18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 ARALIK 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/9 KİTAP \eni kitap politikası • ANKARA (AA) — Kultur Bakanlığı yayın alımı ve kitap basımı konusunda yeni bir uygulamaya başlıyor. Kutüphanelerın içeriğini çağdaş yazarların kitaplan ile zenginleştirmeyi amaçlayan Bakanlık, kitap basımını da, en aza indirmeyi amaçlıyor. Kultur Bakanlığı yetkililennden alınan bilgiye göre, yayıncı, yazar ilişkileri, telıf hakları ve kutüphanecilik sorunlannın saptanması ve çözüm yollan konusunda toplantılar yapıldı. Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın danışmanı Hasan Bülent Kahraman başkanlığında Atilla Özkırımlı, Doğan Hızlan, Yayıncılar Birliği Başkanı Aygören Dirim, Türkiye Yazarlar Sendikası'ndan Demirtaş Ceyhun gibi ısimlerin katıldığı toplantılarda, kitap okurunun arttınlması, yayın sektörunün içinde bulunduğu darboğazın aşılması gibi konularda kısa ve uzun vadede yapılacaklar ele alındı. Toplantıda kabul edilenler arasında daha önce 2 milyar liralık ahmda bazı yayınevlerinin kayırıldığı iddialanna yol açan, kıitüphanelere merkezden yapılan kitap alımı yerine kutüphanelerin kendi ihtiyaçlanna göre kitap alımı uygulamasının baslaması yer alıyor. VİDEO Video kasetler gözden düştü • tZMİR (AA) — TV kanal sayılannın artması ve yabancı TV yayınlarının devreye girmesıyle video kasetlere olan ilginin azaldığı bildirildi. Konu ile ilgili bilgi veren, Ulusal Video Ege Bölge Müdürü Hüseyin Baradan, Turkiye"de 1979-1980 yıllarında videonun giderek yaygınlaştığını ancak, son iki yıldır kasetlere talebin azaldığım söyledi. Buna, TV kanal sayılannın artması ile yabancı kaynaklı yayınların ızlenebilir hale gelmesinin neden olduğunu belirten Baradan, şunları söyledi: "Avrupa ulkelerinde videoya olan ilgi belirli bir duzeyde devam ederken, Türkiye'de azalmasının bir başka nedeni de, yurda getirilen kasetlerin seçiminde bilinçli davranılmamasıdır. Bu durum, tüketiciyi videodan soğutmuş, sadece İzmir'de video kulübü sayısı, 2 yılda 160'tan 22'ye düşmüştür:' DERGİ Adam Sanat'ta aralık ayı • Kültür Servisi — Adam Sanat'ın aralık ayı sayısı yayımlandı. Memet Fuat'ın "Güncel Eleştiri", Vedat Günyol'un "Ideoloji ölür mü" sorusunu getirdiği Güne Doğarken: X, Fethi Naci'nin, Ülkü Tamer'in "Allaben öyküleri" için yazdığı eleştiri, Muhsin Şener'in "Yazın", Mehmet Serdar'ın "Sanat"ı konu edindiği yazılar aralık sayısında yer alıyor. Dergide aynca Hüseyin Ferhad'ın "Lir ve Zencefil Yolu", Orhan Barlas'm "Forte Forte Tünç Başaran". Kaya Özsezgin'in "Sanat ve Yetenek" yazıları da okunabilir. Ttırgut Çeviker'in oyuncu Savaş Dinçel'le yaptığı söyleşi de Adam Sanat'ın aralık sayısında yer alıyor. /VDAM TİYATRO 150 milyonluk yardım • ANKARA (AA) — Ankara Buyukşehir Belediyesi tarafmdan Ankara'dakı tiyatro topluluklarına yapılan yardım belli oldu. Yardımdan en büyük payı, Ankara Sanat Tiyatrosu, DTCF Tiyatro Bolümü ve Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvan aldı. Büyükşehir Belediyesi yetkililerinden alınan bilgiye göre, bu yıl ikincisi dağıtılan yardım için 33 topluluk başvuruda bulundu. Yapılan değerlendirmede 15 topluluğa 3 kategoride 5, 10 ve 15 milyon liralık yardımlar yapıldı. Ankara Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Timur Erkman başkanlığında Doç. Nurhan Karadağ, Şenol Tiryaki, Ankara DT Müdurü Danışmanı Aydın Köymen ve Sanat Kurumu'ndan Uğur Bilge'den oluşan seçici kurulun değerlendirmesi sonucu 18 topluluğu da başvuru koşullarına uymadığı için yardım yapılmadı. Bu arada, yardımdan yararlanamayan Ankara Halk Oyunculan topluluğu yöneticisi Fuat Çiğiltepe, başkan Murat Karayalçm'a bir protesto mektubu göndererek, yardımın dağıtım biçimini kınadı. ANSIKLOPEDI Ero Cinsel \aşam Ansiklopedisi • Kültür Servisi-Türk ve Italyan uzmanlar tarafmdan hazırlanan Ero Cinsel Yaşam Ansiklopedisi yayın hayatına başladı. 84 hafta fasikuller halinde yayımlanacak Ero'nun yazı kurulu psikiyatrlardan şairlere, jinekologlardan felsefecilere, sosyologlardan gazetecilere kadar uzanan geniş bir kadrodan oluşuyor. Ero'nun geçmişteki benzerlerinden aynlan bir yönü herhangi bir kural dayatmaktan titizlikle kaçınması. Bu yuzden eşcinsellik, sadomazohizm, biseksüalite gibi farkh cinsellikler tanıtıhrken uzmanlann göruşlerinin yanı sıra tanıklıklara da geniş yer ayrılıyor. Ero'nun diğer bir çarpıcı ozelliği gorsel malzemesi. ttalyan Roberto Rocco Fotoğraf Grubu tarafmdan çekilen, özel renk ve mürekkeple basılan fotoğraflar erotik olanla müstehcen arasındaki mesafeyi ortaya koyuyor. SEVEMAMriLLÂ DORSAY Gerçek dosthığa yolculuk Hellywood Doktom (Doc Hollywood) / Yönetmen: Michael Caton Jones / Senaryo: P. Seaman, J. Price, Dan Pyne / Görüntü: Michael Chapman / Müzik: Caner Burwell / Oyuncular: Michael J. Fox, Julie Warner, Barnard Hughes, Woody Harrelson, Bridget Fonda, George Hamilton / Warner Bros yapımı (Kent, Fitaş, Bakırköy Resk, Kadıköy KSM, tzmir Çınar, vs.) Dünyada en iyi tanıdıgımız ülke hangisidir? Bir "sioema kurda" bu soruya kuşkusuz ki Amerika yanıtını verecektir. Si- neması sağolsun, bu koca ve ırak ülke hakkında tarihinden bugününe, politikasmdan ırk sorunlanna, buyuk kentlerinden kasabalarına bılmediğimiz ne kaldı? Eğer kaldıysa bile, yeni film- ler bu açığı kapatıyor. Işte "kasaba" çevresine cinsellik odağıyla yaklaşmış özellikle 1950-60'lann onca filminden, "Piknik", "Kızgm Damdaki Ke- di", "Esimi Anyorum", "Ka- çaklar" vbîden sonra, bu kez, Los Angeles yolunda, birkaç bin nüfuslu Grady köyünün öykü- sü... Hollywood'da "estetik cerrah" olarak çalışmak üzere Porche'sinin içinde yol alan, Michael J. Fox'un büyümemiş çocuk yüzüne ve sevimliliğine sahip bir doktor, burada yaptı- ğı bir kaza yüzünden "rehine" kalır ve köyun yetersiz hastane- sinde 32 saat çalışmaya "mah- kûm cdilir". Bu arada, doktoru- muz bu köyun ve insanlannın Doc Holhwood'u Michael Caton yönetti. Michael Jim Fox, Julie Warner, Barnard Hughes, Woody Harrelson, Bridget Fonda ve George Hamilton başlıca rolleri pa>laştılar. ilk göründuğü kadar katı ve se- vimsiz olmayan gerçek yuzleri- ni tanıyacak ve elbette "gerçek aşkı" da burada bulacaktır... "HoDywood Doktoru", önce- likle biraz fazla geveze ve söz esprisine çokça yaşlanan bir fılm. (Senaryoyu 3 kişi yazınca, herbiri kendi buluşlanmn kal- masını istemiş olmalı). Ama bu laf kalabalığı ve bunun getirdi- ği sıkıntı aşüınca, filmin belli er- demleri olduğu da açık. ABD'- nin en zengin yöresine, "fıstık sansuüara ve bol paraya" doğ- ru yolculuğa çıkmış bir adamın, bu yitik Amerikan köyunde ger- çek insanlığı, dostluğu ve de aşkı bulması, kuşkusuz son dönem ızlediğimiz kimi filmlerle birle- şerek, başarı ve ne pahasına olursa olsun başarı formulü ar- dında yok olmakta olan gerçek ve insancıl değerlere, doğa-insan dengesine ve de mutluluğu sade- likte arayan bir anlayışa örnek oluyor. Yeniden bir Frank Cap- ra iyimserliği ve bir Preston Sturges mizahına dönüş gibi sanki... Yer jçr oldukça hınzır, yer yer zehir gibi espriler, buluşlar da içeriyor, "Doc Hollywood". Ör- neğin "geyikleri kaçırmak" için Lou'nun (guzeller güzeli Julie Warner) önerdiği çare veya dok- torun Porche'si pahasına yaptır- dığı doğum gibi bölümler, ger- çekten ilginç. "Hollywood Doktoru" sonuç olarak pek önemli değilse de rahatça izlene- bilen ve yer yer toplumsal gul- durü dıyebıleceğimiz bir alanda taze soluk estirebilen bir film... Goril dostu Fossey'in öyküsüDian Fossey'inki gerçek ve katıksız bir tutku. O antropoloji tarihinde ilk kez gorillere iyice yaklaşıp onlarla "dostluk kuran", özelliklerini değerli belgelere geçirebilen bir bilim adamı. \ Sınema, çağımızın çevre so- runlanna, bu sorunların çözu- mune yardımcı olabilir mi? El- bette olur. Boylesine kitlelere yö- nelik, her türlü mesajı, bildiriyi vermeye boylesine uygun bir sa- natın çevre konularında da önemli ve etkili sözler edebile- ceği doğal değil mi? Üstelik bu, gunümüz sinemasında gitgide ivmesi artan bir eğılim. Biraz da bu nedenle, biz önümüzdeki Is- tanbul Sinema Festivali çerçevesi içinde böyle bir bölum düşün- dük ve "Doganın Çagnsı" adı- m verdiğimiz bu bölümde, ara- lannda Percy Adlon, Luc Bes- son, VVerner Herzog, tmamura, Otar Yosseliani, Mika Kaurisa- ki, Frederic Rossif gibi adlann son yapımlannın da bulunduğu filmleri topluca sunmaya çalı- şıyoruz. Geçen akşam Starl ekranına gelen "Sisteki Goriller" de kuş- kusuz böyle bir gösteriye yakı- şırdı. Michael Apted'in neden- se ülkemizde gösterümemiş olan bu ilginç fılmi, Dian Fossey'in gerçek yaşamınddn ve kitapla- rından yola çıkan bir yapımdı. Dian Fossey, genç, guzel, onün- de parlak bir geleceği ve bir ni- şanlısı olan bir Amerikalı kadın. Ama hayvanlara ilgi duyuyor ve her şeyi geride bırakıp tam bv". maceraya atılıyor. Bir diğer de- yişle, içsavaşla sa^sılan Zaire'ye gelip bu egzotik, ilkel ve olduk- ça tehlikeli çevrede, nerdeyse tek başına, çok az bildiğimiz bir hayvan turu olan gorilleri ince- lemeye başhyor. Dian Fossey'inki gerçek ve ka- tıksız bir tutku. O antropoloji tarihinde ilk kez gorillere iyice yaklaşıp onlarla "dostluk kuran" bu sayede onlan iyice in- celeyip özelliklerini değerli bel- gelere (kitap ve resim)•geçirebi- len bir bilim adamı. Ama Dian Fossey, aynı zamanda görülme- miş bir inatla Afrika'daki yasal olmayan vahşi hayvan avına da karşı çıkıyor. Hükumetlerle, çe- telerle ve Batı'mn gözü doyma- yan tum hayvanat bahçeleriyle savaşmak pahasına. gorillerin ölduruimesini engelliyor. Ne ya- 2ik ki bu uğurda yaşamıru da yı- tiriyor. Hayır, hayatı üzerine İci- mi varsayımlarda olduğu gibi, goriiler eliyle değil. Çıkarlanna zarar verdiği kişi vc Kurumların kiralık katilleri eliyle Çünkü çok iyi bilinir ki doğanın en acı- masız ve kıyıcı yaratiığı, elbette ki insandır. "Sisteki Goriiler" özellikle doğayı ve çevreyi sevenler için son derece önemli ve etkili bir film. Tümuyle gerçek Afrika mekânlarmda ve gerçek goriller arasında çekilmiş olduğu için değıl yalnızca... Aynca ve özel- likJe bu film, kimi zaman alabil- diğine nankör ve kısır gibi gö- züken çabalann, bireysel tutku ve gayretlerin ne denli etkili ola- bileceğini de gösteriyor bizlere... Çunku filmin sonunda çok iyi belirdiği üzere, Fosşey'ijı^aşı- mı, sonunda meyvelerini veriyor ve Afrika'da goril avı hemen he- men kesinlikle yasaklanıyor. Herkes gibi uygun bir erkekle evlenip aklı başında bir hayat süreceği yerde gelip Afrika'ya yerleşen bu "garip" kadının ölu- mu boşuna olmamıştır. Çunku kitlesel eğilimleTe, geçerli ideo- lojilere, diktatörleşmiş değer ol- çülerine, modaiara ve genel- geçer yargılara sırt çevirip bam- başka, kişisel ve alışılmadık amaçla'a yönelen kişiler, bire>- selîiklerini bir fırtına gibi yaşa- yan kişiler olmasa, yalnız Afri- ka gorilleri değil, başka birçok şey daha yitip gitmiş olurdu. "Sisteki Goriller" bize bunları anımsattığı için önemli ve nere- deyse yaşamsal bir fikne dö- nüşüvor. KlSA KISA Gazetecinin ölümü Zekâi Muratçav öldu. Gazete- meyen bir insandı. Papirusgunle- cilik denen mesleğinadsızkahra- rınden tanırdım onu... tçten bir manlarındanbiriydi o... Gazete- dostluğu, ıçki masasında açılan ci deyınce çoğunluğun gözünun bir kişiliği vardı. Istanbulgecele- önünde canlanan, adı-sanı bili- rinin yalnız ınsanlarından biriy- nen, her yerde hazır ve nazır, bur- nundan kıl aldırmayan tiplerden değildi. Sessiz, içine dönük, yıl- lardır Milliyet Sanat dergisinin "15 Günün Içinden" koşesini ha- zırlayan, sanatı >-akından ızleyen, ama varlığını hemen hiç belli et- .goturüverdı. Üzgunum. Amasa- san Akal Atillâ, Zeynep Oral ve nınmençok.yıllardıronunlaay- Bulent Berkman uzgundürler. nı odayı paylaşan, karşı karşıya Hepsinin, hepimizin başı sa- oturup çalışan, konuşan, şakala- ğolsun... Kent Sineması'ndan haberler di. Bir yerlerde belirttiğim gibi, Papirus'un en sadık "müdavim" lerinden olmuş ve oranın akşam- larım hiç terk etmemiştı. Sonra aniden, pek aniden ortaya çıkan "amansız hastalık", kanser denen çağdaş bela, onu bir haftada alıp Kent Sineması'nın sahiplerın- den emektar sinemacı trf an Ünal bıze telefon etti ve gayet nazik bır ıfadeyle, geçenlerde yazdığımız yazıda belirttiğimiz üzere bu sıne- manın sonjenenklerinin gosterıl- memesi olayından dolayı ozur di- ledi, bundan böyle uygulamaya dik kat edileceğini ve jenerıklerin sonuna dek oynatılmasının sağ- landığını bildirdi. Sayın Unal'a teşekkur ediyor ve Kent sinema- larının tam anlamıyla çağdaş, ku- sursuz bırer "sinema mabedi" ol- malannı diliyoruz. Antraktçüarla sinema üzerine ORIENTS A A T L E P J A P 0 " « V A Ülkemizde sinemaya gitgide artan bir il- gi var. Ama sinema dergisi yok. Daha doğ- rusu yakın zamana dek yoktu. Son yıllar- da çıkmaya başlayan tüm dergiler, yan yol- da tökezlemişlerdi. Oysa buncafilmingös- terime çıktığı 60 milyonluk bir ülke, bir tek sinema dergisini bile banndıramaz mı ol- malıydı? "Antrakt" adlı dergi, bu boşlu- ğu bir ölçude gidermeye çalışıyor. 3. sayısı piyasaya verilen bu oldukça kapsaıiüı, "estetik" ve doyurucu derginin sahibiyle göruştük. — Sa>ın Saim Yavnz, sinemaya ilginiz nasıl başladı? — Gençlik yıllannda seyirci olarak baş- layan ilgi, 1984'te Moda sinemasmın açıl- masıyla birlikte sinema emekçiliğine dönüş- tu. O gün bugundür sinemanın içinde pro- fesyonel olarak yer aldım. — Peki, dergicilik ve yayınalık nasıl baş- ladı? — 1988'de haftalık Sinema Gazetesi'ni yayınlamaya başladık. Sinema alanında böyle bir yayın yoktu. Sinemacılarla direkt ilişkim dolayısıyla, bu konudaki istekleri- ni biliyordum. Onlann ıstekleri ve benim bu konudaki düşüncelerim çakışınca, ilk sa- yılan ilkel de olsa haftalık bir sinema ga- zetesinin yayınına başladım. Gazete gide- rek belli bir kimlik kazandı. Ücretsiz ola- rak sinemalara dağıtılan gazete, sinemacı- ların haftalık film programlannı ve film- ler hakkında bilgiyi seyirciye ulaştırdı. Ve Antrakt'ın sahibi Saim Yavnz gazete bir tür sinema rehberıne dönuştü. — Peki, burdan yola çıkıp aylık "Ant- rakt "a gelişiniz nasıl oldu? — Aylık bir dergide sinemaseverler için önümüzdeki ay boyunca oynayacak tum filmleri haberlemek ve bilgi vermek önem- liydi. Seyirci böylece önceden hazırlanıyor ve filme karşı ilgisi uyandmlıyordu. Batı'- daki örneklerde olduğu gibi... — Kafanızdaki dergi>e ulaşabüdiniz mi? — Tam olarak değil. Ancak baştan he- deflediğimiz ana iskeletin önemli bolumü- nü gerçekleştirdik. Kimi konularda ve ki- mi filmler üzerinde kuramsal yazılar gere- kiyor. Bunlar eksik. Ayrıca aylık film ta- nıtımı ülkemizde çok zor. Çünkü fılmciler bir ayhk program konusunda çok sağhklı bir bilgi vermiyorlar, veremiyorlar. Bu da bizim hazırhğımızı ciddi biçimde geciktiri- yor veya haarlanmış kimi bölümleri son da- kikada çıkartmak zorunda kalıyoruz. — Bir film haberleme dergisi cîmak, ge- rek kimi filmleri olumsuz biçimde eleştir- mek, gerekse kimi salonlann durumunu sözkonusu yaçmak açısından sizi sınırlamı- yor mu? — "Antrak" dergisinde bizi sınırlayan hiçbir şey yok. Alabildiğine özguruz. FUm- leri konusuyla, oyunculanyla çekimiyle ta- nıtıyoruz. Ancak dergide eleştiri sayfalan da var ve gitgide çoğalacak. — Böyle bir derginin tirajı nedir, ne ola- bilir ve kendini kurtarnıası için yeterli mi? — Sinema sektörumüzun dışa bağımlı varbğı ve yerli film sanayiinin zayıfiığı, bi- zi başından beri sinema sektörune maddi açıdan bağlı kalmadan, bu sektor dışından gelen ilan gelirleriyle yayın hayatım sürdür- mek zorunda bıraktı. Bu açıdan biçimsel özelliğine önem verdik derginin... Ve de bu- tün gucümuzle sektör dışında sinemayla gö- nül bağı olan kurumlarla, işletmecüerle, şir- ketlerle ilişki kurduk. 10.000 basıyoruz, ama bunun aşağısında satıyoruz. Oynayan filmlerin hem sayısı, hem de kalitesiyle bağ- lantılı olarak bu satışın yukseleceğini umu- yoruz. Bu dergiyi ne yapıp edip çıkarmayı sürdürmek ve sinema dergisi devam etmez kuralını yıkmak istiyoruz. 'Batmarfın tasaruncısı öldü • tSTANBUL (tÜHA) — "Batman" filmi ile set duzeni dalında Oscar ödulü alan tasanmcı Anton Furst öldü. USA Today Gazetesi'nin haberine göre Anton Furst, Los Angeles'ta bir garajm sekizinci katmdan atlayarak intihar etti. Furst'un tasanmları arasında "Batman" filmindeki 'Batmobile' ve Slyvester Stallone, Arnold Schvvarzenegger ve Bruce Wills'in de ortaklan arasında bulunduğu "Plonet Hollywood" adh Manhattan Lokantası'nın iç dizaynı bulunuyor. Kocamın Nişanhsı • ALANYA (AA) — Alanya Belediyesi Tiyatrosu, ilk oyunları olan "Kocarriın Nişanhsı" adh eseri, 14 aralık cumaı tesi günü sahneleyecek. Alanya Belediyesi bunyesinde yaklaşık 6 ay önce kunılan amatör tiyatro ekibini Kamuran Inselel çalıştırıyor. Belediyc tiyatro sanatçılan ilk kez, Sadık Şendil'in yazdığı "Kocamın Nişanhsı" adlı eseri belediye tiyatro salonunda sahneye koyacaklar. PTT Tıyatrosu 10 yaşında • İZMİR(AA) — Türkiye*nin ilk kamu kuruluşu tiyatrosu olan Izmir PTT Tiyatrosu, 10. yılına, Ibnurrefik Ahmet Nuri Sekizinci'nin "Sekizinci" adh eseriyle giriyor. Tiyatro yönetmeni Ali Haydar Erçığ, yaptığı açıklamada, eserın 17 aralık akşamı Ataturk II Halk Kutuphanesi'nde sahneleneceğini bildirdi. "Yaşamın önemli kesitlerini alan eserleri sergilemeyi, memur ve emeklilerımize kulturel ve sanatsal katkılarda bulunmayı amaçhyoruz" diyen Erçığ, Sekizinci'de kadın haklannın savunulduğunu belirtti. Türkive'nin Stratejik Öncelikleri Muslararası Sempozjumu ı "TURKIYE'NIN AÇILANYENI UFUKLAR" Dr. T. Ziya EKİNCİ Eskı Mılletvekili Haluk ŞAHtN Gazetea-Yazar 14 Aralık 1991 Cumartesi Saat: 15.00 MulkiNCİılcr Uikjh kunn.cjmc Tt-1 15"1 46 U W | Ftkınhklerımız. ResUumıit \t Lotulınıı/ H«rite«e Açıktır Rc/ I 9 1 1 87 SS bugün bilsak 13 ARALIK CUMA : 20.00 Bilsak Tiyatro Atölyesi: "Iştc Baş tşic Gövde Işte Kanaüar" Yazan : Sevım BURAK Fotoğraf Çalışmaları M Zıya ULKENCİLER yoneumınde Latince Çalışmalar Salı-Pcrşembe 19.30-21.30 BİLSAK FINDIKLI Cafe-Bar-Restaurant Rezervasvon: 152 38 68-1520130 Cafe-Fo\er-Bar(Gınş) 1200-00 30 African Cafe-Bar(S.Kaı) Pa/ancsılen oğrcnci gunu Çari.-Pcrş. Erkın KORAY bilsak, sırasclvılcr rad.. soğancı sok. 7 rıhangır 143 28 79-99
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear