18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
L,UMtlUKl ItL 1 /Z ULAILAK 2 KASIM 1991 Kadııt Ticareti! Günümüz dünyasmın geri kalmış yoksul ülkelerinde kadın, bir dışsatım (ihraç) ürünü durumunu almış, gelişmiş ve zengin ülkelerin kadın pazarlarını ve eğlence dünyasını doldurmuştur. "Çağdaş köleler" diye nitelenen bu kadınlar bir yandan yaşamlannı sürdürmek ve çoğu kez geride bıraktıklan ailelerine destek olmak için kendi bedenlerini satarken, bir yandan da uluslararası uyuşturucu, hırsızlık ve cinayet mafyasının kucağına düşmekte. Prof.Dr.TÜRKÂN SAYLAN Avrupa Konseyi daimi kurullanndan biri de "'Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu." Bu kurul, yeryüzü ülkelerinde kadın-erkek eşitli- ğinin sağlanmasına katkıda bulunacak top- fantılar yapmak, bu konuda çalışmalan olan kurum ve kişilere çağnda bulunarak belli ko- nulan tartışmaya açmak ve ortaya çıkan önerileri yetkililere duyurmakla görevlidir Prof. Dr. Nermin Abadan Unat uzun yıllardır bu komisyonda ülkemizi başanyla temsil et- mektedir. Bu komisyon (25-27 eylülde) "İnsan hakla- nnı ve insan onurunu ihlal açısından kadın ticareti ve zorla fuhuş" konulu bir seminer dü- zenlemişti. Bu ana konu da, 1- Kadın ticareti ve zorla fuhuşun önlenmesi, yaklaşım ve öneri- ler. 2- Hukuksal ve yönetsel yaklaşım ve öneri ler. 3- Yardım, destek ve yeniden topluma kazandırmadaki yaklaşım ve öneriler başlıkla- rıyla üç alt konuya aynlmıştı. Toplantıya, konuyla doğrudan ilgili sosyal bilimciler, bazı fahişe kuruluşlannın temsilci- leri. çeşitli ülkelerin kadınla ilgili bakanhklan- nın ya da genel müdürlüklerinin görevlileri. çok sayıda sosyal hizmet uzmanı, kadın ticare- tiyle savaşan Örgütlerin temsilçileri, Interpol ve göçmen işleri görevlileri. hekirnler ile kadın erkek eşitlik bürolannın ve çeşitli kadın kuru- luşlannın temsilcilennden oluşan 86 kışi katıl- dı. Uzmanlık alanıma girmesi nedeniyle semi- nenn bınnci alt başlığı olan "Kadın ticareti ve zorla fuhuşun önlenmesi: Yaklaşım ve öneriler" konusunda bir rapor hazırlama ve genel tar- tışma öncesinde bunu ana çizgileriyle sunma görevi bana venlmişti. Konu başlığını birkaç kez okuduğumuzda ne denli derin ve önerileı geliştirilmesi zor olduğu kolayca anlaşıhyor. Işte ben de uzunca bir süre, yıllann birikimini oluşturan gözlemlerimi bir araya getirmeye. yeniden değerlendirmeye. konuvla bağlantılı çeşitli yayınlan okumaya, basınd'aki yorum ve yaklaşımlan, somut olaylan bu açıdan gözden geçirmeye çahştım. Kafamın ve yüreğimin içmdeki başköşeye aylarca bu konu yerleşti. Raporumun >azımına başladığımda kafamda kendime göre yorum ve değerlendirmeler oluşmuş, içimdekileri kâğıda dökmek ve in- sanlara duyurmak ana hedefım olmuştu. Geçmişe baktığımızda doğurganlığı ile top- rak anaya benzetilen "kadın"ın atalarımızca nasıl baştacı edildiğini hayranlık ve şaşkınlık- la görmekteydik. Oysa daha sonraları erkek gücünün kadınla cinsel ilişki sonucu dorukta talabileceğı gerçeği keşfedilmış, yeryüzünde ve tannjar aracılığıyla öbür dünyada erkek egemenliği gelişirken ne yazık ki kadınbuvruk aîtına alınan bir cinsel mal olmak yazgısından kurtulamamıştır. tlk yasa koyuculanndan Atinalı Solon, aynı zamanda ilk genelevi de açan bir yöneticidır ve bu kurumu şöylesavunmuştur: "Soylu Atinalı eşler, sizin. evlerinizde oturup nazik bedenini- zi. gençlik ve güzelliğinizi korumanız ve yorul- mamanız gerekir; bırakınız, kocalarınız fahişelerle cinsel isteklerini tatmine çalışsınlar ve sizi rahat bıraksınlar." İşte o günden bugüne "kadın" çoğunlukla erkekler tarafından alınan satılan. dövülen sö- vülen, hatta sık sık öldürülen bir "mal" olmaktan öteye gidememiş, çoğunluğu evinin dört duvanna tutsak edilirken fahişelik kuru- mu da "olmazsa olmaz" bir süpapmışçasına benimsenmiş, bir cinsel objeye dönüşen kadın, kadın tecimcilerinin elinde İcöle haline getiril- miş, dışlanmış, adeta yok sayılmıştır. Günümüz dünyasının geri kalmış yoksul ül- kelerinde kadın. bir dışsatım (ihraç) ürünü durumunu almış, gelişmiş ve zengin ülkelerin kadın pazarlarını ve eğlence dünyasını dol- durmuştur. "Çağdaş köleler" diye nitelenen bu kadınlar bir yandan yaşamlannı sürdür- mek ve çoğu kez geride bıraktıklan ailelerine destek olmak için kendi bedenlerini satarken. bir yandan da uluslararası uyuşturucu, hırsız- lık ve cinayet mafyasının kucağına düşmekte. Prof. Dr. Nermin Abadan-Unat'ın Avrupa Konseyi toplantısında dile getirdiği gibi ka- dınlar artık bilgisavar programlanyla pazar- lanmakta, kokuşmuş bir ticari ahlak yaşamımıza egemen olmaktadır. Kadın ticareti, zorla fuhuş ve onun bir uzantısı olan pornografinin. demokrası ve in- san haklan iikeleri temeli üzerinde gelişmiş ülkelerce ve bıreylerce olağan kabul edilmesi, günümüz dünyasmda bu terimlenn ne denlı sömürüye açık olduğunu, insan onuru ve hak- lan açısından ne denli çifte standart kullanıl- dığını ortaya koymaktadır. İştebuçıkanmlan dikkate aldığımızda, "Herkes her istediğini yapmakta özgürdür" diye yorumlanan ve gü- cü ve parayı elinde tutanlann. nalıncı keseri gibi yalnızca kendilerine yonttuklan hak ve özgürlüklerin nasıl insan varlığını. insan bede- nini ve insan onurunu sömürmede kullanıldı- ğını tüm açıklığıyla görebilmekteyiz. Nedenler ve çözüm: Seminerde raportörü olduğum alt başlık olan "Kadın ticareti ve zor- la fuhuş" konusunu bu açıdan ele aldıktan sonra günümüzde bu olayın nedenlerini ve4çö- züm önerilerini şöyle gözden geçirdim: Her ne kadar genel kanı ve bizim yaptığımız bazı araştırmalara göre yasal ya da kaçak olarak fahişelik yapan kadınlann. parçalanmış ve alt gelir düzeyinde yaşayan ailelerden geldikleri, çoğunun yeterli eğitim görmediklen ve genel- likle çocuk yaşta aile içınden veya dışından biri ya da birileri tarafından tecavüze uğradık- ları vb. gibi ortak özellikler saptanabilmektey- se de aynı koşullarda milyonlarca insanın bulunduğu ve ancak çok az bir bölümünün fa- hişe olduğu. bundan dolayı da bu açıklamala- nn ana neden olamayacağı ortaya çıkar. Fuhuş ve kadın ticareti olayında araştırma- cıların yeni yeni dile getirdikleri, benimse derinlemesine incelenmesi gerektiğini düşün- düğüm ikinci etken, erkekler, yanı alıcılardır (müşteriler)... Evet, ne satarsanız satın. alıcı bulamazsanız bu satışı sürdüremezsiniz... Ka- dın ticareti. bugün bir mafya düzeni içinde bütün hızıyla devam ediyorsa ve bunun pazar- lamacılannın çoğu ve de müşterilerinin tümü erkek cinsten oluşuyorsa, bunun çok iyi araş- tırılıp açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Erkekler, eğıtım tarkı olmaksızın varlıklan- nın odak noktasını sekste gördükleri ve kadın- lan birer cinsel nesne olarak algılamaya devam ettikleri sürece bu konuda bir olumlu gelişme söz konusu değildir. Son derece iyi eği- tim görmüş, insan haklanna saygılı, hatta bu konuda yazan, konuşan. evli, çocuklu belki de dindar bir Avrupalı üst düzey işadamının, özel bir uçağa binip porno fılmler seyrederek hafta sonunda Doğu Asya'da bir ülkeye giderek bir otel odasında, 12 yaşında, babası tarafından fuhuş sektörüne pazarlanan kız çocuğuyla bir gecelik seks yapmasını ve bunu en doğal hakkı olarak görmesini nasıl acıklayabilir ya da gör- mezlikten gelebiliriz? Kadın ücaretinin bu kadar yoğun bir trafik içinde giderek artan boyutlarda sürmesinin bir başka etkeni de çağdaş dünyayı avucunun içine alan kitle ıletişimı ve bunu ellerinde tu- tanlann yarattığı tüketim toplumunun beyni- ne empoze edilen dürtülerdir. Her türlü malın satışını çıplak bir kadınla özdeşleştiren reklam dünyası, yoksul ülkelerin çaresiz ve seçeneksiz kadın ve genç kızlanna, ruhlannın ve bedenlerinin sömürülmesine yol açacak tüm tuzakları hazırlamakta ve ışığa koşup yok olan pervaneler örneği insan onu- runu yok eden bu korkunç çarka çekmektedir. Kadın ticareti ve zorla fuhuşun yeryüzün- den silinip yok edilmesi belki de bir ütopya olarak kalacaktır. Ancak sokak aralannda ve orman içlerınde, ya da süslü. içki kokulu gene- levlerde. bedeninden birilerinin servet yaptığı genç kız ve kadınlarımız var olageldiği sürece, yaşamı ve insan varlığını ciddiye alan hiç kim- senın rahat uyuması ve huzurlu olması söz konusu değildir. O halde bugünkü olanaklan- mızla neler yapabiliriz? Bugün yeryüzünün en önemli sorunu nüfus planlamasıdır. Bakılama\acak. beslenemeye- cek ve eğitilemeyecek çocuklann üretilmesi kesinlikle önlenmelıdir. Bu da daha iyi etkili. kolay uygulanır, yaygın bir doğum denetimiy- le insanıara bunun gereğini anlatarak ve inandırarak yapılabilir. Oysa bugünkü yön- temler buna vetersizdir, özellikle geri kalmış toplumlann geleneksel ve dinsel direnci çözü- lememiştir ve havanda su dövülmektedir. Bu konuda yapılması gereken çalışmalara yeterli kaynak ayrılmamakta, uzay ve silah araştır- malan her şeyin önüne geçmektedir. Eğer yeryüzünün geleceğini planlayanlar. yoksul ülkelerin insanlannı, üretilen her şeyi, kendini satma pahasına satın alacak "bilinçsiz tüketici kaynağı" olarak görmekten vazgeçip nüfus planlamasına gereken gerçek yatırımı yapabilseler ve en yoksul kulübeye, en güçlü dinsel direnci aşarak televizyon vb. şeytan icatlannı (!) pazarladıklan gibi doğum denetı- mini yerleştirebilseleraçlık ve sefaletle birlikte fahişeliğin de ana nedenlerinin ortadan kalka- cağı kuşkusuzdur. Ama nerde o yürekli insan- lar, o tüketim endeksli değil, insan onuru endeksli politikalar, polıtikacılar? Kadın sömürüsünün bir boyutu olan kadın ticaretinin ortadan kalkmasının en gerçekçı çözümü, gerçek anlamıyla "kadın-erkek eşit- liği"nde ve bunun, "varolmanın ana koşulu" olarak çağdaş insanın benliğinde yer almasın- dayatmaktadır. Buradaerkeğınbakışaçısının eşitlikçi olarak gelişmesi ne denli önemli ise kadının da kendıne bıçılen ikincil konumdan ve ancak kendini pazarlayarak geleceğini sağ- layabileceği inancından sıynlması, kendinin ve cinsinin sümürülmesine karşı çıkması bü- yük önem taşımaktadır. Bütün bunlara ek olarak. iletişim araçları- nın insan sömürüsüne dönüşen. kadını ve erkeği birer seks varlığına indirgeyen saldır- gan tutumuna. yine çağdaş ilkelerin ışığında ve bunları benimseyenlere "dur" denilmesi ge- rekmektedir. Özetlersek,x "İnsan Haklan" ve "Kadınlara Karşı Her Türlü- Aynmcılığın Kaldınlması" bildirgelerinde ilkeler ve yapılması gerekenler tüm ayrıntılarıyla belirti-lmiştir. Bu dünyayı daha yaşanabilir duruma sokmak ve insan sö- mürüsüne son vermek istiyorsak Amerika'yı yeniden keşfetmemize gerek yoktur. çifte stan- dartlardan vazgeçerek bu iikeleri benimseyip uygulamamız yeterlidir. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL SHFdeki Kördüğüm Artık Çözülmeli... SHP kurultay delegelerinin altı yüzden çoğu notere onaylat- tıkları dilekçelerinı genel merkeze göndermiş. Ne mi istiyor bu delegeler? Olağanüstü kurultayın en kısa sürede toplan- masınıL Genel Merkez bu dileğı doğal karşılıyor Kuruttaydan çeki- nen yok! Ne var ki olağan kurultaydan üç ay sonra, genel seçımın hemen ardından kurultayı toplantıya çağırmak parti- mn yararına olur mu? Bunu düşünen kim? Ne yapacak kurultay? özeleştiri mi? Hesaplaşma mı? Bir değişime gitmek mi?Erdal İnönüyüliderliktenindiripyerineDenizBey'igetır- mek mı? SHP'nin durumu, Deniz Bey ve arkadaşlan partide yönetimi ele alınca daha iyi mi olacak sanılıyor? Bir anda SHP büyük bir gelişme mi gösterecek? Üç yüzden çok delegenin kurultay istemesıni anlamak, bu ısteklerı doğru bulmak güçtür. Yeni bir seçimden çıktık. Hiç bir parti tek başına çoğunluğu elde edemedı. Birinci parti olan DYP'nın lıderı başbakan ola- cak. Ya azınlık hükümeti kura- cak ya da başka partiyle ortak bir yönetim oluşturacak. DYP ile SHP'nin bir arada yönetıme gelmesi en yararlı çare olarak görülmektedir. Belirlı bir prog- ramda anlaşarak, belli bir zaman içinde en önemli sorun- ları çözümleyerek, yeni bir seçim yasası ile erken bir genel seçime gitmek... SHP, iktidara ortak olmak fır- satını yakalamıştır. Doğrusuya, SHP'nin tek başına iktidar ol- masından daha yararlı bir durumdur bu. Ulkenin tüm işleri çıkmazdadır. Son on yılda birta- kım gösterişli işler başarılmış- tır ya da başanldı sanılmıştır. Ama A'dan Z'ye kadar bozulan konuları düzeltmek tek bir parti- nin altından kalkamayacağı bir ağırlıktadır. Durum böyleyken SHP içinde durmaksızın sıkıntı yaratan, toplayıcı değil dağıtıcı bir politi- kacı kadrosu, 20 Ekim yenilgisi- ni fırsat bilerek SHP'ye sahiplenmek hevesindedirler. Bu yenilgide payları yokmuş gibi! Şunu iyi bilmeli, 20 Ekim'- de SHP oy yitirmişse, büyük kentlerde beklenen başarılan elde edememişse, bunun so- rumlusu yalnız genel başkar şimdiki merkez yönetimi değil- dir. Bu kötü sonuçta eski genel sekreter ve kadrosu olmak üze- re son yıllarda parti yönetimin- de görev alan herkesin payı vardır. Son seçimlerde SHP'nin başarısı için tüm gücüyle uğra- şan Erdal Inönü sorumlu sayılı- yor. Kendi seçim bölgeleri dışında hiç bir çahşmaya katıl- mayan Baykal takımının hiç mi sorumluluğu yok? Sosyal demokrat kamuoyu SHP'nin sürekli kurultay partisi olduğunu izlemekten bıktı, usandı. Nedir bu hesaplaşma, bu bitmez tükenmez hırs? Ikide bir kurultay toplanır, delegeler birbirine girer, kavga, dövüş, hakaret, parti içinde ikinci bir parti varmış gibi! Her an yöneti- me gelmeyi bekleyen, işbaşın- dakilerin çalışmalarını halkın gözünde küçülten bir takım! Seçmen, elbette bu karmaşık durumu sürdüren bir partiye güvenemezdi, SHP iktidar ola- cak çoğunluğu elde etseydi, SHP'nin iç bunalımı bitecek (Arkast 19. Sayfada) İLAN T.Ç UZUNKÖPRÜ SULH HUKUK MAHKEMESİ Esas No: 1991/743 Davacı Fazlı Gönenç vekili Av. Adile Akdağ tarafından davalı Ni- met Ağaoğullan aleyhine açılan tadei Muhakeme davasında davalı Nimet Ağaoğulları'mn Istanbul Kadıköy Moda Cad. B Blok D.5 ve Bağdat Cad. Tepegöz Sok. Kadıköy adreslerinde davahya tebligat ya- pılamadıgından ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. Davalı Nimet Ağaoğullarfmn 18.11.1991 günu saat 9 Uzunköprü Sulh Hukuk Mahkemesi'nde bulunması veya kendısini bir vekille temsil eüirmesi, gelmediği takdirde duruşmaya gıyabında devam edilip ka- rar verileceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 49SH İMZA GÜNÜ Atilla Atalay yeni kitabı "UYUYAMADIĞIM"ı okurları için imzalayacak. YER: TÛYAP Papirus Yayınlan standı SAAT: 13.00-19.00 EMEKÇI OYLAR KURŞUN OLDU BİZE KASETÇİLEROE SALTUKPLAKVEKAS. SAN VE TİC. LTD. ŞTI. Tel 513 73 69-Fax 51270 25 PENCERE Tepede ve Eteklerde Köyün şatosu bir tepe üzerindedır. Berber ile papaz tepe- nin eteğinde karşılaşırlar. Berber sorar - Dostumuz Senyör Kesada nasıl? Papaz: - Dostumuz bir insan gölgesine döndü; yemiyor, içmlyor, şövalye masallannı okuyor. Senyör Kesada kısa bir süre sonra tırlatacak, zırfı giyip kılıç kuşanacak, atına binip kalkanını eline alacak, usağı Sanço ile birlikte serüvenlere yönelerekTDon Kişotlaşacaktr. Feodalite çöküyor, aristokrası sönüyor, çıkarsız aşklar ve dostluklar geride kalıyor, bunuvazinin yaşam biçemi şöval- yeliği rafa kaldırıyor; bizimkinin haberi yok. Don Kişot, şövalye karikaturüdür; Senyör Kesada'nın aklı ancak ölüm döşeğinde başına gelecek... Aristokrasiyi tarıhe gömen 1789 devrimi, burjuva sınıfının önlenemez yükselişini simgeler; yalnız burjuvazinin iktidarı- na kapıyı açmakla kalmaz; proletaryanın siyaset sahnesine çıkacağını da haber verir. Toprak sahibi aristokrat, fabrika ve banka sahtbi burjuvazi- ye siyasal iktidan -ister istemez- teslim edince, para babaları toplumda egemenleşirler. Emekçi sınıf, parlamentoya ucun- dan kıyısından katılıp yönetime sokulmaya çalışır; demokrasi geliştikçe, siyasal iktidarda emek-sermaye dengesıne yol açılır. Çarlık Rusyası'ndan patlayan 1917 devrimi isedemokrasiyi hiç tanımamış toplumlarda proletaryanın katıksız egemenli- ğini gündeme getirmekle övünür. Yeni bir dünya kurulmuştur. Peki, o dünya yıkıldt mı? Yıkıldıysa sosyalıst ülkelerde burjuvazinin oluşması nasıl sağlanabılecek? Burjuvazi deyince kimse dudak bükmesin, büyük bir kültü- rü vurgulayan bu sözcüğün içine neler sığmıyor!.. Müziği, resmi, mimarısi, felsefesı, bilimı, yaşam biçimiyle insanlık tarihinde bir uygarlık asamasını simgeleyen burjuvazi, 20. Yüzyıl'ın başlarında tu kaka sayılmasma karşın. 21. Yüzyıl'a doğru yeniden nasıl yükseldi? Tek nedene bağlanacak kadar sığ bir olgu karşısında olma- dığımızı biliyoruz. Tarıhte şimdiye kadar gözlenen nedir? Toplumsal sınrtların oluşumu ve yükselişi sömürünün yoğunlaştığı odaklarda gerçekleşti. Felsefe, sanat, bilim de bu süreçte atılım yapı- yor. 20. Yüzyıl'ın ikinci yarısında, gezegensel çapta derınle- şen sömürünün yarattığı itici güç, belki de bilimsel-teknolojık devrimin patlamasına yol açan en etkili nedendır. Emperyalizminyoğunlaşması, nitelikdeğiştirmesi, sömürü yöntemlerini içeren yaşam bıçimlerini "çevrese/ ülkeler'de toplumsal düzenlerin gözeneklerıne kadar ışledi ve sındırdi. Adına "globalteşme" denen olgunun bir yüzü de budur. Bur- juva sınıfı denince, metropollerdeyaşayan imtıyazlı ınsanlar- la birlikte, çevresel ülkelerde katman katman aşağıya doğru ınen ve "dünya nimetleri"nı paylaşan yaygın bir kesım sözko- nusudur. Tepesinde uluslararası tekellerın karargâhı kurul- muş, şaşılası bir örgütlenme gerçekleşmiştir. Evet, 21. Yüzyıl'a doğru burjuvazinin gezegensel yükselişi yaşanıyor. Sömürü bir bütündür. Yalnız insanın değil, doğanın sömürüsü de bu bûtünün yapısında yerini alır. Burjuvazinin yeniden yükselişi her iki sömürüden kaynak- lanıyor, köklerini yeryuvarlağının derinliklerıne daldınyor, dallarını göğe uzatıyor, uzayda bir "kara delik" açıyor, çevre-sel ülkelerde yaşayan dört milyar insana bir çıkış yolu gösteremıyor. Sınırsız tüketim üzerine bir yaşam biçimt ve toplum düze- niyle nereye kadar gıdilebilir? Dur durak tanımayan, lüks ve savurganlık üzerine kurulan modelin, -adalet duygulan bir yana- maddı altyapısını yıkıma uğratacağını düşünen çoğu kişi gün geçtikçe çoğalmaktadır. Tepede, birleşen zengin ülkeler ve tüketim furyası, öte yanda yoksulluk çemberinı kırmak için didirten, mezhep, din, milliyet ve çıkar kavgalarında bırbirini ylyenler... A R A Y I N . . . P A R A N I Z I N S E S İ" N İ D İ N L E Y İ N . DIŞBANK'ın telefonla bilgi servisi "Alo Dışbank"ı aradığınız her an, "Paranızın Sesi'ni dinleyebilirsiniz. Bu hattı kullanarak 7 gün, 24 saat hesap bakiyelerinizi telefonla öğrenebilirsiniz. Dilerseniz özel faks hizmetimizden de yararlanabilirsiniz. Ayrıca, DIŞBANK'ın uluslararası bankacılık çizgisine uygun olarak, bütün bilgileri ingilizce de alabilirsiniz... DIŞBANK'tan çağdaş bir bankacılık hizmeti, yeni bir kolaylık... Yararlanın. DIŞBANK "KURUMLARI İLKELERİ YÖCELTİR." Bır TİİRldvC İ « Kurulu$udur. t *--M . J -C- -- - *
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear