23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/18 SPOR 22 ARALIK 1990 Teknik adam ve başkanlaryabancı oyuncusayısınakısıtlamagetirilmesi gerektiğinisöyledi Kalitesiz yabancıya hayır Şeref kürsüsü yarışmasına katılan milli voleybolcular Hülya, Payidar, Basketbol Milli Takımı Antrenörü Mehmet Baturalp, Güreş Federasyonu Başkanı Seçkiner, Masatenisi Federasyonu Başkanı Ali Abalı ve Beşiktaşlı futbolcu Metin, yabancı oyuncuların transferinde bazı şartlar aranması gerektiğini savundular. Spor Servisi — Ünlü sporcu, teknik adam ve federasyon başkanları, "aayion" evliliklerle Türk vatandaşlığı- na geçip. forma giyen yabancı sporcula- ra "karşı" olduklannı söylediler. Ayn- ca kalitesiz yabancıya "hayır" dediler. Renault-Mais'in düzenlediği "Şeref Kfirsttsii" ayın sporcusu yanşmasına ko- nuk jüri olarak katılan Güreş Federas- yonu Başkanı Yücel Seçkiner, Masate- nisi Federasyonu Başkaru Afi Abah, Bas- ketbol Milli Takım Antrenörü Mehmet Batunüp, milli voleybolcular Hölya El- çin ve Payidar Demir, Beşiktaşlı Metin, yabancı oyunculara karşı olmadıklannı, ancak kalitesiz yabancüann Türk sporu- na fazla bir şey veremeyeceğini belirtti- ler. Her spor dalında transfer edilecek yabana sporculara belirli özellikleri ta- sunası için şartlar koşulması gerektiğini savunan sporcu, teknik adam ve başkan- lar, yabancı sayısının da kısıtlanmasını istediler. Milli voleybolcular Payidar ve Hülya, "naylon" evliliklerle vatandaşlığa geçen sporcuların Türk voleyboluna fazla bir şey vermediğini belirttiler. Payidar, "Ev- lendirilerek Türk yapılan oynnculara karşıyım. Şimdi bir sistem getiriliyor- muş, yabancı oyuncu 1 yıl oynadıktan sonra Türk olabilecekmiş. Bu da yanlış. 6 yılda 6 yabancı, Türk olacak ve Türk sporcu oynayamayacak. Bu ise kesin bir çözüm bulunmalı" derken Hülya da "1 yabancıya karşı değilim. Üstelik kaliteli olursa spora faydalı bile olur, ama ev- kndirilerek Türk olanlara kesinHkle karşıyım" diye konuştu. Payidar, Doğu Bloku'ndan gelen oyuncuların kalitele- rinin de fiyatlan gibi düşük olduğunu belirtti. Basketbol Milli Takım Antrenörü Mehmet Baturalp ise 'yabancı' sorunu- nu 5 yıl önce çözümlediklerini belirterek "Biz, benim önerimie 9 artı 1 kurahnı ge- tirdik. Ve eskiden 2-3 yabancı oynatan knlüpler bu oyunculara verdikleri para- yı iyi bir yabancıya veriyorlar. Artık lig- lerimizde NBA'da (Amerikan Basketbol Ligi)oynamış oyuncular bile var" dedi. Beşiktaşlı futbolcu Metin, konu ile il- gili olarak yaptığı konuşmada, Kosecki- ye 6 milyar ödeyen Galatasaray'ın büyük para vermesine karşın çok kaliteli bir oyuncu getirdiğini söyledi. Spor-Toto Genel Müdürü ve Güreş Fe- derasyonu Başkanı Yücel Seçkiner ise ge- nel müdürluğu zamanında kalitesiz ya- bancılara karşı "28 yaş-milli olma" ko- şulunu getirdiklerini kaydetti. TMOK Başkanı Sinan Erdem ise yabana oyun- cularla ilgili bir kanunun danışma ku- rulundan çıktığını ve sorunun önümüz- deki günlerde çözümleneceğini açıkladı. Oldukça samimi bir ortamda geçen Şeref Kürsüsü yanşmâsında Güreş Fede- rasyonu'nun yeni kurullan hakkında bil- gi veren Başkan Yücel Seçkiner, "1992" olimpiyatlarında madalya sözü verdi ve asıl hedeflerinin 1996 olimpiyatlan oldu- ğunu belirtti. Seçkiner, "Demokratik bir yönetim oluştnrdum. tki hedeflmiz var. Birincisi, 13 güreş okulundaki 530 spor- cuyu 1996 oiimpiyatlanna hazırlamak, diger hedefimiz ise zaten eiimizde olan elit sporculan 1992 Barcelona Olimpi- yatlan'na, Akdeniz Oyunları'na ve Av- rupa Şampiyonası'na hazırlamak. 1992'de sayısı ve rengini soyleyemem, ama madalya sözü veriyorum. Oluştur- duğnmnz kurullarla çok sağlıklı bir ça- bşma içine gireceğiz" dedi. Masatenisi Federasyonu Başkanı Ali Abalı ise hâlâ 1967'den kaJma masalar- da çalıştıklannı ve Avrupa 1. Ligi'nde mücadele eden Masatenisi Milli Takımı- nm kendisine ait bir çalışma yeri olma- dığından yakındı. Baturalp: Sonuç önemli mi? Basketbol Milli Takım Antrenörü Mehmet Baturalp ise bir jüri üyesinin "Baikan S.Tiğini nasıl degeriendiriyorsu- nuz?" biçimindeki sorusuna, "Sporda elbette alınan sonuç onemli. Biz 5. ol- duk, ama 2. de olabilirdik. Şimdi Bul- garistan'ı yenip Baikan ikincisi olsak çok mu başarüı saydacaktık? Türk basketbo- lunun yeri Baikan S.'liği degildir. Gele- cekten umutluyum" dedi. Beşiktaşlı Metin ise yabancı oyuncu transferlerinin genelde tribünlere hitap etmek için gerçekleştirildiğini belirtti. Ayın sporcusu Cimnastikçi küçük Suat Spor Servisi — Renault- Mais tarafından düzenjenen "Şeref Kürsüsü'' yanşmasında Baikan Şampiyonu cimnastik- çi Snat Çelen ayın sporcusu se- çüdi. Yapılan oylama sonunda Yugoslavya'nın Rıjeka kentin- de yapılan Baikan Gençler Cimnastik Şampiyonası'nda al- tın kazanan 12 yaşındaki Suat Çelen, kasım ayının sporcusu seçildi. 77 puan alan Çelen şe- ref kürsüsüne çıkarken Dünya Şampiyonu olan milli halterci Hafu Süleymanoğlu 39 puan- Ia ikinci, Dünya Karate Şampi- yonası'nda altın kazanan mil- li sporcu Haldnn Alagas da 33 puanla üçüncü oldu. Masatenisinde • Ispanyaile oynuyoruz Spor Servisi— Masa Tenisi Federasyonu Başkanı Ali Aba- lı'nın dün yaptığı basın toplan- tısında, 1990 yıh çalışmalan ile birlikte 1991 faaliyet programı hakkında bilgi verdi. Abalı, önümüzdeki yıl masa tenisin- de 17'si uluslararası toplam 70 organizasyonun gerçekleştirile- ceğini ve Türkiye"nin Avrupa Gençler en iyi 12'ler şampiyo- nasına ev sahipliği yapacağını söyledi. Bu yıl Masa Tenisi Milli Takımının Avrupa ligin- de 5. olduklannı kaydeden Abalı bu spora ilginin her ge- çen gün arttığıru belirtti ve söz- lerine şöyle devam etti: "Ma- sa tenisinde çok başaniı bir se- zon gecirdik. Bu yıl ABD'yi bi- le yendik. Bu sponı yapan 28 bini lisanslı okullardaki spor- cular da dahii 60 bin kişi var. Tek derdimiz tesis olmaması. Bunu çözümlersek daha da ba- şanlı oluruz" dedi. Öte yandan bugün 16.00'da Burhan Felek Spor Salonu'nda Avrupa 1. Li- gi ilk maçı yapılacak. tspan- ya'yla oynayacak masa tenisi milli takımında Gürhan Yıldız, Oktay Çimen, llhan Eren, Sel- da Doğan ve Tünay Yılmaz yer alıyor. Bu maçın rövanşı 19 ocakta 1spanya'da oynanacak. Halimiçin kararı Milne verecek Spor Servisi— Beşiktaş'ta Halim'in kaderi tamamen tek- nik direktör Gordon Milne'ye kaldı. Dün bir araya gelen başkan Süleyman Seba ve teknik di- rektör Gordon Milne Halim'- in geleceğini konuştular. Baş- kan Seba, Milne'ye fikrini so- rarken Milne de Seba'ya "Bo konnda 3-4 gün düşünmek is- tiyonım. Karanmı salı veya çarşamba günu verecegim" de- di. Günün programı FUTBOL Federasyon Knpası 6. Kademe: 12.00 Istanbul (Yusnf Ziya Önis): Sarıyer - Karşıyaka, 12.00 Ankara (19 Mayıs): Gençlerbirliği - Bakırköyspor BASKETBOL tstanbul (Lütfi Kırdar): 1630 Beşiktaş - Beslen, Ankara (Atatnrk): 1630 Kolej - Paşa- bahçe, Bursa (Atatürk): 15.00 Tofaş - Efes, tçei (Edip Buran): 1630 Çukurova - İTÜ VOLEYBOL tstanbul (Burhan Felek): 12.00 Beşiktaş - ENKA, 1330 Kur- tuluş - Bakırköy, 15.00 Altm- yurt - Itfaiye ELTOPU Ankara (Cebeci): 10.00 Anka- ragücü - ENKA, 1130 Halk- bank - Beşiktaş, 13.00 TMO - Arçelik, 1430 K.K.Gücü - Çu- kobirlik, Istanbul (Aodi Ipek- çi): 12.00 Arçelik - Vestel San-Lacivertliler, 2. yarıya Karşıyaka galibiyetiyle başladı EBahçe bîldigîniz gibiLevent ve Hüsnü'nün başaniı oyunu ile rahat sonuca giden, San-Lacivertliler yenilmezliğini de sürdürdü. Fenerbahçe: 85 - Karşıyaka: 77 SALON: Lütfı Kırdar HAKEMLER: Aiper Mûteveliioğlu (6), Musa Keskez (6) FENERBAHÇE: Can (6) 6, Aliço (5), Bülent (4), Ferhat (5) 3, Levent (8) 19, Hüsnil (8) 30, Kemal (5) 2, Richard (7) 25 KARŞIYAKA: Ali (6) 14, Mert (4) 2, Derya (4), Ziya (5) 11, Mus- tafa (6) 16, Cengiz (5) 16, Cengiz (5) 9, Murat (4) 2, Smith (7) 23 İLK YARI: 55-36 (F. Bahçe Önde) LEVENT YÜCELMAN Basketbol liginin 2. yansının ilk maçında Fenerbahçe, Karşı- yaka'yı 85-77 yenerek yenilmez- liğini devam ettirdi. Maça iki ekip de adam ada- ma savunma ile başlarken Kar- şıyaka baskıh savunması ile ra- kibin silahlannı kısa süre için de olsa tutmayı başarınca 5. daki- ka 11-9 Fenerbahçe'nin üstünlü- ğü ile geçildi. Ancak Izmir eki- bi bu başflfıyı hücumdö -göste- remedi. Karşıyaka hücumda aceleci toplar kullanıp pas hata- lanndan doğan top kayıpları yaptı. Bütün bunlara boş dönu- len hücumlar ve kaptınlan top- lardaki Karşıyakah oyuncuların geri koşmaya gerek görmemeleri eklenince Sarı-Lacivertli ekip zayıf rakibini ciddiye aldı ve Le- vent, Hüsnü, Larry üçlüsü ile art arda bulduğu fast-break sa- yılanyla 10. dakikada skoru 31-15 yaptı. Karşıyaka'da diğer oyunculann etkisiz olması nede- niyle Smiht hem ribaunt alıp mücadele etti hem de zaman za- man iki kişi ile tutulmasına rağ- men arkadaşlarına çok iyi pas cıkarmakla berabere pota alün- dan takımına sayılar kazandır- dı. Ancak tecrübesiz Karşıyaka ekibi bu oyuncuya ayak uydura- mayınca Smiht de yonıldu ve se- yircilerin "oley"leri arasında Fe- nerbahçe ilk yanya 55-36 galip kapadı. 2. yanda Karşıyaka top kayıplarını biraz dizginlemeyi başarınca fark yavaş yavaş ka- panmaya başladı. Bılnda Fener- bahçe'nin hücumda ilk yarıda- ki şut isabetini bulamamasının da etkisi büyüktü. öyle ki F.Bahçe, 6 dakika içerisinde an- cak 4 sayı atabildikten sonra Le- vent içeri drive edip rakibe şok anlar yaşatırken, Hüsnu de dı- şandan şut idmanı yaparcasına kullandtğı uçlükl^te (znvrjektr bini yıktı ve 30. dakikada Skor 65-50 oldu. Maçın bundan son- raki bölümlerinde yedek oyun- cuiara yer veren Fenerbahçe, far- kın Mustafa'nın üçlukleri ile düşmesine rağmen maçı 85-77 kazanmasını bildi. MAÇINELEŞTİRİSİ F.BAHÇE RAHAT KAZANDI — Fenerbahçe, Karşıyaka karşı- sında rahat bir galibiyet alırken 2. yanya da iyi bir başlangıç yap- mış oldu. (Fotoğraf: Murat Yığcı) F.Bahçe işi sıkı tuttu MURAT MURATHANOĞLU Maç öncesi Fenerbahçe cephesinde en büyük korku, rakibi küçümsemekti. Ne de olsa Karşı- yaka gerek kapasite açısından, gerek tecrübe açı- sından Fenerbahçe karşısında "hafuT" kahyor- du. Fenerbahçe ilk 20 dakika iyi savunma ya- pıp, çok yüksek yüzdeyle de oynayınca, maçın ikinci yarısı sadece formalite oldu. Karşıyaka- mn yüksek tempoda oynamaya çahşması, ilk ya- n intihar oldu. Çok top kaybedip neticede kö- tü geri koşunca, Fenerbahçe, çok kolay sayılar buldu. Yarı saha oyununda da Fenerbahçe çok iyi top çevirip sürekli boş adamı bulunca liain en az sayı yiyen takımı karşısında ilk 20 daki- kaya 55 sayıyı sığdırdı. Karşıyaka'mn Amerikalısı Smith, çok fayda- lı oyuncu. Dün top kayıplanna rağmen, özelükle savunma ribaundlannda çok başanhydı. Hucum ribaundunu etkili bir silah olarak kullanan Fe- nerbahçe, dün ikinci fırsatı fazla bulamadı. An- cak Smith'in hücumda yalnız kaldığı da bir ger- çek! Potaya sırtı dönük topu alınca en az iki ba- zen üç oyuncu tarafından savunuldu. Boş adam- lara topu çıkarınca iyi takım savunması yapan Fenerbahçe*de savunma hemen toparlandı. Fe- nerbahçe'nin işi sıkı tuttuğu maçta Karşıyaka maça ortak olamadan yenildi. Koseçki şov Galatasaray'ın dünkü antrenmanında adeta bir Koseçki fırtınası esti. Florya tesislerine gelişiyle birlikte kendisini bir anda taraftarların omuzlannda buian Koseçki, 1.5 saat süren antrenmanda ise adeta şov yaparken izleyenleri büvüledi. Astakım kadrosunda yedeklere karşı çift kalede Koseçki, 12-7 asların kazandığı maçta 4 güzel de gol atarken, hemen hemen tüm goüerde de pay sahibiydi. Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde dün sağlık kontrolünden geçen Polonyalı futbolcunun lisans işlemleri de tamamlandı. Koseçki, Denizli kadroya aldığı takdirde yarınki maçta Konyaspor'a karşı oynayabilecek. Dun antrenman sonrası ha> van tiyatrosuna giden Koseçki. gösterileri izledi. Ünlü futbolcu bir sure de fil ve maymunlarla şakalaştı. Bu arada Galatasaray'ın gözden çıkardığı ve Gaziantepspor'a vermek istedigi Hasar. hiçbir yere gitmeyecegıni açıkladı. (Fotograf: Mustafa Ersoy) Ayran ve Tahtırevan ÜSTÜN AKMEN Gerek Galatasaraylılann, gerekse Fener- bahçelilerin aylardır peşinden koştukları Koseçki, Sarı-Kırmızılı kulübümüz ile 6 milyara anlaştı. Basında, futbol şubesi so- rumlusunun; asbaşkanın, dışişleri koordi- natöninün güleç fotoğrafları. Bu arada bir demeç: "Polonyalı futbolcu sezon başın- da 800 milyona Ankaragücü'ne gelmek is- tedi, ancak yönetim pahalı oldugu gerek- çesi ile almadı". Yetmedi. Bir demeç da- ha: "Kosecki'yi bir ay önce 3 milyara Ba- kırköyspor'a getirme ortamı bulduk. Bu transferdeki ezeli rekabet çekişmesi Polon- yalının fiyaüm 6 milyara yükseltti". Ardın- dan bir haber... Galatasaray, "malûm" transferden sonra beliren para sıkıntısını gi- dermek için yardım kampanyası başlata- cakmış. Aaaa! Tanju da "Transfer ayın- da fiyatun en az 5 milyar olacak" diyor- rrtus. Eeee, bunca rakam arasında Metin Aşık durur mu? O da bir başka Polonyalı- nın peşine düşmüş. Bu olay da göstermiştir ki, yönetim açı- sından bu iki seçkin kulübümüzün birbir- lerinden farklılıklan yoktur. Galatasaray da Fenerbahçe de aynı bilinçsizükle, aynı "ben yaptım oldu"culukla yönetiliyor. Nedeni ise "paralı bay başkan'Mar. Başkan ya da yönetici çoğunluğunun paralı olmasına da- yanan yürürlükteki köhnemiş yönetim an- layışına göre dışanlıklı bir teknik direktör, iki de yabancı diyar futbolcusu ithal ettin mi al sana Batılı spor anlayışı. Oysa Batı'- da kulüplerin arkasında dev sponsor fırma- lar var. Bizde "en büyük", "başka büyük yok" hamasetinden başka ne var? Batı'da işini bilen profesyonel yönetici işbaşında. Bizde borç bulabilme, borç verebilme ye- teneklerinden başka erdemi olan kim var? Batı'da kurumlaşma, bizde hep cüzdanını göstererek seçim kazanma... Yatınmcı po- tansiyelinde kaç yöneticimiz var? Batı'da kulüplerde ekonomik özgürlük... Bizde Da- mokles'in kılıncını kuşanmış, elinde teın- lik sopasını sallayan zihniyet... Bizde, beklenen gelır ve harcamalarla il- gili varsayımların yeniden yapılmasından sonra, gerekli mali gereksinimin karşılan- masına yarayacak seçimlik yolların araştı- rılması, sözgelimi yeni bir borçlanma du- şünülüyorsa nereden ve hangi koşullarda alınacağımn dikkatle araştınlması ve seçim- lik yollardan tercihi gereken hakkında cid- diyetle karar verilmesi gibi esaslar uygulan- maz. Paralı başkan ve paralı yöneticiler el- lerini cüzdanlarına atarlar, paraları sayar- lar, cari hesaplannın alacağına yazdırırlar, nihayette temliki de bastırırlar. Ekonomik kaynaklar bulunmadan, ve- rimli ve rasyonel yontemler saptanmadan önümüzdeki aylarda Tanju da 5 milyarını alır, Polonyalı ya da bir başkası da belkı fazlasını. Bizde ayran çoook. Tahtırevan da bol. SPORDA DIYALOG ABDÜLKADIR YÜCELMAN SUÇLAMALAR HAKSIZ — Şahsi oynamakla snçlanıyorum, ama buna katılmıyorum. Çün- kü ben maça çıkarken takımımın kazanmasından başka bir şey düşunmuyorum. LeventiHerkese>hatta kendime bile kızıyorum 1966'da İstanbul'da doğdu. Ortaokuldayken basketbola başladı, Eczacıbaşı basketbol minik takımında 3 yıl oynadı. Daha sonra İTÜ'ye girdi. Bu takımda tam 10 yıl basketbol oynayan Levent Topsakal ilk transferini Efes'e yaptı. 2 yıl sonra da F.Bahçe'ye girdi. 100'ün iizerinde milli formayı giyen Levent Topsakal geçen yıl da en iyi basketbolcu seçildi. Futbolun milyarderleri arasına giremese de basketbolun milyarderleri arasında en üst sı- rada yer alan bir basketbolcu Levent Topsa- kal. Renault Mais'in "şeref kürsüsü" jürisi- ne gelen Topsakal'a bir gazeteci şöyle sonnuş- tu: "Siz bir amatör sporcu olduğunuz halde bilmem kaç yüz milyonu nasıl alabiüyorsu- nuz?" Levent'in yanıtı gayet açıktı: "Ne ya- palım, onlar veriyorlar, biz de auyoruz." Basketbol camiasımn "kravat takmaz" di- ye bildiği, bazı çevrelerin ise "asi gençllk"ten birisi olarak tanımladığı Levent Topsakal ile söyleştik. — Levent, önce 10 yıl oynadıgın İTÜ'den neden aynldın diye sorayım. — İTÜ'den aynhnamın nedeni elbette ki ekonomik. Yoksa İTÜ'de geçen yülanmı as- la unutamam. — Hangi kulübü tutuyorsun? — Önce Galatasaraylı olduğumu söyleyebi- lirim. Ama koyu bir Gaiatasarayh olmadığım Benim düşündüğüm basketbol şu. Atan, atabilen atar, atamayan atacak olana pas verir. Mesela bizde skorer Hüsnü var, Richard var. Can Sonat var. Onlar atsın diye ben atmıyorum. Benim 2 sayı ile 4 sayı ile çıktığım maçlar oldu. Ama bazen bu skorerlerden birisi aksıyor. O zaman ben atıyorum. Onemli olan maç kazanmak, dedikodu yapmak değil. için sonra Beşiktaş'ı tuttum. Şimdi formasını giydiğim Fenerbahçeliyim. Daha açıkçası ben kulüp tutmuyorum. öyle diyelim daha doğ- ru. — Basketboidan bugüne dek ne kazandın? — Maddi olarak kazandığım şeylerle geçi- niyonım. Bir sıkıntım olmadı bugüne kadar. Ama manevi olarak çok şey kazandım. özgü- ven kazandım öncelikle. Çevrem, arkadaşla- nrn oldu. Her şeyim basketbol sayesinde oldu. — Tahsil durumun. — Marmara Üniversitesi spor bölflmü, bi- rinci sınıf. Galiba devam edemeyeceğim. — Nedenmiş o? Pekala hem sponı hem tah- sili devam ettirmen olası. — Saruldığı kadar kolay değil. Maçlar, dep- lasmanlar, antrenmanlar, milli takım kamp- lan falan. Ohnuyor. — Çalışraak için zaman kalmıyor mu? — Zamanla da alakası yok. Bakın şöyle bir olay anlatayım. Bizim hocamız var Kut Sarp- yener. Bir gun bana dedi ki "Sen voleyboldan kaldm." Nasıl kaldım hocam? "Devamsızlık- tan kaldın" dedi bana. Peki, dedim başka ne >apabilirim. Güreşe gittim, ondan da kalmı- şım. Oradan da devamsızlıktan. Bunlar bana koyuyor. Mesela ne bileyim 40, 50 kişinin için- de ben kalıyorum, neden 4 devamsızlıktan. Biz sporcuyuz, bir yerde sporu meslek edinmişiz. Ekmek parası peşindeyiz, bırakın ekmek pa- rasını milli takım için kampa giriyoruz, maç- lara gidiyoruz, devamsızhğımız diye bir şey olabilir mi? Bunlar insanın sinirini bozuyor. Sarpyener hocaya "durum"u anlattım, "Ben ilgilenirim" dedi, ama o da galiba bir şey ya- pamadı. — Bu yalnız senin sorunun değil ki spor ya- pan ve sporla birlikte eğitimini sürdunneye ça- İışan berkes için sorun. Ben de yazdım, bir- kaç yazı konusu yaptım sorunu, ama sonun- da ilgilenen olmadı. — Bir de ağnma giden ne büiyor musunuz? Bunu yapan matematik veya psikoloji hoca- ları olsa neyse. Bunu yapan spor hocaları. — Sen basketbol camiasında 'asi' olarak ta- nımlanıyorsun. Seni ya çok seven, ya da çok kızan var. Nedir olay? — Beni basketbol camiasında önce "şımank" diye tanımhyorlardı. Ben insanla- ra karşı değişik tavırlar alınm. Mesela çok sev- diğim insanlar vardır, arkadaşlarım, dostla- nm. Bunlar için canımı veririm. Ama insan ay- m dostluğu, yakınlığı karşısmdakinden de gör- mek ister. Ben onu göremeyince bu kez tepki gösteriyorum. Mesele budur. O zaman bana "şımank" diyorlar. Varsın desinler. Ben na- sılsa onları defterimden silmişim. Yani riya- kâr insanlardan hoşlanmıyorum. Artık gali- ba o eski tepki kalmadı. Beni anlayan anladı. — Şimdi de 'şahsi oynuyor' diye suçlanıyor- sun. Bunu büiyor muydun? — Biliyorum, duyuyorum. Ama bu suçla- malara da katılmıyorum. Çünkü ben maça çı- karken takımımın kazanmasından başka bir şey duşünmuyorum. O arada eğer şut atıyor- sam benim atmam gerektiğine inandığım için atıyorum. Ben de skorer bir oyuncuyum. Ben daha iyi bir pozisyondaysam neden başkası- na pas vereyim. Ben öyle düşünüyorum. Me- sele bu kadar basit. Yoksa kişisel bir oyun dü- şüncem olamaz. Ama ben bazen her şeyi unu- tuyor olmahyım ki antrenörüm beni kenara ahyor. Haklı olabilir, bir diyeceğim yok. — O halde sen maç içinde bazen kendinden geçiyorsun? — Olabilir. Ne bileyim belki bazen seyirci- ye, bazen hakeme, bazen top kaptırdım diye kendime kızmış olabilirim. Maç içinde oyuna konsantre olmuşken bunlan fark edemezsiniz zaten. Bir top kaptırmışsın, topu alan gitmiş sayıya, delirmek işten değil. Benim oyunum böyle demek ki. Yani biraz uzun oldu, ama anlatabildim sanıyorum derdimi. — Son Baikan şampiyonasında taluma alın- ratdın. Kulagıma şöyle bir laf geldi. 'Antre- nör laf geçiremedigi için Levent'i taluma almadı' diye. Ne diyorsun bu söylentilere? — Mesela ben Çetin hocamla çok iyi geçi- niyorum. Onun dediklerini harfı harfine ya- pıyorum. Yapmadığım zaman zaten beni he- men kenara alır. Benim istediğim hocamla aramda iyi ilişkilerin, arkadaş ve dostluk an- layışının olması. Elbette ben hocamın dediği- ni yapmak zorundayım. — Peki senin aleyhine bu söylentilerin bir amacı olabilir mi? — Sadece benim aleyhime değil. Kim sivri- lirse onun için de yapıhr. Harun sivrildi, onun için de yapıyorlar, başkalan için de. lsteniyor ki bir takımda kimse sivrilmesin, herkes aynı notu alsın, herkes aynı sayıyı yapsın gibi. Ofa- bilecek şey değil, ama hep öyle duşünüyorJar. — Peki senin düşündüğün basketbola an- latır mısm? — Benim düşündüğüm ve inandığım bas- ketbol şu. Atan, atabilen atar, atamayan ata- cak olana pas verir. Mesela bizde skorer oyun- cu Hüsnu var, Richard var. Can Sonat var. Onlar atsın diye ben atmıyorum. Benim 2 sa- yı ile 4 sayı ile çıktığım maçlar oldu. Ama ba- zen bu skorerlerden birisi aksıyor. O zaman ben atıyorum. önemli olan maç kazanmak, dedikodu yapmak değil. — Bir de seni kravatsız olarak tanımlıyor- lar. En ciddi toplantıiara bile spor gidiyorsun, neden? Bir şeyi protesto etmek gibi bir döşün- cen mi var? — Kravat takmamak gibi bir saplantım yok. Ama takmak gibi bir sıkıntım da yok. — Galiba bu söylentiler hep evliügin önce- sinden kalma. — Olabilir. Bekârken deliliklerim olurdu. Ama evlilik beni düzene soktu diyebUirim. Ya- ni Levent gitti bir başka Levent geldi. Kısaca evlilik bana yaradı. Beni basketbol camiasında 'şımank'diye tanımhyorlardı. Ben insanlara karşı değişik tavırlar alınm. Mesela çok sevdiğim insanlar vardır, arkadaşlarım, dostlanm. Bunlar için canımı veririm. Ama insan aynı dostluğu, yakınlığı karşısmdakinden de görmek ister. Ben onu göremeyince bu kez tepki gösteriyorum. Mesele budur. O zaman bana "şımank" diyorlar. Varsın desinler. — Ben yine milli takıma geleyim. Bator ho- cayı ben yıBardır tanınm, Darüşşafaka'da oy- nadığı yıllardan... Sana karşı da bir düşönce- si olduğunu sanmıyorum. Ama seni milli ta- luma almadı. Bunun sence nedeni nedir? — Benim duyduğuma göre sisteme uymu- yormuşum, şahsi oynuyormuşum, müdafaa yapmıyormuşum. Ben nedenlerin bu olduğu- na inanmıyorum. Ben 16.5 yaşımda Italya'ya karşı miUi formayı giydim. Bugüne kadar da yüzün üzerinde milli maç oynadun. Ama iti- raf edeyim ki çoğu milli mactan huzursuz dön- düm. Belki takıma uyum sağlayamıyorum. Belki diğer arkadaşlarım bana uyum sağlaya- mıyor. Bir şey var, ama ne olduğunu ne ben anladım, ne de bana bugüne kadar gerçeği söy- leyen çıktı. Kafamda "ben neden milli takım- da başarüı ohunıyoram" diye hep bir soru var- dır. Batur hocayı suçlamıyorum kesinlikle. Ama gerçeği o kadar acıkça söylemiyor olmalı. Beni milli takıma almadılar diye elbette üzül- düm. Ama bir şey daha var, galiba ben çok koftuşuyorum. Takım idman yapacak, doktor yok, mesela birimiz sakatlandı, salonda buz yok. Bunlar belki basit, ama isyan ediyorum. Benim işim mi. tşim olmasa da diğerlerinin adına konuştuğum için hep ben ortada gözü- küyorum. Galiba benim istenmeyişimin bir ne- deni hatta asıl nedeni de bu olmalı. önemli de- ğil. Yeter ki maç kazamlsın. Benim istediğim, tek istediğim o.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear