Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
28 EYLÜL 1990 EKONOMÎ CUMHURİYET/13
Devlet
tahvilleri
• ANKARA (AA) — Bir
yıl vadeli devlet tahvilinde
yıllık ortalama faiz, önceki
gün yapılan ihalede yüzde
51.66'ya yükseldi. Merkez
Bankası verilerine göre
Harine tarafından en son
29 ağustosta yapılan
ihalede, satışa sunulan 150
milyar liralık 1 yıl vadeli
devlet tahvilinde yıllık
ortalama faiz yüzde 50.64
olmuştu. Hazine, önceki
gün yapılan ihalede ise 250
milyar liralık 1 yıl vadeli
devlet tahvilini satışa
sundu.
Ihracat
teşvikleri
• ANKARA (ANKA) —
Ihracat teşvik belgelerine
yeni sUre uzatım
kolayhklan getirildi.
Bakanlar Kurulu'nun,
"Ihracatı ve döviz
kazanduıcı faaliyetleri
teşvik karannda" değişiklik
yapan karan Resmi
Gazete'de yayımlandı. Buna
göre Devlet Planlama
Teşkilatı Konut Fonu
muafiyeti ile yalnız vergi,
rcsim ve harç istisnasından
yararlandırümak amacıyla
verilen ihracat teşvik
belgelerine de uygun ek
sttreler verilebilecek. Sttre
uzatımından enerji
muafîyetine ilişkin
düzenlenen ihracatı teşvik
belgeleri yararlanamavacak.
Tarunapara
bıdundu
• ANKARA (AA) —
Ziraat Bankası, tanm satış
kooperatifleri birliklerinin
ureticilerinden satın alacağı
1990 yüı ürün bedelinin
ödenmesinde kullanılmak
Ozere 1.2 trilyon lira kredi
sağlayacak. Ziraat
Bankası'nın sağlayacağı
fınansman, bu yüın son
dört ayı için geçerli olacak.
Resmi Gazete'nin dünkü
sayısında yayımlanan
konuya ilişkin Bakanlar
Kuruİu karanna göre tanm
satış kooperatifleri
birlikleri, bu kredi ile satın
alınacak ürünler ile
stoklardaki ürünün satış ve
değerlendirilmesi suretiyle
elde edilecek hasılatın
süratle Ziraat Bankası kredi
borcuna yatınhnası için
gerekli tedbuieri alacaklar.
Tttrkiye-SSCB
goruşmeleri
• ANKARA (AA) —
Türkiye ile Sovyetler Birliği
heyetleri arasında "sınır
bölgesinde harita yapımı ve
doğal kaynaklann
araştınlması, ilaçlama,
doğal afetler ve kurtarma
amaçlarıyla yapılacak
uçuşlara ilişkin teknik
işbirliği protokolü" ile ilgili
görüşmeler dün Ankara'da
başladı. Dışişleri
Bakanlığı'nda yapılan
( görüşmelerde, Türk heyetine
Dışişleri Bakanhğı Hukuk
ve Sosyal Işler Genel
Müdür Yardımcısı Elçi
Erkan Gezer, Sovyet
heyetine de SSCB Dışişleri
Bakanhğı Ortadoğu Genel
Müdür Yardımcısı Vitali
Aleksandroviç Nikiforov
başkanhk ediyor.
Emisyonda
daralma
• ANKARA (AA) —
Emisyon hacminde son bir
haftadaki daralma 1.1
trilyon lirayı aştı. Merkez
Bankası verilerine göre 19
eylülde 14 trilyon 6%
milyar lira olan
dolaşımdaki banknot
miktarı, 1 trilyon 159
milyar lira azalarak 26 eylül
itibanyla 13 trilyon 537
milyar liraya geriledi.
Emisyon hacmindeki düşüş,
17 eylüldeki 15 trilyon 290
milyar lirahk rekor düzey
dikkate ahndığında ise 1
trilyon 753 milyar Urayı
buldu. Bu arada, 26 eylül
tarihi itibarıyla emisyon
hacmi yılbaşına göre yüzde
61.8 oranında genişlemiş
bulunuyor. Bu artışın tutar
olarak karşılığı ise 5 trilyon
172 milyar olarak
hesaplandı. Yılbaşında
emisyon hacmi 8 trilyon
365 milyar liraydı.
Çimentoda
standardar
• ANKARA (AA) —
Türk Standartlan Enstitüsü
(TSE), yedi fırmamn TSE
markasını kullanma hakkı
veren sözleşmelerini, bu
firmaların isteği üzerine
iptal etti. TSE'nin
duyurusuna göre Coşkun
İnşaat AŞ (Mersin),
Katrancı Inşaat (Kayseri),
özeker Müteahhitlik
(Tarsus), Akan Sanayi
Ürünleri (Iskenderun) ve
Gürdeniz Denizçilik AŞ'nin
(Mersin) ürettiği 'Badoosh'
markalı portland
çimentosu, bundan böyle
TSE markasıyla
üretilemeyecek.
Sanayiciler makro ekonomik hedeflerin hızla yeniden belirlenmesini istiyor
'Krizi hafife almamalıyız'ÎSO Başkanı Hacıoğlu, "Olay çok hızla büyüyor. Makro
hedefler yeniden belirlenmeli, şirketler de ona göre
kendilerine yön vermeli. Tasarruf politikalarına
geçmeliyiz" dedi.
İKV Başkanı Jak Kamhi, dünyada resesyona doğru
gidildiğini hatırlatarak, "Türkiye olayı çok hafife
alıyor" dedi. İşadamlan kriz sürerse aylık ithalatın 2
ilyar doların-altına inmeyeceği görüşündeler.
ABDURRAHMAN YILDIRIM
Körfez krizinin Türkiye"ye etkilerinin
hafife alındığını belirten sanayiciler, çok
süratli bir şekilde makro ekonomik he-
deflerin yeniden hesaplanmasını istedi-
ler. Kriz dolayısıyla hampetrol fiyatlan-
mn 40 dolara çıktığına işaret eden sana-
yiciler, krizin kısa sürede bitmemesi ha-
linde ayhk ithalatın 2 milyar doların al-
tına düşmeyeceğini, bunun da ihracat ge-
lirleriyle karşılanamayacağmı vurguladı-
lar ve "Önlem alınmazsa gelecek aylar-
da döviz darbogazına gireriz" dediler.
Sanayiciler gereksiz ithalata son verilme-
sini istediler.
Konuya ilişkin Cumhuriyet'in sorula-
nnı yanıtlayan lstanbul Sanayi Odası
(İSO) Başkanı Memduh Hacıoğlu, kri-
zin bütçeye çok büyük bir yük getirece-
ğini, KDV oranlannın artırılmasırun da
bu yükü hafifletmeye yönelik olumlu bir
adım olduğunu söyledi.
Bu yükü hafifletmede Batı'dan gele-
cek yardımının önemıne işaret eden
Memduh HacıoğJu, "Kendi kaynaklan-
mızla bu işin üstesinden gelraemiz im-
kânsu. Çok süratli bir sekilde makro
ekonomik hedefler yeniden hesaplanma-
lıdır. Bu hedeflere göre şirketler de ken-
dilerine bir yön vermelidirler. Olay çok
süratle büyüyor. Türkiye'nin tasarruf po-
litikalanna zaman ka> betmeden geçmesi
şarttır" dedi.
İKV Başkanı Jak Kamhi de, Körfez
krizinin yol açüğı petrolfiyatıyükselme-
lerinin dünya ekonomisinde bir
"resesyona" doğru gidildiğinin işaretle-
rini verdiğini söyledi. "Türkiye olayı çok
hafife alıyor" diyen Jak Kamhi, krizin
bütün ülkelerde bir enflasyon etkisi ya-
pacağını ve Türkiye'de de bütçe giderle-
rini arttıracağını belirterek şöyle dedi:
"Müdahalenin temelinde de sorunu
önlemek yatıyor. Bu krizin de daha faz-
la uzamadan çözülecegi ve fiyatlann es-
ki seviyelerine ineceği umuluvor. Ama
kriz uzarsa petrol fiyatlan da düşmez,
o zaman üçüncü petrol şoku vaşanır."
Bu arada önceki gün yapılan İSO
meclis toplantısında da Körfez krizi tar-
uşıldı. Memduh Hacıoğlu burada yap-
tığı konuşmada krizin herkesi etkileye-
ceğini belirterek şöyle dedi: "Ödenecek
faturanın dengeli olması lazımdır. Özel
sektör üstüne duşeni yapacaklır. ama ka-
mu kesimi de kendine duşeni yapmalı-
dır. Fiyat artışlarında başı kamu kesimi
çekiyor. Bu artışlann bazıları haklı, ba-
zıları ise haksız."
Dış ticaretteki olumsuz gelişmelere de
dikkati çeken İSO Başkanı Memduh Ha-
cıoğlu şunlan söyledi:
"İtnalatımız 2 milyar dolara dayan-
mıştır. Petrol fiyatlanmn bu kadar art-
mış olması ithalatımızın bundan sonra-
ki aylarda 2 milyar doların altına düş-
meyeceğini göstermektedir. 3-5 ay son-
ra 700-800 milyon dolarlık ihracat geliri
ile ithalaü karşılamak imkânsız hale ge-
lecektir. Bu, önlem alınmazsa önümüz-
deki aylarda bir döviz krizi olacagına işa-
ret etmektedir. Eger dışardan beklenen
yardım sağlanmazsa bütün olumlu gös-
tergeler kırmızıya doğru gidecek. Eko-
nomik büyüme duracak. Ekim ayı orta-
sından itibaren ekonomide bir durgun-
ABD petrol stokunu satıyor
luk yaşanacağına işaret etmek isterim.
Henüz ne kadar sürecegi belli olmayan
bu krizin yarası büyük olacak."
TİSK eski Başkanı HaUt Nario de
Meclis toplanüsında yaptığı konuşmada,
"Biz burada meraleketi cepheye sürecek
kadar tehlikeye aüyoruz, Batının savu-
nuculuğunu yapıyoruz. Batı bunu almı-
yor, görmüyor" dedi. Körfez krizinin bir
maliyeti olacagına işaret eden Halit Na-
rin, "Bizde de enflasyonun ürmanışa ge-
çeceği bir gerçek. Fırsatçı zamlardan he-
pimizin kaçması lazımdır. Ama en bü-
yük fırsatçılıgı da kamudun yaptıgını
vurgulamak lazımdır" şeklinde konuştu.
Doviz rezervlerinde küçük oranh bir
azalmanın meydana geldiğini kaydeden
Narin "tthalatın bu hızla devam etme-
si, bizi döviz darbogazına düşürür. Çı-
kış yolu lüzumsuz ithalata son
verilmesidir" dedi.
tbrahim Bodur ise "Körfez krizinden
kısa sürede kurtulmak zor. Bölgeye bekçi
ve nöbetçi aramyor. Kriz fevkalade
önemlidir" diye konuştu.
Fransız çimentocular
Beyaz Saray, petrol fiyatlarındaki artışı
engellemek için hampetrol stoklarını piyasaya
sürmeye karar verdi. ABD'nin 590 milyon varil
stoku bulunuyor. tlk aşamada, "deneme" için
bu stoktan 5 milyon ton petrol satışa çıkarılacak.
Ekonomi Servisi — Beyaz Sa-
ray, petrol fiyatlarındaki tırma-
mşı durdurinak için stratejik
petrol stoklarını devreye soku-
yor. Beyaz Saray sözcüsü Mar-
ttn FHzvnter tarafından dün ya-
pılan açıklamada, 590 milyon
varil stok ham petrolü bulunan
ABD'nin "deneme" amacıyla
piyasaya 5 milyon varil ham pet-
rol sürecegi beürtildi. VVashing-
ton'dan yapılan acıklama üzeri-
ne uluslararası borsalarda ham
petrol fiyatlan gerileme gösterdi.
ABD'nin 1975 yüında Neva-
da'daki yeraltı depolanna stok-
ladığı 590 milyon varillik strate-
jik petrol rezervi, oluşturulduğu
tarihten bugüne kadar kuUarul-
mamıştı. Sadece 1985 yüında,
deneme amacıyla bu stokun bir
bölümü rafinerilere pompalan-
mıştı. ABD Başkanı George
Bush, Irak'ın Kuveyt'i işgalinden
bu yana ham petrol fiyatlarırun
3 kat artarak 40 dolar seviyesi-
ne ulaşması nedeniyle, bu stok-
tan 5 milyon varil ham petrolü,
fiyat artışını frenleme amacıyla
serbest piyasaya sürmeye karar
verdi. Beyaz Saray sözcüsü Mar-
lin Fitzwater, dün yaptığı açık-
lamada Bush'un enerji fiyatla-
rındaki artışı durdurmak için
başka önlemler alacağını da söy-
ledi.
ABD'nin ve diğer sanayileş-
miş ülkelerin "kara günler" için
sakladıkları stratejik petrol
stoklan, krizin ilk günlerinde de
önemli bir tartışma konusu ol-
muştu. Irak ve Kuveyt'e uygula-
nan ambargo nedeniyle Suudi
Arabistan OPEC üyelerini belir-
lenen kotalann üzerinde üretim
yapılması için acil toplantıya ça-
ğırmış, ancakjlk etapta bu çağ-
n kabul edilmemişti. BAşta İran
olmak üzere OPEC'in "şahinler
kanadı" tarafından gelen ret ce-
vabına, gelişmiş ülkelerin elle-
rinde bulunan stoklar gerekçe
gösterilmişti.
Washington'un bu açıklaması, borsalarda derhal
etkisini gösterdi ve hampetrol fiyatlannda
düşüşler kaydedildi. Londra Borsası'nda Kuzey
Denizi türü hampetrolün varili, 36.75 dolara
geriledi. Tokyo Borsası'ndaki düşüş durmadı.
'Yatırım
öü üü
Tokyo Borsası, her zamanki gibi petroldeki sıçramadan büyük ölçüde etkilendi. Nikkei Endeksi
son 33 ayın en düşük düzeyine indi. (Fotograf: Reuter)
Beyaz Saray'dan yapılan bu
acıklama ticaret borsalannda
hemen etkisini gösterdi ve ham
petrol fiyatlannda düşüşler kay-
dedildi. Londra borsasında, ön-
ceki gün 37.95 dolardan işlem
gören Kuzey Denizi türü ham
petrolün kasım ayı tesümat fiya-
tı dünkü işlemlerde 36.75 dola-
ra geriledi. Batı Teksas türü ham
petrolün varil fiyatı da bir ön-
ceki güne göre 1.30 dolara geri-
leyerek 38.67 dolardan işlem
gördü. ABD'nin açıklaması
Uzak Doğu borsalannda da et-
kisini gösterdi ve Tokyo, Hong
Kong, Süıgapur borsalannda
petrol fiyatlan ortalama 1.60
dolar düştü.
Petrol fiyatlannın düşüşe geç-
mesine rağmen, bazı borsa uz-
manları açıklamamn aslında
olumsuz gelişme olarak değer-
lendirihnesi gerektiğini ileri sür-
düler. Uzmanlar, ABD'nin fi-
yatlan düşürmek amacıyla stra-
tejik petrol stoklarını devreye
sokmasının, krizin yakın gele-
cekte banşçı yolla çözülmeyece-
ğınin bir işareti olduğunu belirt-
tiler. ABD'nin girişimini olum-
lu karşılayan "iyimser" borsa
analistleri ise Beyaz Saray'ın ka-
rarh tutumunun piyasadaki te-
dirginliği gidereceği görüşünü
savundular.
Tokyo Menkul Kıymetler
Borsası'nda Körfez krizinin
olumsuz etkileri sürüyor. 225
hisse senedini içeren Nikkei en-
deksi dün 478.81 puan kaybede-
rek son 32 ayın en düşük sevi-
yesi olan 21 bin 771 puana geri-
ledi. Nikkei endeksi yılbaşında
38 bin, kriz öncesinde ise 30 bin
puan seviyesindeydi.
Londra ve New York borsala-
nnda da düşüşler sürüyor.
Londra'da FTSE-100 endeksi 2
bin puanın altına inerken New
York'ta Dow Jones endeksi 26
puan kaybederck 2.459.65 pua-
na geriledi.
Doviz ve alnn borsalannda ise
kararsız trend sürüyoT. Londra
Borsası'nm önceki günkü sean-
sını ons başına 404.85 dolardan
kapatan altın dünkü seansı
401.90 dolar seviyesinde ta-
mamladı.
Dün sabah Tokyo Borsası'nda
0.10 yen yükselerek 137.50 yen-
den işlem gören ABD Doları,
Londra Borsası'nda sterlin kar-
şısında değer kaybetti.
sözümüzü
tutacağız'EkoDomi Servisi — Bundan
tam bir yıl önce Çitosan'a ait
5 çimento fabrikasmı satın ala-
rak Türkiye'de Set Çimento
adına bir şirket kuran Fransız
Ciments Français gnıbu, imza-
lanan anlaşmanın maddeleri
arasında yer alan 60 milyon
dolarlık yatırım ve hisselerin
halka satışı konusundaki taah-
hütlerini yerine getireceğini
açıkladı. İlk etapta Ttukya fab-
rikasının hisselerini halka sa-
tacak olan Ciments Français,
60 milyon dolarlık yatınm ta-
ahhüdünü 1993 yıh ortalanna
kadar tamamlayacak.
Fransız Ciments Français
Grubu'nun Yönetim Kurulu
Başkanı ve Genel Müdürü Pi-
erre Conso,, önceki gün yap-
tığı basın toplantısında, saüşın
iptali ile ilgili tartışmanın hü-
kümet ile muhalefeti ilgilendir-
diğini belirterek, "Biz yatınm
karaıianmızı idari ve hukuki
alanlardan bağımsız olarak
alıyoruz" dedi.
Pierre Conso, 1989 yüında
gerçekleştkdikleri 23 milyon
tonluk çimento satışıyla bu
sektörde dünyanın 4. büyük
şirketi olduklannı anlatarak
yapacaklan yatınmlarla Türki-
ye"deki fabrikalara yüksek tek-
nolojiyi getireceklerini ifade
etti.
Pierre Conso, Çukurova
Grubu'na ait Çanakkale Çi-
mento Fabrikası'mn bir bölüm
hissesine karşüık, gruba ait
fabrikalardan hisse verilmesi
konusunda ise net bir acıkla-
ma yapmaktan kaçındı. Con-
so, konuyla ilgili sorumuzu
şöyle cevapladı: "Çukurova
Grubu ile henüz hicbir anlaş-
ma yapmadık. Bizim büyük
bir grup oldugumuz unutul-
mamalı. Pazar payımızı arttır-
mak için yeni fabrikalar Inra-
bilir ya da kurulu fabrikalan
satın alabiliriz. Zaten bedefi-
miz de bu. Ancak Çanakkale
Çimento konusunda henüz or-
tada bir şey yok."
UNES TANER EKONOMIYl ANLATTI
'Çoğunluk enflasyonu seviyor
EKONOM NOTLARI
BİLAL ÇETtN
"Bu yıl enflasyonu yüzde 30'lara in-
diremezsek, istifa edeceğim" biçimindeki
sözleri büyük ilgi toplayan Devlet Bakaru
Güneş Taner, Türkiye'de önemu bir ke-
simin yüksek enflasyonla yaşamaktan
memnun olduğunu söyledi.
Devlet Bakanı Taner'e yönelttiğimiz
sorular ve verdiği yanıtlar şöyle:
— Enflasyonu yüzde 30'lara indirece-
gim dediğinizde elinizde kimsenin bilme-
diği bazı ipuçları mı vardı?
TANER — Tabii. Size anlatayım. Bu
ekonomik modelin kendisidir. Konver-
tibiliteye geçerseniz konvertibilite de çok
kuvvetli bir silahtır. Konvertibilite bizim
enflasyonla mücadeledeki en büyük si-
lahımız. Ikincisi yine siyasi bir karardır.
Bugüne kadar bütçe finansmanında bir
kalem olarak kullanılan gümrük vergi-
lerini biz prensip olarak bütçe finansman
kaynağı olarak gormekten çıkardık. De-
dik ki gümrük vergileri, ticaretin koşul-
landınlmasında, dünya entegrasyonun-
da Türk sanayiinin başarıyla rekabet et-
me gücünü sağlayabilmesi için kııllanı-
lacak olan bir araç ve amaçtır. Progra-
mın ana hedefi enflasyonu düşürürken,
geçmiş dönemlerde dünyanın bir çok ye-
rinde ve Türkiye'de de yaşanan sadece
parasal bir operasyonla piyasadaki talebi
daraltıp, baskıyla enflasyonu aşağı indir-
mek değildir. Çünkü, bunun yapısal ol-
mayacağını biliyoruz. Bu sefer değişik
bir model uyguladık. Bu model, talebin
gelişebilmesi, üretimin arttırılması, bu-
nun bir para operasyonuyla dengelendi-
rilmesi ve döviz dengesiyle de bütünleş-
tirilmesi ve güçlendirilmesi. Model bu.
Ve serbest rekabet içinde dunya pazar-
laner'den...
İnsanlarımızın yüzdç
64'ü kendi işine sahip.
Onlar enflasyonla
yaşamaktan memnun.
Ekonominin yarısını
gösteriyoruz, yarısı ise
vergi dışı kalıyor.
GSMH'nin yüzde 22'si
oranında vergi alıyoruz.
Enflasyon yüzde 40-45
olur. Bu rakamm içinde
petrolden gelen fiyat
artışı yüzde 10'dur.
lanna açılması Türkiye'nin dünyanın en
ucuz, en kaliteli mah neredeyse, nereden
ithal edilebilecekse gidip oradan onu it-
hal etmesi. Bundaki amaç, maliyet enf-
lasyonunu arttıran girdileri alttan oya-
rak sanayiciye ucuz hammadde temin
edip, sanayicinin ilk etapta fiyat arttır-
ma eğilimini ortadan kaldırmak, ikinci
etapta bunu sabit tutmak, üçüncü aşa-
mada aşağı indirmektir. Bu modelin yü-
rüyeceğine inandığımız için sene sonu
enflasyon rakamlannın aşağı yukarı ta-
bi birazcık sapma olacaktır, ama yine 40
civarında gelebileceğine inancımızı soy-
luyoruz.
— Körfez krizine rağmen mi 40 civa-
nnda?
TANER — Tabii. Zaten, yine bunun
içerisinde, yani 40 civarı dediğim raka-
mın içerisinde yüzde 10*luk petrolden ge-
len bir fiyat artışı vardır. Yani siz, 40-45
arasında bir bandı alın. 45 deyin 10 pu-
an çekin 35'tir hakiki enfiasyon. Eğer
Körfez krizi olmasaydı 40 deyin 10 pu-
an çekin, o zaman 30 olur. Bizim kont-
rol edemediğimiz, dışımızda kalan psi-
kolojik etkiler hariçtir.
Burada şunu da söylemek lazımdır.
Türkiye dünyada vergi veren ülkeler ara-
sında en son sıralarda olan ülkelerden bi-
risi. GSMH'nin ortalama yüzde 22'si ni-
spetinde bir vergi almaktayız biz.
— Neden bu kadar az? Aslında vergi
oranları bizde hiç de düşük değil.
TANER — Sizin baktığınız vergi
oranlan bordrolu insanlardan alınan ver-
gi oranlan. Ama bunun dışansında vergi
toparlayamadığımız, alamadığımız ser-
best calışan bir kesim var. Ekonominin
yarısını gösterebiliyoruz, yansmı göste-
remiyoruz. Yarısını gösteremiyorsaruz o
kısım vergi dışı kalmaktadır. A.Ş!ler de
ondan dolayı ettikleri kân burada göster-
memektedirler. Dolayısıyla eğer o şekil-
de bakarsanız toplanan vergi GSMH'nin
yüzde U'i, hatta daha düşüktür.
— Tekrar enflasyona dönersek Körfez
krizi olumsuz etkiledi diyorsunuz. Peki,
kriz olmasaydı kaç olurdu enflasyon ora-
nı?
TANER — Benim o sıralar arkadaş-
lara hep söylediğim rakam yüzde 35'le
, 36-38 arasında bir rakamda bitirebilece-
ğimi inanıyordum. Hâlâ söylüyorum.
Şunu da söyleyeyim. Türkiye'de birçok
insan, birçok kişi ve kuruluş, yüksek enf-
lasyonda yaşamaktan memnundur.
— Neden?
TANER — Nedeni şu, insanlanmızın
yüzde 64'ü kendi işine sahiptir. Enflas-
yonun yüksek olması onlann işine gel-
mektedir. Çünkü yüksek enflasyon içe-
risinde, o boşlukta kendi fiyatlannı enf-
lasyonun üstünde, o civarda veya beklen-
tilere bağlı olarak çok üstünde yapabil-
mektedirler. Ama burada mühim olan
ezilen, enflasyon altında kendisini ayar-
layamayan bir kesim vardır: Yüzde 36.
Memur, işçi ve emekliler ile çiftçi. Hat-
ta çiftçi bile bundan sayılmayabilir. Çün-
kü, çiftçi gidip siyasi baskısını yapabil-
mekte ve öbür taraftan bir şeyler kopa-
rabilmektedir. Ama, çalışan sınıf ezil-
mektedir.
StRECEK
OSMAN ULAGAY
Çekici Pazarlar Nerede?
Türkiye için ihracat 1980'lere gelene dek pek önemli de-
ğildi. Gerçi 1970'lerin sonuna doğru ihracatı arttırmak için
bazı girişimler olmuştu ve bazı sonuçlar alınmıştı, ama bu-
na karşın 1979 yılında Türkiye'nin ihracatının milli gelire
(GSMH'ye) oranı hâlâ % 4'ün altındaydı.
1980'lerde gündeme gelen ihracat atılımıyla ihracatımızın
GSMH'mize oranı 1988 yılında yüzde 17'ye yaklaştı, geçen
ytl ise yüzde 14.4 oldu. Türkiye'nin dünya ihracatı- içindeki
payı da 1980'lere giriiirken binde 1.5 dolaytndayken
1980'lerin sonunda binde 4'ün üzerine çıktı.
1950'lerde her mahallede bir milyoner yetiştirme hevesi-
ne kapılan Türkiye, milyon liranın bütün büyüsünü kaybetti-
ği 1980'lerde milyon dolarla konuşan ihracatçılann neredeyse
her mahallede boy göstermeye başladığı bir ülke haline gel-
di. İhracata dönük üretimden ekmek yiyenlerin sayısı artar-
ken ihracatçı Iobileri ve dernekleri oluştu, güç kazandı.
Türkiye ihracatta oransal olarak en büyük sıçramayı
1980-83 döneminde yaptı ve bu dönemde İslam ülkelerine
yapılan ihracatın toplamdaki payı yüzde 42'yt geçerken AET
ülkelerinin payı yüzde 35'lere indi. İhracatı öğrenme döne-
minde Türkiye için önemli pazar oluşturan İslam ülkelerinin
ihracatımızdaki payı daha sonra giderek düştü ve 1984-89
döneminde yüzde 33'lere, 1989'da ise yüzde 25 dolayına indi.
AET (daha sonra AT) ülkelerinin payı ise yeniden tırmanışa
geçerek 1984-89 döneminde yüzde 44'e yükseldi, 1989 yı-
lında ise yüzde 46yı gecti. ABD dahil diğer (yani AT dışı)
OECD ülkelerinin ihracatımızdaki pay 1980'ler boyunca fazla
değişiklik göstermeyerek yüzde 13-14 arasında seyrederken
SSCB dahıl Doğu Avrupa ülkelerinin payı da 1980-89 döne-
minde yüzde 6nın hemen altında kaldıktan sonra 1989'da
yüzde 10'a yaklaştı.
Bu yılın ilk yarısındaki ihracatımızın dağılımına baktığımızda
AT ülkelerine yapılan ihracatın payının daha da yükselerek
yüzde 49.4'e çıktığını, Körfez ülkelerinin geçen yılın bütünün-
de yüzde 14 olan payının yüzde 11.7'ye geriledığini, diğer İs-
lam ülkelerinin payının ise yüzde 12 dolayında kaldığını gö-
rüyoruz. Bu yılın ilk yarısında ihracatımızın yüzde 14.6'sı ABD
ve diğer (AT dışı) OECD ülkelerine, yüzde 8.6'sı SSCB dahil
Doğu Avrupa ülkelerine, yüzde 4.5'i ise diğer ülkelere yapıl-
mış.
Tüm bu veriler Türkiye'nin ihracatını, Körfez krizinin çok
öncesinden başlayarak Körfez'den ve diğer islam ülkelerin-
den AT'nin ve diğer OECD ülkelerinin zengin pazariarına doğ-
ru yönlendirdiğini, son yıllarda Doğu Avrupa'ya yönelik ihra-
catın payında da bir artış gözlendiğini gösteriyor.
öte yandan Türkiye'nin 1980li yılların başlarında büyük
bir sıçrama yapan ihracatının 1988'de gerçekleşen son atı-
lımdan sonra bir duraklama dönemine girdiğini görüyoruz.
Değişen kur politikasının, azalan teşviklerin, yetersiz kalmaya
başlayan üretim kapasitelerinin bu sonuçtaki etkilerinı ve ağır-
lıklarını burada tartışmayacağım. Burada üzerinde durmak
istediğim soru şu: Türkiye yeniden ihracatını arttırma çaba-
sı içine girerse daha çok hangi pazarlara yönelebilir, yeni pa-
zaıiarı nerede bulabilir?
Bu soruya cevap ararken The Economist dergisinin son
sayısında yer alan rakamlara göz atmakta yarar var. Dünya-
yı, Avrupa Topluluğu (AT), Kuzey Amerıka (KA), Asya Pasifik
Bölgesi (AP) ve Diğer Ülkeler (DÜ) olarak dört ticaret bölge-
sine bölen The Economist, her bölgenin kendi içinde yaptı-
ğı ticareti ve diğer bölgelerle yaptığı ticareti belirlemiş. The
Economist'in 1989 yılı içinde verdiği verilerle şöyle bir tablo
oluşturmak mümkün: (Tablodaki rakamlar milyar dolar ola-
rak verilmiştir.)
Bölge içi
Bölgeler
A.Topluluğu
K.Amerika
Asya Pasifik
Diğer Ülkeler
ticaret
660
165
300
400
1525
İhracat
430
315
400
450
1595
İthalat
480
420
300
420
1595
Bu rakamlar 1989 yılında dünya ticaret pastasının nasıl bö-
lündüğü konusunda çok genel düzeyde de olsa bir fikir verl-
yor. Avrupa pazannın gerek pazar ıçi ticaret hacmiyle gerekse
ithalat kapasitesiyle en büyük pazar olduğu, Kuzey Amerika
pazannın da dev bir ithalat kapasitesine sahip bulunduğu
görülüyor. Asya Pasifik bölgesinin önemi giderek artarken
"Diğer Ülkeler" grubu çok sayıda ve türde ülkeyi kapsadığı
için bu gruba ilişkin rakamlardan önemli bir sonuca varıla-
mıyor.
Bu rakamların biraz ayrıntısına baktığımız zaman AT ye Ku-
zey Amerika'nın birbirlerinden 595'er milyar dolarlık ithalat
yaptıklarını, buna karşılık Diğer Ülkeler'den AT'nin 265 mil-
yar dolar, Kuzey Amerika'nın 115 milyar dolar; Asya-Pasifik
bölgesinden ise AT'nin 120 milyar dolar, Kuzey Amerika'nın
210 milyar dolar ithalat yaptıklannı görüyoruz.
Körfez krizinin etkiterini de hesaba katarak dünya konjonk-
türündeki gelişmelere baktığımızda ise Avrupa ülkelerinin bir
bütün .olarak ekonomik büyümeyı sürdüreceklerini, ABD'nin
bir "resesyon", yani durgunluk tehlikesiyle karşı karşıya bu-
lunduğunu, Doğu Avrupa ülkelerinin ve petrol ithalatçısı ge-
lişmekte olan ülkelerin ise sorunlarının daha da ağırlaştığını
görüyoruz. Bu arada özellikle Körfez ülkelerinde işçileri bu-
lunan Asya ülkelerini de saymak gerekiyor.
Görülüyor ki bugünkü ortamda en büyük umut gene dev
Avrupa Topluluğu pazarında. SSCB ve diğer Doğu Avrupa
ülkeleriyle zor günlerdeki iyi ilişkileri sürdürebilirsek gelecek
için umutlu olabiliriz. Dev ABD pazarında daha büyük pay
almak için ise "yağmurun yağmasını" bekliyoruz.
Vergi yasa
tasarısı hazırANKARA (AA) — Yeni ver-
gi kanunu tasarısı son şeklini
aldı. TBMM'ye sunulması bek-
lenen tasan ile eğitim, kültür ve
sağlık harcamalarının bir kıs-
mımn vergiden düşülmesi ön-
görülürken, Kurumlar Vergisi-
ndeki istisna kapsamı genişle-
tiliyor.
Maliye ve Gümrük Bakanı
Adnan Kahveci'nin "vergi
reformu" olarak nitelendirdiği
vergi paketi, çeşitli kesimlerde
tartışmaya açılıp görüşler ahn-
dıktan sonra yeniden düzenlen-
di.
Maliye ve Gümrük Bakanhğı
tarafından hazırlanan tasanda
getirilen yenilikler özetle şöyle:
Esnaf maufhğından yararla-
nabilmek için esnaf muaflığı
belgesi esası getiriliyor, götürü
mükellefine yazarkasa kullan-
ma imkânı veriliyor, elektronik
cihaz ile fiş vermeyenlere "ge-
çiş döneminin şefkati içinde" 1
yıl süreyle ceza kesilmemesi ön-
görülüyor.
Aynca ücretli, tüccar, serbest
meslek erbabı ve çiftçiler eği-
tim, kültür ve sağlık gibi özel
harcamalarının belli bir kısmı-
nı vergi matrahından indirebi-
liyorfar, konut kredi faizleri in-
dirim kapsamına alınıyor. Üc-
retliler için bu düzenlemenin
uygulama tarihi ise 1.1.1993 ola-
rak belirleniyor.
1984 yılından beri uygula-
nan, gayrimenkullerin ve iştirak
hisselerinin satışından doğan
kazançlara ilişkin istisna hük-
münün uygulama süresi de ta-
san ile 1992 yılı sonuna kadar
uzatıhyoT.
öte yandan Tekel ve Deniz-
çilik Bankası'nın muafîyet hü-
kümleri kaldınhyor. Mah'ye ve
Gümrük Bakanhğı, bu hüküm-
le sağlıkh bir rekabet ortarmnm
amaçlandığmı dile getirdi.
Tasanda, düşük değerde gös-
terilerek alım-satımı yapılan ta-
şıt ve evler için vergi kaçağmı
önleyici yeni düzenlemeler ge-
tiriliyor. Buna göre motorlu ta-
şıtlann ahm ve satımında Türk-
iye Sigorta ve Reasürans Şirket-
leri Birliği'nce belirlenen Kas-
ko Sigorta değerleri esas
alınacak.
Tapu harcı matrahı ise en-
dekse bağlaruyor. Tapu harcı
matrahı değeri bildirildiğinde
bu dört yıl süre ile değişmiyor-
du. Yeni düzenleme ile Emlak
Vergjsi değerleri yeniden değer-
lendirme katsayısı dikkate alı-
narak endekslenip tapu harcı
bu yeni değerlendinnelere gö-
re alınacak. Ancak Emlak Ver-
gisi gene eskiden olduğu gibi 4
yıl süre ile mükellefierin beyan
ettiği değer üzerinden hesap-
lanacak.
Tasan ilgili komisyonlarca
ele almdıktan sonra TBMM
Genel Kurulu'nda görüşülerek
kanunlaşacak.