23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahıbı Cumhunvtt Maıbaacılık ve Gazelecılık Turk Anonım Şırketı adına >ıdır Vadı 0 Genel >a>ın Muduru Hasan Cemal. Muessesc Müduru EHIIK LsâUlrll. Yaz lilc-ı Muduru Ok»> Gon«s», £ Haber \itrken Muduru Yalçııı Ba>«r, bavfa Duzenı ^oneıroenı 41ı Acar 0 Temsıicıter ANkARA U K I T U I Z M I S Hıkmtt Çelınkay». ADAV\ Çtlın k Pol 'ıka- CHal latlaag*. Dıs Haberlo trj.a M o , Ekonomı Caafb Tarku. Ij Scndıka Şakn» «<«•«. Kulıur Cdıl l « Isunbul Hâbe'len Kcaul Katak Eğıtım Oacay Şayfau, Haber Araşumıa hmti B>rkM, Yun Habcrtsî V r t a Dofalı Spor Danışmanı AMalkaalr lnnfaua, Dızt Vaztlar KCTCBI ÇaJifkM. Arattırma ŞafcM AJpcr Du2rirm<r 4bdaJMı Itzvt 0 fcoordınalLV Afeaart Korvkaa 0 Mal lîief Enrf Erfcs* 0 Muha«;x Bvkal k w f 0 Bulçe PlanUma S««fi OsouBBe$eotta 0 Rrklam An« l o n a 0 Ek Yavırtar Hajya Akyoi 0 Idare Haırrıa Garef 0 Islel-ne CMMM* Çriik 0 Biıgı Ulçm Stıl Iml 0 Pcrsond S**t' Yavoı Kunıtu Bagkajı Naa% Nadı Basan ve y.jv«n Cumhur >*t Matbaacıhk ve Ga«wcılık T A.Ş Türk Ocajj Cad 39'4I Cafatoflıı Olu» \kM. Yatpa laKr H u u W3M lıt Pk 246 is anbul Trl ':2 0< 05 {20 halı Tclcı 2224i F.ı (II 526 60 72 0 r n u L HfkaMf (.etmkKn Otc»» Burvtar- Atktn Z ra Gokıip Hı Inkıiap S No 19 4 Td 133 IJ 4M~ 7Uex 42344 F « (4) 133 Goatasıa l | a r Maıara llaaa 0* 6< 0 tıaılr H Zıya Blv 1352 S. 2 3 TcL 13 12 30. Tdex 52359 Fa» (îl) N 53 60 S * « L 4lı S n a . 4barl lıı 0 U n lnOnU Cad 119 S No 1 Kai I Td 19 3" <2 (4 hal) Tdet 621<! Fu. (71) 19 25 71 TAKVIM: 17 EYLUL 1990 lmsak: 5.12 Güneş: 6.39 Oğle: 13.03 îkındı: 16.33 Akşam: 19.18 Yatsı: 20.39 Körfez krizi Çocuk Zîrvesi'ndeTürkiye'yi Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın temsil edeceği "Çocuklar îçin Dünya Zirvesi"ne Irak ve Birleşik Arap Emirlikleri katılmayacak. Zirvede "Körfez krizinden etkilenen çocukların durumu"dagörüşülecek. SERPtL GÜNDÜZ HAKAN AYGÜN ABANT/BOLU — New York'ta 29-30 eyiülde gerçekleşe- cek ve Türkiye'nin, Cumhurbaş- karu Turgut özal ile temsil edile- ceği "Çocnklar lcin Dünya Zir- vesf, yetişkinlerin sorunlanna da sahne olacak. Bütün dünyaya ço- cuklar için mama ve yiyecek yar- dunı yapma çağrısında bulunan Irak'ın katılmayacağı zirvede, "Körfez krizinden etkilenen ço- cnklann dnnıma" da görüşule- cek. Cumhurbaşkanı Turgnt Ozal da zirvede, altında Ataturk'ün de imzasının bulunduğu ve "çocuk haklanyla ilgüi ilk Bİuslararası anltşma" nitdiği taşıyan 1924 Cenevre Beyannamesi'nin foto- kopilerini dağıtarak Türkiye'nin tanıtımını yapmaya çalışacak. UN1CEF (Birleşmiş MUletrer Çocuklara Yardını Fonu) Türki- ye Temsilciliğı'nce Bolu Abant- ta düzenlenen "Basuıda Kadın ve Çocuk" konulu seminerin ikinci gününde bu ay sonunda New York'ta gerçekleşecek "Çocnklar İçin Dünya Zirvesi" ele alındı. UNICEF Turkiye temsilcüiği gö- revlilerinden Gülgıin Müftö, zir- ve süresince iki gün ıçinde 2 bin 800*1] bogmacadan, 8 bini kıza- mıktan, 4 bin 300*0 tetanozdan, S bin SOO'ü sıtmadan 22 bini is- halden, 12 bini de zatürreden ol- mak üzere toplam 54 bin 600 ço- cuğun öleceğini beliıtti. Müftü, önümüzdeki 10 yü içinde yaşamı- nı yitirecek çocukların sayısının da 100 milyonu aşacağıru kaydet- ti. Yaklaşık 80 ulkenin cumhur- başkanı, devlet başkanı ya da başbakan düzeyinde katılmasının beklendiği zirveye Körfez krizi nedeniyle Birleşik Arap Emirlik- leri'nin katılmayacağmı bildirdi- ğuıi kaydetti. UNICEF Cenevre Temsilciligi'nden Tony Carvalho, SAĞLIK İstanbuFda CoiBİıuriyefın "KaüUma ulkekr araanda Irak da yer almıyor. Irak bo konuda resmi bir bildirimde bulnndn mu?" şeklindeki soru- sunu da şöyle yanıtladı: "Körfez krizi nedeniyle Orta- doğn'da ve bütün dıinyada bir banahm yaşanıyor, ama memnu- niyetle göniyoruz ki kriz çocuk zirvesüü etkilemedi. Çoğu ülke katılıyor. Yalnız Birleşik Arap Emirlikleri, kriz nedeniyle katı- bunayacaguıı bidirdi. Irak ise bi- zim çağnlanmıza benuz yanıt vennedi. Bu kaülmavacak demek de£U, ama kadlması oldukça nzak bir olasıiık." UNICEF Turkiye Temsilcisi Dr. Claodio Sepolveda da, Cum- huriyet'in "Irak zirveye kaülacak olan ülkeler arasında >ok. UNI- CEF de butun ulkelerde çocuk- lara yapüacak her turlu yardıma hazır. Zalen Birleşmiş MUletlerin Irak'a uyguladıgı ambargo da gı- da ve ilacı kapsamıyor" diye ya- nıtladı. Diğer yandan Sepulveda, zir- vede Türkiye'yi temsil edecek Cumhurbaşkanı özal'ın, 1924 yı- lında Cenevre'de imzalanan ve Atatürk'ün de altında imzası bu- lunan beş maddelik "Dünyanın ilk Uiuslararası Çocuk Haklan Beyannamesi"nin fotokopisini zirvede dağıtacağını söyledi. özal'ın zirvede, "Tnrkiye'niıı ço- cnk haklan konnsnnda ne kadar ileri oldnğn" mesajını vermesi bekleniyor. özal'ın, zirvede ayn- ca Türkiye'nin "çocuklar için bayram günü" belirleyen ilk ve tek ülke olduğumuzu zirvede yi- nelemesine kesin gözüyle bakıh- yor. topla Necdet MahfıAyral 170 kadar tiyatro oyununda, 50 dolayındafılmde rol aldı Bir 'heves' 44 yıl sahne"Türk tiyatrosu 1970'lere kadar fevkaladeydi. Aktörler, aktrisler rollerini oynamazlar, yaşarlardı. Şimdi robot gibi oynuyorlar." ALPAY KABACALI "Sahneye çıküğımız geceler 90 kuruş gündelik veriyoriar. Evli- vim. çocuğum var. Bununia ge- çinmenin imkânı yok. Piyesier ak- şam dokuzda, dokuz buçukta başuyor; birde, bir buçukta biti- rijor... Tramvaya binmiyorum; Tepebaşı'ndan kallup, yangın yerlerinden geçerek Kurtnluş'a gi- diyonnn..." Tiyatroyu "İki kalas, bir beves" diye tanımlarlar ya... Iş- te o "heves"ti, o tutkuydu onu ti- yatroya, tiyatronun çilelerine yö- nelten... Bugün Paşabahçe dediğimiz bilmem kaç bin nüfuslu semt, Sul- tan Abdülaziz döneminde Müşir İzzet Paşa'nın cevizliği imiş. Adı, oradan geliyor: Paşa bahçesi... Paşa'nın dört karısı, birçok kızı oğlu var. Kızlanndan biri de Nec- det Mahfi'nin -Ferik Hasan Kâ- zım Paşa'yla evlenmiş olan- an- neannesi... Babası, Arnavutluk'ta fırka kumandanlığı yapan Meh- med Mahfı Bey. 1908'de paşalı- ğa terfı ettiriliyor; üç ay sonra ik- tidara gelen Itilâfçüar rütbesini yeniden miralaylığa (albay) indi- riyorlar... Mehmed Mahfi Bey aruzla şiirler yazarmış; kimi şiir- leri Tamburi Cemil Bey ve Ldi Âmâ Hadi Bey tarafından beste- lenmiş... Yazm Paşabahçesi'ndeki köşk- te, kışın Ayasofya'da oturuyor- lar. Evde bacüar, evlatlıklar, uşaklar... Necdet Mahfi, Yereba- tan'daki Mekteb-i Vatan'da öğre- nime başhyor... On yaşlanndayken sünnet dü- ğunü hazulıklanna girişilince, ba- bası soruyor: "Nasıl bir eglence PORTRE NECDET MAHFİ AYRAL 170 rol, 18 yıl sahne yönetmenliği1908'de îstanbul'da doğdu. Babasının ölümu uzerine Galatasaray Lisesi'nin onuncu sınıfından ayrıldı; Deutsche Orientbank'ta, Yıldız Gazinosu'nun muhasebe bölumünde, elektrik şirketinde çalıştı. 1932'de tstanbul Beledıyesi Şehir Tiyatroları'na girdi. 1976'da emekliye aynlana kadar pek çok oyunda, irili ufaklı yüz yetmiş kadar rolde oynadı. Aynca on sekiz yıl sahne yönetmenliği yaptı. 1968'de Açıkhava Tiyatrosu'nda jübilesi duzenlendı. Elli dolayında fılmde rol alan, Muhsin Ertuğrul'un yönettiği fılmlerde on beş yıl sureyle reji asistanlığı yapan Necdet Mahfi Ayral, kimi piyes ve romanlan sinemaya uyarladı, senaryolar yazdı. tlk önemli rolu Yarasa'da Doktor Falke'ydi. öteki önemli rolleri arasında Lüküs Hayat'ta Irfan, Kral Lear'de Soytan, Kuçük Şehir'de Karabet Gumüşyan, Bir Komiser Geldi'de Komiser, Ahududu'da Haydar Paşa, Syrano de Bergerac'ta Don Marzio, Tartuffe'da Cleant, Pusu'da Ağa Yılanoğlu sayılabilir. MAHFİ AYRAL — "Türk tiyatrosu kötüye geldi istersın?" "Tiyatro!" diyor Nec- det Mahfi. Birkaç yıldır Beykoz'a gelen "Salim Baba Tiyatrosu"nu ilgiyle izliyor; evde sık sık topluluğun komiklerinden Imam Hakkı'nın taklidini yapıyordur... Köşkün yarundaki tepeye sah- ne kuruluyor. Bir yanda Necdet Mahfi'nin ve onunla birlikte sün- net olan çocuklann karyolalan, öte yandan görülmemiş bir kala- babk... O sahneyi bozdunnuyor; yataktan kaJkar kalkmaz arka- daşlannj toplayıp orada temsiller veriyor yaz sonuna kadar... Sonra Galatasaray Sultanisi (Lisesi)... Hayır, orada okul tem- sillerine katılmıyor. Lisenin beşinci sımfmda baba- smı yitirince, okuldan aynlıp De- utsche Orientbank'a giriyor. M.Helen'le tanışıyor orada, evle- niyor. Yıldız Sarayı'nda açılan gazino ve kumarhaneye geçiyor sorumlu muhasebeci olarak. Yıl- dız kapanınca Elektrik tdare- si'nde memurluğa başüyor. Der- ken askerlik gelip çatıyor... Askerlikten terhis edileceği sı- ra onu pek sevmiş olan tümen k o mutam Rüştü Paşa diyor ki: "Herhangi bir yerde iş bulmak is- tiyorsan tavsiye mekrubu yaza- yım." "Madem bana böyle bir lütuf- U bulunacaksınız. Vali ve Bdedi- ye Reisi Muhittin Beyefeodiye bir mektnp yazın," diyor Necdet Mahfi. "Tıyatroya girmek istiyo- rnm." Muhittin Ustündağ da Şehir Ti- yatrolan Müdürlüğü'ne yolluyor onu: "Tiyatroya geldim... Bir tür- lü cesaret edip iceri giremiyorum. Mahmut Moralı'yi gordüm kapı- da. Onu Yıldız Gazinosa'ndan ta- nırdım. EKmdeki mektnbu goster- dim, beni Muhsin (Ertuğrnl) Be- >e goturdü. O da tiyatro mudürü Memduh Beye gönderdi. Mem- duh Bey, 'Evladım, bu çok güç bir iş' dedi. 'Buraya gelenin kimi- sinin sıhhati müsait değHdir, ki- misinin kabilryeti, kimisinin pa- ra durumu... Fazla duımazlar, çı- karlar. Senin para durumun na- sıl?' Var efendim, dedim, şartla- n kabnl ediyorum. Muhsin Bey geldi o sıra, 'Ne oldu?' dedi. Efendim kabul ettkn, dedim. Pe- kaJa, öyleyse yarm yukan fuaye- ye provaya gelin' dedi." Bir hafta sonra 1 Ekim 1932'de perdeler açıldığında Yedi Köyün Zeynebi adlı oyunda küçük bir fi- gürandır Necdet Mahfi. Cabide Sonku, Hadi Hün, Ferih Ege- men'le birlikte, köylü rolunde... O yılın ikinci oyunu Mncizc'- de birkaç cümle söyler... Çok geçmeden de iki fılmde rol alır. Cici Berber'de ve Yunan ar- tistlerinin oynadığı, yönetmenli- ğini Muhsin Ertuğrul'un yaptığı bir fılmde. "Alü ay kadar sonr? 'Muhsin Bey yann lpekçilerin stttdyosun- da seni bekliyor' dediler. Gitti- ğimde elinde bir senaryo vardı. 'Necdet, sen dekupaj nedir bilir O artık ıızıın yıllar öğrenci yoğun lantı haftası tstanbul Haber Servisi — tstan- bul, konusu "saghk" olan toplan- tılar yönünden hayli yoğun gün- ler yaşıyor. Bunlardan biri olan Uluslararası Periodontoloji Aka- demisi'nin 4. Kongresi, bugün başhyor. 30 ülkeden yaklaşık 600 dişhe- kiminin katılacağı kongrede, 21. yüzyıla yaklaşırken yeni teknik ve teknolojinin dişhekimlerini nasıl etkilediği tartışılacak. Marmara Universitesi Uluslara- rası Tıp Günleri ise 19-20 eylül ta- rihlerinde Marmara Universitesi Tıp Fakültesi'nde yapılacak. Amerikan Bristol Hastanesi, Methodist Hastanesi ve Baylor Tıp Koleji'nin ortaklaşa düzenlediği "Kardiyak Hastalarda Kalp Dışı Cerrahi" konulu sempozyum, 20 eyiülde Sheraton Oteli'nde başla- yacak. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deon- toloji Anabilim Dalı ve Türk Tıp Tarihi Kurumu tarafından düzen- lenen 2. Türk Tıp Kongresi ise 20 eyiülde Cerrahpaşa Tıp Fakülte- si'nnde başlayacak. Kongre, 2 gün sürecek. 24 eyiülde Marmara Oteli, TÜ- YAP Ticaret Merkezi'nde başlaya- cak olan 12. Ulusal Radyoloji Kongresi'nde bilgisayarlı tomog- rafi, ultrasonografi, sıntigrafi ve manyetik rezonans cihazlan hak- kında bilgi verilecek. lurk bncının Brighton çıkarması Haber Merkezi — Bu yıl 17-24 ağustos arası Londra'dan bir sa- atlik mesafede sahil şehri Brigh- ton'da dünyanın dört bir yanından gelen 576 çift briççinin katıldığı AvTupa'nm en . kalabalık briç kongresi gerçekleşti. Bu kongreye Türkiye'den Sevda - Nafiz Zorlu, Gilman - Mesut Karadeniz, Feri- han - Osman Goksu, Nezih Kubaç ve Suat Öroflu briç temsılcileri olarak katıldılar ve bir hafta bo- yunca yapılan turnuvalara değişik kombinasyonlarda takımlar kura- rak katıldılar. Gendde iyi derece- ler yapan ekiplerımiz iki turnuva- da genel birıncilik aldı. Nezih Kubaç - Nafiz Zorlu eki- bi Playing With the Experts (Briç Ustalan ile Yanşalım) turnuvasın- da birinci geldiler. İkinci büyük başan Ferihan Göksu kaptanlığın- daki Mesut Karadeniz, Suat Öroğ- lu, Nezih Kubaç ve Nafiz Zorlu ekibinin Mixed Pivot Teams (ta- kımda en az bir kadın oyuncu de- vamlı oynayacak) turnuvasmdaki açık farklı birinciliklerı oldu. Adı Türker Önder. Bugün okula başlayanlardan. "Büyüyünce nöbetçi asker olacağım. Yani kapı başında nöbet tutacağım, hem de köpeğimle. Çünkü annem on altı yaşıma geldiğimde bana bir köpek alacak. O köpeği büyüteceğim ve onunla nöbetçi asker olacağım" diyor Türker. REFİK DURBAŞ ŞttR YAZIYOR — Türker '7 yaşının içinde.' Okuma-yazmayı okula gitmeden ögrenmiş bile. Şiir de yazıyor. Galatasaray'ı tutuyor. Ama "Babam maçlara göttirmüyor.maçlarda kavga çıkıyor" diyor. Bugün en az on beş yıl sürecek uzun bir yolculuğun başlangıç noktasında... Bugün start verili- yor ve uzun koşusu başhyor ha- yatın... Bugünden itibaren cebin- de nüfus kâğıdından başka bir kimlik daha taşıyacak en az on- beş yıl sureyle... O artık uzun yıl- lar bir öğrenci... Adı Türker önder. Daha önce hiçbir tanışıklığımız yok. Çekir- dek Çocuk Yuvası'nda buluyo- rum onu. Türker bugun okula başlayanlardan. Yuvanın bir oda- sında oturup okuldan, günlük ha- yatından, geleceğinden konuşuyo- ruz iki eski arkadaş olarak. Ha- yatının bu uzun yolculuğunun ön- cesinde neler düşünüyor Türker? Bir de bundan... Türker evin tek çocuğu. Baba- sı avukat, annesi bir gazetede mü- dür. Böle tanımhyor annesiyle ba- basını. Bu yuvaya yeni gelmiş, ama çok seviyor burayı. Pek ay- rümak istemiyor. Çünkü daha öz- gür hareket edebiliyor burada. Il- kokula başlayacağı için de aynca çok sevinçli. tlkokul için ne gibi hazırlık yaptığını soruyorum. — Babam önlıik aldı, ayakka- bı, gömlek aldı diye başhyor ko- nuşmaya. önlüğü mavi renkh'. Kalem, silgi, defter gibi şeyler al- mamışlar, çünku onları önceden tedarik etmisler. Evde varmış... tşte şimdi esas soru geliyor. — Türker, diyorum, büyüyün- ce ne olrnak istiyorsun? Oyle ya on beş yıl sıralarda dirsek çürü- Bilgisayarh eğitim ^pilot'değil 'Ön pilot', 'asıl pilot' uygulamalarından sonra bilgisayar destekli eğitim bu yıl 73 ilde, 454 okulda başlatılacak. İZMİR (Cumhuri>e( Ege Buro- su) — Tmaz Titiz'in bakanlığı do- neminde "1 milyon bilgisayar" sloganıyla tartışmalara yol açan BDE (Bilgisayar Destekli Eğitim) projesinde hedef küçultuldu. Bu yıl 454 okulda başlatılacak proje için onumüzdeki gunlerde 6500 bilgisayarhk bir ihale açılacağı bil- dirildi. Bilgisayar Destekli Eğitim Pro- jesi ile bugune dek 4 bakan ilgı- lendi. Vehbi Dinçerler'ın Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı ol- duğu dönemde 1100 bilgisayar alı- narak okullara dağıtıldı. Ancak bu bilgisayar uzerlerine bir örtü örtulup bekletildi ya da oyun için kullanıldı. Tmaz Tıtız devlet ba- kanı olduğu donemde bu konuy- la yakından ilgilendi. Titız, "5 >ıl içinde okullara 1 milyon bilgisa- yar alınacağını" açıklayınca bu rakam bilgisayar şirketlerinin Turkiye pazarına daha yakın ilgi göstermesine yol açtı. Hasan Cdal Guzel'in Milli Eğj- tim Bakanlığı döneminde de ko- nu tartışıldı. Ancak " 1 milyon bilgisayar" rakamı hayali bulun- du. Daha gerçekçı arayışlara gı- rildı. Son olarak da Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol konuya el at- tı. Ancak yıllardır proje "pilofa takılı kaldı. "Ön pilot", "asıl pilot" uygulamalardan sonra bu yıl projenin başlatılacağı açıklan- dı. Milli Eğitim Bakanı Avni Ak- yol projenin 73 ilde 454 okulda başlatılacağını söyledi. Bu öğre- tim yılında 13 fen, 18 Anadolu oğretmen, 72 Anadolu, 46 genel, 72 Anadolu teknik, 62 ticaret, 40 kız meslek, 30 imam hatip lısesı ile 10 ortaokul, 10 ilkokul, 20 yaygın eğitim kurumu ve 1 özur- lüler okulunda BDE projesi baş- latılacak. BDE'nın bu yıl okullarda baş- latılması için 650 bilgisayarhk bır ıhale açılacak. MEB yetkilileri, ihale ile ılgili çalışmaların surdu- rulduğunu belirterek şu bilgileri verdiler: "Hazırlıklar tamamlanınca ihale açılacak. BDE gecen yıl 58 okulda pilot proje olarak uygu- lanmıştı. Bu yıl asıl proje başla- tılacak. 5 bin ögretmen bu konu- da egitildi. Şu anda mufredatta bir değişiklik yok. Ama Talim Terbiye Kurulu'nda sadece bu ko- nu ile ilgilenecek ayn bir birim oluşturulacak. Bütün illerde bil- gisayar laboratuvan kurulması için de çalışmalar yuriitüluyor." Geçen yılkı "asıl pilot uygulama" sırasında seçilen fir- malar geliştirdikleri yazılımları 58 okulda uvgulamıştı. TÜBİTAK da projeyle ilgilendi. TÜBİTAK Ankara Elektronik Enstitusu Mu- duru Prof. Hasan Guran kendi- lerinin bir bilgisayar prototipı ge- lıştirdiklerini ve bir özel şirketin bu bilgişayan urettiğini belirterek "Biz TÜBİTAK olarak bilgisayar yapbk. Türkiye'de yapılabilecegi- ni gösterdik. Yerli kavnaklarla hem bilgisayar hem de jazılım ya- pılabileceğini gösterdik. Şimdi 4 yeni model üzerinde çalışıyoruz. Daha önce yaptıgımız bilisayann daba üst modeikrini geliştirmeye çalışıyoruz" dedi. Prof. Guran aynca öğretmenlerin kolayca ya- zılım üretmesini sağlayabilecek bir yazarlık sistemi paketı uzerin- de çalıştıklarını belirterek şunla- rı söyledi: "Türk mufredatı ile beraber ça- lışacak yazarlık sistemi paketi ge- liştirijoruz. Bu, ders yazılımlan- nı kola>ca üretmeyi sağlayacak. Bunun için bilgisayar programcısı olmaya gerek yok. Mesela ögret- menler tarafından bu yazılımlar kolayca uretilebilecek. Turkiye'- de ağır da olsa BDE projesi suriı- yor. En azından unutulmadı, ko- nudan kaçış yok. Firmalar ozel >azılım merkezleri kurdu, MEB Ue bağlantılı olarak çalışıyorlar." tecek. ûyundan, uykusundan harcayıp kendisini "disiplin"e hasredecek... Türker, elini şakağına koyup bir süre düşünüyor. Gözlen yuva- lannda sevinçle dönüyor ve müt- hiş cevabını dudaklan arasından döküyor: — Büyüyünce nöbetçi asker ol- mak istiyorum. — Nöbetçi asker mi? Askeri anladım da... — Evet, nöbetçi asker. Yani kapı başında nöbet tutacağım, hem de köpegünie. Çünkü annem on altı yaşına geldiğimde bana bir köpek alacak. O köpegi büyıite- cegün ve onunla nöbetçi asker olacağım. Peki şimdi kaç yaşında Türker? Söz yine onun: — Şimdi 7.5 yaşındayım. Seki- ze girecegim. Yok 7.5 degil de ye- dinin içindeyim. Biraz da özel zevklerinden ko- nuşahm Turker'le. Büyüklerle ya- pılan röportajlarda öyle olmaz mı? Spor, sinema, rnüzik vs... So- ruJan arkadaşıma arka arkaya sı- ralıyorum, o da hemen cevabını veriyor. — Spor... — Futbol oynayacagım. Gala- tasaray «Inmııu hıtuyonım. Çün- kü babam da Galatasarayh. Ba- bam beni bir gun Magic Box'a gö- türdü. Fenerbahçe-Galatasaray maçı vardı. Levent'e gitük. Ama maçlara götünnnyor, cunkn maç- larda kavga çıkıyor... — Televizyon... — Televizyon seyrediyorum. En çok "Cumartesıden Cumarte- siye", "Susam Sokağı" ve "Sine- ma"yı seviyonım. — Okuma-yazma... — Okuma-yazmayı okula git- meden önce ögrendim. Şiir bile yazıyonım. Türker, Atatürk uzerine yazdı- ğı bir şiiri okuyor, öteki şiirlerini okumam için akşam evine gitmem gerek. "Konuğum olursun" diye konuşuyor. Ve Türker'den işte müthiş bir cevap daha... Okula başlarken duygularuu soruyorum: — Okula gidecegim için çok se- vinçtiyim. Gözlerini kısıyor, başını hafif- çe yukan kaldınp sırtını iyice san- dalyeye dayıyor ve o müthiş sö- zünü patlatıyor: — Kazanacağımı umnyorum. Sevgili kardeşim, arkadaşım benim. Bu uzun yolculukta sana başanlar dilemekten başka ne ge- lir elimden? Yalnız şunu unutma: On altı yaşında köpeğinle bir nöbetçi as- ker olduğun zaman ilk röportajı yine benimle yapacaksın değil mi? Çünkü bu benim bir nöbetçi as- kerle yapacağım ilk röportaj ola- cak ve bu da sen olduğun için ben bugünkü kadar sevinç duyaca- ğım... misin' dedi. Bilmem efendim, de- dim. AMİatn... 'Yazı raakinen var mı' dedi. Yok efendim, dedim. Nerden olsun... Kendisinde por- tatif bir makine vardı. 'Bunu al, ister burada ister evde, hazırla, bana getir' dedi." Böylece Muhsin Ertuğrul'un reji asistanlıgına da alınmış olur. Bataklı Damın Kızı Aysd'den başlayarak, on beş yıl boyunca bütün film çekimlerinde onun yardımcısıdır. Aynca küçüklü bü- yuklü roller alır, Akasya Palas'- ta başrolü oynar... Tiyatrodaki ilk başrolüne gelin- ce... Muhsin Ertuğrul her yıl Avru- pa'ya gider; tiyatro ve operetler- de incelemelerde bulunur. O yü dans hocası Cdal Buikat'la gittik- lerinde Yarasa'yı izlerler. Celal Bulkat'a, "Tamam", der. "Biz de bu yıl Yarasa'yı sahneye koya- cagız. Doktor Falke'yi (başroln) de Necdet oynayacak." Dönüşle- rinde Celal Bulkat çıtlatu-: "Nec- det, bu yıl bıiyuk bir hayvan rolü oynayacaksuı." Bunu bir şaka sa- nır Necdet Mahfi, üstünde dur- maz. Yarasa'run hazırlıklan başlar. Ancak Doktor Falke (Yarasa) ro- lü açıktadır... Tam o gunlerde, ti- yatro festivaline katılmak üzere Moskova'ya gitmiş olan Muhsin ErtufruJ'dan bir telgraf gelir: "Rolü Necdet oynayacakür, şar- kılan ögretin." Necdet Mahfi'nin tiyatroya ilk adımını atışı üzerinden ancak iki yıl geçmiştir. 10 Ekim 1934'te per- deler acüır ve rolünü basanyla oy- nar. Sonradan birkaç daha sah- neye konulur Yarasa... 1933te Sahne Müdürii Sait Köknar'ın yardımcılığıru yapan Necdet Mahfi, ertesi yü sahne yö- netmenliğine getirüir. Bu görevi on sekiz yü sürdürür. Alabildiği- ne ciddi, disiptinli, astığı astık kestiği kestik... Bir yandan da çeşitli oyunlar- da rol almaktadır. Başrol, orta rol, küçük rol... 1976'ya kadar... 1975'te çıkan bir kararname uya- nnca, yedi arkadaşıyla birlikte emekliye aynhr. Emeldi Sandığı kapsamına ahnmamış, Sosyal Si- gorta emeklisi sayümıjlardır. Bu- na karşın belediye kıdem tazmi- natlannı ödemez. önce Danış- tay'da, sonra tş Mahkemesi'nde daVa acarlar. Hayır... 44 yühk ça- hşmanm ardından ödenmesi gere- ken 70 bin liralık kıdem tazmina- tına yasal dayanak bulunamamış- tır... Necdet Mahfi, "Törk üyatro- sn nereden nereye geldi" sorusu- nu yanıtlarken "Kötıiye geldi," diyor. "1970'lere kadar fevkala- deydi. Çalışma ve temsil acısın- dan... Aktörier, aktrisler roUeri- ni oynamazlar, yaşarlardı. Bu, yavaş yavaş kayboJdu. Robot gi- bi oynnyorlar. Oyunlannda rah yok, yaşama yok; tiyatro teknigi- ni de bilmiyorlar. Sinema da öy- le..." Şimdi, bir altm çağ olarak gör- düğü o yülannın acı tatlı nice anı- sını yazıyor. ("Tiyatronun en ka- ba yani, anüar" denebilir mi?) İş- te küçük bir anı: "Haftada bir oyun çtkarryoruz. Rollere alel acek hazırlanıhyor... Zehirli Kucak piyesinde Muh- sin Bey rolleri değiştirdi; bana da papaz rolunu verdi. Odalara ka- pandık, akşama kadar okudok... Birinci perdede genç doktoria (Sa- mi Ayanoglu oynuyor) beş alü dakika konnsuyonız. EUmde bir sepet var, içinde şeytanminaresi. Denizden çıkarmışım... Rolüm bitiyor, doktor beni kapıya kadar geçiriyor. Kapıya gelince, bana yavasça 'Pıhru pırtını topla' de- di. Ben de bunu heyecanla rolüm- den unuttuğum bir cumle sandım, 'Püını pırünı topla oğlum!' dedim yüksek sesle... Arkadaşlar öyle bir gülüsriUer ki... Öteki perdeler- de Idmse dogru dnrüst rol oyna- yamadı. Meger sepetle kabugn unutmusum, Sami onlan habrtat- mak istemiş..." Necdet Mahfi Ayral, her şeyi o güzel diksiyonuyla, sözünü ettiği kişUerin konuşma üslûbu ve ses tonuyla anlattı. Bu yazı, konuş- malannın bir özeti, bir gölgesi ol- du... Mehmetçik-90 tatbikatı • ERZURUM (AA) — Turk Silahh Kuvvetleri'nin planlı tatbikatlarından "Mehmetçik-90 Tatbikatı" Ağrı'da başladı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necip Torumtay'ın da sah günü Ağn'ya gelerek bir bölümunü izleyeceği tatbikat, 19 eyiülde sona erecek. Birliklerin muharebe yeteneklerini arttırmak, çeşitli birlikler arasında koordinasyon ve işbirliğini sağlamak amacıyla düzenlenen tatbikatı, 3. Ordu Komutanı Orgeneral Hikmet Bayar sevk ve idare ediyor. Başarüı gazeteciler • DİYARBAKIR (AA) — Guneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nce düzenlenen yılın başanlı gazetecileri yanşmasında dereceye girenlere odülleri, önceki gece törenle dağıtıldı. Haber dalında başanlı görulen Cemal Aslan (Tercüman), röportaj dalında Bülent Boztepe (Güneş), fotoğraf dalında Ramazan Yavuz (Güneş), Salih tlhan (Günaydın), güncel yazı dalında Behçet Duran (Diyarbakır Mucadele), sayfa düzeni dalında Osman Göğüç (Siverek-lrfan), TV haberciliği dalında da TRT Diyarbakır Haber bürosu çalışanlan adına Türker Ay ödul aldılar. Ahşık'a karaciger nakli • İSTANBUL (AA) — Sinema ve tiyatro sanatçısı Sadri Alışık, karaciğer nakli yapılmak üzere dün sabah uçakla ABD'ye gitti. International Hospital'e ait bir ambulansla Ataturk Havalimanı'na getirilen Sadrı Ahşık, hareketinden önce ABD'de VVisconsin Hastanesi'nde muayene edildikten sonra kendisine karaciğer nakli yapılacağım söyledi. Alışık, en büyük isteğinin, sağlığına kavuşmuş olarak yurda donmek olduğunu bildirdi. Soyguna önlem • STOCKHOLM (ANKA) — Banka ve benzeri yerlerdeki paralann nakli sırasında çalınmasını önlemek için yeni bir yöntem geliştirildi. Isveç'te SPC firmasında çalışan Gunnar O. Persson adlı bir araştırmacı, paraları nakil sırasında özel elektronik bir devre içeren kutulara koydu. Elektronik kutulann, paranın izinsiz olarak raflardan alınması halinde özel bir duman çıkartarak içindeki paraları tahrıp ettiği kaydedildi. Türbeler onarılacak • GAZtANTEP (Cumhuriyet) — Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek, Türkiye'deki tüm türbelerin 1991 yıh içerisinde onanlacağını söyledi. Kultür Bakanı Ze>bek GAP Kultur ve Sanat Şenligi törenlerine katılmak üzere geldiği Gaziantep'te, Bilgi Yüı Kütüphanesi, Antepli Şahinbey anıtı ve Ankaralı Kadın Ressamlar Sergisi'nin açılışlannı yaptı. Zeybek Bilgi Yılı Kütüphanesi'nin açılış töreninde, bilgi üreten toplumların üretmeyen toplumları her zaman sömürecekleri görüşünü savundu. / AKTIK BİRBKÎNİZî ASMffîTJK.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear