29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahıt» (. umffurıvrı Majbaacjlık ve Gjztiecıljk Turk \nonun Şırkel: âdltu NMİir Nadı 0 Lrnd Yaiın Muduru Ha»a C e n l . MuesseM Muduru. Kmll* l»klı*il. -la.-ı I,lcrı Mudımı Otııy GoatMte. 0 Habcr Mcrkczı Mudunı Vılçta B*ycr. Sa\fa Duzenı >onetmem AB Acar 0 Temsıkıkr AbBtf TM. İZUIR Hilnrl Çrtialua*. ADANA: I. Potaıkj t>W l«|1ı«rC. t»! Hibrrto Lıpa U , Ekonoai Cnfk l t a W lt Smdikj $doa KcMti. Uleur l«M C«rr. iıtanbul KabcTİcfı Kraal %M*k, Eğıııın Gncay Şflylaa. Habet Arayırroa. bnct •rrtm. ttırt Habcrkıı \ct«e< Do|n. !>f>o# Dannmanı AMriMk Yantaua. Dvn Itazıjar b m r ^ t ı a tostınm Şakta AI»K>. Duzdtme AMaBaJI Y««l 0 İUKmiııutör AMcl Mılı^« 0 Malı l$icr Eni trt«4 0 MUusebe- M M Ifcacf 0 &wtçe-PUntuu Sc*|i Osaaakq«othi 0 feklam Ane Tarw 0 Ek Hato /U^X 0 kterc H««yl» C*CT 0 Istan* Ûafer Çt*k 0 tolfi IUa* W l < d f Prnonrt Sn* »osu>no«h OkU! AUai. Yalç* gmjtr, Haaa Setçmk. AJı *MraK«. Aftarf T Basan ve Vevan Cumhunvet Vfatbtaaük ve Ga«fecıMt TAŞ Tftrt Oeafı C*f W/4I CıgatofJu U = U Isı PK 246 Istaobut Td 512 05 05 (20 hat>. T e a 222*6, Fax (I) Î2* «0 72 % âaroUtr Amkmm. lıy* GOkaip »v tnkıİBpS.No 19, 4. T«4 133 11 4|-4i, Telcx. 42344, Ftx- (4) 133 03 G< # luaür: H Zıys BN 1352 S 2 3, fc! 13 12 30. Tek*. 513», Fu. (51) 19 53 60 : Indnu Cad 119 S \o l K»x İ, Tel 19 3^ 52 (4 hatj- Tefcx 62155. Ftx ( T f) Jî J ' 52 TAKVIM: 2" AĞUSTOS 1990 Imsak. 4 46 Guneş: 6.18 Oğle: 13.10 Ikindi: 16.54 Akşam: 19.53 Yatsı: 21.19 Magnesia'da 2. Efes yaraühyor Magnesia antik kentinde yedi yıldır kazı çalışmalannı sürdüren Prof. Bingöl, "altı yıllık bir çalışma ile 2400 yıllık bir antik tiyatroyu ortaya çıkardık" dedi. VEYSEL EROL ORTAKLAR — Antik Mag- nesia kentindeki kazı çalışmala- nm surduren Prof. Orhan Bin- göl, "Kısa zamanda ikinci bir Efes yaratabiliriz" dedi. Prof. Bingöl, kanlarda Homeros des- tanlanna ışık tutacak kabartma- lann gün ışığına çıkarılmaya ba$- landığını açıkladı. Aydın'ın Ortaklar bucağına baŞı Tekinköyü yflresindek Mag- nesia antik kentinde yedi yıldır kazı çalışmalannı sürdüren Prof. Bingöl, büytik gelişmeler sağlan- dığını belirterek şunları söyledi: "Bn yıl 100 miryon liralık bir but- çe dde ettik. Bu butçcji önumuz- deki yıl da elde edebilirsek kısa zamanda ikinci bir Efes yarata- biliriz. Altı yıllık bir çalışma ile Tiirkiye'de başka örnegine rast- lanmayan 2400 yıDık bir antik ti- yatroyv meydana çıkardık. Res- torasyonuna bu yıl bitiriyonız. öniunüzdeki yıl hizmete açaca- tyz. Aynca ortaya çıkardığımız kabartmalarda Homeros desta- nındaki konulann işlendigi tas- virier var. Homeros destanına ısık tutacak kabartmalann ilk kez Magnesia'da gün yuzüne çıkani- dıgı inancındayım. Sutun başlık- lanodaki kabartmalarda ise kra- liçe oldugn samlan çıplak kadıo figiini iki büyük balik üzerine oturmuş. Kraüçeyi konıyan iki köpek ve oalann çevresinde de kraliçeye ulaşmak isteyen çıplak erkek figiirleri bnlanuyor." Magnesia'nın İ ö 1200-1100 yılla- nnda kurulan dUnyanın önetnli kentlerinden biri olduğunu belir- ten Prof. Bingöl, antik kentin 2 metre ile 15 metre derinlikte gö- rnülü olduğunu açıkladı. Oylumhöyük kazılan Cumhuriyet Güney tlleri Büro- su'nun haberine göre de Hacet- tepe Üniversitesi Arkeoloji ve Ta- rih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Engin özgen başkaniığında dördü ABDIi, üçü Kanadab, se- kizi Türk 15 arkeoloğun katıldı- ğı Oylumhöyük kazısının dör- duncü aşaması da tamamlandı. Doç. Dr. Engin özgen 45 metre yüksekliği, 200 bin merte kare te- pe alanıyla Türkiye'nin en büyük höyüklerinden olan Oylumhö- yük'te bu yıl yapılan kazüarda küp, çömlek, doğrudan gömme mezaılarda tunç iğneler, kolye, bilezik, küpe gibi buluntulann el- de edildiğini belirterek "Oylum- höyük'te Uk ve orta tunç ile He- lenisük çağlara ilişkin buluntnlar var" dedi. Dağlarda temizlik kanıpanyası ÇAMARDI (AA) — Doğa AraştırmaJarı ve Sporlan Ku- lübü (DAK), Ankara Üniver- sitesi, Beden Terbiyesi ve Spor Genei Müdürlüğü'nün işbirli- ği ile "Dağlarda çevre temiz- lifi kampanyası" baslatıldı. Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bölumu Bas- kanı Prof. Yücel Aşlon'm baş- kanlığında yürUtulen kampan- yaya, DAK, Ankara Üniversi- tesi ile Niğde Beden Terbiyesi ve Spor tl Müdurlüğü'nden 30 sporcu katılıyor. Kampanyanın ilk bölümü Niğde Aladağlar'da Emli Bo- ğazı, Sokullu Pınan ve Yalak- deresi'nde gerçekleştirildi. Prof. Aşkın, bu yıl 10 gün surecek kampanya sırasında, Niğde Aladağlar'daki Yedigöl- ler ve Kayseri Barazama şela- lerinde de temizük yapıJacaguu bildirdi. A^kın, konuyla ilgili olarak şunian söyledi: "Niğde Aladaglar. bu yılki pilot bolgemiz. Gelecek yıl ya- pılacak kampanyayı daha ge- niş düşunuyonız. Bu nedenle konunun problemlerini yalun- dan görmek ve kamuoyunun dikkatini dağlardaki kûiilik konusuna çekmek amacıyla sı- nırlı bir bölgede de olsa temiz- lik kampanyası başlattık. Türkiye'nin bir dağcılık po- tansiyeli var. Bu potansiyel dag tnrizmini dognrdu ve bn tnrizm oldnkça hızlı gelistiri- femedi. Aynca dağlarda ilkyardım konusunda hiçbir hazuiık yok. Bu nedenle yerii ve yabancı pek çok dagcı hayaü tehlike ik karşı karşıya bulunuyor. Ükini dün gerçekleştirdiği- miz çöp toplama eyleminde portatif ocaklar için kuDanılan gaz tnplerine, pillere, çok sa- yıda naylon torbaya, pet şişe ve teneke kotulara rastladık. 10 günde edinecegimiz bilgiler ısıfında gelecek yıl DAK, An- kara Üniversitesi, Beden Ter- biyesi ve Spor Gend Miıdür- lügü, Ulusiararası Dagalar Biriigi (UİAA) ile Ağn, Erci- yes, Ulndağ, Aiadaglar. Bol- kar ve Kaçkar daglannda yay- gın bir kampanya gercekleştir- meyi amaçuyoruz." Halkın bu çalışmalara katıl- maması halinde kirlilikle mü- cadele edilemeyeceğini kayde- den Prof. Aşkin, bu yılki ça- lışmalannı UİAA'ya bildirdik- lerini, kampanyanın birük ta- rafından olumhı karşılandığı- nı sözlerine ekledi. Melahat Özgü, çevirileri, Alman edebiyatı ve tiyatro alanındaki çalışmalarıyla tanınıyor Klasîklere gîden yolda...Cumhuriyet döneminin ilk kadın profesörlerinden Melahat Özgü, Almanya'da doktorasıru yaparken bir dedektif gibi 19. ylizyıl yazarı Schack'ın izini bulmaya çalıştığını söylüyor. ALPAY KABACALI 1940'ların dışa kapalı Türkiye- si, kültür ufuklarını Klasikler çe- virileriyle genişletebilmişti. Bu çe- viriler, geniş ölçüde Milli Eğitırn Bakanı Hasan ÂJi Yiicel'in ve "Terairoe Börosu"nun çabalanyla dilimize kazandınldı. "Tercimt Börosu" denilince Sababattio Eyuboglu, Atac, Snut Kemal Yet- kin gelir akla. Ama orada çahşan pek çok kişinin katkısını gözden uzak bulundurmamak gerekir. Bunlardan biri de Melahat Öz- gii'dür. "Baro"da yirmi yıl çalısan, Tercame dergisinde çok sayida çe- viri ve incelemesi yer alan Prof. Melahat özgü, Ulus'un "Gözel Sanaüar " sayfalannda Dfl ve Ta- rih-Cografya Faktthesi Dergisi'n- de, sonraian Türk DiH'nde, Tryal ro Arasürmalan Dergisi'nde ve başka süreli yayınlarda Alman dıli ve edebiyatı, tiyatro, plastik sanat- lar, muzik vb. konularında çevi- riler, incelemeler, araştırmalar ya- yımlar. Cumhuriyet döneminin Uk kadın profesörlerindendir. PORTREProL MELAHAT OZGU Melahat Özgü - Hekim olma döşleri Tercüme Bürosu'nda 20 yıl 19O6'da tstanbul'da doğdu. Erenköy Kız Lisesi'nı bitirdi (1928). Sınav kazanarak Almanya'ya gönderildi; Beriin ve Bonn universitelerinde Alman dili ve edebiyatı, sanat tarihi, tiyatro, feisefe ve pedagoji öğrenimi gördü. Doktorasını vererek Türkiye"ye dönünce (1934) Ankara Kız Lisesi Almanca öğretmenliğine atandı. Ertesi yıl kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nin Alman Dili ve Edebiyat Kürsüsü'nde uzun yıllar öğretim üyeliği yaptı; yirmi yıl Tercüme Bürosu'nda çalıştı. 1939'da doçentliğe, 1942'de profesörlüğe yükseltildi. 1964'te fakülteye bağlı Tiyatro Kürsüsü'nü, 1969'da bu kürsüyü de içine alan Tiyatro Arastırmalan Enstitüsü'nü kurdu. 1976'da emekliye ayrıldıktan sonra Istanbul'da konservatuvarlarda tiyatro dersleri verdi. Çevirdiği kitaplardan başlıcaları şunlar: Lessing'den Define, Schiller'den tnsanın Estetik Eğitimi Üzerine Bir Dizi Mektnp, Hauptmann'dan Rose Bernd, Rilke'den Genç Bir Şaire Mekluplar, Zweıg'dan Sanatta Yarabcılığın Sım. 1955'te Türk-Alman Kültür Işleri Kunılu'nca "Schiller Madalyası"na değer görüldü. llköğrenimını Bakırköy ve Çamlıca'da yapar, bir ara Bakır- köy'deki St. Fransiscaine Soeurler Okulu'na gider. Kandilli'de basla- dığı ortaöğreniminı 1928'de Eren- köy Kız Lisesi'nde tamamlar. O yıl Uk kez uygulanan "bakalorya" sı- navını da verir. öğretmeni roman- cı Reşat Nuri Günlekin'in de et- kisiyle edebıyata büyük bir ilgi du- yuyordur, ama hekim olmayı düş- İemektedir. O sıralarda MUli Egitim Bakan- lığı, yükseköğrenim için Avnıpa- ya öğrenci gönderme karan alır. Amaç, geleceğin üniversıtelerıne öğretim üyesi yetistirmek... öğret- raenlerce aday gösterilen lise me- zunlan arasında yer alan Melahat Azmi Harum, sınavlan kazaiıir ve bir kız, beş erkek burslu öğrenciy- le birlikte Almanya'ya yollamr. Orada neler okuyacakları, nasıl yetiştirilecekleri önceden planlan- mıştır. flkin Goetke ve Schiller'in kenti Weimar'a, bir gymnasiuma (eski Yunanca ve Latinceye ağırlık ve- ren Kse) gönderüir. Profesörlerden birinin evinde pansıyoner olarak kalır; bir yıl boyunca çeşitli sınıf- ların dil, edebiyat, feisefe, sanat tarihi derslerini izler. Ertesi yıl da Berlin Üniversitesi'ne yazılır. öğrenci müfettişleri onlarla sü- rekli ilgileniyor, yol gösteriyorlar- dır. Müfettişin tavsiyesiyle, üniver- siteye bağlı Deutsches für Auslan- der'in Pedagoji Bölümu'ndeki dersleri de izlemeye başlar. Bura- da iki bitirme ödevi hazırlar: Tne- odor Storm'a Giden Yolum ve Türk Okullannda Yabancı Dil Dersi. Almanca öğretme yetkisi veren pedagoji dıplomasını elde Muğla'nın sîmgesi, bacalar ÜMtTOTAN tZMİK — Sıcağa ve soğuğa karşı korunakb, taş duvarlan ak badanah, ahsabın çokça kullanıl- dığı, avlulu ve ilginç bacalı evler. Bunlar Muğla evleri. Yöre halkı aniden yanıveren guzeiim evlerden ^ ttzüntüyle söz ediyorlar ve dar so- kaklara yangın musluklan yapıl- masını istiyorlar. Doğa, iklim, mekân ve insan ilişkilerinden doğan Muğla evini, geleneksel mimarinin doğal koşul- lara uyıununu sirngeleyen bacalar tamamlıyor. Ba$ka hiçbir yörede rastlanmayan bu baca Muğla'nın gerçekten simgesi olacak doğal, kültürel ve estetik özelliklere sa- hip. Bu yüzden 1983 yıhnda yapı- X" Bacalar 32 yerli kiremitin ken- dine özgü bir yöntemle örülerek bağlanmasından olusuyor. Muğ- la'ya girdiğinizde guzeiim evlerin, sokakların, sadırvanlann, hanla- nn görkeminden önce, bacaJara takılır gözleriniz... Muğlahlar aniden yanıveren ev- lerin gittikçe azalmasından kaygı- lanıyorlar. Dar sokaklar yangın söndürmenin hızlı biçimde ger- çekleşmesini öniüyor. Bu neden- le dar sokaklara bol miktarda yan- gın musluklan taküması isteniyor. Kent planlamaalan ise eski .evle- rin yakılıp yeni ev yapma isteğinin büjiik ölçüde önlendiğini belirti- yorlar ancak uyanlannı yineli- yorlar: Muğla evini, geleneksel mimarinin doğal koşullara uyumunu simgeleyen bacalar tamamlıyor. Başka hiçbir yörede rastlanmayan bu baca, Muğla'nın gerçekten simgesi olacak doğal, kültürel ve estetik özelliklere sahip. AHŞAP EVLER—MugJaiıiar, ahşabın çokça kulianıldığı evlerinin koranmasını istiyorlar. lan bir yansmada eski Muğla ev- lerine ait bu tipik baca, kentin simgesi olarak kabul edilmiş. Mi- mar Oktay Ekind, "Gelcneksel Muğla mimarisini >aratan ustalar çaü nzerinde bulunan ve önemsiz gibi gözuken bir aynnrjyı da es- tetik bir aBİayısla yapmıs, evlerde- ki mİBMiiyk dcngdi bir büliiıısri- lik ortaya çıkarmış" diyor. Muğla, Türkiye'nin Rize'den sonra en fazla yağış alan kentle- rinden biri. Buna ek olarak, özel- likle kış aylannda rüzgâr her yön- den kanşık esiyor. Bu doğal özel- likier nedeniyie Muğla bacalan hem aşın yağısı almayacak hem de her yönden esen ruzgâra açık ola- cak biçimde yapılmış. "Eski Muğla evini yakıp sonra da çok katlı inşaat yapanm haya- li kuranlar baadan vazgeçsinler. Çüakü arsalarua eski evlerinin benzerini yapmak zonındalar, başka riirlü plan almalanna ün- kân yok." Eğer yolunuz Muğla'ya düşer- se, eski Muğla evlerini ablukaya alan beton yığınlannı "hiç yüz venneden" geçin. Kendinizi dar sokakların serinliğine attığınızda, avluda börek pişiren yaşlılarla sohbete daldığuıızda ya da sarma- şıklarla örülü şirin kahveden bir bardak cay içtiğinizde tüm çarpık- hğı ile yaşadığınız kentin olumsuz- lukJannı kısa sürede de olsa unu- tacaksıruz... BurdurVia arkeolojîk çiçeklerKültür Müdürii Mehmet Türkmen, Burdur Müzesi'nde 40 bine yakın eser bulunduğunu ancak bunların depolarda durduğunu söyledi. GÜLÇİNtLCİ BURDUR — "Anadolu, pre- historik caglardan bagüne kadjtr bir kürtürier hannanı oimoştnr. Yani eski taş devirlerinden güna- möze, iasanlık tariUnin bürnn kültür evreleri Anadoln'da yasa- mıs, yeşenniş, boy atmış ve ren- gârenk çiçekler, değisik meyvekr venniştir" diyor Kültür Müdürü Mehmet Türkmen. Burdur'un kültür tarihi içinde «man zaman Anadolu'nun en guzel örnekleri- ni ortaya koyarak bugüne ulastı- ğını söylüyor. YapUan arastırmalann Burdur böigesinin eski tas devirlerinden bu tarafa iskân edildiğini ortaya koyduğunu belirten Türkmen, in- sanlık serüveninin en köklü deği- şimine sahne olan neotttik çag, ya- ni avcı-toplayıcı düzenden tanm- cı yerleşik düzeni geçişin en güzet örneklerini Burdur'da Hacılar ve Kunıcay höyüklerinin verdiğini vurguluyor. Türkmen, "Yaklasık olarak LÖ. 8500 0e 5400 yıUan anaua taribiedigiıniz ba döncm- de, ' A n Tannça Knlta' ile birtik- te gden zaman içinde degeriendi- rfldiginde, otaiuüstn bir nygar- klda kaışılasıvontt. Mimari katan- ülan, pi$ıwş topraktan tannca •eykddkleri, boya bezekli çanak çömtegjvetasafetlertyJegdecegiB diByasınm âdeU habercisidir ba döaem" diye konuşuyor. Bölgenin kesintisiz arkeoloji içinde madene geçiş cağının ham bakırdan dövülerek yapılmış ma- deni eşyalan, heykelcikleri ve ça- nak çömleği ile kültür tarihi için- de büyük bir adım olarak kendi- ni gösterdiğine değinen Türkmen, eski tnnç çagında Burdur'u şöyle özetliyor: "Yine yüzcy araftınnaian ve bu çag için kazm yapılaa tek merkez dnnımandaki Kunıcay böyiikte dde edflen bflgiler, madne geçiste knllaaılan balonn kalayla kanş- nnlarak daha sert bir madea oUn toncnn dde edflmesiyie bir devrim yaranldıgını gösteriyor. Güa tsıgı- na çıkan malzemelerden anlaşıl- dtgına göre ba çagla birükte böl- ge, büyük bir göç dalgasıyta kar- sı karşıya kahr. lunçla birlikte plastik anlayışU ve teknikte bü- yük bir atdun gözJeBİr." "Yüzyıflana kiütiriinü yoğu- ran, böylesüıe önemfi bir böigede, ba tarihsel ve küHürel zenginlik içinde elbette zengin bir koleksi- yonu olan 'mize' de olacak" di- yen Kültür Müdürü Türkmen, Burdur Müzesi'nin 40 bine yakJa- $an eser sayısıyla bölgenin, hatta Türkiye'nin en zengin müzelerin- den biri olduğunu vurguluyor. Ve sürdürüyor: "Ne ymzık td şebrin bagünkü sosyo-ekonomik yapısına paralel olarak müze de zengin koleksiyo- nunn sergileyebüecek günümaz koşullanna oygnn bir yapıdaa yoksondor. Eserier günümüz kül- tüıüae bizmet edebilmek için de- polarda, teşbir salonlanna çıka- caklan gnnleri bekkmektedir.' 'Atıklar, çaresiz denize' Göcek'e bir sezonda 30 bin yat ve 70 bin turistin geldiğini hatırlatan Belediye Başkam Behzat Akdolun, "Yatların atıklarım denize boşaltmaları koylarımız için tehlike" diyor. ÖMER YURTSEVEN GÖCEK — Ege ve Akdeniz sa- hil şeridindeki koyların, yatların denize boşaltnklan atıklardan kir- lenmeve başladıklan bildirildi. Yat turizmınin gelişmesiyle birlikte es- ki 'ıssız' görunümden kurtulan koyların doğal yapılanrun korun- ması için kirlenmeye karşı şimdi- den önlem alınması gerektiği dıle getirUdi. Istatistiklere göre yat turizmi için elverişli koşullara sahip koy- lara bir sezonda yaklasık 60 bin yat geliyor. Yatlar, koyların çevre- sindeki iskelelerde boşaltım sis- temleri olmadığı için atıklanru de- nize bırakıyor. Bu durum denizin kirlenmesine ve koylardaki doğal ekolojik dengenin bozulmasına yol açıyor. Yatlann atıklanndan kirlilik tehlikesi ile karşı karşıya kalan en önemli merkezlerden biri de Gö- cek. Türkiye'deki *yat turizmi'nin pilot bölgesi sayüan Göcek'te kir- lenmenin önlenmesi için belediye tarafından yeni bir proje gelistiril- di. Proje'e göre, yat iskelesine 30'ar tonluk pis su ve sintine tank- ları konacak. Behzat Akdolun, yılda 1 milyon dolar döviz kazan- dıran yat turizmi için gelistirilen proje hakkında şu bUgiyi verdi: "AvTupa'dan gelen binlerce yat, pis su tanklannda biriken abkla- nnı denizin ortasına boşalbyor. Biz bn duramn koylanmız için bıiyuk bir teblike olarak gördiik. Zaten yatlann sahipleri de boşal- tım sisteminin olmaytşından dert yanarak 'Çaresiz, atıklanmızı de- nize döküyoruz' diyortar." eder. Tezlerinden ilki beğenilir ve enstitünun dergisinde yer alır (23 Nisan 1930). Yayımlanan ilk yaa- sıdır bu. Daha sonra Bonn Üniversitesi 1 ne geçer. Burada Alman dili ve edebiyatı, feisefe, sanat tarihi, ti- yatro derslerini izler: "Bonn'da pro-seminerimi yapam, bdgemi akJım" diyor. "Asıl seminere geç- tiğim zaman, yabancüardan hoş- lanmayan bir profesör, 'Yabancı- lar Germanistik filoloji yapamaz- lar' dedi. Hemen müfettişe yaz- dım. O sırada Cevat Dursunof- lu'ydu müfettiş. Çok babacan, yardımsever bir insandı. Beriin'e çagırdı beni." Öğrenimini Berlin Üniversite- si'nde surdurür. "Son sınıfta dok- tora seminerlerine kaydoldum. O sıralar Naziler üniversitelere gir- meye basladılar. Antik tiyatro der- si veren hoca değeıii bir insandı. Yabudi oklugu için kursıiden alın- dı. Acı olaylardı. Sonradan, yanın- da doktora yaptıgım Prof. Julius Petersen'in Nazi olduğunu işittim. Zoriadılar herhaide." Prof. Petersen, pek tanınmamış bir 19. yuzyıl yazannı, Graf Adolf Friedrich von Schack'ı verir dok- tora konusu olarak: "Ba yazar, doguyla Ugilenmis, Türidye'ye de gitmiş. 'Bunu ancak siz yapabilirsiniz, kime verdimse vapamadı' dedi. Onun izini bulun- caya kadar bir yıl geçti. Ressam- lan destekleyip özendirdigi, buyük bir resim koleksiyonuna sahip ol- duğu biliniyor. Türkiye'ye gelmis, Türkçe ögrenmeye calışmış. Ar- dında biıiakım kâğıtlar, tamaıa- lanmamış eserier bırakmış... Bir yıl sonra bir gazetede Schack adım buldom. o adrese mektup yazdım. Aile adının onemini o zaman an- ladım." Mektup gönderdiği zat, aynı ai- leden bir hukukçudur. Schack'tan kalan yazı ve kâğıtlann Kuzey Al- manya'da, bir çiftlikte bulunduğu- nu bildirir. Bu kez oraya mektup yazar Melahat özgü. Uzun süre bekledikten sonra cevap alır: "Kira oldugumu anlamak iste- misler. soruşturmuşlar. Mektup- ta, tezi veren profesöriin adım yaz- mıstım. Onu da sormuşlar. So- nnnda davet ettiler. Gittim, bir Al- man çiftliğinin hayaünı gördönı. Çok yararlı, ilginç oldu benim için— Her sey bir odada dunıyor- dn. Sandıktar, dolaplar dolusu kâ- ğıtlar, IdUplar.- Kimse Ugilenme- miş. Çiftlik sahiplerinin büyük dayıton oiayonnas Schack. Bir ay. kâğıtlan tasnif elmekle geçti. Günlugunu buldum: Türkçe og- renmeye baslamıs, Türkiye'ye gel- mis. Ama buraya gelince bakmış ki Türkçe: Arapça ve Farsca keli- meJerie dolu. Tiırkce ogrenmekteo vazgeçip Arapça ögrenmek uzere Arabistan'a gitmis..." (Bu noktada dU özleşmesinin önemini vıırguluyor Melahat öz- gü.) Bulabildiği belge ve bilgilerle Graf Adolf Friedrich von Schack ve Doğa baslıklı doktora tezini ha- zırlar. Doktorasını verdikten sonra kadın-erkek eşitliğinin tanındığı, Soyadı Yasası'nın çıktığı 1934 yı- hnda Türkiye'ye döner... Ankara Kız Lisesi'nin Alman- ca öğretmenliğine atanır. Aynca Ismet Paşa Kız Enstitüsu'nde Ai- manca dersleri verir. 1935'te Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi kurulur ve Melahat öz- gü, Alman Dili ve Edebiyatı Kür- süsü öğretim üyeliğine getirilir. Ye- ni kurulan Yüksek Ziraat ve Ve-ı teriner Enstitülennde de Alman- ca dersleri (1936-1945). "Hnmor" adlı tezini ve "Jean Paul'ün Estetiği" konulu deneme dersini vererek 1939'da doçentliğe; Aünan edebiyatı, Goethe ve Schiller üze- rindeki çalışmalannı, öğretim ala- nındaki başanlannı değerlendiren yabana profesörlerden olusaa bir komisyonun karanyla 1942'de profesörlüğe yükseltilir. 1930'lann ikinci yansında ya- bancı profesörlerin Türkiye'ye çağnlmasında, fakültelerde görev almalarında Cevat Dursunoglu- nun önemli rolü bulunduğunu, onlarla ilişkiyi de Dursunoğlu'nun kurduğunu belirtiyor Melahat Öz- gü. Uzun yıllar Alman Dili ve Ede- biyatı Kürsüsü'nde öğretim üyeli- ği yapan, bu arada fakültede yö- netsel görevler de üstlenen Mela- hat Özgu, 1964'te aynı fakülteye bağh Tiyatro Kürsüsü'nü kurmak- la ve kürsünün yönetimiyle görev- lendirilir. Muhsin Ertuğrul'un ca- balan sonucu kurulan ve iki yıl süreyle dersleri izleyenlere sertifı- ka veren Tiyatro Enstitüsü sayıl- mazsa, Türkiye'de tiyatro ilk kez üniversite duzeyinde ele alınmak- tadır. 1969'da bu kürsüyü de içi- ne alan Tiyatro Arastırmalan Enstitüsü kurulur ve Melahat Öz- gü bu enstitünun müdürlüğüne getirilir. 1976'da emekliye ayrıla- na kadar tiyatro alanında da çok sayıda öğrenci ve görevlerini sür- durmekte olan değerli öğretim üyeleri yetistirir. Yirmi yıl Tercüme Bürosu'nda çahşan ve çevirileri Almanca asü- lanyla karşılaştınp gözden geci- ren, daha sonra Türk Dil Kunı- mu'nda çeşitli görevler Üstlenen, kımi uluslararası bih'm dernekle- rinin üyeliğine alınan Prof. Mela- hat özgü, şimdi arulanru yazıyor. Yaalannı da "Yazm", "Yazarlar", "Tiyatro", "Müzik", "Yabana dfl- lerde yayın", "Koagre rt tempoz- yumlanla bildiri veraporlar" baş- bklı altında yayına hazırlıyor. Nilüfer'in kirlili^i • BURSA (AA) — Bursa, Mudanya ve Karacabey Ziraat odası tarafından Nilüfer çayındaki kirlilikle ilgili bir rapor hazırlandı. Mudanya Ziraat Odası Başkam Salih Türk imzasıyla düzenlenen "kirlilik rapom"nda Nilüfer çayından etkilenen Bursa, Mudanya ve Karacabey'de 55 köy, 34 bin nüfus ve 120 bin dönüm arazi bulunduğu belirtildi. Raporda, 1 Haziran 1990 tarihinde Nüüfer çayından su ömekleri alınarak Bursa Çevre Sağlığı Başkanlığı'na başvurulduğu, yapılan gırişimler sonucu suda ağır metal tahlüi yapacak makinenin "anzalı olduğunun" ögrenildiği kaydedildi. Eğirdir'de su dtizeyi • EGİRDİR (AA) — GöUer Bölgesi'nin en büyük, Türkiye'nin ise dördüncü büyük gölü durumunda bulunan Eğirdir Gölü'nde, kuraklık ve yogun su kullanımı nedeniyie su seviyesinin hızla düstüğü bildirildi. Eğirdir Su Ürtinleri Araştınna Enstitüsü yetkililerinin yapuğığı açıklamaya göre gölde 15-20 yıl öncesine kadar su seviyesi 18 metre dolayında bulunurken son yülardaki kuraklık nedeniyie derinlik 12 metreye kadar düştü. Denizden içme suyu • ANTALYA (AA) — lsviçreli bir turizm yatınmcısı firmanın, Bodrum'da yaptırdığı 2 bin 200 yatak kapasiteli tatil köyünün içme suyunu denizden arıtma yoluyla elde edeceği bildirildi. tsviçreli "Hapimag Tur" firmasımn yetkilisi Ahmet Talu, Bodrum'da içme suyu kaynaklannın tükenmekte olduğunu belirterek "1992 yıhnda bitirilmesi planlanan ve 160 dönum üzerinde kurulan tatil köyümüzün içme suyu sorununu çözmek için Bodrum'un su konusundaki sorunlanm da göz önüne aJarak böyle bir yola başvurduk" dedi. Halikarnas : Mozolesi • MUĞLA (Cumburivet) — Bodrum Belediye Başkam Emin Anter, şu anda 'Halikarnas Mozolesi'ni Bodrum'a getirtmek için mücadele başlatmak gibi bir düşünceleri olmadığını açıkladı. Başkan Anter, "Biz elimizdekileri nasıl koruyacağimızı dUşünüyoruz" dedi. Emin Anter, şunian söyledi: "Bergama Belediye Başkanı Sefa Taşkın'ın calışmalannı ilgiyle izliyoruz. Zeus Sunağı'nın Türkiye'ye getirilmesi, Türkiye'den götürülen tüm eserier için emsal olacaktır. Onun için Bergama Belediyesi'nin mücadelesi sonuna kadar sürdürulmelidir;' 400 yatakh huzurevi • YOZGAT (Camhuriyet) — Yozgat'a 400 yatak kapasiteli bir huzurevi yapılacağı belirtildi. Devlet Bakanı Cemil Çiçek'in girişimleriyle başlatüan incelemeler sonunda 1991 yılı programına alınan huzurevi binasırun 1992 yıhnda açılacaği bildirildi. öte yandan Yozgat'ta yapılması planlanan 429 derslik ile 129 öğretmen lojmanının tamamlanmasıyla önemli bir açığın kapanacağı, Yozgat Valiliği tarafından geçen yıl yapılan 224 derslik ve 29 lojman inşaatından sonra ilkokul sayısımn da 73O'a yükseldiği belirtildi. Restorasyon gerek • NEVŞEHİR (Cumhuriyet) — Anadolu'nun canlı kültür merkezlerinden biri olan Göreme*de restorasyonu tamamlanmayan Kaya Kiliseleri fresk ve figürlerinin tahrip olduğu belirtildi. Yüda 500 bin turistin ziyaret ettiği Kaya Kiliseleri'nde ziyaretçi sayısımn daha da artmasıyla bu tahribatın önlenenıemes'inden korkuluyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear