25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 AĞUSTOS 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 KP merkezi ateşe verildi • SOFYA (AA>— Bulgaristan'ın başkenü Sofya'da, iktidardaki Sosyalist Pani'nin genel merkezi, gösteri yapan birgrup tarafından ateşe verildi. Saldın, eski Komiinist Parti'nin devamı olan Sosyalist Parti'yi ülkenin içine düştüğü ekonomik bunaJımdan sorumlu tutan ve komiinist simgelerin söz verilen süre içinde sökülmediğini ileri süren göstericiler tarafından gerçekleştirildi. ttfaiye ancak bir saat sonra kalabalıgı yararak yangına müdahaJe edebilirken bu süre boyunca polisin seyirci kalışı dikkat çekti. Bir polis memurunun, güvenlik görevlilerinin neden tnûdahale ederek itfaiyenin çalışmasını kolaylaştırmadığını soran bir gazeteciye "yangın araçlanna yolun önceden açılması için herhangi bir talimat almadıklan" şeklinde yanıt verdi& bildirildi. Bulgaristan Devlet Başkanı Jelyu Jelev radyoda haJka seslenirken "her türlü ölçüyü kaçıran bu eylemlerin kamu düzenini bozmakla kalmayacağını, ülkeyi bir kaos ve iç savaşa sürükleyebileceğini" vurguladı ve "Bu hareketler demokrasi arayışı değil, ülkeyi askeri diktatörlüğe sürükleyecek çılgınlasmış eylemlerdir"dedi. Bakanlıkta grev • CEZAYİR (AA) — Cezayir Dışişleri Bakanlığı'nda çalışan yaklaşık 700 memur, daha yüksek ücret talebiyle süresiz grev başlattılar. Memurların bağh olduğu sendikanın sözcüsü, önceki gün başlayan grevin bir amacının da dışişleri görevlilerinin düzenli aralıklarla yurtdışına gönderilmelerini sağlayacak bir rotasyon sistemi kurulması için baskı yapmak olduğunu bildirdi. Abazalar da bagımsız • MpSKOVA ^ Sovyet Gürcistan Gumhuriyeti'ne bağlı Abaza Cumhuriyeti, Gurcistan'dan bağımsızlığını ilan etti. Abaza Halk Forumu'nun sözcüsü, AFP muhabirine yaptığı açıklamada, Abaza Parlamentosu'nun dün aksam yaptığı oturumda hazır bulunan 72 milletvekilinden 70'inin oylanyla 1921'de Gürcistan'a bağlanmadan önceki statüye dönüşü ve Abaza Cumhuriyeti'nin kuruluşunu açıklayan bir metni kabul ettiğini belirtti. ABD - Arnavutluk • VtYANA (AA) — Doğu Avrupa ülkelerindeki değişim rüzgârlanndan etkilenmeyen tek ülke olan Arnavutluk'un ABD ile diplomatik ilişki kuracağına ilişkin ilk işaretler görülmeye başlandı. Arnavutluk Haber Ajansı ATA, önceki gün Viyana'dan dinlenen bir haberinde Arnavut ve Amerikalı yetkililerin perşembe günü Washington'da bir araya gelerek "iki ülke arasında yakın gelecekte diplomatik ilişki kurulması için gerekli prosedürü ele aldıklannı" duyurdu. ATA, "Taraflar karşıhklı olarak gereken belgeleri düzenlemek için yeniden görüşme karan aldılar" ifadesini kullandı. 84 TaırıiJ dalıa öldürüldü • COLOMBO (AA) — Sri Lanka ordu birliklerinin, önceki gün 84 Tamil gerillasını öldürdükleri bildirildi. Askeri kaynaklara göre kuzeydeki Mandativu adasını ele geçirmek isteyen gerillalar ile ordu birlikleri arasında şiddetli çatışmalar meydana geldi. İki de. askerin öldüğü çatışmalar sonunda, Mandativu adası hükümet birliklerinin eline gecti. Kabil e füze saldmsı • tSLAMABAD (AA) — Afganistan'da önceki gün mücahitlerin başkent Kabil'e düzenledikleri füze saldınsında 9 kişi öldü. Kabil Radyosu'nun haberine göre başkentteki iki semte isabet eden füzeler, 15 kişinin de yaralanmasına ve hasara yol açtı. KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRtZİ... KÖRFEZ KRİZ İ...KÖRFEZ KR Ürdün KralıHüseyin, DışişleriBakanı'nı bir saat bekletti Bozer'e soğuk karşılamaFATtH M. YILMAZ AMMAN — Dışişleri Bakanı Ali Bozer, Suriye, Ürdün ve Mı- sır'da temaslarda bulunmak üze- re çıktığı gezinin ikinci durağı Amman'da soğuk karşılandı. Ür- dün, Irak'a karşı ekonomik anı- bargo ve abluka uygulanması ko- nularında ısrar eden Türkiye'nin bu yaklaşımına sıcak yaklaşmadı. Ürdun böylece Irak'ın ambargo- yu delmesine müsaade edeceğini vurgulamış oldu. Dışişleri Bakanı Ali Bozer, dün ilk olarak TSt 10.00'da Veliaht Prens Hasan'la görüştü. Bozer, görüşmeden sonra yaptığı açıkla- mada, Türkiye ve Ürdün arasın- da Irak'a karşı ambargo uygulan- ması konusunda görüş ayrılıklan bulunduğunu belirıerek şunları söyledi: "Türkiye, Irak'a karşı ekono- mik ambargo ve abluka uygulan- ması yönnndeki göriişiinü Ürdun tarafına iletmişür. Ancak edindi- gimiz izlenim Ürdün'un sonına diplomatik yoldan çozüm bulun- ması taraflan oldugu yonundedir. Veliaht Hasan, Saddam Huseyin1 le muzakere>e hazır olduğunu be- lirterek Ürdün'un bu konudaki görüşiinii ortaya koymuştur. lşte, Ürdün Kralı Hüseyin ile gönişen Ali Bozer, Irak'a ambargo konusunda anlaşamadılar. aramızdaki fark budur." Dışişleri Bakanı Bozer, daha sonra da TSt 14.00 için Kral Hü- seyin'den randevu aldı. Ancak Bo- zer'in bu saatte sarayda bulunma- sına karşın Kral Hüseyin, Bozer'i bir saat gecikmeyle kabul etti. Kral Hüseyin ile Bozer'in buluş- ması sırasında Kral'ın gergin ol- duğu dikkat çekti. Yaklaşık 45 da- kika süren görüşmeden sonra sa- raydan aynlan Bozer, kaldığj otele geldi. Burada gazetecilere bir açık- lama yapan Dışişleri Bakanı Bo- zer, şunları kaydetti: "Mesetenin sıcak bir savaşa var- madan çözülmesinden yana oldu- ğumuzn Kral Hüseyin'e belirttik. Türki>e'nin ekonomik ambargo konusunda ısrarlı olduğunu da Kral'a bildirdik. Kral Huseyin ise Veliaht Prens Hasan'ın söylcdik- lerirtin hem«n hemen aynısııu gun- deme gelirdi ve sonına diploma- tik yollardan çözum bulunmasın- dan yana olduğunu söyledi. Go- rüşmenin içeriği budur." Amman'daki diplomatik göz- lemciler, Türkiye'nin ısrarlı tutu- mu karşısmda Ürdün'un Irak'a ekonomik ambargo uygulaması- na karşı çıkmasının Saddam Hü- seyin'in bu ülke üzerinden nefes almaya devam edeceğini gösterdi- ğini belirtiyorlar. Ürdün ayrıca Dışişleri Bakanı Ali Bozer'in Am- man'da yaptığı temaslarda Türk- iye'nin meseleye fazla kanşmama- sını da istedi. Bu konuda görüş- lerine başvurduğumuz Urdün Dı- şişleri Bakanlığı'nm bir yetkilisi, Ali Bozer'in Kral Hüseyin'le yap- tığı görüşmede, Türkiye'nin ileri- de bir arabuluculuk görevi üstle- nebileceğini söylediğini, ancak Kral'ın "Körfez krizi Arap dünya- sının kendi iç sonıoudur. Dışarı- dan mudahalelere karşıyız" şek- linde gorüş bıldirdiğini söyledi. Ürdün, Irak'ın Kuveyt'i işgali ile Körfez'de ortaya çıkan gerginliğe Arap dünyası içinde bir çözüm bulunması amacıyla teraaslannı yoğunlaştırıyor. Amman'daki Arap diplomatlar önümüzdeki gunlerde Ürdün, Sudan, Libya, Cezayir, Yemen ve FKÖ arasında bir toplantı yapılmasırun planlan- dığını ve önümüzdeki gunlerde FKÖ lideri Yaser Arafat'ın bu amaçla Ürdün'e gelmesinin bek- lendiğini kaydediyorlar. Dışişleri Bakanı Ali Bozer, dün Ürdün'deki temaslarını tamamla- yarak Cumhurbaşkanı Torgul Özal'ın sözlü bir mesajını Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'e iletmek üzere bu ulkeye hareket et- ti. Bozer, Mübarek tarafından ts- kenderiye'de kabul edilecek. SUUDt ÇÖLÜNDE KADIN ASKER — Irak'ın saldın tehdidine karşı ABD birliklerini ülkesine çağıran Suudi Arabisıanlılar, bu ordunun kadın askerierinden ise rabatsu oluyorlar. Kadın erler de çölün zor koşoUanna diger askerierle birlikte karşı koynyorlar. (Fotograf: Reuter) ABD, Türkiye'ye yardım arıyor VVASHINGTON (Cunhuriyet) — ABD yönetimi, Körfez krizin- den ekonomik açıdan etkilenecek müttefikleri için uluslararası des- tek sağlama yönündek'i çalışma- lanna hız verdi. ABD Başkanı George Bush'un, bu amaçla Ja- pon Başbakanı'na gönderdiği bir mesajda Türkiye'nin durumunu da gündeme getirdifti bildirildi. Wall Street Jonraal gazetesinin bildirdigine göre ABD Başkanı George Bush, Japon Başbakanı Toşiki Kaifn'ya gönderdiği özel bir mesajla Japonya'yı bu ülke- lere yardıma çağırdı. Cumhuri- yet'in konuya ilişkin sorulannı yanıtlayan ABD Dışişleri Bakan- lığı Güney Avrupa Dairesi sonım- lulan da söz konusu mesajda Türkiye'ye de destek verilmesinin telkin edıldiğinı kaydertiler. Ust du- zeydeki Amerikan makamları bu haftadan itibaren Batı Almanya, Güney Kore, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlik- leri'nin yöneticileri ile bu amaca dönük olarak görüşmeler yapa- caklar. Söz konusu ülkelerden bir bölümü, ambargodan zarar göre cek ülkelere yardım vaat etmişti. Suudiler,kadın askerden rahatsız Kadınlann otomobil bile kullanmasının yasaklandığı Suudi Arabistan'da, erkeklerle aynı saflarda yer alan ABD'li kadın askerlerin sayısının giderek artması, Suudileri rahatsız ediyor. Bu rahatsızlığın kaynağı ise düşmana 'Sizi kadınlar koruyor' şeklinde bir koz verildiği endişesi. SEMİH tDİZ DAHRAN — Kuveyt'i işgali ve ilhakı nedeniyle Irak'ı 'cezalandırma' çabaları sürerken bir Amerikan askeri yığınağı ha- line gelen Suudi Arabistan, aynı zamanda *zıt kültürterin' çatışma- sından doğan ilginç görüntülere de sahne olrnaya devam ediyor. Bunlann başuıda, kaduüann oto- mobil bile kullanmalannın yasak- landığı bir ülkenin savunmasını üstlenen Amerikan güçlerinde, er- keklerle aym silah ve teçhizatla donatılmış kadın askerlerin sayı- sının giderek artması geliyor. Bir diğeri ise savaş öncesinde içki iç- meleri ve. bdli ölcüler içinde 'dağıtmalan' genelde hoşgörü ile karşılanan Amerikan askerleri, bu kez çok uysal davranmalarını ge- rektiren bir ortamdalar. Kısacası "yerii halkın duyariılıklannı ren- dde etmemek" kaygısı ile hareket eden ABD askeri komutası, asker- lerine "kesin talimatlar" vermiş buJunuyor. Ancak bu kadın ve er- kek askerleri gazetelerde yan ya- na gören sokaktaki muhafazakâr Suudi Arabistanlılan, "Acaba ns- lerde ve mevzilerde neler oluyor" sorusunu kendilerine yöneltmek- ten alıkoymuyor. ABD'deki "kadın-erkek eşiüiği" ve "fırsal eşiüiği" ilkele- rinin ne anlama geldiğini kavra- makta zorluk çeken sokaktaki Su- udi Arabistarüılann, bu kadar ka- dın askerin gelmesinden ve bun- lara gazetelerde ön planda yer ve- rümesinden belli bir hoşnutsuzluk duyduklan gözleniyor. Ancak bu hoşnutsuzluk sadece "kadının mahremiyetinden" değil, aym za- manda düşmana, "Sizi kadınlar konıyor" şeklinde bir koz verece- ği endişesinden kaynaklanıyor. Bu kültürel çatışmamn en so- mut örneğihi, önceki gün Ameri- ka'dan dev Galaxy tipi uçaklarla getirilen askerlerin indirildikleri ussü gezen gazeteciler yaşadı. ABD askeri komutanlığının ya- yımladığı yazılı talimat gereğince adı verilemeyen ve bu üste iojistik' destek amacıyla çalışan Suudi Arabistank sivülerin, Ame- rikalı askerlerin kadın ve erkekle- rin karışık olduğu mangalar ha- linde dizilmeleri ve erkek askerle- rin riitbeli kadınlardan emir alma- lan karşısındaki hayretlerini giz- leyemedikleri gözlendi. Gazetecileri gezdiren subay, Su- udi Arabistanlılann otobüs şoför- leri olarak üsse yeni geldiklerini ve bu manzaraya ilk kez şahit olduk- lannı söyledi. Kendisine, "Peki ni- çin getiriyorsunuz bu kadınlan. Her şe>in harem-selamlık oldu- ğn bir ülkede sorun yaratabilece- ğini göremiyor musunuz" soru- muzu ise şöyle yanıtladı: "Kadın- lan biz buraya süs olsun diye ge- tirmedik. Belld erkekler gibi ön safta carpışmayacaklar, ama vaz- gorevleri var. Kı- sacası onlarsız bu iş olmaz. Bnnu anlamakta güçliik çekebilirler, ama bizim ordu böyle." Yine talimat gereğince adını ya- zamayacağımız, fakat yarbay rüt- besini taşıyan subay, bir diğer so- rumuz üzerine askerlerin Suudi Arabistan'da en büyük sorunlan- nın "sıkıntı" olduğunu söyledi. Normal şartlarda barlan, disko- tekleri ve "tasvip etmedikleri, aa- cak önüne gecemedikleri" yerleri ziyaret etmekten hoşlanan asker- lerin, Suudi Arabistan'a gelmeden önce bu ülkenin özellikleri konu- sunda 'bilgilendirildikkrini' be- lirtti ve ekledi: "Buraya beiki ölmek için gelen askerlere, bunlan j-apamazsın de- mek zor. Ama caremiz yok. Sdan- nlanm dagıtmak için talimleri art- brdık. Siirekli koşturuyoruz, egi- tim yaptınyoruz. Aym zamanda madem ki yeni bir ülkedeler. o za- man buranın tarihini, kultürunu ögTenmeierini teşvik ediyonız. Ya- ni bol bol okuyoriar. Şu arhlı per- sonel taşıyıcısımn içine bakın, kü- Yunan hükümetinin gemi göndermesine karşılık, 'ödün' elde ettiği bildiriliyor Atina'nın derdi TürkiyeYunan basınında çıkan haberlere göre Atina, Limnos firkateynini hazır tutmakla Suudi Arabistan'dan ucuz petrol, ABD'den 7/10 dengesinin korunacağı yolunda güvence aldı. sona ermesi durumunda Yunanis- tan, Suudi Arabistan ve Kuveyt'- ten "daha ucuz petrol satın alabilecek", ABD ise "Ege'de Türkiye ve Yunanistan'a ayırdı- STELYO BERBERAKİS ATİNA — Yunanistan hükü- meti, BM Güvenlik Konseyi'nin Irak'a karşı "abluka" konusun- daki son karannı olumlu karşüar- ken muhalefet partileri karşı çık- tı. Ana muhalefet sosyalist PA- SOK, BM'nin aldığı kararın "ni- hai çözüm yolu" olmadığına dikkati çekti ve Körfez'deki kri- ze askeri yollara başvurmaksızın da çözüm bulunabileceğine işaret etti. Ancak Atina aldığı kararda israr ediyor. Dunkü Yunan bası- nmda yer alan haberlere göre Yu- nanistan, LlMNOS firkateynini seferber etmekle Suudi Arabistan, Kuveyt ve ABD'den bazı "odün- ler" kopardı. Bu çercevede krizin ğı 7/10 güç dengesini aynı oranda" KoruyacaK. Cumhurbaşkanı Konstantin Karamanlis. LtMNOS firkateyni- nin Basra Körfezi'ne gönderilme- sine ilk önce karş: cıkmıştı. An- cak Başbakan Konstantin Mitso- takis ile görüştükten sonra bu ko- nuda "daha ihtiyatlı" harekeı et- meye başladı. Karamanlis şimdı Yunanistan'ın Körfez'e asker göndermesine şiddetle kirşı çıkan PASOK lideri Papandreu'yu "Yunanistan'ın ekonomik çıkar- lan adma" ikna etmeye çalışıyor. Yunanistan'ın Irak'tan 190 milyon dolar alacağı var. Basra Körfezi'ndeki krizden ise Yunan ekonomisinin yüda bir milyar do- lar zarar göreceği açıklandı. Bu- na karşın Mitsolakis hükümeti, ABD'nin gösterdiği "yoMa" ileı- lemeye kararlı. Bu amaçla Girit ve Rodos adalarmı ABD ve NATO'- nun savaş gemileri ve ucaklannın hizmetine açmış bulunuyor. öte yandan Yunanistan hükü- metinin Basra Körfezi'ne gönder- meye karar verdiği LlMNOS fir- kateyninin bu hafta içinde yola çı- kacağı bildiriliyor. Yunan hükü- meti bu konuda, bugün toplana- cak Batı ulkeleri savunma işbirli- ği konseyinin alacağı karan bek- liyor. Bu amaçla Yunan donan- masuun "gdzdesi" olarak bilinen LlMNOS firkateyni bu uzun yol- culuğu için Salamina adasındaki deniz üssunde bekliyor. Ama Yunan anayasa profesör- lerine göre Yunanistan'ın başka bir ulkeye savaş gemisı gönderme- ye hakkı yok. Ancak BMM karar- lan çerçevesinde başka bir ülke- ye asker göndermeye hakkı olan Yunanistan'ın LtMNOS savaş ge- misi için aldığı karar bazı "haku- ki püriizlerie" karşüaşıyor. Bu ne- denle LİMNOS'u karann alındı- ğı gün yola çıkarmayan Yunan hükümeti, BM Güvenlik Konse- yi'nin konu ile ilgili son kararını "hakuki yönden" incelemeye başladı. Ancak Batı ülkelerinin genelkurmay başkanlarımn bu- günkü toplantısından cıkacak ka- rar, Yunanistan için "baglayıcı" niteliği taşıyacak. Çünkü bundan önceki Batı Savunma lşbirliği Konseyi'ne, üyesi olmadığı için gözlemci olarak katılan Yunanis- tan, bu konseyin alacağı tum ka- rarlara "uyacagına" ilişkin gü- vence vermişti. Ancak Yunan anayasa profesörlerine göre Batı Avrupa Savımma lşbirliği Konse- yı, resnıentanınmıyor. tüphane giW." Söze kanşıp "Yani sıkınbdan bir an evvej savaşmak isteyen en- tetektüet askerler mi amaçlıyorsu- nuz7" şeklindeki şakamıza ise sa- dece, "Bnnnn gibi bir sey" yanı- tım vermeyi yeğledi. Askerleri bir ölçüde teselli eden şey ise Suudi Arabistan'da ister Cidde olsun is- ter Dahran. birçok kentin âdeta Amerikan kentlerinin bir kopya- sı olmalan. Üstelik de her yer bü- yük Amerikan arabalan ile dolu. Üssün kendisinde ise şartlar gerçekten güç. Güçlüklerin başm- da ise çölün bunaltıcı sıcağı geli- yor. Gazetecilerden birini neredey- se baygınlığa sevk eden bu sıcağı düşundükçe, olası bir savaşın ne denü zorlu geçeceği hemen belli oluyor. Ne de olsa bizler gazeted olarak birkac saatliğıne oraday- dık, ama Amerikah askerler ve onlar gibi Amerikalılar ile Iraklı- lar arasında mevzilendirilen çoku- luslu Arap birlikleri Sahra çadır- lannda bu bunaltıcı sıcaklık altın- da yaşamak zonmdalar. Hem de belirsiz bir süre için. Her şeye rağmen ister subay ister er olsun Amerikalı askerlerin he- men hemen hepsinin morallerinin yüksek olduğu gözleniyor. Konuş- tuğumuz bir deniz piyadesine, "Vietnam gibi bir dıunm ohır nn? Yani burada cıkabilecek bir savaşın gereksiz olacağına inanı- yor musun" diye sorduğumuzda yanıtı kesin bir "Hayır"dı. "Çünkü" diye ekledi, "burada iyi- ler ve kölüler çok belirgin. Sad- dam açıkça kötü. tyiler arasında ise sadece Amerikan ve yakın müttefikleri degil bütün dttnya var." "Peki, Dahran'd* Aramco'nun dev petrol tesisleri var Gerçekten iyi kötü cabşması mı yoksa Aram- co'daki Amerikan cıkarlanmn sa- vnnması mı olacak" sorumuza ise açıkça kızdığı gözlendi. Bizi, "ko- nuyu kanştınp tıpkı bazı Ameri- kalı gazeteciler gibi fikir cambaz- bğı yapmakla" suçladı. Ancak bu sonımuzun aslında konuştuğumuz ve ABD'nin ülke- lerindeki mevcudiyetine biraz kuş- kuyla bakan sade Suudi vatandaş- larının düşüncelerini yansıttığını söylemek istemedik. Gerçekten de olayın "vahameti" karşısında Amerika'nın, ülkelerindeki aske- ri mevcudiyetinden açıkça şikâyet etmiyorlarsa da konuştuğumuz yerli vatandaşlann büyük bölümü bu kuşkuyu dile getirdi. POIJT1KADA SORUNLAR ERGUNBALa ABD, Saddam'ın Kellesini İstiyor... Önce Türkiye'den başlayalım: Cumhurbaşkanı Sayın Özal ve ANAP içinde bazı çevrelerin "Saddam'ın sonu gözüktü. Bari çor- bada bizim de tuzumuz bulunsun. Saddam sonrasında oyunun dışında kalmayalım" hesabı ile Körfez'e askeri güç gönderme eğiliminde olduklarına ilişkin işaretler var. Daha önce de yazdık. Türkiye'nin boyte bir işe girmesi en bü- yük hata olur. Böytesine bir tarihsel hata, ülkemizi tehlikeli bir serüvenin içine atacağı gibi yardımına gıdecegımız Arap ülke- lerinde bile ileride Türk düşmanlığının doğmasına yol açar. Gü- nümüzde Amerikan aleyhtarlığı sadece Irak, Libya ya da Ürdün ve işgal altındakı topraklarda yaşayan Filıstınliler arasında var olan bir akım değil. Mısır, Cezayir, hatta Fas'ta kitleler arasında Amerikan düşmanlığının yayıldığı gözlemleniyor. International He- rald Tribune gazetesı, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlik- leri'nde bile tabanda ABD'ye karşı tepki oluşmaya başladığını bildiriyor. Körfez ülkelerindeki çağdışı aile ve hanedan yönetim- leri bugün var, yarın yokturlar. O zaman bu ailelerin bugün Tür- kiye'ye duyacaklan minnettarlığın yerini, yarın Arap halkının du- yacağı tepki ve düşmanlık alır. Gelelim Saddam Hüseyın'e: Irak liderinin oynadığı büyük ku- marı kaybetmekte olduğu görülüyor. Güvenlik Konseyi'nin cu- martesi günü aldığı karardan sonra Saddam'ın bunalımı artık bir Arap-Amerikan ya da Arap-İsrail savaşına dönüştürmesi şansı çok azalmıştır. Saddam bu yönde herhangi bir askeri girişimde bulunduğu takdirde, Güvenlik Konseyi daha sert bir karar ala- rak Irak'a karşı karada ve havada da askeri önlem alınması çağ- nsında bulunabilir. Yani Saddam, kendini BM ile savaş içinde bulur. Bu savaşı kuşkusuz, böyle bir fırsatı dört gözle bekleyen ABD yürütecektir, ama BM bayrağı altında, ondan aldığı yetki ile.irak-İsrail ya da Irak-ABD savaşında Irak'ın yanında yer ala- cak olan Arap ülkelerinin Irak-BM savaşında Bağdat'a aynı des- teği verecekleri kuşkuludur. Saddam, kendi çapını aşan bir kumar oynamıştır. Bu kumarı oynarken sadece kişisel yeteneklerini değil, ordusunu ve ülke- sinin sanayi gücünü de iyi hesaplayamadığı görülüyor. Batı ba- sınında Saddam'ı Hitler'e benzetmek son gunlerde çok moda. Ama bu benzetme bize biraz yüzeysel geliyor. Nazı Almanyası- nın sanayi gücü ile Irak'ın sanayi gücü arasındaki muazzam farkı bir yana bırakalım; Hitler'in ordusu ile Saddam'ın ordusu ara- sında büyük fark vardır. 2. Dünya Savaşı sırasında Alman ordu- sundan. Rornmel, Manstein, Guderyan, Von Runsted gibi üs- tün yetenekli pariak komutanlar çıktı. 8 yıl süren Körfez sava- şında tek Irakiı generalin adı bile belleklerde yer almadı. Sad- dam'ın komutanları, ABD birlikleri Suudi Arabistan'a gelmeden 4 ağustosta Suudi Arabistan'a saldırsalardı çok büyük bir fırsat ele geçirmiş olurlardı. Saddam, Bush'a, "Arkadaş, üzerime va- nrsan, Suudi Arabistan'daki petrol kuyularını uçururum" deme olanağına kavuşurdu. Ama Irakiı komutanlar ya Suudi Arabis- tan'ı yeterince hızlı işgal edemeyeceklerinden korktuklarından ya da Saddam'ı ikna edemediklerinden Suudi Arabistan sınınnda durdular Hitler'in geoerallen, büyük bir olasılıkladurmazlar, Ku- veyt'i işgai edip beklemenin ABD yığınağını eli kolu bağlı seyret- mek anlamına geleceğini düşünüıierdi. Saddam'la Hitler arasında başka farklar da var. Hitler tam bir fanatikti. Savaş sırasında askeri bakımdan en zorunlu durum- iarda bile generallerinin tüm uyarılarına karşın birliklerin geri çe- kilmesini kesinlikle reddetmiş, bu yüzden yüz binlerce asker bo- şuna ölmüştü. Saddam'da ise tüm acımasızlığına karşın. bu denli bir fanatizm görülmüyor. İran'la savaş sırasında, işler iyi gitme- yince, ordusunu gerı çekmtşfcc Hitler, son ana kadar bir mucize (yeni bir silah, mûttefiklerin birbirı ile kapışması) beklemiş, ger- çeklerden kopuk düş dünyasında yaşamıştır. Oysa Saddam, rran'ı dıze getiremeyeceğinı fazla zaman yitirmeden görmüş ve Tah- ran'a sürekli, masaya oturma çağrısında bulunmuştur. Saddam, aslında, Körfez'de oynadığı son büyük kumarı da kay- betmekte olduğunun bılincinde görülüyor. Gerek Dışişleri Ba- kanı Tarık Aziz'in gerekse kendisınin yaptığı açıklamalarda kla- sik "sertizdir, hırpalarız" edebiyatının altında görüşme ve diya- log mesajları yatryor. Yabancı elçiliklere zorla girmekten vazge- çilmiştir. Irak lideri büyük prestij kaybına uğramamak koşulu ile geri adım atmaya eğilimli görülüyor. Ama ABD bunu kabul eder mi? Orası çok kuşkulu. Çünkü VVashington artık Kuveyt'in yani sıra şu ya da bu şekilde Sad- dam'ın kellesini de istiyor. Beyaz Saray'ın hedefi "Saddam'ın bu bunatımdan tam bir yenilgı ve prestij kaybı ile çıkması, bunun sonucunda içeriden gelecek bir darbe ile devrilmesidir. Bu ara- da Irak'ın nükleer tesisi ile kimyasal silah fabrikalarının VVashing- ton'un gündeminde ön sıralarda bulunduğunu da unutmamak gerek. ilginçtir, Ortadoğu'da Arap davasının bayraktarlığına soyunan Saddam Hüseyin'in, iki büyük kumarı (İran'a saldırması ve Ku- veyt'i işgali), ABD'nin bölgeye iyiden iyiye yerleşmesine yol aç- mıştır. Ingiliz Müslümanlarının isteği Müslüman barış gücüİngiliz Müslümanları Kuveyt ounalımınm savaşla çözülmesine karşı çıkıyorlar. İngiliz ve Amerikan askerlerinin S. Arabistan'da bulunmasım kınıyorlar. EDtP EMtL ÖYMEN LONDRA — "İngiliz Müslü- manlan Birliği" tarafından dü- zenlenen bir toplantıda, "İngiliz Müslümanlannın Kuveyt bunalı- mının savaşla çözülmesine karşı olduklan" ifade edildi. Sayıları 1,5 milyon kadar tahmin edilen Müslümanlan temsil eden örgüt- ler içinde "dini temekttik görüş- lerine katılmayan" birlik, ingiliz ve Amerikan askerlerinin Suudi Arabistan'da bulunmasım da kı- nadı. Iran yanlısı tutumuyla ta- nınan "lslam Enstitüsü" Başka- nı Halim Sıddıki de yaptığı ko- nuşmada, "Kutsal şehirlerin ya- bancı biriikler tarefında kornn- ması, dine, Şejian Ayetleri'nden bin kat daha büyük bir küfor- dür" dedi. Suudi Arabistan'a bir "Ortadoğu Barış Gücü" gönde- rilmesi fikri yavaş da olsa taraf- tar topluyor. Her ne kadar lngiltere'deki Müslümanları temsil eden tek bir örgüt yoksa da Birleşmiş Millet- ler'in son kararı ve lngiltere ile tran arasında başladığı gözlenen ılımlı ilişkinin, çeşitli hiziplerin bir araya gelmesine yaradığı gö- rülüyor. Dini temelcilikten uzak olduğunu söyleyen "Müslüman- lar Birliği" ile tran yanlısı mili- tan görüşlerin savunucusu "ls- lam Enstitüsü"nün bir araya gel- mesi, anlamlı karşılandı. Kuveyt bunalımının, lngiltere'deki Müs- lümanlar arasındaki görüş aytı- lıklanru giderici bir etki yapma- ya başladığı, Müslümanlann, saflannı sıkılaştırmaya başladık- lan şeklinde değerlendiriliyor. Bunalım öncesinde, Sıddıki'nin Ingiltere'de Müslümanlann özerklik ilanına, ılımlı kanat kar- şı cıkmıştı. İngiliz Müslümanları arasında Suudi Arabistan'a bir "Ortado- ğu Banş Gücü" gönderflmesi fik- ri yavaş da olsa taraftar topluyor. Bu görüşü savunanlar, bölgede halen Mısır kuvvetlerinin bulun- duğu, ancak bunun Amerikan kuvvetleri çerçevesinde düşünül- düğü görüşündeler. Londra'daki en büyük cami olan, 'Regent's Park Camii'nde ingiliz Müslü- man örgütleri arasında iki hafta önce yapılan toplantıda alman kararda, "Müslümanlann top- raklarma, gayri müslim yabancı askerlerin saldırması, tam Müs- lümanlara yönelik bir saldındır" denmişti. Kuveyt temsilcisi, Irak1 ın saldınsı kınanmadığı için top- lanuyı terk etmişti. Şimdi ise bazı Müslüman örgütlerin temsilcile- rinin Londra'daki Irak, Kuveyt ve Suudi Arabistan büyükelçileriy- le görüştükleri ve bir Ortadoğu Banş Gücü kurulmasını önerdik- leri bildiriliyor. Müslüman örgüt- lere yakın kaynaklar, "Mekke ve Medine*nin korunması için Müs- lüman ülkeler harekete geç- melidir" şeklinde İngiliz Müslü- manlan arasında bir cereyan baş- lamış olduğunu kaydediyorlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear