Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 MART 1990 CUMHURÎYET/15
HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGUN
Meteoroioıı Genel Müdûıiüğü'n-
den alınan bilgiye göre; yurdun
kuzeyOoğu kesırrieri parçalı bulut-
iu, Doğu Karadeniz kıyıları yağ-
murlu. diğer yerler az bulutlu ye
açık geçecek. HAVA SICAKUĞI:
Biraz artacak. Marmara ile yurrJun
iç kesimlerinde sîs görûlecek.
RÜZGÂR: Kuzey ve bafi yönlerden
hafif ara sıra orta kuvvette ese- k m Marmarada sis anında 1 km'nin altında olacak. Van
oek. Dentzierde Doğu Karadeniz- Q m ^ e h a v a ; ^ buiuOu ve açık geçecek. Rüzgâr ku-
de gûnbatısı ye lodos. otekı de- z e y w b a t l yönlerden hafif. ara sıra orta kuvvette ese-
nızlenrmzde gunbabsı wı karayel- c e k G ö ) k û û k d a t g a l l 0 ) a c a k g ö r ü 5 ^ ^ ^ 1 0 ^ d 0 .
den 2-4, Karadeniz de 5 kuvvetın- ı..ı r a ı. .,.;,|. M
"
de saatte 4-16 deniz miii hızJa ese- '«"«a olacak...
Görüş
Adana
Mapazarı
Mıyaman
Atyon
Afln
Antara
Antakya
AnUlya
Aftvm
%dm
Baiıkesr
BitecMc
Bıngöl
Bitis
Bokı
Bursa
Çanaktale
Çorum
GMzli
A 21° 3" ftyartjakır
S 14° 2»Edirne
A 16° 5°Erancan
A 5° -4° Ercunım
S 4° •JO°Es(dşehir
S 12° -4° Gaâantep
A 20° 1° Gîresun
A 20° 6°Gumûşhaw8
B 3°-fi°Haktdh B
A 10° 3°lsf»rta A
S 14° -3° isanbul S
A 10° rlzmif A
A 7° -2° Kas S
6° -3° KasOmonu A
16°
14° 0°KM»aş
4° •&* Mersn
0
11° -5° Muş
14°-1° Niğde
8° 2°Onfcı
4° .7° Roe
6° -4° Samsun
13° -5° Sıırt
12° 3°Sınop
16° 7>Sıws
4° 2 ° W
12° -*> Kaysen
14° -1° KırUare*
A 13° 4°Korva
S 3°-6° Kütahya
A 17° 3°Matatya
7° -V Tunai
12° 2°U$ak
8°-4° Van
14° -1° YM8aî
18° 3°Zongu«ak
A 17° 2°
A 18° 2°
A 20° 5»
A 16°-1°
A 6° -2°
A 9°-2°
Y 10° 3°
1 8° 2°
A 12° 2°
A 14° 4°
A 12° 4°
S 6°-5»
A 13° 2°
Y 9° 1°
A 6°-6°
A 13°-2°
A 6° -3»
S 4°-*°
A 8°
cek. uzaklığı 10 •yaOmijriu ^ f k A-açık B-buluOu G-gûneş» K-kartı S-sıslı Y-yaOmurlu
L Osio (\ if|
J
, Kope'nhag J j
LLondra^J'^
m
Lenıngrad #f
Moskova
DUNYA'DA BUGUN
Amssrdam Y
Amman A 24°
Atna
Bajtiat
Barcelona
Basel
Belerat
Berln
Boon
Brûteel
Budateste
Cenevre
Cezayf
Cütde
Dubayı
Frankturt
Girne
heSınkı
Kahire
Koeenhag
Köln
LefVoşa
A 17°
A 27°
A 17°
B 15»
A 18°
Y 14°
Y 11°
Y 8°
Y 16°
B 14°
A 19°
A 26°
A 26°
1 12°
A 1S°
B 5"
A 20°
Y 7°
Y 12°
A 20»
lenıngrad
tondra
Madrid
Mılano
Montrea)
Mostam
Münıtı
Osto
Pans
Prag
Ftyad
Roma
Sofya
Sam
W Av'v
Tunus
Varşcva
Venedik
Viyana
Zurih
K F
Y 13°
B 18°
B 15°
A 18°
K 5°
Y 18°
B 15°
B 8°
B 15°
Y 9°
A 25°
A 15°
B 12°
A 21°
A 25°
Y 7°
B 14°
B 16°
Y 10°
B 8°
B 13°
BULMACA
SOLDAN SAGA:
1/ Üzerinde besmele
ya da maşallah yazılı
altın nazarlık. 2/ Ey-
lemleri olumsuz yap-
makta kullanılan ek...
Erkekler arasındaki
cinsel ilişki. 3/ Os-
manlılar zamanında
.vergi ve haraç verme-
yen Müslüman ahali-
• ye verilen ad... Hile.
4/ Bir göz rengi...
Maksimum. 5/ Yağ-
raur suyunun birikti-
ği çukur yer... Kundu-
racılann debk açmak-
ta kullandıklan çelik tığ. 6/ tnce ve
uzun ekmek tipi... Sodyurnun simge-
•si. 7/ Neoplazma... Bunaltma, tedirgin
etme. 8/ Bir şeyin en yüksek ve sivri
nokusı... Büyük tepsi. 9/ Sazan famil-
yasından kılçıklı bir balık... Evcil bir
geyik türü.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
,1/ Pişınce güzel koku veren iri ve uzun
taneli pirinç türü. 2/ Gerçek... İşaret
olarak yere dikilen çubuk. 3/ Dans...
Kahn bukulmüş sicim. 4/ Osmanlı devletindeki sivil riitbelerden
biri... Avrupa'da bir başkent. 5/ Hıristiyanlıkta papazın yardımcı-
sı olan din adamı. 6/ Ödün... Kesüılikle uyulması gereken Kuran
;ve hadis hükümleri. 7/ Şaşma belirten bir ünlem... Evrensel alıcı
-olan kan grubu... Kayısı, erik, zerdali gibi meyvelerin kurusu. 8/
Seyrek dokunmuş bir tür kumaş... Neonun simgesi. 9/ Kökboyası
da denilen bitkinin köklerinden elde edilen kırmızımsı san bir boya.
60 YIL ÖNCE CumhuriYel
Şirinlik muskası!
KMDt VE PARİS SERGİLE
R h D C SOYÛK M O K A F A T
VE ALHN HADALYA IH<
RAZEDEN MARUF
IDE AL
KONSERVALAftfNI
I M u WUt<tlHl> UtvDı Vkı
Mcthul doklat Znja* nrirtp cnl(
RNTRSI MÜKEMMKI.
11
Adnan Menderes
8 MART 1930
Üsküdar'da Gülfenhatun
mahallesinde Mahmut Efendi
caddesinde 24 numaralı
hanede oturan Şükrü Efendi
isminde biri, Türbeali
mahallesinde Orta sokakta 37
numaralı hanede sakin trfan
Ahmet Efendinin ailesini
şirinlik muskası yazacağından
bahisle kandırmış ve bir kaç
parça çamaşır ile parasını
aldığından zabıtaca
yakalanarak hakkında
tahkikate başlanmıştır.
KomünistlerKomünistler enternasyonali tarafından dünyanın her
tarafında yapılması kararlaştınlmış olan nümayişler
tarnamiyle akim kalmıştıv. Fransa'da nümayiş men edilmiş
ancak pek az amele bugün çalışmıştır. Hiç bir hadise
olmamıştır.
Berlin'de hükümetin ilan ettiği memnuiyete rağmen bazı
komünistler gösteri yapmak istemişlerse de her tarafta
dağıtılmışlardır. Polis bazı yerlerde kauçuk sopa
kullanmıştır.
Lehistan ve Baltık memleketlerinde de küçük hadiselerden
başka mühim bir şey olmarmştır. tngiltere'de de 6 mart
sakin geçmiştir.
Vaşington'da işsizler tarafından yapılan büyük nümayiş
sırasında birçok kimseler tevkif edilmişlerdir. Reisicumhur
M. Hover bu esnada nümayiş yerinde ancak bir kaç yüz
metre mesafede bulunan bürosunda çahşmakta idi. New
York'ta takriben 75 kişi nümayiş yapmış ve bir çok hatipler
muhtelif kürsülerde nutuklar söylemişlerdir. Bir kısım halk
enternasyonal marşını teganni etmiştir.
30 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Vatan cephesi
8 MART 1960
Başbakan Adnan Menderes'in
direktifiyle, şehrimizde V.C. ocakları |
açma faaliyetleri hızlandırılmıştır.
Tarafsu vatandaşlar ve bilhassa
C.H.P. mensuplarını D.P. saflarına
celbetmek için önümüzdeki günlerde
yeni bir kampanya açılacağı
belirtilmektedir. Bu kampanyanın
hazırlıkları ile Hgüenmek üzere dün
D.P. il merkezinde D.P. Genel Idare Kurulu üyelerinden
Samet Ağaoğlu ve C.H.P. den D.P. ye geçmiş olan Ordu
milletvekili Atıf Topaloğlunun da katıldıklan bir toplantı
yapılmıştı.
Bu konuda Genel Merkez tarafından görevlendirildikleri
anlaşılan Ağaoğlu ve Topaloğlunun faaliyetlerini, bilhassa,
C.H.P. il teşkilâtı içindeki ihtilâf dolayısıyle işten el
çektirilen veya Haysiyet Divanına verilen muhtelif
kademelerin idare kurulları başkan ve üyeleri ile taraftarlan
üzerine teksif edecekleri ifade olunmaktadır.
Silahsızlanma planı
15 martta Cenevre'de başlayacak olan silahsızlanma
konferansına iştirak edecek Batılı memleketlerin temsilcileri
yann burada toplanarak, konferansa sunulacak Baulı plâm
üzerinde görüş birliği teminine çalışacaklardır.
Batılılar Hruçef'in tam ve umumi silahsızlanma plânına
mukabil müşterek bir Batılı silahsızlanma plânı üzerinde
çalışmaktadırlar.
Birleşik Amerika, İngiltere, Kanada, Fransa ve ltalya
temsikilerinin iştiraki ile daha önce Washington'da ceTeyan
eden müzakerelerde tam silâhsızlanmaya götürecek üç
safhah bir plân üzerinde prensip itibariyle anlaşmaya
varılmış ise de teferruat üzerinde görüş farklan
giderilememiştir.
Fransa'nin görüşü ise diğerlerine uymamaktadır. Fransa'nın
her şeyden önce, Cezayir harbi dolayısiyle, silâhlı
birliklerinde önemli indirmeler yapmağa razı olmadığı
anlaşılmaktadır.
ĞEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet
Onemli tanık
8 MART 1989
ıJğur Mumcu - Ercan Vuralhan davasında, Vuralhan'ın
yakın arkadaşı işadamı Orhan Çekiç'in sahibi olduğu
Datakom ve Datakor şirketlerine Ercan Vuralhan ve kardeşî
Erkan Vuralhan ile altan Akıncı'nın da ortak olduğu ileri
sürüldü. Istanbul 2. Asliye Ceza Mahkernesi'ndeki dünkü
duruşmada tanık olarak dinlenen Mali Müşavir Erol
Arslan, söz konusu açıklamayı kendisine bizzat Orhan
Çekiç'in yaptığını söyledi. Erol Arslan söz konusu
şirketlerden olan alacaklarını tahsil için yaptıkları girişimler
sırasında, çeşitli baskılara maruz kaldıklannı da vurguladı.
TARTIŞMA
IDSO^niın Sahııo Arkası
23 Şubat 1990 tarihli Cumhuriyet Gazetesi tartışma
sütunundaki Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası başkemancısı
Sayın Yusuf G. Aksöz'ün yazısına cevap ve açıklamadır.
Arnerikalı bir sanatçının davetlisi olarak
Moskova'dan gelen meslektaşıyla bir gün New
York'ta metro beklerlerken ev sahibi Ameri-
kalı, Sovyet konuğuna "Gördüğünüz gibi
New York'ta her beş dakikada bir metro
gelir" deyince, Sovyet misafiri de cevap ola-
rak Moskova'da her iki dakikada bir metro
geldiğini söyler. Fakat günün birinde ev sa-
hipliği sırası Sovyet meslektaşına gelir ve bu
kez Moskova metro istasyonünda on dakika
bekledikleri halde metro geimeyip de Ameri-
kalı arkadaşı; "Hani sizde her iki dakikada
bir gelirdi" deyince, Moskovalı Amerikalıya
"Ama siz de zencilere çok kötii muamele
ediyorsunuz" der. İşte Y. Güler Aksöz'ün ya-
zıma verdiği yanıt biraz bunu andınyor. Ve
sorduklarıma açıklık getirmek yerine konu-
yu çarpıtarak şahsımı hedef alıyor.
Bir rastlantı sonucu ve yaztm baskıda iken
müdürlükten aynlmış olduğu halde ve sanki
yıllan içeren sorunlar o günlere aitmiş gibi ço-
ğunu; Kültür Bakanı Özel Sanat Danışmanı,
IDSO Fliit Sanatçısı, Radyo Televizyon Yük-
sek Kurulu Üyesi, GAP Sanat Danışmanı,
Devlet Sanatçıa Sayın Prof. Mükerrem Berk'-
e sorduğum soruları da kendisi yanıtlayarak
güdümlü yönetimin sözcülüğünü devarn ettir-
diğini adeta itiraf ediyor.
Sayın Aksöz, sizin gibi bir sanatcıya yakış-
mayan şahsıma yönelik bir cümlenizde kon-
ser verebilmek için belli bir kapasiteye, ger-
çek solistlik vasıflanna sahip olmak gerek di-
yorsunuz. Ben yaptıklan ile övünen yerine ya-
pamadıkları için dövünen bir kişi olarak kü-
çültücü sözlerinize büyüklüğünüze sığınarak
cevap vermeyeceğim için beni bağışlayıruz. Fa-
kat şimdi şunları açıklamak ve size sormak
istiyorum:
1-1977-1987 yüları arasındaki on konser se-
zonunda şef olarak 12 kez lDSO'yu yönetmiş
ve 6 kez de solist olarak çalmışsınız. Acaba
orkestra şefliği tahsili yaptınız mı? Kapasite-
nizden emin misiniz? •
2- Senelerdir sıra bekleyen diğer Türk sa-
natçıları varken ortalama iki yılda bir solist
olarak çalmanız gerçek solistlik vasıflarınıza
mı dayanıyor?
3- Müdürlüğünüz sırasında D. Erlih, N.
Yaşvili, V. Pikaizen gibi ünlü kemancilar ile
birlikte verdiğiniz konserlerde sizinle çalma-
yı onlar mı istedi, yoksa siz mi empoze etti-
niz?
4- Güdümlü ve keyfi idare olmadığını söy-
lüyorsunuz. Yukanda sözünü ettiğim on yıl-
lık konser sezonunda Kiiltür Bakanı Özel Da-
nışmanı ve dolayısıyla iDSO'nun da Danış-
manı Sayın Prof. Mükerrem Berk'in eşi
Arpist Sevin Berk'in dördü yurtiçi turnesi ol-
mak üzere on ikisi orkestranız eşliğinde so-
list olarak konser verdiğini görüyoruz. Aca-
ba bu konserler Teknik Kurulu'nuzca mı alın-
mıştır, yoksa son sözü söyleyen Sayın Berk
ailesinin, Fransızlann "iyi dnzenlenmiş ze-
' kât insanın kendisinden başlar" sözünü ilke
edinmesinden mi kaynaklanmaktır?
5- Devlet senfoni orkestralarımız eşliğinde
senede bir konser verme hak ve on iki maaş
karşıhğı bunu gerçekleştirmek görevleri olan
bazı icracı devlet sanatçıları tstanbul'da her
sezon çalamamaktadır. Hatta bu yüzden bağlı
oldukları bakanlıkla mahkemelik olanların
bulunduklarını da işitiyoruz. Acaba örneğin
Saym Sevin Berk bir piyano veya keman ka-
dar solistik enstrüman olmayan arp konser-
lerinin birinden feragat ederek devlet solist-
lerinin görevlerini yerine getirmeye yardımcı
olmadıysa, siz müdürlük yetkinızı kullanamaz
mıydmız?
Sayın Aksöz, bundan önceki yazımı, bel-
gelerle açıkladığım gerçekleri saptırarak siz-
den konser isteğime olumsuz yanıt vermeni-
ze bağlıyorsunuz. Size bu konuda Konfüçyus'-
un şu sözünü anımsatmak istiyorum, bakın
Konfüçyus ne derniş: "Üstün kişi kendinden
istekte bulunur. Zayıf kişi hep başkasından."
Ben engin sanat denizine açılma arzusunu sü-
rekli içinde taşıyan, fakat henüz kıyılarda yü-
zen biri olduğumu biliyorum. Onun için ola-
cak, hafif müzik ve arabesk şarkıcılanrun ar-
kasında, kara gözlük takarak televicyonda pi-
yasa işleriyle sahildeki kayalıklara çarpmama-
ya çalışıyorum. Bilmem anlatabildim mi?
Bütün bu sorularıma ister siz, ister birlikte
cevap veriniz. Hatta zamanınızı fazla alma-
mak için aşağıya bir test örneği sunuyorum.
Bunlardan birini işaretlemeniz bana yeterli
olacaktır.
a) Yazılanlar doğrudur, itiraf etmek neza-
kettir.
b) Yazılanlar yanhştır, cevap vermek fela-
kettir.
c) Böyle gelmiş böyle gider, bu ne kehanet-
tir.
d) Bizler sorumlu değiliz, tDSO Allah'a
emanettir.
KEMAN SANATÇISI
SAİM AKÇIL
8 Mart Dünya Kadııdar Güııü
Türk basını, kadını salt cinsel obje olarak, iştah açıcı ve
tahrik edici biçimde, tiraj unsuru olarak teşhir etmemelidir.
1. Türk Ceza Kanunu'ndaki 438. madde
toplumumuzu, adaletsiz yargılandığı inancı-
na itmıştir. Bu inancın yok olması için bu
maddenin değişmesi gerekmektedir.
2. Evlilik cüzdanı ve fahişelik vesikası ara-
sında esas olarak hiçbir fark olmadığının bi-
lincine varılmah. Fahişeliğin suç olmadığı, bir
meslek olduğu gerçeği görülebümelidir.
3. Evlenilecek kadın, yatılacak kadın, aile
kadını, fahişe kadın, anne kadın.. yoktur.
Yalnız ve yalnızca kadın vardır.
4. Kadının kimliği, insan kimliğidir.
5. Kadınlanmızın yetersiz ve komik olan
sosyal güvencelerinin çağdaş hale getirilmesi
gerekmektedir. Bu asli görev devletindir. Dev-
letimiz bu görevden kaçınmamalıdır.
6. Kadın hastalıklannın ve çocuklann ba-
kımları, ilaçları, hastane ücretleri ve sağlık
kontrolleri ücretsiz olarak ve çağdaş biçimde
tüm hastanelerde yapılmalıdır.
7. Cezaevlerindeki kadınlann yaşam koşul-
lan mutlaka düzeltilmelidir.
8. Türk kadını, hiçbir çekince duymadan
karakoldan içeriye girebilmelidir. Karakollar-
da kadınlarla ügüenebilecek kadın polis mut-
laka olmalıdır.
9. Türk basını, kadını salt cinsel obje ola-
rak, iştah açıcı ve tahrik edici biçimde, tiraj
unsuru olarak teşhir etmemelidir.
10. Genç kızların "başlık parası" adı altın-
da aileleri tarafından satılmasına göz yumul-
mamahdır. Bu hadise çağdaş Tiirkiye'nin ayı-
bı olarak görülebilmelidir.
11. Okullara, ilkokul düzeyinden başlamak
üzere cinsel eğitim mutlaka sokulmalıdır.
12. Çalışan kadın eşit ücret alabilmeli, ça-
lışma koşulları her yerde, her sayıdaki çalı-
şan kadma göre yeniden düzenlenmelidir.
13. Siyasi yaşamda kadına layık olduğu yer
verilmelidir. Kadının olmadığı veya gösterme-
lik tutulduğu bir meclis sağlıkh görev yapa-
maz.
14. Nikâhsız, karşılıklı istek içinde sürdü-
rülen birliktelik zina olmaktan çıkarılmalıdır.
Ayıp ve afrlak dışı olarak nitelendirilmemeli-
dir.
15. Kaldınmda yürüyen kadın, otomobilli
erkeklerce taci2 edilmemelidir. Bu ayıbı sür-
dürmek çirkindir.
16. Dul veya yalnız yaşayan kadın, erkek-
lerce taciz edilmemelidir.
17. Sahne ve ses sanatçıları, hostesler, man-
kenler, hemşireler, sekreterler, tele-kız olarak
görülmemeli.
18. Ahlak masası, sahne ve ses sanatçüarı-
nm onurlarını hiçe sayan, çalışma özgürlüğü-
nü yok eden uygulamalanna son vermelidir.
19. Bakire olmamak. erdemsizlik değil, er-
keğin erdemsizliği sonucunda oluşan bir ger-
çektir. Bu gerçek için kadın suçlanmamalı ve
defolu mal muamelesi görmemelidir.
20. Kemalizm gerçeği ve kadınlara verdiği
haklar el tersi edihp unutturularak.. feminizm
şovmenlikleri yapılarak Türk kadınının hak-
lanm elde edebileceğine şahsen inanmıyorum.
Tam tersine, kadınlar, insan hakları çerçeve-
si içinde mücadele ederek ve Kemalizmin ver-
diği haklara daha çok sarılarak hakkını ko-
ruyabilecek ve elde edebilecektir.
RÜYA ESER
Mesneteiz Saldın
'Gerçek feministler', 'sözde feministler'
ayrımmı yapmak 'emansipasyon' idealine
aykırı düşmüyor mu? 'Sözde feministleri'
nazikçe uyarmak gerekir kanısındayım.
Aşağılamak kimseye bir şey kazandırmaz.
Saym Dr. Ali Rıza Sığırcı'nın
(1 Mart 1990) Cumhuriyet Gaze-
tesi'nin Tartışma bölümünde çı-
kan yazısını okuyunca şaşırdım.
Feminizm ekonomik ve sosyal
haklarda kadın erkek eşitliğidir.
Maçoluk değildir.
8 Şubat 1990 tarihli yazımda
sayın doktorun sadece bir fikrine
karşı çıktım. Fikre karşı çıkmak-
la 'rnesnetsiz saldın' arasında an
lam farkı vardır.
Uygar kişi, karşısındaki insan-
lara saygı duyandır. 'Küçük bir
zümre1
değil. Tek bir kadın bile
kastedilse, kadınlar için 'beyinleri
Baıılaşmamış' demeye kültürlü
bir insanın hakkı yoktur. Hekim,
sokaktaki adam düzeyinde olma-
malıdır.
Sayın hekim yazımı dikkatli ve
tarafsız okusalardı 'Anayasa ta-
rafından medeni haklann veril-
mesine rağmen, toplumda kadı-
nın baskı altında olduğunu, cin-
sel özgürlüğün insanı küçük dü-
şüren bir davranış olduğunu" an-
İayacaklardı. Dikkatli okumak ve
karşısındakinin ne demek istedi-
ğini kavramak uygarlık görevidir.
'Gerçek feministler", 'sözde
feministler' ayrımmı yapmak
'emansipasyon' idealine aykın
düşmüyor mu? 'Sözde
feministleri' nazikçe uyarmak ge-
rekir kanısındayım. Aşağılamak
kimseye bir şey kazandırmaz.
Kadınla erkek birbirini tamam-
lar, biri olmazsa diğeri de olamaz;
beyin kapasiteleri aynıdır, fakat
kadın din ve geJenek baskısı altın-
da olduğu, kız çocuklarının bü-
_yük bir bölümü eğitim imkânı bu-
lamadığı için geri kalmıştır. Ata'-
nın bize verdiği 'rnedeni' hakları
elimizden kaçırmamak için laik
düşüncenin, akılcı düşüncenin ışı-
ğı altında, kadın haklannı savun-
ma bilincinde olan Özüm'leri
hangi ayınma koyacaksınız, Sa-
yın Hekim?
Yazımda 'kadın haklan düşma-
nı hekim' imajını veren bir cüm-
le bile yoktu. Sayın Hekim oku-
duğu yazıyı kendi kültür, düşün-
ce düzeyine ve de kendi anlama
yeteneğine göre yorumlamışlar.
Saygılar.
M. NİHAL ÖZÜM
Ankara
•/ dHF
Rezervasyon
"Keşfetmeyi
r K~~S I • • H
ilnrlfli
m " l lı*"
110 Ri
Sevenlere
of—F
Perşembe - Cuma -
için 155 13 35 Lamartine Cad. 51/ATaksim
Vlt
- j —
C.tesi
KAYIP
Ziraat Bankası'ndan
aldığım 26 16 51 84
numaralı mart-nisan ve
mayıs aylarına ait maaş
çekimi kaybettim.
Hükümsüzdür.
GÜRSEL APAYD1N
MUHASEBE
Şefi ve Yardımcısı
Aranıyor.
161 77 38-161 96 61
CUMHURBAŞKANI
GAZÎM.KEMAL
PAŞATVEV
SONBAHAR
CEZİLERİ
Nuri Ona«
(yayına hazırtayan)
3000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağt
Cad. 39-41 Cagaloğlu-lstanbul
Ödemeli göndcrilmez.
TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI
Ustalarla Birlikte -3 i
RIFATILGAZ(1911) |
Sunan : E
CANDAN SABUNCU \
Panel: i
İLHAN SELÇUK, FERRUH DOĞAN, 1
AHMET OKTAY, CENGİZ BEKTAŞ |
METİN AKPINAR / ZEKİ ALASYA |
TARIK AKAN / YUSUF KURÇENLİ |
Karartma Geceleri'nden Bir Bölüm 5
Dia Gösterisi: ' |
İSA ÇELİK |
Şiirier: . j§
HALDUN ERGÜVENÇ 1
AYTAÇ ÖZTUNA 1
ÖMER ÖZGEÇ |
Video Gösterisi: S
AYDINILGAZ 1
* =
12.MART.1990, 18.30, KARACA TİYATRO j
Davetiyeler: Cumhuriyet Kitap Kulübü, Karaca Tiyatro, =
Gençlik Kitabevi, TYS Merkezi 145 08 02 |
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Köy Enstitüsünde
Bir Kitap
Veteriner Hekimleri Derneği Başkanı Hasan Metin, "Türkiyeli
Domuzlar" adına, "Ankara Notları"na bir "plaket" vermişti, kır-
mızı kadife kaplı. Milliyet'te Melih Âşık. özetleyerek yayımlamıştı
köşesinde, "Domuzdan Ödül" başlığıyla. "Türkiyeli Domuzlar"
şöyle diyoTlardı Hasan Metin'in kaleminden:
"Sn. Ekmekçi,
Biz domuzlar, AT sofralannda baş tacıyız. İnanç ve açlık ça-
tışmasında şimdilik saklıyız. Çağ atlayan Türkiye'de ise acı mı
acıyız. Aklın, bilimin ışığında hep varız. Kaleminiz bizi yazacak.
Biz size şükran duyacağız. Et yiyen beyinlerin çoğalması, uy-
garlığın yayılması için gelecekte sofralarda yerimizi alacağız."
Aydtn dönüşü, Torbalı'da yabandomuzu avcılanyla tanışmak,
onlaria söyleşmek dinlendirdi beni. Onları yazmayı sürdürece-
ğim. Torbalı'dan izmir'e geçip Aysel - Esat Bayramoğlu, DİSK
eski Bölge Terrisilcisi Saim Akbulut'la birlikte, Dûziçi Köy Ensti-
tüsü'nün 194O'lı yıllardaki yöneticilerinden Ahmet Lütfi Dağ)ar:
ın evine gıttim. Lütfi Dağlar. "Düziçi Köy Enstitüsü ve Sonrası
Kimi Anılanm" adında yeni bir kitap yayımladı. Kitap, köy ensti-
tülerinin 50. yılına güzel bir armağan. Bu yıl 17 Nisan'da, köy
enstitülerinin kuruluşunun SO.yılı kutlanacak. Kitap yayınlan, o
yıllara ilişkin fotoğrafların sergilenmesi. toplantılar günlerce sü-
recek. Cumhuriyet de kendine düşeni yapacak 50. yıl dolayısıy-
la, köy enstitüleri kampanyasına katılacaklar. Nadir Nadi'yle
konuşmuştum bu konuyu. Nadir Nadı'ye şöyle demiştim:
— Köy enstıtulerıyle ilgili en güzel yazıları siz yazdınız. Bu ku-
rumları desteklediniz. Kapatıldıklarında da kapatanları eleştirdi-
niz. Şimdi bu kuruluşların 50. yılı geliyor Cumhuriyet olarak biz
bu 50. yıla yazılarımızla, fotoğraf sergileriyle katkıda bulunmalı-
yız...
Nadir Bey'e aynca, "Belki, öbür gazeteler de izler bizi" de-
miştim. Nadir Nadi:
— İzlemezler! demişti, ama biz, bize düşeni yapalım...
Ahmet Lütfi Dağlar'ın kitabı, kitapçılarda satılmıyor. Yalnız dost-
larına, öğrencilerine armağan etmek için bastırmış. Ancak çok-
meraklı olanlarla, yayınevlerinden kitapla ilgili yeni baskı yapmak
isteyenler kitabı, "14S7 Sokak 16/11-Alsancak/lzmir" adresinden
isteyebilirler.
Kitabın 83. sayfasında, köy enstitüsüne, kalabalık bir ekiple
baskın yapan Milli Eğitim bakanlarından Resat Şemsettin Sirer-
in, enstitüde gördüğü "Türkiye'de Domuz 'Vfetiştirme ve Yararları"
adlı kitabın öyküsü de anlatılıyor. Bakan Sirer, Lütfi Dağlar'ın eşi
Sekine Dağlar'ın tabiat bilgisi dersine de girer. Derste ormarv
larla ilgili bir konu işlenmektedir. Keçilerin ormanlar için zarar-
ları tartışılıyor. Bakan, sıraların gözlerındeki kitapları gözden
geçirirken domuz yetiştiriciliği ile ilgili kitap gözüne çarpar. Ko-
nuyu, bu kitap ve domuz yetiştiriciliği üzerinde bazı sorularla
değiştirir. Kitapla, kitaptaki konularla öğrencilehn ön bilgileri ol-
duğundan tartışma canlı geçer Sınıfça, domuz yetiştirebilme-
nin yurt ekonomisine keçiden daha çok katkıda bulunacağı
sonucu çıkarılır. Bakan, kitabı da alarak başka bir derse girmek
üzere sınıftan ayrılır.
Lütfi Dağlar, "Bu kitabın, elimize nasıl geçtiğinin öyküsünü kı-
saca anlatıvereyim" diyerek şunları ekliyor:
"1944-1945 ögretim yılı aşağı yukarı. Bir gün sevgili postacı-
mız Höke Dayı, Bahçe ilçesindeki postamızı getirdi. Postadan
"Türkiye'de Domuz Yetiştirme ve Yararlan" adlı, şimdi adını tam
hatırlayamıyorum bir kitap da çıktı. Kitabı Alpullu Şeker Fabri-
kası mühendislerınden biri yazmıştı Kitabı, vakit buldukça bir
haftada okudum, beğendim ve geçmiş gün, 150-200 tane sipa-
riş verdim, kitaplar gelcn. Bu kitapları 4., 5. sınıf öğrencilerine
verecek ve sınıf kitaplıklanna koyduracaktım. Bundan önce öğ-
retmen ve öğrencilerimle bu kitap üzerinde çok yanlı bir konuş-
ma yopmadan bu işi yapamazdım, değilse köy enstitülerinde
neler yapılıyor diye adamı tefe kor çalarlardı.
Öğretmen ye öğrencilerimize, bir hafta sonu toplantımızda ko-
nuyu açtım. Önce Eskişehir Şeker Fabrikası'nın yetiştirdikleri do-
muzların iyi bir fiyatla, domuz eti yiyicilerce satın alındığını, çok
kârlı olduğunu öğrendiğimi kısaca anlattım. Sonra elimdeki do-
muzculukla ilgili kitabı gösterdim, kitap hakkında bilgi verdim...
Müslüman halkımızın domuz eti yemediğini, domuzu sevmedi-
ğini de ekledim. Amacım, dormjz yetiştirmenin yurt ekonomisi-
ne olan katkısı üzerinde durmak ve eğer yetiştirme olanağı
bulunursa sürekli, iyi bir gelir kaynağı olacağını bilmemizin fay-
dalı olacağını sizlere duyurmaktır, dedim..."
Lütfi Dağlar'ın anlattığına göre öğrencilerle kimi öğretmenler
kitabı okurlar. aralarında günlerce tartışmalar sürer. Domuz eti
yeme, yememe üzerinde pek durulmaz, ama ekonomiye katkı-
sında birleşirler. Köylerde nasıl uygulanabilir tartışması çıkmaz-
da kalır...
"Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır" der bırakırlar. Konuyu daha
fazla deşmek, köy enstitüleri düşmanlarına fırsat vermek olur,
diye düşünürler. Hasan Âli Yücel'den sonra Milli Eğitim Bakan-
lığı'na getirilen Reşat Şemsettin Sirer, Lütfi Dağlar'a kitapla ilgi-
li olarak "Bu konu üzerinde aynca görüşelim, tartışalım" der. Ama
bir daha konuya dönmez. Sirer, Almanya'da uzun süre öğrenci
müfettişliği yaptığı için, Lütfi Dağlar "Epeyce domuz eti ve ma-
mullerinden yemiş olmalı" diye düşünür. Konunun yeniden ele
alınmamasını böyle yorumlar...
• * *
Hacı Turgut Bey'e çektiği bir telgraf nedeniyle İstanbul'da Gül-
hane Askeri Tıp Akademisi Psikiyatri Kliniği'ne yatırılan Teğmen
Murat Şeref Baba; hakkını aramayı sürdürüyor. Haydarpaşa'da-
ki sayrıevinin sağınları, sayrıyı yakınlarına göstermiyorlar. Hacı
Turgut Bey'e telgraf çekmek, sayrı olmayı mı gerektiriyor? Deli-
lik belirtisi midir? O zaman, tüm parti önderlerinin sayrıevine ka-
patılmaları gerekmez mi? Teğmen Murat Şeref Baba yakınlarına
şöyle demişti:
— Ben yaptığım işin bilincindeyim; her çeşit sorumiuluğuna
da hazırım. Hapse mi atacaklar, atsınlar. Disiplin cezası mı ve-
recekler, disiplin cezası versinler!
Teğmen Murat Şeref Baba, Ankara'da Bahçelievler Postane-
sı'nden Hacı Turgut Bey'e gönderdiği telgrafın sonunda şöyle
demişti:
"... Atatürk'ün makamında oturan bir kimsenin itibar deyince
aklına, bazı ülkelerin devlet başkanları ile fotoğraf çektirmek ge-
liyor olmasına alışamadtm.
Siz "alışırlar" dediniz, ama Sayın Turgut Özal, sizin Cumhur-
başkanı olmanıza da alışamadım."
Murat Şeref Baba'nın kardeşi Belgen Çulhaoğlu şunları söy-
ledi:
— Kardeşimiz hastaysa bize versinler, biz tedavisini başka yer-
de de yaptırabiliriz. Yok, hasta değilse, bir suçsa bu, verin birli-
ğine, hapse mi atıyorlar, disiplin soruşturması mı yapıyorlar, ona
da razıyız, ama biz, böyle bir telgraf nedeniyle kardeşimizin "deli"
diye damgalanmasını istemiyoruz. Artı. orada kalmasmdan da
kuşkudayız; bugün "deli" diyen adam, yann öbür gün bana te-
lefon eder, "Kardeşin deliydi intihar etii" de der. .
= L_
T.C.
MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI
HESAP UZMAN YARDIMCILIĞI
GİRİŞ SINAVI
Maliye ve Gümruk Bakanlıeı Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlı-
ğı'nca 26, 27 ve 28 Mart 1990 günlerinde Ankara, Istanbul ve İzmir-
de Hesap Uzman Yardımcılığı eiriş sınavı açılacaktır.
S1NAVA KATILABİLMEK
İÇİN:
a) Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinde yazılı niteliklere
sahip olmak.
b) 1.1.1990 [arihınde 35 yaşını düldurmamış bulunmak.
c) Eğiıim suresi en az dört yıl olan, Siyasal Bilgiler, Iktisat, Işlet-
me, Hukuk, İktisadi ve İdari Biümler FakuUe \e Yüksekokulları ve-
ya aynı süre eğitim veren ve bunlara eşitliği Yüksek Öğretim Kurulu'n
ca kabul olunan benzeri yabancı fakülte veya yüksekokulların bi-
rinden mezun olmak gerekmektedir.
Sınava giriş >anlarını \e Mnav koşullarını gösteren broşür ile baş-
vuru formu, Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığı ve kurulumuzıın
Ankara. İstanbu! ve I?mir Grup Başkanlıklanndan sağlanabilir.
İsleklilenn 12 Mart 1990 günü akşamına kadar Maliye ve Gumrük
Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığı llkadım Caddesi Ka-
ra Harp Okulu kavşağı yanı A blok zemin kat Bakanlıklar-ANKARA
adresıne belgeleri ile birlikıe bizzat veya posta ile müracaatları du-
yurulur.
Basın: 15942