18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/10 PAZAR YAZILARI 20 OCAK 1991 San Francised'dan Italya ile Çin arasındaki smırSan Francisco'nun nüfusunun yüzde 21'ini Çinliler, yüzde 15'ini İtalyanlar, yüzde 12'sini Latin Amerika kökenli Amerikalılar ve bir diğer yüzde 12'sini de siyahlar oluşturuyor. ni Amerikalılar gibi hırsla koşa- rak ya da tek başlanna televiz- yon ekranları karşısından geçe- rek video ile yapmıyorlar. Statü ve gelir gruplarına göre çeşitlı kategorilere aynlan "bealth club"lara da (cimnastik kulup- leri) gitmiyorlar. Her gün "Chi- natown"un kalbinin attığı bu meydana geliyorlar ve Çin'den anadan babadan gördükleri gi- bi bakana bile huzur veren bu dinlendirici yogavari cimnastiği yapıyorlar. Çoğu Chinatown'un dışındaki kenti tanımıyor bile. Orta yaşın ustündekiler İngiliz- ce konuşmuyor. Meydanın Çin köşesindeki sinemada oynayan Çince fılm, lngilizce alt-yazılarla veriliyor. Aslında VVashington Meyda- NİLGÜN CERRAHOĞLU SAN FRANCISCO — Her sabah saat 8'de meydanın orta- sında toplaruyorlar. İçlerinden yaşlı olanı otoriter bir sesle, "Bir, iki, üç, beş*" diye bağınyor. Aym anda 100'ü aşkın Çinlinin ayakları havaya kalkıyor. Bale zerafeti ve yoga yumuşaklığıyla tek bacaklarını arkaya doğru uzatıyorlar. Sonra sağa, sola ge- riniyorlar; yavaş bir namleyle kollarını öne doğru uzatıyorlar; boyun kaslannı gevşetiyorlar, derin derin nefesler alıp ciğerle- rini genişletiyorlar. Bu toplu ri- tuel her sabah bir ibadet gibi Çince yapılıyor ve yarım saatten fazla sürüyor. Çinliler sabah cimnastikleri- NairobVden Sonsuz fakir ve sonsuz güzelKenya'nm başkenti Nairobi için ünlü yazar Karen Blixen 'yeryüzünde bu denli etkileyici başka bir toprak parçası yoktur' diyor. DR. FÜSUN SAYEK NAİROBİ — Bir milyon yıl öncesinden kalan ilk insan iske- letinin Doğu Afrika'da bulun- ması ile Ortadoğu olarak düşü- nülen "insanlıgın beşiği" Afri- ka'ya kaymıştır. Incil'de Kral So- lomon'un nıadeni ve Saba Kra- liçesi'nin hükumdarlığı nedeniy- le adı geçen çok eskilerde "Zinj Ülkesi" (Zenciler Ülkesi) deni- Ien Doğu Afrika, Diyojen adlı bir Yunanlının milattan önce 110 yılında bir seyahat kitabmda yazdığı gibi, "tçerilefe girildiğin- de... İki biiyiık göl ve karlı tepe- leri olan daglaria bezenmiştir." Afrika kulturuniin bu denli es- kilere dayandığmın bilinmesine karşın bir grup bilim adamı "koloniyal" bir görüşle bu me- deniyetin "yabancı" olduğu, ör- iıeğin mimarinin ve idari kültü- rün Arap, mobilya tiplerinin de Hint, îran ve hatta Çin kültü- ründen etkilendiğini savunur. 1585'te Osmanh İmparatorluğu döneminde Türk Emiri Ali Bey'den Portekizlilere kadar pek çok kişi ve ulkenin ilgisini çeken Doğu Afrika çok uzun bir süre "kölelik" uygulamalannın vata- nı olmuş, bu dönemde insanlık adına buyuk ölçudeki kayıplar karşılığında Arap köle tacirle- rinden begonyalar, hindistance- vizi ve mango ağaçları miras kalmıştır. Daha sonraki yıllar Batıhların Afrika'yı "keşfettikleri" yıllardır. Avrupa- lılar "Karanlık Afrika'da" bu- günkü Afrikalıların atalarının sonsuzdan beri avlandıklan "bu dagı" "şu nehri" yeniden keşfet- mişler, bunlara diledikleri adlan "jeniden" koymuşlardır. 19001ü yılların başında "İngiliz Dogu Afrika - aristokrallann kışlık yeri" sloganı ile yaklaşık 40 bin Avrupalının istilasına uğrayan Kenya, aynca Uganda demiryol- larının yapımı için getirilen Hintlilerin de katılımı ile her dinden ve ırktan olan ve çeşitli diller konuşan bir insanoğlu mozayiŞine dönüşmüştür. 1920 yıhnda Tngiltere Krallığı tarafın- dan resmen koloni olarak ilan edilen Kenya'nm bağımsızlığa ilk adımlan "Genç Kikuyu Der- negTnin kurulması ile olmuştur. Daha sonra genişleyip Kikuyu Merkez Birliği'ne dönüşen bu hareketin lideri Jomo Kenyatta- nın barış içinde bir bağımsızlık için tüm çabalanna karşın on- binlerce kişinin öldüğü bir Mau Mau hareketi gelişmiş, Kenya 1960 yılında, hapiste iken cum- hurbaşkanı olan Kenyatta ile ba- ğımsızlığa "merhaba" demıştir. ilk "Uhuru" gününden ölene (1978) kadar halkının Mzee (Saygın yaşlı adam) diyerek sevgi gösterdği, "Ta'a Kenya" (Kenya- nın Işığı) Jomo Kenyatta Ken- ya'nm özgürlüğünün de simge- si olmuştur. Bugün, kikuyu dilinde "So- guk Pınariann Olduğu Yer" an- lamında, çok geniş caddeleri, deniz seviyesinden 2500 metre yüksekliği, yalnızca 15 km öte- sinde vahşi hayvanların serbest- çe gezdiği ulusal parkı, gökde- lenleri, gece sokağa çıkmanın gerçek bir kahramanlık olduğu başkenti Nairobi ile Karen Bli- xen'in •'Yeryüzünde bu denli el- kileyici başka bir toprak parea- sı yoktur" dediği, Kenya, son - suz fakirliği, sonsuz güzelliği ve sonsuz çekiciliği ile her- kese"jambo" (merhaba) demek tedir. Kenyaiılann ulusal giysileri ve zevkle çaldıklan boynuzlan. ni, tıpkı New York'taki gibi yan yana barınan Çin mahallesi ile "Küçük İlalya" arasındaki aşıl- maz sınırı oluşturuyor. Disiplinli Çin ordusu cimnastiği ve kara- te, judo idmanı yapan Asyah gençlerin ardından, güneşin banklan ısıttığı öğle saatlerine doğru Washington Meydanı'nı İtalyanlar devralıyor ve yaşlılar arasında İtalyanca koyu bir soh- bet başlıyor. Anneanneler to- runlarını gezdiriyorlar. Meyda- nın ortasından geçen görünme- yen apartheidin tartışılmaz ku- ralları burada bir türlü birbiri- ne ka\ uşamayan Çin ve İtalyan dünyasını ortadan ikiye bölüyor. Tek bir İtalyan çocuğunu küçük bir Çinliyle oynarken goremi- yorsunuz örneğin. İtalyanlar, çocuklarına İtalyancaya benze- yen Amerikan isimleri koyuyor- İar; Çinliler ise yalnız Çinli isim- leri taşıyor. Meydanın, İtalyan düğünleri ve cenazelerinin yapjldığı "Saint Peler and Paul" kilisesine bakan yanındaki dükkânların uzerin- de, "panetteria" (fırın), "fiori" (çiçekçi), "farmacia" (eczane) gibi yalnız İtalyanca yazılar göze çarpıyor. Bu bölüm, Cenova'dan çıkıp okyanusu aşan küçük bir İtalyan kentini andırıyor. Kah- velerin önünden Roma kahvele- rinin kesif "espresso" kokusu geliyor. Market kültüninden hoşianınayan İtalyan bakkalla- rında herhangi bir Parma ya da Palermo bakkalında görülen "mozzarella" (dil peyniri), "prosciutto" (jambon), "safauni" tepecikleri ve özenle is- tiflenmiş "spagetti" raflan göze çarpıyor. Duvarlarda sıralanan fotoğraflanyla küçük birer nos- talji adacığı oluşturan "Cafe Roma", "Cafe Trieste" gibi kah- velerin adlan, Çinlilere göre Amerikan toplumuyla çok da- ha fazla bütünleşmiş olan İtal- yanların, bir türlü kopamadığı kökenlerini, yapaylaşmayan ger- çek bir atmosferle >aşatıyor. San Francisco'nun nüfusunun yüzde 21'ini Çinliler, yüzde 15'ini İtalyanlar, yüzde 12'sini Latin Amerika kökenli Ameri- kahlar ve bir diğer yüzde 12'sini de siyahlar oluşturuyor. Aslın- da burada gerçek azınlık beyaz Amerikalılar. Bunun verdiği ra- hatsızlık, özellikle Çin-Asya kö- kenli yeni Amerikalılarla olan tüm ilişkilerde hissediliyor. Gö- rünüşte bir "eritme potası" de- nilen bir ırklar demokrasisi için- de yaşayan "yankiler", dillerinin Çinli aksanıyla konuşulmasın- dan hiç hoşlanmıyorlar. Hele hele Çinlilerin kendi aralarında yüksek sesle Çince konuşmasın- dan ise hiç hazetmiyorlar. ABD'nin her yerinde olduğu gi- bi burada da hâlâ bir marjinal- ler sınıfı olarak yaşayan siyah- lara fazla aldırış etmeyen Ame- rikahlar, çalışkan Çinli ve Asya- lılann başansını çekemjyor. Ber- keley'deki California Üniversite- si'nde öğrencilerin 1/4'ünü, Los Angeles'ta UCLA'daki öğrenci- lerin 1/5'ini artık Çinliler ve As- yalılar oluşturuyor. Farkiı ırk- lardan gelen diğer etnik gruplara gore çok başarılı olan ve iyi pa- ra kazanan Asyalıların azimli çalışkanhğı, 80'li yıllarda ülke- yi istila eden Japon arabaları, Japon, Kore, Tayvan mallannın gözle görülür bereketi de Asya- lılara karşı beslenen "ırkçılıgın" dozunu arttınyor. Örneğin bü- yuk Amerikan şirketleri otorite- ye çabuk boyun eğen, çok disip- linli, az agresiv buldukları As- ya kökenli Amerikalılan kolay kolay yüksek pozisyonlara getir- mek istemiyorlar. Asyalılar bu- rada hâlâ liderlik vasıfları olma- yan, iyi işçi olarak kabul edili- yor. Buna Amerika'da "glass ceiling" (cam tavan) deniyor. Bütün bunlar San Francisco1 nun "Chinatown"unu, kentin en ilginç turistik köşelerinden biri olduğu denli gerçek bir gettoya dönüştürüyor. San Francisco yuppielerinin rağbet ettiği Çin İokantalarıyla ünlü "China- town", ülkenin en yüksek intihar oranlarıyla da dikkati çekiyor. AMERİKA'DA ÇtNLİI.KK — San Francfeco'nuıı 'Chinatown'u, kentin en ilginç turistik yeri ve gerçek bir «etto. Romcfdan \ Aşkın 'yasak' çeşmesiÜSTÜN AKMEN ROMA — Roma'nın özellik- le bu aylarda ilik donduran, so- ğuk mu soğuk poyrazı başlama- dığından hem Trinitâ di Monti Kilisesi'ne hem de manastırına yükselen ve "İspanyol" adı ile anılan merdivenleri, insanlarla doluluğunu sürdürüyor. Res- samlar, karikatüristler ve çiçek satanlara şimdilerde kestaneciler de katıldı. Kestaneler kocaman kocaman ve koskocaman bir kevgirin üzerinde pişiyorlar. Bir dinamo makinesi hafif gürültü ile üç ışıldağa güç vererek, kev- giri aydınlatıyor. Kestaneci ka- lın "kasap kâğıdı"nı huni biçi- minde büküyor. Külah tıka ba- sa altı kestane almakta. Tartı yok; "Terazi, lastik, cimnastik." 5000 liret (yaklaşık 14 bin TL.) cebe. Venedik Meydanı'ndan başla- yıp Halk Meydanı'nda (Piazza del Popolo) sona eren Via del Corso'da, insanlar gene omuz omuza. Dizi dizi şık dukkânlar, sekiz saray, beş kilise ve Marcus Aurelius Sütunu ile işte burası Via del Corso'dur. Venedik Meydanı'na gelince eğer gündüz güneşi varsa, Mussolini'nin ge- nel karargâh olarak kullanmış olduğu ve balkonundan unlü konuşmalarını yaptığı Venedik Sarayı'nın tanı karşısındaki "Bar Brasile"in önünde üşüme- den Vecchia Romana'da içebili- yorsunuz. İmparator Augusto Meyda- nı'nda kendini "fettuccine (bir çeşit >-assı makarna) kralı" ola- rak tanıtan Alfredo, akşamları gene İtalyan damak zevkini vur- gulamayı sürdürmekte. Duvar- lannda yüzlerce fotoğraf: John F. Kennedy'den George Bush'a: J. Kubitschek'den Juan Car- los'a; Van Johnson'dan Eliza- beth Taylor'a; Burt Lancaster- dan Frank Sinatra'ya; James Stewart'dan Ella FiJzgerald'a; Walt Disne>'den Alfred Hitc- hcock'a; hatta futbolcu Pele'ye kadar yüzlerce fotoğraf... Lokantanın diğer bir özelliği, "fettuccine"nin bir altın kaşık ve nün birinde karısı Ines, Alfredo H'yi doğurduktan sonra çok za- yıf düşüyor. Buna çare arayan Di Lelio, bir gün kendi yaptığı fettuccinede un yerine irmik kullanmayı deniyor. Özel bir te- reyağı ve çok kalite, taze parmi- gianoyu (bir çeşit sarımtırak, yağlı peynir) da ekleyip Ines'e: "Sen yemezsen ben yerim" diye- rek sunuyor. Oysa Ines iştahla ve beğenerek yiyor fettuccineyi. Hem de lokantanın çeşitlerine dahil ettiriyor. Fairbanks'ın ve Pickford'un anısı altın kaşık ve çatalı fettuc- cine kralı Alfredo I'den devra- Roma'nın ortasındaki ünJü Trevi çeşmesini bakıma almışlar; içine para atmak yasak. Turistin biri, Roma'ya yeniden gelebilmeyi dileyerek bir 100 liret fırlatıyor çeşmeye. Olup biteni, yalnızca kör akordeoncu görüyor. çatalla servıse hazırlanması. Bu kaşık ve çatalın öyküsü, dünya- ca ünlü Amerikalı aktör Doug- las Fairbanks'ın gene ünlü ak- trist Marj Piekford ile balayla- rı sırasında Avrupa'ya ilk geliş- lerinde başlıyor. Ünlü çift Ro- ma'da kaldıklan süre içinde öğle ve akşam yemeklerinı Alfredo 1 da yiyorlar ve dönüşlerinde son- radan lokantanın simgesi olan altın çatal ve kaşığı anı olarak Alfredo l'e gönderiyorlar. Alf- redo l'e gelince: Alfredo Di Le- lio, 1908'lerde karısı ile birlikte bir lokanta işletmektedir. Gü- lan Alfredo II, "sarışınım" adı- nı taktığı fettuccinelerinde öyle- sine tatlar sınıyor ki o da ken- dini imparator ilan ediyor. Alfredo H'den olma Alfredo III ise, genç yaşına aldırmadan kendisine musallat olan sağ bol- gesindeki felce karşın, müşteri- lerinin önünde sol eli ve altın ka- şığı ile fettuccine kanştırıp, gös- terisini her öğün sürdürmekte. Gösteri sonunda ünlü ya da say- gın bir konuk altın kaşık ve ça- talla yiyor fettuccinesini. İçine kim para atarsa yeniden Roma'ya gelebileceğine inanılan Trevi çeşmesini sorarsanız; onu bakıma almışlar. Para atılması- nı da yasaklamışlar. Çeşmenin çevresi "camperde"ler ile çevre- lenmiş. Her camperdede uyarı yazıları. Suyu bile akmıyor Tre- vi'nin. Bir akordeonun sıkıştırı- lan körüğünden fırlayan "sol", meydanı sollamakta. Akordeon çalanın solunda armonikanın ağzı açık kutusu. Üzerine kon- muş Rus yapısı 33 devirli bir plak kapağı. Kapakta akordeon- cunun yıpranmış resmi. Kutuya asılı bir yazı: "Ben bir Rus mü- zisyenim. Köriim. Uluslararası bir yanşma birincisiyim. Kendi iilkemde bir İtalyan akordeonu (fisarmonica) almak olanağım oimadı. Bunun için geldim bu- raya ve her işi kabul ediyorum. Sizlerden Farfisa marka bir akordeon satın alabilmem için yardım istiyonım." Bach'ın "Re minor" toccatası. Körüğu geri çekerken çıkan "lâ" ile birlikte, birer adım ileri adım atıyor bi- rikenler. Akordeon kutusunun kadifesine düşen metal ve kâğıt para sesleri, orta yaş sırurını zor- layan bir turistin 100 literiba- şparmağının üzerine oturtarak, işaret parmağını mancmık ya- pıp, "camperde"nin üzerinden Trevi çeşmesine fırlatması sonu- cu doğan ve metalin mermere değişinden oluşan ses tınısıru ör- temiyor. Adam ürkek çevresine bakmakta. Tanık yok. Parayı Roma'ya yeniden gelebilmek için atanı, sadece kör çalgıcı görüyor. Denpasar'dan Bali Adası'nda uç Turk 1984 yılında tatil için gittikleri adada kalrnaya karar veren Lily ve Ömer Coşkuner çifti, Levent ve Nadiye isimli çocuklanyla mutlu bir yaşam sürüyorlar. MÜMTAZ AR1KAN DENPASAR — Bali Ada- sı'nda yerleşmiş bir Türkle kar- şılaşıp konuşmak ilginç olur di- ye düşünüyordum. Ama elim- deki bilgi, yalnızca Samur yöre- sinde böyle bir kişinin olduğu ve bir butik çalıştırdığı biçimindey- di. Birkaç yıl önce Bali'ye giden bir arkadaş söylemişti. Arama- sına karşın adıru ve adresini bu- lamamıştı. Sanur'daki dükkân sayısı yüzlerle söylenebilir. Bunlann çoğu da butik tarzında çalışıyor. Epeyce aramama rağmen bula- madım. Birkaç gün sonra İngiliz Col- lins Yayınevi'nin "BaH" adlı ki- tabını karıştınrken 88. sayfada Lily Coşkuner adlı Balili bir de- sinatörden söz edildiğini oku- maz mıyım... Soyadından yola çıkarak bulmak pek zor olma- dı artık. Evet, Jalan Tandung Sari ad- resindeki "Nogo" adlı mağaza- ya gidince Ömer Coşkuner'le karşılaştık. Ömer Coşkuner, 37 yaşında ince yapıh esmer bir adamdı. Hafif kırlaşmış sakalı da yakı- şıyordu. Minyon yapıh güzel Balili eşi ile Almanya'da dil okulunda tanıştığını söyleyen Coşkuner, hemen eklemişti: "1975'te, daha ögrenciyken ev- lendik." Birkaç yıl sonra ömer maki- ne mühendisi, Lily ise tekstil de- sınatörü olarak öğrenimlerini Almanya'da tamamlayıp dört beş yıl da çalışmışlar. 1984 yılında tatil için gittik- leri Bali'de yerleşmeye karar vermişler. Lily'nin Balili olma- sı, bu konuda epeyce etkiliymiş anlaşılan. Yoksa Omer'i dünya- nın en güzel adası veya tropik düşkünlüğu sürüklememiş ora- ya. Iş kurarken oldukça güç du- rumlarla karşılaştıklannı anla- tan Ömer Coşkuner, şimdi en az 60 kişinin çalıştığı büyük bir atölyeye ve üç mağazaya sahip. El tezgâhlarında dokunan pa- muklu merserize karışımı ku- maşlarla, Lily'nin çizdiği elbise- leri üretiyorlar. Eski sarong ku- maşlarmdaki desenlerden yola çıkarak çok modern kumaşlar ve Batı'da beğenilen modeller ortaya çıkarıyorlar. Batı'da be- ğenilen derken Bali'de sattıkla- rını birkaç ke'z katlayacak sayı- da ihracat yaptıklannı belirt- mem gerek. Örneğin bana Ame- rika'dan aldıkları 150'şer bin dolarhk iki siparişten ve Alman- ya'dan ısmarlanan 100 bin do- larlık hazır giyim işinden söz et- ti. Genellikle batik tarzında ya- pılan kumaşlar istenmekteymiş. Bali'de kumaş ve hazır giyim üzerine yapılan üretim genellikle turizme dönük oluyormuş. Adaya gelen Batılı turistlerin il- gisini çekecek modeller hemen her dükkânda göze çarpıyor za- ten. ömer ve Lily, Bali'nin yüz- de seksen ticaretinin yapıldığı Sanur ve Kuta yörelerinde üç mağaza açmışlar. Işler mi! lyiii. Ömer Coşkuner'e başka ko- nularda da sorular yöneltmeye çabalıyorum, ama o hep evirip çevirip iş anlatıyor. Sonunda içimden, "Acaba bu adamcağız Bali'de yaşadıguun farkında de- gil mi" diye geçiriyorum. Sanı- rım çok mutlu olduğunu belir- ten bu genç adamdan Bali için "fena degiF'den öte bir şeyler duymak istiyordum. Çünkü bü- rokrasi dışında hiçbir şeyden ya- kınmamıştı. Ama belki de Bali gibi bir yeryüzü cennetinden tat almak için sanatçı ruhlu olmak gerekiyordur, kimbilir.. Merak ettiğim bir şey daha vardı. Bali'de yerleşmiş başka Türk olup olmadığı. Ömer Coş- kuner de merak etmiş ve nüfus dairesine sormuş. Evet demiş- ler. İki Türk daha var: Levent ve Nadiye Coşkuner.. Yani ken- di çocukları! Milli Piyango çekildi: 4 milyar Istanbul, Izmir ve Ifolova'ya çıktı ANKARA (AA) — Milli Pi- yango'nun 19 ocak cekilişi dün Ankara'da yapıldı. Çekilişe göre ikramiye kaza- nan numaralar şöyle: 4 MİLYAR Z- %339 Yalova, lstanbul, İstan- bul, İzmir. 500 MİLYON J- 48442 Trabzon, tstanbul, ls- tanbul, İstanbul M- 38943 An- kara, lstanbul, N- 02518 Zon- guidak, Antalya, lstanbul, İzmir N- 25720 Ankara, İstanbul 200 MİLYON H- 21415 J- 96884 M- 22807 M- 42328 N- 48636 T- 35187 100 MİLYON B- 30569 85465 J- 62982 97350 K- 72774 93446 M- 34819 R- 35772 60711 S 82880 50 MİLYON A- 51467 95057 B- 25417 40777 44818 90041 H- 39665 61179 J- 87001 M- 82649 N- 30052 90824 R- 04128 S- 03870 T- 09353 20 MİLYON A- 14594 35608 85693 B- 21314 21369 42425 97903 D- 64513 G- 37662 38702 44427 50621 H- 60470 99798 J- 40030 79826 K- 59749 60632 M- 52486 R- 37052 62079 S- 27653 40834 41647 89222 Y- 01328 09367 15815 19183 24601 49465 83070 Z- 22869 66816 68964 10 MİLYON A- 07997 35243 36092 57261 90058 B- 21006 63488 97593 D- 04068 29792 43164 56461 95004 G- 00151 01917 78344 H- 04117 04462 23871 29142 52693 86894 J- 12625 33658 49289 77231 84038 92388 K- 20594 93943 M- 02612 39397 94437 N- 13551 33405 53641 66023 72853 74010 83728 R- 09422 35053 42393 53673 77974 S- 04530 23742 33262 88293 T- 07771 16623 30894 35680 39912 42653 64678 65801 72814 87282 90573 Y- 09441 13904 14730 15144 52589 71128 75849 80309 83682 97232 Z- 00114 12645 38614 62645 63962 5 MİLYON A- 00278 11333 32694 37052 44838 4-•••142 46667 55706 59646 66395 o7211 94622 98580 B- 01875 07305 21944 28420 37137 42575 46850 50229 61379 87461 95636 D- 02488 04678 09738 13769 38623 41445 46777 51978 54782 70978 77242 91661 93146 C 06033 11827 18833 19543 21516 27036 39764 39913 46146 51466 51947 52983 56059 69555 70734 71740 73582 84881 90592 H- 03655 29655 43550 49969 71358 88560 J- 30709 31920 32363 40867 69011 79988 81181 83880 K- 19660 28871 31650 32506 32537 51853 55844 64262 72499 73327 73822 75159 79406 91786 M - 02196 14101 14534 26205 54412 63179 86540 90365 N- 21543 22206 23166 40328 70008 70773 73#>7 98719 R- 10759 27181 49618 52044 52724 55944 62943 79729 S- 15383 45266 47834 58535 65815 85863 T- 03615 14801 16200 20690 61604 62506 65713 73423 74520 80655 97400 Y- 09486 13792 17833 23818 26136 45458 50170 53736 54229 84622 Z- 059% 11393 22970 30222 36033 37569 40560 43331 54777 56607 62207 67706 76586 81948 84833 2 MİLYON A- 00013 07004 13588 15239 16871 17942 18438 20112 30293 37277 42758 43894 47195 50159 63232 64457 71866 72105 72610 77197 82317 B- 00876 02737 07142 17808 19952 20448 20782 22176 39887 41236 60437 62345 70907 71557 71986 73021 74603 76668 76674 78652 89670 98366 D- 06695 10491 17331 17596 32937 35281 38250 42440 43463 52313 54624 65293 66558 69289 70684 75694 83493 83962 91665 92416 G- 02801 04076 12408 16171 20606 23431 23715 30650 32100 32587 39223 46301 48741 50914 68583 68651 71617 89582 90169 92292 99457 H- 05732 15479 20899 31347 34812 39211 47077 48997 51619 51845 53855 58668 65319 80183 86530 90338 93177 J- 08701 13228 21328 24137 31218 34663 35326 35396 38069 46238 48953 54938 63468 67582 76940 89867 98099 K- 06699 08596 09220 11119 20213 20298 21103 31132 34678 38564 38914 46595 50268 51719 56174 59994 65364 69588 73309 83512 87148 88202 89708 M - 23254 24782 24977 25276 29248 30940 3436940356 70515 76432 82765 82974 87342 91093 91925 95006 N- 03365 10822 14455 17735 18456 19401 25388 28147 35904 45470 48513 50780 60478 60984 65817 66503 67174 75370 79137 79865 80674 89661 89871 95803 96577 99422 99448 R- 00267 90455 93892 98518 Y- 02687 17722 21325 24950 26151 29537 29657 34241 366*8 38005 42701 49513 61153 62750 73517 74823 88063 98474 Z-06004 08078 12401 15190 19087 22846 29727 30925 34987 41764 47299 51710 52759 60339 60968 62882 64350 66480 68569 69839 74019 74642 82327 84998 91370 98006 01864 02725 19080 24105 24643 1 MİLYON 25158 25589 27055 31333 33541 37455 37563 41529 44748 62327 70687 74603 80326 81092 83394 89545 S- 00572 01132 14238 30495 36195 42936 47289 48267 51566 54661 54743 56718 68392 71365 74367 76448 82034 86665 96086 99860 T- 00987 01947 05467 07452 10581 14332 22260 22887 26757 26936 29138 30787 32777 39233 39740 52880 57942 62405 62853 67071 67831 71945 72005 73765 77160 80271 90138 00001 01896 02672 15361 20583 20987 23970 24784 27148 29370 35657 36069 36754 37266 37321 38784 38989 40404 43013 44215 48626 50295 51968 52220 53412 55488 55659 56335 58467 60659 64438 66351 67433 68214 73438 78419 78958 80487 81551 82651 83694 84201 86475 86934 88786 89413 92222 92689 95525 99951 500 BİN 0381 0601 0979 1366 1983 2672 2764 3424 4169 4172 5741 6043 7399 74S0 7744 7840 7925 9119 9575 9825 *160 BİN 100 283 400 437 454 505 635 692 80 BİN 03 06 07 17 37 92 40 BİN (AMORTİ) 0 - 8 4 MİLYON (TESELLt) A- 96339 B- 96339 D- 96339 G- 96339 H- 96339 J- 96339 K- 96339 M- 96339 N- 96339 R- 96339 S- 96339 T- 96339 Y- 96339 Z- 06339 16339 26339 36339 46339 56339 66339 76339 86339 90339 91339 92339 93339 94339 95339 96039 96139 96239 96309 96319 96329 96330 96331 96332 96333 96334 96335 96336 96337 96338 96349 96359 96369 96379 96389 96399 96439 96539 96639 96739 96839 96939 97339 98339 99339
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear