı bu gerçeği de- ğiştirmez. Türk milletinin ni- metlerinden yararlanıp komü- nist veya demokrat bölücü Kürtçülerin tahakküm ve zul- münden Türk halkının olduğu kadar Dogulu ve Güneydogulu kardeşlerünizin de kurtarılması mecburiyeti vardır" diye konuş- tu. Irmak, konuşmasından son- ra genel başkanlık süresinin sona erdiğini ve MÇP'nin genel başkanının Alpaslan Türkeş olacağını bildirdi. Irmak'tan sonra kürsüye ge- len Genel Sekreter Yardımcısı Haluk Pirinjoğlu, faaliyet rapo- runu okurken diğer partilerde- ki "ülkücü"lere eleştiri yönelt- ti. Bu sözler büyük alkış aldı. Kongrede daha sonra MÇP ile DHP'nin birleşmeleri gerçekleş- tirildi. Türkeş'in, DHP kurucu- su milletvekillerinin salona bir- leşmenin gerçekleşmesinden sonra geldikleri gözlendi. Liste MÇP'nin dünkü kongresi, daha önce hiç yaşanmayan bir "liste savası"na sahne oldu. Türkeş'in yakın çevresinin ha- zırladığı "çarşaf liste" uzun bir süre acıklanmazken eski Ülkü Ocaklan Genel Başkanı, Çorum Milletvekili Muharrem Şem- sek'in erken ilan edilen "anah- tar nste"si, salondaki tansiyo- nu yükseltti. MÇP öncesi kuru- lan Muhafazakâr Parti kadro- lanna büyük ölçüde yer veren bu liste, Yazıcıoğlu ekibinin bü- yük tepkisine yol açn. Yaacıoğ- lu'na çok yakın olduğu bilinen Kahramanmaraş Milletvekili ökkeş Şendiller'in çok sinirli bir biçimde parti yöneticileri ile tar- tışuğı gözlendi. Bu gelişme üze- rine, salondan aynlan Yazıcıoğ- lu, kendi listesini hazırlayıp de- legelere duyururken eski MÇP Genel Sekreteri Devlet Bahceli tarafından hazırlandığı bildiri- len bir başka liste daha kulisler- de elden ele dolaştı. Sonunda da, Türkeş'in çarşaf listesi açık- landı. Bu gelişmeler, parti organı Uye sayılannın artUnlmasına da yol açtı. MYK 50'den 60'a, ge- nel başkan ve genel sekreter yar- dımaliğı sayüan da 7'den 9'a çı- karüdı. Açık oturuma katüan liderler, Türkiye'nin en önemli sorununun terör ve enflasyon olduğu konusunda birleştiler Hükümetsöz verdî:92, reform yılıtç Bolitika Senisi — 1991'in bitmesine 2 gün kala liderler, iç- te ve dışta yılın önemli olaylan- nı değerlendirdiler, 1992'den ne- ler beklediklerini soylediler. Tüm liderler, Türkiye'nin en önemli iki sorununun terör ve ekonomi olduğu konusunda gö- rüş biriiği içindeydıler. Açıkoturumda son konuşma- yı yapan Başbakan Süleyman Demirel "tnsanlık dışı niçbir muamele yapümayacagım, yapı- hrsa yapanın anasından emdiği sutü burnundan getirecegini" söyledi. Bölücü terör örgütü ile halkın birbirinden ayırt edilmesi gerektiğini belirten Demirel, so- runu demokrasiyi zedelemeden, hukukun içinde çözeceklerini, bunu yaparken halkı inciltmeye- ceklerini, görev yapanlan da sin- dirmeyeceklerini söyledi. Açıkoturumun ilk turunda li- derler, dışta 1991'in en önemli olayının "SSCB'niri dağılması" olduğunda birleşti. Ancak lider- ler, bu dağılmanın etki ve sonuç- larını farklı farklı yorumladı. Süle>man Demirel, "Bağımsız Türk cumhurtyetlerinin kurul- ması, Turk dunyası için Kurtu- luş Savaşı'ndan sonra en önem- li olaydır" derken Mesut Yümaz bu dağılışı şoyle değerlendirdi: "Sovyetler Birliği'nin dagıl- masıyla iki kutuplu bir diınya- nın yerini kutupsuz bir dünya al- dı. Ancak yeni bir denge kuru- lamadı. Şimdi dehset dengesi ye- rine, dengesizliğin debşeti yaşa- nıyor. Turkiye de bir ateş çem- berinin içinde." Erdal Inönü, bilim ve tekno- TVl'den dün akşam canlı olarak y^yımlanan açık oturuma parlamentoda temsil edilen siyasi partilerin genel başkanları katıldı Oturumu, Hacettepe Üniversitesi'nden Prof. Bozkurt Guvenç yönetti. (Fotograf: AA) lojinin ilerlemesi sayesinde dun- yanın tek bir butün haline gel- diğini ve ekonomide, siyasette, barış arayışında yeni bir dünya düzeni geldiğini söyledi. Necmettin Erbakan, Sovyet- ler Birliği'nin dağılmasını "Kar- deş Muslüman ulketer bağımsız- lıklarına kavuştu" diye niteler- ken, Alparslan Türkeş de Sov- yetler'in ideolojik tehdidinin or- tadan kalktığını ve Turklük şu- urunun uyandığını kaydetti. Bulent Ecevit, Sovyetler Bir- liği'nin dağılıp yeni cumhuriyet- lerin kurulmasıyla dünyada Türklüğün öneminııı arttığını belirtti. Butun liderler konuşmaları- na, açıkoturum dolayısıyla TRTye teşekkür ederek başlar- ken Erbakan, daha once Mec- lis'te grubu bülunmayan parti- lerin açıkoturumlara katılama- dığını hatırlatarak soz konusu kuralın bu açıkoturumda kaldı- rılmasına sevindiklerini belirtti ve "Ben buna Refah'ın bereketi diyorum. Ne zaman ki Refah Partisi grup kurdu, bu kural kaldınldı" diye espri yaptı. 2. tur Açık oturumun ikinci turu DSP Genel Başkanı Ecevit'in konuşması ile başladı. Ecevit bütunuyle Güneydoğu sorunu- na yer verdiği konuşmasında şu önerileri yaptı: "1- K.Irak'taki otorite boşlu- ğu bölücü terör orgütünun işi- ne yaradı. Bu boşluk sona erdi- rilmek zonındadır. 2- Bölücü te- roristlerie Silahlı Ku\>etler karşı karşıya getiriliyor. Bu yanlıştır. TSK'nın başka görevleri vardır. 3- Güneydogu'nun koşullanna uygun güvenlik birimi kurulma- lıdır. Bu birliğin adı Barış Gü- cü olmahdır. Bu birliğe ahnacak kişiler kültnrlü olmalı, halkla di- yalog kurabilmelidir. Bu birlik öldüriicu olmayan ama etkin si- lahlar kullanmalıdır. 4- Guney- doğu'da >eni yerleşim düzeni kurulmalı, 5- Köy konıculuğu yarardan çok zarar gelirmiştir. Feodal düzeni kökleştirmekte- dir, 6- Teror konusunda deneyün kazanan ülkelerin deneyiminden yararlamlnıahdır. Ornegin tngü- tere, 7- Toprak adaletsizliği gi- derilmeli, işsizlik önlenmelidir, 8- Güneydoğu sorunu Kürt so- runu degildir. Diğer bölgelerde de Kürt kökenliler var. Bu, kim- lik sonınundan kaynaklanmı- yor." Ecevit'ten sonra söz alan Türkeş de terör olaylanna deği- nirken "Sevr'in bortlamasını is- teyenler var" diye konuştu. Turkiye'nin Islam biriiği kurul- masında öncü rol oynaması ge- rektiğini sık sık vurgulayan RP lideri Erbakan Güney- doğu'daki terör olaylannın dış kaynaklı olduğunu, guçlenen Turkiye'yi parçalamayı amaçla- dığını savundu. Erbakan güven- lik güçlerini de eleştirerek bugün bana gelen haberlere göre, "Kulp ve Lice'de üç bin kişi ka- ra yatırılarak saatlerce bekletil- di. Çoğu kadındı. Amaç silah araması yapmaktı" deyince Baş- bakan Demirel araya girerek "Olmaz böyle şey" dedi. SHP lideri ve Başbakan Yar- dımcısı tnönü 1992 yüından ne beklediğini açıklarken "Hükü- met programında yazılanlan gerçekleştirmek" diye konuştu. Inönu, demokratikleşme, terör ve enflasyonun en önemli sorun- ları olduğunu vurguladığı ko- nuşmasında, sağhk ve eğitimi gündeme getiren tek lider oldu. înönü, sağhk sorunlannı an- latırken DYP'nin seçim vaadi olan 'Yeşil Kartı' da savundu. Ana muhalefet partisi lideri Yd- maz, ikinci tur konuşmasında ağırhkh olarak ekonomiye de- ğındi. Yıhnaz ANAP'ın 1983'te uç hedef belirlediğini, bu hedef- lerin, altyapı eksiküğini tamam- lamak, dısa açıhnu sağlamak ve ekonomik istikrar olduğunu be- lirtti. Yümaz, ilk ikisini gerçek- leştirdiklerini, sırarun fıyat istik- rannın sağlanması olduğunu söyledi. Açık oturumun son sözü Baş- bakan Demirel'in idi. Demirel, konuşmasına Erbakan'a yanıt vererek başladı. "Olağanüstü Hal Bölge Vali Yardımcısı'ndan bilgi geldi. Li- ce ve Kulp'ta bugün böyle bir olay olmamış. İnsanlık dışı hiç- bir muamele yapümayacak, ya- pdırsa yapanın anasından emdi- ği sütü burnundan getiririm" dedi. Bölücü örgüt ile bölgede ya- şayan halkın birbirinden aynl- ması gerektiğini vurgulayan De- mirel, başka yerlerde o bölge in- sanına karşı bir husumet doğ- masından korktuğunu da belir- terek "Bu Turkiye'yi parcalar" diye konuştu. KİT zamlanm kucaklannda bulduklarını yineleyen Demirel, 92'nin reform yılı, demokratik- leşme yüı olacağını ilan etti. A ÇIK OTURUMDANNOTLAR 'Sormayacaksınız ben de söylemiyorum' GÜNSELİ ÖNAL ANKARA — "Türkiye'nin Genel Yapısı ve Nasıl Bir Türkiye?" konulu açık oturum, lider- lerın Kâğıthane, Çatalca ve Kargapınar'da yapı- lan seçimleri değerlendirmesiyle başladı. Kâğıt- hane seçimlerini KP'nın Genel Başkanı Necmet- tin Erbakan TRT Genel Müdurluğü'ne geldiğinde seçım henüz sonuçlanmamıştı. Ancak RP önde gittiğinden Erbakan'ın yuzu gulüyordu. Erbakan, "Elhamdulillah kazanacağız" diyerek muhalefet partılerının, genel seçımlerin henuz kırkı çıkma- dan milletin gozdesı olduğunu vurguladı. Baş- bakan Süleyman Demirel ise neşeliydi. Partisi Kâğıthane seçimlerini kaybetmiş ancak dığerle- rini kazanmıştı. Demirel neşelı bir biçimde, "Hepsini biz kazanacak değiliz ya" dedi. oturumun çekımı ıgn liderlerin TRT Ge- nel Müdurluğü'ne geldiğı sıralarda seçim sonuç- larından sonra en çok konuşulan konu liderle- rin yoluna serilen kırmızı halıydı. Genel müdür- luk görevlilerince liderleri karşılama hazırlıkla- rına bir saat onceden başlandı. Kurumun önun- dekı ve kaldırımlardaki karlar temizlendi, genel mudurluğun kapısının onu pırıl pırıl parlatıldı. Giriş kapısında asansore-kadar olan bolum kır- mızı bir halı ile kaplandı. Ancak halı daha lider- ler gelmeden dışarıdan gelenlerin ayakkabılann- daki çamurla kirlenmeye başlayınca katlandı. Kuruma saat 20.08'de ilk gelen RP Genel Baş- kanı Erbakan oldu. Ancak TRT Genel Mudurü konuklarını bu kadaı erken beklenıediği için kar- şılamak uzere aşağıya ınemedi. Kırmızı halı hâ- Iâ katiı duruyordu. Erbakan, kuruma gırmeden kırmızı halı açılarak yola serildi. Ancak Erdem, Erbakan'ı karşılamaya vetışemedi. Erbakan'ı kar- şılayanlar da Hukuk Başmüşaviri Akın Beşiroglu ile Basın Halkla İlişkiler ve Protokol Müdürü Köksal TaşUn oldu. Partisi Kâğıthane seçimlerinde o saatlerde on- de olan Erbakan, değerlendirmesini soran gaze- tecileri keyifle yanıtladı: "Tabii çok önemli bir seçim. 170 bin seçmen var, bir nevi Kıbns Cumhurbaşkanı seçiliyormuş gibi bir şey. Bunu RP'nin kazanması önemli. Erbakan'ı, saat 20.20'de gelen MÇP Genel Başkanı Alparslan Türkeş ile saat 20.23'te gelen ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz izledi. Li- derler, art arda gelirken TRT yetkilileri gazete- cıleri uyarıyorlardı: "Çekilin kırmızı halı gorünsun." Birkaç dakıka sonra DSP Genel Başkanı Bü- lent Ecevit geldi. Kuruma Turızm Bakanı Abdnlkadir Ateş ile danışmanları Güneş Gürseler ve Uğur Büke ile gelen Başbakan Yardımcısı Erdal tnönü, Kâğıt- hane seçimlerini değerlendirirken "RP kazana- cak gibi, basanlar diliyonım" dedi. Kuruma son gelen Başbakan Süleyman Demi- rel'di. Saat 20.45'te Devlet Bakanı Gökberk Er- genekon ve Cavit Çağlar ile GİK üyesi Erman Yeldelen ile gelen Demirel, seçim sonuçlanndan memnun görunüyordu. Demirel, memnuniyeti- ni şöyle ifade etti: "Üç yerde seçim yapddı. tkisini DYP aldı. Çok daba iyi yani. Herkes kısmetini alır. Hepsini biz kazanacak değiliz ya!" Demirel, asansore girerken gazetecilere döne- rek, "Başka bir şey sormuyor musunuz?" diye sordu. Kimseden ses çıkmayınca Demirel güldü, "Öyleyse ben de söylemiyonım."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear