25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
umhuriyet Sahıbı CumhurıyM Maıbaacılık ve Gazeıecılık Turl Anonım Şırkctı adına Ntdir \ıdi • Gaıcl Yayın Muduru H*saa Cemal. Muessese Müduru EIBİM l jıklıgil. Yazı Işlerı Muduru Okıy Gonrasın, # Haber Merkezı Müdüru Yalfıa Btyer, Sa>fa Duzenı Yanetmenı All Aar. # Temsılaler ANKARA MuDrt û a , IZMİR HikraH ÇrtMİun». ADANA Çeon İV Polılıia CeM Dnfa^lC D15 HabCTİcr Elgm BUa. Ekonomı Ccnpz Tartun. lş Scndıka ^utnui Krund. Mıltur Cetal Lskr. Eğıum Gaıaj Şartan Haber Ara$!ı-ma bnM Boiuuı, >ur Haberlen N«dn Dogn, Spor Danijnıajıj Abddtatir ^uotaaa, Dıa to:lar kcran Çt^ktn. Araşannı Şdua AJpl>. Duzeltme «bdatall Y«zxj # Koordnator AkııM Koruiaıı. • Vtail Ister Erol EıfcaL 9 Muhasebe BufcM Ytatr # Butçe-Planlama. Snp OsmiJibışeogıı 0 RtkUır A»şe Tonın. # Ek >avınHr Holyı \kyol • Idare: Heenn Gurer. # Işlnmt O>4tr Çdik, # Bılgı-lslem SaJ lnıi. 0 Personel *»gj BosUmoglıı &Bnn w KÇKM Cumhurrct Maıbaaolık v* r...m«iMr T-A-S. TBrk Oc^ı Cad 39/41 H334 !9 PK. 24«-!aanbu] Td 512 05 0! (20 han. Tdou 22246 Fu. (1) 526 60 72 # Surobr A A n Zjya Gükalp Bh Inkjlıp S. No: 19/4, TÜ. 133 11 4U7, Tdat 42344 Ftoc (4) 1)3 (H 65 # l n » H. Zı« Bv 1352 S2/3. 1Ü 13 12 30ı TÖOL 52359 Fta. (31) 19 53 «0 • InOnu Cid 119 S No 1 Ku I, Tel 19 J7 52 (4 htt). TÖOL 6II55, te. (71) 19 37 52 TAKVİM: 29 HAZİRAN 1990 Irasak: 3.27 Güneş: 5.27 öğle: 13.12 tkindi: 17.12 Akşam: 20.47 Yatsı: 22.38 ttalyan yazar Umberto Eco ile Stern dergisi futbol üzerine birsöyleşi yaptı: FutbolseyircisiröntgenciEhş Haberler Servisi — Roma'- ilgUenmekten alıyor. Bu da poli- lan aynı göderle gördu. Soğuk Al- kanı fıkırdayan Aziz Gennaro'nun da Dünya Futbol Kupası'nın oy- nandığ] şu gunlerde Almanya'da yayımlanan haftalık "Stern" der- gisi, Unlü ttalyan yazar Umberto Eco ile bir söyleşi yaptı. Aşağıda Umberto Eco'nun futbol ile olan özel ilişkisini anlattığı sOyleşiyi su- nuyoruz. — Sayın Eco, siz bir keresinde spornn, özellikle de futbolnn kö- leler için bir efleoce oldn|nnn sdykdiniz. Futbolun buyuk bir ej- lence olduğu ülkenizde tek özgtir insan siz misiniz? — Aman Tannm, aklından o an öyle geçtigi için bir sey söyler- sin, sonra da seni futboldan nef- ret eden biri olarak damgaJarlar. Oysa bu spordan hoşlanınm, hat- ta arada bir tdevızyonda maç bi- le izlerim. — Eo son ne zaman? — Üç yıl önce sanınm ya da dört — Biyök bir sevgiden söz edi- lemez. — Bir ttalyan olarak her pazar gflnü stadyuma koşmam gerekir- di değil mi? lşte futbolda beni ra- hatsız eden bu, futbol, insanlan röntgencilere dönüştürdü. Kendi- leri bir şeyler yapmak yerine eğ- lence olsun diye degil de yaşam- lannı sürdürebilmek için top oy- nayan yüksek ücretli uzmanlan seyrediyorlar. Bu, aşk yapmak ye- rine porno sinemasına ya da strip- tize gitmekle aynı şey. — Ama arada bir siz de seyrc- diyorsanuz? — Ben arada bir striptiz ya da porno seyrediyorum. Ama bu be- nim rönlgenci oldugumu göster- mez, röntgencilik için sürekli tek- rar gerek. — Niye röntgencileri bırakmı- yorsanaz röntgend kalsınlar? — Belki de futbola yaklaşımım çocukluğumdan kaynaklaruyor. Ben hep kendi kalesine gol atan ve bu nedenden ötürü takıma her sefennde en son seçilen çocuktum. Belkı de futbol, insanın hayranlık duyduğu, ama yüz bulamadığı ka- dın gibi. Kadın sırt çevirince aş- kma değer venneyen bir fahişe oluyor. Tekrar konuya dönersek futbolla surekli ilgilenilmesi, in- sanlan kendileri için önerali olan ve pekâlâ değiştirilebilen seylerle tika ve toplumsal yaşam. Futbol fanatizmi sonuç olarak pek fazla varyanü olmayan zavallı gerçek üe bir ortaklık meydana getiriyor. Çunkü son tahlilde bir karşılaş- marun ötekinden pek farkı vok. — tngiltere'de nasıl brvadan konuşuluyorsa, ttalya'da da aynı şekilde aralıksız bir şekilde futbol konnşulnyor. —Ve herkes senden futbol hak- kında konuşabileceğini sanmakla kalmıyor, futbol hakkında konuş- mak istediğuıi düsunuyor. Berber, taksi soförü, trendeki yolcu, kısa- ca herkes. Tam bir saçmalık. Ba- kın, örneğin taksi soförü size şöyle raanya'da yaşayan sizlerin yalnız- ca meteorolojik olarak baküdığın- da böylesine bir tutku geliştirme- nize olanak yok. — İspanyollar da güneyli, ama onlar ttalyaniar kadar futbol tut- kunu değil. — Çünkü onlann aynca boğa güreşleri var. Bu da röntgenci enerjisi gerektıriyor. — Bu nedenden ölürii mü ttal- ya'da gunluk yayımianan üç bü- yiık gazetenin uçu de spor gaze- teleri? — Belki, en azından belli bir kesim var, herhangi bir normaJ gazete okumayıp, yalmzca spor Futbol, insanlan röntgencilere dönüştürdü. Kendileri bir şeyler yapmak yerine, eğlence olsun diye değil de yaşamlarını sürdürebilmek için top oynayan yüksek ücretli uzmanlan seyrediyorlar. Bu aşk yapmak yerine porno sinemasına ya da striptize gitmekle aynı şey. Futbol, insanın hayranlık duyduğu, ama yüz bulamadığı kadın gibi. Kadın sırt çevirince aşkına değer vermeyen bir fahişe oluyor. Futbol müthiş bir şey. Dalgıçlığın da olağanüstü bir şey olduğu söyleniyor, ama ben hiç denemedim. Bazıları yelkenle gitmeyi heyecan verici buluyor. Ben kişisel olarak bir kez denedikten sonra bu işi son derece cansıkıcı buldum. soruyor: "P«l topluyor musn- nnz?" Ve siz "Hayır" diye ccvap verdiğinizde mantıken sohbet su- na eriyor. Ama size "Kim Dünya Kopası'nı alacak" diye sorup, siz de ona "Beni hiç ilgilendirmiyor" diye cevap verirsenız, ısrarh bir şe- kilde konujmayı sürdürüyor: "Ne? Ama siz tûlya'dan yanası- nız degil mi? Sizin lullugunuz bir takım var degil mi?" Futbolu bir kenara bırakmak bir itaJyan için olanaksiz... — Bonn nasıl açıklıyorsonnz? — Biz yumuşak iklime sahip bir Akdenız ülkesiyiz. Bizde in- sanlar hep sokaklarda yaşadı, komşuyla sohbetler yaptı ve olay- gazetelen okuyan küçük memur- lar, işçiler örneg^in. önemli olay- lardan saptırmak dediğimde bun- dan söz ediyordum. — Ama entdektfleller de en çok "Gazetta" ya da "Corriere dello Sport"u okumaktan hoşlamyor- lar. — Bunlar çoğunlukla halka ne denli yakın olduklanru göstermek isteyen poliıikaalar ya da entelek- tüeiler. — Maradona hakkında ne dü- şiınüyorsuonz? — Bu bey hakkında pek kafa yormadım. Arna sanınm Marado- na fenomeni yalmzca Napoli'de mümkün. Napoli'de yılda iki kez kutsal kemiklerinden de söz edi- liyor. En azından bu, Napoli'de yaşayanların iddiası. Napoli'de her şey mümkün. — Diinys Knpası'nı kim ala- cak? — Aziz Gennaro. — İtalya'da kendinizi dışlanmış hissediyor musunuz? — Futbol konusundaki tavnm yıllardan bu yana biliniyor. Teh- dit mektupları hiç aimadım ve fut- bolsever dostlarım bu gözle göru- nür kusuruma rağmen bana değer veriyor. — Yas«? — Ben de onlara değer veriyo- rum. Belki de futbol müthiş bir şey. Dalgıçlığın da olağanüstü bir şey olduğu söyleniyor, ama ben bunu hiç denemedim. Bazıları da ydkenle gitmeyi heyecan verici bu- luyor. Ben kişisel olarak ilk dene- yimimden sonra bu işi son derece can akja buldum. Şunu söylemek istiyorum: Benim futbola bir egi- limim yok, benim baska şeyler il- gimi çekiyor. Bir keresinde bana bir homo dergisi, neden yalmzca bu konuda konuşmak için bile ol- sa eşcinsel aşkı denemediğimi sor- du. Ben de onlara, yaşamın çok kısa olduğunu göz önttnde bulun- durarak eğilimlerime denk düşen konularda tecrube edinmeyi tercih ettiğimi söyledim. Futbol ile de durum buna benziyor. — Dünya Kapası'nı seyrediyor musunuz? — Bunun için stadyuma gitme- yeceğim kesin. tzleyici sıraJannda olup bitenler beni iğrendiriyor. — Çekinmeden itiraf edebilir- siniz, finaJ gıinü Umberto Eco evindeki telerizyonun başına ge- çecek ve eiinde bir Italyan bayra- ğı sallayacak. — Evet evet, dışanda entelek- tüel futbol muhalifi, içeride kım- senin görmediği sessiz odada fut- bol taraftarı. Bu "Stern"in hoşu- na giderdi değil mi? Ama ben as- la kategorik olarak hayır demeye- ceğim. Bilindiği gibi hayat sürp- rizlerle dolu. Kim bilir, belki de seksenime geldiğimde, televizyon karşısında futbol seyrederken ha- kem ofsayt vermediği için enfark- tus geçırip bu dünvadan göçüp gi- deceğim. UMBERTO ECO — 'En son üç ya da dort yıl önce fntbol seyrettim.' Nostaljik erotizm sergisi Dt» Haberler Seryisi — Viyana'nın dışında Imparator Franz Josef in İmparatoriçe SissTye armağan ettiği Wiener VVald'daki ünlu Hermes Sarayı'nda, 19. yüzyıldan günümüze erotizmi aniatan bir sergi açıldı. 1991 yılının şubat ayına kadar gezilebilecek bu sergi, tarihçi Bernbard Denscher iie müzisyen Otto Bntsattf nin yülar süren araştırmalan sonucunda oluşturuldu. Sergide, dedelerimizin çıplak göğüslü kadın kartpostallanndan, danteUi gecelik ve seksi iç çamaşırlara, gebeligi önleyici haplardan üginç sevişme pozjsyonlannı betimleyen şemalara kadar farklı turde malzemeler bulunuyor. Erotizmin etnolojisini yapmaya calıştıklanru beiirten sergi organizatörleri, Viyana'nın 19. yüzyıun başında "gizli, ama önemli bir erotik başkent" olduğunu belirtıyorlar. Serginin önemlı yanlanndan biri de kronolojik bir süreci izlemesi. 19. yüzyıldan başlayıp günümüzdeki erotik malzemelerle sonuçlanan sergide, izleyiciler, bu alandaki gelişmeleri kolaylıkia izleyebiliyorlar. Sergiyi gezenlerin izlenimlerine aynlan defterde çeşitli tepkiler göze çarpıvor. Gazeteciler, sergideki malzemelerin "eski ve degersiz" olduklarını ileri sürerken Viyanalı yaşlı kadınların geneUikle "bu utanmazlık karşısıada şaskınuk ve tiksinti" duydukları belirtfliyor. Azerbaycan KadınlarBirliği Başkanı Zemfira Verdiyova: Feminizme karşıyım 19. yözyılda yaşayan bu Fransız bayanın fotoğrafı da Viyana'dald ero- tizm sergisinde yer aldı. FARUK BtLDtRİCİ BAKÜ — Cumhurbaskanı Tbr- gut Özal'ın eşi Semra özal'ı Azer- baycan'a davet eden Azerbaycan Kadınlar Birliği Başkanı Zemfira Verdiyova, bu ziyaret ve femi- ruzm konusundaki değerlendir- melerini Cumhuriyet'e açıkladı. Verdiyova, feminizme karşı oldu- ğunu, toplumsal sonınlan kadınla erkeğin birlikte halletmelerini sa- vunduğunu belirtti. Verdiyova, Semra özal'dan etkilendiğini de sözlerine ekledi. Verdiyova, Bayan özal'ın gezi- si, Azerbaycan kadınları ve femi- nizm konulanndaki sorularımızı şöyle yanıtladı: "— Semra Özal'ı Azerbaycan'a siz davet etmiştiniz. Bu geziden is- tediğiniz sonucu aldınız mı? VERDİYOVA — Semra Harum cumhuriyetimize birinci defa ga- dem koyuyor. Ancak biz Semra Hanım'ın faaJiyeti hakkında, Semra Hanım'ın Turkiye'de gör- duğu heyirhat işler hakkında ka- dınlarla, faaliyetleriyle biz taruşık. Ona göre biz Semra Hanım'ı gi- yabı, çok yahşi tanıyırdık. Sonra bizim imkâmmız oldu ki, cumhu- riyetimizin Türkiye ile alakâları güçlenmeye basladı ve bu kadın- lan cesaretlendirdi. Biz ondan yu- rekJendik. Semra Hanım çok sa- ğolsun, bizim davetimizi kabul ey- ledi ve teşrif buyurdu bizim cum- huriyetimize. — Bu geziden beklediginizi bu- labiMiniz mi? VTRDIYOVA — tstediğimiz den artık (fazla) da oldu. Çünkü Semra Hanım'ın danıştığı çıkışlar (konuşmalar) bizim için çok bü- Azerbaycan Kadınlar Birliği Başkanı Verdiyova: "Kadın ne kadar faal olursa olsun onun kişisi (kocası) evinde aile başı olmalıdır. Feminist düşünceli kadınlar var. Men onu inkâr eyleyebilmerem. Ancak men kadınların şurasımn sedri olarak onun aleyhineyem. yük kıymetli ders oldu. Semra Ha- nım'ın Turkiye'de işlediğı mesele- ler, halieylediği problemler ile biz başlamamışık meşgul olmaya. — Siz yanlış bilmiyorsam tngil- tere'de ögrenim gördunuz. Diinya- daki feminist bareketler hakkın- da ne düşiınüyorsunuz? Azerbay- can'da feminist hareketler var mı? VERDİYOVA — Bılırsiniz. Biz cenupta yaşınk, kadın ne kadar faal olursa olsun, onun kişisi (ko- cası) evinde aile başısı olmalıdır. Biz kadınJar eğer istiyirik ki faal iştirak eylemek ictimai işte, eyle eyliyer ki bizim evimizın butun ka- nunları yenne yetsin. Yani biz ai- lemizi razısalak, kalan artık vak- ti içtirnai işe sarfeyleyek. — Azerbaycan'da da feminizmi savnnanlar var mı? VERDİYOVA - Feminist dü- şunceli kadınlar var. Men onu in- kâr eyleyebilmerem. Ancak men kadınların şurasının sedri olarak onun aleyhineyem. Men isteyer- dim ki kadın nemi evinde, hemı işinde, hemi ictimai işte kadın ol- sun. Kadın evinin hanımıdır. De- meli kadın, nazır da olsa, profe- sör de olsa evdar kadındır. Evde ona duşen, boynuna düşen işleri bir görmelidir. — O zaman siz feminizmden ne anlıyorsunuz? Sizce feminizm ne demektir? VERDİYOVA — Feminizm beyledir ki bizim kişilerimize (er- keklerimize) diyir ki 'Siz durun kenarda, biz özumuz idare eyliyi- ciğik. Ulkeyi de butun işleri de evi de hamsini (lıepsini) biz özumüz yapacağık'. Bu dıiz değil. Bu ada- letli olmuyor. Çunkü cemiyetin problemlerini erkeklerlen kadın- lar birlikte halleylemelidir. öyle olsa, o ulke inkişaf e>1eyebilir. — O halde siz Kadınlar Birliği Başkanı olarak ülkenizde kadın- lar için ne gibi faaliyetler gösteri- yorsunnz.' VERDİYOVA — Bizim kadın- lann elinden herşey gelir. Kadın- lar şurasında böyük bir grup he- kim kadınlar var, hastalara bakir- ler, gönüllü kulluk eyliyirler. Bö- yük bir grup muallim kadınlar var, mekteplere gidirler. Böyük bir grup incesanat hanımları (sanat- çılar) var, heyriye konsertleri ve- rirler, bunlarm paralan kadınlar şurasına gelir, biz de onu muhtaç olanlara venrik. — Azerbaycan kadınlannın en önemli problemi nedir? VERDİYOVA ~ En önemli problemi budur ki kadının yükü çoktur. Çok ağırdır ve probiem ondan ibaret kı bütûn işleri kadın öz elinnen görür. Bizim cumhuri- yetimiz sanayileşse kadın çok bah- tı kanaat eyleyebikr. — Azerbaycan'ın bağımsızlık miicadelesi var. Kadınlar bu mıi- cadelede yer alıyor mu? VERDİYOVA — Beli. Beli. (Evet) — Siz birlik olarak mücadeleyi destekliyor masanoz? VERDİYOVA - Hayır. Biz Cumhuriyet Kadınlar Şurası ola- rak yoku. Ama Kadınlar Şurası- nda bir grup kadınlar var ki on- lar bunun arzusundadırlar. Bun- lar 'Sovyetler Birligfnden aynlak, müstakil bir Azerbaycan devleti olsun' istirlerf' 22 haziran günü Azerbaycan'a giden Semra özal yarunda bir grup sanatçı da götürmüş, ancak gezinin sanat ağırhklı bölümu Iran depremi için Azerbaycan'da yas ilan edilmesi nedeniyle gerçek- leştirilememişti. Basma ödiil • tstanbul Haber Servisi — TMMOB Mimarlar Odası tstanbul Şubesi'nce "Basında Mimarük- Şehircilik ve Kent Sorunlan Uzmanlaşma Teşvik ödülü"nü kazananlara plaketleri verüdi. tTÜ Mimarhk Fakültesi'nde düzenlenen törende gazetemiz yazarı Burhan Arpad "jüri özel ödülü" alırken Berat Günçıkan, "Ankara, Istanbul'u Satıyor", Ulya Uçer ve Semra Somersan da "Istanbul trafığine Alman planı" haberleriyle ödül aJdılar. Milliyet Gazetesi Genel Yayın Koordinatörû AJtan öymen "Köse yazısı", Güneş Gazetesi'nden Hande öngören de "Araştırma" dalında ödüle layık görülmüştu. SSCB'de kültür protestosu • MOSKOVA (AA) — Yalmzca SSCB'de değil, belki de dünyada ilk defa, hükümette görevli bir bakamn koordinasyonuyla yapılan geniş çaplı bir eylemde, Sovyetler Birliği'ndeki tüm kültür işçilen bu akşam sahnelerini beşer dakika süreyle 'dondurdular'. Kendisi de eski ve sevilen bir sinema oyuncusu olan Kültür Bakanı Nikolai Gubenko'nun girişimiyie başlatüan eylemde, üJkenin tüm tiyatro sahnelerinde oyunlar beş dakika sureyle durduruldu, sinemalarda filmlerin gösterimine ara verildi, konserler de kesildi. Eylem, Sovyet hUkumetinin sanata olan ilgisizliğini ve sanat için ayırdığı foniann yetersizliğini protesto etmeyi amaçlıyordu. Hbbi ilaç kongreşi • ANKARA (AA) — Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, sağlık personelinin ve tuketicinin rasyonel ilaç kullanımı konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğini bildirdi. Bilkent Üniversitesi'nce düzenlenen "Ulusal Metabolizma ve Tıbbi tlaç Kongresi" dün basladı. Kongrenin açıhşında konuşan Şıvgın, sağlığın toplumların ortak sorunu olma özeUiğini hilâ sUrdürduğünü kaydetti. Şıvgın, tedavinin gün geçtikçe artan mali yükunün toplumian sağlığın korunması yolunda önlemler almaya yönelttiğini belirtti. Izmit'te vapur seferleri • KOCAELİ (AA) — tzmit Körfezi'nde vapur seferleri 1 temmuz pazar günü yeniden başlıyor. Yetkililerden alınan bilgiye göre cumartesi ve pazar günleri Izmit-Degirmendere ve Izmit-Karamürsel arasında karşıhklı birer vapur seferi yapılacak. Yolculardan 1.500 lira ücret alınacak. Batman Tiipraş zehirliyor • BATMAN (Cumhariyet) — Türkiye'nin en eski petrol raflnerisi Batman Tüpras'tan sızan zehirli gazlann, insan sağlığını ciddi boyutlarda tehdit ettiği bildirildi. Rafineriye yakın yerleşim birimlerinde son bir ayda 40 düşük vakasına rastlandığı açıklandı. Bu çercevede yer alan Şirinevler, Akyürek ve Petrolkent mahallelennde oturanlarda düşüğün yanı sıra akciğer hastalıkian da görüldü. Batman Tüpraş Rafînerisi yetkilüeri, konu hakkında açıkJama yapmaktan kacınıvorlar. Petrol araıııada kirlilikTurkiye'de 1954 yılından bu yana yapılan arama ve üretim çalışmalanm düzenleyen yasalarda, çevreyi korumaya yönelik maddeler bulunmuyor. TAYFUN GÖNÜLLÜ ANKARA — Petrol arama ve üretim faaliyetlerinde kuilamlan kimyasal maddelerin gelişigüzel atılması çevre kiriiliğine yol açı- yor. Bu maddelerin içme suyuna, ekiü alanlara, havaya ve doğal ya- şama zarar verdiği belirtildi. Türkiye'de 1954 yılından bu ya- na yapılan arama ve üretim çalış- malarım düzenleyen yasalarda çevreyi korumaya yönelik madde- ler bulunmuyor. Petrol aramalan sırasında son- dajı kolaylaştırmak için kullanı- lan "sondaj sıvıa" ve petrolle bir- lıkte uretılen "formasyon suyn" önlem alınmaksızın çevredeki akarsulara veriliyor ya da yeterli derinliğe pompalanmıyor. For- masyon suyu ve sondaj sıvısı; bar- yum oksit, krom, tuz, petrol tü- revleri gibi çeşitli zararlı madde- ler içeriyor. Uluslararası standartlara göre bu smlarm yeterli derinu'kteki ku- yulara pompalanması ya da çev- rece kabul edilebilir ölçülerde an- tılması gerekiyor. Türkiye'de ise mevduat yokluğundan kaynakla- nan denetimsizük bu sıvılann gös- termelik bir derinliğe pompalan- masına ya da dogrudan akarsula- ra boşaltılmasına neden oluyor. 20 ila 40 metre derinliğe pompa- lanan sıvılar, bir süre sonra yüze- ye çıkarak içme sulanna, ekili alanlara ve doğal yaşama olum- suz etkide bulunduğu belirtildi. Bu atıklar, özellikle Batman ça- yı, Garzan nehri ile Adıyaman yö- resindeki ekili alanlan ve hayvan- cılıgı tehdit ediyor. Ancak yetkı- liler, şimdıye kadar bu bölgeler- de herhangi bir çalışma yapma- dıkları için zararın ve etkilenme- nin hangi boyutlarda olduğu da bilinemiyor. 1954 yılından bu yana birkaç kez değışiküğe uğrayan petrol ya- sasında çevrenin korunmasına ilişkin maddeler hiç yer almıyor. Petrol Mühendisleri Odası'nca oluşturulan Çevre Komısyonu, yasadaki boşluğu gidermek ama- cıyla çevre yönetmeligı taslağı ha- zırlıyor. Komisyon, bu konudaki çözüm önerilerini, TBMM Çe\re Komisyonu Başkanlığı'na suna- cak. Çevre komisyonunun öneri-' leri arasında, artık maddelerin azaltılması, bunlarm yeniden kul- lamlabilir hale getirilmesi veya çevrece kabul ediJebilir ölçülerde arıtılması bulunuyor. Turkiye'de petrol arama ve üre- tim faaliyetlerinin yol açtığı çev- re kirlıliği dikkate alınmazken, dunyamn en önemli petrol ureten şirketlerinden Chevron Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Jamos Sıülivan konuya şöyle yaklaşıyor: "Çevre konusu, eyiemcilerin ve politikacıların ellerine bırakılma- yacak kadar önemlidir." Chevron şırketi, 1992 yüına ka- dar arama ve üretim sürecınde or- taya çıkan zararlı atıkların yüzde 65 oranında azaltılmasmı hedef- lemiş bulunuyor. Turkiye'de pet- rol arama ve uretım faaliyetleri- nin açtığı kirlilik önemsenmez- ken, ABD ve Avnıpa'da 1970 yı- lından bu yana her bolgenın çev- re ve yaşam koşullarına göre alı- nan önlemler ve etkin denetim mekanizmalarıyla sorunun büyuk ölçüde çözülduğu belirtiliyor. Tatile çıkarken Halk Sigoıta'ya Uğradllll. Tatile çıkarken tüm hazıriıklanmı tamamladım. Arabamın bakımını yapürdım. Bakbm ki, Traflk Sigortamın* süresi dolmuş. Hemen Halk Sigorta'ya uğradım, poliçemi cebime koydum. Yol hali... «pHalk 11) Sisorta Traflk StgorUsı "YoT huzuru"1 1 Temmuzdan ıtıbaren Trafik Sıgortası pnm ve tazmınat lımıtlen yasal olarak değışmıştır
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear