Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/6 DİZt-RÖPORTAJ 14 AĞUSTOS 1990
KEMALIZM VE İSLAM DUNYASI-a
MustafaKemal, hilafetin kaldınlmasına kadar, bütün Müslüman ülkelerde 'tslamın Kılıcı* olarak görülüyordu.
IslamdünyasındaAtatürk olayıBatılı ülkelere karşı mücadelesinde bir
'İslam kahramanı' olarak bütün
Müslüman ülkelerden maddi ve manevi
destek gören Mustafa Kemal, özellikle
hilafetin kaldınlmasından sonra İslam
dünyasmdaki itibarını yitirmeye
başladı. Ancak Türkiye, bazılannın
safça umduklan gibi bir İslam
ayaklanmasmın başma geçmiş olmasa
dahi yurtsever, kahraman Mustafa
Kemal imajı, ortak İslam bilincinde
derinlemesine kök saldı.
FRANÇOIS GEORGEON
Fransa Beferı Bılımler V'akfı Çağdaş
Turkıye Incelemelerı Grubu
Enver Sedat anılannda Kahire
1
deki baba evjnin duvarlannı süs-
leyen tablolardan söz eder. Bun-
lardan birinden, Mustafa Kemal
Ataiürkten özellikle etkiienmişti.
Sedat, "Kemal Ataturk. buton İs-
lam dünyasında yiıceltilmisri, çün-
kü o ülkesini kurtaran ve yeniden
inşa eden bir liderdi" diyor.
Sedat'ın anılarını yayımladığı
dönemde, Müslüman Kardeşler
dağıttıkları bildirilerde Mısır
gençliğine tslamın düşmanlannı
sıralıyordu. Bunların arasında Be-
gin. Nasır, Brcjnev ve... Mustafa
Kemal yer ahyordu. Mustafa Ke-
mal'e, tslamda laikliği başlattığı,
Islamın kendisi kadar eski bir ku-
rum olan hilafeti kaldırdığı ve
Müslümanlann Arap dilini kul-
lanmalanna engel olduğu için sal-
dırıyorlardı. Mustafa Kemal, İs-
lam davasına sın çeviren gerçek
bir "bain" olarak görülmeliydi.
Hayranlık ve nefret. Ölümün-
den bugüne kadar yanm yüzyıl-
dan fazla bir süre geçmiş oiması-
na rağmen, Mustafa Kemal en aşı-
n duygulara yol apyor.
Kemalizm, Avrupa dışında güç-
lü yankılar uyandırdı. Bugün
"Üçimcii Danya" adım verdiği-
miz, Latin Amerika'dan Uzakdo-
ğu'ya kadar uzanan alanda, Tür-
kiye'nin 1919'dan sonraki atılımı
ve uygulanan reforralar çoğunluk-
la tutku dolu bir dikkatle izlendi.
Bağımsızbğı kazanmak, ekono-
mik-sosyal kalkınmayı sağlamak
için uygulanacak reçetelerle ilgili
olarak Kemalizmden alınacak
dersler araştuıldı.
Kemalizmin etkilerinin Müslü-
man ülkelerde çok daha önemli
olduğunu tasavvur etmek güç ol-
masa gerektir. Kendileri de kurtu-
luş ve modernlesme sorunlan ile
karşı karşıya bulunan Müslüman
topluluklan, "Kemalizm" karşı-
sında kayıtsız kalamazlardı.
Bununla birlikte, Kemalizmin
Müslüman ülkeler üzerinde yarat-
tığı etkinin, tarihçiler tarafından
oldukça ihmal edflmiş bir konu
olduğunu kabul etmek gerekir. Bu
eksikliğin nedenleri kolayca ortaya
çıkanlabilir. Yanm yflzyüdan be-
ri Müslüman ülkelerin hepsinde,
iç etkileşimleri ve dış etkileri (Ba-
tı'dan gelenler dışında) hesaba kat-
mayan geçmişin dar yorumu ege-
men oldu. Ortadoğu'nun Arap ül-
kelerinde Osmanlı geçmişi ihmal
edildi, Türk etkileri en alt düzeye
indirildi.
Bununla birlikte birkaç yıldan
beri yeni bir anlayış şekilleniyor.
Mustafa Kemal'in 1981'deki yü-
züncü doğum yıldönümü, Müslü-
man ülkelerin bazı tarihçilerine
Kemalizmin, ulkeierinin kurtuluş
süreci içinde oynadığı rolü hatır-
lattı. Dahası, günümüzde Müslü-
man ülkelerde tanık olduğumuz
Islamcı gelişme, bu ülkelerin ay-
dınlannı ve araştırmacılarını,
Türk modernlesme tecrübesi ile
kendi ulkeierinin tecrübeleri ara-
sındaki ilişki üzerine eğümeye ite-
bilir.
Mustafa Kemal'den
önceki Türkiye
1900'ler dolayında tslam ülke-
lerindeki durum gözlendığinde,
geleneksel ya da "yapısal" olarak
nitelendirilebilecek bir Türk dost-
luğunun az çok her yerde mevcut
olduğu görülür, özellikle eski Os-
manlı eyaletlerinde. Hicem Cahit,
Tunus'la ilgili olarak "lsUnbul-
dan esen bütün ruzgârlara karşı
dnynlan öziem"den söz ediyor.
Osmanlı tmparatorluğu 19.
yüzyılın sonunda İslam dünyası-
nın bünyesinde yeni bir önem ka-
zandı. Osmanlı tmparatorluğu,
Avrupa emperyalizmine kafa tut-
ma gücüne sahip son bağımsız ts-
lam devleti olarak görülüyordu.
Büyük güçierin tslam üzerindeki
baskılan her yerde artmıştı. tslam
dünyasında gözler îstanbul'a çev-
rilmişti. Endonezya'daki Müslü-
manlar, Hollanda sömürgeriliği-
ne karşı mücadelede Osmanlı yar-
dımına gtlveniyorlardı. Hindis-
tan'daki, Rusya'daki, Cezayir'de-
ki Müslümanlar son umutlanm
Osmanlı'ya bağlamıslardı.
Osmanlı tmparatorluğu'na kar-
şı bu yeni ilgi tahlil edildiğinde,
birçok boyut taşıdığı görülür. Her
şeyden önce tslami bir boyut. Bü-
tün Müslümanlar lstanbul'a hali-
fenin merkezi olarak bakarlar.
Halife, Müslüman dayanışmasının
simgesi olarak belirir.
' Bu dini boyutun yanı sıra Os-
manlı tmparatorluğu daha dünye-
vi biçimde Doğulu, Asyalı, kendisi
ile kader birlıği edümesi mümkün
bir güç olarak algüanmıştır. Bazı
aydınlar, Osmanlı tmparatorlu-
ğu'nun Ortadoğu'nun Japonyası
olabileceğini öne sürdüler.
Rusya Müslümanları arasında
kendini gösteren bir başka boyut,
kendileri ile Osmanlı Türkleri ara-
sında var olan etnik birliğin vur-
gulanmaya başlanmasıdır. Kınm
ya da Kazan Tatarlan, Azeriler ve
Başkırlar panslavizme karşı mü-
cadelelerinde, Osmanlı Türkleri-
ne güveniyorlardı. Rusya Azer-
baycanı'nın Müslümanları Şii
tran'ın geleneksel etkilerinden
uzaklaşarak, gözierini Sünni Os-
manlı tmparatorluğu'na çevirdiler.
1908 Jön Türk devrimi, tslam
Yıl 1931. Mustafa Kemal Ataturk Irak Kralı Faysal'ı kabul ediyor.
yaruna asıldı.
Bu tablo içinde Suriye, Irak ve
Filistin'e apayn bir yer ayınnak
uygun olur.
Islam dünyasının gözierini Os-
manlı Imparatorluğu'na çevirdiği
bir sırada, Ortadoğu'da anti-Türk
Arap milliyetçiliğinin Uk belirtileri
ortaya çıkıyordu. Bu tezahürlerin
başlangıçta Suriye ve Lübnan'ın
Hıristiyanlanndan geldiği bir ger-
çek. Beyrut ve Şam'daki daha ge-
nis çevrelere daha sonra yayümış-
tır. Cemal Paşa tarafından Şam-
da uygulanan baskıcı politika ay-
nlığı hızlandırmıştır.
Bu böigede anti-Türkçülük ol-
dukça sınırb ve konjonktüre bağ-
lı bir olgu olarak kalnuştır. Orta-
doğu'nun seçkinlerinin önemlice
bir bölümünün tstanbul okulla-
nnda, Osmanhlığa göre eğitildik-
lerini, bunların dünya savaşından
önce imparatorluğa birçok aske-
ri ve sivil kadro sağladığuu hatır-
latmak gerekir.
Osmanlı yenilgisinin ve mütare-
kenin şoka uğratuğı İslam dünya-
sı, 1919 bahanndan itibaren Tür-
kiye'deki olaylan büyük bir dik-
katle izlemeye koyuldu. Mustafa
Kemal'in Avrupa'ya meydan oku-
yuşunu heyecanla izlemeye başla-
dı.
Türklerin tzmir'e girişi (9 Eylül
1922) Fas'tan Endonezya'ya kadar
İslam dünyasında büyük gösteri-
lerle kutlandı. Etiyopya'da Adis
Ababa'daki Müslümanlar arasın-
da gösteriler düzenlendiğinin ka-
nıtlan vardır
Türk dostu gösterilerde sapta-
nan ortak nokta; yükselen Mus-
tafa Kemai portreleridir. Tunus^
tan Mustafa Kemal'e yollanan
kutlama telgraflarırun incelenme-
si, duygulanru dile getirenlerin de-
ğişik kökenlerini ortaya koyuyor:
Zanaatkârlar, memurlar, tüccar-
lar, öğrenciler vb...
Bu dönemde Ingjlizlerin ve
Fransızlann hâkimiyetindeki yer-
lerde, "Yasasıo Türkiye" diye ba-
ğırmak, kendi kurtuluş isteğinin
dolaylı ifadesiydi. Feroz Abmet-
in Hindistan Müslümanları ile il-
gili sözlerini kuşkusuz tslam dün-
yasının bütününe yayabiliriz:
"Türklerin yenilgisi, Müsloman-
lar için bir felakct olurdu."
Hindistan'da hılafet hareketi,
1919"da Müslüman aydınlar ve
ulema tarafından kuruldu. Ama-
a, Türkiye konusunda daha uzlaş-
macı bir tutum alması için tngil-
tere üzerinde baskı yapmaktı. Hi-
lafet hareketi, Hindistan'da topla-
dığı bağışlar sayesinde Anadolu
direnişine değerli bir mali destek
sağladı. Hilafet hareketi, Musta-
fa KemaJ'i, Boğaziçi kıyılarında
hapis tutulan halifeyi kurtaracak
olan "tslamın lolıcT gibi görüyor-
du. Öte yandan Hintli Müslüman-
lar, Türklerle çatışmaya son ver-
mediği takdirde tslam dünyasının
genel bir ayaklanma içine girece-
ğini Londra'da lngilizlere belirtti-
ler.
1923'ün başında Mustafa Ke-
mal'in ve Türkiye'nin tslam dün-
yası içindeki itibarı muazzamdı.
Bir yıl sonra Ankara'daki Büyük
Miliet Meclisi'nce alınan hilafetin
kaldırılması kararı, tslam dunya-
sını "şaşkınlığiD", "kanşıklıgın",
"büyük bir üzuntunun", "öfke-
nin" içine itti. Mustafa Kemal'in
ve Türkiye'nin görüntüsü birden-
bire değişti.
Hilafetin kaldırılması tslam
dünyasının tepesinde kururasal bir
boşluk yaratmıştı. Bu boşluğu
doldurmak için bazı girisimlerde
bulunuldu. Hicazlı ve Filistinli
otoriteler, Kral Hoseyin'i halife
ilan ettiler. Fas Sultam, Mısır Kra-
lı, Afganıstan Kralı da bu yönde
girisimlerde bulundular. Ancak
bu projelerin hiçbiri sonuç venne-
di.
En şiddetli tepki Hindistan'dan
geldi. Hilafet hareketinin liderle-
ri, stratejilerini panislamizm etra-
fında çizmişlerdi. Hindistan'daki
Müslüman kitlelerin seferber edil-
mesini, hilafet teması etrafında
gerçekleştireceklerini öne süriryor-
Dil devrimi ve Doğu TürkleriSiraSlüÜa
dünyasında değişik biçimlerde al- ,c
, , o
gıiandı. Ancak tslam dünyasının alfabenin uygulanması, Sovyet
büyük böiümü Jön Türk devri- cumhuriyetlerindeki Müslüman
tsiam dünyasının büyük cesaretlendirmiş ve alfabenin,latinizasyonu
her yerde birbiri ardı sıra uygulanmıştır.
ren konularda, Kemalist hareket
Sovyet doğu cumhuriyetlerinde
genel tasvip görmüştür. Ancak
Türkiye'deki Kemalist reform- harf devrimi (alfabenin Laünleş-
lann Sovyet doğu cumhuriyetle- tirümesi) ve bunu izleyen yıllarda-
İLBER ORTAYLIbir kanıtını buldu. Islam ülkele-
rinde oluşan Türk yanlısı çekir- n
.
dekler ve partüer, kendi toplum-
Ank
-
ÜnL S
'->"
K a / BlL Fak
-
larını tstanbul modeline göre mo-
dernleşmeye zorladılar. Jön Türk
devriminin kahramanı, Trablus-
taki ve Balkanlar'daki inançlı raü-
cahit Enver Paşa, Islam dünyasın-
da muazzam itibar kazandı. Yeni
doğan pek çok çocuğa Enver adı
verildi. (En ünlüleri Enver Sedat
ve Enver Hoca) En\w Paşa'nın re-
simleri halife-sultarun resimlerinin
rinde kültürel hayat üzerinde ne
gibi etkiler yaptığı, nasıl karşılan-
dığı soruları henüz yeterince ce-
vaplandınlmanuştır.
Türkiye'de Medeni Kanun'un
kabulü, kadın haklanmn tanın-
ması, saltanat ve hilafetin kaldı-
rılması gibi yapısal değişim geti-
ki dil ve tarih alanındaki Kema-
list kültür politikalannın değer-
!
endirilişi, farklı boyutlarda ol-
muştur.
Latin harflerinin Sovyet iktida-
nrun ilk yıllannda bazı doğu cum-
huriyetlerinde Türkiye'den önce,
çoğunda ise Türkiye'den sonra
kabul edildiğini biliyoruz.
Sovyet Azerbeycanı'nda
1922-23 yıllarmda kabul edilen
Latin alfabesinin uygulamadaki
zorluklannı, Türkiye'de cesaret
kıncı bir örnek olarak görenler
çoktu. Çünkü Azeri Latin alfabe-
si, ilk anda yaygın ve işlek olarak
kullanılabilen bir yazı olmamıştı.
Azeri Latin alfabesi bu aksaklık-
lar nedeniyle Slav Kiril alfabesi-
nin kabul ediidiği 1939'a kadar
surekli değişikük geçirmek zorun-
da kalmıştı.
Sovyetler Birliği'nde Türk dih
konusan halklar arasında, Latin
alfabesinin asıl kabulü yayılma
dönemi, 1928'de Türkiye'de alfa-
benin Latinleştirilmesinden son-
ra başlar. Haarlanan yeni alfabe-
nin uygulanması, Sovet periferi
cumhuriyetlerindeki Müslüman
aydınlan cesaretlendirmiş ve alfa-
benin Latinizasyonu her yerde
birbiri ardı sıra uygulanmıştır.
Esasen daha 1926 Bakü Türkoloji
Kongresi esnasında bütün Türko
Tatar diller için Latin harfleri esa-
sına dayanan bir transtripsiyon
alfabesi hazırlanması, temenni
karanna bağlanmıştı. Yakutlar
19. yüzyıldan beri Çuvaçlar ise
Rus misyonerlerinin etkisiyle
1871'den beri Rus Kiril alfabesi-
ni kullandıkları haJde, Bakû
Kongresi'nde Yakutlar'm da La-
tin harflerini kabul etmek istedik-
leri görülür.
lardı. Oysa Türkler hilafeti kaldı-
rarak, onlann "siyasi yapılanmn
temeUerini yerie bir etmişlerdi."
Htlafet hareketinin üderlerinin
gözünde Mustafa Kemal, Hindis-
tan Müslümanlanmn Türklere
yaptığı yardımlan unutan bir nan-
kör, tslama ihanet eden biriydi.
Hindisıan'ın dışında tepkiler
daha ılımlılaşıyor. Mısırhlar hila-
fetin kaldınlmasını mahkûm etti-
ler, ancak bu olayda Mısır'm ön-
derliğiai tslam dünyasına kabul
ettirme fırsatını gördüler. Şii
tran'da katıksız Sünni bir kuru-
raun ortadan kalkışı görmezlikten
gelinmeye çalışıldı.
Tepkiler toplumsal kategorilere
göre de farklı oldu. Ulema, büyük
çoğunluğu itibanyla hilafetin kal-
dırılmasına karşı çıktı. Ancak bu
hareketi haklı bulan bazı din
adamlan da çıktı. Ali Abdül Ra-
zik Kahire'de 1925'te yayımlanan
ünlü eserinde bu yolu tuttu. An-
cak Ei-Ezber ulemasınca toplum
dışına itildi. Cezayir'de büyük re-
formcu tbn Badis Osmanlı hali-
fesinin tarihı yenilgisini ve ahlaki
çöküşünü vurguluyor ve hilafeti
kaldırdığı için Mustafa Kemal'e
hak veriyordu. Sati El-Hiisri'ye
göre hilafet Türklerin ve Arapla-
rın ulusal uyanışlannın önündeki
başlıca engeldi. Mustafa Kemal
hilafeti kaldırarak, tslam dünya-
sının kurtuluşunu mümkün kıl-
mıştı.
Mustafa Kemal'e karşı yürütü-
len propagandanın amacına ula-
şıp ulaşmadığı kesin olarak belli
değildir. Her durumda, her yerde
amacına ulaşmamıştır. Bu dö-
nemde hem Mustafa Kemal'e hem
de tbn-i Suud'a hayranlık besleyen
Müslümanlar bulmak güç değil-
dir. Mustafa Kemal'in halkın ka-
tıldığı gösterilerde, kalabalıklarca
lanetlendiğini gösteren hiçbir ya-
zılı belgeye sahip değiliz. Müslü-
man kitlelerin Mustafa Kemal'i
buyük bir yurtsever olarak gönne-
DUYURU
Belediyemizde açık bulunan memur kadrolarına aşağıda unvanları belirtilen elemanlar sınavla alı-
nacaktır.
S.No. Sinıfı Invanı Derecesi Adedi Aranan Vasıf
1 THS Teknisyen 9
2 THS Teknisyen 9
3 THS Teknisyen 9
4 THS Teknisyen 10
5 THS Surveyan 12
6 THS Surveyan 12
7 SHS Hayvan Sağiık Mem. 10
8 GİH Memur 10-11-12
9 GİH Ambar Memuru 11
10 GJH Dağnıcı 12
11 GİH Daktilograf 12
12 YHS Yardımcı Hizmetler 13
1 Harita Teknikeri
Şehir ve Bölge Planlamacısı
Yüksek Mimar
Jeoloji Mühendisi
Elektrik Mühendisi
Çevre Mühendisi
Veteriner-Hayvan sağiık mem.
19 Lise ve dengi
Ortaokul ve dengi
Ortaokul ve dengi
Ortaokul
tlkokul
SINAVA KATILACAKLARDA ARANAN ŞARTLAR
1- 657 sayılı yasanın 48. maddesinde aranan şartlara sahip olması,
2- Daha once memuriyet yapmamış olması,
3- Teknik hizmetler sınıfında olanlarm yukarıda "ARANAN VASIFLAR"böIümündeki unvanlara
sahip olması gerekmektedir.
İstekliler ilanı takip eden 15 gun içinde Belediyemiz Personel Müdürlüğü'nden temin edecekleri iş
talep formunu doldump iki fotoğrafla birlikte aynı mudüriuğe verip sınava gıris kartlannı alacaklar-
dır.
Yazıb sınav 1.9.1990 günu saat 10.00'da Sarıyer Belediye Baskanlığı binasında yapılacaktır.
SARIYER BELEDİYE BAŞKANLIĞI
T.C AFYON C SAVCILIĞI
Sayı: 1990/1975 Uam
Afyon Gokçe Mahallesi nufusuna kayıtlı ve sııcuk imalatçılığı ya-
par Mehmet ve Havva oğlu, 1947 d.lu, Halil Ibrahim Tabur 9.11 1988
suç tarihinde sağlığa zarar verecek derecede bozuk sucuk imal edip
satmak suçundan hakkında kamu davası açılmış olup, yapılan yar-
gılaması sonucunda:
Afyon Sulh Ceza Mahkemesi'nin 18.6.1990 gün ve 324-551 sayılı
kararı ile TCK'nın 398, 647/4, CK: 72, 402/1-2 maddeleri eereğince
32000^- TL. ağır para, 7 gun işyerinin kapatılmaM. 3 a\ !iıe>>lekten
men cezası ile ıeczi>esine karar verilmiştir.
TCK'nın 398 maddesı gereğınce ılan olunur. 6.8 1990
Basın: 31558
KEMALİZMİN
DRAM
Vedat Nedim Tör
2. bası 2000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
Öderaeli gönderilmez.
Nufus cüzdanımı, yurtdışı
paiaportumu kaybettim.
Hukumsüzdür.
BİSNAZ SEYDAN
Genel Başkanı
ERDAL İNÖNÜ
Gçnel Sekreteri
DENIZBAYKAL
Yarın Bayrampaşa'da
75 Ağustos 1990 Çarşamba - Saat:18.00
Yıldmm Mahallesi -Şehit Kamil Cad. (Otobüs son durağı)
ye devam etmiş olrcalan mtim-
kündür.
Mustafa Kemal'in itiban sür-
mekle birlikte, görüntüsü yavaş
yavaş değişti. Muzaffer şef, **!«•
lam itatıramyııı" tipi, yerinı gide-
rek daha sivil, dünyçvi bir tipe bı-
raktı: Bir dizi cesur reform saye-
sinde ülkesini ortaçağdan modem
uygarlığa geçiren devlet adamı ti-
pine...
Mustafa Kemal 1928'de dikkat
çekici bir reforma girişti. Latin al-
fabesi kabul edildi ve Arap alfa-
besinin yerine zorunlu kılındı. Ye-
ni alfabenin yaygınlaşması, Tür-
kiye'den sonra Osmanlı tmpara-
torluğu'nun Türkçe konusan top-
luluklannda, Balkanlar'da ve Kıb-
ns'ta çok hızlrgerçekleşti. Alfabe-
nin Latinleştinlmesi Türkçe konu-
san Müslümanların dışında baş-
ka hiçbir ülkede uygulanmadı. Fa-
kat Türk örneği resmi düzeyde
desteklenmemiş olsa bile, örneğin
Mısır'da ve tran'da kişisel proje-
leri cesaretlendirdi. Türkiye'deki
alfabe değışikliği, Mustafa Ke-
mal'in Türkiye^yi tslam'dan ko-
parmasımn yeni bir işareti olarak
yorumlandı. Günümüzde bu re-
form, Müslüman ve özellikle Arap
kamuoyu tarafından en az kabul
gören reform olma özelliğini ko-
rumaktadır. Oysa aynı reform
Türkiye'de Kemalizmin en temel
kazanımlanndan biri olarak gö-
rülmektedir.
tkinci Dünya Savaşı'nın eşiğin-
deki tslam dünyasında Kemalizm-
le ilgili nasıl bir bilanço çıkanla-
bilir? Kemalizm ortak tslam bilin-
cinde nasıl bir yer tutuyordu? ts-
lam coğrafi mekânında ne ölçüde
yaygındı?
Dini planda hilafet kurumunun
kaldırılması, Müslümanların bü-
yük çoğunluğunu Türkiye'den
uzaklaştırmıştı. Müslümanların
büyük çoğunluğu hilafetin tslam
birliğinin simgesi olma özelliğinin
yanı sıra, tslam dünyasında hayati
rol oynayan bir kurum olabilece-
ğini düşünüyorlardı. öte yandan
Türkler, birleşik vegüçlü bir üm-
met hayalini bozmuş olduklan
için de kınanmışlardı.
Stratejik olarak bakıldığında,
1930"^ yıllann Türkiyesi, tslam
dünyasının kurtuluş umutlannı
artık şahsında somutlaştırmıyor-
du. tmparatorluğun 1918'deyıkı-
lışı, tslamın hamisi Osmanlı gü-
cü efsanesine kesin darbeyi indir-
mişti. Türkiye'nin Lozan'da ken-
di başına hareket etmesi ve Baülı
güçlerle anlaşması, genel olarak
Müslüman dünyaya karşı ilgisiz-
liğine, Musul ve Hatay üzerinde-
ki taleplerinin eklenmesi gibi ne-
denler, Kemalist Türkiye'nin iha-
net ettiği duygusunun Müslüman-
lar arasında yaygınlaşmasına kat-
kıda bulundu.
Ancak Türkiye bazılannın saf-
ça umduklan gibi, tslam ayaklan-
masmın başına geçmemiş olsa bi-
le, yurtsever, kahraman Mustafa
Kemal imajı ortak tslam bilincin-
de derinlemesine kök saldı.
tdeolojık planda bakıldığında,
buna ıstenirse modernlesme de de-
nebiür, Kemalist Türkiye'nin etki-
si, Osmanlı lmparatorluğu'nca
Tanzimat'tan beri uygulanan siya-
si ve fikri etkinin sonucu olarak
ortaya çıkıyor. Medeni Kanun'un
benirnsenmesi, kadının kurtuluşu,
giyim-kuşam reformu, alfabenin
değiştirilmesi, ağır sanayinin ge-
lişmesi ile birlikte 30'lu yıllann
Türkiyesi öteki İslam ülkelerine
kıyasla "flerieyen" bir devletin bü-
tün görüntülerini sunuyor ve ken-
disini İslam ülkelerine bir model
olarak dayatma eğih'mi içinde gö-
rülüyordu.
2. Dünya Savaşı'nın eşiğinde
Müslüman ülkelerde Kemalizmin
coğrafyası çizildiğinde, büyük
dengesizlikleri ortaya koyar. An-
cak bu ufuk turuna başlamadan
önce, bir uyan yapmak gerekiyor.
Hiçbir İslam ülkesi "Kemalisf ol-
madı, Kemalizm az çok derin iz-
lerin az çok derin taıtışmalann
konusu oldu. Ancak hiçbir yerde
blok halinde uyarlanmadı. Her
şeyden önce Osmanlı tmparator-
luğu'nun Türkiye'den kopmuş eski
Türk toplulukları ayırt edilebilir:
Balkan, Kıbns ve Ortadoğu Türk-
leri, Bulgaristan'daki Türk toplu-
luğu örneği, alfabe değışikliği gi-
bi bir yeniliğin Türk toplumun-
ca sünger gibi emildiğini gösteri-
yor. Bu tutumun, eskiden İstan-
bul'a bağımlı olan bütün Türk
topluluklannda karşımıza çıkması
ve diğer alanlara da yayüması
mümkündür.
tkinci bir grup Iran ve Afganis-
tan gibi bağımsız Müslüman ülke-
lerdir. Burada Kemalist etki, hem
daha çarpıcı hem de daha bütfln-
sel gibi görünmektedir.
Mısır gibi bir ülkede Kemaliz-
min etkisi, o ölçüde çarpıcı olma-
makla birlikte, az da olmadı. tki
dünya savaşı sırasında Mısu-'ın si-
yasaJ, sosyal, kültürel modernles-
me sürecinde, basında, Meclis'te
sürekli olarak, aynı sıralarda
Türkiye'nin karşılaştığı şeylerle
karşılaşmak çarpıcıdır. Bu nokta-
da, kuşkusuz etkinin de ötesinde
"yankılanma" olgusundan söz et-
mek gerekir.
Geri kalan bölgelerde Kemaliz-
min şurada burada fikir tartışma-
lanna müdahale ettiğini, tepkile-
re yol açtığını, aydınlan ve siya-
set adamlarını sorguladığını görii-
yoruz. Malezya'dan Endonezya
1
ya kadar...
BtTTt