25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahıbı Cumhunyçı Maıbaaolık ve Gazetecıhk Turk Anorcım Şırkrı adma Nadir Nadl Q Gene! >avın Muduru Hasan Cemal. Muesses* Muduru Emınc Uşaklıgü, Yazı fşle't Muduru Oka> GonensiD. 0 Habcr Merkezı Muduru Yalçın Bsyec Savfa Duzem >onetmenı Ah \car 0 Temsıtcılf ANKMIA AhnelTan. IZMİR HıLnet <,t!inka>«. ADANA Ç«in Yijfnoftlu L Potılıka Cdal BsılaBghÇ, Dıs HabeHer Erfua Balcı Ekenoını d a g n Turteaıt. Iş ^rna U ^ttkraa k>lcacı kuitu^ CHal Islcr. Islanbu Haberlen fceaul koçvk. E£mm G«iKat Ş«>lan. Ha^er Aras'ırma i ı n d Brrtaa. ^un Haberle- Nrcdel D o f u Spot Danısmart «Malkalı, tücHmaa. :>ı.'i >azüar feftB (,«Man. \ra-;ırms ; . » > \lp.> Duıclım; «.Mıtaa tuıcı 0 koo-dınaısr Ahnti Kflnlsaıı 0 Ma t Işler Irol Ejtıl 0 M.rusrtc lkık»l k ı ı t 0 Bui.c Planlama S o p OımaalKjrotla 0 Rtkla- V'K h n ı 0 t» >a\ r ar Hıılta Ak>ol 0 Iddrc Haırjın Gunr 0 [skf-e Oadtr Çrtlk 0 Bııgı Işlem \aıl IBSI 0 Pcno-eL S**gı lta»BBCM>tl* to>j/ı Aanııı/ OdSkan Nadlr Nadı Okl» Akbsl lafcm Baj«r. HaMa Cmal. H ı k M Çcııııka». Ok» l . ü m ı n l ı . r Mamc. llfcu Seiçuk &»a/i ^ Yayan. Cumhun>«1 Matbaacıiık ve GazKCcılik T.A Ş. Tttrk Ocafı Cad- 39 «I Cajalotlu 34334 ISI PK 246 kıarbul Tci 512 05 05 |2O lıal). Telo 222«, Faı (I) 526 «0 •": 0 Burolar Aukara: Zıya Gdkülp Bl> Inkltap S. No 19/4. Td 133 II 41-4''. Teta 42344. F ı r (4ı 133 05 65 0 lınir H Zıya B.'v 1352 S. 2'3. T<M 13 12 30. Tsta 52359. Fax <5I> IS 53 60 0 Adaaa: l-.onu Cad M9 S No 1 kar I. T=i 19 3^ <2 14 hat) Tdex 62155 Faı. Cl) 19 25 78 TAKVIM: 17 EKIM 1990 Imsak: 4.45 Guneş: 6.10 Öğle: 11.54 Ikındı: 14.57 Akşam: 17.29 Yatsı: 18.48 Octavio Paz, Nobel'i aldıktan sonra Newsweek'in sorulannı yanıtladı: Dünyaya siyah-beyaz bakmamalıYazarlar, Batı toplumunun dilencileridir. Ödül parasıyla belki de bir tablo satın alırım. Ama bugünlerde tablolar ateş pahası. Belki de bir tabîonun yarısını satın alırım. Ödül günü önce iki basın toplantısı yapıldı. Sonra televizyoncular geldi. Ardından bir SÜTÜ gazeteci. Zaten çok geç olmuştu. Kafeteryaya gittik. Müthiş ihtiyaç duyduğum bir viski attım, bir de sandviç yedim. Sonra yatağa girip her şeyi unutmaya çalıştım. Kültür Servisi — Meksikalı şair ve deneme yazan Octavio Paz, geçen hafta Nobel Edebi- yat Odülü'nü aldıktan bir gün sonra Newsweek'ten Sarah Crichton'ın sorularını yanıtla- dı. — Dün akşam, Nobel'i alışı- nıa kntlamaya fırsat buldunuz mu? — Hayır, kutlamaya vakit bulamadim. Biri sabah, biri öğ- leden sonra iki basın toplantısı düzenlendi. Sonra da televiz- yoncular geldi. Amerikan TV'si, Ispanyol TV'si, Meksika TV'si! Ardından bir sürü gaze- teci. Ondan sonra zaten çok geç olmuştu. Biz de kafeteryaya git- tik. Müthiş ihtiyaç duyduğum bir viski attım, bir de rozbifli sandviç yedim. Sonra yatağa gi- rip her şeyi unutmaya çalıştım. — Size Nobd'in verUeceğin- den umudunuzu kesmiş miydi- niz? — Bir bakıma. Doğrusunu söylemek gerekirse, ben hiçbir zaman odülü istemedim. Ben- ce, bir odülü reddetmek çok so- fuca olur, ama bir ödülün in- sana çok büyük bir önem ka- zandıracağını sanmak da çok saçma. Yine de önemli tabii. Ka- nımca Latin Amerika ve Mek- sika'nın geleceği şöyle diyor: Du- run bir dakika, böyle bir tanın- maya ihtiyaamız ^ var, çünkü bugü- { ne kadar Batı "* dünyasının dış mahallerinde ya- şadık hep. — Sizce bu danım şimdilerde değişiyor mu? — Evet, altı yıldır. Politikay- la ilgili bir şey değil bu, Latin Amerika kültürüyle ilgili. Bel- ki de resimle başladı. Resme bakmak kolaydır, çünkü dil bil- mek gerekmez. Yazarlara gelin- ce; Latin Amerikalı yazarlar dünyanın dört bir yanında ta- nınmaya başlayınca, tspanyol ve Ispanyol-Amerikan edebiya- tımn canlılığı da daha iyi kav- ranmaya başlandı. Çünkü ge- çen yıl Nobel Edebiyat ödülü bir Ispanyol yazar ve romancı- ya verildi, bu yıl da Ispanyol di- linde yazan bir ozan ve dene- meciye. — Denemelerinizden çok şi- irleriniz için mi verdiler Nobel'i sizce? — Açıklamada şürlerden ve denemelerden söz ediliyor. Ben- ce en önemlisi, yazınsal etkin- liğimin kaynağının, kökeninin şairliğimde yatmasıdır. Hiçbir zaman, baslangıçta gerçekten bir yazar olduğumu düşünme- dim. Ben bir şairdim, arada kü- çük bir ayrun olduğunu fark et- tim. Sonra yavaş yavaş gittikçe daha çok yazar oldum. Dene- melerimi yedek bir alan olarak yazıyorum, şiirin bir biçimi ola- rak. Bir geleneğe göre şairler yalnızca şiir yazarlar, ama ba- zılan da özellikle modern şair- ler, hatta VVhitman bile şiiri doğrulamaya, neden ve nasıl şi- ir yazdıklarını anlamaya çalış- mışlardır. Ben işte bu geleneğe bağlıyım, yalnızca sesi değil ak- lı da olan bir şairim. Şiire duyduğum bu ilgi, akla dayalı yazmak, düşünmek ya- vaş yavaş başka türden bir ola- ya yayüdı. Sözgelimi, MeksikaL olmam. Meksikalı olduğumu gençliğimde ABD'deyken, sa- vaş sırasında keşfettim. lşe In- gilizce konuşmamakla başla- dık, öteki çocuklarla dövüşür- dük. Sonralan Meksika'ya dön- düğümde, aynı nedenlerle aynı dövüşleri yine yaptım. 14 yaşm- daydım ve anlayamıyordum. Kendi ülkende bir yabancı ol- mak; bir bakıma acı veren bir deneyimdi bu. Sonra kendi kendime kim olduğumu, niçin Meksikalı olduğumu sormaya başladım. llk deneme kitabım böyle çıktı ortaya. — Meksika edebiyat cevrele- rinde Pazcılarla Fuentesciler arasında büyük bir çatlak var. Şimdi ödül verildigine göre ya- ralann sarılması olasılığı var mı? — O kadar büyük yaralar ol- duğunu sanmıyorum. Varsa da kansız yaralar vardır. Edebiyat beğenisinde, felsefede, bazen de politik ittifaklar- da farkhlıklar oldu. Politik farkhlıklar, en \ ö n e m s i z l e r i . Carlos Fuenles çok iyi dostum- dur, hâlâ öyle ol- duğunu umanm. Onu bir yazar olarak hep sa- vundum. Edebi- yat dünyasında tutkular ve nef- retler başından beri eksik olma- mıştır. Tutkular çok önemlidir. bu kadar tartışma kopması bu yüzden olsa gerek. — Bir bütfin olarak Latin Amerika'dan umuün musu- nuz? — Evet, Meksika sorunlany- la birlikte büyüyor. Umanm, başkaları da Meksika'yı izler. Temel olduğunu düşündüğüm üç şey var. Birincisi, politik. Bizde demokrasi hiç yok, bu durum değişmeli. Sanınm, ye- ni rejim bu konuda bazı adım- lar atıyor. tkincisi, ekonomik sorunlann çözülmekte olduğu kanısındavım. Ama unutma- mahyız ki, bu reformlar sırasın- da halk çok acı çekebilir. İşçi- lerin ve köylülerin, özellikle bu çağın kurbanları olan köylüle- rin acıları dindirilmelidir. Üçüncüsü ise ahlaki ve kültü- rel. Meksika ahlaki ve kültürü üstüne çok araştırma, inceleme yapılmalı. Dünyayı akla kara- dan ibaret görmekten vazgeç- meliyiz. Geleneksel ahlak de- ğişmeli. Örneğin, kadınlar, de- ğişme ve bizi değiştirme açısın- dan büyük önem taşıyor. — Son bir sonı, çok Ameri- kanca bir sonı! Nobel Ödiilü'o- den aldıgınız parayı (700 bin dolar) nasıl harcayacaksınız? — Harika bir soru! Biliyor- sunuz, yazarlar Batı toplumu- nun dilencileridir. Bilemiyo- rum, bilemiyorum! Belki de bir tablo satın alınm. Ama bugün- lerde tablolar ateş pahası. Bel- ki de bir tabîonun yansını alı- rım, kimbilir!.. Nobel Barış Ödülü alan Gorbaçov "piyasa ekonomisine geçişte" zorlanıyor \obel ^azarlda satılmazKEREM ÇALIŞKAN Nobel Banş Ödülü olarak Gorbaçov'a bronz madalya, dip- loma ve 700 bin dolarlık çek ye- rine "kısa yoldan pazar ekono- misine geçiş" kılavuzu verseler herhalde Sovyet lideri daha çok sevinirdi. Çünkü Gorbaçov'u şu anda en çok uğraştıran konu bu. Pazartesi günü Yüksek Sovyet'te pazar ekonomisine geçiş için başkanlık modelini açıklaması beklenen Gorbaçov bu açıkla- mayı yapamadı. Gorbaçov re- form paketini cuma günü res- men açıklayacak. Gorbaçov'un barış ödülünü alması anlamlıdır ve ken disini "yüz>Tİm lideri" secen Ba- tıh basın organlannı hakh çıkar- mıştır. 1985'te iktidara gelen Gorbaçov, 5 yıl içinde 20. yüz- yılın katı kamplaşmalarını hat- ta farklı değer sistemlerini rüz- gâra savuran bir lider kimliğine bürünmüştür. Yaygın kısa adıy- la Gorbi, yalnızca Afganistan savaşını sona erdirip Sovyet as- kerlerini geri çekmekle kalma- mış, ABD ile silahsızlanma yo- lunda önemli adımlar atmış, Doğu Avrupa ülkelerinin kendi seçtikleri yoldan gitmelerine izin vermiş ve son olarak bu yaz iki Almanya'nın birleşmesine onay vererek yeni ve bütünlüklü bir Avrupa'ya yeşil ışık yakmıştır. Soğuk savaşa son veren imza Gorbaçov'undur. Gorbaçov- Nobelli lider Sovyet liderinin kendi ülke- sinde gerçekleştirmeye çaüştığı perestroyka (yeniden yapılanma) ise neredeyse 1917 Devrimi ile kı- yaslanacak kadar köklüdür. Za- ten Gorbaçov da reformları sa- vunurken, sık sık "Ekim Devri- mi kadar önemli olduklannı" vurgulamaktadır. Gorbi So\yet- ler'de düşünce, söz ve yazı öz- gürlüğünü gerçekleştirme yolun- da önemli adımlar atmış, çoğul- cu parlamenter sistemi toplu- mun önüne hedef olarak koy- muştur. Ekonomide ise neredeyse dağ- ları deviren bir savaş sürmekte- dir. Merkezi ve bürokratik eko- nomik sistemi yıkmaya ve yeri- ne verimli, mülkiyetin çeşitli bi- Sovyet lideri Gorbaçov 5 yılda gerçekleştirdiği reformlarla, 20. yüzyılın kamplaşmalarını dağıttı, soğuk savaşın sona ermesine imza attı, silahsızlanmaya hız verdi, Avrupa'nın birliğine yeşil ışık yaktı. Dünyada prestiji büyük olan Nobel ödüllü Gorbaçov, kendi ülkesinde piyasa ekonomisine geçiş konusunda zoıianıyor. Sovyet halkı beslenme sıkıntısı ile yüz yüze, Gorbaçov'u ve SSCB'yi zor bir kış bekliyor. çimlerinin geçerli olduğu bir iş- lejiş getirme çabasındaki Sovyet lideri, bu alanda bir türlü özle- diği başarılı sonuçları alama- mıştır. Gelecek yıl 60 yaşına ba- sacak olan Gorbaçov, siyasi ka- riyerinin en büyük mücadelesi- ni şimdi ekonomi alanında ve- riyor. Sovyet liderinin uzun va- deli hedefi Sovyet ekonomisinin Batı ekonomisi ile "entegrasyo- nunu" sağlamak ve ülkesini 70 yıldır "izole" edildiği dünya uy- garhk sistemine bağlamaktır. Gorbaçov'un siyasi kımliği ve ideolojik tutumu üzerine Batı 1 da ve Sovyetler'de çok değişik görüşler öne sürülmektedir. Ki- mine göre Sovyet lideri 70 yılhk sosyalist kazanımlan bir çırpıda harcayan bir revizyonist ve ka- pitalist yolcudur, kimine göre Mapc'm çağdaş yorumu ile ül- kesini yenileştirmeye çalışan çağdaş bir devrimcidir, kimine göre de pragmatist bir liderdir. Pragmatizmi konusunda, Af- ganistan'da kazanılmayacak bir savaştan ordusunu çekmesi, ko- münist partisinin son kongresin- de yaptığı gibi reformları kös- tekleyen parti mekanizmasını yeni bir modelle saf dışı bırkma- sı gibi örnekler verilebilir. An- cak Gorbaçov'un ideolojik söy- lemini hâlâ "komünizm ve Le- nin"e dayandırdığını da gözar- dı etmemek gerekir. Gorbaçov, geçen yıl yapılan parti konferasında Sovyet eko- Podyumdaki öfke Helen Storey, ününü, vücuda tamamen yapışan, saçaklı ve son derece seksi gece giysilerine borçlu. İngiliz modacı, Madonna^ Cher, Yazz gibi pop yıldızlarını giydiriyor. Storey'in 1991 ilkbahar-yaz koleksiyonunun adı: Öfke. Modacının bu giysileri, sevgilisi, çocuğu ve mesleği arasında çırpınan modern kadının duygularını yansıtıyor. F Helen Storey'in 1991' ilkbahar/yaz koleksiyonundan bir fgiysi. Mermilerle bezenmiş^ siyah likra çoraplar, altın boncuklarla suslü yeşil saten sutyen, kadife yakalı pamuklu" ceket ve kalın topuklu siyah deri Chelsea botlardan oluşan bu ilginç r kıyafet Storey'in merakla beklenen koleksiyonunun' bir parçası. Bu yılki Londra Moda Haftası'nın en merakla beklenen defilesi Helen Storey'indi. Storey ününü, Maddonna, Cher ve Yazz gibi pop yıldızları tarafından giyilen, vücuda tamamen yapışan, saçaklı ve son derece seksi gece giysilerine borçlu. Bu yılki ilk defilesi de genç Londra modası için gerçek bir olay yaratacağından hevesle beklendi. The İndependent gazetesinin haberine göre Storey'in bu yıl hazırladığı koleksiyonun adı 'Öfke'. Sevgilisi, çocuğu ve mesleği arasında çırpınan modern kadının duygulannı yansıtıyor. Yeni kadın imajına karşı olduğunu ve "İşinde erkeklerden daha miikemmel olması gereken, evine dönünce en iyi anne olması beklenen ve gece bir seks tannçasına dönüşmesi istenen kadınlann bunalımlanna çok öfkelendigini" söyleyen Helen Storey, bu koleksiyonuna bir kadın 'olarak tüm duygularını dökmüş. nomisinde izlenecek yolla ilgili olarak, tartışmalar su^sında ka- pitalist yola sapıldığı eleştirileri üzerine kürsüye gelip kızgınhk- la "Komünistim ve komünizm idealine sadık kalacağun" de- miştir. Fakat Gorbaçov, komü- nizmden insanlann düşünce ve söz özgürlüğüne sahip olduğu, bürokratik mekanizmanın birey- leri ezmediği bir sistemi anladı- ğım da söylemektedir. Son ekonomik tartışmalarda Gorbaçov sık sık Lenin'in NEP politikasına, yani 1920'lerde uy- gulanan ve özellikle çiftçilere mülkiyet ve ürününü serbest sat- ma hakkı tanıyan politikalara gönderme yapmaktadır. Gorba- çov'a göre en büyük yanılgı "sosyalizmin pazar ekonomisi- ni dtşladıgı" şeklindeki yargılar- dır. Bu tür bir bakışla sosyalist sistem içinde, "insanoglunun en esld ekonomik mekanizmalann- dan birisi olan pazar ekonomi- si"ne sut çevrilmiş ve bürokra- tik merkezi ekonomi ile yaşam durdurulmuştur. Oysa "kapita- üzmden önce de pazar ekonomi- sinin var olduğunu" savunan Gorbaçov, şimdi bu sistemin "demokratik ve insancü sosya- lizm" çerçevesinde uygulanma- sını sağlamaya çahşmaktadır. Gorbaçov'un Nobel Banş Odülü'nü aldığını duyan Istan- bul'daki bir Sovyet gazeteci "Nobel, Moskova halkının kar- nını doyurmuyor" dedi. Bu de- ğerlendirme Moskova açısından önemlidir. Çünkü Sovyet halkı liderlerinin Nobel Banş Ödülü 1 nü nasıl alacağını değil, kışı na- sıl çıkaracağını düşünmektedir. Bütün çabalara rağmen bu yıl- ki buğday üretiminin beşte biri tarlada kalmıştır. Patates topla- mak için bütün güçler seferber edilmesine rağmen dörtte bire varan bir oranın toplanamaya- cağı öngörülmektedir. Bütün bunlardan daha vahi- mi, Moskova'yı bu yıl akaryakıt ve yakacak sıkıntısı beklemek- tedir. Çünkü cumhuriyetler arası değiş tokuş neredeyse bütünüy- le durgunluk sürecine girmiş ve özellikle Sibirya'dan gelen yakıt- ta ciddi aksamalar meydana gel- miştir. A Gorbaçov işte böyle bir or- tamda ekonomik bakımdan tam yetkiyle donanmıştu-. Rusya Fe- derasyonu Devlet Başkanı Yelt- sin'in "Şatalin'in 500 gunlttk planını 1 kasımda yüriirlüğe koyma" tehditleri karşısında Gorbaçov, zaman olarak da sı- kışmaktadır. Ekonomik bakım- dan oldukça radikal kararlar al- mak zorundadır. Yoksa hızla çö- ken ekonomi ile birlikte kendi iktidarı da tehlikeye gîrecektir. Nobel Banş ödülü de Sovyet li- derini bu durumdan kurtarma- ya yetmeyebilir. Gorbaçov'un banş ödülünü kazanmasına kızanlar >ok mu- dur? Gürcistan'ın başkenti Tif- lis'te geçen yılın mayısında 20 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylar ve yılın ocak ayında Azerbaycan'ın başkenti Bakü- ye giren Kızılordu'nun yaptığı katliam, Batı tarafından gözar- dı edilse bile bu ülke halklan ta- rafından kolay unutulacak gibi değildir. Kuşkusuz Gürcüler ve Azeriler için katliama yol açan Kızılordu kuvvetlerinin en tepe- deki resmi sorumlusu Gorba- çov'un "banş ödülü" alması, fazla bir anlam taşımaz. özbe- kistan'da kıyuna uğrayan Mes- ket Türkleri ile Sovyetler'de sa- yısı hızla artan evsiz ve yurtsuz- lar için de Gorbi'nin Nobel'i bir övünç kaynağı değildir. Gorbaçov, çarlık mirası üze- rine kurulan ve şimdilerde çöken son Asya imparatorluğunun başmdaki lider olarak hayli zor bir görevle karşı karşıyadır. Bu çöküşü, kanlı bir çatışmaya dö- nüştürmeden, halklara ve cum- huriyetlere özerklik ve özgürlük vererek Sovyetler Birliği'ni barış- çı bir biçimde çağdaş ülkeler kervanma katmak. Gorbaçov, en azından bu konuda gösterdi- ği bilinçli çaba nedeniyle Nobel ödülünü "rahat bir vicdanla" al- maya hak kazanmış bir liderdir. Gıda, 4 yıldır yasasını beklîyorGıda kalite kontrolüyle, üretimden tüketime dek gıdanın asgari şartlara uygunluğunun incelenmesi gerektiğini hatırlatan uzmanlar, Türkiye'de sadece 'son ürün'de kontrol yapıldığını belirtiyorlar. GÜNEŞ GÜRSON ANKARA — 10. Dünya Gı- da Günü dün tüm dünyada kut- landı. Türkiye'de hâlâ "gıda yasası"nın olmaması ve gıda maddelerine ilişkin uygulamala- rın 1930'da çıkartılan "Hıfzıs- sıhha Kanuna"na dayanarak yürütülmesi eleştiriliyor. 5 ayn resmi kuruluşun bu konuda söz sahibi olması, denetimsizliğe yol açıyor. Tanm Orman ve Köyiş- leri Bakanlığı tarafından 4 yıl- dır hazırlıkları tamamlanama- yan "gıda yasa taslağı"nda, ye- rel yönetimlerin gıda kontrolü yetkilerine sınırlama getirilme- si öngörülüyor. "Gıda kalite kontrolü"nün, üretimden tüketime kadar gıda- nın asgari şartlara uygunluğu- nun incelenmesi olduğunu kaydeden uzmanlar, Türkiye'de sadece "son iiriin"de kontrol yapıldığını belirtiyorlar. Dene- timde yaşanan çokbaşühğın üre- tici, sanayici, pazarlamacı ve tüketici açısından olumsuz etki- leri olduğuna dikkat çekiliyor. Gıda sanayisi ile ilgili uygu- lamaların "dagınık ve koordinesiz" olmasının dene- timsizliğe yol açtığı belirtiliyor. Yetkili kuruluşlar arasında Ta- nm Orman ve Köyişleri, Sağlık, Sanayi ve Ticaret bakanlıklan ile yerel yönetimler (belediye- ler), Türk Standartları Enstitü- su (TSE) yer alıyor. Tanm Orman ve Köyişleri Bakanlığı 4 yıldır çalışmalan süren gıda ya- sası taslağını henüz tamamla- madı. Taslağın kanunlaşması ile birhkte, gıda ile ilgili yetkilerin iki elde toplanması öngörülü- yor. 1991'de yürürlüğe girmesi beklenen taslakta "denetimci" ve "gıda kontrolörü" iki ayrı başlıkta ele alınarak farklı yet- kilerle görevlendiriliyor. Bu iki başlılık, uzmanlarca "kargaşa- nıo sürecefi" şeklinde değerlen- diriliyor. Yasa taslağında ayrıca, şim- diki belediyelerin elinde olan gı- da maddelerini üretim aşamasında, imalathanelerde denetleme yetkisinin bakanlığa devri öngörülüyor. Belediyeler ise gıda denetimi konusunda "yetki ve eşgüdüm" eksikliğine işaret ederek bunun "mevzuat boşluğu"ndan kaynaklandığını belirtiyorlar. Ankara Anakent Belediye Başkanı Murat Kara- yalçın, yerel yönetimlerin zabı- talarla yiırütülen gıda denetimi çalışmalannda "önemli bir birikim" elde ettiğini ifade ede- rek "Eğer yerel yönetimler dev- re dışı bırakılacak olursa, bundan toplum ciddi rahatsız- lık duyacaktır" diyor. Tanm Orman ve Köyişleri Bakanhğı Müsteşar Yardıması Şenol Erdoğan ise tasarı ile tu- keticinin kendini koruyacağı mekanizmalara işlerlik kazandı- nlacağuu savunarak "Mekaniz- ma içinde kimin ne görev alacağı hudutlan belirlenecek" diye konuşuyor. Dün Ankara'da düzenlenen ilk bölgesel toplantı niteliğinde- ki Yakındoğu Dünya Gıda Gü- nü törenine katılan 12 ülke or- tak bir deklarasyon yayımladı. Yayimlanan deklarasyonda, do- ğal kaynaklann ve çevrenin ko- runması ile gıda konusunda iş- birliği öngörüldü. Toplantıda, Birleşmiş Millet- ler Gıda ve Tanm Örgütü Genel Müdürü Dr. Edouard Saouma- nın da Dünya Gıda Günü dola- yısıyla yayımladığı mesaj okun- du. Açlıktan ve yoksulluİctan et- kilenen insanlann büyük bir bö- lümünün gelişmekte olan ülke- lerin kırsal kesiminde yaşadığı- nı belirten Saouma, doğal kay- nakları korumak için daha bü- yuk ölçülerde ulusal ve ulusla- rarası eylemler uygulanmaması halinde, açhk ve yetersiz beslen- meden etkilenen insanlann sa- yısınm artmaya devam edeceği- ni söyledi. 1 DEVLET ADAMI !.. Cazcı Art Blakey öldü • NEW YORK (AA) — Caz tarihinin en büyük davulcularından, unlü Jaaz Mesenger Grubu'nun kurucusu Art Blakey, New York ST-Vincent Hastanesi'nde öldü. 71 yaşında ölen Blakey, akciğer kanseriydi. Son derece dinamik davul çalma tekniğiyle tamnan Art Blake> r , trompetçi Dizzy Gillespy'yle, birlikte, hâlâ çalışan en yaşlı cazcılardan biriydi. Okul televizyonu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Milli Eğitim Bakanlığı ile TRT arasında "okul televizyonu" yayını konusunda bir protokol imzaiandı. Okullarda yapılan eğitim ve öğretimi desteklemek amacıyla TV'de ortaöğretime ilişkin ders programlan hazırlanmasını öngören protokole göre üniversite son sımf öğrencilerine aynca üniversiteye hazırhk dersleri de verilecek. "Okul televizyonu"na ilişkin protokol, dün Miîli Eğitim Bakanı Avni Akyol, Devlet Bakam Mehmet Yazar ve TRT Genel Müdürü Kerim Aydın Erdem tarafından imzaiandı. İmza töreninde konuşan Milli Eğitim Bakam Akyol, proje çerçevesinde "güzel konuşma" derslerinin yayımlanacağını, ekranda üniversiteye hazırhk kurslarının da bir aya kadar başlayacağını söyledi. Başarüı öğrenciye ödtil • ANKARA (AA) — Kültür Bakanlığı "Kültür Kervanı Projesi" çerçevesinde, başarılı lise öğrencileri için 5 ili kapsayan bir gezi düzenledi. Geziye, Olağanüstü Hal Bölge Valiliği kapsamındaki Ulerdeki başanb öğrenciler katılacak. Kültür BakanlığYndan verilen bilgiye göre Adıyaman, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Hakkâri, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van illerinden başanh 120 öğrencinin katılacağı gezi şubat tatili boyunca sürecek. Öğrenciler Sıvas, Kayseri, Kapadokya, Ankara ve Istanbul'u gezecek. Sayım günü bedava tatil • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Bodrumlu turizmciler, 20, 21, 22 ekim günleri için yurttaşlara ücretsiz tatil olanağı sağlıyor, Çeşme'de aynı günler için yüzde 50 indirim yapılıyor. Belediyeler, genel nüfus sayımının yapılacağı 21 ekim günü yurttaşlann beldelerinde sayıhiıası için her türlü çabayı gösteriyor. Belediyelerin bu çabalanna turizmciler de destek veriyor. Bodrum Otekiler ve Motelciler Derneği (BODER) Başkam Rafet Gider, "bedava tatiP'le ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: "Bodrum'u sevenlere 20 ile 22 ekim tarihleri arasında tam üç gün bedava tatil yapma olanağı sağlayacağız. Bu kampanyaya taşımacı firmaiar da yüzde 50 indirimle katılacaklarî' Batum-lrabzon deniz otobtisti • TRABZON (AA) — Sovyetler Birliği ile Türkiye arasında deniz otobüsü seferlerine başlandı. Gürcistan Cumhuriyeti Deniz Yollan'na ait "Kometa 1" adlı deniz otobüsüyle şimdilik haftada iki kez yapılacak seferlerin ileride arttınlması düşünülüyor. Deniz otobüslerinde kişi başına gidiş-dönüş 40 dolar alımyor. Kirlilige karşı Sovyet kömürü • ERZURÜM (AA) — Erzurum'da özellikle kış aylannda ciddi boyutlara ulaşan hava kirliliğini azakmak amacıyla lran ve SSCB'den kok kömürü getirildi. Erzurum Valisi Emrullah Zeybek, kükürt- dioksiti yüksek kalitesiz kömürlerin kente sokulmasının yasaklandığını, SSCB ve îran'dan getirilen kaliteli kok kömürü ile Erzurum'da bu kış hava kirliliğinde önemli ölçüde azalma olacağım bıldirdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear