Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
24MART 1990 CUMHURİYET/15
HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN
Meteorolop Genel Mûdüriüöû'nden
âlınan bilgıye göre, yurttun do^u ke-
simtori parçaJı bukıthı Doğu Akdeniî
GürM)doOu Anadoiu ile Doflu Anado-
kı'nun göney batısı yer yer sajanak
ve gök gûrûttûiû saftanaK yaOıs* öte-
ki yerier tt bubflu v« aeık geçecek.
HavasıcakkOı detyşmeymek. Rûzoar
kuzey ve batı yönlefden harfrf ara sıra
orta kuvvette esecek. DenizlerimtaJe
oızoar: Akdene «e Güney Ege'de gûn
ttahsı ve todos, Meto deniztenmiaje
yıkkz ve poyradan 3 Ha 5 kuvvetinde
saafk 10 ila 21 demz miii hızfa ese-
c * . Oenz mutafl daig* olac*. dal-
ga yüksetdifli 0 5 ila 15 m görû;
uzaklıjı 10 km dolayınâa bukjnacak.
Van GAU'nde hava: Parçalı bu-
Aüana
Adapazarı
Mıyaman
Afyon
Afln
Anakya
Amatya
Artvm
**n
Balıtear
Bilecik
Y 24° 8° ftyartakır
A 15° 6°Edime
B 23° FErancaı
A 20° 3°Ef7Urom
B 5° -9° Esioselv
A 12° <°Gaz>anlep
B 16» 2° Giresun
20° 0°Manısa
24» 5°K.Maraş
17° 0°M«5in
A 23° 6° Gümüşhane B
lutkı geçecek. Rûzgâr kuzey ve batı yöntentaı Fıaftf ara stra orta
kuvvette esecek. G6( hücûk dalgatı görûş uzaklıgı 10 km. dcla-
yında bulunacak
g
tttfc
Bofa
Bursa
ÇanaMole
Çorum
Oenztî
A 15" 3°Halddri
A 25° 8° Isparta A
A 20° 2°istanlwl A
A 17» Pbnir A
B 17» 0°K>5 B
B 18° -3° Kasomonu B
A 2T> 1°Kj»seri
A 17° <°KjrWare»
A 17» 6°Konya
A W-1» Kütatya
A 24° 8°Malatya
rrtktv»
20° 1°tt*
21° 4°M0de
K)° 5°0rfu
15° -3° fte
12° -r Smsun
20° 1°SSrt
14° 5°Sinop
23°10°SMS
5°-8° fetorüaO
20° Ffabzon
20» yfcnceti
23° 5°Uî»
20° 1°Van
20°
19»
A 23° 6°
A 23° 6°
Y 23° t°
A 23° 6°
B 22° 4°
B 19° 0°
B 10° 5°
B 10° 5°
B 10° 4°
Y 21
C
7°
A 11" 5°
A 17° -1°
B 12° 4°
B 10° 5°
B 17°-1°
A 21° 4°
B B°-5°
A 18° 0°
A 10° 4°
I DUuBu m ast >?kartı A-apk B-buMki G-jûneş* K-kark S-soiı V^ajmurlu
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Bayük patluna da
denilen ve evrenin sı-
fır ölçekli bir faktöre
denk düşen başlangıç
evresi. 2/ Su koyraa-
ya yarayan kulplu ve
emzikli kap... Eski
Türk güreşlerinden
biri. 3/ Doğu Anado-
lu'da bir ırmak... Saf-
ran, amber ve misk
kanştırılarak yapılan
güzel bir koku. 4/ ln-
san vücudunun dış
yüzü... Tekerlekli ka-
ra taşıtı. 5/ Saydam
ve üstü tanecikli bir kayaç. 6/ Japon-
lara özgii kâğıt katlama sanatı. 7/ Sod-
yumun simgesL.. Türkiye'nin plaka işa-
reti. 8/ Kumarda "ne kârlıyım, ne
zararlı" anlamında kullanılan sflzcük...
Önceden verilen güvence parası. 9/
Renkli çiçekleri olan bir süs bitkisi.
YUKAKIDAıN AŞAĞIYA:
1/ Mukavemet yanşını ve tüfekle atışı
içeren kayak sponı. 2/ Çam, ardıç, se-
dir gibi ağaçlann yaprağı... Türlü ne-
denlerle başanlı olamayan kimse. 3/ Geminin baştan ikinci dire-
ği... Gürnüşün simgesi. 4/ Bir miizik parçasının, dinleyicilerin iste-
ği üzerine yeniden çalınması... Amazon bölgesinde batakhk sık or-
man. 5/ Bir renk... Avuç içi... Yabanıl hayvan barınağı. 6/ Koku.
7/ Taşıtlarda yükün yükseklik ölçüsü... Ayak. 8/ Babanın kız kar-
deşine verilen ad... Borudan kol alraakta kullanılan bağlantı par-
çası. 9/. Kaptanın ya da tayfaların, gemı sahibine ya da sigorta or-
takhğına bilerek verdikleri zarar.
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Kadınların mebusluğu
24 MART 1930
Kadınların yakında mebus da
olabilecekleri hakkındaki
haberler şimdilik sadece bir
temenniden ibarettir. Bunun
için daha birkaç seneler
geçraesi lazım olduğu fıkri
kanaat halindedir.
Yeni Belediye kanununda
kadınların da intihap hakkı
verilmesi kabul edilmiştir. Bu
haber tstanbul münevver
kadm muhitinde çok hüsnü
tesir yapmıştır.
Türk Kadın Birliği ve diğer kadm teşekkülleri bu hu&usta
memnuniyet izhar. etmektedirler. Kadın Birliği azaları
hükümetin gösterdiği bu büyük alakaya teşekkür etraeyi
münasip görmektedir.
30 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Yorumsuz hüküm
24 MART 1960
Mılletlerarası Basın Enstitüsü aylık
bir bülten yayınlar. Halka
dağıtılrrnyan, tngilizce ve Fransızca
olarak iki dilde basılıp yaJruz üyelere
gönderilen bu bültenin yayın alanı
pek dardır. Okurlannm sayısı bir kaç
bini aşmaz. Fakat bu bir kaç bin
kişinin tesir sahası alabildiğine
geniştir. Hür dünyada gazete okuyan Nadir Nadi
yüz milyonlarca insan o bir kaç bin kişiye sıkı sıkıya
bağlıdır. Herhangi bir konu hakkında sevdiği gazetenin
verecefi hüküm okuyucuyu elbette ilgisiz bırakmayacaktır.
tşte bu Ensütü tarafından çıkarılan aylık bültenin son
sayısında Tiirkiyeye aynlmış iki sahifelik koskocaman bir
yaa var. Geçen ay böyunca bizim iktidar çevrelerinde
Enstitüye karşı uyanan şiddetli tepkilerden söz ediyor.
tktidar adarnları ve iktidar yaym organları neler demişler,
neler yazmışlardı bu Enstitü hakkında? Bizde basın hürriyeti
"kemâli ile" mevcuttur, dışandan işimize kimse karışamaz,
demişlerdi. Enstitünün Başkanı komünisttir, demişlerdi. Ne
idüğü belirsiz bu teşekkül hep sol akımları destekler,
demişlerdi. Şeref ve haysiyetlere saldırmamak şartiyle
yurdumuzda her düşüncenin açıkça ifade edilebüeceğini ileri
süren bir takım iktidarcı gazeteler de Enstitü idarecilerine
pek çirkin kelimelerle sövmüşlerdi.
Şimdi Enstitünün aylık bülteni bu isnatlara karşı ne
yapıyor? Uzun boylu Enstitüyü savunmaya mı kalkışıyor?
Biz komünıst değiliz, bize iftira ediyorlar mı diyor?
Teşekkülün iyi niyetli amaçları hakkmda uzun bir konferans
mı veriyor?
Hayır, hiç birini yapmıyor. Sadece, Milleüerarası Basın
Enstitüsünün Türkiyedeki basın durumu karşısında giriştiği
tesebbüse karşı Türk iktidar çevrelerinde uyanan tepkiyi
okurlanna (yani dünya gazetecilerine) bildirmekle yetiniyor.
Konulan yayın yasağını, Gazete Sahipleri Sendikasının
protestosunu bildiriyor.
Bunun dışında ne bir cevap, ne de bir yorum!
Bu yazıyı okuduğum zaman memleketimiz hesabına derin
bir üzüntü duyduğumu saklamıyacağım. Birkaç iktidar
yöneticisinin sabit fıkirleri vtizünden hakkımızda böylesine
kesin ve ağır hükümlere yol açılmamalı idi. Nihayet biz
bağımsızhğma dün kavuşmuş bir Uzakdoğu veya bir Afrika
milleti değiliz. Hürriyetin bilinmediği tarih çağlannda bile
üstün bir kültür seviyesine ulaşmış kuşakların evlâdıyız.
Hürriyet savaşının memleketimizde yüz yılı aşkın bir tarihi
var. Bu süre içinde ileri geri hamleler yapümış, adamlar
öldürülmüş, adamlar sürülümüş, adamlar hapse atılmış,
nihayet millî iraderün üstünlüğü prensipine dayanılarak
hürriyet rejimi kurulmuştur. Bu(rejime inandığımızı
söylediğimiz için de dünya hürriyet cephesine girmişizdir.
Fakat herhangi bir cepheye lâfla girilmez. Orada bir yama
gibi kalmamaya, yaşıyan bir organizmanın canlı ve dinamik
bir parçası olduğumuzu göstermeğe mecburuz. Bu da insan
haklan ve temel hürriyetler konusunda cephemizin
prensiplerini memleketimizde dimdik ayakta tutmakla olur.
NADİR NADİ
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhur.yet
ÖzaPdan son atak
24 MART 1989
Başbakan Turgut Özal, yerel seçimlere iki gün kala yaptığı
açıklamalarla siyasi atmosferi tırmandırdı. Pazar günü
TV'de yaptığı konuşmasmda "Bir sonraki konuşmamı
dirüeyin, önemli açıklamalanm olacak" diy«n Özal'ın
muğlak bir ifadeyle söz ettiği "güç odaklan"ndan neyi
kastettiğini bugün açıklaması bekleniyor.
Bugürtkü basın toplannsı ve gece TV'deki seçim
propagandası konuşmasmda yapacağı "sürpriz" açıklamaları
merakla beklenen Başbakan Özal, dün kendisinden, "Yanlış
yaparsanız 5 tane özal gelse de sizi kurtaramaz. Benim
kadar anlayışlı, insan sevgisi olah başbakan bulamazsınız"
diye söz etti.
DUNYA'DA BUGUM
Amsfcrdam
Amman
Aiina
Ba«dat
Bacetonı
Bas*
Baftı
tam
Briite»
Butiapeşfe
Cenevre
Coayir
Gdde
Duftai
Frjrtdurt
Gıme
Hetar*
KaHre
Kopnhso
KOM
üMna
B
Y
A
Y
Y
B
B
B
B
B
B
B
B
B
B
e
8
B
B
B
B
A
13°
21°
23°
24°
13°
23°
19°
20°
14°
22°
22°
24°
28°
32°
32°
15°
10°
21°
12°
14°
22°
Lenmgrsj
Londra
Madrid
WW»
Mmtreal
MD6kM
Münîh
Now Yörfe
Osto
Pans
Prao
Riyad
Rcma
Sofya
Şan
WAvi»
Tunus
Vvsova
Vlmdik
Vıyana
Y
B
Y
B
B
B
B
8
B
B
A
B
B
Y
B
B
B
B
Y
VVashmgionB
Zûı* B
8°
10°
26°
24°
22°
9°
8°
9°
11"
16°
21°
31°
2S°
17°
20°
12°
10=
17°
24°
8°
9°
23°
TÂRTKMA
Harp Okulları ve Mühendfelîk
Genelkurmay emekli subaylara iş arıyorsa işte önerim:
Gerçekten yararlanılacak bilgi-deney ve yaştaki bu elemanları
birlik ve karargâhlann tüm bürolarında görevlendirsinler.
Muvazzaf subaylar da bürokrasiden uzaklaşarak tamamen
uygulamaya yönelirler.
Basmda bir haber: "Harp okullannda efei-
tim üniversite lisans düze>ine yiikseltilecek ve
subaylara mezun olduklan bolümun unvanı
verikcek." Örnegin tankçı subay "makine mii-
hcndisi", muhasebeci "elektronik mühendisi"
unvanı alacak.
Sözlüğe bakıyorum, subay için "silahh kuv-
vetlerde belli görevi ve yetkisi olan, astefmen-
likten mareşal-büyük amiralliğe kadar yukse-
lebilen, özel liizügc baglı asker" diyor. Belir-
leyici sözcük "asker"dir. Subay düzeyinde
"profesyonel askeriik" köklü bir eğitime ve
uzun deneylere gerek gösterir. Olunup olun-
madığı da eylem içinde belli olur. Mühendis-
lik ise "matematik, fizik ve Idmyayı insanın
somut gereksinmelerini karşdamak için siste-
matik sekilde kullanmaktır." Bu "estetigi" de
katmahyız. Subayuk ve mühendislik bir eği-
tim sürecinde nasıl verilecek anlayamıyorum.
Açıktır ki biri iyi olunamayacak. Sanıyorum
"teknik bilgiye sahip olmak" ile mühendislik
karıştınuyor. tkisi farkh şeylerdir. Ancak ha-
berin devammda asıl amaç açıklanıyor: "böy-
lece emekli olan subaylar mühendislik yapa-
caklar".
Askeri eğitim nedeni ile bazı dersler görü-
lemezse yıllık izinlerde ve yazm üç ayhk süre-
lerle tamamlanacak ve ünvan alınacakmıs. Bir
mühendis haftada 33 saat ders ve kalan za-
manlarda araştırma, proje, staj ile 4 yılda an-
cak yetişir. Deney kazanmak için yıllarıru ve-
rir. Bir tankçımn makine mühendisliği ile il-
gisi nedir? Gerçek bir mühendislik eğıtimi ala-
caksa "tank ile savaşmayi" ne zaman öğrene-
cek? Mühendislik ve mühendis olmak hafıfe
alınmamahdır. Üniversitelerdeki öğrencilere
hafta sonlarında ve yaz tatillerinde askeri eği-
tim verip, raezun olurlarken bir yıldız takmak
ve teğmen oldunuz demek düşünülebilir mi?
Sonrada mühendislikten emekli olduklarında
albay-general olarak orduya katılmaları.. Or-
duya "mühendis subay'' gerekli olduğunda iz-
lenen yol budur, öğrenciyi üniversiteye teslim
etmek. Sonra yazın selam vermeyi, sağa sola
dönmeyi öğretmek. Ancak bu elemanlar "sa-
vaşmak ve birlik yönetmek" konularına hiç
girmezler. O "askeıierin" alanıdır. Peki asker-
ler neden mühendislik alanına girmek istiyor.
Emeklilik günlerini düşünerek mi? Harp okul-
larının duzeyinin yükseltilmesine her zaman
gerek olacak. Ama böyle değil.
Tankçıyı makine, muhabereciyi elektronik,
pilotu uçak mühendisi yaptık diyelim. Piya-
de ne olacak? Levazım, ordunat ne mühendi-
si olacak? Onları ayırmak sorun yaratmaya-
cak mı? Belkide kılıç kuşanılırken hepsine ön-
ce "siyasal bilgiler" dipolması vermek dü-
şünülür.
Genelkurmay emekli subaylara iş anyorsa
işte önerim: gerçekten yararlanılacak bilgi-
deney ve yeştaki bu elemanları birlik ve ka-
rargahların tüm bürolarında görevlendirsin-
ler. Muvazzaf subaylarda bürokrasiden uzak-
laşarak tamamen uygulamaya yönelirler. Her-
halde büyük yarar sağlar. Mühendislik de mü-
hendislere kalır.
Mühendislikte sonuca matematik formül-
lerle varılır. Tüm çalışma alanlannda, her ko-
nuda da.. İçinde olduğumuz evrenin, güneş
sisteminin, dünyamn belirli fizik-kiraya-
matematik kuralları vardır. İnsanın bu kural-
lan araştınp bulabılmesi ve kullanabilir olması
oranında uygarlık gelişir. Ve bu kurallara say-
güı olunmadığında yanlışlar yapüır, ortaya geri
kalmış ülkeler çıkar. Atatürkçülük ve laikli-
ğe bu açıdan bakılmalıdır. Beni bu "çok
duyariı" konuda yazmaya yönelten sözünü et-
tiğim kurallar, >l
ani "aydın bilincf'dir. Beynim-
deki nöron hücrelerinin içinde parçacıklar
kendilerini oradan oraya atıyorlar: "yanltş,
yaahf, yaalış"... Hiç bir matematik denklem
harp okulunu bitirenlere mühendis unvanı ve-
rilmesini getirmez. Ayrıca "teknik
ögretmenlere" haksızlık olur.
YÖK'ün bu hazırhğa katılmasım hflzünle
karşıhyorum. Sayın Eğitim Bakanı ne düşü-
nüyorlar, merak ediyorum. Saygılarımla.
MEHMETBAYHAN
OKURLARDAN
Eş durumu göz ardı ediliyor
Anayasamız, yasalanmız ve
vicdanı kanaatler, ailenin
bölünmezliği ilkesini
öngörmesıne rağmen, ne yazık
ki Millı Eğitim Bakanlığı'nda
bu ilke bilinmeyen nedenlerden
ötürü göz ardı edilmektedir.
4.7.1988 tarihinde evlendim.
Bu güne kadar eşimden ayn
illerde görev yapmaktayım.
Son olarak eş durumundan
dolayı 15 Kasım 1989 tarihinde
verdiğim tayin dilekçeme
verilen cevapta, Aydın ilinde
felsefe öğretmenine ihtiyaç
olmadığından, atanmanın
gerçekleştirilmediği bildirildi.
İhtiyaç olmadığı halde 1989 ve
1990 yılında gerek ilkokul,
gerekse ortaöğretime onlarca
öğretmenin tayini Aydın iline
yapıldı. Ben 12 yıllık, eşim de
15 yıllık öğretmen olduğundan,
doğal olarak tayinimin eşimin
Çınarcık Beledîye Başkanı'ndan rîca
Belediyenize bağlı Esenköy
hepimizin bildiğı gibi
tstanbutumuzun güzel bir tatil
yöresidir. Ancak bu koyun
vasıta derdi günden güne
büyürnekte ve kanayan bir yara
halini almaktadır. Başka vasıta
olmadığı için köy sakinleri
tarafından çahştırüan ve en
ufağı yirmi beş kişilik olan
midibüslerle gidilmektedir.
Yalova-Çınarcık arasında
çalışan midibüsler beş yüz lira
ücret alırken, Esenköy
midibüsleri iki bin beş yüz lira
ücret almakta ve bilhassa
Yalova'da bir kişi dahi eksik
olsa saatl«rce beklemekte aynı
zamanda Armutlu otobüsüne
yolcu aldırmamaktadırlar. Bu
ücret tarifesini kimler vermekte
ve Armutlu otobüsüne (şoför
döverek) yolcu aldırmamak
cesaretini nereden
almaktadırlar. Esenköy'ün
nimetlerinden istifade eden
belediye olarak günün belli
saatlerinde en azından
Çınarcık-Esenköy arasında
otobüs çalıştırmayı düşünmüyor
musunuz? Çalıştıracağımz bir
otobüs b*şta köy sakinleri
olmak üzere benim gibi kısıtlı
imkânlannı kullanarak tatilini
Esenköy'de geçiren binlerce
vatandaşa sonsuz fayda
sağlayacaktır. Kocadere'ye
yaptığımz gibi Esenköy'e de
otobüs çalıştırmanızı rica eder
saygılar sunarım.
M.I./tZMTT
bulunduğu ile yapılması
gerekmektedir. Ve yine Nazilli
ilçesine bu yıl açılan Atatürk
Lisesi'ain felsefe öğretmeni
yoktur. Bizlere uygulanan bu
farklı yaptırım neden? Eş
durumundan kaynaklanan bu
yasal hakkımı kullanmam için,
özellikle Bölge tdare
Mahkemesi'ne başvurup,
yeniden mi onaylatmam
gerekecek. Öğretmenin bir
yığın sorunu çözüm belderken,
yasal hakkımızı kullanmamız
için bakanlıkla sürekü davalı
mı olmamız gerekir?
Yayımladığı bildirilerle
öğretmenden yana olduğunu
söyleyen sayın bakanımızdan
gerekli duyarlıhğı göstereceği
ümidiyle.
Ali Feyaoilu
Felsefe Ö|retmeai
Gitney/DenizU
İLAN
T.C.
PINARHİSAR
SULH CEZA MAHKEMESİ
EsasNo: 1987/186
Karar No: 1988/169
Hâkün: Mehmet Ali Önen 23662
Kâtip: Türkan Doğanay
Davaa: K.H.
Sanık: YAKUP TOLGA TEKELİ, Mustafa Cengiz oğlu, Güner'-
den olma, 1960 doğuralu, Niğde ili Aksaray ilçesı Pamucak Mahal-
lesi nüfusunda kayıtlı, halen Pınarhisar ilçesi Yancıklar köyünde
peynirci, T.C, tslam, bekâr, okur yazar, sabıkasız.
Vekili: Avukat Mehmet Cebeci, Pınarhisar.
Suç: Gıda Maddeleri TuzüğO'ne aykınlık.
Suç tarihi: 24/12/1986
Karar tarihi: 27/10/1988
Yukanda açık kimliji yazılı bulunan sanığın subut bulunan suçun-
dan dolayı:
1- Sanık Yakup Tolga Tekeli'nin sabit görülen sağlığa zararlı gıda
maddesi satma suçundan eylemine uyan Gıda Maddeleri Tüzüğü'-
nün 67/A maddesi delaleti ile TCK 4<«j. maddesi gereğince takdiren
ÜÇ AY HAPİS VE BEŞ BİN LİRA AĞIR PARA CEZASI İLE CE-
ZALANDIRILMASINA,
2- Sanık hakkında başkaca tesdide ve tahfıfe takdiren yer olmadı-
gına,
3- Sanığın kişiliğine sair hallerine ve suçun işlemşindeki özellikle-
rine göre sanığa verilen kısa sureli hürriyeti bağlayıcı cezanın 647 sa-
yılı kanunun 4'üncü maddesi gereğince takdiren beher günü 300.00
liradan YİRMİ YEDİ BİN LİRA AĞIR PARA CEZASINA ÇEV-
RİLMESİNE,
4- TCK'nın 72. maddesi gereğince sanığa hükmedilen aynı nevi-
den para cezalannın içtima ettirilerek sanığın neticeten ve içtimaen
OTUZ İKİ BİN LİRA AĞIR PARA CEZASI İLE CEZALAND1-
RILMASINA,
5- Sanığın mali ve iktisadi durumu, ekonomik koşullan ve para-
run alım gücü itibari ile sanığa hükmolunan ağır para cezasının 647
sayılı kanunun 5'inci maddesi gereğince laksitlendinlmesine takdi-
ren yer olmadığına,
6- TCK 402/1. maddesi gereğince sanığın mahkûmiyet siiresi ka-
dar cürme vasıta kıldığı meslek ve sanat ticaretinin TATİLİNE, ay-
rıca suçun işleniş şekil ve niteliğine göre işyerinin takdiren 7 gün süre
ile KAPA.TILMASINA,
7- TCK 402/2. maddesi gereğince karar kesinleştiginde karar su-
retinin büyük harflerle yazılmak suretiyle 7 gün süre ile kapatılan sa-
nığa ait işyerinin göze çarpan bir yerine asılmasına ve karar özetinin
C. Savcılığına bildirilerek İstanbul ilinde yayımlanmakta olan tirajı
100.000'den fazla gazetelerden birinde ilan ettirilmesine ve ilan mas-
raflannm sanıktan tahsiline,
8- Sanığın geçmişteki hali ve ahlaki temayülleri itibari ile sanığın
cezasının ertelenmesi halinde bir daha suç işlemeyeceği hususunda
mahkememize \icdani kanaat gelmediğinden 647 sayılı kanunun 6'ncı
maddesi gereğince sanığın cezasının cnelenmesine takdiren yer olma-
dığına,
Yasa yolu açık olmak üzere sanık vekilinin yüzüne karşı verilen
karar açıkça okunup usulen tefhim kılındı.
Basm: 20369
ŞİŞLİ TERAKKÎLİLER
25 Mart 1990 Pazar günü
saat 10.30'da
G e l e n e k s e l
Talaş Böreği Günümüzde
buluşalım.
Not: 1940 mezunlanna 50. yıl onur belgeleri venlecektir.
leşrifleri nca olunur.
T.C.
KAYSERİ 4. İÇRA VE tFLAS
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İLAN
Sayı: 1990/746
Muflisin adı, soyadı: Şaban Bayram
Adresi: Kılıçaslan Mah., Guçlü Sok., Çağlar Apt., No: 3-Kayseri
Yukanda adı ve adresi yazılı bulunan Şaban Bayram'm Kayseri
4. Asliye Hukuk Hâkimliği'nin 10.3.1988 tarih ve 1987/798 esas,
1988/138 karar sayılı ilamı ile iflasma karar verilmiş bulunduğun-
dan llK'nın 166. maddesi gereğince lebliğ ve ilan olunur. 13.3.1990
Basın: 45788
ARKADAŞ KULUBU'NDEN
DUYURULUR:
Derneğimizin kurucu üyelerinden, gözlükçülerin hocası, ünlü
gözlükçü, mümtaz insan, arkadaşımız,
RAHMİEMGEN'i
yitirdik. Acımız büyüktür.
Ailesine ve arkadaşlara başsağlığı dileriz.
Merhum arkadaşımız, ağabeyimizin cenazesi 24 Mart 1990
cumartesi günü (bugün) Şişli Camii'nde kılınacak öğle
namazından sonra Edirnekapı Şehitliği'nde toprağa
verilecektir. Arkadaşlara duyurulur.
'ARKADAŞ KULÜBÜ' BAŞKANI
DOĞAN KAT1RCIOĞLU
İLAN
ESKİŞEHtR İKİNCİ SULH CEZA
MAHKEMESİ'NDEN BİLDİRİLMİŞTİR
Sanık: Ahmet GOrkan, Ibrahim ve Telli'den olma 1956 doğumlu
Ankara ili Haymana ilçesi Gölbek köyü nüfusuna kayıtlı, halen ay-
nı yerde otûrur.
Yukanda kimliği yazılı sanık mahkememizin 18.12.1989 tarihli
1989/601-649 numaralı kararnamesı ile basit sarhoşluk suçundan
TCK'nın 571. maddesi gereğince 5000.- TL. hafıf para cezasına mah-
kûm edilmiş ve ceza tecil olunmuştur.
Sanığın adresi tespit edilemediğinden karar teblığ edilememiştir.
Bu nedenle ilanen tebligata karar verilmiştir.
HUküm ilan edildiği tarihten itibaren yedi gün sonra sanığa tebliğ
edilmiş sayılacaktır.
İlan olunur. 8.3.1990
Basın: 20498
ESKİŞEHİR İŞ MAHKEMESİ
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Dosya No: 1988/340
SSK Genel Müdürlüğü vekili Avukat özen özçelik tarafından Er-
gun Erakbaş aleyhine açılan alacak davası nedeniyle:
Adresi tespit edilemeyen davalı Ergun Erakbaş'ın duruşmanın bı-
rakıldığı 1.5.1990 günü saat 9.30'da mahkememizdehazır bulunma-
sı veya bir vekille kendisini temsil ettirmesi, duruşmada hazır
bulunmadığı takdirde yargılamaya yoklugunda HUMK'nın 377 mad.
gereğince devam edileceği ve hüküm verileceği davalı Ergun Erak-
baş'a dava dilekçesi ve davetiye tebliği yerine geçmek üzere ilanen
tebliğ olunur.
Basın: 45789
POLİT1KA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Yol yakınken...
Mete Tuncay dostumuz Tarih ve Toplum' dergisinin son sayı-
sında şoyle diyor:
"Bana fikrimi soran yok, ama yine de söyleyeyim: Ben kertdi
payıma, Turgut Özal'ın (velev bir anayasa değişikliği yapılabilse
de) süresini doldurmadan Çankaya'dan indirilmesine karşıyım.
Böyle bir şey, hukuksal olmaz, darbesel olur! Bunu bana, Cum-
hurbaşkanına fart-ı muhabbetim değil, demokrasiye saygım söy-
letiyor. Yine de Cumhurbaşkanı yansız davranmaya çalışmalı,
derim. 1950 yıllarında Yassıada dosyalanndan çıkan belgeter ibret
alınmak gereken sui misaldir."
1946'da partili düzene girdiğimizde İsmet Paşa hem CHP'nin
genel başkanı, hem de cumhurbaşkanı idi. Paşa'ya bir sataşma
olduğunda hangi kimliğine sataşılıyor diye bir kuşku vardı. Sav-
cılar genellikle cumhurbaşkanı kimliğine sataşılıyor diye dava
açarlardı. Mehmet Ali Aybar, bir yazısında CHP Genel Başkanı1
nı eleştirmişti, hakkında cumhurbaşkanına sataştı diye dava açıl-
dı, mahkûm oldu. Onun için cumhurbaşkanlarının durumu ve
konumu yerii yerinde olmalıdır. İkisi birbirine karıştınldığında bir
yere varılamıyor.
1950'de Demokrat Parti iktidara geldiğinde Cumhurbaşkanı
Celal Bayar, DP armalı bastonla yurt gezisine çıktığında, devlet
başkanının yansızlığı gene bozuldu. Çankaya'da partilerüstü değil
de bir partinin adamı imiş gibi davrandı. Oysa iktidara gelme-
den önce cumhurbaşkanının yansızlığı konusunda neler söylen-
miyordu.
Hadi, İsmet Paşa tek partiden getiyordu, yanaz olamazdı. Ama
çok partili demokrasinin cumhurbaşkanı Bayar, yansız davrana-
bilirdi. Öyle davranmadı Çankaya'da bir partizan gibi oturdu. 27
Mayıs'tan birkaç hafta öncesı halkta beliren taşkınlıkların anla-
mını bile kavrayamadı. Kalabalığın kabaran taşkınhklarını yumu-
şatacak yerde iyice kabarttı. Hatta yürüyüşe geçen Harbokulu
öğrencilerinin 'tenkilini' bile önerdi. Yasstada duruşmalarında
Adnan Menderes'le olan yazışmaları var, hiçbir zaman yansız
bir cumhurbaşkanı olarak görünmüyor.
Daha sonra gelen askeri yönetimlerin cumhurbaşkanlan, bir
anlamda Bayar'dan çok yansız olmuşlardır. Sunay'dan da, Ko-
rutürk'ten de oldukça yansız davranışlar görülmedi mi?
Şu ya da bu, hangi biçimde olursa oisun Çankaya'ya çıkan
asker kökenli cumhurbaşkanlan bugünkü sivillerden çok daha
yansız göründüler.
Bugün durum çok degişiktir. Bir partinin çoğunluğuna daya-
narak oraya gelip oturanlardan yansız davranmak beklenir. Ge-
len bir partiye dayansa, öteki partilerin benimsemedi^; kimse
olsa bile eğer orada yansız oturursa çok kişi tarafından benim-
senir. Yansız oturmaz da kendini oraya getiren partinin adamı
olarak davranırsa çok puan yitirir. Orada hukuka dayanarak otur-
duğunu herkes biliyor. Madem ki hukukun zorunlu şemasına göre
oturuyor, kendini kalabalıklara sevdirmenin, yansız olduğunu ka-
nıtlamanın yollarını aramaltdır.
Eğer muhalefet partileri ilk seçimde çoğunluğu ele geçirirler-
se, söylediklerine göre, onu oradan uzaklaştıracaklardır. Bu uzak-
laştırma hukuk bakımından nasıl olur biiemeyiz. Ama bir seçi-
me kadar oturduğu süre kendini yansız olarak benimsetirse, o
gün geldiğinde koltuktan kaldırılması biraz güç olur. Bugün bile
muhalefet partileri koltukta oturanı aşıp zirvede toplanmıyorlar
mı? Gizlenen gerçekder var. Bunlar saydam bir politika izlene-
rek yansızlık ispatlanabilir.
"öyle diyoriardı, ama pekalâ yansız davranıyor hepimizin say-
gınlığını kazanıyor" denebilir Bunun denmesine çaba gosteri-
lebilir. Vbl yakınken her şey kotanlmalıdır. Yol yokuşa vurduğun-
da geç kalınmış olabilir. O zaman da iş işten geçer. Bir çoğun-
luk darbesiyle gelinen yerden bir çoğunluk darbesiyle gidilebi-
lir.
Biz yol yakınken yapılabileceğini sanıyorduk, ama üstüne gi-
derek dengeyi bozuyortar. Gittikce işler karışacağa benziyor.
TEŞEKKÜR
Annemin By-Pass ameliyatını tüm aksiliklere kar-
şın büyük bir basarıyla gerçeklestlrerek onu yaşama
döndüren ve içten ilgilerini hiçbir zaman eksik etme-
yenİstanbulCögüs, Kalp, DamarCerrahisi Merkezinin
değerli doktorları
Op. Dr. Azmi Özler
ve ekibl
Op. Dr. Remzi Tosun
Op. Dr. Fuat Bllgen
Op. Dr. Murat Konuk
Anestezist Dr. sevim Canıka
en içten teşekkürterimi sunarım.
SELÇUK TUNA
T.C.
MALATYA
2. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
Esas No : 1989/266
Karar No : 1989/657
C. Sav. Esas No : 1989/687
Hâkim : ALİ ERKILINÇ 20228
C. Savası : SELAHATTİN EDİK 18498
Z. Kââbi : NURDANE GÖKÇE
Davacı : K.H.
Müşteki : MUSTAFA KEMAL KEKEVİ- Ibrahim oğlu
1930 D.lu İstanbul Kadıköy Acıbadem Cad.
MSB. Askeri Hastanesi yanı Kekevi Sokak, Ke-
kevi Apt. No: 6/7'de otunır.
Vekili : AV. FAHRİ HOPOĞLU - Malatya Barosu avu-
katlarından.
Sanık : FAHRİ ŞAHİN - Abdullah ve Hatice'den olma,
1951 D.lu, Malatya Merkez Fırat Mah. nüfusu-
na kayıtlı olup halen Ankara Hoşdere Cad.
17/ 17'de otunır, evli, 2 çocukhı, okur yazar, sa-
bıkasız, serbest çalışır, Türk-lslam.
Suç : HAKARET (SÖVME)
Suç tarihi : 19.11.1987
Müsnet suçtan yukanda ismi yazılı samk hakkmda mahkememize
açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda:
GEREGİ DÜŞÜNÜ1JHJ: SUÇ tarihinde milletvekiü olan sanık Fah-
ri Şahin'in tarihi eser kaçakçıhğı yaptığı ihban Üzerine bu ihbarı alan
Cumhuriyet gazetesi muhabiri Tuncay Özkan, bu konuyla ilgili ola-
rak sanıkla röportaj yapmak üzere gitmiş ve sanık gazeteci Tuncay
ile yaptığı görüşme sırasında müştekiden bahisle pis, namussuz, şe-
refsiz, pezevenk, adi adam gibi sözlerle müştekiyi küçük düşürmüş
ve gazeteci Tuncay ise sanıktan duyduklannı aynen 19.11.1987 ta-
rihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlamıştır. Alınan ifadeler ve top-
lanan delillere göre sanığın bu sözleri söylediği kesin olarak kanıt-
latımıştır. Dosya mahkememizce bilirkisj incelemesi yaptınlmak üzere
Ankara'ya gönderilmiş ve burada yaptınlan bilirkişi incelemesi so-
nunda, sanığın eyleminin sövme niteliği taşıdığı uzman bilirkişi Pro-
fesör Erap Özgen tarafından belirtilmiş ve sanığın eylemine uygun
biçimde çezalandınlması gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukanda açıklanan nedenlere binaen, sanığın üzerine
aulı sövme suçunu işlediği anlaşıldığından;
1- Eylemine uyan TCK'nın 482/son maddesine göre 3 ay hapis ve
15.000 lira ağır para cezasına çarptınlmasına,
2- 5680 sayıh yasanın 18. ve TCK'nın 487/2. maddesine göre ka-
rar kesinleştikten sonra karar özetinin suçun işlendiği gazete olan
Cumhuriyet gazetesinde bir defaya mahsus ve masraflan sanıktan alın-
mak üzere yayınlanmasına,
3- Cezasından dosya kapsamına göre kanuni ve takdiri arttırma
ve eksiltmeye takdiren yer olmadığına,
4- Hakkındaki hapis cezasından 647 sayılı yasanın 4/1. maddesi-
ne göre 1 günü 300 liradan 27.000 lira ağır para cezasına çevrilmesi-
ne,
5- TCK'nın 72. maddesine göre hakkındaki aynı türden para ce-
zalannın toplanarak sonuçta 42.000 lira ağır para cezasına çarptınl-
masına,
6- Aşağıda dökümü yazılı (4.200) lira yargılama giderinin sanığa
yükletilmesine ilişkin karar, müşteki vekiiinin yüzüne, sanığın yok-
luğunda iddia raakamında C. Savcısı Selahattin Edik'in huzurunda
talebe uygun olarak ve yasa yolu açık olarak verilen karar açıkça oku-
nup anlatıldı. 18.12.1989
Basın: 18659