20 Aralık 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet § Sahıbı Cumhurıyeı Maıbaacılık ve Gazetecılık Turk Anonım Şırkelı adına Bcrin Nadi 0 Murahhas U>e Eminc Işaklıgil 0 Genel Yayın Muduru. Hasan Cenul, Yazı tşlen Muduru. Oka> Gonensin 0 Yazı İşlen Mudur Yardımcıları: Salim Alpaslan, Kerem Çalışkan, Necdet Dogan. Latfu Tınç Sayfa Duzeni Yonetmenı Ali \car 0 Ankaro TemsılcısL Ahmet Tan lç Politika: Mehmel Tezkan Ekonomı: Meral Tamer, Dış Haberler Ergun Balcı, Kııltur Celal Lsler. istanbul Haberleri: Muhiain Sirer, Spor: Abdulkadir Yucelman, Makaleler: Şahin Alpa>. Duzeltme Abdullah Yazıcı 0 Koordınatör Ahmet Korulsan 0 Malı ljler: Erol Erkut 0 Muhasebe- Büleat Yener • Butçe-Planlama: Sevgi Osmanbcşeoglu 0 Reklam Ayşe Toraa 0 Idarc: Hüscjin Gıirer 0 Işletme: Öader Çeük 0 Bilgı-İşlem: Nail Inal 0 Personel: Sevgi Bostancıoglu Basan ve Yayan Cumhunytt Matbucılık vt O«iMecılık I.A Ş Turkocajı Cad 39/41 Ca*»lo|hı 34334 Ul PK 246 Isunbul Tel 512 05 05 (20 hall. Tclcı 22246. Fax (II 526 60 ""2 0 Sllrolûr \ r t a n : Zı>a OOkaip Blv lokılap S. No 19/4, Td 133 11 41-T Teloı 42344, Fax (4| 133 05 65 0 l ı a i r H Z.ıa Bh 1352 S. 2/3. Td 13 12 30. Tekj 52359, F u . (51) 19 53 60 0 A d l a u Infinu Cad 119 S No I Kaı 1. Td. 19 37 52 (4 haı). Teloı 62155. Fax (71) 19 23 78 TAKVIM: 30 ARALIK 1991 Imsak: 5.50 Güneş: 7.22 Öğle: 12.11 tkindi: 14.30 Akşam: 16.50 Yatsı: 18.17 Gırgır'ın öncülüğünü yaptığı mizah dergileri bitkisel hayata girdi, çizgi roman geliyor Mizalıııı üstünde bir ZeplinvarDOST KİP Genç kuşak çizerler, Gırgır 1 la başlayan geleneğin dört duva- rından artık kurtulmak istiyor. Bir yanda mitoz bölünmeyle çoğalan mizah dergileri, diğer yanda Batılı anlamda ilk çizgi- roman denemeleri... Çiçeği bur- nunda çizgı-roman gazetesi Zep- lin'e, bu hareketli manzararun kendi pencerelerinden nasıl gö- ründüğünü sorduk. Dev boyutlarda, özenli ve us- taca çizimler, bilim-kurgusal, fantastik ve absurd senaryolar, henüz dilimize çevrilmemiş çağ- daş yapıtlann tarutıldığı okura açık köşeler. Hemen hepsi eski Gırgır'ın bünyesinde yetişmiş bir grup gencin kendi olanaklany- la çıkardığı, Türkiye'nin ilk haf- talık çizgi-roman gazetesi Zep- lin, gerçekten yenilikçi ve cesur bir deneme. Son yıllarda mizah dergileri- nin ızlenmesi güç bir hızla ço- ğaldığı ulkemizde, geçen aya ka- dar salt çizgi-romana yönelik böylesi bir yayının çıkmamış ol- ması, aylık dergi "Rr" ve gaze- te boyutlanndaki "Zeplin"in gi- rişimlerinı daha da değerli kılı- yor. Kuruluş öyktisti Zeplin'in Moda'daki bürosun- da yaptığımız söyleşide, gazete- nin kıdemli çizeri Bülent Mor- gök, kuruluş öykülerini şöyle anlatıyor: "tlk dev boyutlu çizgi- roman çalışmalanmı iki yıl ka- dar önce hazırlamışüm. Çcşitli yayınevlerini dolaştım, ancak kimse yayunlamaya yanaşmadı. latulmayacagından korkuyor- lardı. Oguz Aral ise çizimlerimi güzel bulmasına karşın, heavy metal tarzı oluşlanndan dem vunıyordu. Ona göre bcavy me- tal Batı'nın trajedisiydi ve ben tek karikatür yapmayı sürdür- meüydim. Daha sonra bu konu- da Galip Tekin ve Nuri Kurtce- be gibi ustalaria da konuştum. Reel çizgilerie çalışılmış, büyük boyda, fantastik bir çizgi-roman bülteni çıkarabilirdik btriikte. Ancak Galip agabey Türkiye'de henüz o aşamaya gelinmediğini düşunuyordu. Aynca zamanı da yoklu. Nuri agabey ise o sıralar her nedense nzak kaldı. Geçen ocak ayında Dıgıl ve Avni'den pek çok insan çıkartıl- dı. Bir sflre sonra da ben aynl- dun. Adam kayınnalardan, ora- dan oraya geçmelerden, benzer dergilerde hep aynı tur espriler bulup aynı tarz çizmekten bık- mıştım. Tiimıiyle baglanbsız olduğum bir seneltk bir zamanı kendime kafadar arayarak geçirdim. So- nunda Aydın Gündüzie biriik- te burayı tuttuk ve Metin Çakı- roğlu'yia üçümuz ilk çizimleri yapmaya başladık. Bir sure son- ra anunıza pek çok yeni arkadaş kaüldı ve böylelikle ZepUn or- Uya çıktı." Bağımsız toprak Bülent, Zeplin'in gösterişsiz çizgisinden hâyli hoşnut. Çün- kü bu sayede, konuya ilgi duyan gençlerin, hiç çekinmeden çahş- malanru getirebileceklerini dü- şünüyor. "Her gdene ve her tür- lü yeni fıkre açıgız" diyor Aydın, "Borası bir anlamda bağımsız bir toprak. Üstömözde bir ku- ruluş ya da bizi denetleyen bir yÖDetki yok." Yine aynı neden- le, ticari ve resmi konularda zor- luk çektiklerini de saklamıyor. "Elime garip bir kigrt tutuştur dular. Sonradan fatura oiduğu- nu ögrendim. tlk sayı çıktıktan sonra pek çok resmi aynntryı unutluğumuzu fark ettik. Ayn- ca resimlerin çerçevelenmesi ve baskının niteligi gibi konularda da başta bocaladık. Sanınm ikinci sayımız her acıdan daha iyi oldu." Zeplin'e katkıda bulunanlar, şimdilik para karşüıgl çalısmı- yor. tlk aşamada hepsinin tek Jöir zamanlar Gırgır tek başına 500 bin satıyordu. Mizah dergisi pazarına daha sonra diğer dergiler katıldı. Ve bugün tüm mizah dergilerinin tirajı 500 bini geçmiyor. Mizah dergisi geleneği yerini yavaş yavaş çizgi roman denemelerine bırakıyor. ieplin Türkiye'nin ilk haftalık çizgi roman gazetesi. Dev boyutlarda çizimler, bjlim-kurgusal, fantastik ve absürd senaryolarıyla çizgiye heavy metal bir yorum getiren Zeplin'i çıkaranlar Gırgır'la başlayan geleneğin duvarını yıkmaya çalışıyor. Aral, bu beklemedigi potansiyeU göriince değerlendinniş ve yülar içinde Gırgır, siyaset yapan, hal- kın sesini mizahla duyuran, 400-500 bin satan o ünlü çizgi- sine ulaşmıstır. Bilinmeyen diger bir konu da dergi içinde zamanla oluşan so- ğuk hava ve bunun nedenleri. Gırgır doruga çıktıktan sonra bünyesinde yoğun bir rekabet ortamı yaratıldı. Çalışanlar 'Acaba bu hafta karikatürüm yayımlanacak mı' 'Köşem kaldı- nlacak mı' gibi kaygılar duyar oldular. Giderek kamptoşmalar dofdu. Bir grup kayınhrken, di- ğerlerine pek fırsat verilmiyor- du. Oguz Aral çizer köşesinde yeni karikatüristlere farklı çiz- giler denemeyi ögutlerken der- gi içinde bunu yapmaya kalkan- lardan haz etmiyordu. Eskizler üzerinde oynayıp, 'Gırgır tarzı- na uyduruyor, çocuklar da öyle çinilemek zonında kahyoriardı. Aynca esprilerde de kısıtlama vardı. Sıradışı olanlar eenellik- le sansüre takılıyordu. Insanlar vargüçleriyle çalışıyor, ancak is- tedikleri gibi uretemiyoriardı." tlk tepki •- Gazete boyutlanndaki Zeplin'in sayfaları, her gelene ve her türlü fikre açık. Zeplin'i çıkaranlar gazeteyi "bağımsız bir toprak" olarak tanınüıyor. de belli bir saüş düzeyini tuttur- maları gerek. Bu noktada, Zep- lin'in "Hnmorabi"si Cihan De- mirci, ilginç bir konuya değini- yor: "Satısın başansı yalnızca tamtuna ve iyi bir dağıüma bağh değil. Çıkan yayının bayilerde nasıl sergilendiği de çok önem- li. Örnegin, bir yaymevi sahibi- nin, gerek şahsen, gerekse adamlan arecüığıyla, tüm bayi- amaa, derginin kendini çevire- 'eri tek tek dolaşıp, kendi der- bilmesini sağlamak. Bunun için gisini benzer yayıntann en östii- ne astırdıgını biüyorum. Okuyn- cn bundan elbette etkileniyor. Diğer yandan, Zeplin gibi kuş- kulu yayınlar tomarlarla yere aülıp bir köşede beklerJliyor. Özellikle soran olmadıkça gözc çarpmalan olanaksız," Yenilik- çi sanat atılımlannın zaten fi- nans desteği bulamadığı ulke- mizde, bir de böylesi ek zorluk- larla karşılaşılması gerçekten ûzücü. Zeplincilerin çoğu, eski Gır- gır'da ya da daha sonra çıkan mizah dergilerinde yetişmiş sa- natçılar. Söyleşinin ikinci kıs- mında, bu piyasada son yıllar- da yaşanan patlamayı ve çizgi- romanahğı geciktiren etkenleri değerlendirmelerini istiyoruz. Cihan Demirci, ilk Gırgır'dan günümüze, geüşmeleri şöyle yo- rumluyor: "Mizah dergiciliğinin geçmi- şinde guncel basında sözü edil- meyen pek çok nokta var. Gır- gır'm çıkış öyküsü örneguL 1971 geUşmemiş oldugundan sayfa- yüında piyasada yalnızca iki mi- lar, toplama, kesme yabancı ka- zah dergisi vardı: Yetmiş yülık ömrüyle çağm uzağmda katanış, ite kaka çıkardan Akbaba ve magazin miT«hı yapan Sslata. Bu ortamda Oguz Aral, Gün ga- zetesinde Gırgır adıyla bir say- fa hazuiamaya başladı. Yapdan mizah, Salata'dakine benzer çiz- gideydi. Daha sonra Gırgır ek olarak çıkmaya başladı. O za- manlar amatör karikatürcülük rikatürleıie, 'Leyla'yı kim ısırdı' tarzı resimli şakalar ve magazin taşfaunalanyla doluyordu. Bun- lan elbette küçnmsememek ge- rek. O zamanld anlayış şimdi- Idnden çok farklrydı. Ne var ki Gırgır 82-83'lerde kazandığı kimlikle çıktı zannedilir. Bu doğnı değil. Gırgır'ı Gırgır ya- pan, liselisiyle, üniversitelisiyle sonradan gden gençterdir. Oguz Cihan'a göre bu 'sıkıyönetim', 80'li yüların ortasmda Gu-gır'ın tükenişini başlattı. Yaratıcüık köreliyor, dergi artık kendini yi- neliyordu. "Ük tepki 1985*16 gd- di. Baskıdan bıkan B takımı di- yebilecegimiz bir grup, Gırgır'- dan aynlarak Limon'u çıkardı. Çok daha sivri ve serbest bir kimlikle çıkan Limon, önceleri biraz yadırgandıysa da bugün en çok satan mizah dergisi konn- munda. Daha sonralan işJer iyi- ce kanştı. Aynlan başka bir grup 89'da Hıbır'ı kurdu. Oğuz Aral da buna karşılık Dıgıl'ı pi- yasaya surdu. Derken Gırgır ve Fırt olaylı biçimde el degistirdi. Oğuz Aral ve tıım kadrosu Av- ni ile Fırfır'a taşındı. Giderek birbirinden pek farkı olmayan başka dergiler de art arda bu zincire eklendiler. Söz konnsu çoğalmanın olumlu ve olumsuz yanlan var. Oiumlu yam, elbette Türk miza- hının çok seslilik kazanması. Buna karşılık, her aidına esenin bir dergi çıkarmaya kalkışması, niceUk artarken nitengin düşme- sine neden oldu. Çıkar çatışma- larına dayalı bölîınmeler, boyu- na yer değistiren çizerier, tnlam- sız patent kavgalan, sonunda okuyucunun güvenini sarstı. Bu enflasyoD ortamında enayi yeri- ne konduğnnu hisseden bir ke- sim. mizah dergilerine tüanfiyle sırt çevirdL Bir >«ın«ııl«r üç def- giyle 550 bini bulan toplam ti- raj, piyasada on beşe valun dergi olmasma karşın şimdi 400 bine düstü." Batı'nın izinde Çizgi-romanahğa dönduğü- müzde, sözü yine Bülent ahyor: "Pek çok konuda olduğu gibi çizgi-romanaukta da Baü"yı yir- mi yıl kadar geriden izliyoruz. Bizim özkmini duydugumuz şeyleri, adamlar 70'li yıllarda yapmaya başladı. Hem de sanıl- dığı gibi çok satarak değiL 10-15 bin tirajla işi sürdüren, son de- rece nitelikli ve yenilikçi bir sü- rü çizgi-roman dergisi-var şim- di Avnıpa'da. Kazandıklan on- bua yetiyor ve istfdiMfri gibi ba- ğımsızca çahşıyorlar. Bizde ge- leneksefleştiği türden mizah der- giciliği anlayışi, orada çoktan aşıldı. Türkiye'de çizer ve okuyucu, birtakım yeniEklere henüz hanr değil. Başlangıçta özgün olan çahşmalar da bir kez turulunca, memnriyete dönüşerek kendini yineiemeye başlıyor. Bu tnzağa düşmemek gerek. Genelde tek karikatür anlayışi egemen. Yıl- lann ahşkanhğından kurtulmak bizim için de kolay değil. Hepi- miz ufkumuzu genişletmeli. ça- ğı yakalamahyız." Yoldaş öğrenciye sınav • ANKARA (ANKA) — Eski SSCB'nin dağılmasıyla ortaya çıkan Türk cumhuriyetlerinde bulunan ve Türkiye'deki üniversitelerde okumak isteyen öğrencilerin, öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından düzenlenecek olan yabancı öğrenci sınavına girmeleri gerekecek. YÖK üyesi Prof. Dr. lürgut Akıntürk'ün verdiği bilgiye göre Turk cumhuriyetlerinden gelecek öğrencilerin Turkiye'de okumaları, YÖK sınavına girmeleri ya da burs almalan şeklinde olabilecek. lâargıtay'ın w öfke karan • ANKARA (AA) — Yargıtay, 'öfke'nin iradeyi zayıflattığını, ancak suç kastını ortadan kaldırmadığına hükmederek, öflceyle işlenen bir tehdit suçundan mahkûmiyet karan verilmesi gerektiğini kararlaştırdı. Kavga sırasında öfkeyle tehdit içeren sözler sarfeden bir kişi, koşullu tehdit suçuyla yargılandığı Eskişehir 2. AsUye Ceza Mahkemesi'nce, suçun kast öğesi oluşmadığı gerekçesiyle beraat ettirildi. Davacüann temyiz etmesi üzerine Yargıtay'a intikal eden davada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıhğı kararın onanmasını istedi. Konuyu görüşen Yargıtay 4. Ceza Dairesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıhğı ve yerel mahkemenin görüşlerine katılmayarak verilen karan oybirliğiyle bozdu. Egzotik kıışlar öltiyor • LONDRA (AA) — Çevre korumacılar, 1991 yılında vahşice yakalanarak Avrupa Topluluğu'na üye ülkelere satılan milyonlarca egzotik kuşun öldüğünü büdirdiler. Hayvan haklan ve kuşlan koruma gruplan, AT Komisyonu'na, vahşice yakalanan kuşların ticaretini yasaklaması çağnsında bulundular. Van Gölü Merkezi • ANKARA (ANKA) — Van 100. Yıl Üniversitesine bağh olarak çalışmalar yapacak "Van Gölü Çevresi Tarihi Eserleri ve Kültür Değerlerini Araştmna ve Uygulama Merkezi" kunıldu. Resmi Gazete'de yayımlanarak yürurlüğe giren yönetmeliğe göre merkez, Van Gölu çevresindeki yerleşim alanlarında bulunan taşınır taşınmaz her ttlrden tarihi eserle etnografik malzemeleri araştıracak. 18 nıilyon yıllık fo8İl • BURSA (AA) — Bursa'nın Mustafa Kemal Paşa ilçesine bağh Paşalar köyünde yapılan kazılarda, 18 milyon yıl öncesi paleoantropolojik döneme ait tabakalarda mamut fosilleri, fil dişleri ve prünatlar bulundu. Paşalar köyünde beş yıl önce başlatılan kazılarda, Türkiye'de bugune kadar bulunan en eski fosil kalıntılanna rastlandı. Kazılar, Ankara Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Berna Alpagut ve ekibi tarafından sürdünildü. Sessizlik de gürültüdürUzmanlara göre gündelik hayatta kullamlan aletlerin sessiz çalışması tüketicinin rahatını kaçırıyor. Aletin tüketiciye güven vermesi için tam sessizlikle gürültü arasında bir ses çıkaracak şekilde üretilmesi gerekiyor. Akustik uzmanlan, tuketicilerin ke>Iıni kaçırma}-acak tilreşim- ler çıkaran telefon dizaynı üzerinde titizlikle çahjiyor. Dış Haberler Servisi— Evinizdeki buzdo- labımn sizi sinirlendirecek denli gürültülü çahşmasını doğalhkla istemezsiniz, ama ay- nı buzdolabı motorunun, elektrikli süpür- genizin, daktilonuzun, otomobilinizin hiç ses çıkarmadan çalışması sizi nasıl etkilerdi? Bu konuyu Almanya'da Siemens ve Bosch fırmalannın düzenlediği bir sempoz- yumda tartışan IBM ve BMW'nin akustik uzmanlan, gündelik yaşamda kullamlan nesnelerin 'tahammül' edilebilen bir sesle donatılmalan gerektiğini savunarak bu ses- lerin insana ve pazara yönelik yanlanm vur- guladılar. Der Spiegel dergisindeki habere göre IBM uzmanı, finnasının ürettiği sessiz çalışan bir daktilonun beğenihnediğini ve yazan kişi- yi doyuma ulaştırmadığının anlaşılması üzerine vuruşlann duyulabilir yapıldığım anlattı. Uzmana göre "kük" sesi IBM'de ar- tık buyük bir önem kazandı, çünkü ses as- hnda gerekmese de bir aletin başında çalı- şüdıjanı ispat ediyor. Siemens uzmanlan da aynı görüşü pay- laşıyorlar ve ürettikleri ev aletlerinin duyu- labilir bir karakter taşıdığım vurguluyorlar. Firmanın uzmanlanndan Gerd Wilsdorf, yeni ürettikleri elektrik süpürgelerinin es- kileri kadar ses yapmadığmı, ama yenisinin de kullanana güven verecek bir uğuldamay- la çalıştığını belirtiyor. WilsdorTa göre ale- tin tüketiciye güven vermesi için tam sessiz- likle gürültü arasında seçilecek bir sesle üre- tilmesi gerekiyor. Uzmana göre önemli olan, aletin çıkardığı sesin tüketicinin ku- lağında adeta bir müzik etkisi yapması. Kanadalı besteci ve ses araştırmacısı Mur- ray Schafer, günumüz teknolojisinin bir elektrik süpurgesini kuş cıvıltılanyla çahş- ürabilecek güce sahip olduğunu, ama birey- lerin hoşuna gidecek seslerin koşullanmayla bağlantılı bir sosyal tarihlerinin bulundu- ğuna dikkat çekerek şu örnekleri veriyor: "ABD'de kimi süpermarketlerde surüler halinde dolaşan issiz gencler için Montovani muzigi çalınıyor. Bu müzikten hoşlanma- yan gencler kaba güç ı™n«mhnarian mekam terk ediyoriar. Panamalı diktatör Noriega- nm sığmdığı Vitikan elçiligini terk etme ne- denlerinden biri ise buraya diktatörün du- yabileceği vohimde nefret ettigi rock mü- ziği yayını yapılraası." Günümuz yaşamı içinde ses ve gurültü- nün çok önemli bir yere sahip olması ger- çeğini kavrayan kimi üreticiler araştınma bi- rimleri kuruyorlar. Bunlardan biri de Al- man otomobil ureticisi BMW. 100 milyon marka mal olan merkezin şefı Dr. Raymond Freymann araştırmalarını yaparken "Ne en düşük ses kulağa hoş gelir ne de rahatlıkla duyulan her ses rahatsız edicidir" gerçeğin- den hareket ettiklerini söyluyor ve sözgeli- mi spor bir arabanın yüksek devrinin şo- för tarafından hissedilmesi gerektiğini sa- vunuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear