18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 OCAK 1991 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17 Savaş Çılgınlıktır... (Baştarafi 1. Sayfada) Savaşla mı? Barışçı yoldan mı? Askeri çözüm mü? Diplomatik çare mi? Hangisi? ABD'nin en etkili gazetelerinin başında ge- len The New York Times, cuma günkü baş- yazısında askeri çözüme karşı çıkmış. "Koş- turmayın savaşa!" başlığını taşıyan başya- zıda şu satırların altını özellikle çiziyoruz: "Öylesine koşullar vardır ki savaşa katlan- mayı gerekli, hatta zorunlu kılar. Ama bugün için bu tür koşullar mevcut değildir. "ABD'nin Örtadoğu'daki yaşamsal çıkar- lan - petrolün ve stratejik müttefiklerinin gü- venliği - yakın bir tehdit altında değildir. Onun için Irak'ı Kuveyt'ten söküp atmak açısından ambargo makul bir yoldur. Öyle anlaşılıyor ki ambargo, güçlü ve sürekli bir biçimde Irak'ı yıpratmaktadır. "Saddam'ın işlemiş olduğu suçlar, Ameri- kalılann ve Araplann çoğunluğu ile dünyanın çok büyük bir bölümünü öfkelendirmektedir. Ancak bugün için doğru olan tepki, ABD'nin öncülüğünde bir saldırı değildir. "Şimdiye dek ABD'nin yaşamsal çıkarları korunmuştur. Ambargonun işlediğine inan- mak için makul nedenler vardır. 75 Ocak sü- resi, gelişigüzel konulmuş bir tarihtir. Koşul- lar değişirse, durum yeniden gözden geçiri- lebilir. Ama bugün için akıllı ve cesur tercih, savaşa hayır demektir." (International Herald Tribune; 11 Ocak 1991; sayfa 6). Biz de savaşın bir çare olduğuna inanmı- yoruz. Saddam'ın ambargoyla, uluslararası topluluğun uygulayacağı baskı yöntemleriyle yola getirilebileceği kanısındayız. Bu yöntemin daha çok zaman ve sabır ge- rektirdiği açıktır; ama doğru olan yol da bu- dur. * Savaş ne kadar sınırlı ve kısa süreli olur- sa olsun, Ortadoğu'da sonu nereye varaca- ğı belli olmayan bir kaosun ve yeni istikrar- sızlıkların tohumlarını atacaktır. Bu noktayı bir bölge ülkesi olarak Türki- ye'nin, her ülkeden daha çok gözönünde tut- ması ve bu açıdan da askeri çözüme karşı çıkması ve - tabii bir saldırıya uğramadıkça - olası bir savaşa da karışmaması gerekir. Ülkemizde halkın ezici çoğunluğu, tüm muhalefet, savaşa ve savaşa karışmaya kar- şıdır. Türkiye'yi böyle bir çılgınlığa, siyasal desteği yüzde 20'nin altında kalan bir ikti- dar götüremez. Vurgulamak istediğimiz ikinci bir nokta da şudur: Sadece Saddam'ı Kuveyt'ten çıkar- tarak yola getirmekle, Ortadoğu'ya barış ve huzur gelemez. Ortadoğu sorunu yalnızca Kuveyt'in işgaline indirgenemez. Ortadoğu'- da başka işgaller de vardır. Filistin sorununu çözmeden, petrol geliri- ni bölgede hakça dağıtmadan ve çağdaşlaş- ma yolunu açmadan Ortadoğu'ya ne barış gelir, ne de huzur. Kalıcı bir barış damgasını vurduğu hakça bir düzen kurulması için daha geniş ufuklu düşünmek gerekiyor. Bııslva savaş yetkîsi Baker, tıcirlikle indi (Boftorafi 1. Sayfada) ra'ya gelecek. Diplomatik gözlemciler, Ba- ker ve Hurd'ün, Irak'ın Kuveyt- ten çekilmesi için BM Güvenlik Konseyi tarafından saptanan son tarih olan 15 ocaktan hemen önce Türkiye'ye gelmelerinin "anlamlı" olduğıınu belirtiyor- lar. Bunun Körfez bölgesine en çok asker gönderen Washington ve Londra'nın çıkacak bir savaş- ta Türkiye'yi "kritik konumda bir iilke" olarak gördüklerini sergilediğini belirtiyorlar. Diplomatik çevreler, ABD Dı- şişleri Bakanı James Baker'ın Ankara'daki temaslan sırasında bir savaş durumunda "tncirlik Üssü"nün "hangi şartlarda ve ne ölçüde" kullanılabileceğini öğrenmek istediğini bildiriyor- lar. Aynı şekilde çöl savaşının kritik bir aşamasında Türkiye'- den "ikinci cephe açılması" için yapılacak talebin nasıl karşıla- nacağı konusunda nabız yokla- yacağını sanıyorlar. B-52'ler Bu çerçevede Washington Ti- mes gazetesinin Cumhurbaşka- ru özal'a yönelttiği sorulardan biri özellikle dikkat çekiyor. Di- ego Garcia Adası'ndan kalkacak ağır bombardıman uçakları B-52'lerin Irak'a yönerik rflrs-' yonlarının tamamlanmasından sonra încirlik ve Türkiye'deki di- ğer üsleri kullanıp kullanamaya- caklarına ilişkin bu sorunun Ba- ker'ın Türkiye'ye yönelteceği bir istek konusunda ipucu verdiği belirtiliyor. ABD Dışişleri Bakanı Baker gibi sırasıyla Dışişleri Bakanı Kurtcebe Alptemoçin, Başba- kan Yıidınm Akbulut ve Cum- hurbaşkanı Özal ile görüşecek olan Ingiltere Dışişleri Bakanı Douglas Hurd'ün de yarın An- kara'da yapacağı temaslarda Türkiye'nin savaşa yönelik ola- sı katkıları hakkında nabız yok- laması bekleniyor. Dışişleri çevreleri Baker ve Hurd ziyaretlerinin Ankara'nın da ABD ve lngiltere'ye bazı me- sajlar vermesi için bir fırsat oluşturacağını kaydediyorlar. Ankara'nın, "Körfez kıirinde bu kadar riski göze aldım. Kriz sonrasında Batı'dan hangi konu- larda destek bekleyebilirim" so- rusuna yanıt arayacağıru belirti- yorlar. Nitekim, Cumhurbaşkanı Özal'ın önceki gece yeni yıl do- layısıyla verdiği resepsiyonda ga- zetecilere, ABD Dışişleri Baka- nı'na Türkiye"nin serbest ticaret anlaşması konusundaki istemi- ni büdireceğini söyiemesi, ABD yardımında uygulanan 7/10 ora- nı konırSunıl gündeme getirip getirmeyeceğine ilişkin bir soru- Özal, Bakanlar Kuruhı'nu (Baştarafi I. Sayfada) Iu'nâ "başkanlık etmek üzere Basbakanhğa geleceği bildirildi. Ozal, saat 16.35'te Başbakan- hğa geldi ve Akbulut tarafından kapıda karşılandı. Bakanlar Ku- rulu da saat 16.40'ta toplandı. Bakanlar Kunılu toplantısı- nın ilk 2.5 saatlik bölümüne Özal başkanlık etti. Daha son- ra Akbulut başkanlığında süren toplantı, saat 21.00 sıralarında sona erdi. Özal, toplantıdan çı- karken bir açıklama yapmadı. Başbakan Yıidınm Akbulut, Bakanlar Kurulu toplantısından çıkarken gazetecilerin sorulan üzerine, herhangi bir olağanüs- tü durumun söz konusu olma- dığını, olağanüstü hal, sıkıyöne- tim gibi uygulamaların toplan- tıda görüşütaıediğini söyledi. Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsu Mehmet Yazar da top- lantıyla ilgili olarak yaptığı açık- lamada. Körfez krizinin değer- lendirildiğini ve gelinen her aşa- manın aynntüı bir şekilde değer- lendirildiğini söyledi. Cumhur- başkanı Özal'ın Körfez konu- sundaki geniş bilgisi ve olayla- ra başından beri hâkim oluşu nedeniyle toplantıya katılarak Bakanlar Kurulu'na bilgi aktar- dığını anlatan Yazar, "Biz bun- dan memnuniyet duyuyoruz" diye konuştu. Bakanlar Kurulu'nda herhan- gi bir karar alınmadığını, savaş hali, olağanüstü hal ya da sefer- berlik gibi uygulamaların söz konusu olmadığını anlatan Ya- zar, bir soru üzerine, Türkiye- nin üslerden daha önceki açık- lamalarda anlatıldığı üzere an- laşmalara uygun olarak insani yardım ve dar kapsamlı bir lo- jistik destek sağlayabileceğini bildirdi. Yazar, bir soru üzerine Başba- kan'ın bakanlardan, çok zorun- lu olmadıkça Ankara dışına çık- mamalarını istediğini belirtti. Yazar, Bakanlar Kuruiu'nun bundan sonraki gelişmeleri her aşamada izleyeceğini ve pazar- tesi günü dahil olmak üzere her an toplanabileceğini söyledi. (Baştarafi 1. Sayfada) sın toplantısında Kongre'deki oylamanın, Irak üderi Saddara Huseyin'e, Kuveyt'ten çekilmek zorunda olduğu yolunda, "en açık mesajı gönderdigini" söy- ledi. Bush şöyle dedi: "Kongre1 nin bu davranışı, Irak'ın Ku- veyt'ten koşulsuz çekilmesi ge- rektiği yolundaki uluslararası iradeye ABD'nin bağlı olduğu- nu açıkça göstermektedir." ABD Başkanı, Kongre'ye, kendisini desteklediği için min- nettar olduğunu söyledi. Bush, Irak'a da çağnda bulu- narak 15 ocaktan önce Kuveyt- ten "hızlı ve yığınsal biçimde" çekilmesini istedi. Bush şöyle devam etti: "Bu nokta iyi anla- şılsın. Banş herkesin hedefidir. Herkes onun için dua eder. Ama *flnTîiMiî> ya da "bakanz" yanıtını verme- si, Türkiye'nin başta ABD'den olmak üzere Batı'dan bazı istek- leri olduğunu açıkça gösteriyor. ABD Dışişleri Bakanı Baker'ı Şam'dan Ankara'ya getiren özel uçak yoğun sis nedeniyle Esen- boğa Havalimanı'na inemedi. 21.30 sıralarında Esenboğa'ya iki kez inmeyi deneyen ucak An- kara'da 19.30 sıralarında başla- yan ve görüş mesafesini zaman zaman sıfıra indiren yoğun sis nedeniyle inişi gerçekleştireme- di. Baker'ın uçağı bunun üzeri- ne Adana'ya dönerek 22.25 sıra- larında lncirlik'e indi. Încirlik Türk-ABD Ortak Savunma Te- sisleri'nde, Türk ve ABD'li ko- mutanlarca karşılanan Baker ve beraberindekiler, geceyi tesisler- deki komutanlık misafirhane- sinde geçirdiler. Baker'ın Anka- ra'dan lncirlik'e gitmesinde, "güwnlik önlemleri"nin uygun olmasının da etkili olduğu ABD'li diplomatik çevrelerce ifade edildi. Baker'ın bu sabah Ankara'ya gelememesi durumunda ziyare- tini tümüyle iptal edebileceği be- lirtiliyor. Diplomatik kaynaklar, ABD Dışişleri Bakanı'nın Türk yetkililerle yapacağı görüşmelere önem verildiğini, ancak hava koşuHannın Baker'ın Ankara-. ya gelmesini daha da geciktir- mesi durumunda, "zaman kay- bının göze ahnmayabilecegini" belirtiyorlar. Bu durumda Baker ve beraberindekilerin Ankara- ya gelmeden, Adana'dan Lond- ra'ya gitmesi bekleniyor. Diplo- matik kaynaklar, "Baker Anka- ra'ya gelemezse vazgeçilemeye- cek önemdeki bazı göriışmeleri- ni teiefonda yapabilir" ifadesi- ni kullanıyorlar. Fahd yetki verdi Öte yandan James Baker ön- ceki gün Suudi Arabistan'da ABD'nin gerekirse Irak'a karşı askeri harekât başlatabileceği konusunda Kral Fahd'dan yetki aldı. AA'nın VVashington Posl gazetesine dayanarak bildirdiği- ne göre bir Amerikan Dışişleri yetkilisi, Bush'un artık Suudilere danışmasının gerekmediğini, eğer savaşın gerekli olduğuna inanırsa başkanın kararını Suu- dilere "bildirmesinin" beklene- bileceğini söyledi. Baker, dün akşam Türkiye'ye gelmeden önce Kahire'de Mısır Devlet Başkanı Hiisnii Mtib-v rek, Şam'da ise Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad ile görüştü. SAVAŞA HAYIR — ABD Kongresi, Başkan Bush a "savaş yetkisi" veren kararı oyladığı sırada bir Amerikan vatandaşı Kongre Sarayı öniinde elindeki "savaşa hayır" pankartıyla tek başına protesto gösterisi yapıyordu. (Foloğraf: AFP) BAŞKENTTEN AHMET TAN (Baştarafi 1. Sayfada) mek için kuyruğa giren ya da Güneydoğu'dan göç eden yurt- taşlanmızı ferahlatmak değilse, Bush'u Saddam'ın metodu ile gafil avlamaya çalışıyor. Kuveyt'i işgal ile Filistin soru- nu arasında bağ kurmaya calı- şan Saddam'la încirlik ile ser- best ticaret arasında bağ kuran Özal arasında yalnızca yöntem farkı var. Ama bir koyup üç almak için de başka yol yok ki... Özal rahat mı rahat demiştik. Rahatlık ne istediğini bilmek- ten kaynaklanıyor olmalı. "İstediğini bilmek ile alabil- mek ayn seyler" belki. Ama şimdi bu farkı öne çıkarmak h H k erken.i ç i t e Özal'ın "yüzde 80 çıkar" de- diği savaşa daha 48 koca bir sa- at var. Buna saat farklan dahil degil. Üstelik BM'nin Saddam'a verdi- ği 48 saatlik sure hangi saate gö- re hesaplanacak? Bagdat saatine göre mi Gre- enwich saatine mi yoksa BM merkezinin bulunduğu New York'a göre mi? Aynca bakarsınız. BM Genel Sekreteri'nin düdiığü ile Bush- un Saddam'a atabileceği golii Saddam'ın kornere atmasına ge- rek olmadan maçı BM Genel Sekreteri'nin düdügü bitirebilir. Göriinen denilmese de hisse- dilen biraz bu. Merhaba Durda Birleşmiş Millet yeni yılda bir "lüzumlu telefonlar" ajan- dası bastınp devlet başkanlan- na göndermiş olmalı. Bu ajan- dada, herhalde tüm iilke yöne- ticilerinin telefon numaralan var. Özal bu ajandayı açıyor. Otu- ruyor telefonun başına ömegin, L'den Libya'yı ve Libya başbaka- nını buluyor. Başbakanı 1980'lerden tanı- maktadır. "Selamiinaley küm Sayın Dur- da. Beyaz Saray'ı ararken size de bir merhaba diyeyim dedim. Siz Arapsınız. birbirinizi tanırsınız. Bu Saddam nesine güveniyor?" Durda da ne desin? Laf kıtlığında asma budama muhabbetine katkıda bulunmak üzere "Herhalde gizli bir silahı var" falan diyor. Bu olayı başkası anlatsa inan- mayacağız. Telefonu çeviren Özal anlatıyor. tnanmak zorundayız. Ama Libya'nın lideri Kadda- fi dururken Başbakanı Durda- yı niye aradığına inandıncı bir neden göstermiyor. Oysa ki "Saddam'ın nasıl adam trfdufnnu" gariban Dur- da değil, Kaddafi herhalde da- ha iyi bilecck durumda. Her neyse, Özal'ın hareketle- rinden ve telefonlarının hikme- tinden sual olunamayacagı için bu konunun üzerine gitmedik. Özal'a şunu sorduk. "Saddam Filistin konusunun görüşülmesini istiyor. Bir Filis- tin konferansı (oplanmasını is- ter misiniz?" Özal hiç duraksamadan "evet" diyor. Tek şartı. konfe- ransın Türkiye'de toplanması. Ovsa ki Saddam'ın Kuveyt isgali ile Filistin konusu arasında bir bağ kurmasma "Dost Bush" karşı çıkıyordu. Özal'ın Filistin konferansına "evet" demesi de nerden çıktı? Bilindigi gibi Mitterrand'ın "banş planı"nda bu konferans var. Acaba Özal, Mitterand'la da mı dostluğu ilerletti? Eğer ilerletti ise bu dostluk- tan elde edeceğimiz, Türkiye'de toplanacak olan Filistin Konfe- ransı'nın salon kirası olacaktır. Bu hiç azımsanmamalı. 2 Ağustos'ta başlatılan Ker- kük ve Musul hesaplanna göre "salon kirası"nın maliyeti Turki- ye için son derece kârb. kararı Irak verecektir." BM kararlarına bağlı kala- caklarını, ancak "savaşın önle- nemez olmadığını" belirten ABD Başkanı, "Şu anda, Irak- ın, Kuveyt'ten çekilmesi yolun- daki BM karanna uymasımn lo- jistik olarak mümkiin olacağın- dan emin değilim. Ama Irak haftalarca önce vapması gereken şeyi şimdi yapmaya başlarsa, o zaman durum farklı olur" diye konuştu. Kongre'nin kararı ABD Kongresi'nden geçen ta- rihi karar, Birleşmiş Milletler- in aralık ortasında aldığı 678 sa- yılı kararla tam bir uyum için- de. Yani ABD Başkanı Bush'a 15 ocaktan sonra Irak'a karşı askeri güç kullanmasına kapılan açı- yor. Ancak Kongre*nin kararı tam olarak "savaş ilanı" anlamı- na gelmiyor. Ancak askeri güç kullanma konusunda Bush'un elini serbest bıraktığından savaş ilanı ile eş değerde bir karar ola- rak kabul ediliyor. Aynca za- manlamayı ABD Başkanı'na bı- raktığı için de Bush'a "açık çek" verilmiş oluyor. ABD yönetim- leri 2. Dünya Savaşı'ndan bu ya- na girdiği silahlı çatışmalann hiçbirisinde Kongre'den böylesi- ne açık bir çek almamıştı. ABD Başkanı Bush, şimdi eğer Irak'a karşı askeri guç kullanılacaksa bunun zamanını da kendisi sap- tayacak ve tekrar "savaş ilanı" yetkisi için Kongre'ye başvurma- sına gerek kaimayacak. Kongre, bu oylamayı yapar- ken binanın önünde savaş aleyh- tarı gösteriler yapılıyordu. Bush'tan Saddam'a Reddedilen mektup açıklandı WASHINGTON (AA) — ABD Başkanı George Bush'un, Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'e yazdığı ancak Irak Dı- şişleri Bakanı Tank ATİZ tarafın- dan reddedilen mektupta, Irak ordusunu mahvetmekle tehdit ettiği bildirildi. Beyaz Saray tarafından dün yayımlanan mektupta, Başkan Bush, Irak'ı kimyasal ve biyolo- jik silah kullanmaması ve bir bedel ödemek için Kuveyt'teki petrol rafinelerini yok etmeme- si konusunda uyardı. ABD'de yayımlanan Time dergisi de son sayısında mektup- la ilgili bir haber yayımladı. Ti- me'a göre Bush mektubunda, Saddam Hüseyin'e 10 ocaktan once Kuveyt'ten çekilerek ülke- sini bir yıkımdan koruması yo- lunda çağnda bulundu. Bush, mektubunda, "BM ka- rarlarına saygılı davranarak Irak, uluslararası topluma katıl- ma fırsatını yakalayabilir. Bu ta- vır, Irak'a ve ordusuna yıkundan kurtulma imkânı sağlayacaktır. Kuveyt'ten hemen ve şartsız çe- kilmediğiniz takdirde, kaybınız Kuveyt'ten fazla olacaktır" de- di. Mektubunda, saldırganlığın ödüllendirilmeyeceğini belirten Bush, görüşmenin de olmayaca- ğını kaydetti. S A Y I N D O K T O R V E E C Z A C I L A R I N D İ K K A T İ N E Mide ve duodenum tîlseri tedavisinde H2 Reseptör Antagonisti Ranitİdin HCI/Glaxo 150 mg lilm tablet 300 mg film tablet 150 mg film tablet 30 ve 60 film tabletlik; 300 mg film tablet 30 film tabletlik alüminyum folyo ambalajlarda piyasaya verilmiştir. Glaxo SAĞLIK ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş. Yıldız Posta Caddesi 52/8, Eseıtepe, 80700 Istonb»! GOZLEM UGUR MüMCU (Baştarafi I. Sayfada) giliz donanmasından kaçan "Goben" ve "Breslau" adlı iki Alman zırhlısının Çanakkale'ye sığındıklannı, Osmanlı hü- kümetinin bu iki Alman zırhlısını daha önce satın almış gi- bi Türk bayrağı çektirdiğini; "Midilli" ve "Yavuz" adları veri- len bu iki geminin, Alman Amirali Souchon komutasında Karadeniz'e açıldıklarını, bu savaş gemilerinin Odesa ve Si- vastopol lımanlarını topa tuttuklarını, Osmanlı hükümetinin de savaşa bu nedenle girdiğini yazarlar. Cemal Paşa, o günlerde Almanların bir oldubitti ile Os- manlı hükümetini savaşa sokacaklarından endişe etmek- tedir: "Amiralin tavnndan öyle görünüyordu ki kendisinin bir gün Karadeniz'de Ruslara karşı ani bir tecavüz icrası sure- tiyle harbi, içtinabı gayri kabil bir hale koyacaktı." Osmanlı hükümetinin Bahriye Nazırı Cemal Paşa, anıla- rında Osmanlı donanmasının bir oldubitti ile karşılaşmaması için Başkomutan Vekili Enver Paşa'nın Amiral Souchon'a "Goben" ve "Breslau"yu Karadeniz'e göndermeme emrini verdiğini de yazar. (Cemal Paşa, Hatıralar, Çağdaş Yay. s.173) Dahiliye Nazırı Talat Paşa'nın anılarında da Goben ve Breslau'nun Rus kıyılarını bombalamalarından Sadrazam Said Halim Paşa'nın ve kendisinin haberi olmadığı yazılı- dır. (Talat Paşa'nın Anıları, Say Yay. s. 40) Savaş kararı alan hükümetten ayn lan Maliye Nazırı Ca- vid Bey, 1926 yılında İzmir suikastı nedeniyle yargılandığı Ankara Jstiklal Mahkemesi'nde yaptığı savunmada savaşa karar verenlerin "Kuran'a iman ettikleri kadar Almanya'nın zaferine iman ettiklerini" söylemiştir. Goben ve Breslau bir rastlantı sonucu mu Rus donan- masıyla savaşa tutuşmuştu? Hayır... Yayımlanan Alman belgeleri, Amiral Souchon'un, 1914 yılı ekim ayında, Alman Genelkurmay Başkanlığı Genel Ka- rargâhı'ndan gelen bir gizli emir ile Odesa ve Sıvastopol limanlarını. Türk bayrağı çekilmiş iki Alman zırhlısı ile topa tutturduğunu, böylece Osmanlı hükümetini bir oldubitti ile karşı karşıya bıraktığını göstermektedir. Alman Genelkurmay Karargâhı'ndan verilen bu gizli emir- den sonra Başkomutan Vekili Enver Paşa, 22 Ekim 1914 günü Amiral Souchon'a şu gizli emri göndermiştir: "Büyük karargâh - GİZLİ - İstanbul, 22.10.1914 Filo Komutanı Amiral Bay Souchon'a Türk donanması Karadeniz'de deniz egemenliğinı sağla- malıdır. Rus filosunu arayınız ve onu nerede bulursanız savaş ilan etmeden saldınnız. Enver" Bu belgenin özgün metni, Alman Deniz Kuvvetleri arşi- vindedir. (Carl Mühlmann, Deutschland und die Türkei, 1913-1914, Berlin, 1929, VIII+104 s) O günkü koşullarda, Almanlar, Osmanlıları savaşa sok- mak kararındalar. Ne yapıp yapıp, İttihat ve Terakki hükü- metini savaşa sokacaklardır. Bu planlannda kendilerine is- tanbul'da bir büyük destekçi bulurlar Bu destekçi Harbiye Nazın ve Başkomutan vekili Enver Paşa'dır. Almanların, Osmanlıları savaşa sokmakiçin bir plan yap- tıkları. Çanakkale'ye sığınan Goben ve Breslau zırhlılannın bu plan gereğince Alman Genelkurmay Karargâhından al- dıkları gizli emir gereğince Karadeniz'e çıkıp Rus kıyılarını bombaladıkları anlaşılıyor. Başkomutan Vekili Enver Paşa, bu Alman planlarının uy- gulanmasında birinci derecede rol sahibidir. Öyle ki Alman Genelkurmay Karargâhı'ndan çıkan "Ruslara saldırın" em- ri, Osmanlı hükümeti Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa tarafından da Amiral Souchon'a gönderilir. Alman planı, Enver Paşa eliyle uygulanmıştır. Alman Genelkurmayı ile Enver Paşa'nın savaşa yol aça- cak bu emirlerinder» ne-sadrazamın haberi vardır ne kabi- nenin ne Dahiliye Nazırı Talat Paşa ile Bahriye Nazırı Ce- mal Paşa'nın! Cemal Paşa, olayı, Odesa ve Sıvastopol'un bombalan- masından sonra öğrenecektir... Bugün, hiç kuşkunuzolmasın, Türkiye'nin bu savaşa bu- laştırılması için de Pentagon'da benzer planlar yapılmıştır. Bu planların duyarlı odak noktası da İncirlik Üssü'nün Irak'a karşı savaşacak stratejik uçaklara açılması ve üssün "Savunma ve Ekonomik İşbirtiği Anlaşmasına" aykırı biçim- de kullanılarak Türkiye'nin bir oldubitti ile sıcak savaşa so- kulmasıdır. Baker ile de bugün kapalı kapılar ardında herhalde bu plan gereği "serbest ticaret karşılığı İncirlik Üssü'nün kulla- nılması" konusu konuşuluyor. Türkiye, göz göre göre bir savaşa sokuluyor. Tıpkı 1. Dün- ya Savaşı'nda olduğu gibi... Cuellar Saddam görüşmesi bugün Dış Haberler Servisi — BM Genel Sekreteri Perez de Cuel- lar'ın "diinyada banş için son şans" olarak nitelendirilen Bağ- dat ziyareti dün gerçekleşti. Dün akşam üstü Irak başkentine ge- len De Cuellar, Irak Dışişleri Bakanı Tank Aziz'le bir görüş- me yaptı. De Cuellar'ın bugün ise Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'le görüşeceği bildirildi. Bağdat radyosu, verdiği haber- de De Cuellar'ın, Tank Aziz'le "Örtadoğu'daki sorunlan kap- samlı biçimde ele aldığını Dev- let Başkanı Saddam Hüseyin'le de pazar günü (bugün) görüşecegini" belirtti. Radyo başka ayrıntı vermedi. De Cuellar, Bağdat'a hareket etmeden önce Amman'da yap- tığı açıklamada, "Bağdat'a iyi niyetle gidiyorum. Umarım, Irak Devlet Başkanı'na ve Irak- lı yetkililere uluslararası kamu- oyunun, ziyaretimin banşçı bir çözüme faydalı olmasını ne ka- İZMİR HİPODROMU'NDAN 1. KOŞU: F: Akkor (1), P: Do- rucan (3), S: Nurşo (4). 2. KOŞU: F: Renan (5), P: Ay- şen 2 (3), S: Golden Line (1). 3. KOŞU: F: Beybaba (3), PP: Boğaziçi (4), P: Akkurt (2), S: Ulubey (6). 4. KOŞU: F: Body Guard (8), PP: Aliş (3), P: Merhaba (9), S: Raşomon (1). 5. KOŞU: F: Colibos (4), PP: Bolca (1), P: Solero (8), S: Kah- raman (5). 6. KOŞU: F: Akbulut (3), PP: Piyango (4), P: Nazıma 30 (11), P: Tulnea (1), S: Dostu (8). 7. KOŞU: F: Jocker Dancer (3), PP: Golden Flower (4), P: Vera 1 (10), S: R. River (2). dar çok istediğini anlatabilirim" dedi. AA'ya göre Saddam Hüse- yin'le bütün konuları görüşece- gini kaydeden Cuellar, Sad- dam'ın, Kuveyt'in işgali ile Filis- tin sorununu birbirine bağlayan önerisini de ele alacaklarım söy- ledi. "Irak'a Kuveyt'ten çekilmesi için tanınan son tarih olan 15 ocağın erteienip ertelenemeyece- ğhıden emin olmadığını" kayde- den Cuellar, "Buna Güvenlik Konseyi karar verir" şeklinde konuştu. Perez de Cuellar, Saddam'la anlaşıldığı takdirde bölgeye BM Barış Gücü askerleri yerleştiri- lip yerleştirilmeyeceği sorusunu da "Eğer böyle bir şans doğar- sa, bu yapılabilecek şeylerden biridir" diyerek yanıtladı. Bir BM sözcüsu, Perez de Cu- ellar'ın 15 ocaktan bir gün ön- ce dönerek Güvenlik Konseyi- ne bilgi vermesinin planlandığı- nı bildirmişti. Cuellar, Saddam'ı Kuveyt'ten çekilmeye ikna etmenin "çok güç" olduğunu belirtti, ancak görüşmesinin başarısızlıkla so- nuçlanmasının krizin barışçı yoldan çözümlenmesi için dip- lomatik çabaların sona ermesi- ni gerektirmediğini söyledi. "Eğer başansız olursam, bel- ki başka biri bir şeyler yapabilir" diyen Perez de Cuel- lar, "Sonuç hakkında iyimser misiniz" sorusunu da "Ben her zaman umutluyumdur" şeklin- de yanıtladı. Iraklı yetküiler De Cuellar'ın ziyaretinden önce yaptıkları açıklamalarda tutumlarını yu- muşatacakları işaretini vermi- yorlardı. Yetküiler, De Cuellar'ı karşılamaktan memnun olacak- larını, ancak Kuveyt'in Irak'ın parçası olduğunu ve görüşmele- rin ancak bu temelde yürütüle- bileceğini söylüyorlardı. EVET/HAYIR OKTM AKBAL (Baştarafi 2. Sayfada) yoruz ve savunacağız." (1 Mart 1922) • "Cumhurıyetin dış siyasada özenle güttüğü amaç, ulusla- rarası barışı korumak ve güven içinde yaşamaktır. Komşula- rımızla dostluk ve iyi geçinme yolunda her gün biraz daha ilerlemekteyiz" (9 Mart 1937) • Atatürk büyük bir askerdi. Yaşamının en büyük bölümü cephelerde geçti. Trablusgarp, Balkan Savaşı, İkinci Dünya Savaşı, Bağımsızlık Savaşı... Bütün bu savaşlann zaferler ka- zanmış komutanıydı o... Savaşmaktan ne korktu ne de çe- kindi. Ama barışı her şeyin üstünde gelen bir değer, bir amaç saydı. Yukarıya aldığım sozleri Atatürk'ün haksız, yanlış bir savaştan yana olmadığını göstermiyor mu? Atatürk'e göre haklı bir savaş bağımsızlık ve özgürlük için yapılandır. An- cak böyle bir savaşta bütün ulus tek bir yürek gibi çarpar. Son olarak, Atatürk'ün 'sürekli barış'ın hangi koşullarda ku- rulacağı konusundaki şu sözlerini duyurmak isterim: "Eğer devamlı barış isteniyorsa, kütlelerin yaziyetlerini iyi- leştirecek milletlerarası tedbirler alınmalıdır. İnsanlığın bütü- nünün refahı, açlık ve baskının yerine geçmelidir. Dünya va- tandaşları, açlık, haset, açgözlülük ve kınden uzaklaşacak şekilde eğıtılmelidir." Anlayana!..
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear