23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/16 28 ARALIK 1990 MAO'NUN AİLESİ — Çm'in eski lideri Mao 97. doğum gü- nünde anılırken akrabalan da bir araya gelme fırsatı buidu. Mao'nun iki kızı, oğlu ve eşleri anma töreninin ardından bep biriikte bir aile fotografı çektirdiler. (Fotograf: AP) Tfeniçeltek'te 5 ceset daha MERZtPON — Amasya'nın Merzifon ilçesindeki Yeni Çekek Linyit İşletmesinde, grizu faci- ası sonucu ölen işçilerden 5'inin daha cesedi çıkarıldı. Pazar gü- nü Recai Dikmen, Kurtça Ay- kut, Cafer Akbulut, Ihsan Topçu, Hasan Arslan ve Muh- sin Sirkeci'nin cesetlerinin çıka- nlmasından sonra dün de baca ağzına 3000 metre uzaklıktan Naci Şenol, tsmet Şenol, Niya- zi Cerit, Yahya Erdoğan ve Hamza Meç*in cesetleri çıkanl- dı. Cesetler Merzifon Cumhuri- yet Savcısı Nuri Savaş'ın yaptığı kimlik tespitinden sonra ailele- rine teslim edildi. Cesetleri çıka- nlan maden işçilerinden Hamza Meç*in cenazesi Kayadüzün'de, diğerleri de Suiuova iJcesinde toprağa verildi. FtLDİŞİ SAHİLLERİ'NDEN — 1989 yüı öncesinde dünya piyasasının önderi durumundaki Fildişi Sahilleri'nde kakao üretimi düşünce ekonominin de dengesi şaştı. Fotograftaki yer- li kadın onlarca plastik su şişesini taşıyarak aile bütçesine kat- kıda bulunuyor. (Fotoğraf: AFP) Nancy'ye ölüm hakkı verildi Dış Haberier Servisi — ABD'de, geçirdiği trafık kaza- sı sonucu bitkisel yasama giren ve ailesinin mahkeme karan ile aldığı "yaşamına son verme" karan sonucu tıbbi destek sis- temleri sökülen Nancy Crazoa, önceki gün öldü. Nancy Cnızon, 8 yıl önce ge- çirdiği trafık kazası sonucu bey- ni onanlmaz şekilde tahrip ol- muş ve bitkisel yaşama girmiş- ' Mahkemenin karanrun kesin- leşmesi üzerine Nancy'yi yaşa- ma bağlayan tıbbi destek birim- leri 12 gün önce sökülmüştü. Hastane yetkilileri, önceki gün ölen 33 yaşındaki Nancy'nin aa çekmediğini belimiler. FIRTINANIN ETTİG1 — Fransa'nın kuzey sahillerinde ön- ceki gün çıkan fırtına, yaşamı felç etti. Saatte 100-120 kflo- metre hızîa esen riizgfir yolda yakaJadıgını önfine katıp gö- tiirdii. (Fotoğraf: Reuter) HABERLERİN DEVAMI 3 ocak dayanışması (Baştarafi 1. Sayfada) makla eşanlamlıdır. tktidar, demokratik hnkuk devleti için mahaiefetten yardım istiyor. 'Anayasayı bir kere ihlaj etmekle bir şey olmaz', Teknö- loji o kadar ileriedi ki hukuk ar- kadan gelsin' diyen iktidar, şim- di bonlan söyliiyor. Sayın Ozal kaç kere bunlan söyledi. Ana- yasa Mahkemesi'nin iptal ettigi karaıian yeujden geciriyorlar. Şimdi hukuk devkti içinde hak- lannı araraak isteyen insanlan engeflemek için her şeyi yapryor- lar. Artık iş isten geçti. Şimdi yapması gereken şey, emegin hakkını vennesidir. Türkiye'de başta SHP oimak üzere bütün mubalefetin, de- mokratik güçierin 3 Ocak 1991'de işçilerin ve çalışanlann yanında olacagından hiç kuş- kum yoktur. Unutmayalım ki hiç kimse bir gün işe gitmeme- sinden dolayı suçlanamaz. Nite- kim Sayın Başbakan bir emirle 31 aralıkta herkesin işe gitmeye- bileceginitekbaşına ilan etmiş- tir. Diger yandan bu bareketleri olağanüstü hal gibi yasal ya da fiili mudahalelerle önleraeye ça- lışmanın da dogru olmayacagı- nı ifade ederim. Bu vesik ile önümüzdeki kri- tik haftayı 'işçilerle dayanışma haftası' olarak kabul ediyo- rnm." Bazı sendika yöneticileri ve iş- çilerin de katıldığı basm toplan- tısında Inönü, bir gazetecinin "Hükümet 3 ocakta polisiye tedbirlere başvurursa ne oiacak" sorusuna şu karşılığı verdi: -: "Polisiye tedbir yasadışı bir harekete karşı uygulanır. Bura- da yasadışı bir şey yok. Durup darurken insaalann üzerine gi- derseniz ıstaraba yol açarsınız. Bunu hükümet yaparsa hükü- met sorumhı olur. Herkesin gör- dügü gibi işçiler başından beri son derece dikkatli hareket et- mişlerdir. Polis, evde oruranla- n yakalarsa, dayak atarsa elbette kanşıklık çıkar. Polisin görevi evinde oturan insanlara dayak atmak degildir. Bu ne biçim bü- kümet, bu ne biçim polis? Mec- lis'te Başbakan Demokratik tepkilere açığız' dedi. Şimdi de böyle diyor. Sayın Özal bir yer- de devre>e giriyor, ama nerede? Demokratik tepkiye acıgız dedi, onlar da yapıyoriar. Yapacağı şey şimdi işçilerle konuşmak. Söylediginin anlamı bndur. Eger farkındaysa. inşallah farkında- dır. Meclis'teki konuşmasını herkes böyle anladı. Eger far- kında degilse, imkânlar var, vi- deo bantlardan kendini bir da- ha diıüeyebilir." Stirekli eylem SHP, 3 ocak, 4 ocak eylemle- ri ardından 5 ocakta da lsken- derun'da "banş mitingi" yapa- cak. Bu amaçla da SHP Genel Başkanı İnönü ile milletvekille- ri, 4 ocak gecesi buraya geçecek- ler. tskenderun'daki mitinge de özellikle işçilerin katılımı için yoğun çaba gösterildiği ifade ediliyor. "İşçilerie dayanışma haftası" boyunca, toplantıların süreceği, SHP'nin sendikalı tüm üyeleri ve milletvekilleri ile bir- iikte grev ve grev olasılığı yük- sek olan işyerlerini ve bölgeleri gezeceği kaydediliyor. SHP'liler, yükselen toplumsal muhalefetin, "erken seçim" yo- lunjı da açabileceğine işaret edi- "yorlar. î ocak günu ise İnönü 1 nün zorunlu haller dışında evin- de oturacağı, SHP personelinin de işe gelmeyecegi öğrenildi. Ttirk-Iş kararlı (Bajtarafi 1. Sayfada) toplantıda yarar görmüyonım" diyerek reddetıi. Öte yandan Başbakan Akbu- lut dün Bursa'da küçük sanayi sitesinin açılış töreninde yaptığı konuşmada işçilere "gelin konu- şaLm, anlaşaüm, uzlasalım" di- ye seslendi. Akbulut, "Onlar ka- bul etmedi diye durmayacağız, ısrar edeceğiz 'gelin meseleleri halledelim, uzlasalım' diyoruz, onlar gelmiyor" dedi. Cumhur- başkanı Turgut Öral da ayru to- rende yaptığı konuşmada; "Yan- lışlık yapmayın. 1980 öncesi ya- şadıgımız. bugun Doğu Avnı- pa'nın >aşadığı duruma düşersi- niz. Bazı adamlar vardır. Bun- lar loskırtıcıdıriar. Onlardan ba- yır gelmez" diye konuştu. TTK ve MTA'da yürüyüş ve mitinglerle 28 gündür grev ya- pan 48 bin maden işçisinin sen- dikası Genel Maden-lş'in Baş- kanı Şemsi Denizer, hukümetin 3 ocak eylemine ilişkin uyarısı- na sert tepki göstererek, "Her- gün anayasayı çiğneyenler ana- yasaya sığınamazlar" dedi. Genel grevin işçinin en doğal hakkı olduğunu da belirten De- nizer, "Baskıya karşı süresiz ge- nel grev ilan edilmelidir" diye konuştu. Türk-tş Yönetim Kurulu, Ba- kanlar Kurulu'nun 3 ocak eyle- mine yönelik uyansını yanıtladı. Türk-lş Yönetim Kurulu'nun dün yaptığı yazılı açıklamasın- da şöyle denildi: "Bakanlar Kurulu'nun 3 ocak perşembe günü uygulanacak ey- lemin genel grev oldugu, bunun yasalara aykırı bulunduğu ge- rekcesiyle her türlü yasal işlemin yapılacağı yonündeki acıklama- sı, konfederasyonumuzca bekle- nen tehdit ve sindirme yöntem- krinden birisidir. Bu açıklama ile Bakanlar Kurulu, bağımsız yargının görevine müdahale et- mektedir. Görev ve yetki tecavü- zü yapılarak, anayasamn benim- sedigi kuvvetler ayrüığı kuralı da çignenmiştir. Türk-İş loplulugu, Türk ulusu önünde yargı organ- larına hesap vermeye hazırdır. Bakanlar Kurulu'nun son açık- laması, demokratik hakların kullanımında baskının ve tehdit yoUannın nasıl denendiğini gös- termektedir. 20 aralık perşembe günü gerek başkanlar kurulu açıklamasında, gerek Başkanı- mızın konuşmasında açıkça be- Brtildiği gibi hiçbir tehdit ve bas- kı Türk-lş'i yolundan döndür- meyecektir. Siyasal iktidar, is- tenmeyen yollara başvurdugu taluiinle çıkacak sonucun so- raaMufnnu da yüklenmiş ola- caktır." Başbakan Yıldırım Akbulut dün Bursa'da gazetecilere yaptı- ğı açıklamada "Türk-lş'le gö- rüşmek istedim. Ama henüz bir cevap alamadım" dedi. Yılmaz ise Akbulut'un görüşme öneri- si konusunda basın mensuplan- na bilgi verirken "Dün (önceki gün) yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında alınan kararı bü- yiik bir üzüntüyle karşüadık. Bu aşamada gundemsiz bir toplan- lının yapılmasında fayda görmüyonım" dedi. Yılmaz bir gazetecinin bir gündem belirle- yemez misiniz sorusuna ise "gündem neymiş ki, şimdiye ka- dar neden böyle bir toplanü > ı apılmadı' karşılığını verdi. Yıl- maz, şu anda şube başkanlan- nın Ankara'da olmadığını belir- terek bir karar almalarının mümkün olmadığını da söyledi. Bursa Küçük Sanayi Sitesi'nin açılış töreninde konuşan Başba- kan Akbulut işçilere "Gelin ko- nuşalım, anlaşalım, uzlasalım" diye seslendi ve şunlan söyledi: "tşçilerimize sesleniyorum. Imkânlannuz ve dengeler nispe- tinde işçilerimize en faziasını vermek istiyoruz. Meseleyi ücret ve geçim meselesi olarak degil, siyasi mesele olarak ele almak yanlıştır, dogru degildir. Biz bu nedenlerle yapılan grevleri de haklı bDİamayız. Grevin bir hak olduğunu biUyoruz. Grevlerden gelen mesajlan da aldık. Grev- lerden gelen sesi duyduk. Gelin anlaşalım. İyiyi vermeye gayret ettik. Daha da iyisini vermeye gayret ederiz. Bizim gayretimiz halkımızın daha iyi yaşaması içindir. " Cumhurbaşkanı Turgut Özal da aynı törende şunlan söyledi: "Yanhşlık yapmaym. 1980 önce- si yaşadığımız, bugün Doğu Av- nıpa'nm yuşadığı duruma düşer- siniz. Bazı adamlar vardır. Bun- lar kışkırtıcıduiar, başkalanmn omzuna basıp yükselmek ister- ler. Onlardan hayır gelmez. Türkiye büyük bir rahat içerisin- de. Etrafınızdaki ulkelere bir ba- kın bunu beğenmeyenleri Allah affetmez. Bu rahatlıklardan dö- nüp başınıza bela arayanlar var. Onlara uymayın! Onlar kendi kendileriyle kavga etsinler. Ken- di başlanna bela açsınlar. Biz seyredip gülelim. Yanhşlık yap- mayın, ben bunları size bundan sonra da yanhşhk yapmayasrnız diye söylüyonım. " Özal, cumhurbaşkanlarının hep ortadan konuştuklannı ifa- de ederek, "Cumhurbaşkanı hep ortadan konuşacak degil ya. Bazen de acı da olsa nakikatla- n söylemek gerek" dedi. Cumhurbaşkanı Özal Bursa1 Türk-lş Genel Başkanı Şevket Yılmaz'ı dün önce HEP Genel Başkanı Fehmi Işıklar ile HEP milletvekilleri tbrahim Aksoy, Saüh Sümer, Ahmet Türk ve Mahmut Alınak ziyaret etti. Işıklar, Körfez krizinin gerek- çe gösterilerek bir eylemin anla- mım değiştirecek tutum ve dav- ramşlarda bulunulmaması için hükümeti uyararak, "Bu eylem, iktidan sarsacak güçte ve nite- liktedir. Gerçek muhalefettir. Bu eylemin hükümet ve işveren ta- rafından da bir mutevazı uyan olarak kabul edilmesi gerekir" dedi. İşçilerin anayasadan kay- naklanan "cahşmama" haklan- nın bulunduğuna da işaret eden El sıkma için söz düellosu 7 ARAÇ TAMAMEN YANDI — Kadıköy'deki DMO'ya düzenlenen saldında 7 araç tamamen yanarken 13 araç da kısmen hasar gördü. (Fotoğraf: Suat Koziuklu) ma bakkı karşısında ücretinin kesümemesi gerekir" dedi. Işık- lar, HEP'in 3 ocak günü TBMM çalışmalanna katılma- yacağını da açıkladı. Yılmaz da 3 ocak eyleminde- ki kararlılıklanm dile getirerek "Kimsenin kafasını bozmasm- lar, işçinin kafasını bozmasuılar, ittifakla aunan karar, 3 ocak gü- nü uygulanacaktır" dedi. Yılmaz'ı daha sonra da Tür- kiye Barolar Birliği Başkanı Ön- der Sav, TMMOB Başkanı Teo- m u Alptürk, Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr. SeUm Öicer, Türk Eczacılar Birliği Başkanı Mekin Tanker, Türk Diş Hekimleri Birliği Baş- kanı Yılmaz Bilgin ile Türk Ve- teriner Hekimleri Birliği Başka- nı Yücel Akına ziyaret etti. 3 ocak eylemini, çaiışma yaşamı- nın tıkanma noktasına gelen so- nınlannın çözümü ve hukukun üstünlüğünün şaglanması açı- sından çökönemli bir satır başı olarak gördüklerini belirten Ön- der Sav, bu eyleminde Türk-İş'in yanında olduklannı açıkladı. da "Türk Ekonomisine Genel Bakış" adlı toplantıda yaptığı konuşmada ise, "Ortada fol yok yumurta yok. 'Genel grev yapa- cağız' diyorlar, onun provasını yapıyorlar. Bu, memleketi buh- rana götürür" diye konuştu. Özal, Zonguldak grevine bilinen ve her problemin içinde var olan derneklerin yardım ettiğini öne sürdü. Özal, "Bunlara kimse uymamabdır" dedi. Bombalı saldın, soygiın (Baştarafi 1. Sayfada) ra yol açtı. Ankara ve Istanbul 1 da dün ayrıca 5 ayn silahlı soy- gunda 826.5 milyon lira ve 7 ki- lo altın gasp edildi. Edinilen bilgiye göre, Devlet Malzeme Ofisi'nin Kadıkdy sı- nırları içinde Ankara Caddesi Merdivenköy'deki İstanbul Böl- ge Müdürlüğü'ne dün saat 21.00 sıralarında silahlı 4 kişi, gasp edildiği bildirilen 34 L 2849 pla- kalı bir kamyonetle geldi. Elle- rinde telsiz olduğu kaydedilen l'i kız 5 kişi, deponun girişinde bu- lunan bekçi kulübesindeki 2 bekçiye, "tçeride şüpheli şahıs- lar bulundugunu, bu nedenle arama yapacaklanm" söylediler. Bekçilerin durumdan kuşkulan- ması üzerine silahlı kişiler, bek- çileri bağlayarak kulübeye ka- pattılar. Militanların, bekçileri, eşkâllerinin belirlenmemesi için "kendilerine bakmamalan" yo- hında uyardıklan, bir bekçiyi tp- katladıklan kaydedildi. Silahlı kişilerin daha sonra olay yerine geldikleri kamyonet ile DMO içine girerek, bahçede resmi dairelere teslim edilmek üzere bekletilen yeni polis oto- ları ile ambülanslann bulundu- ğu alana geldikleri belirtildi. Yetkililerden alınan bilgilere gö- re, silahlı kişiler kamyonet için- de getirdikleri patlayıcı madde- leri araçlara ve çevreye yerleştir- meye başladılar. Militanların, araçlann üzerine bidonla benzin de döktükleri öğrenildi. Ancak, militanlar olay yerinden aynla- madan belirlenemeyen bir ne- denle 21.30 sıralarında DMO bahçesinde çok şiddetli bir pat- lama oldu. Patlama sonucu araçlar yanmaya başladı ve si- lahlı kişilerden 2'si de olay ye- rinde öldü. Cesetlerden birinin tanınmaz halde olduğu belirtil- di. Saldırganlardan kız olanın da bu patlama sırasında ağır ya- ralandığı, kaldınldığı Haydarpa- şa Numune Hastanesi'nde teda- vi altına alındığı öğrenildi. Pat- lama sırasında 4 aracın tama- men yandığı, yaklaşık 20 araan da büyük zarar gördüğü ifade edildi. Yetkililer, saldırganların panik içinde bombaları yerleş- tirirken, erken bir patlama oldu- ğunun sanıldığını kaydettiler. Patlamadan sonra silahlı kişiler- den diğer ikisinin DMO Mües- sese Müdurü Erdoğan Tuncay L ın 34 SF 345 plakaü makam oto- sunu gasp ederek olay yerinden uzaklaştıklan belirtildi. Polis yetkilileri, gazetecileri patlama- nın olduğu bolgeye yaklaştır- mazken, bilgi de verrnedfler. Da- ha sonra olay yerine gelen Istan- bul Emniyet Müdüru Mehmet Agar, bahçede iki ceset bulun- duğunu, patlamamış bomba ol- ması ihtimali göz önüne alına- rak araştırma yapıldığını söyle- di. Patlamadan sonra çıkan yan- gın, çevre itfaiyelerin müdaha- lesi ile kontrol altına alındı. DMO bahçesinde inceleme yapan bomba imha ekiplerinin, patlamarruş 2 bombayı etkisiz hale getirdiği belirtildi. Polisin çalışmalanna kurt köpekleri ile ozel ekipler de katıldı. İkinci patlama Aynı saatlerde Üsküdar'da in- şaatı sürdürülen polis lojmanla- Grevler çıg gibi (Baştarafi 1. Sayfada) mındaki 14 işyerinde yaklaşık 6 bin üyesi ile Ötomobil-İş, 3 iş- yerinde de yaklaşık bin 500 üyesi ile Özdemir-İş dün grev başlat- tı. Otomobil-İş 2 bin üyesinin çalıştığı MESS'e bağh 5 işyerin- de de bugün greve çıkucak. Türk-Metal Sendikası da bin 600 üyesinin çalıştığı 73 ildeki emniyet müdürlüğü tamirhane- lerinde bu sabah greve başlıyor. MESS üyesi 173 işyerinde 80 bin dolayında üyesi ile önceki gün greve başlayan Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mus- tafa Özbek dün İstanbul'da dü- zenlediği basın toplantısında MESS yöneticilerini sert bir dille eleştirdi. Ozbek, "Acaba MESS yöne- tirni yüz binlerin sözleşmesini 'ucuza kapatmak için' bir yerter- den 'garantimi almıştır? İşveren- ler metal sanayiinde bir grevin Türk sanayii için büyük bir risk ve tehlike olduğunu söylerken MESS yönetimi kendi üyeterinin feryatlanna bile kulak asmıyor. MESS yönetimi eğer Körfez kri- zinin usandıncı bunalımına sır- tını dayamak istiyorsa yanlış ya- pıyor. Yanılıyor. tşçilere silah zoruyla işbaşı yaptınlsa bile üre- tim alamazlar" dedi. Özbek, MESS üyesi işyerle- rinde ortalama ücretin net 351 bin lira dolayında olduğunu bil- dirdi. Metal işkolunda ücretin düşük kalmasının, işçi çıkarma- ların yoğun olması ve asgari üc- retle işçi çalıştırma ahşkanlığın- dan kaynaklandığını savunan Özbek, toplusözleşme masasın- da MESS'in kendilerini "işçi çı- karmakla tehdit ettiğini"de öne sürdü. Özbek 85 bin üyelerinden yüzde 45'inin asgari ücretle ça- lıştığını vurgulayarak "MESS patronlannın asgari ücretle ça- lışan bir işçiyi yüzde 100 zam önermesi utanç vericidir. Biz de- dik ki asgari Ücretle çalışan bir iscimizin eline çıplak bir milyon lira geçsin" diye konuştu. Öz- bek, "MESS'in kaü, dayatmacı, uzlaşmaz tutumu degişmedigi sürece grevin bitmeyecegini" söyledi. Özbek'in yaptığı açıklamaya göre taraflann ücret zammına j ^ ' ib'şkin son teklifleri şöyle: Genel MESS üyesi işyerleri ekono- mik durumları, işçilik maliyet- leri, sektör içindeki yerleri, ih- racat bağlantıları vb. dikkate alı- narak A, B, C olarak üç gruba aynhyor. Türk Metal Sendikası 1. yıl A grubu için yüzde 350, B grubu bizim" sloganlan ve zafer işaret- leri yaparak protesto edip "yuh" çektiler. Madenciierle dayanışma için onguldak'a gelen DİSK Başkanı Abdullah Baş- türk ve yöneticilerinden oluşan bir heyet işçilerin uzun yürüyüş- lerine ve mitingine katıldılar. Baştürk 12 Eylül'ün hak ve hu- kuk dışı uygulamalan ile taba- nı elinden alınmış, trilyonlarla ölçülen para ve mal varlığı gasp sırasıyla yüzde 200, yüzde 160 ve yüzde 100 oranmda zam öner- di. İkinci yıl A, B, C, gruplan için Türk Metal ilk 6 ay için yüz- de 40 artı yüzde 5 refah payı, ikinci 6 ay için yüzde 35 artı yüz- de 5 refah payı isterken MESS , ,_ , , _, J enflasyon artı milli gehr artışı- m e t e hakaretten açılan davada nın üçte biri oranında zam öner- M a n Mustafa Taşar'dan kaza- nılan bırbuçuk milyon liralık madıklannı, ancak madencile- rin eyleminin Türkiye işçi sını- fının eylemleri ile ymygınlaştığı bir noktada moral desteklerinin anlamlı olduğunu söyledi. Naznn Hikmet'in kızkardeşi Samiye Yaltmm, Nazım Hik- di. Bu tekliflerle uyuşmazlık gi derilemeyince metal işkolunda grevler başladı. Hukümetin tutumunu, 'oya- lama' olarak değerlendiren ma- den işçileri, grevlerinin 28. gü- nünde dün eylemlerini sertleştir- diler. Hükümete "uyan" ama- cıyla, şehir içi yürüyuşlerinde her günkü güzergâhı değiştiren madenciler, Türkiye Taş Kömü- rü Işletmeleri Genel Müdürlüğü önünde protesto eylemi gerçek- leştirdiler. On binlerce işçinin şe- hir içinde gün boyu süren yürü- yüşleri, Zonguldak'ta trafiği ta- mamen felç etti. *91, 4 ocak hesap günü ola- cak', 'İşçiler banşa Ozal savaşa', 'Yetkisiz bakanlar boşa imza at- tılar', Tehditten korkmayız, 3 ocakta burdayız', Madencinin savaşı Özal ile oiacak', 'Çaldınız çırptımz, 10 yılda ne yapünız?', 'Tasarnıf dediniz, paramızı ye- diniz'... yeni sloganlarını atarak yürüyen işçiler, uyarılan sonuç vermezse eylemlerinin boyutla- narak devam edeceğini ilan et- tiler. Madenciler gösterileri sıra- sında çekim yapan TRT ekibini de "TRT onlann, meydânlar tazminatı, 'Ağabeyim yasasaydı, mutlaka aranızda olurdu ve siz- ler için yazardf diyerek işçilere bağışladı. Nazım Hikmet'in "Türkjye işçi sınıfına selam" şi- irini Nazım Hikmet'in mesajı ve selamı olarak işçilere yoliadı. Genel Maden-tş Başkanı Şemsi Denizer Başbakan Akbu- lut'un Bakanlar Kurulu toplan- tısı sonrası açıklamasını değer- lendirirken Başbakan Akbulut1 un hâlâ Zonguldak direnişini kavrayamadığmı söyledi. Soru- nun çözümünü sürüncemede bı- rakan hükümet politikasının en çok hükümete zarar vereceğini belirtti. Denizer, hukümetin, Türk-lş'in genel eylem karan ile ilgili çıkışına değinerek söze gir- di. İşçilerin 'Akbulut işçiyi kor- kutamazsın', 'Tehditten korkma- yız, 3 ocakta burdayız' slogan- lan arasında, hukukun üstünlü- ğüne dayanmayan ve toplumun gereksinmelerine yanıt vermeyen yasaların işletilemeyeceğini be- lirtti. 'Gücleri yetiyorsa engelle- sinler, 3 ocakta burdayız, 4 ocakta Ankara'dayız' dedi. rında da patlama meydana gel- di. Can kaybının olmadığı pat- lama, binada büyük hasara yol açtı. Patlamalardan sonra gazete- leri arayan bir kişi, saldınların sorumiuluğunu "Dev-Sol Silahlı Devrimci Birlikler" adına üst- lendi. Telefondaki. kişi, "ANAP iktidannın tutumn ve demokra- tik kitle örgütieri üzerindeki po- lis baskısını protesto etmek amacıyla polis otolannı imha ettik" dedi. Silahlı soygunlar Dün Ankara ve Istanbul'da meydana gelen 5 ayn silahlı soy- gunda da 826.5 milyon lira ve 7 kilo altın çalındı. Soygunlar şöy- le gelişti: Ankara Cumhuriyet Bürosu'- nun haberine göre Ankara İskit- ler'deki Köy Hizmetleri binası- na önceki gece giren kimliği be- llrsiz kişiler, işçilerin ikramiye- lerinin bulunduğu üç kasayı aç- tılar. Binamn kapılanyla Uç ka- sada, herhangi bir zorİanma izi- ne rastlanmadığı, kasaların anahtarlar ile açıldığı saptandı. Olay, dün sabah işe gelen gö- revliler tarafından fark edildi. Olaya el koyan Ankara Emni- yet Müdürlüğü Hırsızlık Masa- sı dedektifleri, kapı ve kasalar- da herhangi bir zorlama izine rastlamayınca, bu soygunun ku- rum içinden gerçekleştirildiği sonucuna vararak, müdürlükte çalışan 7 kişiyi gözaitına aldı. Sorgulanmalanna başlanan İl Köy Hizmetleri Müdürlüğü ça- lışanlanmn adları şöyle: Mutemetler Durak Kaplan, Bilal Gürcanve Kadir Anın. Ge- ce nöbetçi memuru Recep Ay- kanat, bekçiler Arif Karagöz, Bayram Ergin, Şerafettin Ak- taş. Polis yetkilileri, olayın siyasi bir yönünün bulunduğunun sa- nılmadığını açıklarken kurum yetküileri de işçilere ikramiye ödenmesi için 833 milyon lira para çekildiğini, bunun 60 mil- yonunun ödendiğini, kalan 673 milyonunun da bugün ödenmek üzere üç mutemete ait kasalara konulduğunu söylediler. Istanbul Haber Servisi'nin haberine göre İstanbuPdaki soygun olaylan da şöyle ger- çekleşti: Yapı ve Kredi Bankası'nın Bostancı Eminalipaşa Caddesi ile Ayşe Kadın Sokağı'nın kesiş- tiği yerdeki Yapı ve Kredi Ban- kası Ayşe Çavuş Şubesi'ne dün saat 14.50 sıralannda gelen si- lahlı ve maskeli 4 kişi içerideki- leri tabanca tehdidiyle etkisiz hale getirdiler. Soyguncular, 149 milyon lira para ve içinde 3 milyon lira bulunan küçük bir kasayı alarak olay yerinden kaç- tılar. 1. Levent Nispetiye Caddesi 24-1 'de bulunan Ekol adlı ku- yumcu dükkâmnı açan Haluk Kuruoglu, kasadaki alunlan vit- rine yerleştirirken içeriye giren bir kişi yüzük almak istediğini söyledi. 20-25 yaşlannda oldu- ğu bildirilen kişi, daha sonra si- lahını çekerek işyeri sahibi Ku- nıoğlu'nu masanın altına yatır- dı. Soyguncu kasadaki yaklaşık 5 kilo altım aldıktan sonra olay yerinden yaya olarak kaçtı. Öte yandan saat 11.30 sırala- rında Beyazıt Tiyatro Caddesi 24 numarada bulunan Bedii Dalgıç'a ait deri ve kuyumcu dükkânma gelen silahlı iki kişi işyeri sahibini ve içerideki bir müşteriyi etkisiz hale getirdikten sonra vitrinde bulunan yaklaşık 2 kilo altım alarak kaçtı. Aksaray'daki bir sinema, kimlikleri henüz belirleneme- yen, maskeli ve biri silahlı iki ki- şi tarafından soyuldu. Gişeden yaklaşık 1,5 milyon lira Dara alan soyguncular kaçtı. (Baştarafi 1. Sayfada) yok' diyorlar. Adamcağız inanır bunlara, harbe yol açar" dedi. İnönü gazetecilerin Cumhur- başkanı Turgut Özal'ın bir gaze- tede yer alan "Yüzde 21 oyla Çankaya'da oturuyorsun diye benim elimi sıkmıyorlar, Bag- dat'a gidip bir diktatörün elini sıkıyorlar" şeklindeki sözlerini hatırlatmalan üzerine şunlan söyledi: "Ben diktatörleri görmeye git- tiğim zaman ellerini sıkıyonım. Sayın Özat'a gittiğim zaman da elini sıktım. Orada fark yok. Mesela Sayın Özal'ın duyduğu rahatsızlık, onun kaynagı da belli, çaresi de belli. Tartışmalı cumhurbaşkanı dönemi diye başladık, şimdi anayasa dışında çalışan bir cumhurbaşkanı var. Anayasa dışında cumhurbaşka- nı olmaz. Onu duzeltsin." — OzaFdan suçlama Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Bursa'da bir konserve fabrikası- nın açılış töreninde yaptığı ko- nuşmada, SHP Genel Başkanı Erdal İnönü'yu ağır bir dille eleştirdi. İnonü'nün ismini ver- meyen özal, "Tek adammıs, yok efendim, nerede tek adam. O diktatör olur. Onlardan civarda var. Ayaklanna gidiyoriar, nere- deyse ellerini öpecekler" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Özal, Bur- sa'da "'Türk Ekonomisine Ge- nel Bakış" konulu panelde de İnönü'ye eleştiriler yöneltti. Ko- nuşmasında Körfez krizi konu- suna değinen Cumhurbaşkanı Özal, SHP lideri Erdal İnönü'-, yti kastederek "Bize danışma- dan, hükümete danışmadan kalkıp Irak'a gitmişler. Buyur- sunlar güle güle gitsinler. Ama söyleyeceğiniz bir şey varsa ge- lin bize söyleyin, Saddam'a de- gil. 'Biz savaşa karşıyız' demek- le Türkiye'de fikir birliği olma- dığı imajı yaraülıyor. Harp olursa asıl mesuliyet bu yanlış imajı verenlerdedir" diye ko- nuştu. Özal konuşmasına şöyle devam etti: "Türkiye'de bu konuda itti- fak yok demek isüyorlar. Bizim harp istedigimizi düşünüyorlar. Adama kendi düşüncelerini, yanlış olan imajı veriyorlar. O da harp çıkmryor zanaedecek ve Kuveyt'ten çıkmayacak. Biz Körfez'e asker yolladık mı? Yolfaunadık. Savaş istesek yol- lardık. Buiesmiş MDIetler karar- lanna uyuyoruz. Hukuki olan dnrum BM kararlandır. Am- bargo karannı BM yapmış. Ea son verdiği karar 'üye ülkeleri motorize ettim, girerim' diyor. 'Sen müdahale edecek misin' di- yorlar. BuDİarı konuşmak iste- miyorum. Peki oraya neden git- miş askerler? ABD Cumhurbaş- kanı 'poposuna vururum' dedi geçti. Bizim basın böyle konn- şuldu bile demedi. Türkiye, BM kararianmn yanındadır. Bizünle biriikte olmayanlar acaba bn- nun karşısında mıdır? Bize, hükümete danışmadan Irak'a gittiler. Buyursunlar gü- le güle gitsinler. Ama gittikleri ülkenin liderinin bir diktatör ol- duğunu unutmasınlar. Hem öy- ie bir diktatör ki daha I988'de Halepçe'de Güneydogu Anado- lu'nun hudutiannda zehirli gaz kullanarak binlerce Irak Kürtü- nü öldürdügüniı unutmasınlar. Hudutlanmızda bizim vatan- daşlanmızın soydaşlan olan in- sanların da bize sığındıgını unutmasınlar. Bunlann 20-25 bini bize kaçıp sıgındılar. Bun- lan almasa mıydık? Sen gidip bu insanlık dışı şeyleri yapanla- nn elini sıkacaksm. 'Aman ne olur savaş yapmayın' diyecek- sin. Yaparsa yapsın kardeşim. Kime karşı yapıyor? Eğer Irak Kuveyt'ten çekilmiyorsa bütün Birieşmiş Milletler'e karşı yap- mıyor muî" ;J v • : .;-. ;s.ijanı;i3y "Bu konularda kimden gkti ne cevap aldı. 'Siz de çıksamz ABD de çıksa diyor' kendine. 'Bu ABD'nin teklifî' deniyor. Bunu duyunca 'ya öyle mi bil- miyorum' diyor. O zaman ög- ren de git kardeşim. BM kara- nndan vaz mı geçeceksin. Ben gidip öyle konuşsam tefe koyar- lar. Tabü yanında giderken goy- goyculan var. Şaşkına uğrarti diyorlar. Neyi şaşkına uğratü kardeşim? Milletin huzuniBda bunian şikâyet ediyonım. MB- balefet olabilir, nüans farklan olabiiir. Ama Avnıpa gibi mn- halefet ile iktidar ortak hareket edebilir. Biz ise yüzde 100 zrüz'.' ARADABIR (Baştarafi 2. Sayfada) öğretmekle kalmayacak, köyü ekonomik, toplumsal, kültü- rel yönden canlandırma görevini üstlenecekti. Enstitülerde köy çocuklanyla biriikte uygulamaya koyduğu eğitim, son de- rece yeni özellikler taşıyordu. Beş on yıl gibi kısa sürede ba- şarılanlar yerli yabancı pek çok insanı heyecanlandırdığı hal- de, bizim eski yöntemlere bağh tutucu bürokratlarımız, ku- rulu geri düzenin savunucusu politikacılarımız kısa sürede onları karalayıp halkın gözünden düşürmeyi, 1946, 1950 ve sonraki seçimlerde bütün Türkiye'nin yüzünü karartan alicen- gizgeri dönüşü başardılar. Birden iyiler kötü oldu. Enstitüle- rin yerini imam hatip okulları aidı. Eğitimsiz, becerisiz iş gü- cümüz şehirlere, sonra dış ulkelere aktı. Köyler boşaldı, şe- hirler köylesti. Atatürk'le biriikte Kurtuluş Savaşı'nı başaran- ların getirdiği yenilikler silindi. Üniversitelerin, gençliğin hatta aydınların bir bölümünün kafasını geri düşünüş ve dönüş öz- lemleri doldurdu. Türban, bu çok derinlerdeki sancının sim- gesel göstergesi oldu. Değirmeni gittikten sonra çakıldağını arayan zavallı gibi nice zamandır bunu tartışıyoruz. Pek çok çağdaş kazanım elden gittikten sonra türban takılsa ne olur, takılmasa ne olur? Kafaların içiyte uğraşacak yerde dışıyla uğraşmayı pek seviyoruz nedense... Enstitülere daha çok kız çocuğu alarak onları aydinlatıp yeniden köylere, kadın çoğunluğumuzun yaşadığı karanlık yerreşmelere yollamak, Tonguç'un büyük özlemiydi. Şu an- da sayısını tam bilmiyorum, ama 20 bine yakın delikanlının altı yedi bini kızdı. 194O'lı yıllarda ancak o kadarını başara- bilmisti. Her bir kızın köyünden alınıp enstitüye kazanılması için Ferhatça çabalar harcandı. Sıdıka Avar'ın bir başka kol- dan yaptığının çok büyüğünü yapan Rauf İnan, Safa Güner, Seyfi Koryürek, Fikret Madaralı, Nazif Evren ve daha nice adlı adsız eğitimci bu uğurda kendilerini tükertircesine ça- lıştı. Elinden, gönlünden halk yararına iş gelmeyenler yıkmayı ya da yıkımlan alkışlamayı ya da sadece seyirci kalmayı, böy- lece de yıkımlan deşteklemeyi seviyor. Toplumun kökü, natta temeli niteliğindeki köyler, hele de köy kadınlığı karaniıklar- daysa, çoğu zaman şehirlere üniversite kurmak bile bekle- nen sonucu vermez. En makineli tekniklerie bile büyük bir yapıyı çatısından başlayarak degil, temetinden başlayarak ya- pabiliriz. Kitaplıkların, tiyatroların, operaların, kültür saray- larının da sanımca bundan sonra olumlu anlamları olabilir. Enstitüleri kapatan DP iktidan, bankaiara filan buyurarak hem de kapattığı enstitülerin yamacına örnek köyler kurdurdu. O pek modern evler yıllarca boş kaldı. Yanı sıra bütün yurdu imam hatip okulu ağı ile örmeyi de hızlandırdı. Ulusun ço- ğunluğu köylerde canlandırıcı bir ilköğretimden, iyi düşünül- müş ve uygulanmış meslek öğretiminden yoksun yaşarken kim dolduracak o kültür saraylarını, operaları, tiyatroları? Kim girip çıkacak kitaplıkların kapısından? Kim oturacak o cici ev- lerde? İmam hatip çıkışlılar zaten hepsine karşı! Enstitülerin kapatılmasının üstünden 40 yıl geçti. Şaşkın ördek gibi kıçın kıçın yüzerek geldiğimiz kara sonuç iste! Ali Ulvi, Cumhuriyet'te işe başlamasımn 40'ıncı yılında bunları düşündürmek için çizdi sanırım o kocaman parmak izi yü- künü taşıyıp giden başı yerde kadını...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear