Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahıt» (. umffurıvrı Majbaacjlık ve Gjztiecıljk Turk \nonun Şırkel: âdltu
NMİir Nadı 0 Lrnd Yaiın Muduru Ha»a C e n l . MuesseM Muduru.
Kmll* l»klı*il. -la.-ı I,lcrı Mudımı Otııy GoatMte. 0 Habcr Mcrkczı
Mudunı Vılçta B*ycr. Sa\fa Duzenı >onetmem AB Acar 0 Temsıkıkr
AbBtf TM. İZUIR Hilnrl Çrtialua*. ADANA:
I. Potaıkj t>W l«|1ı«rC. t»! Hibrrto Lıpa U , Ekonoai Cnfk l t a W lt
Smdikj $doa KcMti. Uleur l«M C«rr. iıtanbul
KabcTİcfı Kraal %M*k, Eğıııın Gncay Şflylaa. Habet Arayırroa. bnct •rrtm. ttırt Habcrkıı \ct«e< Do|n. !>f>o# Dannmanı
AMriMk Yantaua. Dvn Itazıjar b m r ^ t ı a tostınm Şakta AI»K>. Duzdtme AMaBaJI Y««l 0 İUKmiııutör AMcl Mılı^«
0 Malı l$icr Eni trt«4 0 MUusebe- M M Ifcacf 0 &wtçe-PUntuu Sc*|i Osaaakq«othi 0 feklam Ane Tarw 0 Ek
Hato /U^X 0 kterc H««yl» C*CT 0 Istan* Ûafer Çt*k 0 tolfi IUa* W l < d f Prnonrt Sn* »osu>no«h
OkU! AUai. Yalç* gmjtr, Haaa
Setçmk. AJı *MraK«. Aftarf T
Basan ve Vevan Cumhunvet Vfatbtaaük ve Ga«fecıMt TAŞ Tftrt Oeafı C*f W/4I CıgatofJu
U = U Isı PK 246 Istaobut Td 512 05 05 (20 hat>. T e a 222*6, Fax (I) Î2* «0 72 %
âaroUtr Amkmm. lıy* GOkaip »v tnkıİBpS.No 19, 4. T«4 133 11 4|-4i, Telcx. 42344, Ftx- (4) 133
03 G< # luaür: H Zıys BN 1352 S 2 3, fc! 13 12 30. Tek*. 513», Fu. (51) 19 53 60
: Indnu Cad 119 S \o l K»x İ, Tel 19 3^ 52 (4 hatj- Tefcx 62155. Ftx (
T
f) Jî J ' 52
TAKVIM: 2" AĞUSTOS 1990 Imsak. 4 46 Guneş: 6.18 Oğle: 13.10 Ikindi: 16.54 Akşam: 19.53 Yatsı: 21.19
Magnesia'da
2. Efes
yaraühyor
Magnesia antik kentinde yedi yıldır kazı
çalışmalannı sürdüren Prof. Bingöl, "altı
yıllık bir çalışma ile 2400 yıllık bir antik
tiyatroyu ortaya çıkardık" dedi.
VEYSEL EROL
ORTAKLAR — Antik Mag-
nesia kentindeki kazı çalışmala-
nm surduren Prof. Orhan Bin-
göl, "Kısa zamanda ikinci bir
Efes yaratabiliriz" dedi. Prof.
Bingöl, kanlarda Homeros des-
tanlanna ışık tutacak kabartma-
lann gün ışığına çıkarılmaya ba$-
landığını açıkladı.
Aydın'ın Ortaklar bucağına
baŞı Tekinköyü yflresindek Mag-
nesia antik kentinde yedi yıldır
kazı çalışmalannı sürdüren Prof.
Bingöl, büytik gelişmeler sağlan-
dığını belirterek şunları söyledi:
"Bn yıl 100 miryon liralık bir but-
çe dde ettik. Bu butçcji önumuz-
deki yıl da elde edebilirsek kısa
zamanda ikinci bir Efes yarata-
biliriz. Altı yıllık bir çalışma ile
Tiirkiye'de başka örnegine rast-
lanmayan 2400 yıDık bir antik ti-
yatroyv meydana çıkardık. Res-
torasyonuna bu yıl bitiriyonız.
öniunüzdeki yıl hizmete açaca-
tyz. Aynca ortaya çıkardığımız
kabartmalarda Homeros desta-
nındaki konulann işlendigi tas-
virier var. Homeros destanına
ısık tutacak kabartmalann ilk kez
Magnesia'da gün yuzüne çıkani-
dıgı inancındayım. Sutun başlık-
lanodaki kabartmalarda ise kra-
liçe oldugn samlan çıplak kadıo
figiini iki büyük balik üzerine
oturmuş. Kraüçeyi konıyan iki
köpek ve oalann çevresinde de
kraliçeye ulaşmak isteyen çıplak
erkek figiirleri bnlanuyor."
Magnesia'nın İ ö 1200-1100 yılla-
nnda kurulan dUnyanın önetnli
kentlerinden biri olduğunu belir-
ten Prof. Bingöl, antik kentin 2
metre ile 15 metre derinlikte gö-
rnülü olduğunu açıkladı.
Oylumhöyük kazılan
Cumhuriyet Güney tlleri Büro-
su'nun haberine göre de Hacet-
tepe Üniversitesi Arkeoloji ve Ta-
rih Bölümü öğretim üyesi Doç.
Dr. Engin özgen başkaniığında
dördü ABDIi, üçü Kanadab, se-
kizi Türk 15 arkeoloğun katıldı-
ğı Oylumhöyük kazısının dör-
duncü aşaması da tamamlandı.
Doç. Dr. Engin özgen 45 metre
yüksekliği, 200 bin merte kare te-
pe alanıyla Türkiye'nin en büyük
höyüklerinden olan Oylumhö-
yük'te bu yıl yapılan kazüarda
küp, çömlek, doğrudan gömme
mezaılarda tunç iğneler, kolye,
bilezik, küpe gibi buluntulann el-
de edildiğini belirterek "Oylum-
höyük'te Uk ve orta tunç ile He-
lenisük çağlara ilişkin buluntnlar
var" dedi.
Dağlarda
temizlik
kanıpanyası
ÇAMARDI (AA) — Doğa
AraştırmaJarı ve Sporlan Ku-
lübü (DAK), Ankara Üniver-
sitesi, Beden Terbiyesi ve Spor
Genei Müdürlüğü'nün işbirli-
ği ile "Dağlarda çevre temiz-
lifi kampanyası" baslatıldı.
Ankara Üniversitesi Beden
Eğitimi ve Spor Bölumu Bas-
kanı Prof. Yücel Aşlon'm baş-
kanlığında yürUtulen kampan-
yaya, DAK, Ankara Üniversi-
tesi ile Niğde Beden Terbiyesi
ve Spor tl Müdurlüğü'nden 30
sporcu katılıyor.
Kampanyanın ilk bölümü
Niğde Aladağlar'da Emli Bo-
ğazı, Sokullu Pınan ve Yalak-
deresi'nde gerçekleştirildi.
Prof. Aşkın, bu yıl 10 gün
surecek kampanya sırasında,
Niğde Aladağlar'daki Yedigöl-
ler ve Kayseri Barazama şela-
lerinde de temizük yapıJacaguu
bildirdi. A^kın, konuyla ilgili
olarak şunian söyledi:
"Niğde Aladaglar. bu yılki
pilot bolgemiz. Gelecek yıl ya-
pılacak kampanyayı daha ge-
niş düşunuyonız. Bu nedenle
konunun problemlerini yalun-
dan görmek ve kamuoyunun
dikkatini dağlardaki kûiilik
konusuna çekmek amacıyla sı-
nırlı bir bölgede de olsa temiz-
lik kampanyası başlattık.
Türkiye'nin bir dağcılık po-
tansiyeli var. Bu potansiyel
dag tnrizmini dognrdu ve bn
tnrizm oldnkça hızlı gelistiri-
femedi.
Aynca dağlarda ilkyardım
konusunda hiçbir hazuiık yok.
Bu nedenle yerii ve yabancı
pek çok dagcı hayaü tehlike ik
karşı karşıya bulunuyor.
Ükini dün gerçekleştirdiği-
miz çöp toplama eyleminde
portatif ocaklar için kuDanılan
gaz tnplerine, pillere, çok sa-
yıda naylon torbaya, pet şişe
ve teneke kotulara rastladık.
10 günde edinecegimiz bilgiler
ısıfında gelecek yıl DAK, An-
kara Üniversitesi, Beden Ter-
biyesi ve Spor Gend Miıdür-
lügü, Ulusiararası Dagalar
Biriigi (UİAA) ile Ağn, Erci-
yes, Ulndağ, Aiadaglar. Bol-
kar ve Kaçkar daglannda yay-
gın bir kampanya gercekleştir-
meyi amaçuyoruz."
Halkın bu çalışmalara katıl-
maması halinde kirlilikle mü-
cadele edilemeyeceğini kayde-
den Prof. Aşkin, bu yılki ça-
lışmalannı UİAA'ya bildirdik-
lerini, kampanyanın birük ta-
rafından olumhı karşılandığı-
nı sözlerine ekledi.
Melahat Özgü, çevirileri, Alman edebiyatı ve tiyatro alanındaki çalışmalarıyla tanınıyor
Klasîklere gîden yolda...Cumhuriyet
döneminin ilk kadın
profesörlerinden
Melahat Özgü,
Almanya'da
doktorasıru yaparken
bir dedektif gibi 19.
ylizyıl yazarı
Schack'ın izini
bulmaya çalıştığını
söylüyor.
ALPAY KABACALI
1940'ların dışa kapalı Türkiye-
si, kültür ufuklarını Klasikler çe-
virileriyle genişletebilmişti. Bu çe-
viriler, geniş ölçüde Milli Eğitırn
Bakanı Hasan ÂJi Yiicel'in ve
"Terairoe Börosu"nun çabalanyla
dilimize kazandınldı. "Tercimt
Börosu" denilince Sababattio
Eyuboglu, Atac, Snut Kemal Yet-
kin gelir akla. Ama orada çahşan
pek çok kişinin katkısını gözden
uzak bulundurmamak gerekir.
Bunlardan biri de Melahat Öz-
gii'dür. "Baro"da yirmi yıl çalısan,
Tercame dergisinde çok sayida çe-
viri ve incelemesi yer alan Prof.
Melahat özgü, Ulus'un "Gözel
Sanaüar " sayfalannda Dfl ve Ta-
rih-Cografya Faktthesi Dergisi'n-
de, sonraian Türk DiH'nde, Tryal
ro Arasürmalan Dergisi'nde ve
başka süreli yayınlarda Alman dıli
ve edebiyatı, tiyatro, plastik sanat-
lar, muzik vb. konularında çevi-
riler, incelemeler, araştırmalar ya-
yımlar. Cumhuriyet döneminin Uk
kadın profesörlerindendir.
PORTREProL MELAHAT OZGU
Melahat Özgü - Hekim olma döşleri
Tercüme Bürosu'nda 20 yıl
19O6'da tstanbul'da doğdu. Erenköy Kız Lisesi'nı
bitirdi (1928). Sınav kazanarak Almanya'ya
gönderildi; Beriin ve Bonn universitelerinde
Alman dili ve edebiyatı, sanat tarihi, tiyatro,
feisefe ve pedagoji öğrenimi gördü. Doktorasını
vererek Türkiye"ye dönünce (1934) Ankara Kız
Lisesi Almanca öğretmenliğine atandı. Ertesi yıl
kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nin
Alman Dili ve Edebiyat Kürsüsü'nde uzun yıllar
öğretim üyeliği yaptı; yirmi yıl Tercüme
Bürosu'nda çalıştı. 1939'da doçentliğe, 1942'de
profesörlüğe yükseltildi. 1964'te fakülteye bağlı
Tiyatro Kürsüsü'nü, 1969'da bu kürsüyü de içine
alan Tiyatro Arastırmalan Enstitüsü'nü kurdu.
1976'da emekliye ayrıldıktan sonra Istanbul'da
konservatuvarlarda tiyatro dersleri verdi.
Çevirdiği kitaplardan başlıcaları şunlar:
Lessing'den Define, Schiller'den tnsanın Estetik
Eğitimi Üzerine Bir Dizi Mektnp,
Hauptmann'dan Rose Bernd, Rilke'den Genç Bir
Şaire Mekluplar, Zweıg'dan Sanatta Yarabcılığın
Sım. 1955'te Türk-Alman Kültür Işleri
Kunılu'nca "Schiller Madalyası"na değer
görüldü.
llköğrenimını Bakırköy ve
Çamlıca'da yapar, bir ara Bakır-
köy'deki St. Fransiscaine Soeurler
Okulu'na gider. Kandilli'de basla-
dığı ortaöğreniminı 1928'de Eren-
köy Kız Lisesi'nde tamamlar. O yıl
Uk kez uygulanan "bakalorya" sı-
navını da verir. öğretmeni roman-
cı Reşat Nuri Günlekin'in de et-
kisiyle edebıyata büyük bir ilgi du-
yuyordur, ama hekim olmayı düş-
İemektedir.
O sıralarda MUli Egitim Bakan-
lığı, yükseköğrenim için Avnıpa-
ya öğrenci gönderme karan alır.
Amaç, geleceğin üniversıtelerıne
öğretim üyesi yetistirmek... öğret-
raenlerce aday gösterilen lise me-
zunlan arasında yer alan Melahat
Azmi Harum, sınavlan kazaiıir ve
bir kız, beş erkek burslu öğrenciy-
le birlikte Almanya'ya yollamr.
Orada neler okuyacakları, nasıl
yetiştirilecekleri önceden planlan-
mıştır.
flkin Goetke ve Schiller'in kenti
Weimar'a, bir gymnasiuma (eski
Yunanca ve Latinceye ağırlık ve-
ren Kse) gönderüir. Profesörlerden
birinin evinde pansıyoner olarak
kalır; bir yıl boyunca çeşitli sınıf-
ların dil, edebiyat, feisefe, sanat
tarihi derslerini izler. Ertesi yıl da
Berlin Üniversitesi'ne yazılır.
öğrenci müfettişleri onlarla sü-
rekli ilgileniyor, yol gösteriyorlar-
dır. Müfettişin tavsiyesiyle, üniver-
siteye bağlı Deutsches für Auslan-
der'in Pedagoji Bölümu'ndeki
dersleri de izlemeye başlar. Bura-
da iki bitirme ödevi hazırlar: Tne-
odor Storm'a Giden Yolum ve
Türk Okullannda Yabancı Dil
Dersi. Almanca öğretme yetkisi
veren pedagoji dıplomasını elde
Muğla'nın sîmgesi, bacalar
ÜMtTOTAN
tZMİK — Sıcağa ve soğuğa
karşı korunakb, taş duvarlan ak
badanah, ahsabın çokça kullanıl-
dığı, avlulu ve ilginç bacalı evler.
Bunlar Muğla evleri. Yöre halkı
aniden yanıveren guzeiim evlerden
^ ttzüntüyle söz ediyorlar ve dar so-
kaklara yangın musluklan yapıl-
masını istiyorlar.
Doğa, iklim, mekân ve insan
ilişkilerinden doğan Muğla evini,
geleneksel mimarinin doğal koşul-
lara uyıununu sirngeleyen bacalar
tamamlıyor. Ba$ka hiçbir yörede
rastlanmayan bu baca Muğla'nın
gerçekten simgesi olacak doğal,
kültürel ve estetik özelliklere sa-
hip. Bu yüzden 1983 yıhnda yapı-
X"
Bacalar 32 yerli kiremitin ken-
dine özgü bir yöntemle örülerek
bağlanmasından olusuyor. Muğ-
la'ya girdiğinizde guzeiim evlerin,
sokakların, sadırvanlann, hanla-
nn görkeminden önce, bacaJara
takılır gözleriniz...
Muğlahlar aniden yanıveren ev-
lerin gittikçe azalmasından kaygı-
lanıyorlar. Dar sokaklar yangın
söndürmenin hızlı biçimde ger-
çekleşmesini öniüyor. Bu neden-
le dar sokaklara bol miktarda yan-
gın musluklan taküması isteniyor.
Kent planlamaalan ise eski .evle-
rin yakılıp yeni ev yapma isteğinin
büjiik ölçüde önlendiğini belirti-
yorlar ancak uyanlannı yineli-
yorlar:
Muğla evini, geleneksel mimarinin doğal
koşullara uyumunu simgeleyen bacalar
tamamlıyor. Başka hiçbir yörede rastlanmayan
bu baca, Muğla'nın gerçekten simgesi olacak
doğal, kültürel ve estetik özelliklere sahip.
AHŞAP EVLER—MugJaiıiar, ahşabın çokça kulianıldığı evlerinin koranmasını istiyorlar.
lan bir yansmada eski Muğla ev-
lerine ait bu tipik baca, kentin
simgesi olarak kabul edilmiş. Mi-
mar Oktay Ekind, "Gelcneksel
Muğla mimarisini >aratan ustalar
çaü nzerinde bulunan ve önemsiz
gibi gözuken bir aynnrjyı da es-
tetik bir aBİayısla yapmıs, evlerde-
ki mİBMiiyk dcngdi bir büliiıısri-
lik ortaya çıkarmış" diyor.
Muğla, Türkiye'nin Rize'den
sonra en fazla yağış alan kentle-
rinden biri. Buna ek olarak, özel-
likle kış aylannda rüzgâr her yön-
den kanşık esiyor. Bu doğal özel-
likier nedeniyie Muğla bacalan
hem aşın yağısı almayacak hem de
her yönden esen ruzgâra açık ola-
cak biçimde yapılmış.
"Eski Muğla evini yakıp sonra
da çok katlı inşaat yapanm haya-
li kuranlar baadan vazgeçsinler.
Çüakü arsalarua eski evlerinin
benzerini yapmak zonındalar,
başka riirlü plan almalanna ün-
kân yok."
Eğer yolunuz Muğla'ya düşer-
se, eski Muğla evlerini ablukaya
alan beton yığınlannı "hiç yüz
venneden" geçin. Kendinizi dar
sokakların serinliğine attığınızda,
avluda börek pişiren yaşlılarla
sohbete daldığuıızda ya da sarma-
şıklarla örülü şirin kahveden bir
bardak cay içtiğinizde tüm çarpık-
hğı ile yaşadığınız kentin olumsuz-
lukJannı kısa sürede de olsa unu-
tacaksıruz...
BurdurVia arkeolojîk çiçeklerKültür Müdürii Mehmet Türkmen, Burdur
Müzesi'nde 40 bine yakın eser bulunduğunu
ancak bunların depolarda durduğunu söyledi.
GÜLÇİNtLCİ
BURDUR — "Anadolu, pre-
historik caglardan bagüne kadjtr
bir kürtürier hannanı oimoştnr.
Yani eski taş devirlerinden güna-
möze, iasanlık tariUnin bürnn
kültür evreleri Anadoln'da yasa-
mıs, yeşenniş, boy atmış ve ren-
gârenk çiçekler, değisik meyvekr
venniştir" diyor Kültür Müdürü
Mehmet Türkmen. Burdur'un
kültür tarihi içinde «man zaman
Anadolu'nun en guzel örnekleri-
ni ortaya koyarak bugüne ulastı-
ğını söylüyor.
YapUan arastırmalann Burdur
böigesinin eski tas devirlerinden
bu tarafa iskân edildiğini ortaya
koyduğunu belirten Türkmen, in-
sanlık serüveninin en köklü deği-
şimine sahne olan neotttik çag, ya-
ni avcı-toplayıcı düzenden tanm-
cı yerleşik düzeni geçişin en güzet
örneklerini Burdur'da Hacılar ve
Kunıcay höyüklerinin verdiğini
vurguluyor. Türkmen, "Yaklasık
olarak LÖ. 8500 0e 5400 yıUan
anaua taribiedigiıniz ba döncm-
de, ' A n Tannça Knlta' ile birtik-
te gden zaman içinde degeriendi-
rfldiginde, otaiuüstn bir nygar-
klda kaışılasıvontt. Mimari katan-
ülan, pi$ıwş topraktan tannca
•eykddkleri, boya bezekli çanak
çömtegjvetasafetlertyJegdecegiB
diByasınm âdeU habercisidir ba
döaem" diye konuşuyor.
Bölgenin kesintisiz arkeoloji
içinde madene geçiş cağının ham
bakırdan dövülerek yapılmış ma-
deni eşyalan, heykelcikleri ve ça-
nak çömleği ile kültür tarihi için-
de büyük bir adım olarak kendi-
ni gösterdiğine değinen Türkmen,
eski tnnç çagında Burdur'u şöyle
özetliyor:
"Yine yüzcy araftınnaian ve bu
çag için kazm yapılaa tek merkez
dnnımandaki Kunıcay böyiikte
dde edflen bflgiler, madne geçiste
knllaaılan balonn kalayla kanş-
nnlarak daha sert bir madea oUn
toncnn dde edflmesiyie bir devrim
yaranldıgını gösteriyor. Güa tsıgı-
na çıkan malzemelerden anlaşıl-
dtgına göre ba çagla birükte böl-
ge, büyük bir göç dalgasıyta kar-
sı karşıya kahr. lunçla birlikte
plastik anlayışU ve teknikte bü-
yük bir atdun gözJeBİr."
"Yüzyıflana kiütiriinü yoğu-
ran, böylesüıe önemfi bir böigede,
ba tarihsel ve küHürel zenginlik
içinde elbette zengin bir koleksi-
yonu olan 'mize' de olacak" di-
yen Kültür Müdürü Türkmen,
Burdur Müzesi'nin 40 bine yakJa-
$an eser sayısıyla bölgenin, hatta
Türkiye'nin en zengin müzelerin-
den biri olduğunu vurguluyor. Ve
sürdürüyor:
"Ne ymzık td şebrin bagünkü
sosyo-ekonomik yapısına paralel
olarak müze de zengin koleksiyo-
nunn sergileyebüecek günümaz
koşullanna oygnn bir yapıdaa
yoksondor. Eserier günümüz kül-
tüıüae bizmet edebilmek için de-
polarda, teşbir salonlanna çıka-
caklan gnnleri bekkmektedir.'
'Atıklar, çaresiz denize'
Göcek'e bir sezonda 30 bin yat ve 70 bin
turistin geldiğini hatırlatan Belediye Başkam
Behzat Akdolun, "Yatların atıklarım denize
boşaltmaları koylarımız için tehlike" diyor.
ÖMER YURTSEVEN
GÖCEK — Ege ve Akdeniz sa-
hil şeridindeki koyların, yatların
denize boşaltnklan atıklardan kir-
lenmeve başladıklan bildirildi. Yat
turizmınin gelişmesiyle birlikte es-
ki 'ıssız' görunümden kurtulan
koyların doğal yapılanrun korun-
ması için kirlenmeye karşı şimdi-
den önlem alınması gerektiği dıle
getirUdi.
Istatistiklere göre yat turizmi
için elverişli koşullara sahip koy-
lara bir sezonda yaklasık 60 bin
yat geliyor. Yatlar, koyların çevre-
sindeki iskelelerde boşaltım sis-
temleri olmadığı için atıklanru de-
nize bırakıyor. Bu durum denizin
kirlenmesine ve koylardaki doğal
ekolojik dengenin bozulmasına
yol açıyor.
Yatlann atıklanndan kirlilik
tehlikesi ile karşı karşıya kalan en
önemli merkezlerden biri de Gö-
cek. Türkiye'deki *yat turizmi'nin
pilot bölgesi sayüan Göcek'te kir-
lenmenin önlenmesi için belediye
tarafından yeni bir proje gelistiril-
di. Proje'e göre, yat iskelesine
30'ar tonluk pis su ve sintine tank-
ları konacak. Behzat Akdolun,
yılda 1 milyon dolar döviz kazan-
dıran yat turizmi için gelistirilen
proje hakkında şu bUgiyi verdi:
"AvTupa'dan gelen binlerce yat,
pis su tanklannda biriken abkla-
nnı denizin ortasına boşalbyor.
Biz bn duramn koylanmız için
bıiyuk bir teblike olarak gördiik.
Zaten yatlann sahipleri de boşal-
tım sisteminin olmaytşından dert
yanarak 'Çaresiz, atıklanmızı de-
nize döküyoruz' diyortar."
eder. Tezlerinden ilki beğenilir ve
enstitünun dergisinde yer alır (23
Nisan 1930). Yayımlanan ilk yaa-
sıdır bu.
Daha sonra Bonn Üniversitesi
1
ne geçer. Burada Alman dili ve
edebiyatı, feisefe, sanat tarihi, ti-
yatro derslerini izler: "Bonn'da
pro-seminerimi yapam, bdgemi
akJım" diyor. "Asıl seminere geç-
tiğim zaman, yabancüardan hoş-
lanmayan bir profesör, 'Yabancı-
lar Germanistik filoloji yapamaz-
lar' dedi. Hemen müfettişe yaz-
dım. O sırada Cevat Dursunof-
lu'ydu müfettiş. Çok babacan,
yardımsever bir insandı. Beriin'e
çagırdı beni."
Öğrenimini Berlin Üniversite-
si'nde surdurür. "Son sınıfta dok-
tora seminerlerine kaydoldum. O
sıralar Naziler üniversitelere gir-
meye basladılar. Antik tiyatro der-
si veren hoca değeıii bir insandı.
Yabudi oklugu için kursıiden alın-
dı. Acı olaylardı. Sonradan, yanın-
da doktora yaptıgım Prof. Julius
Petersen'in Nazi olduğunu işittim.
Zoriadılar herhaide."
Prof. Petersen, pek tanınmamış
bir 19. yuzyıl yazannı, Graf Adolf
Friedrich von Schack'ı verir dok-
tora konusu olarak:
"Ba yazar, doguyla Ugilenmis,
Türidye'ye de gitmiş. 'Bunu ancak
siz yapabilirsiniz, kime verdimse
vapamadı' dedi. Onun izini bulun-
caya kadar bir yıl geçti. Ressam-
lan destekleyip özendirdigi, buyük
bir resim koleksiyonuna sahip ol-
duğu biliniyor. Türkiye'ye gelmis,
Türkçe ögrenmeye calışmış. Ar-
dında biıiakım kâğıtlar, tamaıa-
lanmamış eserier bırakmış... Bir
yıl sonra bir gazetede Schack adım
buldom. o adrese mektup yazdım.
Aile adının onemini o zaman an-
ladım."
Mektup gönderdiği zat, aynı ai-
leden bir hukukçudur. Schack'tan
kalan yazı ve kâğıtlann Kuzey Al-
manya'da, bir çiftlikte bulunduğu-
nu bildirir. Bu kez oraya mektup
yazar Melahat özgü. Uzun süre
bekledikten sonra cevap alır:
"Kira oldugumu anlamak iste-
misler. soruşturmuşlar. Mektup-
ta, tezi veren profesöriin adım yaz-
mıstım. Onu da sormuşlar. So-
nnnda davet ettiler. Gittim, bir Al-
man çiftliğinin hayaünı gördönı.
Çok yararlı, ilginç oldu benim
için— Her sey bir odada dunıyor-
dn. Sandıktar, dolaplar dolusu kâ-
ğıtlar, IdUplar.- Kimse Ugilenme-
miş. Çiftlik sahiplerinin büyük
dayıton oiayonnas Schack. Bir ay.
kâğıtlan tasnif elmekle geçti.
Günlugunu buldum: Türkçe og-
renmeye baslamıs, Türkiye'ye gel-
mis. Ama buraya gelince bakmış
ki Türkçe: Arapça ve Farsca keli-
meJerie dolu. Tiırkce ogrenmekteo
vazgeçip Arapça ögrenmek uzere
Arabistan'a gitmis..."
(Bu noktada dU özleşmesinin
önemini vıırguluyor Melahat öz-
gü.)
Bulabildiği belge ve bilgilerle
Graf Adolf Friedrich von Schack
ve Doğa baslıklı doktora tezini ha-
zırlar. Doktorasını verdikten sonra
kadın-erkek eşitliğinin tanındığı,
Soyadı Yasası'nın çıktığı 1934 yı-
hnda Türkiye'ye döner...
Ankara Kız Lisesi'nin Alman-
ca öğretmenliğine atanır. Aynca
Ismet Paşa Kız Enstitüsu'nde Ai-
manca dersleri verir.
1935'te Dil ve Tarih-Coğrafya
Fakültesi kurulur ve Melahat öz-
gü, Alman Dili ve Edebiyatı Kür-
süsü öğretim üyeliğine getirilir. Ye-
ni kurulan Yüksek Ziraat ve Ve-ı
teriner Enstitülennde de Alman-
ca dersleri (1936-1945). "Hnmor"
adlı tezini ve "Jean Paul'ün
Estetiği" konulu deneme dersini
vererek 1939'da doçentliğe; Aünan
edebiyatı, Goethe ve Schiller üze-
rindeki çalışmalannı, öğretim ala-
nındaki başanlannı değerlendiren
yabana profesörlerden olusaa bir
komisyonun karanyla 1942'de
profesörlüğe yükseltilir.
1930'lann ikinci yansında ya-
bancı profesörlerin Türkiye'ye
çağnlmasında, fakültelerde görev
almalarında Cevat Dursunoglu-
nun önemli rolü bulunduğunu,
onlarla ilişkiyi de Dursunoğlu'nun
kurduğunu belirtiyor Melahat Öz-
gü.
Uzun yıllar Alman Dili ve Ede-
biyatı Kürsüsü'nde öğretim üyeli-
ği yapan, bu arada fakültede yö-
netsel görevler de üstlenen Mela-
hat Özgu, 1964'te aynı fakülteye
bağh Tiyatro Kürsüsü'nü kurmak-
la ve kürsünün yönetimiyle görev-
lendirilir. Muhsin Ertuğrul'un ca-
balan sonucu kurulan ve iki yıl
süreyle dersleri izleyenlere sertifı-
ka veren Tiyatro Enstitüsü sayıl-
mazsa, Türkiye'de tiyatro ilk kez
üniversite duzeyinde ele alınmak-
tadır. 1969'da bu kürsüyü de içi-
ne alan Tiyatro Arastırmalan
Enstitüsü kurulur ve Melahat Öz-
gü bu enstitünun müdürlüğüne
getirilir. 1976'da emekliye ayrıla-
na kadar tiyatro alanında da çok
sayıda öğrenci ve görevlerini sür-
durmekte olan değerli öğretim
üyeleri yetistirir.
Yirmi yıl Tercüme Bürosu'nda
çahşan ve çevirileri Almanca asü-
lanyla karşılaştınp gözden geci-
ren, daha sonra Türk Dil Kunı-
mu'nda çeşitli görevler Üstlenen,
kımi uluslararası bih'm dernekle-
rinin üyeliğine alınan Prof. Mela-
hat özgü, şimdi arulanru yazıyor.
Yaalannı da "Yazm", "Yazarlar",
"Tiyatro", "Müzik", "Yabana dfl-
lerde yayın", "Koagre rt tempoz-
yumlanla bildiri veraporlar" baş-
bklı altında yayına hazırlıyor.
Nilüfer'in
kirlili^i
• BURSA (AA) — Bursa,
Mudanya ve Karacabey
Ziraat odası tarafından
Nilüfer çayındaki kirlilikle
ilgili bir rapor hazırlandı.
Mudanya Ziraat Odası
Başkam Salih Türk
imzasıyla düzenlenen
"kirlilik rapom"nda Nilüfer
çayından etkilenen Bursa,
Mudanya ve Karacabey'de
55 köy, 34 bin nüfus ve 120
bin dönüm arazi bulunduğu
belirtildi. Raporda, 1
Haziran 1990 tarihinde
Nüüfer çayından su
ömekleri alınarak Bursa
Çevre Sağlığı Başkanlığı'na
başvurulduğu, yapılan
gırişimler sonucu suda ağır
metal tahlüi yapacak
makinenin "anzalı
olduğunun" ögrenildiği
kaydedildi.
Eğirdir'de su
dtizeyi
• EGİRDİR (AA) —
GöUer Bölgesi'nin en
büyük, Türkiye'nin ise
dördüncü büyük gölü
durumunda bulunan
Eğirdir Gölü'nde, kuraklık
ve yogun su kullanımı
nedeniyie su seviyesinin
hızla düstüğü bildirildi.
Eğirdir Su Ürtinleri
Araştınna Enstitüsü
yetkililerinin yapuğığı
açıklamaya göre gölde
15-20 yıl öncesine kadar su
seviyesi 18 metre dolayında
bulunurken son yülardaki
kuraklık nedeniyie derinlik
12 metreye kadar düştü.
Denizden içme
suyu
• ANTALYA (AA) —
lsviçreli bir turizm
yatınmcısı firmanın,
Bodrum'da yaptırdığı 2 bin
200 yatak kapasiteli tatil
köyünün içme suyunu
denizden arıtma yoluyla
elde edeceği bildirildi.
tsviçreli "Hapimag Tur"
firmasımn yetkilisi Ahmet
Talu, Bodrum'da içme suyu
kaynaklannın tükenmekte
olduğunu belirterek "1992
yıhnda bitirilmesi planlanan
ve 160 dönum üzerinde
kurulan tatil köyümüzün
içme suyu sorununu
çözmek için Bodrum'un su
konusundaki sorunlanm da
göz önüne aJarak böyle bir
yola başvurduk" dedi.
Halikarnas :
Mozolesi
• MUĞLA (Cumburivet)
— Bodrum Belediye
Başkam Emin Anter, şu
anda 'Halikarnas
Mozolesi'ni Bodrum'a
getirtmek için mücadele
başlatmak gibi bir
düşünceleri olmadığını
açıkladı. Başkan Anter,
"Biz elimizdekileri nasıl
koruyacağimızı
dUşünüyoruz" dedi.
Emin Anter,
şunian söyledi: "Bergama
Belediye Başkanı Sefa
Taşkın'ın calışmalannı
ilgiyle izliyoruz. Zeus
Sunağı'nın Türkiye'ye
getirilmesi, Türkiye'den
götürülen tüm eserier için
emsal olacaktır. Onun için
Bergama Belediyesi'nin
mücadelesi sonuna kadar
sürdürulmelidir;'
400 yatakh
huzurevi
• YOZGAT (Camhuriyet)
— Yozgat'a 400 yatak
kapasiteli bir huzurevi
yapılacağı belirtildi. Devlet
Bakanı Cemil Çiçek'in
girişimleriyle başlatüan
incelemeler sonunda 1991
yılı programına alınan
huzurevi binasırun 1992
yıhnda açılacaği bildirildi.
öte yandan Yozgat'ta
yapılması planlanan 429
derslik ile 129 öğretmen
lojmanının
tamamlanmasıyla önemli
bir açığın kapanacağı,
Yozgat Valiliği tarafından
geçen yıl yapılan 224
derslik ve 29 lojman
inşaatından sonra ilkokul
sayısımn da 73O'a
yükseldiği belirtildi.
Restorasyon
gerek
• NEVŞEHİR
(Cumhuriyet) —
Anadolu'nun canlı kültür
merkezlerinden biri olan
Göreme*de restorasyonu
tamamlanmayan Kaya
Kiliseleri fresk ve
figürlerinin tahrip olduğu
belirtildi. Yüda 500 bin
turistin ziyaret ettiği Kaya
Kiliseleri'nde ziyaretçi
sayısımn daha da
artmasıyla bu tahribatın
önlenenıemes'inden
korkuluyor.