18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 ARALIK 1991 CUMHURİYET/17 \ SANAT GUNDEMI CELAL USTER 'Sevdalı Bulut'la uçanlartstanbul Teknik Üni versitesi'nin bır za- manlar Maden Fakültesi'ni banndıran Maçka'daki o kunt bınasını bilmeyen yoktur. Yirmi yılı aşkın bir zamandır sah- nelerdekı sağlam çızgisinı sürdüren Genco Erkal ve Dostlar, Nâzım Hikmet'ın Sevda- lı Bulut'uyla uçtu. Baro Han'dakı salo- nundan Maçka'dakı binanın salonuna kondu. Nâzım, 90 yaşında, dostlanyla buluştu Sevdalı Bulut, yıllar önce Istan- bul'da Brecht'ın KafkasTebeşir Dairesi'nı sahneleyen Mehmet Llusoy'u da Fransa'- dan Türkıye'ye taşıdı Nâzım Hikmet/ Mehmet Ulusoy/Genco Erkal üçlüsunün bu görsel şiırsel şölenını kaçırmayın. Ama Tekerlemeci'de Jülide Kural'ı tanıdığınıza da belki aynı ölçüde sevineceksıniz. KiltûrveUkâmet Kültur ve sanat dunyamız, Fikri Sağ- lar'ın Kültür Bakanı oluşuyla bırlıkte yenı beklentıler ıçınde. Yann The Mar- mara'da dûzenlenecek panel bu açıdan önem taşıyor. Açış konuşmasını Bakan Sağlar'ın yapacağı "Kûltfir Politikaların- da Değişim: Yeni Hükümetten Beklenti- ler" konulu paneli On»t Kutlar yönete- cek TÜSES'm düzenlediği bu ılgınç panelın konuşmacılan Hulki Aktnnç, Murat Bel- ge ve Zfitfa Livaneli. Blues mapatMi Müzıkseverleri dört saate yakın bir blu- es maratonu beklıyor. Efes Pilsen Blues Festival'ın ıkıncisı 17-18 aralık günlen Ankara'da, 20-21 aralık günlen İstan bul'da. BowlİDg Green John Cephas ve Har- monica Phil VViggins, pıedmont blues dıye tanımlanan akustık blues'un en gozde temsılcıleri. Şenhğin ağır toplanndan Big Tiroe Sarah Gospel'ın dokunaklı sesını bluesa taşıyabılen sanatçılardan. Zühtü Müritoğlu dans ettiriyor llgaz 80 yaşında Haftanınen önemli etkinliklennden bı- n de tam 64 yıldır yazmakta olan Rıfat ügaz'ın 80. yaşgünu kutlamalan. Tarık Akan'dan Zeki Alasya'ya, tsa Çelik'ten. Tevfık Melikov'a. Vusuf Kurçenli'den İl- yas Salman'a, Asun Bezirci'den Giilsen Tıuıcer'e bırçok yazar ve sanatçi, bugün Ankara'da. daha sonra da Izmir, Istanbul ve Kastamonu'da Rıfat Ilgaz'la birlikte olacaklar Niceyıllara... Necatigil aramızda 1979'da yıtirdığımiz şair Behçet Necati- gil, tstanbul Şehır Tiyatrolan'nın düzen- ledığı Kültür Günlen kapsamında anıla- cak. Pazartesi günü Harbıye Cep Tiyat- rosu'nda Doğan Hızlan, Hilmi Ytvuz, Seüm tleri ve Ali Tanyeri, "Necatigil Ara- roızda"dıyecekler. Dans eden heykel Önümüzdeki günlerde "Heykelde Daos" var. Heykelleri dans ettırenlenn sergısi yann Levent'tekı Almelek Sanat Galensi'nde açılıyor Zerrin Bölükbaşı, Zühtü Müritoğlu ve Haluk Tezonar'ın or- tak sergısının sponsoru Toshıba Elektro- mak. Foteğrafın Ramazam İFSAK'ın düzenledığı 7. tstanbul Fo- toğraf Günieri ay sonuna kadar surecek Düşler Ülkesi adlı sergiyı gerçekleştıren genç fotoğrafçı Reha Akçakaya'nın deyı- şıyle aralık ayı, fotoğrafçılann Rama- zan'ı... Son müzayede Piyasanın durgun gıttiği günlerde, yılın son müzayedesi Maçka Mezat'tan. Bu pa- zar The Marmara'da yapılacak müzaye- dede ağırlık D Gnıbu sanatçılannın yapıt- larında. Açılış fıyatı en yüksek parça ise 200 mılyon lırayla tombak pılavlık. Pilav- dan dönenin kaşığı kınlsın... UtMçtaıHan Can Yayınlan, "müstehcen"sayılarak toplatılan ve yok edilmesıne karar venlen Henry Miller'ın Oğlak Dönencesi ve Ah- met Âltan'ın Sudaki tz adlı kıtaplannı önümüzdeki günlerde yenıden basıyor. tkı kıtapta da suç öğesı taşıdığı saptanan tümcelenn üzen sıyah kalın bantlarla ka- patılacak. Ama söz konusu tümceler. ki- taplann başında sunulacak mahkeme kararlannda yer alacak. Böylece meraklı- lan, mahkeme kararlanna dönüp "mös- tehcen" tümcelen yerli yerine oturtabile- cekler. Yine de bu kara utanç bantlannın olmadığı günlere... Red Kit Bırbınnden çok farklı ama ikisi de il- __ nç ıtu fılm bugün gösterime giriyor: Ğabriel Garcia Marquez'ın Kırmızı Pa- zartesi adlı romanından tsa Eboli'de Durdu'nun ttalyan yönetmenı Francesco Rosi'nın uyarladığı filmde Omella Muti, Gian Maria Voktnte. Irene Papas ve Alain Delon'un oğlu Antbony Delon oynuyor Red Kit tutkunlan, daha önce bu çizgi ro- man kovboyunun çızgı fılmlenni ızlemış- lerdı. 30 dilde 260 mılyon satan Red Kit bu kez perdede Terence Hill tarafından can- landınlıyor. Bakahm, Morris'ın çizgileri- nin, aynı zamanda AsteriVın yaratıcısı olan Goscinny'nın metinlennin hastalan, beyazperdede canlı bir Red Kit'ten hoşnut kalacâklar mı? Tersine sayfalar Guillenno Cabrera Infante bugün yal- nızca Küba'mn değil, Latin Amerika'nın adı Fuentes, Vargas Lktsa, Borges, Mar- quez gıbı ustalarla bırlıkte anılan yazarla- nndan. Yıllardır Londra'da sürgünde yaşayan Infante'nin ülkemizde, ılk kez bır kitabı yayımlandı. Kapanda Üç Kaplan, bu has yazann başyapıtı üstelik Seniha Akar'ın zorunlu uyarlamalarla ustalıkla çevirdiğı kitapta ters basılmış bır sayfaya ve bazı boş sayfalara rastlayacaksınız. Sa- kın kitabı mde etmeyin, çünkü aslı böyle. Cabrera Infante, 19 aralıkta çıkacak Cumhuriyet Kitap'ın kapağında olacak Enis Batur, Kapanda Üç Kaplan'ın eleştı- nsını yazdı, Londra muhabirimız Edip Emil öymen de yazarla evınde konuştu. Çeıov pizgin Bugünlerde tıyatrolanmızda Çehov rüzgân esiyor. Şehir Tiyatrolan Çehov"- un Vanya Dayı'sını sahnelerken. Devlet Tiyatrolan da ünlu Rus yazann öyküle- rinden derlenen Hapşmk'ı oynuyor. Ama bu kadar değıl. Ali Poyrazoğlu'nun bu- günlerde sahneye çıkaracağı Uzakta Pi- "yano Sesleri'nin karakterlen arasında Çehov da var. Kent Oyunculan ıse yaza- nn başyapıtlanndan Maıtı'yı hazırlıyor. "in 'iv .ii'illlı'j iuv n>,l.n,.ı GÜ1NDEMDEKİ SANATÇI: ONAT KUTLAR Büyücüye şapka Tanıdığım Mehmet Ulusoy'un yaratıcı kişiliği her zaman etkilemiştir beni. Bir keşifler icatlar dünyasıdır onun tiyatro dünyası. Oyunları ise görsel birtiyatro şöleni. Herhalde en yanlış şey, onun oyunlarını politik bir mesaj alıcısı gibi izlemektir. Doğrusu çok ilginç bir du- nımdu. Büyük sahnenın bır köşesınde Genco, biraz ağla- maklı bır sesle Nâzun'ın Vasi- yef'inı okuyordu: "Yoldaşlar. naşip olmazsa görmek o günü < Ölürsem Kur- tuluştan önce yani, j alıp götürün ı Anadolu'da bir köy mezarhğma gömün beni..." Kulağımızda Rnhi Sü'nun o bildik sesı. Önümde ve arkamda orta- yaşlı erkekler ve kadınlar oturuyordu. Kadınlann göz- leri yaşlı Kafam iyıce kanştı. Daha o akşamüstü TV haberlerinde üç Slav devletinin avn bır bir- lik kurduklannı, Sovyetler Bırliğı'nin fiılen ortadan kalk- tığını işitmiştim Nâzım ıse bu şiın 1953'te yazmıştı. Stalin'ın öldüğü yıl. Kurtuluş" derken neyı amaçladığı açıktı. Biraz anachronique bir me- saj olmujor rau?" Havır" dedı Mehmet Ulu- soy, Öyle bir sözcük bir tek, yerde geçiyor. Asıl olan, Nâzım'ın bugün bile geçerli in- sancıl mesajı." Bu insancıl mesajı da tutarh olarak kavramakta güçlük çe- kiyordum. Bır sevgi" masalı olan Sevdalı Bulut" öyküsüy- le. Karadenız'den Ankara'ya, Mustafa Kemal'e makineli tü- fek taşırken azgın dalgalarla boğuşan Arhavili tsmail'in se- ruvenıni bır türlü bağlayamı- >ordum birbirine. Mehmet" dedim, 1972'deilk kez bu oyunu Paris'te sahneye koyduğunda da aynı metin miy- di? Şiirler aynı şiirler mi?" "Hayır" dedı Mehmet Ulu- soy. Bazı değişiklikler yaptık. Ama temel aynı kaldı..." Peki, şiirler kendı aralann- da, aynca Sevdalı Bulut masa- lı da şiirlerle biraz kopuk kal- mıyor mu? Hayır" dedi Mehmet Ulu- soy. Hepsini şairin kişiliği bağlıyor birbirine. Genco Er- kal'ııi, yani Nâzım'ın kişiliğin- de bağlanıyor birbirine tüm öğeler. Nâzım'ın metninin ku- caklayıcı niteliğini unutmaya- lun..." Bu kez de metın, sahnede ARA GÜLER'İN OBJEKTİFİNDEN Mehmet Ulusoy: Biiyücü, Jülide Kural: Tekerlemeci. gürültülerle hareket eden kır- ka yakın -yoksa sevgıiı /*y- nep'ın de dedığı gibi seksen mi?- bıdona takıldı kafam. O hareket, ses, renk, ışık cümbü- şünde, Genco"nun artık nere- deyse Nâzım'ın kendı sesı gibi dınlediğımiz sesınin ne söyle- dığine pek de dıkkat edemi- yordum. Şıir, bidonlann, madenı maskların, bakırgıysi- lenn ağırlığı altında ütüleni- yordu. Kafam biraz da Orhan Pa- rauk'un simgelerle" ilgili yazısı yüzünden ıyice kanşıktı. Bir açıklama bulabilmek ıçın sor- dum Peki o bidonlar? Bir şeyi simgeliyorlar mı? Yoksa sade- ce kendileri mi? Hayır" dedı Mehmet Ulu- soy, Simge falan değiller. Birer taşıyıcı o bidonlar. tzleyicinin bayalgücüne göre sürekli deği- şen oır sanne ogesı. ttaıen dalga, bazen köprii, bazen du- var, bazen kule..." Evet dedim ben de sevinçle: hele o Deve Dikeni kafasına bir bidon geçirmiş iki ayaklı bir yaratık olarak göründü- ğünde pek sevdim o bıdonu. Nefıs bir gag'dı. Mehmet de ılk kez Evet" dı- ye yanıtladı beni. Dikkat etmişsfndir: Yer yer Chapiines- que sahoeler oluşturduk..." Sonra her zamankı alçakgö- nûllülüğü ile ekledı: Tabii kendimi Chaplin'le kıyaslamı- yoruın. O anlayışta demek istedim..." Bir çıkış yolu bulmuştum. Senaryo yazarlığından gelen bir alışkanhkla filmi başa al- dım. Bütün oyunu, tıpkı Deve Dikeni'nın anlaşılmaz sozleri gıbı anlamadığım bır dılde ye- niden izledım. Ve bırden bır ayin"in, bir ri- tfiel"in, bır ilkel tören"in için- de buldum kendimi. Bır bulut, bir diken, bır haramı. bir du- var, bır düş, bir deniz, bir yelken, bir balık, bır ejder, bır rakkase, bir prenses, bır yılan oynatıcısı, bir yılan, bir bilge, bir kuş arasında geçen düşsel bir serüven. Eğer oyuna gıder- senız -mutlaka gıdın- benim gibi yapın. Nâzım ne diyor di- ye düşünmeyin, oyun ne demek istiyor diye düşünme- yin izlerken. Bırakın kendinizı o olağanüstü küçük kızın. Jü- lide'nin masalına. Devenin niçin tellal, pirenin niçin ha- mal olduğunu hiç düşünme- den uyuyor ve tuhaf bir düş görüyorsanız öyle görün Se?- dalı Bulut'u Eminım o zaman çok daha fazla tat alacaksınız. Zaten neyi o kadar anlıyor ve kesin biliyoruz ki? O Vasiyet" şiinnden tam on yıl sonra ölümüne çok az kala Nâzım'ın yazdığı dizeleri ha- tırlamamak olanaksız: "Çok mu geçti aradan az mı j bilmiyorum. j Yaptım mı bu yolculuğu / Yaptık gibi mi geli- yor bana / bilmiyorum. < Eylüldü sabahtı aklımda kaldı- ğına göre / Aklımda kalan bır şey var mı? / Aklım mı uyduru- yor bir şeyleri j bilmiyorum..." Tanıdığım Mehmet Ulu- soy'un yaratıcı kişiliği her zaman etkilemiştir beni. Bir keşifler, icatlar dünyasıdır onun tiyatro dünyası. Oyunla- nnın ne yazık ki pek azını görebildım. Kafkas Tebeşir Dairesi", İhtiyar Adam ve De- niz", ölü Canlar" ve Sevdalı Bulut." Ama Rabelais'den Ai- mee Cesaire'e. Marx'tan Nâzım'a kadar tüm yazarlan- nın metinlerini bir şölene çe- virmeyi başardığından emınim. Görsel birtiyatro şöleni. Bir spectacle" Ve herhalde en yanlış şey, onun oyunlannı naive" bır du- yarlık sahıbı gibi, polıtık bir mesaj alıcısı gıbı izlemektir. O zaman sorulann arkası gel- mez. En iyisi, sorulan kendimize sormak, büyücüye ıse şapka çıkarmaktır. KİM KİME DUM DUMA BEHİç AK g, A/e Sanfinn 6v/db mo Aor o/cJoğondon etkr ğ yy 5u yvaden heryer faran\tk ofch. Yo/hr PİKNİK PİYALE MADRA fflZLI GAZETECİ NECDET ŞEN 6i ICÛPIMI SEVMEKTEW CMMfl A7 . «EPİ ÇEKlP <3OZiE(?rM, BAKTlĞINOû 'SİVILCEAtl Ml YtHfSA " PWE Ş ÇUMCÛ KBOı ÇIZGILJK KÂMİL MASARACI GARFIELD jm DAVIS (PRBR! BULUT BEBEK MJRAY ÇÎFTÇÎ BLACKIE WHITE CARLOS TRILLOERSESTO R.GARV.U SEUAS BUMUK1 NfcOEMI ıSSIN UfClB DlftaCLI ÖZLE TARİHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN 13 ARALIK KULLANMALH. 193O'O* SUCUN, ILK "YE/fLl MAllAg UAFTASI*SAŞ- LAMIÇTI. O YILLAROA TUM DUNYAMKI EKONOMıK BUNALIM TURKtyE'Yl DE ETtcıUYOR, BA2I ON- LEMLER ALM/tVi SEREKTteıyORDU. ZAMANIU T8MM SAŞKANI KAZIM (OZALP) PAŞÂU/N BA$- KANLIĞINOA KUGULAN 'rueıc EKONOMı IUI- BU KONUDA YARAR SAĞLIYACAK GIGİÇlHL LERPE BULUNACAKTI. SAZI MUSTMFA fCEMAL'tH İSTEĞI İLE G£RÇ-EZCE$ne/LEAJ VE HEM YIL. YİNELENBCEK OLAU "YERLl MALLAR HAFT4- Sl'MN AMACt, HALKIMIZI, TuRKIYE'DE UKET1- LEN MALLA& KUL LANMA YA YONELTMEKTI. BÖYLECE, OtSARt FAZLA DOVr2AJO$l DA ENGEL- LENECEZTI. SOLPA, 6*2/ 'NlN ILK HAFM NEPE- MifLE,IZLENlMlNI VEPEN EL YAZlSl Ğ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear