14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
75 TEMMUZ 1990 İ S M E T B E R K A N ÇUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ N A S I L B İ R Ö Z E L T V ? Cumhurbaşkanından ana muhalefet liderine kadar herkes taraftar, ancak özel TV'ye hangi koşullarda izin verileceği, yeni düzenlemenin nasılyapılacağı belirsiz Özel T V net görüntüvermiyorTürkiye'de radyo ve televizyon yayıncılığı neden hâlâ devletin tekelinde? Bu soruya kimsenin vereceği mantıklı bir yanıt yok. Radyo-TV'de devlet tekeline son verilmesi konusunda Türkiye'yi yöneten bunca insan hiç değilse prensipte birleşebiliyorsa, bu prensip anlaşmasının bazı eylemlerle de desteklenmesi gerekir. Ama herkesin bildiği gibi özel TV-radyo istasyonları konusunda yasal anlamda hiçbır girişim yok. Neredeyse bütün büyük partiler ve cumhurbaşkanı radyo- TV'de devlet tekelinin _ kalkmasından yana. Ama bu tekel ortadan kalktığında nasıl bir yeni düzen kurulacağı henüz tartışılmış değil. Özel TV için, öncelikle anayasanın 133. maddesinin ve buna atıfta bulunan TRT Yasası'ndaki ilgili maddenin yürürlükten kaldırılması gerek. Bundan sonra, her kesimin, özel televizyonun yarar ve sakıncalarını tartışması gerek. Özel girişimciler radyo ve Ty yayını yapabilsin dendiğinde, ortaya çıkan tek bir mantıklı çerçeve var: Yayın yapmak isteyenlerden, belli koşullan yerine getirenlere belli frekanslar ya da yayın ortamları' tahsis edilmesi veya yayın ortamlarını da girişimcilerin oluşturması. Böyle bir durumda yasa koyucunun tercihleri, önümüzdeki 20-30 yıldaki iletişim düzenini tamamıyla belirleyecek. Kaç adet özel kanal açılacağı karara bağlanacak. ZAFER TELEVIZYONUN — 1 — Türkiye'de radyo ve televizyon yayıncüığı neden hâlâ devletin te- kelinde? Cumhurbaşkanı Turgut Özal diyor ki, "Özd TV'ye izin wil- neU". Ana muhalefet partisi SHP'nin Genel Başkanı Erdal Jnonu diyor ki, "TV yayıncılıgında devlet te- ketinin kaldınlmaanı destekliyo- mT DYP Genel Başkanı Süleyman Demirei diyor ki, "Özel TV'lere izin verihnesini destekliyoruz." Ve son olarak Altıncı 5 Yıllık Kalkınma Planı hukümet tarafın- dan hazırlarup parlamento tara- fından onaylanan ve resmi bir devlet belgesı haline gelen Altın- cı 5 Yıllık Kalkınma Planı diyor ki, "Plan döneminde özel TV is- tasyoalan knnılacaktır." Sorumuzu tekrar soralım: Türkiye'deradyove televizyon ya- yıncılığı neden hâlâ devletin te- kelinde? Bu soruya kimsenin verecek mantıklı bir yanıtı yok. Radyo-TVde devlet tekeline son verilmesi konusunda Türkiye'yi yöneten bunca insan hiç değilse prensipte birleşebiliyorsa, bu pren- sip anlaşmasının bazı eylemlerle de desteklenmesi gerekir. Ama herkesin bildiği gibi özel radyo-TV istasyonları konusunda hiç kimse- nin hiçbir girişimi yok. Türkiye'de radyo ve TV konu- sunda devlet tekeli, 1982 Anaya- sası'nın bir maddesinden kaynak- lanıyor. 133. madde, "Radyo ve TV istasyonlannın ancak devlet eti ile" kurulacağnu hükme bağlıyor. Anayasanın bu hükmü uyann- ca hazırlanan TRT Yasası'nda da anayasaya atıfta bulunulduktan sonra, "B« tekel, Türkiye Radyo Televizyon Knramu tarafından knllanılır" deniyor. Türkiye'de radyo-TV yayıncılı- ğında devlet tekeli sona erdirile- cekse, öncelikle bu iki hukmün anayasa ve yasadan çıkarılması gerekiyor. Her şeyin baslangıcı bu iki hüküm. Ancak bu iki hüküm ortadan kaldınldıktan sonra özel radyo TV'ye nasıl ve hangi koşullarda izin verileceği saptanabilir. Peki ama nasıl? Neredeyse bütün buyük parti- ler ve cumhurbaşkanı radyo-TVde devlet tekelinin kaldınlmasından yana, ama bu tekel ortadan kalk- tığında nasıl bir yeni duzen kuru- lacağı henüz tartışılmış değil. Cumhurbaşkanı Turgut özaT- tn bu konuda bazı fikirleri oldu- fu ve zaman zaman bunları açık- ladıgı biliniyor. özal başbakanlı- ğı döneminde bir seferinde, "TRTnin kınallannı uluslarara- sı ibaieyle sabsa çıkarabiliriz" bile dedi. özal'ın bu son derece tartışmalı' gönişü bile Türkiye 1 nin gündeminde tartışümadı. Oy- sa, "wmi bir özel TV" sorusu, si yasetcisinden bilim adamına ka- dar birçok kesira tarafından cid- diye alınıp tartışılması gereken bir soru. Bu yazı dizisinin amacı, "Nasıl bir özel TV" sorusunu gündeme getirmek, dünyadan örnekler sıra- lamak, özel TVnin yarar ve sakın- calarını haUrlatmak, Türkiye gi- bi birttlkedeözd TVnin fiziki ya- yın şartlannı tartışmak, dünyada- ki yeni eğilimleri ve yeni teknolo- jileri sıralamak. "Radyo-TVde devlet tekeline son verelim, özel girişimciler de yayın yapabilsin" dendığinde, ya- sa koyucunun önunde iki temel se- çenek var: kurması istensin. Birinci olasılığın gerçekleşmesi İki seçenek 1. Her isteyen, önceden izin al- maksızın tahsis edilmiş olan fre- kanslarda yayın yapabilsin. 2. Yayın yapmak isteyenlerden, belli koşullan yerine getirenlere belli frekanslar ya da "yayın ortamlan" tahsis edilsin veya ya- milyon lira harcayıp piyasadan al- yın ortamlanm da kendilerinin dığım bazı elektronik aksamı bir- leştıririm ya da halen piyasada sa- tılmakta olan "Video Sender" adlı cihazlardan bir tane satın alıp bi- raz gücunü anlınrım, olur biter. Evet, yayınlanmı belki sadece ma- halleme izlettirebilirim, ama bir düşünun bu istasyonu mahalle ca- durumunda ortaya çıkacak kar- maşayı tahmine kimsenin gucü yetmez. Böyle bir sınırsız özgür- lük durumunda, ben bile evimin balkonundan etrafa TV yayını ya- pabilirim. tstersem video kamera- nın karşısına geçer konuşurum, is- tersem video playerimden kasetler gösteririm. Bunun için de ya 3-4 mımızın imamımn kurduğunu, ezan ve namazlan naklen yayım- ladığmı! Böyle bir sınırsız serbestliğin HDTV sistemi, A\rupa\la Japonva arasında, >oğun bir standart mucadelesine >ol açtı. High Definition Television'la sinema görüntüsü kalitesinde görüntü HDTV: TV'nin yeni tanımıDaha fazla çizgili ekran görüntüsü veren televizyon anlamına gelen HDTV, televizyon endüstrisinde büyük bir altüst oluş yaratacak. HDTV sistemi ekrandaki çizgi sayısını 1000'in üzerine çıkarıyor, böylelikle şu an kullandığımız alıcılara kıyasla neredeyse iki katı daha net bir görüntü elde etmek mümkün olacak. Japonya ve Avrupa ülkeleri bu süper televizyonla ilgili iki farklı standart geliştirmiş durumda. Japon standartı şimdiki alıcıların atılıp, yenilerinin alınmasmı gerektiriyor. Avrupa standartında ise yumuşak geciş söz konusu. Bugünlerde Batı Avrupa, Amerika ve Ja- ponya'da herkesin dilinde dört harf var: HDTV. Yani High Definition Television. Bugün evleritnizde seyrettiğimiz televizyon- daki görüntuler yatay çizgılerden oluşuyor. Ekranda bir görüntü, PAL sisteminde 625 cizgiden oluşuyor. Amerikan ve Japon stan- dardı olan NTSC'de ise görüntü 525 çizgi. Bu çizgiler saniyenin her 25'te birinde yeni- leniyor. Yani saniyede 25 kare görüntü var TV'de. Çalışmalan Japonya'da ve Avrupa'da bü- yük ölçüde tamamlanan HDTV ise gönın- tüyu oluşturan bu çizgilerin ve saniyede ek- rana gelen görüntünün feyısını arttırmayı hedefliyor. HDTV'de bugün için iki farklı standart var: Japon ve Avrupa standardı. Japon standardı ekrandaki çizgi sayısını 1125'e çıkanyor ve ekrana saniyede 50 gö- rilntü getiriyor. Japon standardı, HDTV'ye geçişin bir anda olmasını öngörüyor. Bu da evlerde kullanüan bütün TV abcılannın çöpe atılıp yerine yenilerinin satın alınması anla- mına geliyor. Avrupa standardı ise D2-MAC olarak ad- landınlıyor ve 1250 satır 50, göruntu öngö- rüyor. Avrupa standardımn en önemli özel- liği, 625 satırlık bugünkü sistemle 1250 sa- tırlık yeni sistem arasında yumuşak bir ge- çiş sağlaması, yani evlerimizdeki TV alıcı- larımızı daha ilk anda çöpe atmak zorunda kalmamamız. Yapılan tahminJere göre dün- ya ustünde toplam 700 milyon dolayında TV alıcısı var. Bütün bu alıcı sistemlerin çöpe atılıp yerine yenilerinin alınması ise inanıl- maz bir ekonomik patlamaya yol açabilir. Hollandalı Phillips ve Fransız Thompson şimdiden hazır. Japon Hitachi de HDTV üretimine başladı bile. Ama yine de bugün için bir HDTV alıcısı 5 bin dolar civannda ve çok pahalı. Sadece EURECA üyesi Av- rupa ülkelerinde HDTV'ye yapılacak olan harcamanın 100 milyar dolardan fazla ol- ması bekleniyor. HDTV ile birlikte sinema görüntüsü ka- litesinde görüntü elde edilebilecek. Dolayı- sıyla sinema endustrisinin de 35 mm filmi terk ederek büyük ölçüde HDTV'ye yönel- mesi bekleniyor. dünyanın hiçbir yerinde olmadı- ğını söylememe gerek var mı? tkinci olasılık ise beraberinde çok sayıda soruyu getiren, uzun uzun tartışılması gereken bir seçe- nek. Yasa koyucunun tercihleri, Türkiye'nin önümüzdeki 20-30 yıldaki iletişim düzenini tumüyle belirleyecek. Yasa koyucunun vermesi gere- ken ilk karar, kuşkusuz kaç tane özel kanal açılacağı olacak. Bun- lar, tümüyle yeni kanallar olabi- lir. TKTnin kullandığı kanallann bazı girişimcilere satılmasıyla or- taya cıkacak kanallar olabiür. Ya da yasa koyucu TRTyi tümüyle ortadan kaldırabilir. tkinci önemli temel karar ise ya- yın ortamını kımin temin edece- ğiyle ilgili. Yasa koyucu bu göre- vi yine tümüyle PTTye de verebi- lir ya da her istasyon kendi ileti- şim ortammı kendisi kursun diye- bilir. Yasa koyucu bu konuda gi- rişimcileri ve PTTyi serbest de bı- rakabilir. Yani, isteyen kendi tesi- sini kurar, isteyen ücretini ödeye- rek PTTden bu hizmeti satın alır. Üçüncü temel karar, yapılacak özel yayının bütün Türkiye'yi mi kapsayacagı, bölgesel mi olacağı. Bu üç unsur çok ciddiyetle ele alınıp tartışılması gereken şeyler. Tabii bu konuda hem Batı Avru- pa'mn tecrübelerinden yararlan- mak hem de Türkiye'nin şartlan- m göz önüne alıp karar vermek gerek. Yine de tartışma konulan yu- karıda sıralanan üç maddeden ibaret değil. örneğin günün birin- de yeni özel TV istasyonları kur- mak isteyenlerin sayısı artarsa, ye- ni kanallann acılmasına kim ka- rar verecek? Özel TV istasyonla- rının hepsinin reklam almasına izin verilecek mi? Yayınlann belli bir denetimi olacak mı? Ve en önemlisi, özel TV kanallanna kimler sahip olabilecek? Yabancı- lara, yabanalarla ortaklıklara izin verilecek mi? Gazeteler, TV istas- yonları kurabilecek mi? Bu sorulara verilecek yanıtlar, alınacak kararlar Türkiye'nin gün- delik hayaünda çok önemli sonuç- lar doğûracak. Bu sorulann yanıtlannın iyi se- çilmemesi durumunda, TKTye karşı hiç tartışmadan *iyi" oldu- ğunu kabul ettiğimiz özel TV'ler bize TRT'yi aratabilir, olası özel tekeller, devlet tekelinin varattığı sakıncalardan daha büyük sakın- calar yaratabilir. Türkiye'nin özel TVye geçerken ihüyaçlarını iyi saptaması ve bu- na göre bir duzen oluşturması ge- rekecek. Bu nedenle, hem var olan radyo-TV düzeninin yarar ve sa- kıncalan iyice gözden geçirilmeli hem de gelecekte kurulması düşü- nülen özel radyo-TV istasyonları- mn muhtemel zararlarıyla yarar- lan göz önüne alınmalı. Yann: Neden özel TV isteaiyor? TV: Güç onda artıkEkrandaki görüntü ABD'nin Alabama eyaletinden. îki siyahi, Alabama Üniversitesi'nin kapısında, üniversite rektörüyle tartışıyorlar. Rektör hakaretler ediyor, öğrenciler okula kaydolmak ıstediklerini tekdüze bir kibarlıkla yineleyip duruyorlar. O sırada sağ taraftan görüntüye deri ceketli, şişman, orta boylu şerif giriyor. Elinde kocaman bir sopa var. Hiçbir şey sormadan, hiçbirşey söylemeden sopayı iki sıyahinin kafasına kafasına vurmaya başlıyor. İki siyahi komalık olana kadar vuruyor şerif ve televizyon bütün bu dayak sahnesini hiç kesmeden gösteriyor. Televizyon yayınından sadece iki gün sonra, Alabama Üniversitesi, tarihinde ilk defa kapılarıru siyahi öğrencilere açma karan alıyor. Artık siyahlar da Alabama'da Üniversite öğrenimi görebilecek. Zafer, televizyonun. * • * Kennedy ile NUon, seçimden birkaç gün önce TV'ye çıkarak görüşlerini anlatıp tartışacaklar. Seçimin sonucu büyük ölçüde bu TV tartışmasına bağlı. Tartışma öncesi kamuoyu yoklamaları Nixon'a şans veriyor. Çekim öncesi Nixon'm damşmanlan TV'cilere soruyor: "Arka plan ne renk olacak?" TV'ciler, başkan adayı Nbton'ın koyu renk efbise giyebileceğini söylüyorlar. Stüdyoya girildiğınde herkes şaştnyor. Arka plan, alenen koyu renk ve neredeyse Nbton'ın elbisesinin aym renkte. Oysa Kennedy çekime gri bir takım elbiseyle gelmiş. Nixon, çocukluğunda geçirdiği bir kaza nedeniyle sol ayağmın üzerinde uzun süre duramıyor. Oysa Kennedy'nin böyle bir durumu yok. Nixon konuşurken çekimler hep boy plan yapıhyor ve Nixon'ın sık sık ayak değiştirmesi, onun sıkıntılı olduğu izlenimini veriyor. Nixon'ın yüz mimikleri biraz tuhaf. Bu nedenle Kennedy konuşurken hep NLnon'ın yüzu yakın plandan görüntüye geliyor ve tepkileri çekiliyor. TV'deki münazara bittiğinde ilk yapılan anketler şu sonucu veriyor: TV izleyicilerinin yüzde 60'tan fazlası, Kennedy'nin tartışmayı kazandığı, Kenned?—TV'\le kazandı dolayısıyla başkanlığı hak ettiği görüşünde. Oysa aym tartışmayı radyodan dinleyenler tam tersini düşünüyor. Seçimin sonucunu biliyorsunuz. Kennedy, TV sayesinde secilen ilk ABD Başkanı. Zafer, televizyonun. • • • Amerikalı siyahlar 50 ve 60'lı yıllarda beyazlarla eşit haklar için pasif direnişlere başladığında televizyon kameraları da yanlarındaydı. Günler ve aylar boyu Amerika'nın dört bir yanındaki insanlar kendilerini döven, üstlerine su sıkan polise karşı hiçbir direniş göstermeyen siyahları izledi. Birden polisin uygulamalan su yüzüne çıkmış, bütün halk tarafından eleştirilir ounuştu. Amerikalı siyahlar, haklannın önemli bir bölümünü TV haberleri sayesinde dde ettiler. Zafer, televizyonun. • • * Nixon—Ekranda ka>betti Başkan Kennedy, Dallas'ta arabasımn üstünde halkı selamlayarak konuşma yapacağı salona doğru Uerliyordu. Birden silah sesleri duyuldu ve TV'si başmda başkanı izleyen,, lf v , milyonlarca Amerikalı, ' Kennedy'nin vuruluşunu an be an izledi. Gözü yaşlı muhabirler olayı anlatmaya çalıştı, başkanın eşi ve çocuklannm vakur tutumu milyonlarca Amerikan evinde izlendi. Tarihte naklen yayınlanan ilk suikast buydu. Zafer, televizyonun. • * • Hindistan Başbakam tndra Gandi halkımn yiyecek sorunlanyla mücadelede bir yol anyordu. Tarunda verimlilik çok düşüktü. Gübre kullamlmıyor, toprağın bakımı yeterince r. yapılnuyordu. Ziraat mühendisi sayısı inamlmayacak kadar azdı. Bayan Gandi'nin formülü televizyondu. Uydular kullarularak ülkenin dört bir yanına TV yayım ulaştınldı, köylere TV alıcılan yerleştirildi. önce tanmsal eğitim, ardından aile planlaması ve son olarak da okuma yazma programlarıyia Hindistan'da inamlmaz bir başarı sağlandı. Zafer, televizyonun. • * • Amerikaülar Vietnam'a yalmz asker değil, bir de televizyoncu ordusunu da götürdüler. Vietnam savaşı neredeyse naklen yayımlandı Amerikan televizyon istasyonlarında. Tarihte hiçbir halk savaşın dehşetini bu kadar içerden yaşamadı. İnsanlar her gece evlerinde, rahat koltuklannda ya da yemek masalannda oturarak Vietnam'da ölen ve öldürülen çocuklarım seyrettiler. Amerikalıların bu savaşa karşı tepkisi çok büyük oldu. Zafer, televizyonun. • * * Amerikan televizyonunun büyük ustalanndan Dan Rather, Senatör McCarthy'nin Amerikan Aleyhtan Faaliyetler Komisyonu'nun toplantılanmn görüntülerini haftahk haber programında yayımlayınca yer yerinden oynadı. O ana kadar komisyonun faaliyetlerini destekleyen insanlar birden bire acı gerçekle karşüaştılar. Kamuoyu baskısı, McCarthy dönemini, Cadı Avı'nı bitirdi. ^ Zafer, televizyonun. • • • Tütkiye'de Uzay Yolu adıyla oynayan ünlü Star Trek dizisinin başrol oyuncusu WiUiam Shatner, Sovyetler Birliği'nde, Hazar Denizi kıyısmda bir köyün kahvesinden içeri girdiğinde gözlerine inanamadı. İki kişi kendisine doğru "Kaptan Kirk, Kaptan Kirk" diye sesleniyordu. Zafer, televizyonun.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear