25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1EYLÜL 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 lutto'ya lerkes karşı lYENt DELHİ (ANKA) -Pakistan'da Benaziı Bıto'nun Başbakanlığı cmeminde muhalefette yer am partiler 24 ekimde sdmlere katılma karan ain. Muhalefet liderleri >aotıklan görüşmeler soıunda seçimlere eski bşbakana karşı mücadele Kecek ortak bir adayla kalmaya karar verdiklerini açkladılar. öte yandan, deFTİk Başbakan Benazir Bıtto son iki haftadır türo kv ve kasabalarda pnpaganda çahşmalannı sndüruyor. Seçimlerde bsanlı olacağına imndığını belirten Butto, bskı ve tehditlerin kndisini demokrasi youndan döıdüremeyeceğini ifade ett. En üst düzeyde katılmadı • WASHINGTON (Cımhuriyet) — ABD yöıetimi, önceki gece ABD baıkentindeki Türk Büyükelçiliği'nde vcrilen 30 Agustos davetine en üst düzeyde katılmadı. Davette bımnan en yüksek kademedeki yönetim mensubu Güvenlik Işkrinden Sorumlu ABD Savunma Bakan Yardıması Paal Wolfowitz idi. ABD Dışişleri'nden katılan en üst yetkili ise Güvenlik Yaıdımından Sorumlu Bakan Yardıması Reginald Bartholomew oldu. Bu iki bürokrat ABD yönetiminin şeması göz önünde bulundurulunca "çok üst" düzeyi simgeüyor, ama "en üst" düzeyi simgelemiyor. Italya'dan Ttirklere vize • ROMA (AA) — ttalya Dışişleri Bakanlığı, ülkelerine yabancı göçünü önlemek amaayla önümüzdeki pazartesinden itibaren Türklerle birlikte Ce2ayir, Fas, Moritanya ve TUnus vatandaşlan için vize uygulamasma başlayacağını açıkladı. Italya, nisan ayında da Senegal ve Gambiya vatandaşlan için vize uygulamasma başlamıştı. Italya Dışişleri Bakanlığı, yaptıfı açıklamada, yeni düzenlemelerden dolayı Turkiye ve Cezayir'in de Italyanlardan vize istemeyi plandağuu bildirdi. Lübnan'da çatışmalar • BAALBEK (AA) — Lübnan'da tran yanlısı Hizbullah milisleriyle Suriye yanlısı Emel militanları arasında önceki gece meydana gelen carpışmalarda 7 kişinin öldüğü, 9 kişinin yaralandığı bildirildi. Ağır ve hafıf silahların kullanıldığı carpışmalann, Suriye askerlerinin denetimindeki Doğu Lübnan'da Baalbek vadisinde meydana geldiği ve 4 saat kadar sürdükten sonra, Suriye birliklerinin müdahalesiyle sona erdiği kaydedildi. Hizbullah, çatışmalarda 5 üyesinin öldüğunü acıklarken Emel, 2 kayıp verdiğini bildirdi. Bıılgar bakan istifa etti • SOFYA (AA) — Bulgaristan tçişleri Bakan Vekili Stoyan Stoyanov'un komünizm aleyhtan göstericüerin sosyalist partinin merkezine saldırmalan ve polisin olaylar karşısında hareketsiz kalması yüzünden görevinden istifa ettiği bildirildi. Devlet Başkanı Jelyo Jelev, AP muhabirine yaptığı açıklamada Stoyanov'un dün kendisi ve Başbakan Andrei Lukanov ile görüştükten sonra istifa ettiğini belirtti. Sosyalist Parti'nin merkezine, pazar günü düzenlenen saldın ve binanın yakılması sırasında polisin olaylara müdahale etmemesi yoğun eleştirilere neden olmuştu. Aryenler rekor kırcü • tf**OU (AA) — Bir Ar" rotc >ti dün TSI 01.46'aâ t-rao&ız Guyanası'ndaki Avrupa Uzay Dairesi Merkezi'nden başanh bir şekilde fırlatılarak aynı anda taşıdığı iki uyduyu dünya yörüngesine oturttu. 58 metre yüksekliğindeki ve 470 ton ağırlığındaki roket tam planlandığı vakitte fırlatılarak Aryen uzay programlannın 38. uçuşunu gerçekleştirdl Roket biri askeri amaçlı Skynet 4c, diğeri radyo ve televizyon yayınlannın üetilmesi için Eutelsat II-F1 adlarında iki uyduyu taşıyordu. Tek Almanya'nın hukuksal çerçevesini çizen 'anlaşma' imzalandı Birleşme resıtıileştiDün Doğu Berlin'de imzalanan anlaşma, Birleşik Almanya'nın hukuksal çatısını inşa ediyor. Başkentten kürtaj yasasına kadar bir dizi konu anlaşmayla karara bağlandı. DİLEK ZAPTÇIOĞLU BERLİN — Tek Almanya'nın hukuksal çerçevesini çızen "Birieşme Anlaşması" dün Doğu Berlin'de imzalandı. Bonn ve Doğu Berlin arasındaki ilk anlaşma, De- utsche Mark'm Doğu'nun para binmi ha- line getirilmesiyle sonuçlanmış ve birleşme- nin ekonomik temellerini atmıştı. tkinci anlaşma, başkent sorunundan Kürtaj Ya- sası'na kadar pratik ve yasal çerçeveyi be- ürliyor. Dün Doğu Berlin'de Federal Alman Içiş- leri Bakanı VVblfgang Schanbk ve Demok- ratik Almanya Devlet Müsteşan Krause ta- rafından imzalanan anlaşmanın en tartış- malı konusu, kürtaj meselesi idi. Bonn'da hükümet ve muhalefet arasındaki uzun çe- kişmelerden sonra vanlan mutabakata göre Almanya'da 2 yıllık bir geçiş döneminde farklı kürtaj yasalan yürürlükte kalacak. Birleşmeden, yani 3 ekimden itibaren iki yıl süreyle eski Federal Almanya toprakla- nnda kürtaj yasağı devam edecek. Kürtaj sadece "sosyal, etik ve übbi nedenler'le ya- pılabilecek; bunun dışında kürtaj olan ka- dın ve müdahaleyi yapan doktor cezai ko- vuşturmaya uğrayacak. Demokratik Almanya'da ise kürtaj ilk üç ay içinde tamamen serbest. Doğu Berlin Halk Meclisi, Federal Almanya'daki yasa- ğın devralınmasına şiddetle karşı çıktığı için bu ikili uygulamaya gidiliyor. Yeni an- laşmaya göre eski Federal Alman toprak- Iarında oturan, ama Doğu'da kürtaj olan kadınlar da cezalandınlmayacak. Dün imzalanan "Birleşme Anlaşması" nın tartışmalı konularından biri de "STASI" olarak adlandınlan eski D. Al- man Haberalma Servisi'nin dosyaları idi. Doğu Berlin'deki eski STASI Merkezi'nde 6 milyon kişi hakkında tutulmuş dosyalar bulunuyor. Bonn, bu dosyalarm, birleşme- den sonra Koblenz kentindeki "Federal Ar- BİRLtK — Federal Almanya Dışişleri Bakanı Hans Dktrich Genscher ve D. Almanya Başbakanı Maizien, Avrapa'da konvan siyonel silahlar toplanûsın» birlikte kabldılar. şiv"e devredilraesini istiyordu. Doğu Al- manlar STASI'nin kendi hakkında bir dos- ya tutup tutmadığmı sorma hakkına sahip olacak, ama dosyadaki bilgiler şahıslara kesinlikle iletilmeyecekti. Doğu Berlin'de meclis bu hafta yaptığı oturumlarda Bonn'un önerisini "dehşetle karşıladığmı" belirtti ve oybirliğiyle dos- yalann D. Almanya'da kalmasını kararlaş- ürdı. Doğu Almanlar bu 6 milyon dosya- nın bu kez Federal Alman Haberalma Teş- kilatı'nın eline gecmesinden ve aleyhte mal- zeme olarak kullanılmasından korkuyor. Bonn, Doğu Berlin'de çıkan karara uydu ve dün imzalanan anlaşmada dosyaların Berlin'de kalmasma karar verildi. 3 Ekim 1990 günü birleşecek Almanya- nın resmi başkenti Berlin olacak. Hükü- metin Berlin'e taşınıp taşınmaması hakkın- daki son karan ise 2 aralıktaki genel seçim- lerle belirlenecek Birleşik Alman Parla- mentosu verecek. Başkentin Berlin olması hakkında Al- manya'da görüş birliği var. Fakat gerek hü- kümet gerekse muhalefet partileri içinde- ki ban politikacüar, idari merkezin Bonn- da kalmasını istiyorlar. Parlamentonun ve hükümetin Berlin'e nakledilmesine karşı olanlar, gerekçe olarak "taşınma masraflannı" gösteriyor. Milyarlarca mar- ka varan taşınma masraflannın Demokra- tik Almanya'yı kalkındırmakta kullanılma- sı gerektiği savunuluyor. Berlin yandaşları ise Bonn'un "geçici başkent" karakterini vurguluyor; birlesen Almanya'nın başkentinin ve hükümet mer- kczinin Berlin'e taşınmasının "en doğal karar" olduğunu vurguluyorlar. Doğu Al- manlann büyük çoğunluğu Berlin'den ya- na. Bonn-Berlin tartışması bir süre de- vam edecek. Kesinleşen bir şey varsa o da Almanların yeni bir ulusal bayram günü- ne kavuşacağı: Birleşmenin gerçekleşece- ği 3 ekim gunü bundan sonra Almanya'da milli bayram olarak kutlanacak. DUNTM>A BUGUN Mihail Gorbaçovperestroyka hakkında konuştıu Dönüm noktasını aştık SSCB Başkanı, Federasyon ve Başkanlık Konseylerinin ortak toplantısmdan sonra yaptığı açıklamada, "Önümüzdeki 6 ay içinde piyasa mekanizmaları için gerekli ortam hazırlanacak, sonra piyasaya geçiş kararları uygulamaya konulacak" dedi. MOSKOVA (AA) — Sovyetler Birliği Başkanı Mihail Gorbaçov, danışmanlan- run oluşturduğu Başkanlık Konseyi'yle Sovyet cumhuriyetlerinin liderlerinin oluş- turduğu Federasyon Konseyi'nin dün ak- şam sona eren iki günlük toplantısını "pe- restroyka sürecinin dönam noktası" ola- rak niteleyerek, toplantıda ekonomik re- formun temd ilkeleri konusunda anlaşma sağlandığını bildirdi. Mihail Gorbaçov, Körfez bunalımı ko- nusunda da gerginliğin sıcak bir catışma- ya dönüşmemesi gerektiğini bildirdi. Gorbaçov, Federasyon ve Başkanlık konseylerinin ortak toplantısmdan sonra düzenlediği basın toplantıanda, uygulan- masma karar verilen piyasa ekonomisine geçiş ve istikrar önlemleri hakkında açık- lamalarda bulundu. Sovyet liderinin verdiği bilgiye göre bu yüın son üç ayı ile gelecek yıhn ilk üç ayın- da, "idari önlenüerle" piyasadaki para do- laşunının kontrol altına alınması sağlana- cak. Bu süre içinde piyasa mekanizmaları için gerekli zemin hazırladıktan sonra pi- GORBAÇOV — Piyasaya geçiş snreeini hızlandınyor. yasa mekanizmasına geçiş kararlan uygu- lamaya konulacak. Başkanlık Konseyi ve Federasyon Kon- seyi'nin ortak toplantısında benimsenen ekonomik reform programımn temelini, Gorbaçov'un Danışmanı.Stanislav Shata- lin başkanlığındaki, Yeltsin'in danışman- lanmn da katıldığı komitenin hazırladığı taslağa dayandığı anlaşılıyor. Mihail Gorbaçov, basın toplantısında hükümetin sunduğu ekonomik reform pla- nmı, "bitmemiş, hammadde gibi" sözle- riyle niteledi. Sovyet liderinin verdiği bil- giye göre kabul edilen bu ilkeler üzerinde bir hafta daha çahşıldıktan sonra ekono- mik reform planı son şeklini alacak ve tüm cumhuriyetlerle SSCB'nin Yüksek Sovyet'- lerine sunulacak. Körfez'de garantörlük Gorbaçov, Körfez bölgesindeki duruma ilişkin olarak yöneltilen sorulan yanıtlar- ken, ABD'nin, BM'nin kuruluş yasasına uygun olarak Suudi Arabistan'ın cağnsı üzerine bu ülkeye askeri birlik sevk ettiği- ni hatırlattı. Sovyet ordusu ve dışişleri çevrelerinin ABD'nin Suudi Arabistan'daki askeri var- lığına yönelttikleri eleştirinin tersine, Mi- hail Gorbaçov, Körfez bunalımına ilişkin olarak ABD yönetimiyle "gend batlarda" görüşbirliği içinde olduklannı söyleyebile- ceklerini kaydetti. Sovyet lideri bölgede başlayacak askeri bir çatışmanın "öngörnlemez sonaclara" neden olabileceği yolunda uyanda buluna- rak, çatışmanın askeri alana kaydırılma- sından kaçınılması için elden gelen tüm ça- banın harcanması gerektiğini vurguladı. Gorbaçov, Körfez bunaürrunın siyasi bir çözüme kavuşturulması halinde, ülkesinin ABD'yle birlikte bu çözume "garantörlük etmeleri" önerisinde de bulundu. Şevardnadze Uzakdogu'da öte yandan Sovyetler Birbği Dışişleri Ba- kanı Eduard Şevardnadze Çin, Kuzey Ko- re ve Japonya'yı kapsayan bir haftalık ge- zi için dün Moskova'dan ayrıldı. Şevardnadze, bugün Çin'in Harbin ken- tinde Çinli meslektaşıyla başta Körfez bu- nalımı ve Kampuçya sonınu olmak üzere iki ülkeyi ilgilendiren uluslararası sorunlar ve ikili ilişkiler üzerinde görüşmeler yapa- cak. GüNEYAFRÎKA ABD tankıyia, topuyla Ortado^u'ya yerfeşfyor. İktidar emperyailst Mr savaşa girriM Iste^lnde. Halk "Savaşa Hayır" dlyor. Ortadoğu'da İt Dalaşı ve Çakal Politikası 12 Eylül 1990: Sisten Sonra TEK'de Özelleştirme ve Direniş Darbe ve Çevre ISMAIL BESIKCI ROPORTAJI424-425 SAYILI KARARNAMEYE TAKILDI Mehmet Tanju AKAD D Orhan ALKAYA D Garbıs ALTINOGLU G Fevzt ARGUN D Tanıl BORA D Adnan BOSTANCIOGLU G Nurettin ÇALIŞKAN D Murat ÇELİKKAN D Selçuk DEMİREL D Gültekin GAZİOĞLU C Erdem GÜL D Ufuk GÜRGENÇ D Alpaslan IŞIKLI ~ Mustafa Kemal KAÇAROGLU D Arslan Başer KAFAOĞLU D Mustafa KARASU • Bi- rol KESKİN D Filiz KOÇALİ D Akif KURTULUŞ C Ertuğrul KÜRKÇÜ D Oğuzhan MÜF- TÜOĞLU D Kaan ÖZSARAÇ D Metin ÖZUĞURLU D Celal PEDÜK D Melih PEKDEMİR Zl Melahat SARPTUNALI D İskender SAVAŞIR Z Semra SOMERSAN • Ülfet TÂYLI O Doğan TILIÇ D Çetın UYGUR D Hasan UYSAL G Mecıt ÜNAL Z: Can YUCEL G Hakkı ZABCI Iktidar partisi 'renkleniyor' Devlet Başkanı ve iktidardaki Ulusal Parti Genel Başkanı Frederik De Clerk, partisine bundan sonra siyahların da üye olabileceğini söyledi. Clerk, iktidann paylaşılma zamanımn geldiğini belirtti. EYLUL SAYISI BAYİLERDI Dış Haberler Servisi — Irkçı uygulamaları ile tamnan Güney Afrika Curahuriyeti'nde beyazla- rın oluşturduğu iktidardaki Ulu- sal Parti (UP) "renkleniyor." Gü- ney Afrika Devlet Başkanı Frede- rik de Klerk, "Bundan böyle par- tiye siyahlar da üye olacaklar" de- di.Reuter'in haberine göre devlet oaskanlığı görevinin yanı sıra UP Genel Başkanlığı görevini de yü- rüten De Clerk, partisinin dün başlayan yıllık olağan kurultaym- da yaptığı konuşmada iktidarı si- yahlarla birlikte paylaşmak iste- diklerini söyledi. Yaptığı konuşmayı "tarihi" ola- rak nitelendiren De Clerk, ırkçı- BARIŞA ÖZLEM Prof. Dr. Hüsnii Göksel 2000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Turkocağı Cad 39-41 Cağahğlu-tstanbul Ödemeli gonderilmez. Lğın güney Afrika'da ömrünü ta- mamladığını belirterek "Ablan adım çok büyük ve önemli bir adımdır. Ulusal Parti bundan böyle tüm Güney Afrikalılaraka- pılannı acacakbr" şeklinde ko- nuştu. Güney Afrika Devlet Baş- kan De Clerk, "tarihi" konuşma- sında özetle şunları söyled: "Güney Afrika'da iküdano paylasılması gerelrtigine inanıyo- rnz. Bu amaçla iilkede faaliyet gösteren lum siyasi grapbria Ulu- sal Parti'nin «ldığı karann uygu- lanması amaayta işbiriigi yapaca- gız. Bu arada Ubü ki diğer parti- ler de faaliyetlerini sürdürecekler." Ajanslar Ulusal Parti Kurulta- yı'nın parti vönetimine, ülkede ya- şayan "diger ırklar"ın da partiye üye olabilmesini sağlayacak tüzük değışikliğinin yapılması amaayla yetki vermesinin gerektiğini belir- tiyoriar. UP, 1948'de iktidara gel- diğmden bu yana tamamen ırk ay- nmcüığına dayalı "Apartneid" adı verilen rejimi uyguluyor. AUSIRMEN Tanrı Kimden Yana? Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin önceki gün Amerikan CBS televizyonu tarafından yayımlanan demecinde, savaşlar- da çokça kullanılan bir formüle başvurmuş ve "Allah bizim ya- nımızda, şeytan ise ABD'nin. Hiç şeytan Allah'ı yenebilir mi?" demiş. Anılardadır, gözü dönmüşlük ve eli kanlıhkta hiç de Saddam- dan aşağı kalmayan Ayetullah Humeyni de sekiz yıl süren Iran - Irak savaşı sırasında Allah'ın kendi yanlarında olduğunu ileri sürüyor, Saddam'ı ise şeytan olarak niteliyordu. Saddam'ın son açiklaması da eski düşmanı Humeyni'nin sözlerine tıpatıp ben- ziyor. Humeyni'nin Allah'ın kendi yanlannda olduğunu söylemesi ve Saddam'ı şeytanlık ile suçlaması pek fazla sonuç vermedi, İran, savaşı kazanamadı, hatta sekiz yıl süren ve 1 milyon kişi- nin ölümüne neden olan çatışmadan Irak daha kazançlı çıktı ilk ağızda. Ne ki Saddam, Kuveyt macerasını başlatınca, 1 milyon kişinin ölümüne neden olan yerleri, Tahran'a geri verdi ve se- kiz yıllık savaşının saçmalığını anlamstzlığını, kendi kanlı sorum- suzluğu ile birlikte bütün dünyaya.açık açık göstermiş oldu. Neyse biz Saddam'ın sorumsuzluğunu bırakalım bir yana da yine Allah'ın kımin yanında olduğu konusuna dönelim. Eğer Hu- meyni'nin sözleri doğru olsaydı. yani Allah iran'ı tutmuş olsay- dı çok garip bir sonuçla karşılaşmış olacaktık. Allah şeytan ile pata kalmış olacaktı, hatta şeytan Allah'a karşı biraz daha üs- tün bir duruma gelmiş bulunacak ve savaşın 1 milyon şehidi de şehit ve gaziden çok niyazi olmuş oiacaklardı. Neyse ki böyle bir durum söz konusu değildir. Allah neden Humeynı-Saddam çatışmasında taraflardan bırinden yana çık- sın? "Humeyni ahır zaman peygamberınin getirdiği dinin, yani Müslümanlığın mensubu olduğu için" desenız, Saddam da Müs- lüman, yok din egosunu bırakıp, mezhep ölçütüne göre hare- ket ederek Şii merkezci bir görüşle, "İran'ın askerleri Şiı, Allah Şiileri tutuyor" deseniz, Irak'ın askerlerinin çoğu da Şii. Görülüyor ki Humeyni Saddam çatışmasında Tanrı'nın iki kan- lıdan birinden yana oiması için biz fanilerin aklının kabul edebi- leceği bir gerekçe yok. Peki acaba Tanrı, bir Irak-Amerikan çatışmasında ya da çe- kişmesinde, taraflardan birini tutar mı? İki ülkenin yaşam düzeylerine baktığımızda daha iş savaşa varmadan, Tann'nın pek Iraklıları tutmadığı izlenimine kapılma- mak olanaksız. Öyle ya, bir Irak'ın haline bakın, bir de Amerika Birleşik Oev- letteri'nin. Ama Irak ile ABD arasındaki farkın, Allah'ın değil kulun işi olduğunu soyleyebilırsiniz. O zaman da daha tehlikeli bir so- nuca varmış olmaz mısınız? Öyle ya, eğer Allah Irak'tan yana ise hatta bu 'kavm-i necip'- in üyelerine geçmişte gönderdiğı en sevgili peygamberinin ve gökten ınen vahiylerinin bile fayda etmedığinı görüp de/gök- ten nazil olanlarla bile adam olamayan şu 'kavm-i necip'ın ev- latlarına bir yardım daha yapayım" deyip de yerin altından sıvı servet fışkırtarak bu yandaşlığını kanıtladıysa ve buna karşın yine de Irak, ABD'nin çok gerisinde kalıyorsa, o zaman kulların Tan- rı'ya üstün gelmelerı gibi kabul edilemez bir sonuçla karşı kar- şıya kalmayacak mıyız? Bir an için Saddam'ın sözlerinin barış zamanında geçerli o(- madığını, savaş için anlam taşıdığını düşünelim. O zaman da herşeyden önce Tann'nın neden Saddam'ı Bush'a, ismail'i Ab- raham'a, Süleyman'ı Salamon'a, Muhammed'i Michael'e yeğ tuttuğu sorusuyla karşılaşırız. Bu sorunun yanıtı Süleyman'ın ya da Muhammed'in ımanı olamaz, çünkü Salamon'un da Mic- hael'in de Dick'in de imanları vardır ve onlar da aynı Tanrı'yı tanımakta ona tapınr.ıaktadırlar. Müslümanlann peygamberi var ise Hıristiyanların da peygamberi vardır ve Kuran'ı Kerim İsa'yı da Tanrı'nın elçisi olarak kabul etmektedir. A Görülüyor ki Humeyni-Saddam olayında olduğu gibi Saddam, Bush çatışmasında da Tanrı'nın taraflardan birini tutması için bir neden yoktur. Hz. Muhammed'in, Hz. isa'dan sonra gelmiş olması da Tan- n'nın Amerikalıları ya da Hıristıyanlan üvey kullar olarak kabul etmesi için geçerli'bir neden olamaz herhalde. Nitekim tarihte yaşanmış olanlar da Tann'nın yansudığının kanıtıdır. Çünkü eğer Tanrı Hıristiyanları üvey kul olarak görseydi, Hırıstiyanlar ile Müs- lümanlar arasındaki bütün savaşları Müslümanlann kazanma- sı gerekirdi ki tarih bize bunun tersıni gösteriyor. Zaten eğer yen- gilere bakarak karara varmak gerekse, o zaman insanın, Isra- il'e karşı hep yenik düşen Araplara bakarak Tanrı'nın 'ümmeti Muhammed'e karşı, Musa'nın evlatlarından yana tavır koydu- ğu düşüncesine varması gerekir ki bu da saçma bir savdır. Görülüyor ki Saddam'ın açıklamasını dinsel ölçütlerden yola çıkarak, mantıklı bir çerçeveye oturmak olanaksız. O zaman baş- ka bir ölçüt aramak gerekecek ve sonunda gelip emperyalizm kavramında duracağız. Acaba Tann, emperyalizm işin içine girince, emperyalizme karşı savaşanlardan yana mı tavır koyuyor? John Ouincey Adams, emperyalıstierin Çin'i ışgal ettikleri Af- yon Savaşı'nı savunurken Hz. Isa'nın "birbirinızi seviniz" söz- cüğünün, "birbirinizle ticaret yapınız" düşüncesini de içerdiği- ni belirterek ticarete engel olan Çinlilerin insanlığın temel de- ğeri olan Tanrı kelamına karşı çıktıklarını ileri sürüyordu. Yani kısacası John Ouincey Adams, emperyalizmin tannsal değerleri savunduğunu söylüyor, Çinlileri de barbarlar olarak niteliyordu. Aklın bu savı kabul etmesi güçten öte olanaksızdır. Eğer Tanrı, bir savaşta yan tutacak olsa, herhalde haklının yanında yer alırdı. Savaşlarda çoğu zaman kimin haklı olduğu- nu saptamak pek güçtür. Ama işin içine emperyalizm girince durum değişir. Çünkü "taraflardan birinin emperyalist olduğu savaşta, haklı olan karşı taraftır" diyebilirsiniz. Bu düşüncenin de ancak teoride doğru olduğunu, yaşamın gerçeğinin böyte c4- madığını bir yana bırakalım. Konunun o yanına başka bir yazı- da dokunacağız. Ama mantık açısından, emperyalizme karşı sa- vaşanlann haklı olduğunu ve Tann'nın da her zaman haklının yanında yer aldığını söyleyebiliriz ve bu noktadan hareketle Sad- dam'ın haklı olduğunu düşünebiliriz. Ama eğer böyle düşünürsek, yine bir yanlışa düşmüş ve Tan- n'ya karşı saygısızlık etmiş oluruz. Öyle ya, eğer Tanrı hep emperyalizme karşı olsaydı, bu ilahi antiemperyalıst güç yüzün- den, şimdiye kadar yapılan bütün savaşları anti emperyalist cep- henin kazanması, emperyalistlerin hep yenik düşmeleri gere- kirdi. Ne yazık ki tarih bunun da doğru olmadığını gösteriyor. Emperyalistler bütün savaşları yitirmiyorlar. Bu olguya karşın yine de Tanrı antiemperyalistlerin yanında- dır, emperyalızmi destekleyen şeytandır derseniz, Tanrı'yı şeytan karşısında yenik düşürmûş olan bir mantığa tutsak olursunuz ki bunun günahı bir yana, mantığı da sakattır. Böyle bir yanlışa düşmemek için şeytanı olayın içinden çıka- nrsanız. o zaman da Tann kul karşrtlığı yaratmış olur ve emper- yalizmin yengisinde, Tanrı'nın kula ram olması gibi yanlış, sa- kat bir mantığı egemen kılarsınız. Görülüyor ki emperyalizm kavramı bile Tann'nın Saddam'ın yanında yer aldığı savını doğrulamıyor. Durum böyle olunca "Biz Körfez'deki gerginliği irdelerken Tanrı'yı hiç işin içine katmasak iyi ederiz" derim. GÖZ NURUNU KORUMA VAKFI BflYRflMPflŞfl GÖZ HflSTflMESİ MİN ÇHĞLAYAN ŞÜBESİ figlmıştır. Göz Hostalarını b«kl«riz. Adres: Maya Sok. No.5 ÇaHayşn (Çailayan son otobös duraiıJ Ist. Tetfil3l7556
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear