25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 ARALIK 1990 EKONOMİ T MHURİYET/13 SERBEST PİYASADA DÖVİZ ABODolan Batı Alman Maıta hnv* Frangı Hoflmh Ronni IngSz SMıra Fi Frangı Urtiy SA.Rtya» Avusturya Şılim AJ.Ş 2900 1955 2280 1710 5610 573 255 765 273 Satış 2905 1960 2290 1720 5650 578 260 770 278 Mvn Int ($) . 2894 Cumhunyel Reşat 24ayaraitın 22ayvbteak 900 tfls gûmûş VlUtankAltıni ZirıatMM H * Aton M Bankas 1 Ons $ AI15 228 000 270 000 34 700 31.200 430 188.000 188.000 189 000 370 90 Satış 232 OOC 280 000 34.800 34.100 459 193 000 193 000 193 000 37105 71 intertanto 01. Faız (%) = 56 17 İbrahim Çakır Eximbank'ta • ANKARA (AA) — Hazine ve Dış Ticaret Müsteşar Yardıması İbrahim Çakır, Türkiye Ihracat Kredi Bankası (Eximbank) Yönetim Kurulu üyeliğine getirildi. Çakır, bir süre önce atandığı HDT Müsteşar Yardımcılığı'ndan önce DPT Yabana Sermaye Başkanlığı görevini yürütüyordu. Eximbank Yönetim Kurulu üyeleri Tlırgay özkan, Şerif Tüten, Erol Manisah, Şükrü Akgüngör, Burhan Karagöz ve Gazi Barut'tan oluşuyor. Türk-Bulgar k l iilişkileri • ANKARA (ANKA) — Türkiye ile Bulgaristan arasındaki siyasi ilişkilerde yaşanan ısınmanın ticari ve ekonomik ilişkilere de yansıması için çabalar yoğunlaşıyor. Türkiye'nin Bulgaristan'a sağladığı 100 milyon dolarhk Eximbank kredisinin uygulamasına ilişkin görüşmeler gelecek hafta yapılacak. Görüşmelerde Eximbank kredisi ile hangi alımlann finanse edileceği belirlenmeye çalışılacak. Düşük kapasite nedenleri • ANKARA (AA) — Devlet tstatistik EnstitüsU (DİE) tarafından, bu yılın temmuz-eylül aylarını kapsayan üçüncü dönem sanayi indeksi çalışmasında imalat sanayiinde tam kapasite çalışamama nedenleri yüzde olarak şöyle: Nedenler Yüzde Talep yetersizliği tç pazarda 31.9 Dış pazarda 22.7 Hammadde yetersizliği Yerli malda 10.5 lthal malda 8.3 Mali imkânsızlıklar 13.1 îşçilerle ilgili sorunlar 8.5 Diğer nedenler 3.4 Enerji yetersizliği 1.2 Tekstü sempozyumıı • Ekonomi Servisi — Istanbul Tekstil ve Konfeksiyon thracatçıları Birliği (ITKİB), sektöre 2000'li yıllarda tekstil ve konfeksiyonda dünyanın nereye gittiğini göstermek ve kendilerini geleceğe hazırlamalarına katkıda bulunmak amacıyla ilk kez ulusal düzeyde bir seminer düzenledi. Tekstildeki işsizler • İZMİR (ANKA) — Türk-İş'e bağiı Teksif Sendikası'nın Tekstil Işverenleri Sendikası 3e sürdürdüğü grup sözleşmesi görüşmelerinde uyuşmazlığa duşmesi üzerine grev kararı aldığı işyerlerinden çıkarılan işçi sayısının 10 bini bulduğu bildirildi. Tekstil işverenleri ise işçi çıkarımlanna gerekçe olarak teknolojik yenilemeyi gösterdiler. Iibya'nın borcu • ANKARA (AA) — Türkiye Muteahhitler Birliği Başkanı Kadir Sever, Libya ile Türkiye arasındaki ortak hesabın kaldınldığı 24 Eylül 1990 tarihinden itibaren Libya tarafının Türk müteahhitlerine yaptığı ödemeleri sürdürdüğünü ammsatarak istihkak alacaklarının tutannın 600 milyon dolara ulaşüğını söyledi. Koruma Tarun işçi çıkardı • tş-Sendika Servisi — tzmit'in Derince bölgesinde kurulu Koruma Tanm İlaçlan fabrikasından dün 48 işçi işten çıkartıldı. Petrol-lş Sendikası'na üye işçilerin kıdem tazminatları ve ihbar önelleri ödenirken çıkartmaya gerekçe olarak işverenin kadro daraltılmasım gerekçe gösterdiği öğrenildi. Borsada sahte senet korkusuSahte Bagfaş hisselerinin basım aşamasında bir matbaada ele geçirilmesinden sonra, piyasada sahte Mensucat Santral hisselerinin ortaya çıkarılması güvensizlik yarattı. Borsa Bankerleri Derneği Başkanı Zeki Döşlüoğlu, hisselerin filigranlı kâğıda basımının 1992 yılını beklenmeden tamamlanması gerektiğini belirtti. SPK'nın hisse senedi basımım standarda bağlayarak 1992 sonuna kadar süre tanıyan tebliğinin yanı sıra bu konuda şirketlere de görev düştüğü belirtiliyor. Şirketler, sürenin dolmasını beklemeden, yeni standartlara göre hisselerini basabilecekleri gibi borsanın sağladığı olanaklardan da yararlanabiliyor. Ekonomi Servisi — Hisse senedi pi- yasasında "sahte senet korkusu" hâkim. Mensucat Santral hisselerinde ortaya çı- kartılan olayla bu yıl ikincisi yaşanan sahte hisse basımı, sermaye piyasası çev- relerini rahatsız etti ve sorunun bir an önce çözümlenmesi istendi. Önceki hafta sahte Bagfaş hisselerin- nin basım aşamasında bir matbaada ele geçirilmesinden sonra Mensucat Santral hisselerinde görülen sahte senetler piya- sada güvensizlik yarattı. Borsa Bankerleri Derneği Başkanı Ze- ki Döşlüoğlu daha fazla gecikmeden ve 1992 yılını beklemeden hisselerin taklit edilemeyecek şekilde yeniden basılması gerektiğini söyledi. SPK'nın yönetmeli- ğine göre eski hisselerin filigranlı kâğı- da basımının en kısa sürede mutlaka ta- mamlanması gerektiğine işaret eden Döşlüoğlu şöyle konuştu: "Bu yönelmelik 1989da çıktı. O za- man sahtekârlık olaylan göriilmemişti. Ama şimdi bu boşluktan yararianıp sah- te hisse senedi bastırarak ve sokak bor- sanının yaygınlığından istifade ediyor- lar. Şimdi böyle bir durum ortaya çık- mışken 1992 beklenmemeli. Olaylar bu kadar uzun süre beklememizi mümkiin kılmıyor. Süre öne alınmalı ve sahteci- lik olayı bitirilmelidir. Çiinkii bu güve- ni bir kere sarsarsak bir daha yerine ge- tirmemiz zor olur." Sahtecilik olayını kökunden çözüm- lemek için hisselerin elden ele dolaşımı- nın da ortadan kaldırılması gerektiğini vurgulayan zeki Duşlüoğlu bunun için de bir an once "Saklama merkezi"nin hiz- mete girmesinin zorunluluğuna işaret etti. Döşlüoğlu sokak borsasının kırılabilmesi için de aracı üyelere borsa kapandıktan sonra "işlem yapma yet- kisi" veren "küsurat satışlannın" yay- gınlaştırılmasını istedi. Sahteciliğin önlenmesinde öneriler ge- tiren araa kurum sahibi Mustafa Yılmaz, hisselerin yurtdışında basımının sağlan- ması, Borsa Saklama Servisi'nin tam olarak çalıştınlması ve Borsa işlem bir- mi olan lotun 200 adet hisseden 500 adet hisseye çıkanlmasını önerdi. Dolann ba- sıldığı matbaalardan Türk hisse senetle- rinin basımma neden izin verilmediğini soran Mustafa Yılmaz, "Eğer SPK yatı- nmcıyı korumaya çalışıyorsa neden bor- sanın yaplığı bu hazırlığa karşı çıkıyor. İzin versinler hisseler dışanda giivenli bir şekilde basılsın" dedi. Yılmaz, bir lotun 500^ çıkmasıyla işlemlerin takibinin ko- laylaşacağım, ama buna da SPK'nın kar- şı çıktığını hatırlattı. Mustafa Yılmaz, sahtecilik olayının önlenmesinde bir gö- revin de borsaya düştüğünü ve bunun "Saklama Servisi"nin tam olarak işletil- mesi olduğunu belirtti. Yılmaz, rüçhan hakkı kullanımı ve temettü tahsilatı hiz- metlerinin de Saklama Merkezi tarafın- dan verilmesi gerektiğini bildirdi. Bu arada Istanbul Menkul Kıymetler Borsası gazetelere verdiği ilanda, üyele- rin büyük çoğunluğunun şemsiye sigor- ta teminatına dahil olduğunu duyurdu. İlanaçıklamada şöyle denildi. "Borsanuz ve üyelerinin büyük ço- ğnnluğu borsamızda işlem gören men- kul kıymetlerin çalınması, sahtelerinin düzenlenmesi, kaybolması, ihmal sonu- cu hasara uğraması konulannda sigor- talanmış bulunmaktadır. İJyeler dışın- da yapılan alışverişlerde yaonmcdanmı- za aralannda muhalefelli sabte veya ça- untılann bulunduğu hisse senetlerinin sa- tılması söz konusu olabilmektedir. Ay- nca borsa dışında yapılan alışverişlerde yatınmcılarımıza zaman zaman eksik kuponlu küçük yerine büyuk kupurlu, es- ki yerine yeni tertipli hisse senetlerinin verilerek zarara uğraüldıgı görülmekte- dir. Borsa dışında yapılan ahşverişJerden borsanuz kesinlikle sorumlu olmayıp bu tür işlemler sigorta kapsamı dışındadır. Yukanda sayılan nedenlerle zaman za- man sorunlu yahut sahte hisse senetle- ri kasten borsa dışında borsada oluşan piyasa fiyatının altında fiyatlandırüıp yatınmcıya satılarak tasarruf sahipleri- nin zarara uğramasına yol açılmaktadır. Borsa üyelerinin işyerleri dışında yatı- nmalanmızın kesinlikle alım satıın yap- mamalan gerekmektedir." First Lady'ler borsada oynayabilir mi? özal'dan Küçük oğlumla beraber borsayı takip ediyoruz, alıyoruz satıyoruz. Efe gidiyor. Günlük bakıyor, geliyor. Beraber oynuyoruz. Günlük değişiyor. Her zaman aynı kâğıda oynamıyoruz. Sık sık değiştiriyoruz. Körfez krizi nedeniyle bir ara borsa durgunlaştı. Ancak şimdi tekrar hareketlendi. ABDURRAHMAN YILDIRIM Hakkâri'den Çankaya'nın zirvesine kadar hisse senedi ile uğraşmayan hemen hemen hiç kimse kalmadı. 1990'ın gün- demine gelip yerleşen ve Anadolu'ya ya- yılan borsada, Hakkâri'deki vatandaş oynar da Çankaya Köşkü'nde oturan Semra Özal oynayamaz mı? Borsada oy- namanın âdeta bir moda olduğu bu do- nemde Cumhurbaşkanı Turgul Özal'ın eşi Semra Özal, küçük oğlu Efe ile bor- sada oynadığını açıkladı. Semra Özal, Malatyalıların lstanbul- da yayımladığı "Kernek" dergisinin ara- lık sayısına "bir gelin olarak" konuştu: "Birçok hisse senedim var, alıp satıyo- nım." Semra özal, ''Hemsehrimiz, gelininûz Semra Özal ile dobra dobra" başlığıyla yayımlanan söyleşide derginin sahibi ve Sorumlu Yazı tşleri Müdürü Vedat Er- dogan'ın bu konudaki sorularını şöyie yanılladı: — Diyelim ki Milti Piyango'dan size 5 milyariık ikramiye çıktı. Bunu neye baglar, nereJerde kullanırdınız? OZAL — Borsa önemli. Herhalde borsada oynardım. Yine benim birçok hisse senedim var, alıp satıyorum. — Demek ki bu arada ticaretle uğra- şıyorsnnuz? ÖZAL — Uğraşıyorum. Küçük oğ- Semra Özal, Malatyalılann tstanbul'da yayımlanan aylık dergisi "Kernek "te yer alan söyleşide, oğlu Efe ile birlikte borsada oynadıklarını belirtti. lumla beraber borsayı takip ediyoruz, alıp satıyoruz. — En çok hangisine oynuyorsunuz? ÖZAL — Vallahi Efe gidiyor. Günlük bakıyor, geliyor. Beraber oynuyoruz. Günlük değişiyor. Her zaman aynı kâ- İ9901N CANLISEKTÖRÜ OTOMOBİL ğıda oynamıyoruz. Sık sık değiştiriyoruz. — Borsanın Körfez krizinden ötürii krize girdiğini soyleyebilir miyiz? ÖZAL — Körfez'deki kriz nedeniyle fazla bir şey olmadı. Bir ara borsa dur- gonlaştı, şimdi tekrar hareketlendi. — Yeni bir sisteme geçti, bu faydalı mıdır? ÖZAL — Böylelikle dışarıdaki kişile- rin de oynaması sağlandı. Bu faydahdır. Tüm bunlar güzel ve faydalı şeyler. — Efendim, ben de borsada oynuyo- rum. Borsada oynayanlarm ekonomiyi çok iyi bildiklerini teşhis ettim ve diyor- lar ki "Allah Turgut Ozal'dan razı olsun. Borsayı kurdu, şirketlere para aktı ve bankalar halka inmek zorunda kaldı." Siz nasıl yonımluyorsunuz? ÖZAL — Evet, oradaki insanların tahsili olmasa dahi, olayı yaşayarak öğ- rendikleri için çok daha iyi biliyorlar. Hakikaten olayı yaşayarak öğrenmek gü- zel, defterden kitaptan değü. Bu çok önemli bir hizmettir. Semra Özal'ın dergiye kapak konusu olduğu uzun söyleşide borsa ile ilgili bö- lüm bu kadar. Semra Özal borsada oy- namayı son derece doğal, hatta olumlu bir uğraş olarak gördüğünu belirtiyor. Hisse senedi olayının yaygınlaşuğı ve borsada oynamanın moda haline geldi- ği bu dönemde yasal açıdan herkesin yaptığını Semra Özal yapamaz mı? Ser- maye piyasası mevzuatına göre borsada oynamak sadece borsa yönetimine ve borsa çalışanlarına yasaklanmış bulunu- yor. Yasak kapsamında politikacılar ve eşleri ile bürokratlar ve kamu yönetici- leri bulunmuyor. Meclise sunulan kanun değişikliğinde de yine böyle bir yasak ge- tirilmiyor, sadece şirket yöneticilerinin "içeriden bilgilenerek" borsada oynama- ları yasaklanıyor. Sermaye piyasası çevrelerinden aldığı- mız bilgiye göre Batı ülkelerinde de dev- let ve hükümet başkanlannın ve eşleri- nin borsada oynamaları yasaklanmış de- ğil; ama oluşan geleneğe gore de "bor- sada oynayana da" şimdiye kadar rast- lanmamış. Borsa çevreleri böyle bir gö- reve gelenlerin önce mal varlığını açık- ladıklarını ve eğer varsa hisse senetleri- ni tasfiye ettiklerini söylüyorlar. Yumurta kavgası kapıya dayandı Üreticiler bakkalları, bakkallar toptancıları, toptancılar üreticileri suçluyor. Yumurta zincirinde herkes kendi kâr marjmın düşük olduğunu söylüyor. ESER ATtLLA Üreticiden tüketiciye uza- nan zincirde her kesim yu- murtaya ayrı "knlp takıyor". Üretici piyasasında sürekli dü- şen fiyatlann perakende piya- sasına daha az oranlarda yan- sıdığı belirtiliyor. Üreticiler bunda suçu servisçi ve bak- kallara, bakkallar servisçilere, servisçiler ise üreticilere atı- yorlar. Bir yumurta üreticiden tü- keticiye ulaşana dek toplam 4 elden geçiyor. Üretkiler Yumurta Üreti- cileri Derneği Başkanı Nuri Sözmen, borsadaki yumurta fıyatlarındaki düşüşün piya- saya tam yansımadığı görüşü- nü savunuyor. Nuri Sözmen'in verdiği bil- giye göre üretici malını birlik- lerde topluyor. Borsada olu- şan fiyatın üzerine nakliye üc- reti de eklenerek yumurta fi- yatı belirleniyor. Daha sonra yumurtalar toptancıya verili- yor. Toptana yumurta başına 10-15 lira kâr İcoyarak yumur- tayı pazarcı ya da servisçilere veriyor. Servisçileı de yumur- ta başına 15-30 lira kâr koyu- yorlar. Bakkal da servisçiden aldığı yumurtalan 30-50 lira kârla tüketiciye ulaştınyor. Burada en çok kazanan ke- simin bakkal ve servisçiler ol- duğunu ileri süren Sözmen, "Fivatlardaki düşüşler piyasa- ya tam olarak yansımıyor. Olan da üretkiyle tüketiciye oluyor" diyor. Toptancdan Bu kesimin görüşüne göre üretici bazında düşen "gerçek" yumurta fi- yatları perakende piyasaya tam olarak yansıyor, ancak borsadaki fıyatlar gerçek fiya- tı temsil etmiyor. Hem top- tancılık hem de servisçilik ya- pan Pınar Yumurta'mn sahi- bi Hasan Gündüz, yumurta borsasındaki fiyatlara aldan- mamak gerektiğini belirtiyor. Gündüz, durumu, "Üretici- ler borsada açıklanan fiyatla- ra sadık kalmıyoriar. Yükıi de aracdara atıyorlar. Oysa top- tancı olarak çiftliği aradığunz- da üretici 'Yumurtam kalma- dı. Ama eğer yumurta başına 10-15 tira fark verebilirsen te- min edebilirim' diyor" diye belirtiyor. Bazı üreticilerle toptanalar arasında bir işbirliği olduğu- nu da söyleyen Gündüz, bun- lann bir araya gelerek fıyat- larla istedikleri gibi oynadık- larını ileri sürüyor. Gündüz, "Asıl suç üreticOerde Toptan- cı ve servisçiler çoğu kez yüz- de 7'lik kâr marjmın altında satış yapmak zorunda kalıyorlar" diyor. Perakendeciler Piyasada yumurta fıyatlan büyük fark- lılıklar gösteriyor. Esenler, Bayrampaşa, Şirinevler gibi semtlerde şu anda yumurta fi- yatlan 200 liraya dek düşüyor. Pazarlarda ise 200 liranın al- tında bile yumurta bulunabi- lirken Beyoğlu, Eminönü, Eti- ler gibi semtler ve şarküteri- lerde 300 liranın altında yu- murta bulmak oldukça zor. Bu fiyat farklılıkları yumur- tanın cinsinden de kaynakla- nıyor. Pazarlarda ise ucuza yumurta satılmasındaki en büyük etkenin buralarda fatu- rasız satış yapılması olduğu belirtiliyor. Perakendeciler de şu sıraiar çok durgun olan piyasada faz- la kâr marjıyla çalışamamak- tan yakınıyorlar. Toptancı ve servisçilerin ise böyle bir kaygı taşımadıklarını söyleyen bak- kallar, bu kesimlerin kâr mar- jını hep sabit tuttuklannı, kendilerinin ise kâr marjları- nı sürekli azaltmak zorunda kaldıklanm belirterek yumur- tadan en çok kazanan kesim- lerin toptancı ve servisçiler ol- duğunu savunuyorlar. Oto ithalatının Hehlîkeleri'Otomobil ithalatçıları, Avrupa'daki spot piyasalardan aldıkları otoları, gerçek fiyatları yansıtmayan faturalarla Türkiye'de pazarlayan firmalardan şikâyetçi. OTOMOBtL FÜARI — 3. Istanbul Enternasyonal Otomobil Fuan bugün Tepebaşı'ndaki TÜYAP Istanbul Sergi Sarayı'nda açılıyor. Fuarda Türk firmaları tarafından ithal edilen 18 marka otomo- bilin son modelleri sergilenecek. Ekonomi Servisi — Otomobil ithalatçıları, sayıları 200'ü geçen irili ufakh fîrmanın, Avrupa'da- ki spot piyasalardan aldıkları otoları gerçek fiyatları yansıt- mayan faturalarla Türkiye'de pazarlamalanndan şikâyetçi. Otomobil tthalatçıları Derne- ği'nin 1990 yılı faaliyetlerini an- latmak üzere dün Parksa Hil- ton'da düzenlediği basın toplan- tısında, altı yılını yaşayan oto- mobil ithalatındaki pembe tab- lonun yanı sıra önlem ahnmadı- ğı takdirde gelecekte daha bü- yük sorunlar çıkartabüecek olan noktalar üzerinde de duruldu. Dernek Genel Sekreteri İlhan Çetinkaya, bu yılın ilk 11 ayın- da spot piyasalardan alınan 10 bin otonun yurda getirilerek sa- tıldığını söyleyen Çetinkaya, bu yöntemle devietin 100 milyarlar- ca liralık vergi kaybına uğradı- ğını vurguladı. Çetinkaya sözle- rini şöyle sürdürdü: "1990 yılında ithal edilen oto- lann yaklaşık yüzde 20'si demek üyesi olmayan y^ni herhangi bir otonun Türkiye mümessili ol- mayan finnalar tarafından ithal ediliyor. Bu tip firmalann üre- tici firmadan alım yapması im- kânsız. Bu nedenle Avrupa'da kurduklan paravan firmalar ka- nalıyla spot piyasalardan alım yapıyorlar. E>ana sonra fatura bedellerini düşük göstererek araçları Türkiye'ye ithal ediyor- lar. Bu yöntem büyük vergi kay- bına yol açıyor. Son günlerde bu tip fiyat farklılıkları nedeniyle ceza uygulaması başladı. Ceza- yı yiyen hemen mahkemeye baş- vuruyor. Bu firmalar küçük bi- rer bürodan ibaret. Iki yıl son- ra ödeme zamanı geldiğinde bunları bulmak bile mümkün plmayacak." İlhan Çetinkaya, mümessil ol- mayan firmalann yaptığı ithala- tın yalnızca devlete değil tüke- ticiye de zarar verdiğini söyleye- rek sözlerine şöyle devam etti: "Derneğimizin üyesi olan 27 şirketin ithal ettiği otolar Tür- kiye şartlanna göre hazırlanıyor. Spot piyasalardan alınan otolar- da bu özellikler yok. Örnegin Balılıların kendi Ulkeleri için ürettikleri otolar kurşunsuz ben- zinle çalışıyor. Bu otolann da- ha soğuk iklimlerde kullandaca- ğı duşünüldugünden soğntma sistemleri buna göre ayarlanıyor. Bu tip ithalatçıdan oto alan tü- ketici kısa bir süre sonra bir sü- rü problemle karşılaşıyor." Otomobil Ithalatçılan Derne- ği Genel Sekreteri ilhan Çetin- kaya, bu sorunların yanı sıra otomobil ithalatındaki patlama- w w Oğrencîler, oto üretîcilerini terlettiBoğaziçi Üniversitesi'nde düzenlenen Otomotiv Zirvesi'nde öğrenciler, yerli üreticileri sorularıyla sıkıştırdı. Renault Genel Müdürü Erzen, eleştirileri "Devlet politikası olarak 20 yıl ana sütüyle beslenince büyüyemedik" diye yanıtladı. Ekonomi Servisi — Öğrenciler oto- mobil üreticilerini terletti. Boğaziçi Üniversitesi İşletme Fakültesi'nin dü- zenlediği "Otomotiv ZirvesT'nde yerli üreticiler yöneltilen eleştirileri cevap- lamakta zorlandılar. Boğaziçi Üniversitesi'nde yapılan toplantıya Tofaş Oto Genel Müdürü Uğurman Yelkencioğlu, Renault MAİS Genel Müdürü Ateş Ünal Erzen, Oto- san'ın ana bayii Nasoto'nun Genel Müdürü Melih Koral, Genoto Genel' Müdürü tlhan Çetinkaya, Mazda it- halatçısı Mehmet Mermer ve akade- misyen Nurettin Cengiz katıldı. Yeru üreticilerin artan ithalattan ve pazar yetersizliğinden yakındığı top- lantıda otomobil ithalatçıları uretici- lerinin kendilerini yenilemedikleri için rekabet edemediklerini ve hâlâ devlet- ten koruma istediklerini söylediler. Renault MAİS Genel Mudüru Er- zen'ın ekonomik boyutlarda üretim yapamamaya ithalatın artmasım ge- rekçe göstermesi üzerine Mazda itha- latçısı Mehmet Mermer, 20 yıldır ko- runan otomobil üreticilerinin iç pazar- da talep yaratacak yatınmlara zama- nında başlamadıklan için bu duruma geldiklerini belirterek "Teknolojinizi yenileyin, rekabet edin. Bundan son- ra pazarda ithalatçı da olacak. Birbi- rimize tahammül etmeyi öğrenmeye bakalım" dedi. Yerli üreticilerle ithalatçılann kar- şılıklı atışmasıyla geçen toplantıda üniversite öğrencileri, 20 yıllık süre- de yeni modellerin neden çıkarılma- dığını, yerli üreticilerin teknoloji ye- nilemeye yanaşmayarak korumacılı- ğı suiistimal edip etmediklerini, dünya- da üretimi durdurulmuş otomobille- rin Türkiye'de neden hâlâ üretildiği- ni, tamamı yerli bir otomobilin ne za- man üretileceğini, milli gelir artış hı- zının yavaş olduğu Türkiye'de lüks otomobiller yerine neden daha ucuz otomobillerin üretilmediğini öğren- mek istediler. Tofaş Oto Genel Müdürü Uğurman Yelkencioğlu, Tofaş'ın Murat 124 üretimine başladığı 1971 yılından bu yana Fiat tarafından çıkarılan model- ler içinde sadece Regatta'yı almadığını diğer modelleri sırasiyla ürettiğini be- lirterek, "Avrupalı otomobil üretici- leri Amerikalüar gibi her yıl model de- ğiştirmez. Ancak 7-8 yılda bir yeni model çıkarır" dedi. Yabancı lisansla üretim yaptıklan için ortaklarının isteklerine uymak zo- runda kaldıklanm anlatan Renault MAİS Genel Müdürü Ateş Ünal Erzen ise otomobil sanayiinin bugünkü ya- pısının devietin sürdürdüğü politika- lardan kaynaklandığını savundu. Er- zen, "Devlet politikası olarak 20 yıl ana sütüyle beslenince büyüyemedik. Hâlâ ana sütüne ihtiyacımız var" di- ye konuştu. Nasoto Genel Müdürü Melih Koral da öğrencilerin neden Ford Taunus gi- bi eski bir modeli ürettiklerini sorması üzerine, işe yeni başlarken en ucuz ka- lıp olarak Taunus'u bulduklannı an- lattı. Koral tamamı yerli bir otomo- bilin çok uzun bir süre üretilemeyece- ğini de savundu. "20 y aşında bir çocuğa ana sütünün artık yarartı olmayacağı açıktır" di- yen Genoto Genel Müdürü İlhan Çe- tinkaya yerli üreticilerin gelir seviyesi düşuk olan kesimler için yeni bir mo- del üretmelerinin şart olduğunu vur- guladı. Mazda ihtalatçısı Mehmet Mermer ise dünyada belli başlı oto- mobil üreticilerinin Japon şirketleriyle birleştiğini belirterek, "Türkiye'de de bu kaçımlmaz. Teknolojinizi yenile- mezseniz pazardan silinirsiniz" dedi. ya da değinerek geçen yıla göre 10 kat artarak 60 bin adete yak- laşan ithalatın 1991'de de aynı rakamları yakalayacağını be- lirtti. 1989 sonlanndan itibaren, otomotiv sanayini koruyan gümrük duvarlannın aşağı çe- kilmesiyle "patlayan" otomobil ithalatının gelecek yıl da aynı canlılığını koruması bekleniyor. Kasım sonu itibarıyla 56 bin 926 adete ulaşarak Türkiye pazann- dan yaklaşık yüzde 31'Iik pay alan ithal otolann, sahip olduk- ları teknolojik üstünlükler ka- dar önceki yıllara göre oldukça ucuzlamış olmaları ve tüketime yönelik finansman tekniklerin- deki hızlı gelişme nedeniyle bü- yük ilgi gördüğü belirtiliyor. 1990 yılı sonuna kadar tüke- tici kredisi yoluyla satın alman oto sayısının 50 bini aşacağmı tahmin ettiğini söyleyen İlhan Çetinkaya ithalattaki hızlı artış nedeniyle kaygılanan yerli üre- tici firmalar hakkında da şun- lan söyledi: "Otomobil miDi bir sektör ol- maktan çıkmıştır. Dünyanın en büyük firmalan bile birbiıieriyle evlenerek pazar paylannı artttr- maya çalışıyor. Dünya bu orta- ma giderken koruma istemek, günümüz şartlanna ters düşü- yor. Yerü üreticiler dış pazarla- ra yönermeli." Kasım ayı sonu itibanyla ithal oto pazarı pastasından en buyük dilimi kapan ülke Japonya. İlk 11 ayda Türkiye'ye giren Japon yapunı oto sayısı 22 bin 399. Bir başka deyişle Türk firmalan ta- rafından ithal edilen her 10 oto- dan 4'ü Japonya'dan geliyor. 1990 yılında hareketlenen ve sert bir rekabete sahne olan Türki- ye pazarında ikinci sırayı alan ülke ise Sovyetler Birliği. bu ül- keden 11 ay içinde ithal edilen oto sayısı ise 11 bin adedi aşıyor. Üçüncü sırada ise 7 bin 63 adetle Almanya yer alıyor. Oto üreti- minde dünya lideri olan ABD ise ihraç ettiği 131 adet otomo- bille Türkiye pazarında en geri- de kalan ülkelerden biri.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear