14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 HAZÎRAN 1990 EKONOMİ CUMHURİYET/. 100 binlik banknot • ANKARA (UBA) — Madeni bin liralann piyasaya sürülmesinin ardmdan, Merkez Bankası 100 bin lirabk banknotlar için çabşmalannı hızlandırdı. 100 bin lirabk banknotlann bu yıl sonuna doğru tedavüle çıkması bekleniyor. Karakaya B ve C tertibi • ANKARA (ANKA) — Karakaya Barajı B ve C tertibi gelir ortaklığı senetlerinin anapara ile son döneme ilişkin gelir paylan bugünden itibaren ödenmeye başlanacak. Senet sahipleri, son altı aylık dönem için yüzde 53.32 oranında gelir payı alacaklar. ödemeler Ziraat Bankası şubelerinde yapılacak. Keban Barajı gelirinin yüzde 7.1'ine endeksli olarak çıkarüan Karakaya Barajı B ve C tertibi senetlerine, cuma günü ödenecek yüzde 53.32'lik gelir payı da dahil toplam yüzde 209.79 oranında gelir payı verümiş olacak. Vergi daireleri arife günüaçık • ANKARA (ANKA) — Kurban Bayramı arifesme gelen ve gelir vergisi ikinci taksidinin ödenmesi için son gün olan 2 temmuz pazartesi günü vergi dairelerinin akşama kadar açık olacagı bildirildi. Işadamları ve bilim adamları ücret artışı, bütçe açığı ve dış ticaretteki olumsuzluktan endişeli Ddnci yarıyıl ^embe? değîlEkoDomi Servisi — Ozel sektör temsilcileri ve bilim adamlan yı- bn ikinci yansı için endişe duyu- yor. Ekonomide yılın ilk yansı için olumlu bir tablo çizen özel sektör temsilcileri ile bilim adamları, ikinci yanyıl için kara bir tablo or- taya koydulaı. Pembe tablodan kara tabloya geçişe neden olarak işci ücretlerindeki artış ve bütçe açıklannın büyümesi ile dış tica- rette süregelen olumsuz gelişme- ler gösterildi. Istanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Başkanı Ibrahinı Bodar, Yönetim Kurulu Başkanı Mem- dnfa Hacıoglu, Türkiye Odalar Birliği Başkanı Yahm Erez, Prof. Dr. Tansu Çiller ve Prof. Dr. Erol Manisalı, Istanbul Sanayi Odası Dergisi'ne "ekonomide ilk 6 ay"ı değerlendirdiler ve ikinci altı ay hakkındaki beklentilerini açıkla- dılar. tSO Meclis Başkanı tbrahim Bodnr, yılın ilk yarısında ekono- mide olumlu bir gelişme gösteri- lemediğini, yeni yatınmlann hem özel sektörde hem de kamu sek- töründe gerçekleşmediğini belirt- ti. Bodur şöyle devam etti: "Hepsinden onemlisi, sanayi sektörinnüzuıı ulke ekonomisin- deki ve sosyal yasamdaki hayati öoceliği, daha geniş bir kesim ta- rafından kavranaınadı. Esas teh- likenin, imalat sanayii alanında yapUması gereken yatınmlann bir türlü realize edilememesinden kaynaklandıgııun bilintine vanla- madı. Bu ilk altı aylık dönemde 1980'li yıllann sonunda ekonomi- mizin gündemine giren olumsuz dnnımlann tekran yaşandı." tmalat sanayiinde büyüme ora- nının yeniden yüzde 10*un üstüne çıktıgım hatırlatan İSO Yönetim İbrahim Bodur: Sanayinin önceliği geniş bir kesim tarafından hâlâ kavranamadı. Memduh Hacıoğlu: Ekonomik istikrar ve sağlıklı büyümenin sürdürülmesinden endişeliyiz. Yalım Erez: Bütçe finansmanı, borç idaresi ve Hazine açıkları gittikçe ağırlaşan sorunlar olacak. Tansu Çiller: 1990 yılı sonunda ekonomik olarak sıcak bir kışa girilmesi muhtemel. Kurulu Başkanı Memduh Haaoğ- In da, yılın ilk yarısında yaşanan olumlu gelişmelere karşın ileriye dönük iyimserb'k taşıyamadıklan- m vurguladı. Üretim artışının ih- racat artışı ile desteklenmediği sü- rece dış ödemeler dengesinde ya- pacağı tahribatın geçmiş dönem- lerde ortaya çıktığına dikkati çe- ken Memduh Hacıoğlu şunlan söyledi: • "thracatta görülen olumsuz ge- lismeler, enflasyonun halen yuk- sek seyretmesi, toplu is sozleşme- si gönişmelerinde tiüep edilen çok yüksek işçilik maliyetleri ve fi- nansman maliyetlerinde göriilme- ye başlanan yükselmeler ana so- nınlar olarak ortaya çüunaktadır- lar. Bu olumsuz gelişmeler, bizle- ri, ekonomik istikrann saglanması ve ekonomik büyümenin sağlıklı bir yapı ile dışa dönük olarak de- vun ettirüebilmesi konusunda en- dişeye sevk etraektedir. Bu endi- şemizi giderecek kararlann alıu- ması konusunda gerekli uyanlan yapmaya devam etmeye kararh- yız." TOBB Başkanı Yalım Erez ise 1990 yılının ilk yansında yaşanan en olumsuz gelişmenin, bütçe açıklannda öngörülenden daha hızlı bir artış görülmesi olduğunu söyledi. Bütçe açıklarını kapat- raak için üzerinde en çok durulan önlemin özellestirme olduğunu bdirten Yalım Erez, yılın ikinci ya- rısında yapılacak toplusözieşme görüşmelerinin sonunda ortaya çı- kacak ucret yapısının da yavaş ya- vaş belirmeye başladığını kaydet- ti. Erez şöyle dedi: 'Bu dnrum bütçeyi de etkileye- cek, faiz odemelerindeki arüş ya- nında maaş ve iicretierdeki büyii- me sonucu kamu sektöriinün fi- nansman sorunu da agırlaşacak- tır. Bütçe ve Hazine'nin nakit ih- tiyaanı devlet işledneJerini satmak suretiyte karşıbunak, kesin bir çö- züm olmadığı gibi, gelecek yılla- nn bütçelerini de olumsuz etkile- yecek yeni sorunlar yaratacaktır. Bütçe fınansmanı, Hazine açıklan ve borç idarea, önümüzdeki dö- nemin gittikçe ağırlaşan sorunla- nnı oluşturacakür." Prof. Dr. Tansu Çiller de görüş- lerini açıklarken, 1990 yılının ilk yansındaki gelişmelerin, büyüme- nin kaynağının yalırıradan tüke- time, üretimi de dış pazarlardan iç pazaılara kaydııdığını beh'rtti. lç tüketimin arttığı bir ortam- da döviz bolluğunun uzun öraür- lü olmasının mümkün görülmedi- ğini savunan Prof. Tansu Çiller şöyle devam etti: "Bu gelişmeler ısıgı altında 1990'ın ilk yansında gozlemlenea olumlu gelişmelerin devam ede- meyecegi kuşkusu belirginleşmiş- tir. 1990'ın ilk yansında, 1989'nn aynı dönemine göre biraz arkadan gelen toptan eş>-a fiyaüannın 1990 sonbahannda onemli artışlar gös- tennesi beklenmekledir. İlk 4,5 ayda emisyon yüzde 38 artmış, bütçe açıklan planlananın çok iis- tüne ulaşmıştır. Sonbaharda bir yandan fi>nt artışlan, bir yandan büyüyen cari işlemler açığı ile ge- leneksd ihracat mevsimi sonunda, yani kasun-andık aylannda döviz fiyatlannın sıçraması mümkün- dflr. Böyle bir durumda, bir yan- dan faizler yükselir, bir yandan borsaya ragbet aksar, öbür yandan da Merkez Bankası'nın kur fark- iannı iceren aktifleştirilen borçian şişer ve enflasyonist baskıyı kıstr döngü haline sokar. Böyle bir or- tamda gelmiş olan 'sıcak para'mn iceride tutulması çok güçleşir. Ozetie 1990 yılı sonunda, ekono- nik olarak sıcak bir kışa girilme- si ihtimali kiiçumsenmeyecek dü- zeydedir." Prof. Dr. Erol Manisalı ise dış ekonomik ilişkilerde ve ödemeler dengesinde kritikleşen durumun göz ardı edildiği takdirde sonba- harda önemli bir döviz darboğa- zı ile karşılaşılabUeceğini söyledi. Manisalı şöyle devam etti: "Fazla kötümser olmak istemiyoruz, ama cari işlemler dengesinde ve dış ti- carette son aylarda süregelen olumsuz gelişmelere gözümozü kapayamayız." Cumhuriyet Ege Bürosu'nun haberine göre de bu yılın ilk üç ayına ait ödemeler dengesi rakam- lan iş dün>-asında kaygı yaratn. tz- mir Ticaret Odası Yönetira Kuru- lu Başkanı Halit Şarlak, geçen yı- lın aynı dönemindeki failabğa dikkat çekerken "Bu, ekonominin sıtahatidir ifadesi kullanıldı. O za- man bu vılki açık da ekonomik göstergeler bakunından onemli bir tehüke işaretidV dedi. TOBB Yö- netim Kurulu üyesi Hasan Deniz- kurdu, ekonomide olağanüstü bir belirsizlik döneminin yaşandığını savundu. Denizkurdu, ithalat yoluyla ucuzluk yaratümaya çalışıldığını ve enflasyonun enelendiğini ileri sürdü. "YÜNSA HALILARP'NIN SİMGESİDlR. Artık Halı Sorun Değil! Şimdi Türkiye'de kullamlacağı yerin gerekliliklerine göre üretilmiş farklı halılar van ÜLTRA o VLİı ı(_/o yıpratıcı koşullara hazır bir halı. Üzerindeh hergün geçecek yoğun insan trafiği, tekerlekli büro iskemleleri, tozlar, kirler, çamurlar hesaplanarak üretildi. Güzel görünümünü onlara karşı yıllarboyu koruyabileceğini sayısız laboratuvar testinde kanıtladı. Üstelik daha kolay temizleniyor. Şimdi, özellikle oteller, .işmerkezleri, bürolar, mağazalar için...hazır. ÜLTRA COMFORT adı üstünde, daha konforlu, daha yumuşak... Bu duygunun ve prestijin öncelikli olduğu yerler... ve eviniz için. Şimdi Yiinsa'da daha çok seçme olanağınız var. Ultra, yumuşak ve güıel... Ama kalıa! Güzel görünümünü yıllarboyu koruyabilecek kadar aşınmaya dayanıklı! Kirlenmeye karşı cael olarak dırençli. Başka halılara oranla çok daha a: kir tunjyor, :or kirleniyor, kolay temizleniyor. Temhlik harcamaları çok daha a:. Ömür boyu statik korumalı! Çünkû Antron elyahnın merkeıinde ösel "karbon flamanı" var. Bunun için Ultra, sağlıklı, huıurlu ortamlar yararjyor. Bilgisayarlı işyerleri için ıdeal! İleri teknoloji sayesinde, dayanıklılık ve güzelliği birleştiren, Du Pont'un Antron Halı Elyafları üe üretiliyor. Du Pont ve Yünsa işbirliginin ûstün sonucuna sahip: Evrensel kaliteye. ÇAĞDAŞ YER... YÜN GENEL SATIŞ VE PAZARLAMA HİZMETLERİ: KISIKU CAD. NO: 90 AITUNİZADE-İSTANBUL TEL: 325 57 50 FAKS: 325 57 55 VI PLJVOOO H.6. Antron elyafıyla üretıten halılar çok dayanıklı oluşlan, kırtertmeye dırençlen,statik elektrik tutmamalan, tüylerin tekrar dik duruma gelebilme gücu yanı sıra ile de.başka elyaflardan uretilen halılardan çok üstun. Antron, Du Pont'un tescilli markasıdır. EKONOMİ NOTLARI OSMAN ULAGAy Saracoğlu'nun Mesajı Merkez Bankası Başkanı Rüşdü Saracoğlu geçen gün TÜSİ- AD tarafından düzenlenen toplantıda Türkiye ekonomisindeki son gelişmeleri anlattı ve sanıyorum bazı önemli mesajlar verdi. Her şeyden önce Sayın Saracoğlu'nun konuşmasının zaman- laması ve ortamı ilginçti. Sayın Saracoğlu, devalüasyon söylen- tilerinin yoğunlaştığı bir ortamda TÜSIAD üyelerine hitap edi- yordu ve öncelikle şu mesajı veriyordu: "Ekonomide paniğe ka- pılmayı gerektiren bir durum yoktur, devalüasyondan söz etmek abesle iştigaldir." Pekiyi, ama bu devalüasyon lafları nereden çıkıyordu? Sayın Saracoğlu neden "panik" sözcüğünü ağzına alıyor ve paniğe gerek olmadığını belirtiyordu? Türk sanayicisı, Türk işadamı geçmişin acı anılannı henüz unu- tamadığı için kaygı duyuyor, bazı beklentilerin içine giriyordu her halde. Türkiye'de ne zaman bir ithalat patlaması olmuşsa, itha- latla beslenen bir bolluk dönemi yaşanmışsa ardından ciddi döviz darboğazları, büyük devalüasyonlar gelmemış miydi? 1980'li yıl- lar boyunca doğru ekonomik politikanın, paranın değerinin enf- lasyona paralel olarak düşürülmesi olduğu ısrarla kafalara yer- leştirilmemiş miydi? Şimdi görünen tablo neydi? ithalat hızla artıyor, dış ticaret açığı hızla büyûyor ve TLnin devalüasyon oranı (Sayın Saracoğlu'nun izniyle, Batı basınındaki uygulamaya uygun olarak bu deyimi kul- lanıyorum) enflasyon oranının çok gerısınde kalıyor. TL başlıca sert paralar karşısında reel olarak değer kazanmaya devam edi- yordu. Bu durumda geçmişin acı anılannın yinelenmeyeceğini kim garanti edebilırdi? Sayın Saracoğlu'nun konuşması sanki bu soruya cevap nite- liğindeydi. Merkez Bankası Başkanı yaptığı analızle ve verdiği rakamlarla şimdıki durumun geçmisten farklı olduğunu, paniğe kapılmak ve devalüasyon beklentisine gırmek için bir neden bu- lunmadığını anlatıyor, ancak bazı tedbirler almak gerektiğini de belirtiyordu. Sayın Saracoğlu'nun ortaya koyduğu yoğun ekonomik anali- zin önemli noktaları sanırım şunlardı: • Türkiye ekonomisi 1989 yılının nisan ayından sonrayeni bir canlanma dönemine girmış, giderek hız kazanan bu canlanma sonucunda sınai ûretimdeki reel artış bu yılın ilk çeyreğinde yüz- de 11-12'lere yükselmişti. • Memur maaşlarındaki yüksek oranlı zamların yanı sıra 32 sayılı kararla sermaye hareketlerinin liberalleştirilmesinin ve it- halatın ucuzlatılmasının da katkıda bulunduğu bu canlanma sü- reci büyük ölçüde iç talepteki artışa dayalı olarak gelişmisti. • Ekonomideki büyümenin kompozisyonuna bakıldığında hem özel sektör talebinin hem de kamu sektörü talebinin arttığı go- rülüyor, ancak geçmiş dönemlerden farklı olarak bu kez özel ke- simin tüketim ve yatırım talebinin ağırlık taşıdığı dikkati çekiyor- du ve bu, olumlu bir gelışmeydi. • Ekonomideki canlanma ithalata yansıyor ve dış ticaret açığı büyüyordu. Buna paralel olarak cari işlemler fazlası da açığa dönüşüyor, bu yılın ilk üç ayındakı açık 1 milyar dolara yaklaşı- yordu. Bu açık kısa vadeli borçlanmayla finanse ediliyor, kısa vadeli sermaye girışleri, büyüyen dış açığın kurlara yansıması- nı da önlüyordu. Bu süreç içinde Türkiye'nin kısa vadeli borçla- n bu yılın ocak - mayıs döneminde 15 milyar dolar artmıştı. Türki ye'nin bugün erişmiş olduğu döviz büyüklükleri hesaba katıldı- ğında bu henüz kaygı verici bir artış sayılamazdı, ama tedbir al- mayı düşünmek de gerekirdi. • Alınacak tedbirlerın pıyasa mantığına uygun olması ve eko- nominin 'tundamental', yani temel öğelerini eikileyerek sonuç almayı amaçlaması gerekirdi. Olaya böyle yaklaşıldığında alın- ması gereken başlıca tedbir, iç talepteki genişlemenin sınırtan- dırılmasıydı. Ancak bunun öncelikle kamu talebini kısarak ya- pılması tercih edilmeli, özel kesimdeki sağlıklı büyüme mümkün mertebe caydırılmamalıydı. Doiayısıyla yapılması gereken şey kamu talebinin ve kamu açıklannın düşürülmesiydi. • Kamu açıklan kapatılamadığı takdirde iç faiz oranlarının ka- «çınılmaz olarak yükselmesi gündeme gelecek, bu da sonucta özel kesimdeki büyümeyi de yavaşlatacak bir etki yapacaktı. BÖy- lelikle belki ıç talepte arzulanan yavaşlama sağlanacak, ama bu, özel kesimdeki yavaşlama sayesinde olacaktı. • Kamu açıklarını kapatmadan enflasyon beklentilerini ve enf- lasyonu istenen noktalara getirmek de kolay olmayacaktı. Ayrı- ca kamu açıkları nedeniyle faizlerin yükselmesi, dıştan içe kısa vadeli sermaye hareketinı daha da hızlandıracak ve TL'nin de- ğerlenmesine katkıda bulunacaktı. Parasal göstergelerdeki gelişmelerin hedeflere uygun gittiği- ni, Merkez Bankası'nın döviz birikıminin herhangi bir döviz spe- külasyonunu önleyecek boyutta olduğunu anlatan ve TL'nin hızlı değer kaybının gündemde olmadığını vurgulayan Sayın Sara- coğlu'nun TÜSİAD üyelerine ve iş âlemine vermek istediği asıl mesaj yukarıda özetlemeye çalıştığım analizden çıkıyordu. Sa- racoğlu, işadamlarına kısaca, "Ağırlığınızı kamu açıkiarının ka- patılmasını sağlayacak önlemlerden yana koymazsanız sonuç- ta kabak gene sizin başınıza patlar, bugün size işinizi genişlet- me olanağını veren şartlar ortadan kalkar, yeniden bir daralma dönemi gündeme gelebilir" diyordu bence. Bundan ötesi işadamlarının sorunuydu herhalde. Merkez Bankası Başkanı Rüşdü Saracoğlu: Hükümetler para basıııaya eğifimlidir KIZ1LCAHAMAM (AA) — Merkez Bankası Başkanı Rüşdü Saracoğlu, öteden beri Merkez Bankası'nın mutlak bağımsız bir kuruluş olması gerekliliğini sa- vunduğunu belirterek Merkez Bankası'nın bagımsızlığı enflas- yona karşı bir sigortadır. Merkez Bankası mutlaka bağımsız bir ku- rnİDş olmalıdır. Bunu da kannn- 1* yapmak yelerli degildir. Temel guvencesi kamuoynna dayanma- sıdır" dedi. Saracoğlu, BİAR ve Kondrad Adenauer Vakfı'nın ortaklaşa dü- zenJediği, "Tiirk ve Alman eko- •onüsinde Merkez Bankası'nın rolü" konulu sempozyumda yap- tığı konuşmada, Türkiye'de mer- kez bankacıhğının gelişini ve fonksiyonu konusunda bilgi ver- di. Hükümetlerin ekonomik büyü- me, ödemeler dengesini sağlama ve hızlı kalkınma çabası içinde ol- duklannı vurgulayan Saracoğlu, "Bu görevlerin bepsinin para ba- süarak yapılması biikiimetler için daha kolay çözümlerdir. Hiikii- metierin temayülii parayı arttın- cı yöndedir. yani enflasyonisttir. Enflasyona karşı olan hükümet- lerin bile temayülii bu yöndedir" şeklinde konuştu. Saracoğlu, bundan dolayı, mer- kez bankalannın, hükümetlerin bu tür eğilimlerini önlemek için tek görevlerinin, "Pıranın iç ve dış istikrannı sağlamak" olduğu- nu belirtti ve şunlan kaydetti: "Gerisi, hükümetlerin bu çok ulvi konulara getirecekleri çözöm- lemeleri gerçekçi kaynaklara da- yandırmalanna kalmaktadır. Ba- gnnsutagın faydası da budnr. Eger çok önemli bir kararsa, baknmet, Merkez Bankası kanununu degiş- tirerek bu işi Merkez Bankası'na yaphnr. O zaman da hükiimet bu işin siyasi sorumlulugunu almış olur. Zaten demokrasilerde de is- tenen odur, başka bir şey olmaz. Bütiin mesele yapılan işin siyasi sorumlulugunu almaktır. Sonuç olarak bağımsız bir Merkez Ban- Rüşdü Saracoğlu kası paraya gnvendir, mnüaka kuramsaUaştınlması lazımdır." Saracoğlu, ancak bağımsız bir kurumdan sorumluluk beklenebi- leceğini de vurgulayarak "BizJm anladıgımız, bir görev verilir, bu görevi yapması için gerekli enstrii- manlar ve araçlar verilir. O göre- vin başansından da o kurum so- rumlu olor. Aksi takdirde soıum- lu tutamazsınız" dedi. Saracoğlu, bir soru flzerine de hükümetlerin siyasi tercihlerine uygun harcama yapmalanna bir engel olmadığını, ancak bu har- camalan yaparken öncelikle ger- çek kaynaklara dayanarak yapa- bileceklerini vurguladı. Saracoğlu, hükümetlerin Mer- kez Bankası kaynaklanna yönel- dikleri takdirde, bunun siyasi so- rumlulugunu üstlenmeleri gerek- tiğini kaydetti. Saracoğlu, bir soru üzerine, Türkiye'de planlama ağırhklı eko- nomiye dönüleceğini sanmadığı- nı, buna örnek olarak da tûm dünyanın piyasa ekonomisine geçmesini gösterdi. Saracoğlu, konuşmasında, bu yılbaşında uygulamaya konulan parasal progTam uygulamalanna da değindi ve gelişmelerin yılm ilk yansında ümit vencl~til4ujunu anlattı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear