Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
26 KASIM 1990 HABERLER CUMHURİYET/15
ÜNİVERSİTE VE SORUNLARIPAIVELİ
'YÖK'ü
aşahm
9
Haber Merkezi — Istanbul
Üniversiteleri Öğretim Üyeleri
Derneği'nin düzenlediği "Üni-
versite ve Sonınlan" konulu
sempozyum, "ÜBiversitelerin
DÜBB, Bugiinü ve Yannf'nın
tartışıldığj bir panelle sona er-
di. Prof. Dr. Kâmil Mutluer'in
YÖK temsilcisi olarak katıldı-
ğı panelde Prof. Dr. Kemal Ka-
falı, Prof. Dr. Ayhan Çavdar,
Prof. Dr. Erdoğan Şuhubi ve
Prof. Dr. Üllcü Azrak, YÖK'u
yerden yere vurdular.
Özerk bir üniversitenin yeni-
den kumlmasınj istedikierini ve
politik amaçlarla altyapısı bu-
İunmayan yeni üniversitelerin
açümasma şiddetle karşı olduk-
lannı belirten panelistler, YÖK
düzeni içınde üniversitelerin
büyük bir kalite kaybına uğra-
dığını, üniversitelerde büimsel
çalışma olanaklarının yok edil-
diğini öne surdüJer.
Terör ve anarşi kaynağının
üniversitelerce beslendiğine ka-
rar verildiğini ve bu
"kuilanılarak" üniversitelerin
özerkliğinin yok edildiğini be-
lirten Prof. Dr. Kemal Kafalı,
"Davnlcuya zurnacıya Prof.
unvanı verirseniz, bu lilkede
üniversitenin saygınlığı
kalmaz" dedi.
Prof. Dr. Ayhan Çavdar, üni-
versitelerin birinci görevinin bi-
lim öğretmek, yaymak ve bilim-
sel araştırmalar yapmak oldu-
ğunu, eğitimin ikinci sırada yer
alması gerektiğini belirtti. YOK
Yasası'na "Ben buna 'şok
yasası' dlyorum" diye ekledi.
Prof. Dr. Erdogan Şububi de
Türkiye'de medrese eğitimi ge-
leneğinın surdurulduğunü kay-
dederek "YÖK'e en çok kızdı-
ğtm sey, üzerimize tıpatıp otu-
ran bir elbiseyi biçme
becerisidir" dedi. Prof. Dr. Ül-
kü Arzak, YÖK'e karşı oluştur-
dukları yeni yasa taslağı konu-
sunda bÜgi verdi. Eleştiriler ko-
nusunda sıkıntıh olduğu gözle-
nen YÖK temsilcisi Kâmil Mut-
luer, kalitenin düşmesini üni-
versite kapılannda yığılan öğ-
renci sayısı ve ortaöğretimdeki
kalite sorunu Ue açıklamaya ça-
lıştı. "Esas problem ortaöğre-
tiraden geliyor. Ortaögretim
mesleğe yöneltmiyor. llköğre-
tim ve ortaoğretimde deprem
var. Yükseköğretim de deprem
kuşagına girdi" diyen Mutluer,
nüfus artışına karşı olabildiğin-
ce az zararla yükseköğretimin
sorunlarıru çözmeye çalıştıkla-
rını söyledi.
Panelde hedef tahtaşı olan
YÖK'ün savunmasıru "Üniver-
sitelerarasında bir koordinas-
yon eksikligi söz konusuydu.
Bunu saglayabilmek için YOK-
ün getirilmesi düşiınüldü. Üni-
versite yönetimlerinin atama ile
seçilmcsi sistemi de daha kısa
sürede karar aiabUmek İÇİB
getirildi" diyerek yapan Prof.
Dr. Mutluer sözlerini şöyle sür-
dürdü:
"Ben de idareci olmasaydım
sizin gibi düşünür ve konuşur-
dum. Ama idareci olunca biraz
daha makro düşünmek gereki-
yor. Bize milletvekillerindcn
üniversite açmak için 70-80 tek-
lif geldi. Demokrasi pariamen-
to demekse, parlamenlonun
yaptıgını uygulamaktan başka
çare yoklur sanıyonım. 10 Üde
üniversite açmak için 3 trilyon
lira lazım. Eğer pariamento bu-
na ragmen açar ise parlamen-
ter bayata saygımız nedeniyle
herhalde hayır dememiz miim-
kün deŞil."
Panel, öğretim Üyeleri Der-
neği Başkanı Prof. Dr. Coşkun
Özdemir'in kapanış konuşma-
sı ile sona erdi. özdemir, ko-
nuşmasında, 1980'den sonra
üniversitenin çok şeyler yitirdi-
ğini vurguladı. özdemir, sözle-
rini "Çoğalmak istiyonız. Ço-
galalım ve YÖK bunalamjnı
aşalım" diyerek noktaladı.
TBMMbütçesi görüşmelerinde iktidar ve muhalefet milletvekilleri gazetecileri eleştirdi
4
Basın özel bekçimiz gîbi davranıyor'ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonu'ndaki TBMM büt-
çesi görüşmeleri, milletvekilleri-
nin basına yönelik eleştirilerine
sahne oldu. SHP Nevşehir Mil-
letvekili Cemal Seymen, "Bası-
nın hangi miOetvekilinin köpe-
gi ısırdığını arasürdığını" öne
sürdü.
TBMM bütçesinin önceki ge-
ce tamamlanan görüşmeleri sı-
rasında söz alan Seymen, en sağ
çizgidekinden en sol çizgideki-
ne değin tüm gazetelerin parla-
mentonun görüntüsünü olum-
suz şekilde vermek için yarış
içinde olduklannı savundu. Sey-
men, ü!k? '^rarına yapılan ko-
nuşmaların satır araJanna sıkış-
tığını, ama parlamentodaki ba-
n olumsuzlukJar ile magazin de-
ğeri olan konuların gazetelerin
haber başlıklannda yer aldığını
kaydetti. Parlamentonun ayak-
ta tutulması gerektiğini dile ge-
tiren Seymen, "Bu, sadece bası-
nın ve seçmenin görevi değildir.
pariamenterin de görevidir. Ba-
sına dalkavukluk yapmayacagız.
TBMM'nin onuruna indirilecek
darbe, cumhurbaşkanından da
gelse, basından da gelse hiç kun-
seye ödiin vermeyecegiz" diye
konuştu. Seymen, emniyet gö-
revlilerinden parlamenterlere
ciddi bir tepki olduğunu da söz-
lerine ekledi.
SHP Aydın Milletvekili HUmi
Ziya Postacı, basın özgürlüğü-
ne karşı olmadığını vurguladık-
tan sonra Meclis ile ilgili olarak
gazetelerde yer alan haberlerin
"Mecliste > hiç dogru iş
yapılmadığı" izlenimini verme-
ye yönelik olduğunu öne sürdü.
ANAP'lı Mustafa Dilek, millet-
vekillerine gerekli bilgileri top-
layacak birer danışman verilme-
sini talep etti.
Sün'in ANAP yanlısı Bağım-
sız Milletvekili Zeki Çeliker de
basıoın milletvekillerinin özel
yaşamına bakışından yakındı.
Bir milletvekilinin eğienmeye
gittiğinde çekJlen fotografının
altına "yalan yanlış şeyler" ya-
zıldığını îddia eden Çeliker,
"Basuı çaltşmalanmızı aktaraca-
ğına özel bekçimiz gibi davranı-
yor. Senin patroniann eğlenmek
için bir yere gitmiyorlar mı?
Ozel uçagıyla Paris'e gitmiyor
mn?" dedi. Çeliker, muhabirle-
rin haberleri doğru yazdığını,
ama haberlerin >'azı işlerinde de-
ğiştirildiğini öne sürdü.
DYP Niğde MiUetvekili Mah-
mut Öztürk de TBMM Baska-
nı Kaya Erdem'i "Milletvekille-
rinin özliik haklan konusunda
bizi basının öniine atıp yem et-
ti. Basın, Kaya Erdem, Çanka-
ya pasJaşması, bizi son derece ya
ralamıstır" dive eleştirdi.
2 MilliBasın Kurultayı
Öztürk, basının pariamento
çalışmalarını yeterince yansıt-
madığını savunurken "Kravatlı
kesim, riitbeli kesim, bizi biçi-
yor. Bizi yeniden yeşerten o ca-
hil kesim. Onlann da dognı ha-
ber alması gcrek" dedi.
SHP îstanbul Milletvekili Ali
Topuz, milletvekillerinin seçilme
kaygısıyla hareket etmemeleri
gerektiğini vurgulayarak "Bu
doruma gelmede bize düsen
paylar yok mu? Başkalanm şi-
kâyet etmeye hakkıımz var?" di-
ye sordu. Topuz, kanun hük-
münde kararnamelerin ivedilikle
görüşülmesi gerektiğini, bunun
sağlanması için içtüzük değişik-
liğinin kısa sürede gerçekleştiril-
mesi gerektiğini söyledi.
DYP Kocaeli Milletvekili
Aladdin Kurt, muhafız taburu-
nun Meclis dışına çıkartılması-
nı istedi.
Eleştirileri yanıtlayan TBMM
Başkanvekili Yılmaz Hocaoğln,
basındaki haksız, asılsız haber-
lerin "kronik" bir hal aldığını
savunarak bu konuda birçok
açıklama yapıldığıru söyledi.
Hocaoğlu, TBMM çalışmalan-
nın televizyondan duyurulmas^
için çalışmaların sürdüğünü dq
sözlerine ekledi.
Görüsmelerden sonra TBMM
bütçesi sabah saatlerinde oyla-
narak kabul edildi.
4
Gazetelerirtica yaygarası koparıyor'
İcmal ve Öğüt
dergilerince
düzenlenen kurultayda
milli ve muhafazakâr
basının 'kadrolaşmak
ve müessese olmak'
zorunda olduğu
bildirildi.
Haber Merkezi — "2. Milli
Basın Kurultayı"nda konuşma-
cılar basında "irtica yaygarası"
koparıldığını, inanan Müslü-
manlara "gerici" damgası vu-
rulduğunu öne sürdüler. Bunla-
ra karşı milli ve muhafazakâr
basının "kadrolaşmak ve mües-
sese olmak" zorunda bulundu-
ğu bildirilen kurultayda, Mar-
mara Üniversitesi öğretim üye-
si Osman Sezgin de televizyo-
nun milli kültüre ters düstUğü-
nü savundu.
tlki 1988 yılında gerçeklesti-
rilen Milli Basın Kuruilayı'nın
ikincisi İcmal ve Ögül dergile-
rince hafta sonunda yapıldı.
OTİM'de iki gün süren kurul-
tay süresince "Tiirk Basınının
Mescleleri", "Basın ve Özgür-
lükler", "Kiiltür-Sanat" başbk-
lan aitında çeşitli tartışmaJar ya-
pıldı.
İKİ GÜN SÜRDÜ — 2. Milli Basın Kurultayı OTİM'de yapıld
lstiklal Marşı'yla açılan ku-
rultayın ilk gününde açış konuş-
masını yapan tcmal Dergisi Ya-
zıişleri Mudürü Mustafa Kahra-
man, "Bugünler tarih yapılan
günlerdir. Sözden ziyade iş üre-
ten günlerdir" dedi.
Kurultayın başlangıcında söz
alan Prof. Dr. Nevzat Yalçın-
taş, "Basınımıza siiratle yetiş-
ELEMA1N
Yeterince "BirikinTli misiniz?
Bizimle birlikte çalışacak, yeterince birikimli genç yeteneklere gereksinmemiz var.
Senior Metin Yazarlan
Tek ön koşul. yeterince meslek
deneyimine sahip. kendini.
kendisine ve çevresine karşı
kanıtlamış oinıaktır
İyi bir yabancı dil bilgisi
ek bir ölçüt olarak ele alınacaktır.
Junior Metin Yazarlan
Hangi alanda olursa olsun (para hariç)
birşeyler biriktirdiğinıze inanıyorsanız.
metin yazarlığı denen sonu belirsü
serü\ene atılmaya hazırsanız.
sizinle tanışmak, çalışmak isteriz.
Yalnız kesin iki koşulıınnız \ar
1. Çok iyi tngilizce bilgısı.
2. Yüksek öğrenim diploması.
Medya Sorumlusu
Kendi alanında deneyinıli,
medyanın da yaratıcılık ıstediğinin
bılincinde ve gereğince geniş çevreye
sahip...
Trafik Görevlİsi
Birikinı'in iş akışını. becerisiyle
yönlendirecek, sorumluluk almaya
istekli bir iş arkadaşı...
Asistan Sekreter
Sözcuğun tam anlanııyla.
asistanlık yapabilecek bilgi.
beceri, deneyime sahip, kesinlikle
çok iyi İngihzce bilen
genç bir asistan sekreter...
İlgilenenlerin, "SMY* "JMY! -M".T. "AS"
rumuzlarıyla. yazılı olarak
başvurmaİarını ricaederiz.
(Ek bilgi: Erkek adaylann askerlikle
ilişkileri olnıamalıdır.)
BIRİKİMReklamcıhk, Danışmanlık vc Tıcaret AŞ
Prof Dr Orhan Ersek Sok 46 A Teş\ıkı>e • îstanbul
miş insan güctt takviyesi gere-
kir" dedi. Türk toplumunun
doğru ve durüst habere gerek-
sinimi olduğunu vurgulayan
Prof. Yalçıntaş, "Ticari gayeler
bu prensibi alasağı etmemeli-
dir" diye konuştu.
Bugünkü basını idare edenle-
rin ideolojik bakışını "ça|dışı"
olarak nitelendiren Prof. YaJ-
çıntaş, "Marksist ve liberal fi-
kiıier; bunlann yanlışlığı ispat
edilmiştir. Türkiye'de ise bâlâ
çağdışı ideolojik anlayışlar hü-
kiim suriiyor" dedi.
Kurulacak özel TV istasyon-
larında daha önce TRT ile ça-
lışmamış birtakım insanların
(Fotograf: AA)
görev alacağını söyleyen Prof.
Yalçıntaş, "Özel TV'lerde de
belli sicili olan insanlar çalışma-
lıdır. Yoksa o insanların belli
hastalıklan nüksedehUir" diye
konuştu.
İcmal dergisi yazarlarından
Ali Gedik ise konuşmasında
inançsızlığm ve ahlaksızlığın
moda halinde sergilendiği bir
basın sektörü bulunduğunu öne
sürerek "Herkes basının esiri
durumundadır" dedi.
Milli basının, millet ve mane-
vi değerlerin savunucusu oldu-
ğunu söyleyen Ali Gedik, kısa
bir süre önce TBMM'de günde-
me gelen cami, medrese, kubbe
ve şifahane gibi yapılann ayrı-
lacak bir fonla onanlması konu-
suna değindi. Gedik şunlan söy-
ledi:
. "Kazı faaliyetlerinde bulanan
çanak çömlek kınntılan mede-
niyet hazinesi bulur gibi takdim
edilerek müzelerde saklanıyor.
Niçin yapılıyor demiyonu. An-
cak bir hakikatin bilinmesi ge-
rekir. Çok yakın tarihimize ait
camüer, medreseier, kubbder ve
şifahanelerimizin, yani inancı-
mızın ve küitüriiıniiriin mimari
şabeserlerinin onanmı TBMM'-
de gundeme geldi. Bazı basın
çevreleri bunu tepkiyle reddede-
r%k meseleyi irtica politikasına
çektiler. Birtakım tarib kalıntı-
lannı çtkannaya evet de bu ntil-
ÖzaPdan başkanlık için yeni formüller
letin kendi inancının, (arihi v«
kiiltfiriiniin eseri olan eserlere
sahip çıkmaya niçin hayır?"
Basında "irtica yaygarası"
koparıldığını söyleyen Gedik, is-
lam, Müslüman, ilün, irfan, ta-
rih ve kültür bilincindeki insa-
nın da mürteci olarak "vasıflan-
dınldığını" söyledi. Gedik,
"Nasü bir aniayış ya da Müslü-
man modeli ortaya koyalım ki
bu mürteci oimasın, davası da
irtica olmasın" diye konuştu.
Kurultayda "Tiirk basmında
kadro meseiesi" konulu bir teb-
liğ sunan Türkiye gazetesinden
Görbiiz Azak, basının şu anda
Marksistler, sosyal demokrat-
lar, milliyetçi ve muhafazakâr-
lar ve gazeteciliği ticaret olarak
bilenler olmak üzere üç katego-
riye ayrıldığını belirterek "Mil-
li ve mubafazakâr basın kadro-
laşmak ve müessese olmak mec-
buriyetindedir" dedi.
Kurultayın ikinci gününde
yapılan açıkotununda konuşan
sinema yönetmeni Yiicel Çak-
maklı, özel TV tartışmalan için-
de "MUletimizin beklediği mü-
li TV yayıncıbğı konusunda bir
kanal ortaya çıkacak mı" dedi.
Çakmaklı bu alternatif kanalın
kendileri tarafından hazırlan-
ması gerektiğini savundu. Mar-
mara Üniversitesi öğretim üye-
si Osman Sezgin de televizyon
yayınlannın milli kültüre ters
düştüğünü sa\oındu. Açıkoturu-
ma çağnlı olan Erzurum Millet-
vekili Metamet Kahraman ve
Prof. Dr. Ayhan Songar katıl-
madılür
HDM FULMAR
Nevv Positions
Important positions are offered by HDM-FULMAR ÎSTANBUL,
part of Havas-Dentsu-Marsteller Worldwide embracing
Amerıcas, Europe and Far East.
Travel abroad for traıning, seminars, conferences and
business meetings are part of these jobs,
Account Executives
Account Executıves with educational background of
economıcs/business adminıstratıon or other appropriate
college degrees (preferably Bosphorus Ortadoğu Universıty
or equilavent graduates.) The incumbents must have a
thorough marketing/advertising background, specially in
consumer goods, preferably edibles, cleanıng products and
toiletries.
The experience for these positions must be either ın product
management or agency account handling areas. Very ğood
advancement opportunıties for serious and dedicated young
vvorkaholics.
Copy VVriters
Hot advertising copy vvriters, English is reguired. An excel)ent
command of Turkish in very creative dimensions is a must.
The remuneratıon is up to industry standarts and high
performance is the only criteria for steadıly grovvıng fınancıal
benefits and advancements.
Please call Doğan Gündüz, telephone 149 78 03, for
confidential ıntervievvs or mail short resume to
HDM- FULMAR, İnönü Cad. 96 Taksim îstanbul.
TURSEM'İN
LONDRA, CKF7M), CAMBR1DGE
B0URNEWOUTH,BWGHT0N
HASTlNGS^X£TEKGHESrî
DE SEÇKİN DILOKULLAR1K0AYAZIÜİ
rA DA BUTUN YIL IN&IUZCE Ö6RENIM
12TAKSİTTE Ö
KOLAYUOI
DEV\M
EDİYOR/
R Ç KUBSLAR
•TİCARİ İNGİLİZa
• TUR.İZM İN&İÜZCESl
.BANKACILIKINÛİLIZCESİ
•5INAVIOJRSURI: Cambrıdge
«nrst Certifıcate, Profcıcncy,
•TOEFLARElS(Sd\)
tursem
İNGİUZLJSANOKUilARI
DANIŞMA MERKEZİ
Cumhuriyet Cad 173/4-B Elmadag
80230 îstanbul Hılton Oieli Karsısı
Tel 148 39 77 -148 79 43 -148 28 49
Fax 132 97 29. Tlx 27498 tusmtr
(Baftarafı 1. Sayfada)
partili olabilmeli, ancak parti-
nin icra organlannda görev al-
mamalı, görüşünü savundu.
Cumhurbaşkanı "Belki baska
formüller de konulabilir, ama
iki dereceli seçim yapılması la-
zım. Fransa'da ve bazı yerlerde
yapıldığı gibi" diyerek 2 dere-
celi seçimde ısrarlı olduğunu
vurguladı.
Izmir-Aydın otoyolunda in-
delemeler yaparak gazetecilerle
sohbet etti. Cumhurbaşkanı
Körfez krizinde, yumuşak tav-
rın sorunun çözümünü gecikti-
receğini vurgulayarak, "Bu işi
sulhla çözmeyi istiyonız, ama
bir savaş olursa, buna da bayır-
demeyiz manası var ortada" de-
di. Özal, BMrun/'Mühletli
müdahale karannı daha önce al-
ması gerektigini"de söyledi.
Cumhurbaşkanı Özal, anaya-
sanın sadeleştirilmesinden, ba-
sitleştirilmesinden yana olduğu-
nu belirterek anayasalann sık
sık değişmesinin mümkün ol-
madığını yineledi. özal, şunla-
n söyledi:
"Anayasa teşkilatı gösterme-
lidir. Anayasamıza girmiş bir-
çok şeyler var. Benim kanaatim,
bunlann bir kısmı kanunlarla
yapılması gereken hususlardır.
Kalkıyoruz, sosyal devlet diyo-
ruz, sosyal devlet şunu konır,
bunu konır diyoruz. bir siirii
şeyler yazmışız. Bunlar degiş-
meyecek şeyler değiidir. Aynı
şekilde cemiyet kurmaya, sendi-
ka kurmaya kadar birçok konu-
lar, 141, 142 ve 163. maddeler-
de düzenlenen suçlar anayasaya
girmiş. Hiç oraya girecek hii-
kümler değil. Bunlann hepsi çı-
kabilir. Hatta kamu niıeliginde-
ki kuruluşlarla ilgili bükümler
de cıkanlabilir."
Özal, cumhurbaşkanına, ana-
yasada önemli yetkiler verildiği-
ni hatırlatarak böyle bir gücün,
halkın seçimiyle gelen bir cum-
hurbaşkanı tarafından kullanıl-
masının daha doğru olacağını
söyledi. Özal, "Cumhurbaşkan-
lığı seçiminin halk tarafından
yapılması daba doğrudur" gö-
rüşunü savunmayı sürdürdü.
Cumhurbaşkanlığı seçimine
Meclis'te grubu bulunan parti-
lerin aday gösterebileceklerini,
Meclis dışından aday olabilmek
için de belli sayıda milletvekili-
nin rızasının alınması koşulu-
nun getirilebileceğini anlatan
Özal, şöyle konuştu:
"Ne vakit seçim yapılacaksa
beraber yapılsın. 'Hodri
meydan' diyonım. Ben şimdi
6-7 seneyi garanti etmişim. Di-
yorum ki en geç 92'dedir seçim.
Hodri meydan... O kadar zor
bir iş degil bu. Anayasanın bel-
li maddeleri kaldınlmış dersiniz
olur, biter. Aslında bizim ana-
yasamız temel hak ve hürriyet-
ler bakımından fena bir anaya-
sa değil. Birkaç maddesinde de-
gişiklik yapılır, biter, gider.
Meclis üyeleri aday olabüiyor,
ama halk seçecekse 100 millet-
vekili mi, 90 milletvekili mi (fa-
lanca adayımızdır) diyebilirler.
Belki öyle bir formül de konu-
labilir, ama iki dereceli yapılma-
sı lazım. Fransa'da, birçok yer-
de yapıldığı gibi.
Nonnal olarak bundan son-
raki seçimde parti adayları ola-
caktır. Bunu da kabul etmek la-
zım. Yani, seçüecek cumhurbaş-
kanı, partili olacak. partiden ge-
lecektir, ama fiilen partinin ic-
ra organlannda yer almayacak-
tır. Partiler belirleyecek. O za-
man tarafsızhk mefhumıinun
biraz daha farklı tarif edilmesi
lazım. Anayasadaki yemini
okursamz görevini tarafsızlıkla
yapacağım diyor, yani ondan
ibarettir. Partisiyle alakası ke-
silir diye bir ibare var, bence
ona lüzum yok. İcra organlann-
da bulunamaz diye konulabilir
belki."
Özal, bir soru üzerine de es-
ki Cumhurbaşkanı Kenan Ev-
ren'in hatıralanmn bir bölümü-
nü okuyabildiğini belirterek ha-
tırat yazmanın doğru bir iş ol-
duğunu, ancak kendisimn erken
hatıra yayımlama niyetinde ol-
madıeını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Özal, birga-
zetecinin "Bundan sonra darbe
olur mu" sorusu üzerine de
İthal silah 'patbyor
9
(Baştarafi 1. Sayfada)
mun Kınkkale tabancasının ye-
rine bilinen iinlu silah markala-
rının üretimine süratle
geçeceğiz" dedi.
Öncelikle Smith Wesson mar-
kasının bir modelini üretecekle-
rini, bu konudaki temaslannda
olumlu sonuçlar aldıklannı da
kaydeden Iğnebekçili bu mode-
lin yanında diğer ünlü markala-
nn da lisans üretiminin olabile-
ceğini bildirdi. Iğnebekçüi, Em-
niyet Genel Müdürlüğü'nün ve
kendilerinin yaptıkları pazar
araştırmalarının aynı sonuçları
verdiğini ve Türk halkının han-
gi marka ve model silahlan ter-
cih ettiğinin ortaya çıktığım, bu-
na göre marka olarak Smith
VVesson, Browning, Baretta ve
Kold'un, model olarak da 9 mi-
limetre lö'lı şarjörlü ile 2.5 inç-
lik 6'lı Revolver'in çok tutuldu-
ğunun saptandığını kaydetti. Bu
uygulamanın piyasada silah
miktannı antıracağım bunun da
karaborsayı kaldıracağını kayde-
den lğnebekçili, "Bu uygulama
ile Kınkkale tabanca devri (ü-
müyle ortadan italfcfair tm" so-
rusuna da "Bir süre daha devam
eder. Çünkü daha ucuz bir silah.
Ancak biz zaten bu modeli bı-
rakmayı da düşünüyorduk. Bel-
ki birkaç yıl daha devam eder
ürefimi, ama nıbaı etapta mar-
ka olarak piyasada (anınmış
markalann lisanslı üretimini
düşünüyonız" yanıtını verdi.
Hükümet tarafından hazırla-
narak Meclis'ten hafta içinde ge-
çen yeni yasal düzenlemenin
ruhsat edinme sisteminde getir-
diği yeni kolaylıklar Ue Türkiye1
deki silah talebini önemli ölçü-
de arttırdığını da kaydeden lğ-
nebekçili mevcut üç yüz bin si-
lahlık taiebin yeni düzenleme ile
1-1.5 milyona yükseleceğini
söyledi.
Bugüne kadarki mevcut uygu-
lamada yalnızca taşıma ruhsatı
olanlara ithal silah alma olana-
ğ] sağlandığını anımsatan lğne-
bekçili getirilen yeni düzenleme
ile bulundurma ruhsatı olanla-
ra da bu hakkın tanındığını, bu-
nun da ithal silah uygulaması-
na olan talebi arttıracağını
"CNmaz, olmaz ama siz sıkı du-
nırsanız..." şekiınde konuştu.
Körfez
Özal, Körfez krizi ve Irak'a
karşı takımlan tavıra değindi.
Cumhurbaşkanı özal, "Birleş-
miş MUIetler'in alması bekienen
Irak'a süreli müdahale karan-
nın çok daha önceden alınması
gerekirdi" dedi.
Özal, süre uzadıkça Irak'ın
geri çekilmesinin de zorlaştığı-
nı belirterek aslında Gorbaçov
ile Bush arasmdaki ilk görüsme-
den itibaren çok daha sert tavır
alınmasının yararlı olacağını
söyledi. Özal, "Ancak daha sert
tavır Irak'ın geri çekilmesini
safclayabilirdi" dedi.
Özal, Ingiltere BaşOakanı
Margareth Thatcber'ın görev-
den aynlmasının Körfez politi-
kasında herhangi bir değişikü-
ğe neden olmayacağını, Ingilte-
re'nin gerek Amerika gerekse
Batı ile ortak ve kararlı tutumu-
nun devam edeceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı, sohbette
DYP kongresine ilişkin bir so-
ruya, "Ben o konularda hiç
konuşmuyoram" cevabını ver-
di.
Cumhurbaşkam, DYP Kong-
resi'nde kendisine ilişkin bazı
sözler söylendiğinin hatırlatıl-
ması üzerine de "Her yerde ko-
nuşuyorlar. Biz, genel başkan
seçUdikten sonra tebrik mesajı
gönderdik" şeklinde cevap ver-
diL
Memur maaşlan
özal, memur maaşian konu-
sunda görüşlerini açıklarken de,
1991 bütçesinin, doların 3 bin
300 lira civannda olacağı tahmi-
niyle 33 milyar dolar tuttuğunu
belirterek, ödeneklerin yüzde
400ının memurlara verildiğini
belirtti. özal, şunlan söyledi:
"Memura verilen rakam birT
çoklannın soylediğinin aksins
1980 bntçesirje göre dolar baan-
da aşagı-yukan 6 misli artısa
ulasmışür. Bütün komsu ülke-
lerie mukayese ettim. Bizdeki
genel ücretler, kamu sektörleri
ve özel sektördeki ücretler on-
laria mukayese ettiğinizde 15-20
mislidir. Tabii, bu nonnal kur-
dan besap ettiginiz zaman. Bu-
nun yani sıra anonnal kur fark-
lüıklan da var."
Cumhurbaşkanı özal.'
SSCB'de çalışan Türk işçilerinüj
yaklaşık 800 dolar ücret aldık'
lannı ve bu miktann 50 dolan-
nın orada kendilerine ödendiği-
ni anlattı. özal, bu ülkedeki
Türk işçilerinin 20 dolar ile ev
geçindirdiklerini belirterek,
Irak, Iran, Suriye ve Yunanis-
tan'da da durumun böyle oldu-
ğunu ve birçok kalemde süb-
vansiyon uygulandığını bildirdi.
Mısır ile karşılaştırma
Özal, bu rakamlan son 10 yıl-.
daki gelişmeyi sergileyebihnelc
maksadıylar anlattığını da kay-
dederek, öğretmen, poüs, su-
bay, doktor ve mühendislerin ek
ücretler aldıklannı, çıplak ücret
alan düşük derecedeki memur-
lann ise genel nüfus içinde 100
binin üzerinde olmadığmı anlat-
tı.
söyledi.
Onümüzdeki yıl baslayacak-
lan yerli üretim ile bu talebi tek
başlarına karşılamalarının da
mümkün olamayacağını, zaten
bu konuda halkın marka talep-
lerinin de buna olanak vermeye-
ceğini kaydeden lğnebekçili,
"Bu talep ne olursa olsun en az
on markaya dagılacaktır. Bu in-
sanlann marka lercihlerine bagh
bir olaydır. Bunun için biz üre-
tünde de marka sayısını fazla
tutmaya çalısıyoruz. Ancak so-
nuçta yine de bizim yapacagunu
üretimde zannetmiyorum ki
mevcut üçyüz binlik taiebin yüz-
de 40'ını karsılayabilelim. Bu
nedenle üretimin yanında diğer
taleplerin karşılamaya yönelik
silah itbaline de devam
edecegiz" dedi. Hükümetin bu
yıl içinde yaptığı bir yeni düzen-
leme ile başlattığı ithal silah uy-
gulaması ile ilk parti olarak
Türkiye'ye getirilen bin silahın
çok kısa sürede tükendiğini de
anımsatan lğnebekçili, hemen 3
bin silahhk yeni bir siparişin ve-
rildiğini söyledi.