Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 24 MART1990
SOVYETLER BİRLİĞ1
Kızılordu,LitvanyabaşkentindeSovyetler Birliği'nin bağımsızlık ilan eden Litvanya'ya
karşı baskısı artıyor. Zırhlı personel taşıyıcıları ve askeri
kamyonlardan oluşan bir konvoy başkent Vilnius'ta güç
gösterisine başladı. Litvanya'daki Batılı diplomatlardan
ülkeyi 12 saat içinde terk etmeleri istendi. ABD, Sovyetler
Birliği'ni bu kararından ötürü protesto etti. Başkent
Vilnius'a yabancı gazetecilerin girmesine izin verilmiyor.
Dış Haoerler Servisi — Sovyetler Birliği
ile bağımsıziığıru ilan eden Litvanya arasm-
daki gerginlik sürerken, Litvanya'nın baş-
kenti Vilnius'ta bulunan Kızılordu birlikle-
rinin güç gösterisi yaptıklan haber veriliyor.
Juoanava kentinde eğjtim bakanlığına bağlı
bir atış kulübünün dün 30 kadar Sovyet pa-
raşüfçüsü tarafindan sanldıgı bildirildi. Lit-
vanya'ya yabancı basın mensuplarının gir-
mesine irin verilmiyor. ABD Başkanı Ge-
orge Bush, "Moskova'nın Litvanya'ya kar-
şı kullanacagı kuvvetin. mutlaka geri
tepecegini" söyledi.
AP'nin haberine göre Gorbaçov'un istek-
lerinin giderek serüeşmesi üzerine Litvan-
ya Parlamentosu dün toplanarak bağımsız-
lık ilanını daha da pekiştirmek amacıyla ça-
lışmalanna başladı. Ajans, Litvanya Parla-
mentosu'nun (Yüksek Sovyet), cumhuriyet-
teki kolluk kuvvetlerıni doğrudan Litvan-
BRUKSEL
NATO: Dikkat,
Gorbi sertleşiyorNATO içinde etkinlik gösteren Batılı Sovyet uzmanları,
Gorbaçov yönetiminin çatışmalar ve ayrıhkçı hareketler
karşısında giderek sertleştiğine dikkat çekerek ülkede iç savaş
çıkması ve ordununbölünmesi olasılığı bulunduğunu belirttiler.
Dış Haberter Servisi — Sovyetler Birli-
ği'ne bağlı cumhuriyetlerde aynlık hareket-
leri giderek yoğunlaşırken Batılı gözlemci-
ler, ülkede iç savaşın çıkabileceğı ve Sovyet
ordusunun fraksiyonlara bölünerek ordu içi
çatışmaların da başgösterebilecegi uyansın-
da bulunuyorlar.
International Herald Tribune gazetesin-
de 21 mart günü yer alan bir habere göre
NATO yetkilileri tarafından geçen hafta du-
zenlenen ve Sovyetler Birliği'ndeki gelişme-
lerin tartışıldığı, basına kapalı özd oturum-
da, Sovyetler Birliğı'nde ekonomik ve siya-
sal reformlann başansızhğa uğradığı, halkta
hoşnutsuzluğun giderek büytidüğü ve bu
hoşnutsuzluğun Moskova yönetimini sert-
liğe ittiği göruşleri dile getirildi. Oturum-
da konuşan Batılı Sovyetologlar, Sovyetler
Birliği Başkanı Mihail Gorbaçov'un perest-
royka programının başansızlığa uğraması-
nın, ülkedeki ekonomik koşullan zorlaştı-
rarak halktaki başkaldırı eğüimlerini güç-
lendirdiğini söylediler. NATO'da görev ya-
pan tngiliz Sovyetolog Philip A. Petersen,
oturumda yaptığı konuşmada Sovyet yöne-
tirninin Batı Avrupa'da silah indirimine gi-
derek Batı ile ekonomik ilişkileri geliştirme
yolunu seçtiğini, böylelikle Batı'mn fınans
kaynaklanndan ve teknolojisinden yararlan-
mayı planladığını söyledi.
Gorbaçov'un reform programlarıyla bir
yandan ekonomik durumu düzeltmeye ça-
lışırken diğer yandan da ülkede demokra-
siyi yerleştirmeye çalıştığını vurgulayan Ba-
tılı uzmanlar, ülkede giderek büyüyen iç ça-
tışmalar ve aynhkçı hareketler karşısında,
yönetimin sertleşmek zorunda kaldığma
dikkat çektiler. Yönetimin sertleşme eğili-
minin, orduda da kıpırdanmalara neden ol-
duğu belirtilen konuşmalarda, ordu içindeki
fîkir ayrılıklarının büyüyerek çatışmalara
dönüşebileceği ve bir iç savaş ortamı yara-
tılabileceği kaydedildi. Oturumda konuşma
yapan bir Batılı uzman, eski Genelkurmay
Başkanı Mareşal Sergei F. Akrorneyev'in,
Sovyetler Birliği'nin tarihindeki en tehlike-
li dönerne girdiği yolundaki görüşlerini ak-
tardı.
Essex Üniversitesi öğretim üyelerinden
Sovyetolog Peter Frank, Sovyetler Birliği-
nin geleceği konusunda üç olasılık bulun-
duğunu söyledi:
Birinci olasıbk; bütün cumhuriyetlerin
yavaş yavaş birlikten aynlarak Sovyetler Bir-
liği'nin Rusya'dan ibaret kalması.
tkinci olasılık; ülkedeki çatışmalann bü-
yüyerek iç savaş haline gelmesi. tç savaşta,
ordunun da ikiye bölünerek fraksiyonların
karşı karşıya geleceği ve 1917 Bolşevik dev-
riminin bir benzerinin yaşanacağı düşünü-
lebilir.
Sovyetler Birtiği'nin geleceği konusunda-
ki üçüncü senaryo ise geniş yetkilerle do-
nanmış olan Gorbaçov'un, bu yetkilerini
kullanarak şimdikinden daha küçük bir
Sovyetler Birliği'nin bütünlüğünü koruya-
bileceği yolunda. Ancak Batılı uzmanlar,
bunun en zayıf olasılık olduğu görüşünde-
ler.
ya hükumetine bağlayan bir yasa tasarısmı
gündemine aldı.
Ajanslar, söz konusu yasa tasansının ka-
bulü halinde, bunun Gorbaçov'un ö z Sa-
vunma Gnıplan'nın dağıtılmasına ilişkin
olarak Litvanya Devlet Başkanı Landsber-
gis'e gönderdiği telgrafa, bir meydan oku-
ma olacağını haber veriyorlar.
Litvanya'daki Öz Savunma Grupları'nın
"derhal dağıtılmasa" yolundaki Gorbaçov'-
un Landsbergis'e verdiği sure, bugün sona
ererken başkent Vilnius'ta Kızılordu birlik-
lerinin güç gösterisi yaptıkları haber veri-
liyor. AP, Vilnius sokaklannda askeri araç-
lann dolaşüğmı bildirirken Litvanyalılar -
ın günluk yaşamlarını sürdürdükleri belir-
tiliyor. Ajanslar, önceki gün verdikleri ha-
berlerinde, Vilnius'a zırhlı personel taşıyı-
cıları ve askeri kamyonlardan oluşan bir
konvoyun hareket ettiğini bildirmişlerdi.
Sovyet Litvanya Cumhuriyeti'nin Juoa-
nava kentide ise eğitim bakanlığına bağlı
bir "atış kulübü"nün, bugün 30 kadar Sov-
yet paraşütçüsu tarafından kuşatıldığı ha-
b d veriliyor.
Litvanya Devlet Başkanı Vitautas Land-
sbergis'in yakın bir çalışma arkadaşı, Vil-
nius'ta düzenlediği basın toplantısında,
Sovyet askerlerinin kulüp yetkiiilerinden si-
lahlann teslim edilmesini istediklerini, an-
cak kulüp yönetiminin bu isteği reddettiğini
bildirdi.
Aynı kaynak, askerlerin, silahların tes-
limi için "1 saat" silıe tanıdıklannı söyle-
di, ancak sonraki geüşmeler henttz öğrenil-
medi.
öte yandan, Sovyet yetkililerin, yaban-
cı basın mensuplarının Litvanya'ya girme-
sini yasakladığı bildirildi.
Dışışieri bakanlığından bir yetkili, Reu-
ters Ajansı'na yaptığı açıklamada, halen
Litvanya'da bulunan yabancı gazeteciler-
den, bu cumhuriyeti terk etmelerinin iste-
neceği ve yeni izinlerin de verilmeyeceğini
belirtti.
ABD, "Moskova'nın, Litvanya'ya kar-
şı kullanacağı kuvvetin, mutlaka geri
tepeceğini" bildirdi. ABD Başkanı Geor-
ge Bush, Beyaz Saray'da baa Amerikalı ga-
zetecüerle dün akşam yemek yerken yaptı-
ğı konuşmada, Litvanya'nın bağımsızlığı-
nı ilan etmesiyle patlak veren bunalımm,
ancak banşçıl yollardan çözümlenebilece-
ğini bildirdi. Bush, "Kaba kuvvet kullanıl-
ması geri teper, bu kaçınılmazdır" dedi.
Bu arada bazı Batılı diplomatlann, bir
süre önce bağunsızlığını ilan eden SSCB'nin
Litvanya Cumhuriyeti'ni 12 saat içinde terk
etmeleri istendi.
ABD, Sovyet Litvanya Cumhuriyeti'ndeki
Amerikan diplomatlanmn bu •cumhuriyet-
ten 12 saat içinde aynlmalan yolundaki
Sovyet ültimatomunu protesto etti.
Beyaz Saray sözcüsü Marlin Fitzwater,
Moskova'nın, Litvanya'daki 2 Amerikan
diplomatımn Litvanya'yı terk etmesini is-
tediği yolundaki gayri resmi haberleri doğ-
ruladı ve "Sovyetler'in bu önlemi, kaygıla-
nmın artnnyor. Bu, gerilimi azahmaya kat-
kıda bulunmaz, Moskova ile Litvanyalılar
arasiDdaki diyaloğu kolaylaştırmaz" dedi.
Sözcü, iki Amerikalı dıplomatın, Mosko-
va'nın ısteğj üzerine başkent Vilnıus'tan ay-
nlacağını ve'Leningrad'a döneceğini belirtti.
Bu arada, tngiltere Dışişleri Bakanlıgı da
SSCB'den, Litvanya'da bulunan diploma-
tik personelin aynlmasına ilişkin "genel bir
mesaj" aldığını açıkladı.
TRANStL VAN YA DURULMUYOR — Romanya'nın Transilvanya bölgesindc Tirga Marcş kasabasında Romenlerk Macar azudık ara-
sında çıkan carpışmalann yankılan süruyor. (Fotograf: AP)
MACARÎSTAN
Seçimler için geriye sayma başladı
ALİ SİRMEN
BUDAPEŞTE — Macaristan'da kırk beş
yıl aradan sonra yapılacak olan ilk özgür
seçimler için sandık başına gidilmesine bir
gun kaldı. Bugün seçirn yasakları yürürlü-
ğe girerken, Transilvanya'da (Erdel) beş ki-
şinin ölümüyle sonuçlanan son olaylardan
sonra Budapeşte - Bükreş ilişkileri yeniden
gerginleşti. Bu arada, Washington'dan dün
yapılan açıklamaya göre, ABD, Macaris-
tan'daki özelleştirmeler için yılda 20 milyon
dolarhk bir fon oluşturdu.
Macaristan'ın dört bir yanında 7.5 mil-
yon seçmenin önemli bölümünü sandık ba-
şına çekecek olan genei seçimlerin ilk tu-
runa bir gün kala seçim yasakları dün baş-
ladı.
Siyasal partilerin önceki gün yaptıkları
son açıklamalan içinde en fazla dikkati ce-
keni, Macar Demokratik Forumu Başkanı
Jozsef Antall'ın Lakitek toplantısında ku-
ruluşunun, Macar Sosyalist Partisi'ni olası
bir koalisyon ortağı olarak görmediğini söy-
lemesi oldu. Jozsef Antall, Küçük Toprak
Sahipieri Partisi, Hıristiyan Demokratiar ve
yeni Macar Halk Partisi ile koalisyon ya-
pabileceklerini belirtti.
Macar Sosyalist Partisi'nin önderlerinden
Poısgay ise partisinin her türlü görüşmeye
açık olduğunu ve tüm olasılıklan göz önün-
de bulundurduğunu, muhalefet görevini de
düşündüklerini belirtti.
Hür Demokrat Parti'nin Başkanı Janos
Kij, kuruluşunun pogramını açıklarken,
Macaristan'daki KIT'lerin yabancılara sa-
tışından elde edilen para ile dış borçlann
karşılanması ve ülkesinin de Varşova Pak-
tı'ndan çekilmesi ve Sovyet askerlerinin Ma-
carıstan'dan çıkmalan noktalan uzerinde
durdu.
Yasaklann başladığı son günde bile ya-
bancı gözlemcilerin bir bölümü, Macar se-
çim sistemini anlamakta güçlük çekiyorlar.
Bir yandan iki turlu dar bölge çoğunluk sis-
temine dayanan, öte yandan ^4'lük bir ba-
raj getiren ve bu barajın altında kalan par-
tilerin aldıklan oyların barajı aşan partiler
arasında dagıhmını öngören sistemin bir il-
ginç yanı da listeler. Seçime girecek olan-
lar üç listeden birini yeğleyebiliyorlar.
Birinci grubn 176 milletvekilini parla-
mentoya sokacak olan kişisel liste oluştu-
ruyor. Bu listeden seçime katılacak olanlar
bağımsız olarak giriyorlar ve seçmenler o
listede seçecekleri kişinin adını yazarak oy
atıyorlar.
tkinci liste ise partilerin bölgesel listesi.
Bu listeden 152 milletvekili parlamentoya
girecek. Bu büdiğimiz dar bölgeli partı lis-
tesi oluyor ve kazanan partinin adayı seci-
liyor.
Üçüncü liste partilerin ulusal listesi ki bu-
radan 58 milletvekili seçiliyor. Bu 58 mil-
letvekili, partilerin ulusal artıktan alacak-
ları paylara göre çıkaracakları milletvekili-
ni saptıyor.
ROMANYA
Etnik
çatışmaya
çare aranıyor
Dış Haberier Servisi — Salı günü Iran-
stlvanya'da ortaya çıkan Macar azmhk - Ru-
men çatışmalan üzerine toplanan Soruştur-
ma Komitesi, toplantı sonrası bir bildiri ya-
yımladı. Soruşturma sonuçlarının, 4 nisan
tarihinde Ulusal Cephe Konseyi Başkanı
IOB Hliescn'ya sunulacaği belirtildi.
Toplantıya Macar azınlık ve Rumen tenv
silcileri de katılmıştı. Romanya Başbakan
Yardımcısı Gein Vokan, salı gecesi katlia-
mın yaşandığı Gül Meydanı'nda yaptığı ko-
nuşmada, Transilvanya'nın Romanya'dan
ayrılmayacağını açıkladı.
Voican "Iransilvanya'yı kimse bizden al-
maracak. Çıkanlan gurnltâlert kalak
asmayın" dedi. Başbakan yardımcısı, Ma-
car azınlık temsilcilerinin Romanya'dan ay-
nlmak istemediklerini açıkladıklarını da
sözlerine ekledi. Meydandaki halk bu söz-
lerine tepki gösterince, Voican "Sonudar
ancak diyaiog ile çözüralenir" şeklinde ko-
nuşarak halkı yatıştırmaya çalıştı. Durumu
kontrol altına almak için Tigru Mureş'te bu-
lunan askerler, Soruşturma Komitesi'nin
toplandığı binanın çevresinde bulunan bin-
lerce Rumen ve Macar göstericüerin birbir-
lerine yaklaşmalannı engellemek için taraf-
lann ortasında iki kordon halinde rnev-
zilendi.
Soruşturma Komisyonu'nun bildirisinde
bölgede kapalı bulunan işyerlerinin açılma-
sı, Macar ve Rumenler arasındaki huzunuz-
luğu incelemek ve çözümlemek amacıyla
karma komisyon kurulması konusu da yer
abyor.
Yine bir Rumen olan tarih hocası Donril-
rn Botos ise şöyle konuştu: ..
"Romanva'nıa güneyinde yaşayanlar,'
olaylan bizden farklı algılıyorlar. Ayncalık
talep eden Macarlann neden oldagu tehli-
keleri görmovoriar."
Bu arada Macaristan, Romanya'nın Tran-
silvanya bölgesinde meydana gelen şiddet
olaylanndan sorumlu olduğuna ilişkin suç-
lamalan reddetti. Romanya Başbakanı Pen»
Roman. Macaristan'ın ülkede huzunı sağ-
lamak için sarf edilen çabaları baltalamak
istediğini ve Tirgu Mureş kasabasında mey-
dana gelen kanlı olayların arkasında bu ul-
kenin bulunduğunu söylemişti.
SSCB yönetiminin de Romanya'da son
günlerde meydana gelen kanlı olaylardan
endişe duyduğu bildirildi.
SHP GenelBaşkanı, Cumhurbaşkanı Özaftn herşeye kanşmasının yarattığı keşmekeşe dikkat çekti
înönü,dış politikada zafiyetten kaygılı
YASEMtN ÇONGAR
ÜMİT ASLANBAY
ANKARA — SHP Genel Baş-
kanı Erdal tnönii, Türkiye'nin dış
politikasında son dönemde karşı-
laştığı zorluklarda, Cumhurbaş-
kanı Turgul Özal ile hükümet ara-
sındaki göruş aynLklarınuı da pa-
yı olduğunu bdirterek "ANAP'ın
genel yalüaşımırun >anlışbğından
kaynaklanan sorunlann ustıine,
Saym Özal'ın ber şeye kartşma-
lıyız. Şimdiki ortamdan yararla-
oarak şimdiden bu işi yapmah-
yu." dedi.
tnönü'ye dış politika konusun-
da yöneittiğimiz sorular ve yanıt-
lan şöyle:
— Sayın tnönii, dış politikada
Cnmfaurb^şkanı Özal ile Dışisle-
ri arasındaki göriıs ve ösiap ayn-
lıklan giderek beHrglaleşlyor.
Türkiye'nin dış ilişkilerini de et-
kileyen bu aynlıgı nasıl degerien-
diriyorsunm? Nasl aşıUbilir?
"Torumtay görevini yaparak
savunmadan sorumlu bir insan
olarak konuştu. Ama onun sözleri
silahsızlanma işini biraz uzağa
bıraktı. Savunma harcamalarmı
kısmalı, buradan ekonomiye pay
ayırmaiıyız."
sından ve ker seyi kanştırmasııı-
dan kaynaklanan keşmekeş de bi-
nince, böyle bir zafiyet manzara-
sı içinde dış politikada hiç olma-
yacak şeyler karşımıza çıkmaya
başladı" dedi. Kıbns, azınhklar
ve silahsızlanma konularında
Türkiye'nin dış politikasmı değer-
lendiren Inönü, AT ile ilişkilere
değinirken, "Özal çıktı, 'rapor
sandığımızdan daha iyi geldi' de-
di. Cnmhurbaşkanı böyle bir şey
söyledikten sonra hukümetin ne
kadar zor durumda kaldığını ta-
savvnr edebtliyor musunuz? Dı-
şişleri Bakanı sonunda istifs etti,
kurtuldu. Ama hukumet kurtula-
madı. Bakanın istifadan başka
yolu yoktu" diye konuştu.
Genelkurmay Başkanı Oıgene-
ral Necip TornmUy'ın Turk Si-
lahlı Kuvvetleri'nin durumu ko-
nusundaki açıklamalarını da de-
ğerlendiren SHP lideri, "Torum-
tay görevini yaparak savunmadan
sorumlu bir insan olarak konnş-
ta. Ama onun sözleri silahsızlan-
ma işini biraz fazla uzağa bırak-
b. Bu sözleri dogru bulmuyonım.
Savunma harcamalannı kısmalı,
buradan ekonomiye pay ayırma-
İNÖNt) — Dış politikadaki
düzensizlikleri ortadan kaldıracak
şey yeni bir siyasi irade, yeni bir
siyasi iktidardır. Devlet yapısı bü-
yük belirsizlik içinde. Cumhur-
başkanı anayasada olmayan yet-
kiler kullanıyor. Kendi partisin-
den gelmiş başbakan, bakanlar
buna itiraz edemiyorlar. Karma-
kanşık bir durum meydana geli-
yor.
leri içine girmek zorunda kabr.
Sayın özal dış politika ile ügili bir
şey söylüyor, kendi Dışişlen Ba-
kanlığı arkasmdan böyle şey ol-
maz diye hiç o yana gitmiyor ve
ortada kalıyor. Seçim yapılması-
nm gerekliliğini her geçen gün da-
ha fazla gösteriyor.
— Kıbns'ta geJinen nokta da
Törk dış politikasuun bu çift baş-
lıbgiBdan etkilenir mi? Tiirkiye'-
nia KKTC'ye baskı yapması iste-
nirse ne yapdmalı?
ÎNÖNÜ — Kıbns'ta bütün hi-
kâye Rum yönetiminin istekleri-
ni Türk tarafının kabul etmesine
ındırgenmek isteniyor. Çözüm
nasıl olacak? 'Rum tarafının is-
teklerini kabul edeceksiniz. Çün-
kü AT'ye girmenize engel oluruz.'
Tabii bu son derece yanlış bir şey.
Daha J960'ta kabul edilmemiş
olan, sorunu daha beter hale ge-
tirecek olan bir yolu tekrar aç-
mak. lş döndü dolaştı oraya gel-
di. Şimdi söylememiz gereken şey,
Helenizm guçlenecek hayallerini
bırakın demek. Artık dünyamız-
da dine dayalı veya bir çcvrenin
egemenliğinin aracı olarak sunu-
lan bir ideolojiye dayalı egemen-
lik aracı olarak kullanmaktan
vazgeçmelidir. Zaman bunu ge-
rektiriyor. Rusya ile Amerika ara-
lanndaki silahlan azaltarak barış
şıyorlar. Bu olmaz. Ama federas-
yon bir gün olur. Ve biz Türkiye
olarak bunu özendirecek işleri
kendiliğimizden yapmaya başla-
malıyız. önce oras anlaşsın, son-
ra biz anlaşacağız demeyi bırak-
malıyız. Belirli bir dünya desteği
Rum tarafının yanında olacak ve
orada Türkleri ezecekler. Olmaz.
Ezemezler. Birbirleriyle anlaşma-
bdırlar. Biz de Türkiye ve Yuna-
nistan olarak bunu kolaylaştırma-
lıyız. Görüşmder sonuç vermedi
mızdan daha iyi geldi' dedi. Cum-
burbaşkanı böyle bir şey söyledik-
ten sonra hkümetin ne kadar zor
durumda kaldığını tasavvur ede-
biliyor musunuz? Dışişleri Baka-
nı sonunda istifa etti, kurtuldu.
Ama hükümet kurtulamadı. Hü-
kümetin de bunu büyük mesele
yapması, bunun bir yanlış oldu-
ğunu göstermeye çalışması gere-
kirdi. Tabii gösteremedi. Bakanın
istifadan başka yolu yoktu. İçin-
de bulunduklan durumun temel
"Kıbns'ta federasyon bir gün olur.
Ve biz Türkiye olarak bunu
özendirecek işleri kendilijimizden
yapmaya başlamalıyız. 'Önce orası
anlaşsın, sonra biz anlaşacağız'
demeyi bırakmahyız.''
"Dış politikadaki düzensizîikleri
ortadan kaldıracak şey yeni siyasi
irade, yeni bir siyasi iktidardır.
Devlet yapısı büyük belirsizlik
içinde. Cumhurbaşkanı anayasada
olmayan yetkiler kullanıyor."
ANAP'm kendi içinde artık
Cumhurbaşkanı'nın tarafsız ol-
ması gerektiğıni de kabul ederek,
Sayın Özal'm söylediklerine aldır-
maması ve Sayın özal'ı da bu iş-
lere karıştırmaması. Başbakan,
bakanlar, anayasanın gösterdiği
yolda davranmaya girişirlerse o
zaman sayın Özal da kendi yetki-
içinde yaşayacak bir dünya istı-
yorlar. Onlara kalmayacak da
Helenlere mi kalacak dünya?
Olur mu öyle şeyT Daha ufak
dünyadan behsetmek, Kıbrıs'tan
bahsetsek gene olmaz. Rum tarafı
hakikaten dünyayı aldığını sa-
nıyor, baskı yaparak Türk tara-
fını azınlık haline getirmeye çab-
diye ENOSlS'e gidecek yollar
özendirilmemelidir. Bir gün Yu-
nanistan'la Türkiye de bir fede-
rasyon halinde bir araya gelebüir-
ter. Federasyon devince belki yan-
lış anlasılabilir. Şart değil. Ama
ilişkilerimizi azaltmamalıyız art-
tırmalıyız. Kıbns'ta anlaşamadık
diye ilişkilerimizi azaltmak ben-
ce yaniıştır.
— Törkiye'nin asker çekmesi
istenirse?
tNÖJVÜ — Asker biraz azaltı-
labilir. Ancak bu Kıbrıs'taki ger-
çek duruma etki eden şey değildir.
Bir propaganda aracıdır. Onların
adada olması RumJann birdenbi-
re hucuma geçerek her tarafı eli-
ne geçirmesine engel oluyor. G ü -
vence şart. Ancak asker sayısının
daha az olması gerçekleştirilebi-
lir.
— AT konusunda Türk nn-
kümetinm azerine düseni yapabU-
diği gorûşunde misJniz? Türkiye
hakkındald kararda Kıbrs ve ann-
hklar sorunundan bahsedilmesi
niçin önleneraedi?
tNÖNÜ — Hayır, ama tabii
Turk hükümeti deyince, Türk yö-
nelimi tamamen aciz durumda
kaldı. özal çıktı, 'Rapor sandığı-
nedeni budur. özal'm açıklama-
sından sonra hükümet olarak ta-
bii fazla itiraz edemediler. 'AT
bunu Yunanistan istediği için söy-
lemiş. Gerçek görüşü bu değU-
miş.' Kıbns'la ilgili konuyu böy-
le açıkladılar. Diğer meseleye de
hiç değinmediler. 'Onu eskiden
beri söylerler, önemi yok' filan
dediler. Tabii, çok daha ikna edi-
ci seyler yapdabilirdi. Ama bu ko-
nularda hukümetin davranışı ba-
şından beri çok eksik olmuştur.
insan haklanyla ilgili olarak ara
dönemde başİayan ve ANAP'ın
devarn ettirdiği dönemde aleyhi-
mize söylenenlerin hâlâ devam et-
mesi büyük gölge düşürdü Tur-
kiye'ye. tnsan haklan konusunda
TOrkiye'nin eksikleri devam ettı-
ği için, bunlar mübalağa edilerek
sanki doğruymuş gibi söylenen
konular haline gelmiştir. Azınlık-
lar konusu da böyle. Azınhklar
konusunun böyle resmi belgelere
girmesi ara dönemden sonra çık-
tı. Böyle şeyler daha önce yoktu.
tnsan haklan ihlalleri her yerde
oluyor, ama bizde Avrupa'daki
ölçülere indirilemediği için diğer
konuların da abartılmasına yol
acıyor. Işkence nadiren Ingiltere'-
de de Amerika'da oluyor. Ama
bunu bir devlet politikası diye
görmüyorlar. Bizde öyle görüyor-
lar. Her şeye rağmen komisyon
raponıyla konsey karan arasında
geçen dönemde gene demokrasiy-
le ilgili bir şey yapsaydı, dUşünce
özgurlüğtiyk ilgili yasa tasanları-
nı bu arada geçirseydi, gOzaltına
alınma süresini kısaltsa, avukat-
la hemen görüşme olanağı sağla-
saydı, bunlan gerçekten yapsay-
dı, o zaman aleyhimizde bazı ay-
nhkçı gruplann yurüttüğü propa-
ganda o belgelerle gireraezdi.
Türkiye'nin bütünlüğü aleyhinde-
ki istekler fılan, bunlar hep diğer
ülkelerin kabul ettiği insan hak-
lan Türkiye'de kabul edilmiyor
şeklinde gösterildiği için oralarda
gündeme geu'yor. Dolayısıyla mü-
talaa ile karar arasında enerjik
bazı yasa düzenlemeleri yapsaydı
hükümet, gene ondan sonra doğ-
rudan müdahale ederek bunları
belgeden çıkarın diyebilirdi.
ANAP'ın genel yaklaşunının yan-
hşhğmdan kaynaklanan ve bunun
dışında Sayın özal'ın her şeye ka-
rışmasından ve her şeyi kanştır-
masından kaynaklanan keşmekeş
de binince, böyle bir genel zafi-
yet manzarası içinde dış politika-
da hiç olmayacak şeyler karşımı-
za çıkmaya başladı.
— Sosyalist Enternasyonal'de
de benzer konulanta TiirMye eleş-
Urilmiyor ma?
tNÖNÜ — Benzer konular
orada da gündeme geliyor. Ama
bizim SHP olarak insan hakları-
na bağlıhğımıza gerçekten inan-
dıklan için aleyhimize, toprak bü-
tünluğumüze aykırı bir madde
koymadılar bildiriye. Bize karşı
kabul edemeyeceğimiz bir istekte
bulunmadılar. Çünkü biliyorlar
ki insan haklanna saygılı bir dü-
zeni Türkiye'de yerleştirmeye ça-
lışıyonız.
— Almanyalann birieşmesi sü-
red 18 mart seçimlerindea soara
iyke hızlanacak. Bo süreç Türki-
ye'nin Avrupa'ya enlegrasyonn-
nu nasıl etkiler?
tNÖNÜ — tki Almanya'nın
birleşmesi kacınılmaz bir gelişme.
Kıbns gibi değil. Orada ber iki ta-
rafta da aynı milletin insaıüan
var. Birleşmekten başka çare kal-
mamış. Bunun bizim aleyhimize
bir tarafı da yok. Önemli olan bu
birleşme olunca Avrupa'daki sa-
vaş sonrası sınırlannm korunma-
sı. Almanyalar birteştikleri zaman
Doğu Almanya'nın da AT'ye ka-
tılması yeni bir ulkenin girmesi gi-
bi olmayacaktır. Ama tabii sıra-
da Avusturya var. Bizden evvel
AT'ye girecek gibi gözüküyor.
Öteki Doğu Avrupa ülkelerinin
ise bizden evvel girmesini pek ola-
sı görmüyorum. Ama bence biz
entegrasyon çabasını oldukça ba-
ğımsız şekilde yürütmeliyiz.
"Aman bizi yann ah«" diye uğ-
raşır havasından çıkmahyız.
Onun yerine 'biz zatea
Avnıpa'dayız' demeliyiz. Bir Av-
rupa ülkesi olarak bugüne kadar
yapamadığımız şeyleri, demokra-
simızi, insan haklan ihlalleri ol-
mayan bir hale getirmeli, herke-
sin aklına estiği gibi eleştirdiği bir
yapıdan kurtarmalıyız. O kadar
çarpıcı ki 'Siz Avrnpa'mn savun-
ması için çok önemliydiniz, kat-
ta hilâ da önemlisiniz. Ama sa-
vauna görevini yaparken de milli
geliriniz pek artmadıgı için kusu-
ra bakmayın, sizi AT'ye alamıyo-
lablı Knvveüeri'nin d u u n ko-
nasondaki sözlerini naatl dcfcr-
lendiriyorsnnnz?
— İNÖNÜ — Avrupa'ya *blz
adafliz, sizi ber zanaa koraraz'
diyerek onların arasına giremiyo-
ruz. Veya 'biz demokrasiye bağ-
hlıgımızı her zaman gösteriyoruz
diyerek de giremiyoruz. Biz hem
demokratik hem de milli geliri
yüksek bir Avrupa Ulkesi olmalı-
yız. Bunu tabii kendimizi koruya-
rak yapmalıyız. Ama başkalannı
koruyarak yapmamalıyu. Avn»-
pa'nın savunmasını da biz gerçek-
leştireceğiz diye uğraşmamalıyız.
NATO ile Varşova Paktı arasın-
da soğuk savaş bitti, onlar siiah-
ları bırakıyorlar, ama biz her ih-
timale karşı silahlanmızı koruya-
lım, onlann güvenliklerini konı-
mak bize düşer diyemeyiz. Biz on-
lardan evvel silahlanmızı azalt-
mabyız.
Kusura bakmasın Sayın To-
rumtay, konuşması gayet ilginç-
ti. Görevini yaparak, savunma-
dan sorumlu bir insan olarak ko-
nuştu. Ama onun sözleri de silah-
sızlanma işini biraz fazla uzağa
bıraktı. Onun söylediklerinden çı-
kan sonuç, 2000'li yıllarda biz,
ancak silahlarımız] azaltmaya ve-
ya başka askeri sırurlamalara gi-
debiliriz. Tabii onun bunu Öner-
mesi gerekmez. Onu eteştirmiyo-
"AT konusunda Türk hükümeti
tamamen aciz durumda kaldi. Özal
çıktı, 'rapor sandığımızdan daha iyi
çıktı' dedi. Cumhurbaşkanı böyle
dedikten sonra hukümetin ne kadar
zor durumda kaldığını tasavvur
edebiliyor musunuz?"
ruz. Ama öte yandan biz çok ynk
oldugnmuz için böyle fakir kaldı-
nız. Onu da Mliyoruz. Eb ne ya-
pahm boyle oldu' diyorlar.
— Avnıpa'mn savmunaa kono-
sanda Türkiye'nin gtn^bjdf faz-
la ynk aldıgı kanısrada ansınu?
Orgeneral Tonımtay'ın Türk Si-
rum. Ama sözlerini dogru bulma-
dıgımı söylüyorum. Biz siyasetçi-
ler olarak Türkiye'nin AT ile ay-
nı düzeye gelmesini isteyen insan-
lar olarak şunu açıkça görmeti,
söylemeliyiz. Savunma harcama-
lannı kısmalı, buradan ekonomi-
ye pay ayırmalıyız.