25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
r JRİYET/14 DIŞ HABERLER 29 HAZÎRAN 1990 .RLEŞİK ALMANYA Ortakbaşkent BFederalve Demokratik Alman hükümetleri, ortak başkentin önümüzdekiiki üç yıl içinde Berlin'etaşınmasma karar verdiler. Böylece Berlin, 45 yıliıkbir aradan sonraülkeninmerkeziolacak. DtLEK ZAPTÇ1OĞ1AJ BERLtN — Almanya'da bırliğe doğru geriye sayma devam ederken Berlinliler "başkent müjdesi'ne kavustu. Bonn ve Do- ğu Betlin hükümeüeri, Berün'in en geç 1993'e kadar başkent olmasına karar VCT- diler. Bonn'daki parlamento, hükümet, ba- kankklar ve yabancı misyorüar önümüzdeki iki üç yü içinde Berlin'e taşınacak. Yeni Almanya'run başkentinin Berlin ol- ması, Demokratik Alman hükümetinin ve halkının şiddetle talep ettiği bir karardı. Do- ğu Almanlar birleşmeden sonra başkentin Bonn'da kalmasını, "Batı'ya ühak" duru- munu pekiştirecegi gerekçesiyle istemiyor- du. Doğu'da daha yaygın olanbu görüşe gö- re başkenun uzaktaki Bonn'dan Berlin'e ta- ştnması, Almanya'nın birleşerek yeni bir devlel kurduğunun en buyük göstergesi olacak. Batı scrmayesine çafen 1 temmuza iki gün kala Federal ve De- mokratik Almanya başbakanları Helmat Kohl ve Lothar rk MaaJere, Bonn'da bir ba- sın toplantısı düzenlediler. İki Alman lid,e- ri özellikle sanayii veticareterbabım "De- mokratik Almsurya'd» vattnm yapmava" ça- ğırdılar. Öte yandan Doğu Berlin'de dün parlamento, yabancılann ülkede yatınm yapmasına ve serbest iş kurmasına olanak veren yeni bir yasayı kabul ederek serma- yeye kapıyı açmış oldu. Kohlve de Maiâere'nin yaptığı yaünm cağnsı, Batı sermayesinin çekingenliğinden kaynaklanıyor. Şimdiye kadarki gösterge- ler, FAlman sanayisinin üretimi Doğu'ya kaydırmaya niyetli ormadığını ve Dogu Al- manya'nın daha çok "yeni blr pazar" ola- rak görüldüğünü karuüamakta. Federal Al- man Sanayi ve Ticaret Odası, D. Almanya- dahizmet sektörünün gelistirilmesi, süper- market ve bonmarşe açılması, küçük esna- fın ve zanaatin teşviki gibi önlemler üzerin- de dunıyor. Oysa ekonomi uzmanlan D. Al- manya'da Deusche Mark'ın yürürlüğe gir- mesinden sonra serbest pazar ekonomisinin başanyla uygulanabilraesi için verimlilik ar- urüması gerektiğini belirtiyorlar. MOSKOVA Politbüro umutlu tabankaygılıMOSKOVA (AA) — Sovyeüer Birliği Ko- münist Partisi'nin 28. Kongresi'ne birkaç gün kala Politbüro'nun iki üyesi kongreye umutla baktıklannı söylerken parti tabanı- nın temsUcüeri, kongrenin getirecegi sonuç- tan kaygı duyduklannı bildirdiler. Polkbüro'nur. ideolojiden sonımlu üye- si Vadin Medvedev, önceki akşam Sovyet TV'sinde yayımlanan demecinde. kongreden "demokratikleşme yoluuda yeni bir itici güç" ortaya çvkarmasını bekledi|ini söyle- di. Medvedev, geçen hafta seçilen Rusya Ko- i münist Partisi Birinci Sekreteri lvan Poloz- ' tov'un muhafazakâr olduğu yolundaki gö- rüslerin de çok büyük önem taşımadığını bildirdi. SBKP'tün "Sosyalist yenUeşmeyi amaçhyor olmasına karşın komünist ideal- den aynlmadıfıtu" vurgulayan Medvedev, bu çerçevede, SBKP'nin ordu, KGB ve öte- ki devlet kurumlan içindeki birimlerinin da- ğıtılması gerektigini savunan "de- ideolosizasyoır*' yanlüannı "sacmalanMkla" suçladı. Medvedev, Sovyetler Birliği'nde "her partinin bu kurumlarda kendi birim- terini kurabiteceiiın" Öne sürdü. Kongre savaşı Komünist Parti içindeki liberal kanadı oluşturan demokratik platforro grubu, Rus- ya Federasyonu'ndaki komünist parti üye- lerine, geçen hafta yapüan fyısya Komü- nist Partisi kongresinin sonuçlanru reddet- meleri ça|nsmda bulundu. Demokratik platform koordinasyon ko- mitesi liderleri dün Mosova'da düzenledik- leri basın toplantısında, Rusya Komünist Parti Kurucu Kongresi'nin 'yasadış»' oldu- ğunu, bu kongre sonucunda kurulan par- tinin de hukuki olamayacağmı kaydederek, demokratik platformun, Rus Komünist Partisi'nin parçası olmayı reddettiğini Uan ettiler. Uzmanlann göruşüne göre iki Almanya- nın aralıkta resmen birlesmesi, Dogu Al- manlara avantaj yerine dezavantaj getirecek. Doğu'daki ücret ve maaşlar Batı'yla eşlen- diğinde D. Almanya "ucuz maliyet' 1 ülkesi olmaktan çıkacak. Bu, Batüı sanayicileri Doğu'da yatırım yapmaktan caydınyor. Şimdiki üretimi arttırarak Dogu pazarau besleyebüeceklerini söyleyen sanayiciler, 'Dofeu'daki köhntmiş m«kİBekri ve fabri- Vsüan devrahp modernUe etmek içia hiç- bir neden bBİunmadıgııu" söylüyorlar. 1 temmuzdan itibaren Demokratik Al- manya'da büyük bir özelkştirme dalgası başlayacak. Devlet sirketlerinin çogu ano- nim şirketlere dönüştürülecek ve satışa çı- karüacak. Serbest iş kuracak olanlara dev- let kredisiyle teşvik saglanacak. Uzmanlar, u l temmuzdan sonra işin artık D. Alman- lmrm kaldığını, ekonominin çökmemesi için D. Almaalann degişik üriıokrle Baü reka- bctiae karşı koyması gerektigini" belirti- yorlar. Yeni ya&a üe yabancılar, ülkede.istedik- leri gibiyaünm yapabüecek ve serbest iş ku- rabilecek. Bu yabancılar arasında pek çok Türkün de olacagına keân gözüyle ba- küıyor. Bonn'daki "Törkiye AraşUrm»l»r Merkea" şimdi Federal Almanya'da serbest iş kurmujTürkier arasında bir anket yapı- yor. Merkezin müdürü Dr. Fanık Şcn, "Tfirk yatırımcılann henöz temkinli davrandığım" söyledi. Turkler Doğu Al- manya'da üç kenti "sözJerine ktstirmiş" bu- lunuyor. Leipıig, Rostock ve Dofn Beriin. özellikle "lmport - Export" (lthalat - th- racat) şirketleri, Doğu pazarma açılmaya hanrlanıyor. Faruk Şen, "§iın*y« kadar Fe- deral Almanya'da tapon mal pazariayan bu şirketierin mallanna Batı pazanmn doydu- |nnn ve bu yüzden Dogu'nun cazibe kazandıftını" belinti. Tapon maldakısa sü- rede yuksek kârlar mümkün. Dr. Şen, Türk- lerin bu yolla kendilerine pazarda bir yer edinebilece|i ve başka alanlara, özellikle tekstil ihracatına yönelebileceği görüşünde. Uzmanlar, Cumhurbaşkanı Turgut Özal 1 - ın bir süre önce Türk tşçüerine yaptığı "Do- |u'ya gltme çafcnsTnın gerçekçi olmadığı- nı belirtiyor. Dr. Faruk Şen bu konuda söyle diyor: "Federal Alman>«'daki Türklertn ça- lışmak için Dogu'ya gitmel*ri söz konu&u degil. Çogunun işi saglam, işsizler de dev- letten aldıklan yardımlarla geçinebiliyor. Doğu'daki Türk duşmanlıfcı da caydıncı bir ek faktör. Türk işçisi çalışmak için Dogn- ya taşınmayı doşunmiiyor." BANKAKUYRUĞU -ParasalMrlitf lgÜBkala,Do4uBerttalikrbankahesaplarMigdı- den geçinneküıere uzunkuyruklar oluştnrdular. (Fotograf: Reuter) VtYANA antlaşmasmadoğru Avrupa konvansiyonel kuvvet indirimi müzakerelerinde en Önemli pürüzlerdenbiri olantank ve zırhlı araç sayılarmda anlaşma sağlandı. Sırauçakve helikopter tanımı ve sayüannda. ANKARA (Cumhuriyet Bürosn) — Av- nıpa Güvenlik ve îşbirligi Konferansı'nm (AOtK) en önemli boyutu sayüan Avrupa'da konvansiyonel kuvvet indirimi müzakerele- rinde (AKKUM) antlasmaya adım adun yaklaşıhyor. NATO ve Varşova Paktı'naüye 23 ülkenin Viyana'da yürüttüğü müzakere- lerde tank ve zırhlı araçlar konusunda gö- rüş birligi saglanması üzerine tüm dikkat- ler, "en pömrfü" madde olan uçak ve heli- kopterlerin tarum ve tavanlanrun saptanma- sı üzerinde yoğunlaştı. Türkiye açısmdan da büyuk önem taşıyan bu sorunun tüm güç- lüklere karşın AKKUM amlaşmasırun en geç 1990 aralık ayı içinde imzalanmasını saglayacak şekilde çözümlenmesi bekleni- yor. AGtK Viyana tzleme Toplantısı'nın 16 Ocak 1989'da yayımlanan sonuç belgesin- deki yonerge çerçevesınde, geçen yıhn mart ayvnda başlatüan görüşmeler, bugüne dek iki pakt arasında yürütülen en geniş kap- samlı ve en güç silahsızlanma müzakerele- ri olarak biliniyor. Asker sayısıru kapsama- yan, ancak Avrupa'daki konvansiyonet si- lah birikimini alt düzeyde dengelemeyi amaçlayan bu görüşmeler daha tamamlan- madan ikinci bir AKKUM antlasmasının gündeme gelmesi Türkiye açısmdan da son derece önemli yönler taşıyor. Baa NATO ül- keleri, AKKUM-2'nin AGlK'in 35 üyesini kapsayacak biçimde yapılmasım savunur- ken Türkiye'nin bu ikinci tura katıhp katıl- mayacagı konusu askeri çevreleri düşündü- rtiyor. özellikle askeri personelin indirim kapsamma alınması, Ankara'da "önemle degertendirttmesi gerekecek" bir unsur ola- rak yorumlaruyor. AKKUM-2'nin Doğu Avrupa'dakı hızlı yumuşama sürecinden de etkilenerek şim- diden tartısma gündemine girmesi, ilk AK- KUM antlaşmasımn en geç 1990 sonuna kadar imzalanması konusunda her iki pakt- ta var olan görüş birliğine dayanıyor. Fede- ral Almanya, anüaşmarun imzalanmasının öngörilldüğü AGÎK zirvesinin iki Alman- ya'mn birleşme sürecinde son adım kabul edilen genel seçimler nedeniyle kasun ayı- na alınmasım isterken, başta ABD olmak üzere birçok NATO üyesi ârvenin arahkta yapümasmda ısrar ediyor. 5-6 lemmuz gün- lerinde Londra'da yapûacak NATO zirvesin- de de hem AKKUM'dan sonra ne olacağı sorusunun hem de bu antlaşmayı izlemesi beklenen kısa menzilli nükleer füzelerde in- dirim sonmunun tartısma gündemine ahn- ması bekleniyor. AKKUM çerçevesinde Türkiye açısmdan "önemir bir sorunu da, Yunanistan'm Mer- sin ümanmın indirim alanına dahü edilmesi konusundaki ısran oluşturuyor. Ankara, bu sorunun kendi isteği dogrultusunda, arahk 1989'daki Kuzey Atlantik Konseyi'nde çö- züldüğünü kabul ediyor. BALTIK Litvanya arayış içinde Dış Haberier Servisi — Önceki gün ani olarak Moskova'ya hareket eden Litvanya Devlet Başkanı Vyttntts Landsbergis ve be- raberindeki heyetin SSCB lideri Mihail Gor- baçov ile Litvanya sorununun çözülmesi amaayla göriişbirligi sağlamaya çalışüklan bildirildi. 90 dakika süren görüşme suusın- da Gorbaçov'un Litvanya'nm 11 martta al- dıgı bağımsızlık ilaru karanmn en kısa sü- rede dondurulmasım talep ettiği haber yç- rüdi. Litvanya liderlerinin isteği üzerine. Moskova dı&ındaki bir kır evinde gerçekle- şen görüşmede Sovyet liderinin, bağımsu- hk ilanıyla ilgiü moratoryum karan aluıır ahnmaz cumhuriyete karşı başlatüklan eko- nomik ablukayı kaldırma sözü verdigi bil- dirildi. Aynı gün Vilnius'a dönen altı kişi- lik Litvanya heyetinde Başbakan Kazimie- ra Prunskie, Başbakan Yardımcısı Romual- das Ozolas da bulunuyordu. Litvanya Parlamentosu'nda dün görttşül- meye başlanan moratoryum üan edilmesi üe ilgili karann neleri içerdiği kesin olarak açıklanmadı. HABERLERİN DEVAMI bürokrasi, ya reform (BcfUnfı 1. Sayfada) maaşlaruun yuzde 60'ını ancak buluyor mühendis lgor'un maaşı. Ne var ki 1 rubleyi 1.70 dolara esitleyen resmi kurun, devletin iş- lettiği dövizle satış yapan mağa- zalar ve resmi işlernler dışuıda hiç- bir anlamı yok Sovyetler'de. Her türlü auşverişte geçerli olan 'piya- sa kuru'na göre bir dolar 15 rub- lc ediyor. Devletin açtığı ve döviz satan kunuuşlarla döviz almak is- teyen kuruluşlann katıldığı 'döviz müzayedeleri'nde de son zaman- larda dolann fiyatı 15 ruble dola- yında oluşuyonnuş. Arz ve tale- be göre 1 dolar 15 ruble ediyor. Şimdi bu 'gerçekçi kur'dan do- lara çevirelim mühendis lgor'un ayuk maasını. Bulduğumuz rakam 11 dolann biraz üzerinde. Bu he- saba göre mühendis lgor'un yühk getiri 135 dolara geliyor. Yani dün- yanın en yoksul ülkesi sayüan Eli- yopya'daki kişi başına milli gelire eşit bir rakam. Buna bakarak mühendis lgor'- un yaşam düzeyinin bir Etiyopya- h'nm yaşam düzeyinde olduğunu söyleyebüir miyiz? Tabü ki söyleyemeyiz. Çünkü temel altyapılann ol- dukça geüşmiş olduğu bir kentte yasıyor mühendis lgor. Oturduğu 'daire'ye ayda yalnızca 10 ruble ödüyor, aylık telefon faturası 2 rubleyi geçmiyor. Gıda maddele- ri ihtiyacım -tabü bulabildiği şeylerle- 60-70 rubleye karşüaya- biliyor. Metroya binip 5 kopek (1 ruble 100 kopek ediyor) karşılıgjn- da Moskova'njn neredeyse bir ucundan diğerine gidebiliyor. Normal boy bir kiıabı 1-2 ruble- ye, bir long-play plağ^ 2.5 nıbleye alabüiyor. Resmi istatistikiere göre lgor'un konumunda, ayda 170 ruble kazanan bir insamn 15-20 rublelîk bir tasarruf yapma olana- gını bile bulması gerekiyor. Ekonomidekı kargaşa BUiyorum kafamz kanşmaya basladı. Bir Etiyopyalı'nın gelir düîeyinde olduğu halde neredey- se gül gibi geçinjp gjtmesi gereken, üsteük tasarruf da yapacağı düşü- nülen mühendis lgor'un durumu benim gibi siztn dekafanızı karvş- tırdı. Aslında bunda şaşacak bir şey yok, çünkü Sovyet ekonomisinin bugün varüan noktada en büyük özelliği galiba bu kafa karıştıncı niteliği. Ekonomirûn ne denli bü- yük bir kargaşa içinde olduğunu, gelirlerin ve fıyatlann ne denli an- lamsızlaştığını fark etmek için Sovyetler Birliği'ne yapûacak bir- kaç günlük bir gezi bile yetiyor. Bu ortamda mutlu mu bizim mühendis lgor? Değil, çünkü artık merkezi planlamarun kendisi için belirle- diği çerçevede yaşamaktan usan- rmş. Merkezi planlamanm belir- ledigi gelir ve fıyatlarla yaşarken bir an için bu çerçevenin dışına çıkmaya kalksa, örneğin Avrupa standardmda bir giysi almaya he- ves etse elindeki rublelerin nere- deyse hiçbir ise yararaadıgını gö- rüyor. Mutlu değil lgor, çünkü kendi- si 170 rubleye talim ederken özel girişımin kooperatif restorarunda çahşan garson Andrei'nin ayda 3 bin ruble kazandığını görüyor. öncelikle yabancı turistleri hedef seçen Nataşa'nın bir gecede 100 doları, yani piyasa kurundan 1.500 rubleyi cebe indinüğini bi- liyoT. Mutlu değil Igor, çünkü Avru- pa'daki bir meslektaşımn kendi ücretini defalarca kaüayanbir üc- retle çok daha iyi bir yaşam stan- dardına sahip olduğunu duyuyor, biliyor artık. Mutlu değil lgor, çünkü bu ya- şam tarnnın gerekçesi olarak or- taya konan ideolojik çerçevenin de yaldızı dökülmüş artık. Sovyetler Birliği'rün dünyarun en büyük gü- cü olmadığını, komünizm adına yüceltüen değerler sistemirün ciddi biçimde gözden gecirilmesi gerek- tigini artık lgor da görüyor. Bu sistemi yüceltmek gerekçesinin artdına gizlenerek kendi yaşamı- m beürleme hakkını elinden alan bürokraüara, 'apparatçikler'e tep- ki duyuyor Igor. Btirokrasiye tepki Toplumda büyük tepki gören ve Sovyet Parlamentosu tarafmdan reddedilen "fiyat refortn«"yla ek- megin rıyatuun 3 kat, et fiyatmın 2.3 kat, bahk fıyatınm 2.5 kat ar- tvnlmasını nasu kararlaştırdı bu bürokratlar? Neden Igor'un ma- aşı 170 ruble olarak belirlenmiş? Bu 170 ruble 'adilbir maaş'sa gar- son Andrei nasü ayda 3.000 rub- le kazanabiliyor? Andrei'nin ça- Uştığı kooperatif restorarunda bir yemeğin fiyatı nasü oluyor da dev- letrestoranındakiyemek fıyaünm dokuz-on katı olabihyor? Bu ko- operatif lokantalannda yemek yi- yecek parayı kim, nasü buluyor? Yoksa, masa başında belirledikleri fıyatlarla büyük rantlar yaratmak ve bu rantları diledikleri gibi da- ğıtmak olanagma sahip bürokrat- lar mı dolduruyor bu pahalı lo- kantalan 1 Sorunun özü sanınm bu nok- tada düğümleniyor, 'piyasa eko- nomisi', bürokratiann karar alma, rantlar yaratma vebu rantlan da- ğıtma tekelini kırma ve ekonomi- yi rasyonel bir temele oturtma açı- smdan büyük önem taşıyor. Bü- rokrasiyi kullanarak herhangi bir reformu gerçekleştirme çabası ise başansızlığa mahkûm görünüyor. Akademisyen ve Sovyet Parla- mentosu üyesi Vladimir Tikho- nov, Başbakan Rıjkov tarafmdan ortaya atılan ve reddedilen reform önerilerini değerlendirirken şöyle diyor: "Doğrusu 'kontrollü piyasa ekonomisi' deyimiyle ne demek is- tendigini bilmivorum, ama üreti- cöeri ve meta degi^mini tamamen öıgürteştirmeden fny*.->* ekunomi- sine geçmekten söz etmek olsa ol- sa bir uldatmaca olabilir. Hükü- meün planı, rıyaüan ve fatrieri be- lirieytn devlet tekelini kınnadan; sanayi, tanm ve tûm kaynaklar uzerindeki deviet tekeline dokun- madan 'piyasaekonomisine geçiş'i öngöriiyor. Bu tür bir 'piyasa' bi- zi yokâallukUa knrtaramaz, yal- nızca ardı arkası kesUmeyen zam- lan gündeme getirir. Astında ek- mek zamnu ve diger zaınlaıia ya- pılmak istenen şey, devletin teket fiyatlanm yükseltmek ve bn yön- temle 65 mflyar nıbielik butce acı- gım kapatmak, yani halkı soyma- ya devam etmektir. Bugüne dek taep bu yapddı, bol bol 'piyasa' lafı edilerek devlet tekeli güçlendiril- di. Knrtnlaşnn ve gerçek piyasa ekonomisine gecişin önkosulu, devletin ekonomi uzerindeki tekt- liniB kınlmasıdır." Sovyetler'deki 'para boşluğu'- nu, gelir ve Fıyat anarşisini gör- dükten; karaborsanın, kara eko- nominin ve toplumdaki tepkinin boyutlan konusunda bir fikir edindikten sonra milletvekiü Tik- honov'a hak vermemek kolay de- ğil. Buradabütün yazdıklanm çok sımrh gözlemlere, çoğu kez yeter- siz bügilere dayanıyor, ama geçerli bir para birimi yaratmadan ve ger- çek piyasalar oluşturmadan Sov- yet ekonomisinde en küçük bir düzelme umudu olmadığım söy- leyenlere katılmamak olanaksız galiba. Merkez Bankası Başkanı- mız Sayın Saracoğlu'nun kulaklan çınlasın; Sovyetler'de paramn, ya- ni rublenin iç konvertibilitesi de kalmamış, ruble bir değer ölçüsu, hatta bir değişim aracı olmaktan çıkrnış. Bu büyük çarpıklığı dü- leltmeden, parayı para haline ge- tirmeden ve bir tür özel mülkiyet düzenini derhal kabul edip bürok- ratiarm karar alma tekeline son vermeden 'piyasa ekonomisine geçmek'ten söz etmenin gerçekten bir aldatmaca olduğunu görüyor- sunuz. Pekiyi ama, bu geçişi kim, na- sıl sağlayacak? Mevcut düzenin hâkimi bürokratlar kendiyarattık- lan bu ;mahğı kendi elleriyle yıkma>- :aa olacaklar nu? Ken- dilerine buyük rantlar yaratma ve paylaşma olanağı veren bu düze- ni yıkacak adımlan bizzat atma- ya gönüllü olacaklar nu? Gorbaçov belki de bunu yap- maya çahştığı için "perestroyka" laftan öteye gidemedi, '^piyasa ekonomisine geciyoraz" diye atı- lan yarım adımlar, planlı ekono- minin çıkmazını kendi içinde giz- leyen işteyişini de bozdu ve bugün- kü kaosa gelindi. Bugün gelinen noktada iki ana seçenck görünüyor. Ya şimdi "solcu" sayüan *Teformist' güçler ağır basacak ve bürokrasinin te- keli kınlarak gerçek bir piyasa ekonomisine dogru radikal adım- lar atılacak. Bu geciş herhalde ko- lay olmayacak, sancüı ve çalkan- tuı bir dönem yaşanacak, ama so- nunda kendi mantiğı içinde işle- yen gerçek bir piyasa ekonomisi- ne geçiş saglanacak. Demokratikleşme süreci de sa- nınm buna paralel gelişecek. "•ApparatcikJer^in iktidar tekelinin maddi temelini oluşturan ekono- mi üzerinde tekeüen kınunca, ik- tıdar tekelini ellerindf tutmaları da olanaksızlaşacak. Güçlü yerel yönetimleT, sivil örgütler, özel gi- rişim birimleri bu ortamda yeşe- recek. Piyasa ekonomisini sosya- üzmin insanal amaçlanyla bağ- daşuracak düzenlemeler de ancak bu ortamda, yeni bir iktidar olu- şumu sürecinde gündeme gele- bilecek. Buna karşı gündeme gelebilecek ikinci seçenek, şimdi "sa|a" ola- rak nitelenen kurulu düzenin güç- lcrinin, halkm tepkisinibir kez da- ha boğarak kendi iktidar tekelle- rini korumaya çalışmalan olabi- lir. Orduyu da arkalanna almaya çahşabüecek olan bu güçlerin, merkezden planlı ekonomiyi ken- di mantiğı içinde yeniden kurma- ya girişmeleri, toplumu ve ekono- miyi- belki de kanun-nizam hâki- miyeti adma- yeniden kau bir di- sipline sokmaya çalışmalan bek- lenebüir. Bu ikinci seçeneğin sonuçlan- m ve bedelini düşünmek bile tat- si2 geliyor, bu saatten sonra. Sa- nınm bu, mühendis Igor için de böyle. Tarakıskacı'naiptal' Oad okullarpuanmı Yarın:Ptyasa, ana nasıl? Muhalefet (Baftarafi 1. Sayfada) olan Hodri Meydan'm ilk konu- ğu SHP Genel Sekreteri Denlr Baykal olacak. Yaklaşık 35 daki- ka süre ekrandakalacak olan Bay- kal'dan sonra bir dakikalık rek- lam kuşağı araya girecek. Ardın- dan Demirel ekrana gelecek. Baykal, bu akşam katüacağı program için "uznn boylu bS» ha- nrtık jnpmadıgım" söyledi. Dün evinde çalışan Baykal, geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Turnut Öıal ile yapûan Hodri Meydan progranumn bantlanm seyretti ve bazı raporlan inceledl. Program- da yöneltilecek baa "sörprijt" so- rular için herhangi bir hazırbk ya- pıp yapmadıgı yolundaki sorumu- zu Baykal, "Bu tür sonılar olup olmayacağnu, neler olabUecefini şimdiden tahmin edemiyorum. Bonlan program suasında göreceiiz" dedi. Demirel'in ise önceden "uzm boylo bir hazırlık wpmayacagı" bildirildi. Genel Başkan Yardım- cılanndan Esat Kırathoflu, ko- nuyla ilgili sorumuzu yarutlarken ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — Anayasa Mahkemesi, SHP'nin açtığı davada, 1990 Mali Yıu Bütçe Yasası'nm baa madde- lerini iptal etti. İl özel idareleri ile belediyelerin Hazine, Kamu tkti- sadi Teşebbüsleri ve Kamu Ortak- lığı Fonu'na olan borçlarının, U- ler Bankası'ndaki alacaklarından düşülmesini düzenleyen 16. mad- de anayasaya aykırı bulundu. Muhalefete mensup belediyelerin "para kıskasma ahndıklan" ge- rekçesiyle yoğun eleşuri yönelttik- leri konular, iptal edilen madde- ler kapsamında bulunuyor. Bu arada Cumhurbaşkanlığı'na ait 16 telefondan ücret alınmaması- m düzenleyen yasa maddesi de ip- tal edildi. SHP lideri Erdal Inönü'nün 1990 Mali Yıh Bütçe Yasası'nm bazı maddelerinin iptali istemiy- le açtığı dava dün Anayasa Mah- kemesi'nde karara bağlandı. Mahkeme, yasanın 13-a, 16,17 ve 60. maddelerini anayasaya aykı- n bularak iptal ederken, 13-b ve 66. maddenin h fıkrasının 3. ben- di ile ilgili iptal istemini reddetti. Anayasaya aykırı bulunan 16. madde, ü özel idareleri üe beledi- yelerin Hazine'ye, kamu iktisadi teşebbüslerine ve Kamu Ortaklı- gı'na olan borçlarının, Maliye ve Gümriik Bakanlığı'nm talebi üze- rine tller Bankası'ndaki alacakla- nndan düşüknesini öngörüyordu. Ayru maddenin C bendi üe de, Türkiye Elektrik Kurumu'na il özel idareleri ve belediyeİCTden, vadesinde ödenmeyen alacaklan- nı yerel yönetimlere ödemeleri ge- reken vergilerden mahsup etme yetkisi tanınıyordu. Belediye paylanmn bütçeye ge- lir kaydı ve dağıtımım düzenleyen 17. madde ise "genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerin- den belediyelere aynlan paylann yüzde 10'unu bütçeye gelir kay- detmeve, bütçenin yedek ödenek tertibine konulan ödenekten, nü- fuslan ve kaikınnnşUk dereceleri krilerleri esas alınarak belediye- lere dağıtımda bulunmaya" Ma- liye ve Gümrük Bakanı'nı yetkili kılıyordu. 'Genel başkanırmz tuzak sorular Kazançlar için dahil hiçbir sorunun cevaplanma- stoda gücluk çekmeyecektir. Ooun için özel bir hazıriık vaprnıyor" dedi. DYP Genel Başkan Yardımcısı Mahkeme 1990 Mali Yıh Büt- çe Yasası'nın 1989 yılmda beyan t edilen kazançlar için geçerii olan Kuatiıoğlu, Denürel'in Türkiye ve göstergelerini ve 1989 yılına ait dünya sorunlanm en iyi şekilde olup 1990 yıhnda beyan edilmesi bildiğini, halkı çok iyi tanıdığııu, gereken kazançlara uygulanacak tutarlanm düzenleyenbu- nedenle de gündeme getirüe- cek konularda görüşlerini açıkla- makta ve sorulan yanıtiamakta güçlük çekmeyeceğini belirterek şöyle dedi: "Saytn Demirel program için önceden bir hazırlık yapmaya o kadar gerek gönnedi ki bugün kalkıp Konya'ya gitti. Sayın Demi- rel böyle bir ihtiyaç hissetmedi. Tuzak sonılar dahü ber türlü so- ruyu cevaplandınnaya hanrdır. Ancak, gelebilecek baa tuzak so- rulan önceden tahmin eoerek baa yedek bttgiler için hazırhk yapa- gösterge 60. maddesini de anayasaya aykın buldu. Mahkeme, yasanın 13. madde- sinin A fıkrasuu daiptal etti. Söz- konusu fıkra "telefon konuşma bedelleri ile teleks ücretleri dışuı- da kalan PTT ücretierinin genel bütçeye dahil dairelerle katma bütceli idarelerden normal tarife- uin yüzde 6O'ı üzerinden tahsil edilmesi ve Cumhurbaşkanlıgı Dairesi telefonlannın 16 adedi için herhangi bir ücret tahakkuk ettlrilmemesini" ongörüyor. Anayasa Mahkemesi, hastane üCTetlerini düzenleyen 13. madde- nin B fıkrası ile 66. maddenin 4. fıkrası 3. bendinin iptali istemini ise reddetti. İptal ve ret kararlannın oybir- liğiyle ahndığı, bütçe yasasınınbe- lediyelerle ilgili maddelerinin, anayasanın "bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz" Ukesi- ne aykırı bulunarak iptal edildigi öğrenildi. lnternational Herald Tribune Türkiye kimlik bunalımında' Dıs Haberier Servisi — Türki- ye'nin, Atatü/k ilkelerine yönelik tehditler arasında son yıllarda önemli bir "kimlik bunahnu" ya- şadığı öne sürüldü. lnternational Herald Tribune gazetesinin 27 haziran tarihli sa- yısındayer alan Jonathan C.Ran- dal imzah bir haber-yorumda, ge- çen birkaç ay içinde Türkiye'nin Batı dünyası ile ilişkilerinde önemli değişiklikler meydana gel- diği savunularak. "Atatürk'ün Müslnman ülkesini kesinlikk Ba- tı'ya yöneltmeye ahdetmesinden bu yana görülmemiş ölçüde ken- di kendini sorgulamaya iıtigi" be- lirtildi. Soğuk savaşın sona ermesiyle, Türk yetkiülerinin, "Sovyeüer Birttti ile komşu olan NATO'nun güney kanadı boyundaki rolünün aynen varolup olmadıgı" sorusu- nu kendüerine sorduklan da kay- dedildi. Haber-yorumda aynca Türki- ye'nin, NATO'nun "daha çok si- yasibir yapıya kavuşmasından da olumsuz etkilenebilecegi" betirti- lirken şöyle denildi: "Bu yapının daha az butünle- şik bir hal almasıyla Türkiye'nin istikrarsız komşulanndan Erme- nistan, Sovyetier Birligi, tslami radikalizmin yönetimindeki tran ve Irak. Suriye gibi komşulanyla uğraşabilecek oranda Batılı des- tek alamamaktan endişeleri artı- yor." Jonathan Randal'm haber yo- rumunda AT'nin geçen aralık ayında Türkiye'nin tam üyelik başvurusunu erteleyen karanna da değinilerek, bu erteleme sıra- smda ortaya konulan "nüfus ar- bş oranı, insan haklan ihlalleri, çözümsüz Kıbns sorunu" gibi ne- denlerin Türkiye tarafmdan ge- çerli kabul edilmediği, Türkiye'- nin bu karann arkasmda şöyle bir gerekçe aradığı da savunuldu: "Baü Avrupa, bir Hıristiyan kulübü niteUgindeki birligi içine 55 milyon Müslümanı almak is- temiyor, buna karşm Moskova'- nın bir süre öneeki uydulan Do- ğu Avrupa ülkelerine öncelik ta- nıyacak." Türkiye'yi değerlendiren çeşit- ü siyasi gözlemcilerin ifadelerine dayanılarak, "Türkiye'nin tehli- keli bir şekilde zayıf bir koalisyon hukümetine doftnı yol aldığı" da öne sürüldü. (Baftarafi 1. Sayfada) kayıtlar için kesin kayıt taban pur ^ ^ ^ s o n u ç ^ ^ ^ ö f v k a _ m v 3 f e m m i z ffi ^ d u y u n ü a c a k . yıt yaptmnalan gereken velüerden Smavla öğrenci alacak özel önkayıt sırasmda hiçbir ücret is- okullann taban puaru 13 temmuz tenmeyecek. Ancak kesin kayıt sı- günü duyurulacak. rasmda Uk taksit istenecek. 14-15 Smavla öğrenci alacak özel temmuz günleri yapılacak kesin okullann taban puanlan şöyle: OKUUMMM istanbul: Acıbadem öeneme Lısesi Ahmet Şımsek Lısesı Aiman Lisesı Alman Lisesı Amenkan Robert Lisesî Amentan Robert Lisesi Ana Bim Lısesı Anatent Lisesı Ata Lısea Balmumcu Deneme Lısesi Belde Oeneme Lisesi Beytıan Aral Lisesi Bitfen Lisesı Bilge Kaan Deneme Usesi Bılgı üsesı Boğaziçi Lisesi Çavusoğtu Lisesi '. Doğan Lisesi Doğuş Lisesi Eseniş Lisesi EyGboğlu Lısesi Göknıl Lisesi Gûrsoy Lisesı Işık Lisesı Italyan Lisesı ttalyan Kc Ortaokulu Katiıköy Lisesı Kalamış Lisesi Kasgariı Mahmut 0. Lis. Kemal AJatürk Den. Lis. Koç Lisesi tto) Koç Lisesı (ErteK) Kûltûr Lisesi Moda Lısesi Notre Oame De Sion Lisesi Semıha ŞaWf Oen. Lisesi St. Benoit Fransız Lisesi St. Benoit Fransız Lisesi St. Georç. Avus. Kc Lisesı St. Georg. Avus. Erkek Lısesi St. Joseph Fransız Lisesi St. Joseprt Fransc Lisesi St. Mictıel Fransn Lisesi St Pulcherie f t. Kız Or 0. Tartıan Lısesi Uluğbey Den. Lisesi ı Ûskûdar Ameritaın Lisesi ÛsKudar Amenkan Lısesı Yeni Vıldu Lisesı Yıldız Lısesi Yunus Emre Lisesı Tarsus Amerıten Lısesi St. Joseph Fransıı Lisesi TED Ankara Lısesi Zonguldak: TED Lisesi tyretim «Ml Karma Karma Kız Ertek Kız Ertek Karma Karma Karma Karma Karma Karma Karma Karma Karma Karma Karma Karma Karma Karma Karma Karma Karma Karma Karma Kız Karma Karma Karma Karma Kız Erkek Karma Karma Kız Karma Kız Erkek Kız Erkek Kız Erkek Karma Kız Karma Karma Kız Erkek Karma Karma Karma Karma Karma Karma Karma 1990-1991 taı. Suım İMtMİMI 120 800 30 m 55 55 130 200 202 200 44 24 88 49 216 208 102 36 72 108 320 200 120 125 46 36 72 j 72 78 80 50 50 180 72 80 58 80 122 60 60 34 50 81 81 72 30 l 54 54 28 78 300 120 72 216 70 ÖN Ktfn TMAM PUAHLMU 230.001 150.997 264.173 278.053 276.419 286.065 140.009 202.010 130991 190.002 240.019 130.072 200963 240386 150.021 200.040 200.040 180.009 255.870 82.949 210.000 180984 200.116 250.004 231.792 211.027 225584 200.040 200.040 204.985 230.001 248.037 201.010 200.040 230.001 235.048 210,052 210.000 250.004 271.005 265.039 265.039 226.011 210.052 151.098 235.048 239.310 255579 190.002 165.005 145.055 200.330 220.202 145.893 195.543
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear