22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 13 ŞUBAT1990 4 0 ' L A R I N CADI KAZANI U G U R M U M C i Hitler'inkarargâhındaikiTürk T..ürk hükümeti, Reich GenelkurmayVndan iki askeri yazarın doğu cephesine gezi yapmalarını ister. 30 Eylül 1941 tarihli Alman gizli raporuna göre 'halen köşe yazan olan ve Alman taraftan haber ve yazılarıyla tanınan iki Türk generali, Hüsnü Erkilet ve Ali Ihsan Sabiş f doğu cephesinde incelemeler yapmak üzere Almanya'ya davet edilir. aGenelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak, Ali thsan Sabiş'in yerine Ali Fuat Erden'in Almanya gezisine katılmasını uygun görür. Erkilet ve Erden, Alman cephelerini gezerler ve Hitler tarafından kabul edilirler. Tümgenerallikten emekli olan Ali thsan Sabiş ve Hüseyin Hüsnü Erkilet, 1944yılında açılan Irkçılık-Turancılık davası nedeniyle tutuklanacaklardır. VOYl 1 uyCYl Görevim sırasında Nazi Partisi hep işime karıştı. Partinin Türkiye'dekiAlman Büyükelçisi ilişkilerinin kesilmesini istedim. — 3 — der'in Rusya seferi 22 Haziran 1941tarihindebaşladı.Harekât planına''Barborassa Planı" adı verilmişti. 12 Temmuz 1941'de îngiltere-SovyetleT Birliği ortak hareket anlaşması imzaladı. Aynı günlerde Birleşik Amerika da savaşa giriyordu. ABD, lngıltere veSovyetler, Hit- ler ordulanna karşı işbirliği yapacaklardı. Kapitalızm vesosyalizm el ele vermişler, fa- zişme karşı savaşıyorlardı. Nazi imparatorluğu en saldırgan dönemi- niyaşamaktaydı. Kısa bir süreönce Stalin ile anlaşıp Polon- ya'yı paylaşan Hitler, bu kezde Bolşevikliği yer yüzünden silmeyı veKafkas petroUerini ele geçirmeyi kafasına koymuştu. Alman ordulan üç koldan Sovyet toprak- lannagirmişlerdi. 1941eylUlündeKiev,ekim ortalanndaOdesave21 kasımdadaRostovve Kırım, Almanların eiine geçmişti. Türkiye, Doğu seferi için stratejik öneme sahipbir ülkeydi. Hitler, Türkiye'ye bir eski başbakanı, Von Papen'ibüyükelçi olarak göndermişti. Alman Gizli tstihbaratı da Ankara ve tstanbul'da ka- rargâh kurmuştu. Hitler'in Ankara Büyükelçisi Von Papen, eski bir askerdi. Papen, Birinci Dünya Savaşı'ndaTürklerle birlikte savaşmış; Türk paşalannı yakından tanımıştı. Ankara'daki Alman Büyükelçisi Von Pa- pen veyakın çalışmaarkadaşlan, Türkiye'yi Almanya'ya bir saldırmazlık anlaşması imza- latmaya çahşıyorlardı. 18 Haziran 1941 tarihindebu anlaşma im- zalandı. Anlaşma 20 Haziran 1941 günu, TBMM'deonaylandı. Türk-Alman dostluğu yeniden başlıyordu. Papen'in bir başkagörevi deTürkiye'yi tn- gilizlerden uzak tutmaktı. Papen'in Ankara'- daki bfltün çabası buydu. Büyükelçiye verilen bir başka görev de 1920'li yıllardan sonra küllenen ırkçılık- Turancılık akımlarını alevlendirmekti. Bu işte Alman Gizli tstihbaratı kendisine yardımcıolacaktı. Alman Istihbaratı Papen'in işlerineo kadar kanstı ki, büyükelçi, Alman hükümetinden Nazilerin Turkiye 'deki çalışmalannı kesme- lerini istedi. Almanya, gerektiğinde Türkiye'yi Sovyet- ler'e karşı bir savaşa su- rüklemek karanndaydı. Sovyetler Birliği'nde yaşayan Müslüman halklar, Türkiye'nin sa- vaşa katılması için koz olarak kullanılabilirdi. Bunun için de "Pan- Turancı" akımlar des- teklenmdi, Alman aske- ri zaferleri Türklere gös- terilmeliydi. 30Ey1ül 1941 gün Von Grote imzalı "gizli rapor" iki Türk genera- linin Almanya'ya gelece- ğinibildiriyordu. Raporşöyleydi: "Ref:Lr Von Grote Gönderildiği yer: Pol.I.M(ATT)9253G Gizli Konu: Türk generalle- rinin gezisi TUrkJer nznn süre ön- ce askeri ataşeligimiz aracüığı ile Reich Genel- kurmayı' ndan iki askeri yazann dogu cephesine gezi yapmalarını istemiş- lerdir... Genelkurmay başkanının onayı Ue ha- len köşe yazan olan ve Alman taraftan haber ve yazılanyla tanınan iki Türk generali Hüsnü Er- kilet ve Ali thsan Sabiş-1 elrîm tarihinden basla- mak üzere doğu cephesi- ne davetedilmiş bolnnu- yoriar. Bn gezi şu ana ka- dar Gendkunnay Pro- poganda Dairesi ve Dı- şişleri Bakanhgı Basın Bürosu işbirliği ile tama- mrjia bir basın ve propa- ganda konusu olarak ele alınmıştır. FakatTiirk hükümeti son andaGeneral Ali Ihsaa Sabış'in yerine şu andaki Askeri Aka- denıi Komutanı General Ali Fuat (Erden)in amnı veımiştir. General Fuat, stratejik ve tak- tfk olarak Türkiye'nin en önenüi generali ola- rak kabul edilmektedir. Bu defişiklik ile ko- nm oldnkça buyük ve herşeydenöncede poli- tik bir anlam kazanmıştır. Bn konnya 253 ve 29 eylül tarihli telgrafın- da sayın bujükelçimiz Von Papen de değin- mistir. Bu nedenle Genelkurmay Başkanı ve Ordu Başkomutanlıgı kanalı ile Führer'e bir brifing verilmiş ve kendisi Fnat'ın gezisi hak- kında olnmlo göruşunü bildirmiştir. Gezi tarihi, askeri nedenlerden dolayı bir bafta ileriye ahnmıştır. Büyükelçi Papen'ia sahk verdigi genel karargâhta kabulveFran- sız savaş alanlannın gezflmesi söz konusu de- gildir. Sayın elçi RJtter'in bilgilerine arz olunur. Von Grote" Bu Alman gizli belgesinde adı geçen üç ge- neral de Birinci Dünya Savaşı'ndaçeşitli cep- helerde Almanlarla beraber savaşmıştı. Bu nedenle bu uç general deAlmaniarca ya- kından tanınmaktaydı. Bu generalleri kısaca da olsa tanıyalım: Ali Ihsan Sabiş, 1882yılında doğdu. 1901 yıhndaKara Harp Okulu'nu, 1904'te de Harp Akademisi'ni birincilikle bitirdikten sonra Jön-Türlerle ilişkisi nedeniyle Mustafa Kemal ile birlikte Şam'a gönderildı. Sabiş, daha sonra Edirne'ye atandı. 19O9'da Hareket Ordusu'nda 31 Mart gerici hareketini basüran genç subaylar arasında yer aldı. DahasonraAlmanya'da askeri eğitimine devam etti. Balkan Savaşı'na katıldı. Enver Paşa'mnyanındaçalıstı. IrakCephesi'ndesa- vaştı. Birinci Dünya Savaşı'nda Altıncı Or- du'da bulundu, Kurtuluş Savaşı'nda Birinci Ordu Komutanı'yken, Atatürk ile uyuşmaz- hğa düştü. Bu nedenle görevinden alındı. Askeri konularda yazılar yazan ve savaş anılannıyayınlayan Sabiş, 1944yümdatutuk-, lanan ırkçılık-Turancılık davası sanıklan ara- sındaydı. Emekli Tümgeneral Sabiş, 1950-54 arası Demokrat Parti'den Afyon Milletvekili ola- rak parlamentoyagirdi. Sabiş, 1957 yüındada öldü. Hüseyin Hüsnu Erkilet, 1883 yılında doğ- du. 1904 yılında Harp Okulu'nu, 1907 yılın- da da Harp Akademisi'ni bitirdi. Balkan, Bi- rinci Dünya ve Kurtuluş Savaşlarına katıldı. Birinci Dünya Savaşı'nda Irak Cephesi'nde Alman generalleri ile çalıştı. Yıldırım Ordu- ları'ndakomutanyardımcılığı, Kurtuluş Sa- vaşı'nda da tkinci Ordu Kurmay Başkanlığı ve tümen komuıanlığı yaptı. 1930 yılında tümgenerallikten emekli oldu. 1944 yılında da ırkçılık-Turancüık davası ne- deniyle tutuklandı. "Emir Paşa" olarak da tanınan Erkilet, 1958 yılında öldü. Ali Fuat Erden, 1883 yılında doğdu. 1900 yılında Kara Mühendishanesi'ni,19O3'te de Harp Akademisi'ni bitirdi. Yemen'de Balkan Savaşı'nda, Suriye'deçeşitli cephelerdegörev aldı. Birinci Dünya Savaşı'nda Suriye'de 8. Ordu Kurmay Başkanlığı yaptı. 1926'da tuğ- general, 1947 yılında da orgeneralliğe yüksel- tildi. Harp Akademileri komutanlığı ve Aske- ri Yargıtay başkanlığı yaptı., Erden, 1957 yılında öldü. Genelkurmay Başkanı FevziÇakmak, Ali thsan SabişyerineAli Fuat Erden'in Alman- ya gezisine katılmasını uygun görmüştü. Erden ve Erkilet, Almanya'ya gittiler. CUMHURIYET Askeri muharriri Emekii General: H. Emir Erkilet Şark cephesinde Dün tayyare ile hareket cden GeneraJ Erkilet makaîelerîni cepheden göndermege devam Sovyet harb tebligi wCaltrtın tAn CEPHEYE GİDtŞ — 16 Eylül 1941 tarihli Cumhuriyet Gezi gerçekten göz kamaştıncıydı. General Erden ve Erkilet'in gezileri 15 ekimde başlamış, 5 kasımdabitmişti. iki Türk generalinin cephe gezilerine elçi Hentig de katılnuşü. Erden dönüşünde Büyü- kelçi Papen ile görüştü.Tarih 9 Kasım 1941. Papen, Dışısleri Bakanlığı'nagönderdiği 10 Kasım 1941 gün ve 645/41 sayılı raporunda hükümete Erden ve Erkilet'ingezileri ile ilgi- li olarak şu gözlemi aktanyordu: "tki Törk generali, Dogu Cepnesi'ne yap- bklan geziden ve Fuhrer'in karargâhını ziya- retten çok hoşnut kaldıiar. General Ali Foat, dün iztenimlerinin ay nn- blı bir döküminii yapmak tizerc bana geldi. Askeri yetkilflerden gönrigü nazik konuk- severiigin, övgünün de ötesiade oMugunu ve gezdigi yerlerde I. Dunya Savası'ndaki arka- daşlığını anımsadıgını belirtti. Bu duşünce Ali Fuat'ın onuruna verilen yemekte Orge- neral Fromm tarafından büyuk bir nezaketle dile getirilmiştir. Olanak varsa, bn örnek tariksd narekeün Emekli Geoeral Hiıseyin Hüsnü Erkilet (solda) ve General Ali Fuat Lrden Alman Genel Karargâhı'nda Hitier'le birlikte. egitim amacıyla Türk Harp Akademisi'nde kullanılmak üzere. Ruslann me\ zilenmesini gösteren (doğai olarak aynntılı bilgiler Alman kuvvetlerinde kalmak koşulu ik) birer harita- sının kendisine verilmesi istegüıi de belirtti.'' Erden, Alman ordularının Hazar ve Kaf- kasya'ya ulaşmak kararında olduğu kanı- smdaydı. Erden'e göre Almanlann zaferi kesindi! Cumhurbaşkanı Inöaü ve Genelkurmay Başkanı Çakmak, Erden ile altı saat suren bir toplantıyaptılar. Cumhurbaşkanı Inönü, Dışişleri Bakanı Saraçoglu ve Genelkurmay Başkanı Çakmak, General Ali Fuat Erden'i uzun süren bir top- lantıda dinlediler; generalden bilgi aldılar. lnönüve Çakmak, Erden'ingörüşlerineka- tümıyorlardı. Çakmak, temmuz ayında doğu- daki Alman birliklerinin başanlı olamayaca- ğını görmüştu. Gelişmeler, Çakmak ve tnönü'yü doğrula- yacaktı. Alman ordulan Kafkasya'ya ulaşırsa ne olurdu? O günlerde Türk Genelkurmay'ını duşündüren konu buydu. Alman ordulan dahada ilerleyip, Kafkas- ya'ya ulaşabilirler miydi? Bu durumda ne olurdu? Aynı günlerde Türkiye'nin Londra Büyü- kelçisi Dr. Tevfik Ruşrü Aras, sık sık tngiliz Başbakaru Eden ile görüşüyorve Eden ile yap- tığıgoruşmeleri Dışişleri Bakanlıgı Müsteşan Numan Menemencioğlu'na Uetiyordu. Eden şu uyanda bulunuyordu: "Kafkasy a">i işgal ederseniz bütıin dünya- dan soyutlanırsınız." Ataturk'un Dışişleri Bakanı deneyimli dip- lomat Tevfik Rüştü Aras da bu görüşe katı- lıyordu. Ocak 1942'de Hitler ordulan Moskovaya- kınlanndayenilgiyeuğratıldı.KızılOrdudi- reniyordu. . Çark yavaş yavaş geri dönmeye başlamıştı. Moskova'da yenilgiye uğrayan Hitler, gö- zünü Kafkasya'ya dikmişti. Kafkas petrolleri ele geçirilmeliydi. General Rommel de Mısır'adoğnı ilerliyor- du. Rommel'in''Aidor Harekâo'' adı verilen Mısır'daki Nil saldınsı da aynı günlerde plan- lamyordu. Hem Kafkasya hem de Leningrad seferle- ri zaferle sonuçlamrsa, Afrika ve Asyaelege- çecekti. Coğrafı ve siyasal engel Türkiye'ydi. Dışişleri Bakanı Ribbentrop "Rusya'nın ancak petrol kaynakları elinden alınırsa yenileceğini" söylüyordu. Kafkasya seferi için de Türklerin yardımı gerekiyordu. Alman Dışişleri Bakanlıgı'mn Türkiye ile ilişkilerden sorumlu Musteşar Yardımcısı Woerman, Alman birliklerinin Türkiye'den geçmesini öneriyordu. Hitler ve Ribbentrop, Alman askerlerinin Kafkasya'ya Türkiye üzerinden daha çabuk ulaşacağını düşünüyorlardı. Türk Genelkurmayı'nda ogünlerde toplan- tı üzerine toplantı yapılmaktaydı. Amaç, savaşın dışında kalmaktı. Ama nasıl? Papen, sık sıkTürk yetkilileri ilegörüşüyor- du. Butün isteği, Trakya sırunna yığılan askeri birliklerin Kafkasya sırunna kaydınlmasıydı. Koşullar Türkiye'yi savaşa süruklüyordu. Askeri birlikler, Kafkasya sınınna yollan- dı. Başbakan Saracoğlu ve General Orbay, doğu cephesinde denetlemeler yaptılar. Turkiye, Almanya ile tngiltere, Fransa ve Sovyetler arasında diplomatik bir savaş ve- riyordu. Von Papen, yetenekli bir diplomat ve hü- nerli bir siyasetçiydi. Alman Büyükelçisi, Türk sivil veaskeri yö- neticileri ile kişisel dostluğunu da pekiş- '.irmişti. 1941 eylülünde Almanlar Türkiye'den krom madeni almak için anlaşma yapmayı ba- şardılar. Bu anlaşmayı Aunanlann Türkiye'- ye silah yardımı yapmaları izledi. tnönü, Büyükelçi Papen aracüığı ile Hit- ler'esözvermişti. "Silaklan Almanlara karşı kullanmayaca- ğız." Almanlara krom satışı tngiltere ve ABD'- nin Türkiye'yle ilişkilerini gerginleştirmişti. Türkiye silahgereksinmesini Almanlardan sağlıyordu. Krom ve silah. Alman-Türk işbirüğiningizi bu iki sozcükte toplanmaktaydı. Alman işadamlan Ue Türk askerve sivil bu- rokratlan, bu krom ve sUah satışı için sık sık bir araya gelmekteydiler. Büyükelçi Papen, gün geçmiyordu ki, bir hükümet üyesi ilegöruşmesin. 23 Mayıs 1942 günü, 1956 yılında Genel- kurmay Başkanlığı'na atanacak olan Albay İsmail Hakkı Tunaboylu başkanlığındaki bir askeri kurul, Almanya'ya gidiyor, kurulda 'OKULORAIOIIİ Hrşmtot 1941 ItUiı t ) • » f * # * Cepheden Korgeneral A. Fuad Erden ve General H. Emir Erkilet dün Almanyadan geldiler Türkiy yük enin haricde kazandığı sek savsfi ve itibarsaygı General Erkiletin CEPHEDEN DÖNÜŞ — 6 Kasım 1941 tarihli Cumburiyet Dışişleri Bakanhgı'ndan Faik Hazar da bulu- nuyordu. Askeri görüşmeleri ticari göriışmeler, ticari göruşmeleri de siyasal yakınlaşmalar izle- mekteydi. Hitler Almanya'sına egemen olan ırkçıhk, o günlerdeTürkiye'de de modaoluyor; söz ge- lişi, Anadolu Ajansı'ndacalışan yabanalann işlerine son veriüyordu. Bir tek kişinin dışında! Siemens Fabrikası'ndan Mühendis Alman Risch bu uygulamamn dışında tutuluyordu. 1942 yılı Almanlar için bir ölüm kalım sa- vaşımn başlatıldığı yıl olmuştu; Alman ordu- lan saldınlannı surdurüyorlardı. 1942 yaz saldınsı başanlı geçmiş, Alman- lar Kafkas Dağlan'nın en yüksek yeri Elb- ruz'aulaşmışlardı. Ulaşmışlardı ama StahngTad Cephesi'nden gelen haberler içaçıcı değildi. Hitler, unlü 45 sayılı emrini vererek Kafkasya'ya gönderdi- ği birlikleri Stalingrad Cephesi'ne yolladı. Bu 45 sayılı emirdeAlman yenilgisinin baş- langıcı oldu. Alman Genelkurmay Başkanı General Hal- der, 45 sayılıemriuyguladı. Ama uygularken de defterine şunlan yazdı: "Hitler'in düşleri hareketterine kılavuztuk ediyor." Tıpkı Turancı Enver Paşa'nınki gibi... Stalingrad'da Kıal Ordu, Alman ordulan- na karşı büyük bir direniş gösteriyordu. Stalingrad bozgunu Nazi imparatorluğu- nun çöküşünü haber vermekteydi. Hitler ordulan geri çekilmeye baş ladılar. KızılOrdu karşı saldınyageçmişti. 1944 mayıs ayında işgalci Nazi Ordusu, Sovyet topraklanndan sökülüp atılmıştı. 1943 yılı hazirarunda tstanbul Siyasi Poli- si "En büyük tehhke"adlı broşürün üniversi- tede elden ele dolaştığını saptamıştı. Hemen emirler verUdi ve broşür toplatıldı. Broşürde Turancıhk akımları eleştiriliyordu. Bu broşürü yazan da bulunmuştu: tstanbul Belediyesi memurlarından Faris Erkmen. Erkmen, broşuründe Pan-Türkçülüğün Ke- malizm ve devlet politi- kası ile bağdaşmayaca- ğını Ueri sürüyor ve Tu- rancılardaki abartmalı müliyetçilik görüşlerinin ulkenin varhğını tehdit eden yabancı propagan- dayı maskelemek için kullanıldığıru yazıyordu. Erkmen'e göre Pan- Turancı akımın öncüle- ri, Tatar ve Azerbaycan kökenli Türklerdi. Erkmen'in broşürün- de adları geçenler şun- lardı: Zeki Velidi Togan, Ayaz lshaki, Muherrem Feyzi Togay, Resuzade Ahmet Caferoglu. Bunlar, Kafkasya ve Kırım'dan gelmişlerdi. Bir kısmı da uzun yıl- lar Almanya'da yaşa- mışlardı. Erkmen, bu göçmen- lerin Turkiye'de kendUe- rine gösterüen konukse- verliği kötüye kullandık- lanm Ueri sünıyor, adla- nnı verdiği bu göçmen Türklere, Türk yurttaş- lannın da yardımcı ol- duklannı vurguluyordu. Kimlerdi bunlar? Erkmen şu adları sı- ralıyordu: General Hüseyin Hüsnü Erkilet. General Ali thsan Sabiş. PeyamiSaıa, Nihal Atsız, Yusnf Ziya(Or- taç) ve Orhan Seyfi (Orhon). 'En biiyük tenlike" adlı broşürde Çınaraltı, Bozkurt, Gökbörü, Tasviri Efkâr veAyü Kıırt yayınlarına da göndermeler yapılıyordu. Faris Erkmen'in broşürunde dahasonra şu sonuçlara vanlıyordu: Türkçuler davalarında samimi değillerdir. Pek çoğu bu işe kişisel çıkarlan nedeniyle gir- miştir. Türkgençliğinebencilçıkarlan nede- niyle propaganda yapıyorlar, bu çıkışlan Ue ulusal gelişmelere engel olmaya ve ülkeyi, iş- gal planları yapanlann ellerineterk etmek is- tiyorlar. Demokrasiye karşı gırislikleri sistem- likampanyayla, lngiltereveSovyetler'e kar- şı ısrarlı politikalan ile hükümetin tarafsızlık politikasına ters duşüyorlar." CHP Genel Sekreteri CevdetKerimlnceda- )i, TBMM'de söz alarak bu broşürde yer alan düşünceleri sert dille eleştirdi. tncedayı'dan sonra kursüye Dışişleri Baka- nı Noman Menemencioglu çıktı. Ve Turkiye'- inttbaîan Jmanya, gerektiğinde Türkiye'yi Sovyetler'e karşı bir savaşa sürüklemek kararındaydu Sovyetler'de yaşayan Müslüman halklar, Türkiye'nin savaşa katılması için koz olarak kuüamlabilirdl Bunun için de Pan-Turancı akımlar desteklenmeüydi de Pan-Türkist bir akım olmadığını söyledi. Söylerken de şu açıklamayı yaptı: "Tiirkiiz,Türkçüyuz." Bu tepkiler sonucunda Faris Erkmen, tu- tuklandı. Aradan birkaç yıl geçti. Erkmenyeniden si- yasi polisin elindeydi. Faris Erkmen, 1946 yüındaTKP Genel Sek- reteri Dr. Şefik Hüsnü ile birlikte tutuklandı ve 3 yıl hapis cezasma çarptınldı. ' 'En büyük tehlike'' olayı Alman Büyükd- çiliği'nce olduğu kadar Amenkan Büyükelçi- liği'nce de ilgiyle izleniyordu. ABD'nin Ankara Büyükelçisi Laurence A. Steinhardt, Ali Nor Bozcalı'yi bu işle görev- lendirdi. Bozcalı, 14Haziran 1943'teşuraporuver- di: State Depertmant E. O 12065 Sec. 3-402 kayıtlı olan 416 sayılı belgeye gözatarak bu ra- poru özetleyelım: "Jön Türk rejimindeki Pan-Turanizme benzer bir Turkçülügu canladırmaya çafafaa- bu-olduğu dognıdur. Yine bir gercekki, bu na- reketi savunan kimi >ayıniarda, yitirilen top- raklan geri istemeye yönelik ifadeier bulun- maktadır. Ancak, bn hareket, kanımca,dik- kati çekecek boyutlarda de- gildir, dçiliğin Birkaç kez hü- kümetin yukan- da adı geçen ya- yınlara yönelik uygulamaları üzerine haarla- dıgı çalışmalar- da, bu konular- dan söz edildigi- ni anımsıyo- rnm. O notlar- da da kamuo- yunda Türklere yönelik bir sem- pati olduğu, ancak bu sem- patinin Pan- Türkist orgutle- rin aktif biçım- de desteklenme- si biçiminde ol- madığını ifade etmiştim. Yanı- hyor olabiürim, ancak Pan- Türkist bareketi b e n i m s e y e n kimseyle simdiye kadar hiç karşıiaşmadıgım gibi, tüm Türkleri bir arada toplamaya yönelik bir hü- kümet politikası da görmedim. Pan-Türkizm yanlılannın lotaliter sistem- lere hayranlık duyduklan, daha da ötesi Al- manya'ya sempati besledikleride bir gercek. Ashnda broşürde yazann yaptıgı yonunlan elimizin tersiyle itemeyiz. Özel olarak bu göruşleri savunaniar, bn tn- tumlannın, savunduklan davanın doktriner •e praük bir geregi oldugunu söyluyoriar. Bo insanlar mihver ülkelerinin propagan- dasının aracı olsunlar ya da olmasınlar, bn akımın karsısında son derece guçlü, muttefik yanlısı günliik gazete ve dergiler var. Pan- Turkistlerin ortaya attıklan goruşler yalnız- ca duygusal birçerçeve içinde kahnakta vebe- nim gönışume göre bunlann önemini abart- mak ya da Türkiye'nin tarafsızlığı için ciddi bir tehlike olarak gormek guçtur. Bu bülten konusunda > aygın inanç, bunu sok-u bir propaganda oldugudur. Hattabazı- lan gercek yazann Zekeriya Sertel oldngann Ueri sürüyorlar. kamuovununtepkisinden ve basındaki polemiklerden izlediğim kadany- la Pan-Türkistlere karşı olanlar tarafmdan benimsenmesi de güç. Bu, genel olarak kamu- oyunda Pan-Turkistlere duyulan gizli sempati ileörgütln bir karşı propoganda havasıyara- tılması ile açıklanabilir." ABD'nin Ankara Büyükelçisi Laurence A Steinhardt, ABD Dışişleri BakanlığVna gön- derdiği 16 Temmuz 1943 günlü yazısında şu değerlendirmeyi yapıyordu: "Elçilik, bildirgedeki görüşlere kablmak egilimindedir. Şöyle ki: Pan-Türkizm ve Ultra Nasyonalizm hare- ketinin liderleri, totaliter duşuncenin inançh takipçileri ve mihver guçlerinin destekçileri- dir, ancaketkittHklerini fazla abartmamak ge- rckir. Çünkü, Türk kamuoyunda, diger ülke- lerde yaşayan Türk ırkından olanlara karşı dogal bir sempati besienmekle birlikte, gerek hükümetten gerekse kamuoyundan yayılma- cılığa yönelik bir destek gozükmuyor. Dışanda yaşayan Türklerin dilerlerse Türkiye'ye dönmelerini ve Türk uynıguna geçmelerini destekliyorlar. Ancak bnnlar sı- nırlan genişletmek türiinden bir yaklaşımda bulnnmuyorlar. Ankara'da hükümet ve basın cevrelerinde bo denli lepkiye yol açan ve hatta Dışişleri Ba- kanı'nın Meclis'te konuşmasına neden olan bn broşürün, solcu çevreler tarafından özel- fikk finanse edilmesebüe, Sovyet yetkilüerin- ce yazdınldığı yolunda inançjar yaypndır. Bu inancın kamü olarak tüm broşürün düz- gün bir dille Rusçaya çevrilip Pravda'da bas- ünlması gösteriliyor. Basın bürosundan bir yetkilinİB görüsone göre, broşürün yazan, de- ğeriendirmede beUrtildigi gibi Zekeriye Sertel değil onun yine yetenekli ve beiki desol çevre- lere daha yakın olan eşi Sabiha Sertel'dir. Anımsatmak gerekir ki, söz konusu broşü- rü yaygın biçimdeki kamnoyunun dikkati- ne sunan Bayan Sertel'ın yayıraladığı Tan Gazetesi'dir." Ne ilginçtir; aradan yıllar geçecek, Sovyet- ler Birliği'nde yaşayan Müslüman Türklerle bu kez Amenkan buyükelçıliği yakından il- gilenecektir. 60'h ve 70'ü yıllarda ABD'ninAnkara Bü- yükelçiliği'nde CIA kadrosunda çalısan bir özbek Türk, Türk sağcılan ile çok yakındost- luklar kuracak; bu dostluklar, bu özbek kö- kenli Türk'ün Ankara'dan sonra atandığı Bonn'da da sürecektir. lkinci Dünya Savaşı'nda Kızıl Ordu'dan (Arkası V. Sayfada)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear