Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
30 MART 1990 KÜLTUR-SANAT CUMHURÎYET/5
Nurettin Sözen'e kınama
• Küllür Servisi — TOBAV (Devlet Tiyatrosu Opera ve
Bale Çalışanlan Yardımlaşma Vakfı) Istanbul Temsilcisi,
Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen'i
Şehir Tiyatrolan'yla ilgili değişikliklerden ve katı
tutumundan dolayı kınadı. TOBAV'ın açıklaması şöyle:
"Istanbul Şehir Tiyatrolan Yönetmeliği'nin
değiştirilmesini ve buna bağlı olarak gelişen olaylardaki
katı tutumunuzu kınıyoruz. Çağdaş yönetim çalışanlann
düşüncelerini, isteklerini göz ardı etmemelidir. Özellikle
çalışanlan yaratıcı sanatçılar olan tiyatro yönetimi,
demokrat, katılımcı ve özgüriükçü anlayışla
düzenlenmelidir. Biz Istanbul Devlet Tiyatrosu Opera ve
Balesi çahşanları olarak sorunlann uygar bir diyalogla
çözümlenebileceğine inanıyor, sizlerden da bunu
bekliyoruz"
'Üniversitelüer' Müzik lfarışması
• Költfir Servisi — Yıldız Üniversitesi "Üniversiteliler
Müzik Yarışması"nın üçüncüsü 2 Haziran 1990 tarihinde
Açıkhava Tiyatrosu'nda gerçekleştirilecek. Beste, solist ve
düzenleme dallarında yapılacak yarışmanın son katılım
tarihi 4 Mayıs 1990. Ön elemenin sonuçlanacağı tarih ise
14 Mayıs 1990. Organizasyonu Doç. Tomur Atagöz,
Zehra Akkuş ve Ömer Orhon'un yaptığı, Pepsi Cola'nın
katkılarıyla düzenlenen yanşmaya bu yıl Türkiye'deki
bütün üniversitelerin katılımı bekleniyor. Yarışmayla ilgili
katılma koşullan ve ayrıntılı bilgi Yıldız Üniversitesi
Kültür, Basın ve Dış İlişkiler BaşkanlığYndan edinilebilir.
Duygu AykaPa saygı
• ANKARA (AA) — Ankara Devlet Opera ve Balesi,
1988 yılında kanser hastalığına yenik düşen Koregraf
Duygu Aykal'ın anısına "tnsan însan" adlı baleyi
yeniden sahneleyecek. Istanbul Devlet Balesi
sanatçılanndan Merih Çimenciler tarafından sahneye
konacak eser, 22 nisan günu izlenebilecek. 1978-1979
sezonunda ilk kez sergilenen, koregrafısini Duygu
Aykal'ın hazırladığı eserde, başlıca rolleri Erkan
Çeminciler, Merih Çimenciler, Fahrettin Güven, lhsan
Bengier paylaşıyorlar. öte yandan Devlet Opera ve
Balesi, Polonyalı Besteci Moniuszko'nun "Perili Köşk"
adlı 4 perdelik operasını, nisan ayından itibaren
sergilemeye başlayacak.
Haydarpaşa Gan'nda sergi
• Kültür Servisi — Tarihi Haydarpaşa Gan'nda açılan
"Çocuk Gözüyle Demiryolu" konulu resim sergisi
sürüyor. TCDD Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen
sergide, ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin katıldığı resim
yarışmasında dereceye giren yapıtlar 16 nisana kadar
Haydarpaşa Gan'ndaki açık hava sergisinde
izlenebilecek. Birinci Bölge Eğitim ve Halkla İlişkiler
Müdürü Musa Kayfeci, yanşmaya gönderilen 454 resim
arasından secilen 80 yapıtın sergilendiğini, ilkokul
öğrencilerinin resimleri arasından yapılan
değerlendirmede birinciye 500 bin, ikinciye 400 bin,
üçüncüye 300 bin lira ve ortaokul öğrencilerinin resimleri
arasından yapılan değerlendirmede ise birinciye 1 milyon,
ikinciye 750 bin, üçüncüye 500 bin lira ödül verildiğini
açıkladı.
Dünya Fuan'nda Tttrkiye
• MADRtD (Cumhuriyet) — EXPO '92 logosuyla 1992
yılında Ispanya'nın Sevilla kentinde açılacak olan yüzyılın
en sonuncu ve en büyük dünya fuarına Türkiye de
katılıyor. Türkiye'yi temsil edecek pavyon projesini proje
miman öner Tökcan şöyle anlatıyor: "Projenin genel
karakterinde gerek Türk gerek tspanyol kültürüne çok
yakın olan Akdeniz, iç bahçeler, beyaz, mavi renkler ve
yumuşak geçişli düzeyler egemen. Inşaat alanı, iç içe
geçen üç kattan oluşuyor. Birinci duzeyde genel kabul,
tanıtım salonları, süs havuzu ve restoran var. lkinci
duzeyde Türkiye'nin tanıtımına yönelik sergiler, kitaplık
ve kahve yer alıyor. Üçüncü duzeyde ise teras katı ve '
sekiz katlı bir apartman büyüklüğünde bir ekran
çerçevesi var. Geceleri burada lazerli Türkiye'yi tanıtım
gösterileri yapılacak.
SINEMA/ATİLLÂ DORSAY
KARtKATÜR YARIŞMASI
ELÜNCİ YILINDA
TÜRK-tNGİLİZ
KÜLTÜR İLİŞKİLERÎ
The BrıtLsh Councıl
•ooıooı
o«o«o«o
ootttoo
oo»««oo
o«o«o«o
•oo«oo«
Amaç: İngiliz Kültür Heyeti'nin Türkiye'deki 50. yılını
kutlama faaliyetleri çerçevesinde, kültürel iHskilerin
karikatür sanatı ile vurgulanması
Konu:
Türk-İngiliz ilişkilerinin
mizahi yorumu
Ödüller: Büyük ödül: Bir kişiye bir hafta İngiltere seyahati.
Dört başarı ödülü : Onur plaketi ve karikatür kitapları
Seçiciler Kurulu: Nezih Danyal (Karikatür Sanatçısı), Janet
Douglas (İngiltere Büyükelçiliği), tsmail Gülgeç (Karikatür
Sanatçısı), Hasan Kaçan (Karikatür Sanatçısı), Edmund
Marsden (ingiliz Kültür Heyeti)
Karikatürler en geç 15 Nisan 1990 tarihine kadar
Karikatür Yanşması
ingiliz Kültür Heyeti
Kırlangıç Sokak 9
Gaziosmanpaşa
06700 Ankara
Tel: 1283165
Karikatür Yarışması
ingiliz Kültür Heyeti
Örs Turistik İş Merkezi
İstiklal Cad. 251/253
Kat: 2, 3, 5 Beyoğlu 80060
Istanbul Tel: 1527474
adreslerine elden ya da posta yoluyla teslim edilecektir.
Katılım şartlan konusunda vukarıdaki adres ve
telefonlardan bilgi alınabilir.
'Halkçılık'tan sinemayazan snobizmine uzun, ince biryol
Sinema yazarlığı, aıııa nasıl?Sinema yazarı olmak çetin
ve çetrefıl bir uğraş. Bir
meslek, bir ömür törpüsü,
bir sorumluluk. Bu
yüzden, çağdaş sinemayı
olduğu kadar sinema
tarihini de daha iyi
öğrenmek, eski ve klasik
fîlmleri izlemek gerekiyor.
Hnrriyet gazetesinden Tiilay
Bilginer, ilginç bir deney yapraış:
Cumartesi-pazar günü eve kapa-
nıp, TV'de yayımlanan 9 filmin
tümünü birden izlemiş. "Hafta
sonu Türk fUmleri" de dahil. Hem
de baştan sona!. Bilginer, "Sırat
köprüsünden geçmiş gibi oldom.
Bırakınız diger avantür. lavantür,
detantür ve öyle bir tiir dizi filnı-
leri, Türk filmleri dogrusu tam bir
yaşam deneyi. Bu salırlar yazıldı-
ğında, bendeniz ekrandaki 'Arka-
daşım ve Ben' adlı sakalet ile
lCahreden Kurşun" adlı rezaleti bi-
hakkın seyretmiş bulunuyornm"
diyor.
Sevimli meslektaşımızın "gazası
mübarek olsun" diyor ve sabrını
yürekten kutluyoruz. Ve bu prog-
ramlamayı yapıp o filmleri ekra-
na getirenlerin tıpkı Bilginer gibi
hafta sonu eve kapanıp tüm film-
leri izlemek zorunda kalmalaruu
diliyoruz. Bilginer'in kendine öz-
gü deyişiyle "...Manük, kurgu, sa-
nat filan diye bir şeyler aramaz
mısınız hiç siz, kaiiteye bakmaz
mısınız? Aj, bunlan seyredip de
mi siz 55 milyona *yayımlanır' ka-
ran verdiniz? Aşk olsun."
Peki ama o "55 milyon" bu
filmleri izlerken acaba Bilginer gi-
biraidüşünüyor? Ofilmleriya-
panlara ve seçenlere "ana-avrat
dümdü2" mü gidiyor? Hiç sanmı-
yoruz. TV'de özellikle cumartesi
akşamı Türk filmlerinin kalitesi-
nin inanılmaz duzeyde düştüğü
son aylarda, yapılan tüm anketler,
bu filmlenn sürekli en çok izlenen
program olduğunu ortaya koyu-
yor. Gerçi halkımız biraz "mazo-
şist"tir, ensesinde boza pişirecek-
leri iktidara getirmeyi sevdiği gi-
bi, bu filmleri de gıkı çıkmadan
izler denebilir, ama işin espri ya-
nı bir yana, geniş seyirci kesimle-
rinin cumartesi akşamı filmlerine
biz "aydın" takımının gösterdiği
tepkiyi göstermediği, tersine bu
filmleri olasılıkla keyif alarak iz-
lediği doğrudur.
Peki, ne yapmalı? Bir zaman-
lar pek gözde olan "halkçıhk" ku-
ramları gereğince, 'halkın sevdiği
iyidir, güzeldir' diyerek bu film-
leri eleştirmekten vaz mı geçme-
li? Sorun, elbette bir soru ve onun
yanıtına indirgenecek denli basit
değil. Tersine, çok karmaşık. ör-
neğin, bu filmleri izleyen, beğenen
"halk" kimdir, hangi toplumsal
LOUISE BROOKS — Louise Brooks, sinemamn gelraiş geçmiş en
güzel yüzlerinden ve en yetenekli oyunculanndan biriydi. Tek ku-
suru, dünyaya biraz erken gelmiş ve gunümüzun teknolojik devri-
rainin öncesinde kalmış olmaktı. Bu güzel kadının TV ekranlanna
"Bir Kadının Günlügu" ile gelmesi aslında bir sinema olayıydı.
katmanlardan oluşur? Eğitim dü- bu sorumluluğu duyumsamamak
zeyi nedir, gereğince eğitilmiş, çağ- mümkün mü? Yapılacak olan, sa-
daş kültür verilerine erişebilecek nınm öncelikle aydın kişinin kendi
düzeye gelmiş, gelmesine fırsat ve- bilgi, eğitim, kültür düzeyini yük-
rilmiş midir? seltraeye, kendi kendisini ^ "
Geçenlerde bir gazetede ülke-
rnizde yanılmıyorsak 15 milyona
yakın "karacahil" bulunduğu ya-
zıyordu. Yani henüz okuma-
yazma>ı bile tam anlamıyla söke-
memiş üçte bire yakın insanımız
var, erkeğiyle, kadınıyla, çocuğuy-
la... tnsan malzemesini eğiteme-
miş, okutamamıs, ona gereken ya-
tırımı yapmamış, yapamamış bir
ülkede, "halk" dediğimiz karma-
şık kitlenin kaçınılmaz biçimde
çok aşağılarda kalmış olan bilgi-
si, kültürü ve bunun biçimlediği
sanatsal beğenisi, TV'nin yayım-
ladığı filmi veya herhangi bir sa-
nat eserini değerlendirmede ölçüt
olarak alınabilir mi? Ahnması
"halkçılık" gereği mi olur, o hal-
ka gerçek anlamda saygıyı mı sim-
geler? Yoksa halkı, halkını sevme-
nin, gerçek halkçılığın bambaşka
ölçütleri ve eylem biçimleri mi ol-
malıdır?
Kendine "aydın" diyen kişiye,
bu kültürel açmazlar karşısında
elbette bü>ük sorumluluk duşü-
yor. Günümüzün çelişkiler yuma-
ğı Türkiyesi'nde ">ydın" olup da
ve "aydın" nhelemelerine olabil-
diğince yaklaştırmaya çalışması.
Kitleleri bilgilendirmeye, eğitme-
ye gönül vermiş kişilerin, bu ey-
lemi öncelikle kendilerinde uygu-
lamaJarı, hem genel kültür, hem
de (ve özellikle) uzmanhk dalla-
rında, sürekli okuyarak, öğrene-
rek, günümüzde yıldırım hınyla
ilerleyen bilgi birikimini sürekli iz-
leyerek, "aydın" kimliğini sürekli
pekiştirmeleri gerekiyor.
Bu aJanda kendi konumuza
dönmek için (ve geçen haftaki ya-
nmızla bağlantılı olarak) şu örne-
ği vermek istiyorum: Yayın organ-
larında gerek fılmler, gerekse
TV'de sinema üzeıine yazan
"meslektaş'ianmızın, kimi zaman
'imıasız" olarak yazmanın kolay-
lığı ve sorumsuzluğu arkasma sı-
ğınmaktan da vazgeçip, çağdaş si-
nemayı olduğu kadar, (TVde Si-
nema'nın kimi programları dola-
yısıyla sürekli gündeme gelen) si-
nema tarihini de daha iyi öğren-
meye, bu konuda okumaktan es-
ki, klasik filmleri izlemeye, sürekli
bir yeniden-eğitim uygulamaya
alışmaları gerekmiyor mu?
Çünkü "sinema yazan" olmak
da çetin ve çetrefıl bir uğraştır, bir
meslektir, bir ömür törpüsüdür,
bir sorumluluktur. Sinema yaza-
n olmanın evrensel duzeyde gerek-
lilikleri, "asgari müşterek"lerı, ol-
mazsa olmaz koşullan vardır. Bu
koşullar, "kitle" için, "halk" için
aşırı olabilir, fantezi gözükebilir,
"soobizm" sayüabüir. Ama bu an-
lamda, yaşasın snobizm!.. Sinema
yazarı olmak, örneğin bir Loois*
Brooks'un efsanevi yüzünu izle-
miş, en azından duymus olmayı
gerektirir. Bu açıdan, hangi ülke-
den olursa olsun, bir sinema ya-
zarı, Pabst'ın "Bir Kadının Güo-
lügü" filmi oynadığıhda, kaçınıl-
maz biçimde sevinir, Brooks'u
anar ve eğer bu filmi duyurmak
olanağına sahipse, Brooks'tan söz
eder. Bu bir "sinema yazan sno-
bizmi"dir.
Aynı biçimde, bir sinema yaza-
rı, Ingrid Bergman'm lsveç döne-
mi filmleri karşısında "Hani bu-
nun Oscariılan?" diye bir tepki
göstermez. Yine bir sinema yaza-
rı, Rene Clair'in "Hileli Aşk" fil-
minı, Clair'i, Gerard PhUippc'i,
Mich^te Morgan'ı bir kalemde ge-
cip "Brigitte Bardot ekranda" diye
tamtamaz, tanıtmak akhna gel-
mez, eğer tanıtırsa onu döverler,
en azından kapıyı gösterirler.
Türkiye'nin karmaşık kültür so-
runları karşısında, sözünü ettiği-
miz şeyler çok fantezi mi kalıyor?
Bunlar, alabildiğine yoğun kültür
çelişkilerı yaşayan bir toplum için
"aynntı" mıdır? Olabilir. Ama ne
yazık ki ayrmtılar tümü oluşturu-
yor ve toplumumuz, ayrıntı say-
dığı şeyleri ihmal ede ede bugün-
kü kargaşaya gelip saplandı. Kit-
le iletişiminde yaşanan kargaşa,
bunun en güzel örneğL Düşünü-
nüz ki, yeni kurulacak olan bir
özel TV kanalı, kamuoyuna sü-
rekli olarak "TRTden kacirılan"
filan programa veya falan cici spi-
kerle adını duyuruyor, ama bu ye-
ni medyanın "kültürel programı"
üzerine tek bir satır bile yok!.. Oy-
sa temel, sağlam, kapsamlı bir
kültür politikası olmadan, bırakı-
nız Magic Box'ı, Türkiye'nin bile
pek uzaklara gidemeyeceği öylesi-
ne açık biçimde ortada ki!
ON YEDİNCİ YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE — Steve Miner'ın "Şeytan" adlı filmi 169O'lı yıllarda baş-
lıyor. Daha sonra üç yüz yıllık bir sıçramayla günumüze uzanıyor. Yüzyıllar öncesinin şeyıanı dünyaya
yeniden dönüyor ve kötülüklerine başlıyor.
9 I STAN B U L
ULUSLARARASI
FILM FESTIVALI
S İ N E M A
S İ N E M A Y A
B A K I Y 0 R
• Splendor
Sabun Köpüğü Hırsızları
Antonicni: Belgeler ve Tanıkhklar
Bellissimo:İtalyan Sinemasından İmajlar
Dışbank bankacılıkta olduğu gıbı. kültür \e
sanat etkinliklerinde de evrensel boyutlara
ulaşmanıza yardımcı olmaktan mutlulu^ duvar.
DIŞBANKTurk DısTıcaret Bankas
Fantastik sinema meraklıları için
Şeytanın dönüşüŞ e y t a n (Warlock) / Yönetmen: Steve Miner /
Oyuncular: Julian Sands, Lori Singer / Bir New World
Pictures yapımı (Fitaş).
Evreni iyilikle kötulüğün, yani
tann ile şeytanın mücadelesi ola-
rak yorumlayan Hıristi>-an inanı-
şında, şevtanı temel olarak alan
yapıtlar elbette daha çok.
"Kötülük" yolunu seçenler, yani
evreni yöneten temel "güç" olarak
kötüyü gorenler, bizdeki Yezidilere
benzer mezhepler oluşturmuşlar.
Ancak haddimiz olmayan alanlan
bir yana bırakırsak, özellikle Ba-
tı'da şeytan üzerine bütün bir fan-
tastik edebiyatın oluştuğu, bun-
dan kaynaklanarak da sinemada
şeytanın nerdeyse "gözde" bir fi-
gür haline geldiğini gözlemlemek
zor olmasa gerek.
Sinema, şeytan temasına, özel-
ukle 1970"lerden başlayarak gör-
kemli bir dönüş yaptı. "Şeytan -
The Exorcist", "tbüs - The Omen"
gibi fılmler ve bunların ardından
gelenler, özellikle ABD toplumu-
nun yaşadığı bü>1ik siyasal/top-
lumsal sarsıntüara, bozgım, yenil-
gi ve skandallara metafizik bir ya-
nıt getirir gibi oldu. Bu akım gü-
nümüzde yavaşlamış gözükürken
işte size birdenbire yeni bir "şey-
tan versiyonu" daha!
Steve Miner'in filmi 1690'larda
başlıyor. Ve şeytanın >
F
er>1izündeki
temsilcisi (Yoksa bizzat kendisi
mi?) olan bir adarnın, yakılmak
üzere konduğu hücreden, çevreyi
allak bullak eden bir doğal afet
sayesinde kurtulduğu anlaşılıyor.
Sonra 3 yüzyıllık bir sıçramayla
günumüze geliyoruz. Aynı kişiuk,
yeniden dünyaya dönmüş ve kö-
tülüklerine başlamıştır. Amacı,
yüzyıllar önce üç parçaya aynla-
rak yok edilen bir kitabı yeniden
bir araya getirerek dünyayı "şey-
tanın egemenliği"ne almaktır.
"Şeytanlı filmleri" genelde es-
ki çağların gotik, karanlık ve kıv-
rımlı mimarileri içinde izlemeye,
günumüze uyarlanan şeytanlı
filmlerde ise çağdaş mekânlann
yine ürkünç dekorlara dönüşme-
sini görmeye alışmış bizler için
"13. Gün"ün (ilk bölumlerinin)
yönetmeni olan Steve Miner'in ko-
nuyu, kişilikleri "havalandırma"
çabası, aslında önce garip bir so-
nuç veriyor. "Derin Amerika"mn
geniş otoyollannda, anonim bir
çiftlik evinde, açıkhavada şeytan
kovalama, bir tür fantezi spora
dönüşüyor.
Miner'in "13. Gün" tarzı çağ-
daş "şok" fılmleriyle "şeytan" te-
ması, pek mutlu bir evlilik yapa-
mamış.
Geçen mevsira "Gotik" ve
"Manzaralı Oda" filmlerinde iz-
lediğimiz ilginç ingiliz oyuncusu
Julian Sands ve (makyajın da yar-
dımıyla) 3 ayn yaşı ustalıkla can-
landıran Lori Singer hoş oyunlar
veriyorlar. Fantastik meraklılan,
pek önemsemeden izleyebilirler.
Ö.F. Toprak
anılıyor
• Kültür Servisi — 20
Ağustos 1979 yılında
yitirdiğimiz şair, yazar
ömer Faruk Toprak, bağış
yoluyla Kültür Bakanlığı'na
kazandırılan Bostancı
Şenesenevler Ömer Faruk
Toprak Halk
Kütüphanesi'nde 31 mart
cumartesi günü saat
14.30'da düzenlenecek
toplantıyla anılacak. Anma
toplantısına Firuzan
Toprak, Oktay Akbal,
Fikriye önkıhç, Asım
Bezirci, lsmet Kemal
Karadayı, Şükran Kurdakul,
Hayati Asılyazıcı, Aydın
Hatipoğlu ve ömer Nida
katılacaklar. Anma
toplantısında dia gösterisi
ve bir dinleti sunulacak.
Akbank
yayınlan
• Kültür Servisi —
(Akbank Yayınlan Kültür
Servisi) Akbank'ın
Çanakkale Zaferi'nin 75.
yıldönümü armağanı olarak
yayımladığı "Mustafa
Kemal Çanakkale'yi
Anlatıyor" kitabı çıkü.
Türkçe ve Ingilizce 2 ayn
kitap olarak büyük boy 40
sayfa hazırlanan kitapta,
Ruşen Eşref in Mustafa
Kemal ile yaptığı söyleşi,
Şevket Rado'nun
Türkçeleştirmesiyle yer
alıyor.
İspanyolca
bir oyun
• Kültür Servisi —
lspanyol gülmece yazan
Miguel Mihura'nın bir
oyunu 31 mart cumartesi
günü 16.30'da ttalyan
Kültür Merkezi'nde özgün
diliyle sergilenecek. Kosta
Rika Konsolosluğu
himayesindeki tiyatro grubu
tarafından sergilenecek olan
oyun, "Malecotan en
Almibar" adını taşıyor.
BUGÜN
m Oda müziğl konsari
1U Devlet Konservatuvan
Yaylı Çalgılar Oda Müzigı
Konseri saat 16.00'da
Vezneciler Kuyucu Murat
Paşa Medresesi'nde
izlenebilir.
• Atatürk Kttaphğrnda
söyleşi Nur Nirven,
ressam Fihz Başaran'la saat
16.00'da bir söyleşi
yapacak.
• Caz konseri Erol
Pekcan Beşlisi, Yapı Kredi
Sermet Çifter Salonu'nda
saat 20.00'de bir konser
verecek.
• Dia gösterisi Prof.
Dr. Nihat Toydemir'in dia
gösterisi saat 13.00'te ITÜ
Mimarhk Fakültesi'nde
yapılacak.
• Beyaz Köşk'te resttal
Ayşen Katipoğlu (piyano)
ve Deniz Güler (arp)
resitali saat 16.00'da
Emirgân Beyaz Köşk'te
izlenebilir.
• Film gösterisi
İFSAK'ta Woddy Allen
gösterileri kapsamında
"Zelig" adh film
gösterilecek.
BİLS^K'TA
BUGUN
30 Mart Cnma:
19.00 KONFERANS:
YeakJen Milüyetçttik?
Çağlar KEYDER.
19.30 TİYATRO: "l»te
Baş İşte Gövde Iftc
Kanatlır" Yazan: Sevim
BURAK Oynayan:
BİLSAK TİYATRO
ATÖLYESt.
GÖRSEL SANAT
ATÖLYELERİ
Mehmet GÜLERYÜZ'le
Resim Çalışmalan.
Perşerabe - Cuma
10.00-01.00 arası CAFE-
FOYER-BAR
BİLSAK Herkese Acıkür.
BİLSAK Sıraselvüer,
Soğancı Sok. No: 7
CİHANGlR
143 28 79-143 28 99
Dünyanın
en büyük casusu
yakında İstanbul'da
I S T A N B U L K Ü L T Ü R V E S A N A T V A K F I
31 MAfll /15 NtSAN
Arabistanlı Lawrence / David Lean Türkiye'nin kitlesel sanat olayı