25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 24 MART1990 l Yerel Yöııetîıııler YdlanırkeiK.» _ _ Oncelikle eski yönetimlerle ilgili ileri sürülen rüşvet, talan, kayırmalar sürüncemede bırakılmadan ortaya çıkanlmalıdır. Sosyal demokrat kamuoyu, eski yerel yönetimlerce sözü edilen usulsüzlüklerin yapıldığı kanısını taşımaktadır. Birkaç dosya ile bu konunun geçiştirilmesine, sosyal demokrat taban razı değildir. ŞERAFETTİN UZUNER"Yük. Mühendis öyle bir zaman aralığında yaşıyoruz ki sosyal, siyasaJ, ekonomik, teknik gelişmeJer birbirleriyle amansızca yanşıyor. Öyle ki yeni bir buloş, kulla- nıimadan eskiyor, siyasai bir olay haber aşamasın- da değerini yitiriyor, sosyal oluşumlar yeni boyut- lar kazanıyor, ekonomi, giderek çözümsüzleşiyor. Daha dun denecek yakm bir zamanda, bütünlük görüntiisündeki sosyalist ülkeler paramparça oldu, dünya coğrafyası değişmeye başladı, ideolojik sap- lantılar yumuşadı, tersine ulusçuluk akunlan can- landı, soğuk ilişkiİer yerini hemencecik sıcak ve iç- ten ilişkilere bırakıverdi. Ardından yetişemediğimiz bu baş döndurucu degişmelerin daha bir uzun sü- re durulraayacağı ve yeni anlamlar kazancagı sanı- lıyor. Tüm bu gelişmelerden şimdilik ortaya çıkan somut, nesnel oluşum, sosyal demokrat düşünce- nin güçlenmesidir. Sosyal demokrat düşüncenin, ko- münizmin sulandınlrruşıdır savı, artık bir anlam ta- şımıyor. Yeni bir içerik kazanan sosyal demokrat düşüncenin ulkemizi de etkilemesi kaçınılmazdır. "Açıkhk ve yeniden yapılanma" ülkemizin de yad- sınmaz gereksinmesidir. On yıldır emir-kumanda zincirine bağlı olarak oluşturulan otoriter, örtulü yönetim, hala sürdürulmek istenmektedir. Bu ba- kımdan denebilir ki 26 Mart 1989 yerel seçimleri- nin sonuçlan, bu keyfi yönetime halkımızın demok- ratik başkaldınsıdır. 26 Mart 1989 seçimlerinin so- nuçlan bugünkü iktidara ve uyguladığı yönetime çok boyutlu bir tepkidir. Bu seçimlerde halkımızın <?o 80'i, ANAP iktidanna arkasını donmüştür. Ay- ru zamanda 26 Mart 1989 yerel secimleri, sosyal de- mokrat bir yönetimın oziemini de açıkça ortaya koy- muştur. Tepeden tırnağa eğreti olan ANAP iktidanrun halkın sosyal demokrat oziemini hazmedemediğin- den, sosyal demokrat yerel yörıetimlere soluk aldır- mayacağı kuşkuları da giderek yoğunlaşmaktadır. Iktidann sosyal demokrat yerel yönetimlere bakış açısının hem daralacağı hem de keyfileşeceği son uygulamalardan anlaşılmaktadır. örneğin, iki ay- dır bazı yerel yönetimlere verilmesi zorunlu hazine paylannın verilmemesi, hazine paylanrun düşürül- mek istenmesi, eski borçlan karsılamak için kesin- ti oranının »o 10/dan % 50*ye çıkârüması ve son ola- rak Çanakkale olayı, eğreti iktidann gerçek yüzü- nü gösteren saklanamaz kanıtlandır. Görünen odur ki eğreti iktidar sadece parasal olanakları kısıtla- makla yetinmeyecek, kısıtladığı kentlerin imar ve çevre ile ilgili fiziksel düzenleme yetkisini de kuşa çevirecektir. Kuşkusuz bu tutuma karşı yerel yöne- timlerin hakh tepkisi, iktidar-yerel yönetim çatış- masma neden olacaktır. Bu çatışmarun önümüzdeki günlerde boyutlanması kaçınılmazdır. Daha bir yıl önce hazinenin kapılarını iktidara bağlı yerel yö- netimlere ardına kadar açan eğreti iktidann, şımdi hazinenin kapılarını sımsıkı kapatması hükümet et- me anlayışıyla bağdastınlmaz. İktidara karşı kamuoyu destegi Eğreti iktidann etkili ve yetkıliJerı yerel seçim- lerden bu yana özellikle SHP'li belediyeleri başarı- sız göstennek için, her çareye başvurmaktadır. Ge- çen yıl aralık ayında, başkentte atmosferdeki me- teorolojik durgunluğun yarattığı aşın sisin neden olduğu birkaç günlük hava kirliliğini bile bahane ederek her kademedeki hükümet ve parti yetkilisi, büyük şehir belediye başkanlarına, devlet yayın or- ganlarından acıraasızca veryansın etmişlerdir. TKT, yetkilileri açıklamaların haber değeri olmamasına karşın, günlerce haber bültenlerinde vermekte bir sakınca görmemiştir. TRT, karşı yanıtlan vermemek- te direnmiş ya da kuşa çevirerek kamuoyuna sun- muştur. Burada bir hususu vurgularnakta yarar var- dır. Yerel yönetim yetkilileri, kendilerine tanınan ek- randaki az da olsa süreleri yeterince kullanamamak- ta, hazırlıksız, ivecen ve acemice karşı yanıtlarla do- yurucu, ses verici olamamaktadırlar. Görünen odur ki SHP'li belediyeler bir yıl geçmesine karşın he- nüz kadrolaşmamış, oturmamış, güçlü bir içerik ka- zanamamışlardır. Her dönemde olduğu gibi, içinde bulunduğumuz dönemde de büyükşehir belediye başkanları kalıcı ve kapsamlı yatınm yapma amacındadırlar. Bele- diye başkanlannın bu heveste olmalan kuşkusuz do- Jaldır. Ancak büyük kapsamlı ve kalıcı yaunmla- rın yapılabilmesi için, teknik bilgi birikimi, para- sal olanak, hükümet desteği gibi koşulların en az düzeyde olması zorunluluktur. Metro, sualtı geçi- şi, kent içi otoyol, buyuk kanaüzasyon projeleri gibi büyük ve kapsamlı yatınmların belediye olanakla- nyla üstlenilmesi, çok cesur bir atılımdır. Yap-işlet modeliyle bi)e olsa devletin desteği olmadan butun projelerin üstesinden gelmek olanaksızdır. Hazine payını bile yerel yönetimlerden esirgeyen bugunku iktidarın böyle bir desteği vereceği umul- maz. Hatta denebilir ki iki bin yılından sonra Is- tanbul'da yapılacak olimpiyat oyunlannın, şimdi- den başlaması gerekli altyapı yatırımlarını iktidar geciktirecek, savsatacak ve sonunda da suçu bele- diyeye yıkacaktır. Butün bunlann şimdiki yerel yönetimlerce göz önünde bulundurulmaması, onanmaz bir yanılgı- dır. Istanbul için duyurusu yapılan metro ve sualtı geçişinin ilan aşamasından öteye geçememe başa- nsızlığı, belediyeyi aşar, partiyi de kapsayabilir. Boy- le bir oluşum SHP'nin >-apabilirlik inancına zarar verebilir. Aslında dün olduğu gibi bugun de ilgili kamu kuruluşlan bü>tik ve kapsamlı kent içi alt- yapılaruıı vapmakla yükümlüdür. Belediyelerin, ka- mu kuruluşlannın görevini üstlenmesi gereksiz bir yonelmedir. Yerel yönetimlerin, kapsamlı büyük ya- tarımların yaptırımı için oncelikle elindeki kamu- oyu silahını kullanması daha doğrudur. Tum dün- yadaki büyük kentlerde olduğu gibi, kamuoyunun baskısı ile ister iktidarda olsun, ister muhaiefette olsun kent içi altyapı yatınmlan için hükurnetin kat- kısı sağlanabilmektedir. Bizde de bu yöntemin kul- lanılması başlatılmalıdır. Bu şikâyetler giderilmeli Uzun zaman Ankara'da oturdum. istanbul'a yer- leşeli birkaç ay oldu. Gözlemlerime göre, her iki kentte de halkın yerel yönetimlerinden benzer is- »ekJeri buiunmaktadır. Oncelikle esk.' yönetimlerle ilgili ileri surülen rüşvet, talan, kayırma sürünce- mede bırakılmadan ortaya çıkanlmahdır. Sosyal de- mokrat kamuoyu, eski yerel yönetimlerce sözü edi- len usulsüzlüklerin yapıldığı kanısını taşımaktadır. Birkaç dosya ile bu konunun geçiştirilmesine, sos- yal demokrat taban razı değildir. Aynca toplum, ye- rel yönetimlerden şimdilik büyük ve kapsamlı pro- jeler yerine, daha çok temizlik, az da olsa düzenli aralıklarla akan su, toz ve çamurdan arındırümış asfalt yol, büyük, küçük her kesimin yararlanaca- ğı park ve bahçeler, hava kirliliğini azaltacak do- ğal gaz, aksamadarı işleyen otobüs seferleri, doğru yön gösteren trafik işaretleri, genişletilmiş, kavşak- lar, çukurlardan arındırılmış gidiş geliş yolları, su sıçratmayan kaldınm taşlan, hemen kapatılan PTT ve doğalgaz hendekleri, çöp toplarken çevreyi kir- letmeyen çöpçuler, hilesiz ve katıksız besin madde- leri, çıkar ilişkisi kokmayan inşaat ihaleleri, çürük çarık mal satmayan pazar yerleri, gramajı eksik ol- mayan pişmiş ekmek gibi yaşamını olumlu etkili- yen hizmetlerin yapılmasını yeğlemektedir. Sonuç Bugünkü kısıtlanmış olanakların daha azıyla CHP döneminde başarılı hizmetler verilmiştir. Dö- nemin deneyim birikiminden yararianılmasının ge- rektiği kamsmdayız. Eski deneyim birikiminden ya- rarlanmak, parti-yerel yönetim işbirliği ile olanak- lıdır. Yerel yönetim-parti ilişkilerinin düzenli yünı- tulmesi, parti içi özgürlüğu de geliştirir. Bağımsız davranışlar partiye samldığından çok zarar verir. Unutulmamalıdır ki hiçbir parça biitunÜDden bü- yük olamaz. EVET/HAYIR OKTAYAKBAL Evrerfle Özal'ın C Başkanlıkları... İkide bir söylenir, "81 Anayasası halkımızın yüzde 92 oranda oyuyia benimsendi. Sayın Kenan Evren bugüne dek hiç bir Cum- hurbaşkanının efde etmediği bir oranda, yani yüzde 92 oyla se- çildi." Bilmeyen gerçek sanır bu sâzleri! Yüzde 92 oy doğrudur! Ama nasıl doğru? Halkın eli kolu bağlanmış, ağzı kapatılmış, ortada yalnızca Evren var, ülkeyi baştan başa dolaşıyor, meydanlarda sıkı korunma altında veryansın ediyor, Ecevit'e, Demirel'e, bası- na, partile r e! Diyor ki "Yeni politikacılar çıksın. Eskiler unutulup gitsin. Anayasa'ya oy verin, ülke anarşiden kurtulsun." Evren'in soylevleri, demeçleri Cumhurbaşkanlığı'nca yayımla- nan kitaplarda yer almıştır Kimse aksini söyleyemez. Belgeler ortadadır. 80 darbesi uzun hazırlıklar sonucu gerçekleştirilmiş- tir. Hazııianan bir plan, olduğu gibi uygulanmıştır Beş kişi Türki- ye'nin yazgısına egemen dmuştur. 61 Anayasası kaldınlmış, uzun süre beş kişinın kararları Anayasa yerine geçmiştir. DYP Genef Başkanı Süleyman Demırel "1990 Türkiye'sınden siz sorumkısunuz" dıyor Evren ve arkadaşlarına.. Tarih böyle yazılacaktır, '80'den '83 e kadar Ulusu hükümetı, '83'teki genel seçımle iktidara getirilen Özal hükümetı... İki hükümet de beş kişinin varlığından güç alıyordu. Beş kişi Özal a Türk halkının yazgısına egemen olmak fırsatını vermiştir. Küçücük bir yanıl- mayla. Sunalp'ın partisinin kazanacağını umdular, ama Ozal'ı karşılarında bulunca ister istemez kabul ettiler, '83'ten '88'e ka- dar Özal'la işbirliği yapmaktan da kaçınmadılar Sayın Evren ANAP yönetiminın bütün kararlarını destekledi. Demirel'in de- diği gibi '90 Türkiyesi'nden sorumlu olanlann başında Sayın Ev- ren vardır. "Milleti, bu ikrarlarında olduğu gibi devre dışı bırakıp ısmar- lama bir rejim projesi yapan ve bunu uygulayanlar, kurdukları bu ısmarlama rejimin sonuçlannı reddedemezler. Bu reddi mi- ras olur. İcraatın bir kısrmna sahip çıkıp bir kısmını reddetmek mümkün değildir." Süleyman Demirel, böyle konuşuyor. Yüzde 92 oyla seçilmiş bir cumhurbaşkanı, ardından Meclis- teki yüzde 36'lık oyla Çankaya'ya çıkmış bir başka cumhurbaş- kanı!.. Herkesbiliyoryüzde92nınnasıleldeedildiğınî! Enbaş- ta ben biliyorum. Anayasa taslağmın ulusça kabul edilmemesi gerektiğini yazdığım için iki kez sıkıyönetim mahkemelerinde he- sap vermeye çağrıldıgımı unutmak olası mı? Hele üç ay hapse mahkûm edıldığimi de düşünürsek... Neymiş, işçi haklarını ortadan kaldıran, grevleri yozlastıran, sermayecilere lokavt hakkını tanıyan, özgürlükleri kısıtlayan bir anayasaya evet' denilmez diye yazmak nasıl suç olabilirdi? Ama oldu! Sayın Evren'in 'mavi' renkteki oy pusulalarını bile kötüle- diğini unuttuk mu? "Atatürk'un gözferi maviymiş! Atatürk onla- ra mavi mavı bakıyormuş! Atatürk onlara haın hain bakıyor" tü- ründen sözleri soyleyen de Sayın Evren'den başkası mı? Daha sonra 'niye iki aday olsun, gereksiz kâğıt masrafı' diyen de yine Evren değıl mı? Yüzde 92 oyla anayasanın benimsenmesi, Sayın Evren'in cum- hurbaşkanlığına tek aday olarak seçilmesi herkesin belleğinde- dır: Ne zaman bıri çıksa da hele Sayın Evren'in kendisi de orta- ya çıkıp "Ben yüzde 92 halk oyuyia seçildim" dese içimden gül- mek geliyor. Dünyanın hiçbir demokrat ülkesinde bir cumhur- başkanı yüzde 92 oyla seçilmez, seçi/emez? Ancak diktatörler- dir, işbaşında silah gücüyie oturanlardır yüzde yüze varan oyla işbaşına gelenled.. Sayın Evren de Bay Özal da Türkiye cumhurbaşkanlığına ger- çek anlamda demokratik bir seçimle gelmemişlerdir Bay Özal'ı cumhurbaşkanı olarak içine sindiremeyenlenn zoraki saygı ve sevgi gösterilerine kalkışmamalarını doğal saymak gerek- mektedir. Demirel'in sözleriyle yazımı bitirmek isterim: "Bir ülkenin başında, arkasında halk desteği yüzde 20'yi bul- mayan insanlar oturuyorsa başkaca bunalım aramaya acaba ge- rek var mı? Devletin ve hükümetin, hakkı olmayan insanlar ta- rafından işgali bunalım değilse nedir?" SHP İSTANBUL İL ÖRGÜTÜ ''ÇANAKKALE'YE GİDİYORUZ ' Halkın desteğını kaybetmiş olan ANAP ıktıdarı panık ıçındedır Ulkemizın sorunlanna çozum bulmakta acz ıçıne duşmuştur Öfkesinı demokratik yol- lardan, halk desteği ile yönetime gelmış belediyelere ve başkanlarına yö- neltmıştır. Amacı kendisının halka veremez olduğu bızmetın SHP'li beledıyelerce verılmesıni önlemoktir Çanakkale Beledıye Başkanımızın gorevden ahnması ANAP'ın, engelle- melefinı baskıya dönüştürdûğünu gösterıyof Bu demokrası dı$ı uygulama- yı şıddetle protesto edıyoruz Befedıye Başkanı Sayın ismail ÖZAY ve Çanakkale halkıyla dayanışma- mızı somutlaştırmak için Çanakkale'ye gidıyoruz. Tarih: 25 Mart 1990, Pazar Saat: 07.30 Hareket yerı: Havaalanı Kavşağı SHP II Başkanı Ercan KARAKAŞ l(çe Başkanları Baki AKPOLAT AdaJar. ibrahim YENER Bakırköy. Hüseyln ÜNAL Beyko;. Mustafa TOSUN Beşıktaş Ertuğrul GULSEVER Beyoğlu. Benoz ÖZKAN 8 Çekmece Kasım KOLCUOĞLU Çatalca, Sabri KILIÇ Çmnonu, Fikrel ŞIMŞEK Eyüp Abidin TEKCAN Fatıh Halll TELEK Gazıosmanpasa. Ümit SILAN Kadıkoy, Zeynel ÖZTUnK Kâğıthane, Yılmaz BAKITKAL Karial Celal GUL K Çekmece, Abbas GUZELPINAR PendıK, Hüseyin ERKAN Sarıyer. Erdoğan ATAÇ Sılıvrı Savaş SARI Şıle Flkrl YILMAZ Şışlı, Fikrel ÇABUK Uskûdar Fikret ŞAHİN Ûmranıye Alitaş ALBAYRAK Yalova ibrahim Yİ6İT Zeyiınburnu KADIKOY BELEDİYESİ PANEL ETKİNLİKLERİ 24.03.1990 CUMARTESİ SÖYLEŞİ: İSTANBULUN SU SORUNU Ergun Göknel YER; Caddebostan Kültür ve SanatMerkezi Saat: 20.00. '\ei',~j\r,'\\ .r.i SÎLA SNACK BAR Tfıriindc yeni bir soluk* FATIHKISAPARMAK^ Cuma-C tesı RE2.343 67 83-310 14 09 Harem-Uskudar yeni sahıl yolu Hava Us Lokalı yanı. Semsıpaşa-Uskudar \J ALÎAĞA ^ EMEK ŞENLİKLERİ KARİKATÜR YARIŞMASI I. AMAÇ Şenlık çerçevesı ıçınde. görse< sanatlar a.-asınca önemiı yer: olao kankatür ile eme« arasınflakı *şkıyı peKışiırnek ve çızgı sa natçılanmn dıkkatını emefc ü^ennde yo^üniaştıfmaK amacıyla Izmir Allağa Beledlyesl tarafından bir Kankatür yarışması öüzenlermıştır II KONU Yanşmanın konusu - E M E K - tır III. KATILMA KOŞULLARI a) Yarışna, arraîör ya 0a prc'esyorıe 1 tûm kankatürcuıere açıKtır b) Karıkatûrcûler her fijrlü teknıKle çızılmış en çok ûç kankatürte Katıla&lırler c) Yarışmaya katuacaK kankatjrler da^a önce yayınlanmamış oirraiıdır rj) Kankatuner 40x40 cm'den bcyûk oimamalı ve sergıleneceğ' ıçtn, Dostaca kmlmayacak tyçımde yMlanmalıdır e) Yarışmacı ar kısa öügeçm şter rtı bir fotoğraflannı karıkaturterı ıie b*rlıkte gönoermelıöır f) KankatLrler. er geç 19 Nlsan 1990 Perşemb* günû saat 17.00'ye kadftr BİLAR A.Ş. llk Belediye Cad. Kuçuk Tûnel Han No: 5,5 Şişhane - İSTANBUL adresme ulaştırılmaldır g) Ya.'ışma sonuçlan 30 Nısan 1990 tarın<nde açıkJanacaktır IV. ÖOÛL a) B;y^k OOdl 1 000 000 (Bir mılyon) iıraûır b) Aynca dörf yanşmac ya 250 000 [llnyCzellıbmyet lıra başarı ööûlü verılecektır V. SEÇIOLEB KUHULU Yarış-na Seçıcıler Kurjlu Senıh Balcoğlu. Ismaıl Gûlgeç AJı Ulvı Ersoy. Nez^ Danya! Ferruh Dojan. Kamıi Masaracı ve Tan Oal'dan oluşur LISKUR SÜRÜCÜ KURSU EHLIYETINIZI BİZDEN ALIN :4. TAKSITLt ÖOEYİN Kadıkoy 336 02 79 Ecenkoy 359 30 68 Maltope 352 24 21 PATARADA 1 DÖNÜM TAPULU ARAZİ, KAŞ UZUNÇARŞEDA DEVREN DÜKKÂN 160 06 66 Ehliyetimi, sigorta kartımı kaybettim, hükümsüzdür. MÜMTAZ TÜRKMEN I.T.Ü Makine Mühendisligi Fakültesi okul kimliğimi kaybettim. Hükürasüzdür. ELİF ÖZER Kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür. HÜLYA YILDIRM TÜRKİYE YÖNETİMİIVDE KARMA^A Prof. Dr. Lütfii Doran 5000 Ura (KDV içinde) Çağdaş Yayinlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul Ödemdi göBderilmeı. PENCERE İnsanlığın Denektaşı İnsan benfiğinin kuytusu karanlıktır. Mağara yaşamından arta kalan canavarlık, en dipte tortulaş- mış, duruyor. Bir çalkantıda yüze vurabilir. Yoksa kolay mı Elazığ'da dokuz sucsuz insanı yoldan çevirip yan yana dizerek kurşunlamak? Canavarlaşma; her soyda, ülkede, toplumda, sınıfia, katman- da görülebılir. Hiçbir toplumun alnı ötekinden daha ak ve elleri daha temiz değildir. 20'nci yüzyılın en uygar haJklarından biri Almanlar değil miydi? Goethe'nin çocukları nasıl da yırtıcılaştı- lar? Nazilerin yaptıklarını neyle açıkiayacağız? Bir kez gözü dön- meyegörsün, insanoğlu, gezegenimizde yaşayan yaratıkların en canavanna rahmet okutuyor. Hele kardeşin kardeşe düşmanlaşması yok mu? En kötüsü- dür ve ne yazık ki bu en kötüsü kapımızı çalmaktadır; Anadolu halkını birbirine düşürmek isteyenler epey yol aldılar; Güneydo- ğu da yaşanan her kanlı olaydan sonra yüreklerdekı hınç biriki- mi ürkütücüdür Eğer bu iş boyle giderse, sağduyu buharlaşıp yok olacak, insafa çağrı çıkaranların sesleri kısılacak, insanlık- tan söz edenler suçlanacak: — Hain!.. Peki, emperyalizmin istediği de Anadolu'nun Lübnanlaşması değil midir? • İş işten geçmeden külahımızı önümüze koyarak düşünemez miyiz? Beylik lafları, kalıplaşmış sözleri, betonlaşmış yargılan bir yana bırakırsak, bir tarihsel yanılgının bataklığında kulaç atma- ya çalıştığımızı görmek kolaylaşabılir. Her şeyden önce "resmi görüş"ün çerçevesini kırmakta yarar var. Ne demek resmi görüş? Anadolu türkülerini sesiyle sazıyla dile getiren Rahmi Saltuk bir kaset çıkarıyor... Ernirie toplanıyor kaset... Niçin? Değerli sanatçımız Saltuk bir günah işlemiş, kasette Kürtçe türküler de varmış... İngilizce, Fransızca, Rumca, Arapça, Italyanca şarkı söyleyen- ler yadırganmıyor. Son günlerde bir gece kulübünde yıldızı par- layan Leman Sam, dokuz dilde şarkı soylüyor diye bütün Istan- bul gazetelerinde övülüyor; İbranice de soylüyor, ama Kürtçe ya- sak değıl mi? Rahmi Saltuk Kürtçe bir Anadolu türküsû söy- leyince: — Yasakl.. Saltuk: — Neden? Resmi görüş: — Kûrt dili diye bir şey yok. Kürtçe denen ağız, Anadolu'nun bir yöresinde Türkçenin bozulmuş biçimi olarak kullanılıyor.. Rahmi Saltuk sevgi ve dostluk türküleri yakan bir sanatçı iken "resmi görüş"ün duvanna tosluyor. Haydi uğraş bakalım!.. Bit- mez tükenmez dava dosyalarında ayıkla pırincin taşını... * Güneydoğu sorununun çözümüne Önce Anadolu'nun betısın- dan başlamak farz oldu. "Kürtçe varmı, yok mu?" diye tartışmak, Anadolu'da "Erciyas dağı ya da Van gölü var mı, yok mu?" diye tartışmaya benziyor. Anadolu'da Kürtler yaşıyor; yalnız Siirt'te, Mardin'de, Cizre'de (kı- sa deyışle Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'nde) değil; İzmir'de, is- tanbul'da, Edirne'de, her ilde yaşayan Kürtlerin resmi dilleri Türk- çe, anadilleri Kürtçedir. Güneydoğu sorununun çözümünde ilk adım bu gerçeğe da- yanarak atılmalıdır. Gün geçirmeden.. ivedilikle. 21"ınci yûzyıla 10 kala Türkiye'de yaşayan herkes insanlığını denektaşına vurmak zorundadır. İnsanlığımız terörü, cinayeti, katliamı, canavarlığı Anadolu'dan tasfiye edebilecek kadar güçlü olmalıdır. Yoksa düşmanlık bir kez toplumda karşılıklı kızıştırılan çevrelerin gozeneklerine sızıp damarlarına işledi mi, iş kan davasına dönüşür veo zaman aer- oek düşmanJarm ekmeğir* yağ sürülür. , '•' .y~''^\^~ TEŞEKKUR Aziz varhğımız, değerli eşim, sevgili annemız AYFER KAUR'a Hastalığı süresince olağanüstü bir gayretle ilgi gösteren Sayın Prof. Dr. Muzaffer Gürakar'a, ölümünden sonra büyük acımızı paylaşmak için birbirleriyle yanşan sayın akraba, komşu ve dostlanmıza, cenaze törenine katılmak lütfunda bulunan seçkin zevata, çiçek gönderen, vakıflara bağışta bulunmak suretiyle sevgilerini belirleyen yakmlara, telefon, telgraf ve mektupla taziyette bulunanlara, Gazeteciler Cemiyeti'ne ve değerli başkanına, Türkiye Spor Yazarlan Derneği'ne ve Mısırçarşısı Esnaf ve Derneği'ne özden duygularla binlerce kez teşekkür ederiz. EŞİ: SAtM KAUR ÇOCUKLARI: MAHMUT KAUR, MURAT KAUR 115 HP Johnson Motor 5.5 metre Tacar sürat teknesi ile 25.000.000.- Tel: 556 70 10 Yeni YfiZ BOZ kalemniz...Çabuk kuruyan, kolayca silinebilen, iz bırakmayan, tekrar doldurulabilen ve kokusuz Boardfftarken BEYAZ TAHTA KALEMİ Dünya standartlarındaki kalitesi, 4 ayrı rengi, modern kullanımı ile okullann, dershanelerin, bankaların ve bütün şirketlerin hizmetine sunulmuştur, Kırtasiyeciierde ar&yın. PENSAN Kalem ve Kağıt Sanayi Tıcaret A.Ş. Tevfik Bey Mahallesi. Papatya Sokak Sefaköy/İstanbul Tel- (1) 598 04 72-73 Fax:(1) 580 O3
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear