29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 8 ARALIK 1990 Uruguay'ın ünlü Tupamaro gerillalan silahı bıraktı, siyasete başladı. Grubun önderlerinden Rosencofbüyük dönüşümü anlatıyo Gerillalar,parlamenterolduORAL ÇALIŞLAR HAMBURG — '68 kuşağından olanla- nn o yıllarda en çok ilgisini çeken gerilla örgütlerinden birisi Tupamaro'lardı. Şehir gerillası deyimini dünyaya yayan bu ünlü ör- güt Uruguay'da !973 askeri darbesiyle bir- likte sessizliğe gömülmüştü. 1985 yılından sonra Hıpamaro'lann adı yeniden gazete sü- tunlannda görülmeye başlandı. Ama bu kez şehir gerillalan olarak değil, yasal bir siya- si güç olarak anılıyorlardı. llginç olanı başta efsanevi önderleri Raul Sendic dahil, bütün önderliğiyle birlikte yasal mücadele karan vermeleriydi. Bu kararla birlikte Tupama- rolar Frente Amplio cephesinin canlandı- rılmasına giriştiler ve 1989 kasım seçimle- rinde büyuk başarı kazanarak başkent Montevideo'nun yerel yönetimini ele geçir- diler ve ülke çapında *h 21.23 oranında bir oy aldılar. Tupamarolar'ın 1968'lerden gunümuze öncülüğünü yapan ve 13 yılını cezaevinde geçiren 9 efsanevi önderinden birisiyle, Ma- uricio Rosencofla bir dizi konferans \er- mek üzere geldiği Hamburg'da gorüştuk. Rosencofun kitaplan Avrupa'nın çeşitli ül- kelerinde yayımlanıyor. Calabozo Anüan ve Köpek Yaşamı adlı kitaplan tspanyolcanın yanı sıra Almanca ve Frasızca olarak basıl- dı. Türkiye'de de Pencere Yayınları Rosen- cofun kitaplannı yayına hazırlıyor. Rosencof aynı zamanda tiyatro yazarı, oyunlan Latin Amerika ve Avrupa ülkele- rinde sergileniyor. Nâzım'ın dizeleri Uruguay'da Mauricio ile görüşmemize Türkiye'yi ve Türkleri tamyor musun sorusuyla başladım. Hemen gözleri parladı, "Tabii tanıyorum" cevabını verdi. "En sevdiğim şairlerden bi- risi Nârım Hikmeftir" dedi ve devam etti. "Paran varsa eğer. bana bir fanila bir de don al / Tuttu bacağımın siyatik ağrısı / Ve uıtııtma ki daima. ivi seyler düşünmek zo- rtında bir mahpusun kansı" dizelerıyle Nâ- zım'ın, Karım'a Mektup şiirini İspanyolca olarak ezberinden okumaya başladı. "13 yıllık cezaevi yaşamımda birçok kez yakın- İanma uzaklan goruşmeleriıniz sıra.sında bu dizeleri okurdum." "Başka Türki>eli dostlanm da oldu. 11- kenizi ve halkıntzı daha yakından tanımak isterim." — Sorulanma Tupamarolar'la başlamak istiyorum. Dünya sol hareketinin tarihinde az rastlanan bir şekilde şehir gerillası eylem- lerinden, yasal siyasi mucadeleye gectiniz. Üstelik hemen hiç fire vermeden ve tiim eski iiye ve taraftarlarınızı koruyarak böyie kök- len bir değişikliği yaptınız. Tupamarolar- ın liderierinden birisi olarak bu hareketi bi- ze nasıl anlatırsınız? ROSENCOF — Bugün kendimize ait bir radyomuz, gazetelerimız, yayınevimiz var. Bizim de içinde yer aldığımız, ülke siyasi ya- şamında çok buyük ağırlıgı olan Frente Amplio, başkent Montevideio'da yerel yö- netimi kazandı ve cephenin ikinci adamı sosyalist Tabare Vasquez şimdi belediye baş- kanı. Montevideo'nun 3 milyonluk Ürugu- ay nüfusunun yarısından çoğunu oluştur- duğu düşünülürse bu başarının önemi da- ha iyi anlaşılır. — Bir tspanyol gazetesi, Tupamarolar'ı anlattığı yazının başlığına "çağdas Robin Hood"lar diye yazmış. Tupamarolar nasıl ortaya çıktı, ismini nereden aldı? ROSENCOF — Adımız, 1781 yılında Pe- ru'da sömürgeciliğe karşı isyan eden Latin Amerikalı kahraman Tupac Amaru'dan ge- liyor. Tupac Amaru, Güney Amerika'nın dört bir yanında 100 yıl boyunca süren sö- mürgeciliğe karşı mücadelenın simgesiydi. Tupac Amaru, İspanyol somurgecileri tara- fından yenilgiye uğratıldıktan sonra sorgu- ya çekilir ve diğer arkadaşlarının adlarını vermesi için işkencelerden geçirilir. Bu iş- kence kansına ve çocuklanna da seyrettiri- lir. Bütun sorulara Amaru'nun tek bir ya- nıtı vardır: 'Tanıdığım ve bildiğim iki ki$i var. Birisi siz işkenceyi yapanlar, dığeri de ben. Başka kimseyi tanımıyorum! Bu söz- leri üzerine önce dilini keserler, sonra da ayaklarından ve koüanndan dort ayrı ata bağlarlar. Vucudu dört parçaya bolunür. Her bir parçası Latin Amerika'nın bir mer- kezine asılır ve halka gözdağı verilmek is- tenir. Ama ne mumkun, isyanlar durmaz. Tupamaro gerillalarının önderlerinden Mauricio Rosencof şöyle diyor: "Biz ancak zorunlu kaldığımızda şiddete başvurduk. Bunu da belli, sınırlı hedeflere yönelerek yaptık. Özgürlük ve eşitlik için mücadele sevgiyi içeren, insanı esas alan bir mücadele biçimidir. Halkın benimsemeyeceği eylemi yapmadık. Hiç patlayıcı madde kullanmadık." Rosencof, Latin Amerika'nın özelliklerini şöyle tanımlıyor: "Bu ülkelerde şiddet ve politika çok uzun yıllar bir bütünün iki parçası olmuştur. Bugüne kadar militarist iktidarlar, ayakta kalabilmek için halka karşı sürekli şiddet yoluna başvurdular. Şiddeti, hiçbir zaman kendi isteğimizle seçmedik. Halkın kendini korumak için başvurduğu yol oldu." GERİLLA DÖNEMt — Latin Amerika'da gerilla savası uzun siire dünya sol hareketleri içinde biiyiik sempati ile karşılandı. Şimdi siyasal mücadele agırlık kazanıyor. Tupac Amaru'yu Simon Bolivar'lar. Jose Artigas'lar izler. Örgutün ilk doğuş yıl- ları 1960'lara uzanır. Şeker kamışı tarlala- rında çalışan köyluler Raul Sendic tarafın- dan örgütlendiler. Bu örgütlenme sonunda birlesik bir sendikal grup ortaya çıktı. Köy- lüler çok ağır yaşam koşullan içindeydiler. 30 bin hektarlık toprağı kendi adlanna iş- lemek istediler. Talepleri kabul edilmeyin- ce topraklan işgal ettiler. İşte tam bu gün- lerde Raul Sendic, MLN/Tupamarolar ör- gütunü kurdu. Kuzeyde başlayan isyan, baş- kent Montevideo'da Tupamarolar'ın hare- ketiyle birleşti. Bu eylemler Uruguay solunu birleştirici bir etki yaptı. Devlet bu eylemlere şiddetle karşılık verince, şiddete karşı şiddet yolu- nu seçtik. 1963 yılından itibaren yer yer si- lahlı eylemlere giriştik. 1966-1972 yıllan Tu- pamarolar'ın yükseliş yıllandır. Bu donem- de 150'den fazJa eylem düzenledik. En çar- pıcı olanlardan birisi cezaevinden toplu ka- çışlardır. İki kaçışta toplam lOOkadın, 150 erkek cezaevinden kurtulmayı başardılar. Bu arada ordunun meıkez karargâhı basıl- dı, silah ve cephane kaçırıldı. — Daha sonra ağır bir yenilgiye uğradı- ğınız ve tiim önderlerinizin > < akalandığı bi- liniyor. Siz de yakalandınız... ROSENCOF — Onderlerimiz 1970'ten itibaren yakalanmaya başladılar. Örneğin Raul Sendic 1970 yılında tutuklandı. Ben de 1972 yılında bir sokak araması sırasın- da te^adufen ele geçirildim. 1973 yılında as- keri diktatörlüğun ilanıyla birlikte koşullar daha da ağırlaştı. Uruguay'da her 54 kişi- den birisi tutuklandı. Tupamarolar da 1972'den itibaren büyük darbe yediler. 40 bin kişi hapse atıldı. Şimdiki Frente Amp- lio'nun başkanı Liber Seregni, bir başka ge- neral arkadaşı ve çok sayıda subayla birlikte anayasayı değiştirmek üzere komplo hazır- lamak \e teröristlik iddiasıyla tutuklanıp yargılandılar. Askeri yönetim ClA'dan uz- manlar getirerek bir karşı gerilla örgütü kurdu. Bu uzmanlardan birini yakaladık ve bü- tün yaptıklarını anlattı. Yunanlı ünlü sine- ma yonetmeni Costa Gavras, CIA ajanının anlattıklarına ilişkin hikâyeyi film yaptı. "Gizli tsyan" isimli bu filmde ben de kü- çük bir rol aldım. Ayrıca bizim cezaevinden çıkışımızı anlatan başka bir film daha ya- pıldı. Filmin adı "13 Yıl ve 1 Giin". Urugu- ay'da son olanlan ve Tupamarolar'ı anla- yabilmeniz için bu filmleri izlemenizi iste- rim. Tupamarolar hapse girince, onlarla bir- likte mücadele eden binlerce köylü başka ul- kelere sığındı. 400 bin Uruguaylı mülteci arasında dünya çapında ünlü yazarlarımız da Galeano, Benedetti, Onetti bunlardan birkaçı. — Şehir gerillası ka\ramım dünyada ilk kez Tupamarolar kullandı. Bugün bu kav- ramı nasıl değerlendiriyorsunuz. Gerilla de- nince akla dağlar gelir. Şehir gerillası de>i- mi nereden çıktı? ROSENCOF — Urugua> çok küçuk bir ülkedir. Tepeleri ve dağları yok denecek ka- dar azdır. Başkent Montevideo'nun doğal güzelliği ise tamamen düz olmasıdır. Siya- si mücadeienin merkezi de orasıdır. Dağla- rı olma>an bir ülkede ancak şehir gerillacı- lığı yapılabilirdi, sebebi budur. Şehir geril- lası tanımımn mucidi biz değiliz. Bu tanı- mı Fransa'ya karşı kunuluş mücadelesi sı- rasında Cezayirliler kullandı. Cezayir Kur- tuluş Savaşı'nın tarunmış önderi Ben Bar- ka şehir gerillası kavramını ilk kullanan ve bunun teorisîıü yapanlardandır. Biz, birçok şeyi ondan öğrendik. Her ulke insanının kendine uygun mücadele yöntemi bulaca- ğına inanıyorum. — Tupamarolar'ın bir ilginç ozelliği de e)lemlerinde espri öğesine önem vermele- riydi. ROSENCOF — Biz ancak zorunlu kal- dığımızda şiddete başvurduk. Bunu da belli sınırlı hedeflere yönelerek yaptık. Özgürlük ve eşitlik için mücadele, sevgiyi içeren, in- sanı esas alan bir mücadele biçimidir. Ken- dimizi savaşın içinde bulunca, zaman za- man bu işte bir yanlışlık mı var diye duşün- düğümüz oldu. Haikın benimserneyeceğı hiçbir eylemi yapmamaya çahştık. Örneğin hiç patlayıcı madde kullanmadık. Propa- gandaya onem veriyorduk. Esprili eylem- ler halkın hoşuna gidiyordu, onlarla ara- mızdaki sıcaklığı arttırıyordu. Bu tür eylem- ler biraz da Uruguay'ın özelliklerinden kay- naklanıyor. Bizim kendimize has derin ve çsprili bir düşünce tarzımız var. Yasal mucadeleye cezaevinde karar verdik — Politikada şiddet... ROSENCOF — Latin Amerika, dünya- nın birçok yerinden farklı özelliklere sahip. Burada şiddot ve politika çok uzun yıllar bir butünün iki parçası olmuştur. Bugune ka- dar militarist iktidarlar, ayakta kalabilmek için halka karşı surekli şiddet yoluna baş- vurdular. Bu yüzden, Latin Amerika ülke- lerinin tarihi, ayaklanma, şiddet ve terör yükludür. Şiddet, halkın kendini korumak için başvurduğu zorunlu bir yol oldu. Biz şiddeti hiçbir zaman kendi isteğimizle seç- medik. — Bir gerilla örgiitiiniin yasal örgiite dö- nüşmesi az rastlanabilecek bir ornek. Böy- le bir dönıiş sıkıntı yaratnıadı mı? ROSENCOF — Daha önce Hamburg 1 daki konferansım sırasında da beazer bir soru ile karşılaşmıştım. Bir bisikletiniz var- sa, onu iki ayağınızla kullanırsınız. Kavga- da kullanacağınız araçlar, duruma, olanak- larınıza bağlıdır. Yasal mücadele insaniar- la konuşmak, politikayı kitleselleştirmek ve derdini anlatabilmek bakımından onemli- dır. Şimdi hükumetle ve yönetimle gorüş- mek ve birlikte siyaset yapmak yolunu izli- yoruz. Yasal siyaset yapma olanaklarımız varken bunu neden reddedelim. Bu yollar kapatılmadığı sürece boyle davranmaya de- vam edeceğiz. Ama bu yollar kapatılırsa ye- niden eskiye döner, silahlan elimize alırız. Kendi saflarımızda, yasal siyaset yapma konusunda ciddi bir sorun olmadı. Böyle bir olanak varken bu yolu neden reddede- lim. Buna kendi taraftarlarımız neden kar- şı çıksın? — Orgütlenme tarzınız... ROSENCOF — Tupamarolar parti değil hareket. Orgütun üyeleri arasında Katolik- ler bile var. Tabii bir merkez komitemizden ve sekreterlerimizden söz edebiliriz. Ancak PORTRE MAURICIO ROSENCOF Mauricio Rosencof, 1933 Uruguay doğumlu. Polonya asıllı Yahudi bir ailenin çocuğu. Yakınlarından pek çoğu tkinci Dünya Savaşı sırasında Varşova gettosunda kaybolmuş. Gençliğinde işçi hareketleri içinde çaltşıyor. Komü'nist Partisi gençlik örgütüne üye oluyor. 19S0'li yıllarda tiyatro ile ilgileniyor, genç yaşında Latin Amerika'nın tanınmış tiyatro yazarlarmdan biri haline geliyor. TUpamarolar'ın geçen yıl Paris'te ölen ünlü önderi Raul Sendic'in yakın arkadaşı. I966'da başlayan şehir gerillası eylemlerini yürüten Tupamarolar'ın o yıllardaki üçüncü kol komutanı. 1972 yılında bir sokak aramasında yakalamyor. 9 ay sürekli işkenceden sonra tek kişilik bir hücreye kapatılıyor. Diğer 8 arkadaşıyla birlikte ytllarca kimseyle göruştürülmüyor. Sonraki yıllarda ise ayda bir kez uzakıan yalnızca ailesiyle göruşmesine izin veriliyor. 1973'te Uruguay'da askeri darbe gerçekleşiyor ve Tupamarolar'ın 9 Önderi -ki içlerinde Rosencof da vardır- devlet tutuklusu ilan ediliyor, 1985 yılında askeri diktatörlük, yoğun siyasi muhalefet yuzunden geriliyor ve yerini parlamenter kuvvetlere bırakıyor. Diğer siyasi tutuklularla birlikte Rosencof da 13 yıllık cezaevi yaşarmndan sonra Ozgürlüğüne kavuşuyor. Çtktıktan sonra Tupamarolar'ın yeniden örgütlenmesi görevini üstieniyor. yıllardır tanınan ve önder olarak bilinen ta- bii liderlerimiz var. 1973 askeri darbesinden sonra devlet tutuklusu olarak ilan edilen ve 10 yildan fazla cezaevinde kalan 9 arkada- şımızın hareket üzerinde özel bir ağırhğı var. — Tupamarolar'ın seçilmiş bir başkanı, önderi yok mu? Anlattıklannızdan böyle bir sonuç çıkaramadım? ROSENCOF — Tupamarolar'ın bir söz- cüsü \ar. Bugun resmen goruşlerimizi o açıklıyor ve bizi temsil ediyor. Adı Fernan- dez Huidobro. O da uzun yıllar cezaevinde kalan 9 devrimciden birisi. Fernandez, sev- diğimiz, güvendiğimiz arkadaşlanrnızdan birisi. KGB'siz sosyalizm — Geçen giin kitabınızın Almanya'da ya- yımlanmasıyla ilgili yaptığınız basın toplan- tısında gerçek sosyalizmden söz ettiniz ve dünyada gerçek bir sosyalizmin uygulana- madığını söylediniz? ROSENCOF — İlk başlarda, olaylar or- taya çıktığında sos>alizmin krizinden söz ediliyordu. Ama ortada sosyalizmin krizin- den çok, uygulamaya girişen yönetimlerin krizi vardı. Sovyetler'deki krize Sovyet tipi sosyalizmin krizi demek daha doğru olur. Çunku, orijinal anlamda sosyalist bir çiz- gide yurumüyorlardı. Tupamarolar'ın sos- yalizmi KGB'siz olacaktır. Her ülke, her halk kendi yolunu bulur. Uruguay sosyalist- leri, hiçbir ülkeyi taklit etmeyecek, kendi yollannı şimdiye kadar olduğu gibi kendi pratiklerinden bulacaklardır. — Yalnız Sovyetler'de değil. bütun dıin- yadaki sosyalist ülkelerde benzer sorunlar yaşanıyor. Doğu Avrupa, Çin, Küba aşağı yukan ortak bir krizle yiiz yüzeler?... ROSENCOF — Doğu Avrupa'da yaşa- nan olaylann asıl nedeni, sosyalizmin ken- di halkları tarafından kurulmamış olması- dır. O ulkelerin sosyalizmi Kızıl Ordu tara- fından gerçekleştirildi ve kabul ettirildi. Ni- karagua ve Küba halkları ise kendi kurtu- luşlannı kendileri sağladılar. — Castro'nun KGB'si yok mu? ROSENCOF — Küba'nın sorunları Do- ğu Avrupa'nınküere benzemiyor. Küba'nın, Castro'nun KGB'si ise onların sorunu. Na- sıl çözebiliyorlarsa öyle çözerler. Bizim sos- yalizm anlayışımız, kendi ülkemizin özellik- lerine uygun olacaktır. Biz kendi çizgimizi izlerken bağımsız tutumumuzu korumaya özen gösterdik. Buna hep dikkat edeceğiz. Eşitlik ve özgürlük idealimiz olan sosyaliz- me bütün kalbimizle inanıyoruz. VEFAT Annemiz emekli öğretmen MÜNİRE BİLGER'İ kaybettik. Cenazesi 8/12/1990 Cumartesi günü, öğle namazından sonra Bebek Camii'nden alınarak Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilecektir. ÇOCUKLARI IŞIL-İMRA \EFAT Uzun yıllar camiamıza hizmet veren sevgili dostumuz NURETTIN IMRE 7 Aralık 1990 günü vefat etmiştir. Cenazesi 9 Aralık 1990 Pazar günü, Bostancı Kuloğlu Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip defnedilecektir. MADEN TİCARET A.Ş. TÜRKİYE YAZARLAR Çağdaş Bale Topluluğu, gösterimini 10 Aralık 1990 Pazartesi, Beyoğlu Karaca Tiyatrosu nda sunar. Beş Tango (Piazola / Cem Ertekin) Plaf Suite (Edith Piaf / Cem Ertekin) Equinoxe (Theodorakis / Cem Ertekin) Nüfus cuzdanımı kaybettim. Hukümsüzdür. ALİSUNA Kiralık işyeri Taksim Talimhane Setüstü'nde 150 metrekarelik kat. 559 80 06 VEE4T KAYSERİ EŞRAFINDAN Merhum Ziraat Y. Mühendisi Şaban Hami Bey ve merhume Naciye Hanım'ın oğlu, merhume Şadiye ve merhum Hasan Tahsin Tokluoğlu'nun damadı, merhum Behçet Kemal Çağlar ve Türkân Barutoğlu'nun kardeşi, Hulusi Barutoğlu'nun kayınbiraderi, Nimet ve Cemalettin Çağlar, Gönül ve Sabih Çağlar, merhume Pempe ve merhum Mustafa Yurder, merhume Nezihe ve merhum Ahmet Ölmez'in kuzeni, Leman Uz, Şukran Kendir ve llhan Yılmazay'ın eniştesi, Muzaffer Uz, merhum İrfan Kendir ve Niyazi Yılmazay'ın bacanağı, Ilgın ve Teoman ailelerinin dünuru, Ayşın ve llhan Tuncel'in dayısı, Şaban Çağlar, Yaprak-Yusuf Ilgın, Selcan- Kadri Teoman'ın babası, Esra Ilgın, Defne ve Derya Teoman'ın dedesi, İstanbul Barosu emekli avukatlarından Halkalı Ziraat Y. Okulıı emekli hocalarından Ziraat Yük. Miih. Dr. A. FtKRET ÇAĞLAR 7 aralık günü vefat etmiştir. Merhumun cenazesi 9 Aralık Pazar günü öğle namazını müteakip Levent Camisi'nden kaldırılarak Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilecektir. AİLESİ Değerli insan, emekli eğitim emekçisi Maçka eski Belediye Başkanı HARUN ÖNSEL'İ kaybettik. Hepimizin başı sağolsun. LEVENT-ERTUĞRUL TONGUÇ JEMAS LTD. ŞTİ. VE JEMAS-SU LTD. ŞTİ. ÇALIŞANLARI TELEFON HAT İLAVESİ ATATÜRK HAVA LİMANI TELEFON SANTRALININ 573 2920(18 HAT) 573 72 40( 9 HAT) MEVCUT NUMARALARINA 9.12.1990 TARİHİNDEN İTİBAREN 574 83 00 (70 HAT) İLAVE EDİLMİŞTIR. D.H.M.İ. ATATÜRK HAVA LİMANI BAŞMÜDÜRLÜĞÜ OĞretmenım \c Babam HARUN HOCA senı kaybeııik. Sen: "Kendi kendımı/ie yanşmadayız, gulum Ya olu vıldı/lara ha>a[ı goıurece|iz, Ya Jun\ami7a ınccek olum" di\enlerdendin. Şımdı dufuncelerın »c dunyan; de\rimcı oguHarının, kı/lannın Nurcklerı.nde. bc>ınlennde daha bir sıcak ve ateşlenerek >aşa\acakitr GÜNER-ERStN İİNSEL NtM Ccna/csı. 8.12 1990 CumarUM g ın» Ma<;ka'da oSlevın lopra^a verılecekııı Evde çahşacak yardımcı kadm aranıyor Tcl.: 369 60 20 26.3.1990 tarih ve 629211/498 No ile î Ü. Tıp Fakültesi'nden aldığım 3.000.000 TL'lik makbuzu kaybettim. Hukümsüzdür. OSMAN ALKURT
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear