18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1991 • * * • HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/J7 Demirel: Prensipte anlaştık (Baştamfı 1. Sayfada) de bulunacaklarını söyledi. Demirel, Çankaya sorununun çözümü için iki alternatifli ana- yasa değişikliği önerisini geçen cumartesi günfl kamuoyuna açıklamıştı. Demirel'in birinci önerisinde, cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçil- mesi, ikinci önerisinde ise seçi- min önce Meclis'te yapılması, hiçbir adayın üçte iki çoğunlu- ğu sağlayamaması halinde üçün- cü tura kalan son iki adayla hal- ka gidilmesini içeriyordu. Güniz Sokak'taki evüıden sa- bah erken saatlerde Çankaya'da- ki araşünna bürosuna geçen De- mirel, ilk tur görüşmelerini sa- at lO.OO'da ANAP Genel Başka- nı Mesut Ydmaz ile başlattı. De- mirel, Genel Başkan Yardımcısı Hösamettin Ondoruk ve Genel Sekreler Gökberk Ergenekon ile birlikte geldiği ANAP Genel Merkezi'nde ANAP Teşkilat Başkanı Fahrettin Kıırt ve Genel Sekreter Mustafa Taşar tarafın- dan karşılandı. Demirel, görüşme öncesinde yaptığı kısa açıklamada, Türki- ye'nin genel sorunlan ile ilgili görüşme yapacağını belirterek "Bn bir arayıstır. Bizim gözü- müze çarpan bazı sonınlan na- sıl çözeriz şeklindeki bir arayıştır" dedi. Demirel, sonuçla ilgili açıkla- masını ise tüm liderlerle görüş- mesini tamamlamasından son- raya bıraktı. Demirel, saat 11.15'te ANAP Genel Merkezi'nden Kurt ve Ta- şar tarafından uğurlandı. lOO'da başlayacak ikinci gö- rüşmeye daha zaman olması ne- deniyle SHP Genel Merkezi'ne "yaröş" giden Demirel, burada da Genel Sekreter Hikmet Çe- tin ile yardımcılan Güneş Gür- seler ve Mebmet Mogultay tara- fından karşılandı. Demirel, SHP Genel Merkezi önünde bazı va- tandaşlar tarafından da alkış- landı. SHP Genel Başkanı Erdal laönö ile Demirel, SHP lideri- nin odasında foto muhabirleri- nin oluşturduğu koridorda kar- şı karşıya geldüer ve el sıkıştüar. Foto muhabirlerinin istekleri üzerine Demirel ve tnönü, bir- kaç kez el sıkışmak zorunda kal- dılar. Demirel, görüşme önce- sinde yine ülkenin büyük mese- leleri ve Türkiye'nm önünde du- ran sorunlann çözümü konu- sunda liderlerle görüştüğünü be- lirtti ve surecin milletvekillerinin yemin töreninden sonra devam edeceğini söyledi. SHP lideri înönü de 20 Ekim seçimleriyle bir ara dönemin ar- dından ülkede demokrasinin tam anlamıyla yerleşmesi ve bi- rikmiş sorunlann yeni iktidann önünde durduğunu bildirdi. Înönü, "Şimdi seçimlerden bi- rinci parti olarak çıkmış olan DYFnin Sayın Genel Başkanı Demird'in ziyaretmi ülkenin bo- günkü iktidar arayışı içinde, ül- kenin sorunlanna çözüm arayı- şı içinde bir görüşme süreci ola- rak göriiyoruz. Bu süreç içinde biz flldrlerimizi söylemekten mutlu olacağız" diye konuştu. 50 dakika kadar süren tnönü- Demirel görüşmesine DYP'den Cindoruk ve Ergenekon, SHP'den ise Genel Sekreter Hikmet Çetin, yardımcılan Er- tagrnl Günay, Güneş Gürsder, Mebmet MofulUy ve Fikri Sag- lar ile Genel Sayman Fikret Ün- IM katıldı. Demirel, görüşmeden sonra SHP Genel Merkezi'nden ayn- ürken, yolu bazı mahkûm aile- leri tarafından kesildi. Mahkûm aileleri, Demirel'den hapishane- lerde zor koşullarda olan ve baş- ka cezaevlerine nakledilen ya- kınlannm sonınlannm çözümü- ne katkıda bulunmasını istedi- ler. Demirel, tnönü görüşmesin- den sonra Çankaya'daki araştır- ma bürosuna giderek burada Cindoruk ve Ergenekon ile de- ğerlendirme yaptı. Demirel, sa- at 14.00'te de RP Genel Başka- nı Necmettin Erbakan'ı parti ge- nel merkezinde ziyaret etti. De- mirel, 45 dakikalık bu görüşme- den sonra saat 16.00'da DSP NOTLAR DemirePin en uzun günü HAKKIERDEM ANKARA — Liderlere Çan- kaya sorununu götürdüğü ilk tur görüşmelerde DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel'in karşısına "camdan karakol davarlan" çıktı. Görüşmelerde özal'ın indirilmesi için somut bir sonuç çıkmadı, ama yolunu kesen mahkûm aileleri, Demi- rel'e cezaevlerindeki somut so- runlan ilettiler. Demirel, ilk göruşmesini yap- tığı Başbakan Mesut Yılmaz'm yanından gülerek aynldı. Ziya- reti nedeniyle ANAP Genel Merkezi önündeki direklerde bulunan ANAP flamalan bile yenilenen Demirere aslında Yıl- maz, olumlu yamt vermemişti. Demirel, çok neşeli olduğu ammsatüınca, gerçek durumu "Neşeli otanak için bin türiü se- bep w " sözleriyle özetledi. De- mirel, ilk kez adım attığı mo- dern ANAP Genel Merkezi'nde dünkü turlann en uzun göruş- mesini gerçekleştirdi. Demirel- in Yümaz ile görüşmesi, tamı ta- mına 70 dakika sürdü. ANAP'tan aynldıktan sonra tnönü ile randevusu için daha vakti olduğunu gören Demirel, ağır ağu" seyreden arabasıyla âdeta pazar keyfi sürercesine kent tunı ata Bu arada Hüsa- mettin Cindoruk ve Gökberk Ergenekon'la da kısa bir değer- lendirme yapma olanağı buldu. Demirel, Necatibey Caddesi'n- deki SHP Genel Merkezi önü- ne geldiğinde ortalık bir anda kalabahklaştı. tnönü ile göriiş- mek için merdivenlere yönelen Demirere kalabalık arasmdan alkışlar da geldi. Demirel'in înönü ile görüş- mesine parti içindeki çokseslili- ğe koşut olarak pek çok SHP üst düzey yöneticisi de katıldı. tnönü'nün odasuıdaki kalabah- ğa karşın görüşme, Yılmaz'ın- kinden 20 dakika daha az sür- dü. Demirel de SHP'den aynlır- ken "Görüşme kısa sürdü. Ko- lay anlaşünu galiba" denmesi üzerine, "Dnrnn bakalım kardesim" demekle yetindi. SHP Genel Merkezi'nde De- mirel'i sürprizler bekh'yordu. Demirel, asansörle birinci kata kadar indiğinde SHP'ye gelmiş olan bazı mahkûm aileleri, yo- lunu çevirdi. Mahkûm ailelerin- den bir bayan, feryadım, "Ço- "Htnmı? işkencede. Cezaevle- rinde eziyet çeldyorlar. 'Karakol duvarlan camdan olacak' dedi- niz. Sizden bnnlann çözümünü bekliyoruz" diye dile getirdi. Demirel'in yanıtı kısaydı: "5-10 gün daha bekleyin, biz bunfauın bepsini hallederiz. tn- san haklaruu ihlaleri kakbraca- g«." Ama, kadının sabn yoktu. Sözlerini, "Çocuklanmızm 3-5 giin bekieyecek hali mi var?" di- ye sürdürdü. Demirel, teselli için bir şeyler söyledi ve teşekkür sözleri ara- sında aşağıya yöneldi. Ama ka- puıın önünde de yine aynı sorun vardı. Bu kez bir başka mahkûm ailesi grubu, Demirere aym so^ nınlan iletti. Kafasını Çankaya sorununda yoğunlaştırmış DYP lideri, "Mertk etmeyin, bepsini halledecegiz, mnüu bir Türkiye knracağız" sözleriyle tesellileri- ni yineledi. Yine hafif alkışlar- la SHP Genel Merkezi'nden ay- nlan Demirel, Erbakania görüş- mesine kadar değerlendirme yapmak için Çankaya'daki bü- rosuna yönelirken konvoyuna bir ANAP'h kanştı. Demirel'e insan haklan ihlalleriyle ilgili yakınmalann iletilmesinden ha- bersiz ANAP Trabzon Milletve- kiü ve eski TBMM İnsan Hak- lan Komisyonu Başkanı Eyüp Aşık, Mercedes otosundan şaş- kınlıkla Demirel'e bir süre bak- tı. Demirel, 14.00'te Erbakan, 16.00'da da Ecevit'le görüştük- ten sonra 17.15'te aldığı sonuç- lan kamuoyuna açıkladı. Demirel'in Başbakanhğa ha- zırlandığım gören Ankara Em- niyet Müdürlüğü, dünden itiba- ren önlemleri oldukça arttırmış- tı. Çift eskortun yam sıra DYP liderinin 06 SD 202 plakalı Mer- cedes otosu, Emniyet'ten görev- lendirilen iki ayn koruma oto- su tarafından da izlendi. Demirel uzun gunü, önümüz- deki günlerde yoğun gelişmele- re ve görüşmelere tanıklık ede- cek TBMM'de noktaladı. İlk tur göruşmelerle ilgili izlenimle- rini DYP Genel Merkezi'nde gazetecilere anlatmayı planla- yan Demirel'in karşısına elek- trik engeli çıktı. Basm toplantı- suun yapılacağı GİK salonunda karanlığm yırtılması için mum- lar yakıldı. Ancak, "Her gece- OİM bir sabahı vardv" sözünü dilinden düşürmeyen Demirel, "Demokrasi mahzeni" adım verdiği salonu daha fazla aydm- latamaycağmı anlaymca, ani bir kararla TBMM'de basm toplan- tısı düzenlendi. Benzin boru hatü (Baştarafi 1. Sayfada) gildir. TPAO'ya ait olan rafi- nerikrin sadece kullanma hak- kı bizde bulunmaktadır. Biz kendi tesislerimizin içindeki hatlann kontrolünden, bakı- nundan sorumluyuz. Söz ko- nusu hatlardan gizlilik derece- si bulunması yüzünden yörede- ki yetkililerin haberi olmamış- tır. Zaman zaman bu hartaki tamir konulannda da yardım- lannuz oldu, ancak onun dtşın- daki konular bizi ilgilendirmez. Bu konu hızla büyüyen ve yer- leşim planı da sağlıkh olmayan belediyeyi ilgilendirir. Dolayı- sıyla NATO hattı hakkında ta- raf olmamız mumkün değil- dir." Batman Belediye Başkan Yardımcısı Şerafettin Hamidi de benzin boru hattının 1957 yıhnda Milli Savunma Bakan- lığı tarafından yaptırıldığını, ancak güzergâhının gizli tutul- ması nedeniyle belediyeye bil- gi verilmediğinin anlaşıldığını söyledi. Hamidi, "Bakanlık o zaman güzergâhın geçtiği yer- leri istimlak etmiş ancak bun- dan kimsenin haberi olmayın- ca bolgede kaçak yapılar yapıl- mış. Şimdi belediye olarak bü- yük tehlike arz eden bu hat Üzerindeki yapılann belirlen- mesi için çalışmalar başlattık. Önümüzdeki dönemde bu ya- pılann yıkılmasına da karar verilebilinir" dedi. Genel Başkanı Bülent Ecerit'i parti genel merkezinde ziyaret etti. Ecevit-Demirel görüşmesi de 50 dakika sürdü. Basın toplantısı DYP lideri Demirel, dün ANAP, SHP, RP ve DSP genei başkanlarını ziyaret ederek, curnhurbaşkanhğı sorununu gö- rüştükten sonra saat 17.20"de bir basm toplantısıyla temaslaruun sonucunu açıkladı. Demirel, DYP Genel Merkezi'nde elek- triklerin kesik olması nedeniyle TBMM DYP gnıp salonunda yapılan basın toplantısında, SHP lideri Erdal Înönü ile RP lideri Necmettin Erbakan'ın "Çankaya'nm arkasmda halk olmadıgı ve Türkiye'nin biı Çankaya sorunu bulundugu" konusunda kendileriyle görüş birliği içinde olduğunu söyledi. SHP lideri tnönü'nün DYP'nin başlattığı hareketi destekleye- ceklerini kendilerine açıkladığmı bildiren Demirel, Erbakan'm ise Çankaya'yı boşaltmak kadaı doldurmamn da önemli olduğu- nu vurguladığını söyledi. Demi- rel, şöyle konuştu: "Görünen o ki Meclis'te grn- bn bnlunan üç parti bir araya gelerek bir anayasa degisikligi önerisi hazırlayabilir. Bnnn Mecüs'e verir. O arada digeı partikrle RP arasında adaylaı konusunda muUbakat saglaya- mazsa, mutabık olmayan anaya- sa degişikligine oy vermeyebüir. Ama yine de Meclis, anayasa degisikligini ele alabüir." DYP lideri, Çankaya konu- sunda "Bunun mumkün olma- dığını söylemiyonım. Olabilirli- ği vardır, üzerinde biraz daha çauşmamız gerekmektedir" de- di. Bir taraftan bu işler yürütü- lürken diğer taraftan hükümet sürecinin de durmayacağını be- lirten Demirel, "Devletin işleri yüriiyecektir. Hükümet süreci başlayınca hükümet sorunu kendi mecrasmda bir sonucs varacaktır" dedi. Demirel şöyk konuştu: "Çankaya'nm arkasmda halk yoktnr. Çankaya'da oturan mnhierem zatm unvam cumhur- başkanıdır. Ama 'başkan'ı vaı da "cumhur'u yoktnr, yani hal- rasiye geçmektir." Dünkü görüşmelerinde parti Uderlerine, özellikle de ANAP lideri Yılmaz'a, "Çankaya'nın arkasmda halk destegi var mı- dır? Secüdigi z^mgn var mıydı? Yoksa halk destegine gerek gör- müyor musnnuz? 'Cumhur'suı cnmburbaşkanı nasıl olur" so- rulannı yönelttiğini belirten De- mirel, Yılmaz'ı kastederek şöyle dedi: "Bn sornya, bana değD, ka- muoyuna cevap vermesi gerekir. Çünkü bugün Çankaya'nm ar- kasmda halk destegi yoktur. Se- çüdigi zaman da yoktu. Halk destegi olmayan cnmhnrbaşka- m olmaz iddiası biziradir ve Türkiye'de buna karşı çıkabile- cek kimse olduguna da inanmı- yorum. öyleyse gdin, Çankaya 1 yı yenileyeiim teklifini yaptım." Demirel, Yılmaz'la görüşür- ken yeni açılan dönemde Çan- kaya'nın ANAP'ın uzantısı ol- madığım varsaydığını ve bunun bir devlet sorunu olduğunu vur- guladığını cia belinerek Yılmaz- ın kendisine, "1996'ya kadar bir Çankaya sorunu olduğunu dü- şünmediklerini soy ledifini" ak- tardı. Demirel, "Anladığun odur ki ANAP, Çankaya'ya sahip çık- maya devam etmektedir" dedi. Demirel, gazetecilerin sorula- ruıı yamtlarken Çankaya soru- nunun aynnülannı görüşmek üzere önümüzdeki günlerde par- tiler arası bir komisyon kurul- ması için girişimde bulunacak- larını bildirdi. Demirel, sorunun Cumhurbaşkanı özal'ın görüş- me için çağrı yaptığı perşembe gününe kadar çözüleceğini san- madığını bildirdi. Demirel, cum- hurbaşkamnın halk ya da Mec- lis tarafından seçilmesi konu- sunda uzlaşabileceklerini de be- lirterek "Bir ısrarunız yok" de- di. özal'ın liderlerle görüşme yaptığı gün çağn yapması konu- sunda bir değerlendirmede bu- lunamayacağuıı da belirten De- mirel, görüşmeler sonunda ko- alisyon konusundaki intibaım soran bir gazeteciye de "Şn an- da kesin bir şey söyleyemem. Hükümet konusunda yetkili or- ganmnz Genel tdare Knrula'dur. Konu GtK'te konaşuldaktan sonra söyleyebilirim" yanıtını verdi. Demirel, "Cnmhurbaşkanı- nın görüşmelerin başladıgı gün çagn yapmasını nasıl degerlen- diriyorsunuz" sorusuna, "De- ğeriendiremiyorum. Siz deger- lendirin" yanıtmı verdi. Kâğıt paramızın serüveni Lira bir zamanlar kartaldıNAZtRE KALKAN Türk parası nasıl pul oldu?.. Yeni 100 binliklerin dolaşuna çı- kacağı bu günlerde cumhuriye- tin ilk dönemlerine doğru şöyle bir geriye baktığımızda 'bfr za- manlar kartal' olan TUrk Lira- sı'nın yıllar geçtikçe ne hallere düştüğü çok daha açık bir şekil- de görülebihyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk defa kendi parasını bastırdığı gün olan 27 kanunievvd (arank) 1927 tarihinde 1 liralıklann ya- mnda o zamanlar için çok yük- sek ahm gücüne sahip olan 500 ve 1000 liralıklar da en büyük para olarak tedavüle çıkanlnuş- tı. Cumhuriyetin ilanını izleyen yülarda yurtdışında bastınlan kâğıt paralar enflasyon dönemi parası olmadıgı için paralann üzerindeki rakamlar küçük, an- cak paramn alım gücü oldukça yüksekti. öyle ki 1939 yüına ka- dar süren birinci ve ikinci emis- yon dönemlerinde kâğıt paray- İa altm para arasındaki orantı tamamen aynı olarak korundu. Bu dönemde 1 altm lira 9 kâğıt lira karşıhğındaydı. Türk halkı ilk defa 1927'de l'inci emisyon döneminde karşılaştığı kâğıt 1000 liralıklan çok uzun bir za- man 'en üyük para' olarak ka- bul etti. Türkiye'nin yeni bir dö- neme girdiği 1950'li yülara ka- dar korunan bu oran daha son- raki yülarda geçeruliğini yitirdi. Enflasyonun düşük, paramn ahm gücünün de o oranda yük- sek olduğu dönemlerde 1000 li- radan büyük para basılmadı. Türk Lirası'nın özellikle 1970'lerden sonra büyük bir hızla urmanan enflasyon ve bir- biri ardına gelen devalüasyonlar sonucu büyük değer kayıplan- na uğramaya başlamasıyla 1000 lira da uzun yıllar oturduğu 'en büyük para' tahtından ûımek zorunda kaldı. İlk defa 1981'in kasım ayında tedavüle çıkanlan 5000 liralıklardan sonra kâğıt paralann üzerindeki rakamlar hızla büyüdü. Enflasyonun yüzde 60'lara, 70'lere tırmanmasıyla birlikte 5000 lira da unvanım kısa süre sonra yitirdi. Yaklaşık bir yıl sonra yani 1982'nin 25 ekimin- dc 10 bin liralıklar piyasaya çık- tı. Doğnısu 80'li jıllann ilk ya- nsı için bile cebinde 10 bin lira- sı olmak azımsanmayacak bir şeydi. Hatta dönemin Başbaka- m Turgut Özal, giderek çığnn- dan çıkan hayat pahalılığı ve enflasyonla ilgili eleştirilere ya- mt verirken '10 bin lira hala bü- yük para' savunmasını yapmış- tı. Ancak aradan geçen 5-6 yü- hk dönem içinde gıar 10 bin li- rahklar artık eskimeye yüz tu- tarken ahm gücü de enflasyon- la ters orantılı bir şekilde hızla düşmeye devam etti. Artık eti- ketlerin bir hayli gerisinde kal- maya başlayan 10 bin liralıkla- nn daha büyük bir parayla tak- viye edilmesi gerekti. tş yine banknot matbaasına düştü. 1988'in mayısmda ilk 20 bin li- ralar da piyasadaki yerlerini al- maya başladı. Türk parasının önlenemez düşüşü 1989 yılının mayis ayında 50 bin liralann do- laşıma çıkmasıyla devam etti. Piyasa, iki buçuk yıllık aradan sonra tedavüle çıkacak 100 bin- likleri bekliyor. Yakında piyasaya çıkanlacak olan 100 bintik banknotlarla bu- gün mütevazı bir pazar fılesini bile doldurmak olası değil. Aca- ba bundan çok değil, şöyle bir 14 yıl önce cebinizde bir 100 bin liranız olsaydı neler yapabüirdi- niz, neler alabilirdiniz? 1977 yı- lında 100 bin liraya tam tamına 100 tane Cumhuriyet Altını'm rahathkla satın alabilirdiniz ör- neğin. Yok eğer külçe altma ya- tınm yapmak isteseydiniz 757 gram, yani neredeyse 1 kiloya yakın 24 ayar altm alabüirdiniz. 100 bin liranın alım gücü 1977 yıhnda bir araba satın alabilecek kadar yüksek. Bugün tek bir ka- pısını bile satın alamayacağımz 86 bin lira gibi bir rakama o ta- rihte Renault marka bir otomo- bil almak işten bile değil. Etin kilosunun 80 lira olduğu 1977 yıhnda 100 bin liraya tam 1250 kilo et alabilirken bugün aynı paraya ancak 3.5 kilo et alına- büiyor. Ekmeğin kilosunun 6 li- ra olduğu 1977'de ekmeğin tane- sinin yaklaşık 2 lira olduğunu kabul edersek 100 bin Uraya 50 bin tane ekmek alınıyordu. Bu- gün ise sadece 100 ekmek almak mumkün. Eğer fiyat artış oranı- m ekmeğe göre hesaplarsak 1977 yıhndan bu yana yüzde 500*lük bir artış söz konusu. GOZLEM UGUR MUMCU (Baştarafi 1. Sayfada) Fax, Münih'ten 8129415 numaralı raxtan geliyordu. Bu fax da 'Ex-lm Import Vermittlingen' şirketi adına B.Roller imza- sını taşıyordu. Fax metnini birlikte okuyalım: —Çok gizlidir. Bayanlar, baylar, Türkiye'deki an a firmamız 1956 yıhnda kurulmuş olup, bu tarihten beri Türkiye'de devlet projelenne katılan firmalann temsilcısi veya danışmanı olarak görev yapmaktayız. Yedi bü- ro ve sekiz şirketli grubumuzun cirosu yılda yüzlerce milyon marka ulaşmaktadır. Siemens'in çeşitlibölümleri, ABB-Esea Brown Brown Bo- veri, Klockner Endüstri tesisleri ve başka Alman şirketleri için danışmanlık yapmaktayız. Hakkımızda bilgi edinmeniz için bu şirket yetkililerinin adlarını vermeye hazırız. TRTile çok iyi ilişkilerimiz olması nedeniyle sizin teklifiniz de dahil olmak üzere teklif veren bu üç şirkotin tekliflerini ar- kadaşJanmızdan almış bulunuyorvz. Bunları son derece gizli tutmanızı rica ederiz. Teklifinizin on sayfası ektedir Fransız Augerau'nunteklifisizinkiyle çok denk olduğu için konuyu çok gizli tutmanız koşulu ile size destek vermeye ha- zırız. Provizyonumuz yüzde üçü geçmeyecektir. Genel mü- dürümüz seyahatte olduğu için kendisini 1.8.1990 tarihinde saat 9'dan itibaren aramanızı rica ederiz. Bu fax metnini alan Klostermann GmbH Genel Müdürü Dirk Klostermann, 3 Ağustos 1990 günü 'Ex-lm' şirketine 'ihale belgelerinin ele geçirilmesinin suç olduğunu' bildiri- yor. Ayrıca TRT Genel Müdürü Kerim Aydın Erdem'e duru- mu 19 Aralık 1990 günlü yazıyla da duyuruyor. Bu fax nutu, yabancı şirketlerin gizli olması gereken 'ihale tekliflerini' ele geçirdiklerini -hiçbir yorumu gerektirmeyecek biçimde- gözler önüne serlyor. 'Ex-lnf şirketi, 12.8.1973 tarihinde Almanya'da kurulmuş; yönetici ve ortakları arasında Hüseyin Tofulcan adlı bir Türk işadamı var. Tofulcan, Zürih'te 185.1976 tarihinde kurulan 'Transimex AG' adlı bir şirketin de ortağı görünüyor. Hüseyin Tofulcan, Ankara'daki 'TMT Tayfun Mümessillik ve Tıcaref şirketinin yönetim kurulunun da başkanı. TMT, Sony şirketinin de temsilcisi. Konuyu Hüseyin Tofulcan'a sordum. Yanıt vermek iste- medi. Konuyu bu kez Kerim Aydın Erdem'e kamuoyu önünde soruyorum: —Milyarlık ihaleler böyle mi yapılıyor? Bu ihalelerden biri ile ilgili inceleme Başbakanlık Yük- sek Denetleme Kurulu'nca yapılıyor. Raporun yeni başba- kana sunulması bekleniyor. Sony şirketinden alınan 77 kamera ile ilgili rapor yayım- lanınca, bu ihale ve alımların nasıl yapıldığını hep birlikte öğreneceğiz. Diyeceksiniz ki: —Birand dosyası ne oldu? Birand dosyası Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nda... Gö- revli savcı, TFfT Teftiş Kurulu'nun Birand hakkında 'evrakta sahtekâıiık' ve 'dolandıncılık' savlarını kapsayan soruştur- ma raporunu inceliyor. Rapor, 14 Haziran 1991 günü bitirilmiş; ancak, olayın ga- zutemiz tarafından izlenmesi üzerine, Genel Müdür Erdem tarafından ancak 26 ağustos günü Başhukuk Müşavirliği- ne gönderilmiş; olayın gazetemizde yayımlanmasından son- ra da TRT Genel Müdürlüğü adına gerçekleri saptıran ve dosya belgeleri ile çelişen açıklamalar yapılmıştı. Basının da Birand olayı konusunda pek yüzakı bir sınav verdiği söylenemez. Birand hakkındaki soruşturma dosyası büyük tirajlı ga- zeteier tarafından görmeziikten gelinmiştir. Bu gibi olaylarda basının susma hakkı yoktur. Susarsa, 'halkın haber alma hakkını' bilerek ve isteyerek engellemiş olur. Bir gazeteci arkadaşımızın soruşturma dosyasını görmez- iikten ve duymazlıktan gelen basın ahlakı, başkalarının so- ruşturma dosyalannı yazma hakkını hangi meslek kuralın- dan almaktadır? Bu gibi soruşturma ve ihale dosyaları çok kişiyi tedirgin eder. Bu tür haberierin yayımlanmaması için birçok kişi dev- reye girer. Ricacılar yollanır, baskılar yapılır. Biz, Başyazarımız Nadir Nadi'den gerçek neyse onu yaz- mayı öğrendik. Araştırır, soruşturur, belgeler, yazarız. Gerisi bize vız gelir... Akaryakıtta sıkınü (Bojtanfı 1. Sayfada) petrol şirketlerinin bayilerüıe vermeye başladıklan da öne sü- rülüyor. Başta Shell, Mobil ve Türk Petrol olmak üzere yabancı pet- rol şirketlerinin akaryakıt dağı- tımında yüzde 40'lara varan kı- smtıya gittiklerini söyleyen Pet- rol Urünleri tsverenleri Semtika- 5 *1 1 1 1 1 i 1 1 1 i rol Urimlen Isve mılyonluk banknot da çıkanlacak ya?aMUHARREM AYDIN William Shakespeare, "Para önden gidip bütün kapı- lan açar" diyor. Bir başka dü- >ünür de şöyle diyor: "Paradan daha değerli şeyler vardır. Ne ya- nk ki onlan satın almak için de para gerekiyor." Insanoğlunun vazgeçümez bir parçası olan pa- ra uğruna cinayetler işleniyor günümüzde. Kavramlan altüst eden bu olgunun varlığı yadsı- namaz bir biçimde günlük yasa- mımıza işliyor. Enflasyonla birlikte kâğıt pa- ralar da yükseliyor. Şimdi 100 bin liralar cuzdanlanmıza gir- meye hazırlanıyor... Peki yenileri çıktıkça eskiler ne oluyor? Bu sorunun yanıtını aknak amacıy- la Çınaraltı'nda eski madeni ve kâğıt para satanlardan Avni De- de ile konuşuyoruz. Yabancı turistler ve koleksi- yonculann dışında eski parala- ra en çok ilgiyi üniversite genç- liğinin gösterdiğini anlatıyor ve ekliyor Avni Dede: "Bizim insammız nostalji tut- kunu. Babasından aldığı ilk harçlığı, yıllar önce turşu veya lebiebi aldığı parayı, bayramlar- da el öpmeye gittiklerinde akük- lan parayı unutmuyor ve bu anı- lannı yaşatmak istediği için bu- gün bile arayıp, alıyor." Yüksek enflasyonun devalü- asyona yol açtığını vurgulayan Avni Dede'ye göre 2000'li yülar- da 5 milyon lirayı tek bir kâğıt parçasmda bulabileceğiz! Süs eşyalanyla birükte eski kâğıt ve madeni Türk paralanm satma- sım "amatör" bir uğraş olarak nitelendiren Avni Dede'ye göre "profesyonel" olarak bu işi ya- pan nümizmatlar kendilerinden, piyasa araştırması gibi koleksi- yonlannda kullanmak üzere pa- ra değerleri sonıyorlar. Eski pa- ra satarken yaşadığı bir amsım Şöyle anlatıyor Dede: "7-8 yıl önceydi, Abdülaziz'in zamanın- da çıkan ve hicri 1277 yüına ait kâgıt 200 kurnşunu buldum, ge- tirdim buraya. koleksiyoncular önce parayı senet sandılar. Son- ra acele edip sattım. 65 bin lira- ya satügım Abdülaziz'in 200 ku- rnşu daha sonra 2 milyon liraya fırladı. Pişman oldnm." Piyasaya çıkartüacak yeni 100 binliklerle gündeme gelen "eski para"larla profesyonel bir nü- mizmat olarak uğraşan tsa Ak- baş'a göre ise 100 bin Iira bile ye- tersiz. Akbaş"Bir Migros'a gi- 1950-70 yüları arasında çıkan kâğıt paralar 1. emisyon üzerin- den günümüz kataloglannda ol- dukça değerü görünüyor. Bu ra- kamlara göre 50 liralar 7 çeşit olarak piyasaya çıkmış. Çil olur- sa 600 bin lira, 100 lira 6 çeşit ve 60-600 bin lira, 500 liralar 60-800 bin lira, mor bin liralık- lar ise 750 bin liradan satıhyor- lar. daki artış, bngünkü hükümet tarafmdan akaryakıt fiyatlaruıa yanatılmadıgı için ana dagıtun flrketleri bngünkü fiyadaria toada 440 bin lira zarar edryor- lar. Yabancı sirketler bu acdcn- le zaranna satmamak için yeni hikinet göreve gdip akaryakıt fryatlanna zam yapana kadar satıslannı kısalar. Sadece Petrol Ofisi'nin d^gıünunda bir azal- au yok. Onlar yabancı şirketk- Türk Lirası 'dalya' dedî (Baştarafı 1. Sayfada) lemleri şöyle sıraladı: • Emniyet teü: Dikey konum- daki emniyet teli, ışığa tutuldu- ğunda görülüyor. • Ffligran: Banknot üzerinde- ki Atatürk portresinin daha kü- çük boyutunda ve ışığa tutuldu- ğunda görillüyor. • Kabartma baskı: Bankno- tun üzerindeki yaa ve rakamlar ile bazı desenler, dokunuldu- ğunda hissedilebÛiyor. • Gizli göriintü: Ön yuzün al- tmdaki kenar bandında, farkh açıdan bakıldığmda görülebilen iki adet 100 bin rakamı. • Mikro yazı: Yine ön yuzün en altında, ancak büyüteçle gö- T.C KARTAL 1. SULH CEZA MAHKEMESİ Esas No: 1991/699 Karar No: 1991/1025 Hâkim: Orhan Bilgin / 14170 Yazı tş. Müd.: Gulnur Baysal Kanal Halk Pazan'nda LEVENTTURPOĞLU satışa sunduğu sağ- lığa zararlı peynir sattığı sübut bulduğundan TCK 398. maddesi ge- reğince 3 ay hapis, 60.000 lira ağır para cezasıyla lecziyesine. TCK 59. maddesi gereğince 1 /6'sı tenzil 2 ay 15 gun hapis. 50.000 lira ağır para cezasıyla mahkûmiyetine, 647 sayılı kanurun 4/1. maddesi ge- reğince 1 günu 5000 lira üzerinden hesap edilerek 375.000 lira ağır para cezasıyla mahkûmiyetine, TCK 72. maddesi gereğince netıceten 425.000 lira ağır para cezasıyla mahkümıvetine, 5 ayda 5 eşit taksil- lerle alınmasına, TCK 402. maddesi gereğince 2 a\ 15 gun curme va- sıta kıldığı meslek ve ticaretinin TAT1LİNE. 7 gün ışyerinin KAPATILMASINA. 647/6. maddesi gereğince TECİLİNE, 94. mad- desi geregince gereken ihıaratın yapılmasına, (ihtarat yapıldı). 9.10,1991 Basın: 39800 nyorsunuz, ev almaya giderken de 50 bin lira kullanıyorsunuz. Bu, dengesizlik. Bana göre di- rekt olarak 500 bin liraya çıka- nlmalıydı bn rakam" sözleriyle dert yamyor. 1927 yıhnda çıkan 100 Urahk kâğıt para temiz durumda 10-15 milyona satılıyor. 'Berlin Baskı' olarak adlandınlan kâğıt, Înö- nü parasından 50 kuruş çil ol- duğunda 400 bin liradan satılı- yor ama lekeli ve 7. emisyonda 20 bin uraya kadar düşüyor. Yi- ne üzerinde Inönü'nün resmi bulunan kâğıt paralardan 1 lira 350 bin, 5 lira 75-200 bin, 10 li- ra 350-400 bin, 50 lira ise 20 ile 600 bin liradan işlem görüyor. mikro harflerle altı sıra halinde yazümasmdan oluşan emniyet unsuru. • Optik emniyet unsuru: Ön yüzün sağ üst köşesinde, deği- şik açılardan bakıldığmda farklı renk yansımalan veren özel bir mürekkeple kabartma olarak basılmış özel emniyet unsuru. Amblem: Her iki yüzden de ışığa tutularak bakıldığmda bir- birini tamamlayan TCMB (Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası) harflerinin parçalan- masından oluşturulan özel mo- tif. Yüz binliğin üzerinde, bu ön- lemlerin yam sıra sadece Merkez Bankası'nın kullanacağı özel yükleme ve işaretler de bulunu- yor. Bir yılda gerçekleşen tasa- nmımn maliyeti açıklanmayan banknotlardan her biri 140-150 Uraya mal oluyor. Kahverengi ve yeşil tonların hâkim olduğu banknotun tek dezavantajı, ilk bakışta 5 binliklerle kanştınla- bilecek olması. Bu bilgileri veren özgel, "Banknot matbaasmm ne ölçü- de yogun" çahşacağım bilmi- yor. "Yeni yüz binliklerden ne kadar basılacagı gelecek talebe baglı. Ama yanlış anlaşüma ol- masm. Zaten her yd 300 milyon lira def erinde kâğıt para, yıp- randıgı için iade edfliyor. Bunun karşüıgını basmak için matba- anın çalışması gerekiyor" diye konuştu. özgel, yüz binliğin bir "fay- dasf'nı da şöyle açıkladı: "Halen 19 trilyon civannda seyreden emisyon, yeni yüz bin- Hkler sayesinde yüzde 40 ora- nmda azalacak. Bu azalma ta- bU ki fiziki olacak. Cüzdanlar- daki yükün hafiflemesi anla- mında..." AYNADA |Amlar-2| Mücap Ofluoğlu 10.000 Ura (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocaiı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul Ödcmeii gönderilmez. ria açıgını kapamaya çafenyorfau-" dedi. Yeni hüküme- tin akaryakıta yüzde 10-15 ara- smda zam yapmasınm beklendi- ğini söyleyen Aytemiz, bu hafta bir basın toplantısı dUzenleyerek bayilerde stokçuluğun yeniden hortlamaması için kamuoyunu uyaracaklannı belirtti. Petrol Ofisi lstanbul Ambarh Doram Tesisleri Müdürü Sefer AlpOTİan da yabancı şirketlerin neden olduğu sıkınüyı gidermek için günde 4 bin ton olan dagı- tun kapasitelerini son günlerde 19 bn tona çıkardıklanm söy- ledi. Ortaya çıkan olağanüstü talep nedeniyle TÜPRAŞ'la yapbklan akaryakıt bağlantısı- nın yeterli olmadığmı ve gerek Aüağa gerekse ATAŞ rafinerile- rinden petrol getirttiklerini an- latan Alpaslan, "Günde, ancak 4-5 tonrak 2 büyük gemi boşal- takffiyonız. 10-11 ton giuüük kapuitemizi sonuna kadar zor- rayoruz, ancak yine de kuyruk- hv otasnyor" dedi. Sefer Alpas- hu, günde onalama 1500 ton- rak motorin satışlarımn 2 bin 800 tona, 400 tonluk benzin sa- tışının 800 tona, 250-300 ton olan süper benzin satışının 500 tona, 1100 tonrek 5 numara fu- el oil satışının 2 bin tona, «•-700 tonluk kalorifer yakıtı satışrnm da 1600 tona yükseldi- ğini bildirdi. Alpaslan, diğer şir- ketlerin bayilerine akaryakıt sa- tan bayileri konusunda araştır- malannın sürdüğünü beh'rtti ve "Yakalarsak bayfliklerini iptal ederiz" dedi. Yabancı petrol şirketleri yet- kiüleri ise akaryakıt ürünlerinin dağıtımmda lasmtıya gitmedik- lerini savundular. Sbefl Istanbol BM«e Midttrii Mefcmet Kesldn, "Shei otarak bayUerimize dn- ZCTM ohrak dagıtnııı surdüriiyo- raz. Bagün de bayilere her za- •uaki gibi 500 ton motorin da- gKnnı yaptik" şekünde konuşur- ken Mobil yetküileri, "Bize yan- arjna ntuab yok. Ama zam bek- leatisuin geçerlilik taşıdıgını berkes biliyor" dediler. öte yandan Kırklareh ve çev- resindeki bayilerde de akaryakıt sıkıntısı başgosterdiği bildırildi. Kırklareli nıuhabirimiz Nazif Karaçam'ın haberine göre fir- malann bayilere günlük rüketi- min altında gönderim yapmala- rmın nedeni "sirkeüerin mazo- tan Utresinde 217 lira zarar et- tikleri" gerekçesine bağlandı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear